Jump to content

Kırmızıya Kayma Olayı ?


Recommended Posts

 

 

Kırmızıya kayma miktarı ile sadece hızı bulursun.Uzaklaşma miktarını vermez.

 

Uzaklaşma miktarını bulabilmek uzaklığın kesin hesaplanması lazım.

 

Kosinus teoremi ile paralaks metodunu diyorsan galaksiler arası mesafelerde işe yaramıyor.

 

Uzaklaşma miktarı diye bir tanım yoktur. Hız ve ivme vardır ikisini de bulursun. 

 

İşe yaramıyor diyerek üstüne çizmez ve işe yaramama sebebini de söylersen bizde öğrenelim. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Bu biraz ters bir formül. Bir fotonun enerjisi onun dalga boyunu belirler. Bir foton yayılırken, amanda bir dalga boyu diyerek değil, ortada kalan bir enerjiyle varolur. Ortada açığa çıkan enerji, mesela elektronun zarf değiştirmesi ile atıl kalan enerjisi gibi, foton olarak yayılır. 

 

Eğer yolda foton bir şekilde enerjisini kaybediyorsa, ki bu gayet mümkün, o zaman ne olacaktır Üzerinde düşünülmesi gereken bu.

Dalga boyunu bulmanın tek yolu enerji değildir. Durup duruken enerji kaybetmesi pek mümkün değil.

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, NotImportant said:

Dalga boyunu bulmanın tek yolu enerji değildir. Durup duruken enerji kaybetmesi pek mümkün değil.

 

Dalga boyu, her zaman fotonun enerjisine bağlıdır. Birde şu var aslında, aslolan dalga boyu değil, frekanstır. Frekans zaman bazında, dalga boyu ise mekan bazında fotonun enerjisini ifade eder. 

 

Fotonun durup dururken ki halde değil, bir şekilde evrenin öbür ucundan beri boyuna hareket halinde olduğunu akılda tutmak lazım. Fotonun uzak mesafede, çeşitli sebeplerden enerji kaybetmesi olası bir durum. Yerçekimi alanında fotonların vs. davranışı tipik vakum davranışına göre farklı. Bu üzerinde durulması gereken bir husus. 

 

İşin doğrusu, yerçekimi şu an bilinmezlerin en bilinmezi halinde. Onun hakkında daha çok şey öğrenmek gerekiyor. Mesela, yerçekimi hangi hızda ilerliyor? 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Uzaklaşma miktarı diye bir tanım yoktur. Hız ve ivme vardır ikisini de bulursun. 

 

İşe yaramıyor diyerek üstüne çizmez ve işe yaramama sebebini de söylersen bizde öğrenelim. 

 

 

hubble sabiti nasıl bulunuyor diyorum?

 

hubble sabiti = galaksinin hızı / galaksinin uzaklığı

 

paralaks metodu ile yıldızların uzaklığını bulabilirsin.Ama galaksilerin uzaklığını bulamazsın.hata verir.

 

uzaklık arttıkça ıraklık açısını kesin ölçülemiyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

hubble sabiti nasıl bulunuyor diyorum?

 

hubble sabiti = galaksinin hızı / galaksinin uzaklığı

 

paralaks metodu ile yıldızların uzaklığını bulabilirsin.Ama galaksilerin uzaklığını bulamazsın.hata verir.

 

uzaklık arttıkça ıraklık açısını kesin ölçülemiyor.

 

 

Aşağıdaki tümceyi google a yaz ve ara..

 

distance formula for galaxies

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Onları mutlak gerçekmiş gibi görülüp her bulunan şey onlara uydurulmaya çalışılıyor. Hatta, maddenin ışıktan hızlı gittiğini bile kabul ediyorlar ki, bilim adına bu esef verici. 

 

Bu dediğine inanamadım. "Uydurulmaya çalışmak" ne demektir? Kim böyle bir şey yapıyor? Bunu kimin yaptığını gördün? 

Kim, madde ışıktan hızlı gider demiş? Kim kabul etmiş bunu? 

 

İlla adres isim link ver anlamında söylemiyorum ama amatör olaraktan yakalayabildiğim her şeyi okuyup araştıran biri olarak (ki hepimiz öyleyiz) ben asla bilim kozmoloji dünyasında bu iddianı destekleyecek bir niyete ve eğilime rastlamadım, bu söylediğine inanasım delmiyor. Big bang ile, evrenin genişlemesi, hızını arttırarak genişlemesi ile uyumsuz ya da bunlara aykırı bir şey bulunsa hiç kimse gözünün yaşına bakmaz, anında bunu yayınlar ve bilim dünyasında büyük patlama olur. Yani sen, başka türlü düşünülüyor da bunları yayınlamaya korkuyorlar mı ya da garip bir yalanı birlikte sırtlanıp yürütme durumunun olduğunu mu iddia ediyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, ekinegemen said:

 

Bu dediğine inanamadım. "Uydurulmaya çalışmak" ne demektir? Kim böyle bir şey yapıyor? Bunu kimin yaptığını gördün? 

Kim, madde ışıktan hızlı gider demiş? Kim kabul etmiş bunu? 

 

İlla adres isim link ver anlamında söylemiyorum ama amatör olaraktan yakalayabildiğim her şeyi okuyup araştıran biri olarak (ki hepimiz öyleyiz) ben asla bilim kozmoloji dünyasında bu iddianı destekleyecek bir niyete ve eğilime rastlamadım, bu söylediğine inanasım delmiyor. Big bang ile, evrenin genişlemesi, hızını arttırarak genişlemesi ile uyumsuz ya da bunlara aykırı bir şey bulunsa hiç kimse gözünün yaşına bakmaz, anında bunu yayınlar ve bilim dünyasında büyük patlama olur. Yani sen, başka türlü düşünülüyor da bunları yayınlamaya korkuyorlar mı ya da garip bir yalanı birlikte sırtlanıp yürütme durumunun olduğunu mu iddia ediyorsun?

 

 

Ufuk problemi diye bişey vardır, bir bak istersen. 

 

Elbette, big bangın tek problemi bu da değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

hubble sabiti nasıl bulunuyor diyorum?

 

hubble sabiti = galaksinin hızı / galaksinin uzaklığı

 

paralaks metodu ile yıldızların uzaklığını bulabilirsin.Ama galaksilerin uzaklığını bulamazsın.hata verir.

 

uzaklık arttıkça ıraklık açısını kesin ölçülemiyor.

 

Aslında bu sorunun doğru cevabı bir kaç tane Nobel ödülü getirdi.

 

Yani iyi bir sorudur. Çok iyi bir sorudur.

 

Nasıl bulduğumuz ise müthiş bir hikayedir, on yıllar süren bir mücadeledir.

 

Maddenin ışımasına baktık ve çok garip bir şey gördük. Her maddenin bir parmak izi vardı. Yani Hidrojen için farklı, Helyum için farklı, Oksijen için farklı bir elektromanyetik spektrum bulunuyordu. Her maddenin spektrum'da (yani kendi ışığında) bıraktığı çizgiler, yani barkodlar farklıydı.

 

Böylece ışığına baktığımız şeyin aslında hangi madde olduğunu anladık.

 

Sonra başka bir şey keşfettik, ışığına baktığımız yıldızlar da tıpkı güneş gibi Helyum ve Hidrojen içeriyordu, ama spektrumlarındaki çizgiler hafifçe kızıla doğru kayıyordu. Bunu yeryüzünden biliyorduk, bizden uzağa hareket eden ışıklar kırmızıya, bize doğru gelen ışıklar da maviye kayıyordu.

 

Yani evrendeki yıldızların ve galaksilerin çoğu bizden kaçıyordu, ve kayma miktarına göre de hızlarını hesaplayabiliyorduk.

 

Ama bilmediğimiz bizden ne kadar uzakta olduklarıydı. Yani galaksilerin bizden uzaklaşma hızlarını biliyorduk. Ama ne kadar uzakta olduklarını hiç bilmiyorduk. Bazılarının ışığı soluktu, çok uzakta olduklarını tahmin ediyorduk. Ama ölçemiyorduk.

 

Sonra acayip bir şey imdadımıza yetişti: Süpernovalar.

 

Gökyüzünde her ay beş on tane Süpernova patlıyordu ve her nedense 1B tipi denilen Süpernovalar her seferinde aynı ışık şiddetinde patlıyordu. Yani evrende patlayıp duran standard ampüller bulmuştuk. Bir 1B Süpernova'nın spektrumunu ölçtüğümüzde, kırmızıya kayma miktarını buluyor, parlaklığını ölçüyor ve içinde bulunduğu galaksinin bizden uzaklığını hesaplayabiliyorduk. Çünkü mesela 1 ışık yılı mesafedeki süpernova 1 şiddetinde parlarken, 10 ışık yılı mesafedeki süpernova 1/100 şiddetinde parlıyordu (yani şiddeti mesafenin karesi ile ters orantılıydı). Yani süpernovaların kırmızıya kayma miktarlarının, parlaklıklarına oranı bizden uzaklıklarını veriyordu. Evren bize kıyak geçmişti.

 

Sonra teleskopları süpernovalara çevirdik yüzlerce ve binlerce süpernova ölçtük, sınıflandırdık, hesapladık, evreni haritalandırdık. Evrenin genişlediğini hatta hızlanarak genişlediğini bulduk.

 

Bunu yapan ekibe de Nobel verdik.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

 

Ufuk problemi diye bişey vardır, bir bak istersen. 

 

Elbette, big bangın tek problemi bu da değil.

 

Ufuk Problemini biliyorum elbette ama bir teorinin sorunlu kısımlarını çözmeye çalışmayı "uydurmaya çalışmak" olarak görmemek lazım bence. Yani sanki teori temelde hatalı ama bir şekilde uydurmaya çalışıyorlar falan... Yani ben senin cümlelerinden böyle bir şey anladım, yanlış anlamış da olabilirim. Böyle bir şey yapılmayacağını söylüyorum. Hem zaten bilimin etiğine aykırı. Hem de biraz gerçekçi olursak, bir teoremi yıkmak, desteklemekten daha fazla sansasyon yaratır bilim dünyasında. Birileri big bangin hiç var olmadığını gösteren bir ipucu bir kanıt bulsa ortalık yıkılır. Ve bunu bulan kişi de nobeli kapar, kesin. Çünkü genelde bir teoriyi yıkan kişi, onun yerini dolduracak olan teoriyi de yazacak kişidir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 hours ago, ekinegemen said:

 

Ufuk Problemini biliyorum elbette ama bir teorinin sorunlu kısımlarını çözmeye çalışmayı "uydurmaya çalışmak" olarak görmemek lazım bence. Yani sanki teori temelde hatalı ama bir şekilde uydurmaya çalışıyorlar falan... Yani ben senin cümlelerinden böyle bir şey anladım, yanlış anlamış da olabilirim. Böyle bir şey yapılmayacağını söylüyorum. Hem zaten bilimin etiğine aykırı. Hem de biraz gerçekçi olursak, bir teoremi yıkmak, desteklemekten daha fazla sansasyon yaratır bilim dünyasında. Birileri big bangin hiç var olmadığını gösteren bir ipucu bir kanıt bulsa ortalık yıkılır. Ve bunu bulan kişi de nobeli kapar, kesin. Çünkü genelde bir teoriyi yıkan kişi, onun yerini dolduracak olan teoriyi de yazacak kişidir. 

 

 

Aslında tam olarak öyle, big bang çok ama çok sorunlu bir teori. Ve aynı şeyi söylüyoruz, bilimin etiğine aykırı. 

 

Fakat bu noktada biraz karıştırıyorsun. Big bang hiç varolmadı demek biraz absürt. Asıl mesele, ne olduğu değil, nasıl olduğu. Basitçe, amanda bir tekillik vardı, coşuverdi sonra da kainat oldu çıktı izahı sorunlu olan. Big bang teorisi de bu, yerine geleceğin steady state teorisi olacağını sanmam.

 

Yüksek sesle düşünürsek, evrenin çarpışan iki evrenin kesişim kümesi olması da mümkün. Belki bu kara madde ve kara enerji bu çarpışmayı ve öteki evrenin kütlesini, enerjisini ifade ediyordur. Öyle midir, bilmem, ama neden olmasın?

Link to post
Sitelerde Paylaş
49 minutes ago, malta erigi said:

Evrenin genisleme hizi, isik hizindan daha hizli deniyor. 

 

 

Evet, öyle deniyor, ama soru şu, nasıl oluyorda öyle olabiliyor? Bin takla atıp beceremediğimiz, teorik ve pratik olarak kanıtladığımız, hiç bir şeyin ışık hızında gidemeyeceği mi yanlış, yoksa evrenin öyle tek bir noktadan patlayıp genişlemesi, acaba hangisi?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugün mevcut teorilerin yerini ilerde başkaları alacak... Bundan emin olabilirsiniz. Şimdiye kadar hep öyle oldu. Bundan sonra da öyle olacak.

Bu gözlem bugünki teorilerin yanlış olduklarını mı gösteriyor, yoksa eksik veya kusurlu olduklarını mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 minutes ago, haci said:

Bugün mevcut teorilerin yerini ilerde başkaları alacak... Bundan emin olabilirsiniz. Şimdiye kadar hep öyle oldu. Bundan sonra da öyle olacak.

Bu gözlem bugünki teorilerin yanlış olduklarını mı gösteriyor, yoksa eksik veya kusurlu olduklarını mı?

 

 

Astronomi.... Kozmoloji... Dünyanın en pahalı bilimleri. Dünyanın en gelişmiş ve dehşet pahalı teçhizatları, bir asırdır hep onların elinde. Şimdi çıkıp deseler, ne buldunuz, ne ettiniz? Valla kainatın nerden çıktığını bile bulamadık, o kadar masrafa bir arpa boyu yol alamadık... Şahsen benim de maçam yemezdi herhalde, o kadar masraftan bunu söylemek. 

 

Sanırım bu yüzden, en s...tir b...tan teori bile, olmayan teoriden iyidir hesabı, big bang denip gidiliyor sanıyorum. Biri çıkıp çıkıp kral çıplak ders meseal, biraz bir kumaş alınıp, yamanıyor bir yerlere, sonra gene devam öyle... 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Asıl mesele, ne olduğu değil, nasıl olduğu.

 

Big bangin oldukça sorunlu bir kuram olduğu konusunda sana katılıyorum ama bu noktada yanılıyorsun bence.. Asıl meselenin ne değil nasıl olduğu sorusu biraz yanıltıcıdır. Nasıl olduğunu henüz çözememiş olmamız onun gerçek olmadığını ya da yanlış olduğunu göstermez. Felsefedeki "açıklık" ve "seçiklik" tanımlamaları gibi. Big bang olmuştur. Ha, hangi dinamiklerle olmuştur ya da bugünkü verilerin hangileri onu açıklar, henüz çözemedik. Evrim vardır, kesindir. Çözemediğimiz kısımlarının var olması onu gerçek dışı kılmaz. Dişin ağrıyor. Bu kesin. Ama hangi dişin emin değilsin gibi bir şey. Yani nasıl olduğu, ne olduğundan daha önemli bir soru değildir.

 

Çok kısa bir ara not vereyim: Newton'ın kütleçekimi ile Einstein'in genel göreliliği aslında milyarda bir hata payı ile aynı şeydir. Cisimlerin birbirini çekmesi ya da uzayın bükülerek cisimlerin bir birine "meyil etmeleri"ne sebep olması olarak farklı isimlendirmelerin söz konusu olması gibi bir ayırım söz konusu. Her şekilde maddelerin bir birine yakınlaşma eğilimidir konu. "Biz bunu önce bir dert edinelim de, açıklaması elbet yapılır" gibi bir kafadayım ben. Bir gün big bang'in dinamikleri önemli oranda çözüldüğünde belki adı değişecek, başka bir şey olacak. Belki sonsuz genişleme ve büzülme evrelerinden bahsedilecek (...ki şu anda da bu olası) Ama evrenin bir noktadan başladığı konusunda şüphe yok sanırım. Bunun sonsuz kez tekrarlanması, en az bir kez olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ha, böyle bir gerçek kurama dökülür ise, zamanın big bang ile başlamadığı gerçeği ile karşı karşıya kalırız. Bu bam başka incelemelere kapı açar, eyvallah. Ama big bang adını değiştirerek yine var olur. Einstein'ın Newtonın çalışmalarını ileri götürmesi gibidir. Yıkarak da olsa. 

 

Bir şeyleri buna uydurma yaklaşımının, bilimsel etiğin dışına çıkacak seviyede olduğunu sanmıyorum. Bir çok bilim dalında çalışırken, bir başlangıç noktası almak çalışma verimliliğini arttırır. İktisat, fizik (bu yüzden kuramsal fizik diye bir şey var ya...) istatislik bunlardan bazıları bildiğim kadarı ile. Yani aslında doğruluğundan emin olmadığın bir şeyleri doğru kabul edip onlar üzerine çalışmak. Sanırım big bang üzerine çalışanların durumu da bu. Neticede bakılırsa, bilim ve insanlık tarihinin en büyük sorusu üzerine çalışılıyor, eldeki veriler çok kısıtlı ve incelenen alan devasa ve elbette kozmoloji, çok genç bir bilim. 

 

Özetle... Big bang'in bir kuram olarak doğurduğu sorulardan çok cevaplar ürettiği kanısındayım. 

 

Çarpışan evrenler, kesişim noktaları vs. konusunda söylediklerin elbette olası. Çarpışan plakalar hipotezini kast ediyorsun sanırım. Mümkün ama neticede bunlar, henüz hipotez aşamasında fikirler ve esas onların doğurdukları sorular, ürettikleri cevaplardan daha fazla. 

 

Her şekilde bugün için, sorunlarıyla birlikte big bang'in ve şişme kuramının kozmolojinin ve aslında az çok konu ile alakalı tüm bilimsel çalışmaların zirvesi olduğu kanısındayım.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Evrenin genisleme hizi, isik hizindan daha hizli deniyor. 

 

Onu diyenler neye göre söylüyorlar bilmiyorum ama evrenin genişleme hızı ışıktan hızlı değil.

 

Bunu şöyle açıklayayım: Evrenin genişleme dinamiklerini biliyoruz... Kaba anlatımla, bizden 1 birim uzaklıktaki cisim 1 birim/zaman, 2 birim uzaklıktaki cisim 2 birim/zaman uzaklaşıyor. Bu bağıntı devam ettirildiğinde, evrenin sınırlarına varan uzaklıktaki cisimlerin bizden, ışık hızının 50 katı hızla uzaklaşması gerekiyor. 

 

Ama burada bir yanılgı sözkonusu. Çünkü bir cismin bizden uzaklaşma hızı, o cismin olduğu yerde o hızla gittiği anlamına gelmez. Bildiğin gibi hız, belirli bir referans noktasına göre alınan harekettir. Evrenin sınırı dediğimiz yer, referans noktası biz isek geçerli ama evrenin merkezi dünya değil ki. 

 

Yani özetle, hiç bir cisim ya da evrenin bir noktası, ışıktan hızlı hareket etmiyor. Sadece evrenin başka bölgelerinden uzaklaşma hızları ışık hızından fazla.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

 

Astronomi.... Kozmoloji... Dünyanın en pahalı bilimleri. Dünyanın en gelişmiş ve dehşet pahalı teçhizatları, bir asırdır hep onların elinde. Şimdi çıkıp deseler, ne buldunuz, ne ettiniz? Valla kainatın nerden çıktığını bile bulamadık, o kadar masrafa bir arpa boyu yol alamadık... Şahsen benim de maçam yemezdi herhalde, o kadar masraftan bunu söylemek. 

 

Sanırım bu yüzden, en s...tir b...tan teori bile, olmayan teoriden iyidir hesabı, big bang denip gidiliyor sanıyorum. Biri çıkıp çıkıp kral çıplak ders meseal, biraz bir kumaş alınıp, yamanıyor bir yerlere, sonra gene devam öyle... 

 

 

Bu konuda sana katılmıyorum. 

 

"Bunlar dünyanın en pahalı bilimleri" demişsin. Evet doğru... Bu yüzden CERN, gerek ekonomik gerekse teknik olarak tüm dünyanın bilim insanlarının destekleri ve işbirlikleri ile yürütülmekte. Yük tek bir ülkeye ya da kaynağa yıkılmamış. O yüzden zaten CERN ABD'deki Fermilab'ı geçti. Yeni dünyanın çalışma şekli bu olacak. Kozmoloji böyle çalışılır. Ve böyle başarıya ulaşır. Başka başka ülkeler kendi hızlandırıcılarını ya da tesislerini kurmaktansa CERN'e destek verme yönünde hareket ediyorlar. Doğrusu da bu. Bundan sonra böyle olacak.

 

Kozmoloji pahalı ama onun maliyetleri, inanılmaz ölçüde ucuzlayan gözlem teknolojileri önemsizleştiriyor. 50 sene önce dünyanın en güçlü teleskobu dediğimiz bir ekipmanı şimdi sen ben evimize satın alıp kurabiliyoruz. Ve ekipmanlar fotoğraf çekiyor, kaba hesaplamaları tek bir tuşla yapabiliyorlar. Alan pahalı ama teknolojinin gelişim hızı bu zorluğu aşmamıza olanak veriyor. Evrenin gözlemlenme yükü sadece bilim kurumlarının omuzlarında değil. Söz gelimi gezegen avcılığını bilimsel kuruluşlar bıraktı gibi bir şey. Tamamen amatör gök bilimciliği bu işi üstlendi. YArın bu eğilim artacak. Çünkü bugünün en güçlü teleskoplarını 20 yıl sonra evimize alabileceğiz.

 

"Bir arpa boyu yol alamadık" demişsin. Hayır, çok yol aldık. Son 50 senede elde dilen bilgi, tüm insanlık tarihi boyunca edilenden fazla. Ve kozmoloji çok ama çok genç bir disiplin. Bu kadar kısa sürede big bang'i, evrenin toplam madde ve enerji miktarını, yıldız galaksi vs. varlığını, evrenin temel dinamiklerini vs.yi bir barça da anlamış olmak çok büyük bir adım. 

 

"S..tiri b..tan bir teori bile" demişsin, evet bu konuda haklısın. Bİlim dünyasının en büyük buluşları zaten hep "s..tiri b..tan" biçimlerde yapılmıştır. Tesadüfler, akla mantığa hiç yatmayan olasılıklar, hiç bir halta yaramayacağı düşünülen ip uçları vs. Bilim böyle gelişmiştir zaten. Ama big bang ile ilgili bildiklerimiz düşünülürse onun için halen s..tiri b..tan bir teori demek biraz haksızlık olur. Bu kadar hızlı gelişen bir alanda yıllarca ayakta kalan hatta güçlenen bir teoriyi böyle görmek biraz abartılıdır bence.

 

Özetle... Kozmolojiyi ve ulaşılan noktayı bu kadar hor görmek bence doğru değil. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, ekinegemen said:

 

Bu konuda sana katılmıyorum. 

 

"Bunlar dünyanın en pahalı bilimleri" demişsin. Evet doğru... Bu yüzden CERN, gerek ekonomik gerekse teknik olarak tüm dünyanın bilim insanlarının destekleri ve işbirlikleri ile yürütülmekte. Yük tek bir ülkeye ya da kaynağa yıkılmamış. O yüzden zaten CERN ABD'deki Fermilab'ı geçti. Yeni dünyanın çalışma şekli bu olacak. Kozmoloji böyle çalışılır. Ve böyle başarıya ulaşır. Başka başka ülkeler kendi hızlandırıcılarını ya da tesislerini kurmaktansa CERN'e destek verme yönünde hareket ediyorlar. Doğrusu da bu. Bundan sonra böyle olacak.

 

Kozmoloji pahalı ama onun maliyetleri, inanılmaz ölçüde ucuzlayan gözlem teknolojileri önemsizleştiriyor. 50 sene önce dünyanın en güçlü teleskobu dediğimiz bir ekipmanı şimdi sen ben evimize satın alıp kurabiliyoruz. Ve ekipmanlar fotoğraf çekiyor, kaba hesaplamaları tek bir tuşla yapabiliyorlar. Alan pahalı ama teknolojinin gelişim hızı bu zorluğu aşmamıza olanak veriyor. Evrenin gözlemlenme yükü sadece bilim kurumlarının omuzlarında değil. Söz gelimi gezegen avcılığını bilimsel kuruluşlar bıraktı gibi bir şey. Tamamen amatör gök bilimciliği bu işi üstlendi. YArın bu eğilim artacak. Çünkü bugünün en güçlü teleskoplarını 20 yıl sonra evimize alabileceğiz.

 

"Bir arpa boyu yol alamadık" demişsin. Hayır, çok yol aldık. Son 50 senede elde dilen bilgi, tüm insanlık tarihi boyunca edilenden fazla. Ve kozmoloji çok ama çok genç bir disiplin. Bu kadar kısa sürede big bang'i, evrenin toplam madde ve enerji miktarını, yıldız galaksi vs. varlığını, evrenin temel dinamiklerini vs.yi bir barça da anlamış olmak çok büyük bir adım. 

 

"S..tiri b..tan bir teori bile" demişsin, evet bu konuda haklısın. Bİlim dünyasının en büyük buluşları zaten hep "s..tiri b..tan" biçimlerde yapılmıştır. Tesadüfler, akla mantığa hiç yatmayan olasılıklar, hiç bir halta yaramayacağı düşünülen ip uçları vs. Bilim böyle gelişmiştir zaten. Ama big bang ile ilgili bildiklerimiz düşünülürse onun için halen s..tiri b..tan bir teori demek biraz haksızlık olur. Bu kadar hızlı gelişen bir alanda yıllarca ayakta kalan hatta güçlenen bir teoriyi böyle görmek biraz abartılıdır bence.

 

Özetle... Kozmolojiyi ve ulaşılan noktayı bu kadar hor görmek bence doğru değil. 

 

Boğazına kadar o işlerin içinde olan benim. Yani, teknolojinin geldiği noktayı vs. vs. 

 

Velakin, bu kadar masraf sonrası, "Tek bildiğimiz, en evrenin %95'inin ne olduğunu dahi bilmediğimiz" demek, ciddi sorun. Çünkü, maalesef, sanıldığının aksine, milletler bu işlere pek kaynak harcamak istemiyor. Ve suyun başındakiler, bir bilgi kırıntısının dahi aslında ne kadar değerli olabileceği bilmeyen tipler oluyor. 

 

Big bang ise, maalesef, çözdüğü iddia edilenden daha fazla sorun ortaya çıkarıyor. Ha çözülecek mi, mutlaka, hiç şüphem yok. Ama olan bundan ibaret. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...