Jump to content

Kırmızıya Kayma Olayı ?


Recommended Posts

Kendi yazımdan alıntı yapacağım tekrar yazmakla uğraşmiyim 

Alıntı

Kızıla kayma, bir çeşit doppler olayıdır. Sirenleri çalan bir ambulans düşün, ambulans senden sabit hızla uzaklaşıyor olsun. 

Şimdi hayal et dalga kaynağında her 1 sn de 1 dalga oluşsun | | | | | |  gibi, ancak araç senden uzaklaşıyor ve haliyle dalga kaynağı da senden uzaklaşıyor. Bu durumda 1 sn de dalga kaynağı bir önceki oluşan dalagadan olması gereken açıklıkta değilde birazcık daha uzakta bir dalga oluşturur. Yani dalga boyları asıl olması gerekenden daha büyük olur. 

Işıkta bir dalga gibi de davrandığı için. Uzaklaşan bir galaksideki ışık zamanla kızıla doğru kayar ( kırmızı ışığın dalga boyu daha büyüktür). Zaten evrenin genişlemesi bu şekilde bulunmuştur. 

( Burada ki küçük bir fark var ambulans sabit hızla gidiyor idi. Eğer ivme varsa yani ambulans hızlanıyorsa. Dalga boyları arasındaki fark gittikçe açılacaktır. Yani dalga boyları olması gerekenden fazla çıktığı gibi, bu fazla çıkma oranı da artacaktır. Temelde bu durum kızıla kaymaya sebep olur. Zaten evrenin genişleme hızı artmaktadır. Buda bu şekilde bulunmuştur.)

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 months later...

Kırmızıya kayma bir yana, kırmızıya kayma ile evrenin genişlediğini ve hatta bu bir yana, "hızlanarak genişlediğini" herkesin anlayacağı biçimde şöyle anlatmak lazım. Çünkü kırmızıya kaymanın hayatımıza girişi, evrenin hızlanarak genişlediğinin keşfi ile oldu denebilir. 

 

Öncelikle şunu hatırlatalım: Biz yıldızların oluşum süreçleri, sınıfları, oluşum gelişim süreçlerini falan gayet iyi biliyoruz. Buna göre herhangi bir yıldıza baktığımızda onun büyüklüğünü, kütlesini, yaydığı sıcaklığı, yaşını falan gayet hızlıca anlayabiliyoruz. Buna göre sınıfına enerjisine büyüklüğüne göre bakarak, bize ulaştırdığı enerji miktarı ile (parlaklık ya da ışık miktarı diyelim. Sıcaklık da var da onu ihmal edelim) uzaklığını da çok iyi anlıyoruz. Yani, uydurma rakamlarla konu anlaşılsın diye şöyle bir örnek vereyim: 1000 birim kütlede, 1000 birim büyüklükteki, dengeli G sınıfı bir yıldızın yaydığı ışık ve sıcaklık 1000 birim olur. Bize gelen ışık 1 birim ise o bizden 1000 birim uzaklıktadır. YAni o yıldızın özelliklerine göre yaydığı ışığı zaten biliyoruz. Bize gelen ışık miktarını ölçüp ne kadar azaldığını hesaplıyoruz. Neticede kaynak ne kadar uzaksa bize ulaşan ışık o kadar az olur. Bir yıldıza bakıp saniyeler içerisinde "bu yıldız bizden bu kadar uzaklıkta" diyebiliyoruz. Bu bilgiyi bir kenara yazalım... 

 

Kırmızıya kayma meselesi... Bizden 1000 ışık yılı uzakta bir yıldız varsayalım. Onun ışığı bize 1000 ışık yılı uzaktan geliyor. Yani ışık bize ulaşana kadar 1000 yıl geçiyor. O ışık yolda iken uzay da 1000 yıl boyunca 1000 ışık yılı daha uzaklaşıyor. Yani buna göre, biz o ışığı gördüğümüzde aslında o ışığın kaynağı olan yıldız bizden 2000 ışık yılı uzakta. Kırmızıya kayma prensibi, herhangi bir dalganın kaynağı bizden uzaklaştığında onun dalga boylarının uzaması. Bunu da şöyle basitleştirelim: Uzaktan bize gelen ışık bir yay gibidir. O yayı gerersen ne olur? Yayın oluşturan kıvrımlar uzar, araları açılır. Aynı şey.... İşte genişleyen uzay, ışığın yol aldığı mesafeyi uzatınca  ışık "yayı"nı germiş gibi olur. Ve uzayan ışık yayı, kırmızılaşır. (Işık neden kırmızı oluyor da mavi olmuyor bu apayrı bir konu. Onu açıklamayalım, prizma dalga boyları vs.)

 

Hah, şimdi... Yıldızlarla ilgili kenara yazdığımız bilgiyle bunu birleştirelim: 1000 birim uzaktan gelmiş ve o an bizden 2000 birim uzakta olduğunu bildiğimiz bir yıldızın ışığının oluşturması gereken kırmızıya kayma da, matematiksel olarak hesaplanmış durumda. Atıyorum 10 birim. İşte 2004 (...tü sanırım) yılında birbiriyle bağlantılı olmayan iki ayrı biliminsanı grubu, binlerce ışık yıl ıuzaktan gelmiş bir yıldızın ışığındkai kırmızıya kaymayı incelediler. Ve ne oldu biliyor musunuz? 10 birim olması gereken kırmızıya kaymanın, atıyorum 10,1 olduğunu fark ettiler. Bu bir devrimdi... Neden?

 

Çünkü, 10 birim olması beklenen kırmızıya kayma, beklenenden daha fazla idi. Yani uzay, beklenenden daha fazla genişlemiş ki kırmızıya kayma daha fazla olmuş. 10 yıl sonra o ışığı ölçseniz 10,2 olacakmış. Yani uzay sabit 10 birim hızla genişlemiyor. Her geçen sürede genişleme hızı artıyor. 10,2- 10,3- 10,4... 11-15-20... devam... Giderek daha hızlı genişliyor. İşte bunu bize gösteren şey, kırmızıya kayma kadar, kırmızıya kaymanın bekleneden (yani matematiksel orandan) daha fazla olması. 

 

İşte kırmızıya kaymanın ve kırmızıya kaymanın beklenenden fazla olmasının evrenin genişleme hızının arttığını göstermesi, çok ama çok ince hesaplarla ortaya çıkan bir şey. Ki artık, gelişmiş gözlem araçları, bu uzaklık, ışık vs. hesapları çok kısa sürelerde yapıyor. Bir teleskopla bizden 1 milyon ışıkyılı uzaklıktaki bir yıldıza baktığınızda çevresindeki ışığı nasıl büktüğünü gözlemleyerek büyüklüğünü ve kütlesini, bunlardan kaynaklanan ışık miktarını ölçerek, uzaklık hesabını yaparak ne kadar kırmızıya kaymış bir ışığa sahip olduğunu falan hızlıca hesaplayabiliyoruz. Bu "beklenenden fazla kırmızıya kayma" gerçeği, keşiften sonra çok kez tekrar tekrar yüksek hassasiyetlerle ölçüldü ve onaylandı. Yani uzay, giderek hızlanarak genişliyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gözardı edilen bir husus var.

 

Kırmızıya kayma, mutlak doppler etkisini göstermeyebilir.

 

Denize bir taş atarsanız, dalha bir müddet sonra küçülür, küçülür gider, yani enerji kaybeder.

 

Eğer bir yerden gelen fotonlar, yolda enerji kaybediyorsa, daha düşük enerjili olarak, daha uzun dalgaboyuna çıkacaktır ki, buda alanen kırmızıya kayma denen şeydir. 

 

Bu üzerinde durulması gereken bir çıkarımdır. Ama genişleyen evren ve big bang acayip şekilde bilimin yeni bilimsel doğmaları halinde. Onları mutlak gerçekmiş gibi görülüp her bulunan şey onlara uydurulmaya çalışılıyor. Hatta, maddenin ışıktan hızlı gittiğini bile kabul ediyorlar ki, bilim adına bu esef verici. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Gözardı edilen bir husus var.

 

Kırmızıya kayma, mutlak doppler etkisini göstermeyebilir.

 

Denize bir taş atarsanız, dalha bir müddet sonra küçülür, küçülür gider, yani enerji kaybeder.

 

Eğer bir yerden gelen fotonlar, yolda enerji kaybediyorsa, daha düşük enerjili olarak, daha uzun dalgaboyuna çıkacaktır ki, buda alanen kırmızıya kayma denen şeydir. 

 

Bu üzerinde durulması gereken bir çıkarımdır. Ama genişleyen evren ve big bang acayip şekilde bilimin yeni bilimsel doğmaları halinde. Onları mutlak gerçekmiş gibi görülüp her bulunan şey onlara uydurulmaya çalışılıyor. Hatta, maddenin ışıktan hızlı gittiğini bile kabul ediyorlar ki, bilim adına bu esef verici. 

Bizden uzaklaşan ışığın dalga boyunun kırmızıya kayması bir şeyler ifade ediyorsa, evrenin genişlemesi onlardan biri ve en önemlisidir.

Bu olayı bize yaklaşan galaksilerin ışığının maviye kayma süreci ile birlikte incelemek gerekir. Dogma bilimsel bir açıklama olmadığı için "bilimsel dogma" oksimoron bir terimdir ve bilimsel açıklamalarda kullanılmamalıdır. Onun yerine bilimsel teori yeğlenmelidir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 minutes ago, haci said:

Bizden uzaklaşan ışığın dalga boyunun kırmızıya kayması bir şeyler ifade ediyorsa, evrenin genişlemesi onlardan biri ve en önemlisidir.

Bu olayı bize yaklaşan galaksilerin ışığının maviye kayma süreci ile birlikte incelemek gerekir. Dogma bilimsel bir açıklama olmadığı için "bilimsel dogma" oksimoron bir terimdir ve bilimsel açıklamalarda kullanılmamalıdır. Onun yerine bilimsel teori yeğlenmelidir.

 

 

Elbette doğma bilimsel bir açıklama değil. Velakin big bang ve bu genişleme bildiğin doğma oldu gitti baya baya. Onu nasıl yanlışlayacağımız bile belli değil. Zira, ona ters düşen herşey, oturulup ona uyduruluyor. 

 

Bizden uzaklaşan (1), ışığın dalga boyunun kırmızıya kayması bir şeyler ifade ediyorsa (2), evrenin genişlemesi onlardan biri (3)...

 

Işığın bizden uzaklaşırken 2. nolu durumu oluşturacağı biliniyor. Fakat, 2 nolu mevzu, yani kırmızıya kaymanın tek koşulunun uzaklaşma olduğunu bilmiyoruz. Yani, eğer foton enerji kaybederse, yaninin yanisi yoruluyorsa, o zaman gene kırmızıya kayacaktır. Peki böyle midir, bilmiyoruz. Fakat burada koşulsuz olarak genişlemeyi kabul ediyoruz. Sorun bu noktada. Öyleki, bu genişlemenin ışıktan hızlı olması gerekiyor görülünce, o zaman ışıktan hızlı genişledi diyerek sağlam fizik kuralları dahi yok sayılıyor. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren şu anda ışıktan hızlı genişlemiyor. Yani kırmızıya kayma önemli bir fizik kuralına uyuyor. Ona karşı gelmiyor..

Ve kırmızıya kaymayı evrenin her tarafında gözlemliyoruz. Şimdilik evrenin genişlemesinden başka bir olayı göstermiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
44 minutes ago, haci said:

Evren şu anda ışıktan hızlı genişlemiyor. Yani kırmızıya kayma önemli bir fizik kuralına uyuyor. Ona karşı gelmiyor..

Ve kırmızıya kaymayı evrenin her tarafında gözlemliyoruz. Şimdilik evrenin genişlemesinden başka bir olayı göstermiyor.

 

Göstermiyor mu, yoksa öyle mi kabul ediliyor? Bunun başka bir şeyi göstermediği neden reddediliyor?

 

Evet, bugün evren ışıktan hızlı genişlemiyor. Ama bir zaman ışıktan hızlı genişlememişse, o zaman evren bu kadar büyük olamazdı. Sorunda bu, malum ufuk problemi işte. 

 

Belki de evren patlamış ve genişliyor değil, kırmızıya kayma mı ne olacak o zaman? Düşün, ışık ilerlerken enerji kaybediyorsa? Ne kadar uzaktan geliyorsa o kadar enerji kaybeder ve kızıla kayar. Bu neden olmasın? Bu çıkarım, uzaktaki şeylerin daha hızlı uzaklaştığı gibi görünen olguyu da daha iyi açıklar. Şöyle ki, daha hızlı şeyler daha hızlı uzaklaşıyorsa, evrenin dışının daha hızlı büyümesi ya da o cisimlere daha fazla hız veren enerji nerden geliyor? Öyle ki, malum kara enerji deniyor buna ve evrenin bilinen kütlesinden daha fazlasını gerektiriyor.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Göstermiyor mu, yoksa öyle mi kabul ediliyor? Bunun başka bir şeyi göstermediği neden reddediliyor?

 

Evet, bugün evren ışıktan hızlı genişlemiyor. Ama bir zaman ışıktan hızlı genişlememişse, o zaman evren bu kadar büyük olamazdı. Sorunda bu, malum ufuk problemi işte. 

 

Belki de evren patlamış ve genişliyor değil, kırmızıya kayma mı ne olacak o zaman? Düşün, ışık ilerlerken enerji kaybediyorsa? Ne kadar uzaktan geliyorsa o kadar enerji kaybeder ve kızıla kayar. Bu neden olmasın? Bu çıkarım, uzaktaki şeylerin daha hızlı uzaklaştığı gibi görünen olguyu da daha iyi açıklar. Şöyle ki, daha hızlı şeyler daha hızlı uzaklaşıyorsa, evrenin dışının daha hızlı büyümesi ya da o cisimlere daha fazla hız veren enerji nerden geliyor? Öyle ki, malum kara enerji deniyor buna ve evrenin bilinen kütlesinden daha fazlasını gerektiriyor.

 

 

 

Bu sorular ve diğerleri ilerde yanıtlanacaklardır mutlaka.. Şimdilik bizim bir working theory ye ihtiyacımız var. Big Bang işte öyle bir teori.. Kesinliği garantilenmiş bir teori değil. Diğer bilimsel teoriler gibi her yönü her an sorgulanan bir teori...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, haci said:

Bu sorular ve diğerleri ilerde yanıtlanacaklardır mutlaka.. Şimdilik bizim bir working theory ye ihtiyacımız var. Big Bang işte öyle bir teori.. Kesinliği garantilenmiş bir teori değil. Diğer bilimsel teoriler gibi her yönü her an sorgulanan bir teori...

 

Pek öyle kabul edilmiyor işte nedense. Sanki mutlak gerçek oymuş gibi, diğer herşey ona uyduruluyor.

 

Mesela kozmik fon radyasyonu.. Dünya nasıl varoldu, bir süpernovanın artığı değil miyiz zaten? Bir nebulanın içinde değil miyiz, teknik olarak? O halde, süpernovadan kalan fon radyasyonu nereye gitti? Mesela böyle bir soru var, ama yok bile sayılabiliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biraz offtopic olacak ama...

 

Big bang üzerine düşünülecek ciddi mevzular söz konusu. Fakat bunları öncelikle ortaya konduğu dönem için düşünmek gerekiyor. Bilim bugün bile dincilerin baskısından kurtulabilmiş değil. Buyrun, Türkiye'de evrim öğretilmiyor artık mesela. 

 

Bir 50 - 100 yıl falan öncesine gidildiğinde, evrenin var oluşunu tanrıdan kurtaracak bir şeye ihtiyaç vardı ve bigbang çıkageldi. Millette mal bulmuş mağribi gibi atladı üstüne. Hatta dinciler bile atladı ve olayın rengi değişti. Big bang'i, işte o "ol" denip herşeyin olduğu an olarak pek bir sevdiler. Sonra da bilimsel olarak olması gereken teoriyi, basbaya bir doğma haline getirdiler. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Belki de evren patlamış ve genişliyor değil, kırmızıya kayma mı ne olacak o zaman? Düşün, ışık ilerlerken enerji kaybediyorsa? Ne kadar uzaktan geliyorsa o kadar enerji kaybeder ve kızıla kayar. Bu neden olmasın? Bu çıkarım, uzaktaki şeylerin daha hızlı uzaklaştığı gibi görünen olguyu da daha iyi açıklar. 

 

 

'' yani kırmızıya kaymanın tek koşulunun uzaklaşma olduğunu bilmiyoruz. '' 

 

Fotonların enerji formülü : E = h.c/ λ   Burada plank sabiti, sabit ve ışık hızı sabit olduğuna göre bir fotonun enerjisine etki eden şey dalga boyudur. Haliyle mesafe gibi şeyler fotonun enerjisi ile ilgili değildir. Bu durumda bir fotonun enerjisine / dalga boyuna / kızıla kaymasına etki eden tek şey uzaklaşmadır.

 

Bu noktada ışığın kızıla kayması diğer galaksilerin bizden uzaklaştığını gösterir. Bununla kalmaz bizden uzaklaşma hızlarını arttırdığını gösterir. Haliyle evrenin genişlediği çıkarımını yapmak çok zor olmayacaktır. 

 

Edit: Evrenin '' patlamış '' olduğu düşüncesi aslında hatalı bir hayal etme sorunu ortaya çıkarıyor. Evren patlamamıştır ortada bir patlama yok. 

 

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

1-) Işığın kızıla kayma miktarına göre hesaplanıyor. 

 

2-) kosinüs teoremi.

 

Kırmızıya kayma miktarı ile sadece hızı bulursun.Uzaklaşma miktarını vermez.

 

Uzaklaşma miktarını bulabilmek uzaklığın kesin hesaplanması lazım.

 

Kosinus teoremi ile paralaks metodunu diyorsan galaksiler arası mesafelerde işe yaramıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
45 minutes ago, NotImportant said:

 

 

Fotonların enerji formülü : E = h.c/ λ   Burada plank sabiti, sabit ve ışık hızı sabit olduğuna göre bir fotonun enerjisine etki eden şey dalga boyudur. Haliyle mesafe gibi şeyler fotonun enerjisi ile ilgili değildir. Bu durumda bir fotonun enerjisine / dalga boyuna / kızıla kaymasına etki eden tek şey uzaklaşmadır.

 

Bu noktada ışığın kızıla kayması diğer galaksilerin bizden uzaklaştığını gösterir. Bununla kalmaz bizden uzaklaşma hızlarını arttırdığını gösterir. Haliyle evrenin genişlediği çıkarımını yapmak çok zor olmayacaktır. 

 

Edit: Evrenin '' patlamış '' olduğu düşüncesi aslında hatalı bir hayal etme sorunu ortaya çıkarıyor. Evren patlamamıştır ortada bir patlama yok. 

 

 

Bu biraz ters bir formül. Bir fotonun enerjisi onun dalga boyunu belirler. Bir foton yayılırken, amanda bir dalga boyu diyerek değil, ortada kalan bir enerjiyle varolur. Ortada açığa çıkan enerji, mesela elektronun zarf değiştirmesi ile atıl kalan enerjisi gibi, foton olarak yayılır. 

 

Eğer yolda foton bir şekilde enerjisini kaybediyorsa, ki bu gayet mümkün, o zaman ne olacaktır Üzerinde düşünülmesi gereken bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...