Jump to content

Muhammed Mustafa erdemli bir insan mıydı?


Recommended Posts

Günümüzde Yemende,Mısır,Sudan,diğer müslüman ülkelerinde Muhammed örnek alınıp ( 7-8 ) yaşında kız çocukları evlendiriliyor.

Hal böyle iken; kainatın efendisi örnek insan, bir çok ülkeyi özel hayatıyla etkileyebiliyor ve örnek alınıyorsa bu ve buna benzer çirkinlikleri sorgulamanın neresi ahlakçılıktır?!

Günümüzde çocuk pornosu da almış başını gitmiş. Ee kimi sorgulayalım şimdi? İsa'yı (batıdaki çocuk pornoları) mı, ateizmi (çin, japonya, rusya vs) mi?

Onlar kimi örnek almış? Diyorum ya dincilikle, ahlakçılığın farkı yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 153
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Peki sizin evrimde nasıl oluyor bu iş?

Kadın üremeyecek ise neden yumurtlar ki? Tamam yumurtladık, o yumurta olgunlaşacak mı ne olacak ne kadar süre beklemek gerek,

daha yaşın küçük diyerek biraz daha çocukluğunu yaşasın diye bir köşeye terk edilen kedi, inek, maymun görmedim ben,

Adet oluyor musun kardeşim, yumurtan var mı, üremek için önündeki engel nedir? Bunun nesi ahlaksızlık veya erdemsizlik,

Rica ederim hadi biz bu meseleleri daha masalsı, daha ahlaki düşünürüz, ederiz de evrimcilerden böyle sözleri duymak saçmadır, fiziksel yapısı müsait olan memeli gayet de cinsel ilişkiye girebilir, doğum da yapabilir,

...

üzgünüm ama hepinizden daha çok evrimsel takılıyoruz çoğu zaman biz.

Bir açıdan haklısınız ama sonra insan aslında bir primattır deyince çok bozuluyorsunuz. Olaya sırf üreme açısından bakarsak

evet, çok mantıklı. Sizin sav fiziksel evrim yönünden daha tutarlı bile olabilir, bilmiyorum. Fakat içinde yaşadığımız çağda,

9-10 yaşında anne olan bir kadının çocuk büyütmesi, yetiştirmesi ne derece sağlıklı olur orası çok şüpheli. Tabi varsa evde

başka 3 tane karı, yaşı büyük olan diğer karılarım bakar diyebilirsiniz falan. Benim açımdan cinsellikle ilgisi yok bunun,

cinsellik üzerinden bir erdem ya da ahlak tanımım yok benim ama günümüzde 10 yaşındaki bir kadının üreyebiliyor olmasından

hareketle kendinden yaşça büyük erkeklerle evlenmesinde, çocuk yapmasında falan hiçbir sakınca göremiyorsanız orda bir sorun

var bence.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşadığı-yaşamadığı tartışmasına girmeden, yaşadığını ve İslamcılarca hakkında yazılanların doğru olduğunu varsayarak değerlendirdiğimizde Muhammed nasıl bir insandır.

Gerçekten örnek bir insan mıdır, erdemlilik vasıflarına tam olarak sahip olan biri midir, kamil insan mıdır?

Örneğin şu vasıfları taşır mıydı?

1- Haksızlıklara karşı ve adil

2- Sözüne güvenilir, dürüst

3- Şefkatli, merhametli

4- Eline, diline, beline sahip

5- Kul hakkı yemeyen

6- Çalışkan, üretken

7-Emeğe saygılı, sömürüye karşı

8- Alçakgönüllü, cömert

9- Nefsine-egosuna hakim, bencil olmayan

10- Savaşa-şiddete karşı, barıştan yana

11- Bilinçli, akılcı, mantıklı

12- İnsanlar arasında ayrım yapmayan

13- Saygılı-hürmetkar ve saygın

14- Nankörlük etmeyen, sadık, minnetkar

15- Hırslarına hakim, kin ve intikam gütmeyen

16- Namuslu, onurlu

17- Sabırlı, sağduyulu

18- Soğukkanlı, cesur, fedakar

19- Yalandan, düzenbazlıktan, tertipten, tuzaktan uzak

20- Şan-şöhret, servet, ihtişam, zevk ve sefa düşkünü olmayan

Bu maddelerden hangilerine uyup uymadığını belirtebilir, görüşünüzü ayet ve hadislerden örneklerle ortaya koyabilirsiniz.

Hepsi vardı veya hiçbiri yoktu...

Onu bir makama oturmuşuz bilinç altımızda ve ısrarla o makama uygun bir tip harmanlamaya çalışıyoruz...

Atın bunları, silin hepsini... Sen bu maddelere ne kadar uygunsan veya ben ne kadar uygunsam o da ortalama o kadar uygundu....

Ne sözde melekti ne de sözde şeytan, hepimiz gibi sıradan çişi gelen seven sevişen hasta olan ağlayan gülen zaafları ve güçlü yanları olan sıradan biriydi...

Yani malesef, adamın illa da insanüstü bir özelliği olmasını umuyoruz :)

Özeleştiridir, şimdi hemen kızışmayın :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed hazretlerinin erdemliliğini neyle ve nasıl değerlendirmek gerekir?

Örneğin ilk 3 maddeyi ele alalım:

1- Haksızlıklara karşı ve adil

2- Sözüne güvenilir, dürüst

3- Şefkatli, merhametli

Muhammed'in bu üç maddede yazılan vasıflara sahip olup olmadığını anlayabilmenin en doğru yöntemi; Onun kendinden olmayanlara yönelik tavır ve davranışlarına bakmaktır.

Kendisine inanan ve katılan müslümanlarla olan ilişkileri yanıltıcıdır. Önemli olan kendisine inanmayan ve ona katılmayan gayrimüslimlerle olan ilişkileri, onlar hakkındaki düşünceleri, kararları ve uygulamalarıdır. Mekke dönemi; Muhammed'in propaganda ve taraftar kazanma dönemidir. O dönemin başlangıcında 20-30 kişi, sonunda ise 300-500 kişilik bir taraftara sahiptir.

O nedenle kıstas alınacak dönem Medine'de güçlendiği zaman, yani Hicretin 3-4. yılları ve sonrası zamandır.

Muhammed'in müslüman olmayanlara karşı haksızlık yapmadığını ve adil davrandığını söyleyebilir miyiz?

O dönemin Yahudileri, Hristiyanları ve Putperestleri Muhammed'i adil olarak görmüşler midir?

Bir örnek:

Putperestler Mekke'nin kapısını müslümanlar dahil hiç kimseye kapatmamış ve hacca daima izin vermişlerdi.

Ama Muhammed, Mekke'yi ele geçirdikten sonra putperestlere haccı yasakladı.

Hatta bırakalım yasaklamayı, putperestlerin nerede bulunursa öldürülmesini emrettiği için ortada özgür putperest kalmadı.

Sözüne güvenilirliği-dürüstlüğü, şefkatli-merhametli olup olmadığı konusunda ise Yesrib'in sahipleri olan Yahudilerle başlangıçtaki ilişkilerine ve güçlenince değişen ilişkilerine bakmak yeterlidir.

Yahudi kabilelerinin kimisini mallarına el koyup yurtlarından kovmuş, kimisinin ise erkeklerini kılıçtan geçirip katletmiş, kadınlarını köle yapmıştır.

Vasiyetlerinden birinin ise Arabistan'da Yahudi ve Hristiyan bırakılmaması olduğu yazılır.

Bu durumda gayrimüslimlerin gözünde adil, merhametli, dürüst bir insan mıdır? Yoksa yalancı, cani, zorba biri midir?

Tabi ki ikincisi.

Dolayısıyla Muhammed, müslüman olmayanların gözünde; ilk 3 maddede bırakın erdemli olmayı, erdemin e'sine sahip değildir.

tarihinde Pante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrensel ahlak kavramına ben de karşıyım. Bu düşüncenin dincilikle aynı şey olduğu konusunda xenix'le tamamen aynı düşüncedeyim. Çünkü, cennet ve cehennem tamamen din ürünüdür ve dinlerin evrensel ahlak anlayışını yansıtırlar. Bu yüzden xenix'in dediği gibi biz de bu konulara biraz daha bağımsız(özgür) bakabilmeliyiz.

Fakat şu var; insan sosyal bir türdür. Dolayısıyla toplumun sürdürülebilir olması için bireysel ilişkilerde bazı kurallara ihtiyaç vardır. Bu kurallara ahlak diyebiliriz. Doalyısıyla daha güçlü sosyal yapı lehine çalışacak doğal seçilim ahlak kurallarını da destekleyecektir. Yani hırsızlık adam öldürme gibi davranışlar kaçınılmaz olarak kötü addedilecektir. Yani ahlak'ın evrimsel bir yönü de vardır.

Şimdi bu peygamber, son peygamber olduğunu söylüyorsa, getirdiği yasanın her yerde ve tüm zamanlarda geçerli olduğunu falan söylüyorsa biz de kaçınılmaz olarak adamın yaptıklarına bir bakarız. Hele ki ümmeti tarafından sünnetler bir çok farzdan(gerçi bunlar da bir çeşit sünnetya neyse) daha çok rağbet görüyorsa daha bir dikkatli bakarız.

9 yaşında bir kızla evleniyor... iyi güzel, yumurtlamaya başlamış evlensin. Fakat günümüzde aşağı yukarı 18 yaşına kadar bir kız, çocuk bakacak olgunlukta görülmüyorsa, yetişkin sayılmadan önce sex, artık doğru karşılanmıyorsa bence burada bir sorun var. Tüm zamanlara gönderilen bir insan evladı, bunu neden öngöremiyor, ya da tanrısı onu neden uyarmıyor, veya tanrı niye onu son peygameri ilan ediyor, daha iyisi çıkana kadar en iyisi bu niye demiyor, ben ileride update çakıcam gençler tasalanmayın diyebilirdi. Burada bu konu mevzubahis olduğu için ben de bu örnek üzerindne gittim. Birçok şerri hukuk için de bu geçerli, neredeyse hepsi demode. Miras bölüşümü, zina, kölelik meselesi, evlilik, şahitlik... yani hangi birini sayalım.

Şimdi ben buradaki müslümanlara soruyorum. Tamam yumurtlamaya başlayan her kızla cinsel ilişki caizdir, hatta biz erkeklerin tarlası oldukları için istediğimiz gibi varabiliriz onlara. Kadınların miras hakları konusunda da Kuran'la hemfikir misiniz? Yani bu sorular bitmez arkadaşlar, şimdi miras bölüşümünde de sorun yok dersiniz. Ardınan başka soru gelir. Gerçekten tüm şeriatla barışık olduğunuz konusunda şüphelerim var. Ya da çok yanlış zamanda doğmuşsunuz.

tarihinde KaptanMosey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi bu peygamber, son peygamber olduğunu söylüyorsa, getirdiği yasanın her yerde ve tüm zamanlarda geçerli olduğunu falan söylüyorsa biz de kaçınılmaz olarak adamın yaptıklarına bir bakarız. Hele ki ümmeti tarafından sünnetler bir çok farzdan(gerçi bunlar da bir çeşit sünnetya neyse) daha çok rağbet görüyorsa daha bir dikkatli bakarız.

Haklısın ben de bakarım, bakmıştır da çoklarımız, gerisi babadan öyle görmüştür, ben bir evrensellik görürüm, görmüşüm de müslümanım,

Galiba içeriden ve dışarıdan durum çok farklı görünüyor, ben sizlere yazar iken terim seçiminde çok zorlanıyorum, bir tevhid mantığım var ki ne desem ona çıkacak, belki okunmadan itiraz edilecek, görüyorum korktugum durum sizde de çok tabi olarak oluyor, Peygamber bir din getirmez deriz biz, o bir aracıdır deriz bilirsiniz, üstteki paragraf bana göre çürüktür, nereden tutacağımı bilmiyorum,

Şunu diyebilirim ki, bir peygamber insani bir modeldir, biz onlara günahsız diyoruz bilirsiniz, ama hatasız demeyiz, bir insan hayatı boyunca ne gibi duruşlar sergiliyor veya sergilemek ihtimali var ise onlara dair kimi halleri peygamberlerden görür bunlardan mantıklar felsefeler çıkarırız, kendimizdeki haller ile kıyas ederiz, tanımlama, anlamlandırma araçlarından bir kısım araç olarak kullanırız, eğlencelidir, güzeldir,

Hiç bir müslüman için sünnetler farzlardan önce gelemez ki daha çok rağbet görsünler, böyle örnekleri çevrenizde görüyor iseniz bunlar hatalıdırlar.

Biz peygamberlere bakarız ama imanımız da, tevhid, ilah algımızı da onların üzerlerine bina etmeyiz, yani bir peygamber, bir kitap bizim yegane iman unsurlarımız değillerdir, hepsini siz el birliği ile çürütseniz de ihtimal ki imanlı olmaya devam edeceğiz,

9 yaşında bir kızla evleniyor... iyi güzel, yumurtlamaya başlamış evlensin. Fakat günümüzde aşağı yukarı 18 yaşına kadar bir kız, çocuk bakacak olgunlukta görülmüyorsa, yetişkin sayılmadan önce sex, artık doğru karşılanmıyorsa bence burada bir sorun var. Tüm zamanlara gönderilen bir insan evladı, bunu neden öngöremiyor, ya da tanrısı onu neden uyarmıyor, veya tanrı niye onu son peygameri ilan ediyor, daha iyisi çıkana kadar en iyisi bu niye demiyor, ben ileride update çakıcam gençler tasalanmayın diyebilirdi. Burada bu konu mevzubahis olduğu için ben de bu örnek üzerindne gittim. Birçok şerri hukuk için de bu geçerli, neredeyse hepsi demode. Miras bölüşümü, zina, kölelik meselesi, evlilik, şahitlik... yani hangi birini sayalım.

olsun sayın, zaten sayılıyor..

ama ben burada çelişki görürüm çok afedersiniz, şimdi günümüzde toplum ne halde, ne hale geldi, ne doğru, ne yanlış algılanır oldu, global kültür, gelenek, görenek demeye başlar isek benim “din, islam” dememden ne farkı kalacak ki sözlerinizin, rica ederim hakikatler ve olması gerekenler üzerinden fikirler sunalım zira hatalar, yanlışlaşmış, geleneklere boyun eğmiş uygulamalar, çoğunlukların, güçlülerin fikirleri üzerinden konuşmaya başlar isek konunun içinden kimse çıkamaz,

18 yaşa ideal neden diyoruz ki, kime göre, çocuk bakacak olgunluğu 40 yaşındaki insanlarda da göremediğimiz olmuyor mu, nasıl bir ölçü, tartı gerek bu olgunlugun ölçüsünü ayarlayabilmek için,

Tahminimce cinsel özgürlük savunuyorsunuzdur pek çoğunuz, bunu biz kurallara tabi olarak kabul ediyoruz, neden bir yeni ergen kızımız veya erkeğimiz okulunu bitirmeyi, iyi bir meslek edinmeyi, arada önüne çıkanlar ile beraber olmayı, düzenli bir cinsel hayat için evlenmeyi beklesin ki, bırakınız yaşasınlar derim.

genç yaşta evlilik neden sorun olsun, çocuk ise bu adamlar otursunlar beraber oynasınlar zaten hormon mahkumiyetinde olurlar o çağlarda,

madem beden bize herşeyin doğrusunu söylüyor, bakın siz de bedenlere bakıp evrim diyor, yaradılışa hayır diyorsunuz, bedene bakarız, iki cins için de zaten gerekli mesajlar veriliyor bedenen, üreyebilir, dölleyebilir, süt verebilir, bunu görmezden gelmek için, kültür, gelenekler, günümüzde fikrimize yerleşmek zorunda kalan global ahlak kuralları bence yeterli değil,

yani peygamberlerden gördüğümüzde, tevhid mantığında gördüğümüz de zaten hep update olacak bir en genel kurallardır veya yaşanmasıdır, dedim ya, belki dışarıdan öyle görünüyor, ama içeriden gayet ideal duruyor.

Şimdi ben buradaki müslümanlara soruyorum. Tamam yumurtlamaya başlayan her kızla cinsel ilişki caizdir, hatta biz erkeklerin tarlası oldukları için istediğimiz gibi varabiliriz onlara. Kadınların miras hakları konusunda da Kuran'la hemfikir misiniz? Yani bu sorular bitmez arkadaşlar, şimdi miras bölüşümünde de sorun yok dersiniz. Ardınan başka soru gelir. Gerçekten tüm şeriatla barışık olduğunuz konusunda şüphelerim var. Ya da çok yanlış zamanda doğmuşsunuz.

yumurtlamaya başlayan her kızla cinsel ilişki caizdir, kim dedi? tamam doğrudur da, böyle bir ifade, tanım bizim literatürde yoktur, aman bize mal olmaya, ama islama göre de, sizin evrime göre de bunda bir sakınca olmadığı gibi, olması da gerektir,

dişiler esas tür değil midirler? Dişi elbette bir nevi tarladır, verim ondan gelir, yeni nesil onun bedeninde büyür, ondan beslenir doğduğunda, yeni bir birey olduğunda da,

miras hukukunda islamla hemfikirim şahsen, kadına verilen pay sadece kendi tasarrufundadır, kimseye vermez, kimse de isteyemez, o para ile birilerine bakmak, ekmek peynir almak zorunluluğu yoktur, yastık altına koyabilir, takıya, kuaföre de yatırabilir, ama erkeğe düşen pay karışıktır ve elindeki paraya bakan pek çok birey de vardır, daha dün babasından kalan yüklü mirasını alan karısının istediğini yine almak durumundadır o koca, evlat, eş, ana, baba, aslında bu hesaba göre kadınların payı kendine ait olduğu için yüksektir, bu beni şahsen mutlu eder, yani aynen dediğiniz gibi, “sorun yok”.

Ardından ne soru gelir ki, bu beni bağlar, sizi bağlamaz, bu din mensubu isem elbette hap gibi yutmadım herşeyi, aileden kan nakli misal olmaz din, baktım, ölçtüm biçtim, mantığını, nedenlerini gördüm, belli bir ikna sınırımız vardır, sizin istediklerinizden farklısını da istemedik, insanım, insansın, farkımız ne, bir iddia var ise, ikna ve tatmini hepimiz isteriz,

dediğiniz gibi islam şartlarına dair sorunu olan, tümü ile barışık olamayan, barışık gibi görünüyor olup burada iki sorunuz ile alt üst olup, dili tutulan birey zaten problemlidir, bahsimiz olmasa daha iyidir,

ne orada ne burada, arada kalmış insan, neden bir müslüman olarak benim söz konum olsun ki?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ardından ne soru gelir ki, bu beni bağlar, sizi bağlamaz, bu din mensubu isem elbette hap gibi yutmadım herşeyi, aileden kan nakli misal olmaz din, baktım, ölçtüm biçtim, mantığını, nedenlerini gördüm, belli bir ikna sınırımız vardır

:) Dini bir hap gibi almayıp kendi iradenizle kabul ettiğiniz sanrınız aynen dediğim gibi bir sanrı, sizin yanılgınız. Neden kendi iradenizle kabul ettiğiniz din, anne babanızinkiyle aynı. Ve onlarınki de niye dedenizinkiyle aynı. Bence bunları geçin, hepimiz gerçeği biliyoruz. Din daha biz küçük bir çocukken, henüz aklın değerlendirme gücü yokken aile tarafından minik çocuklara bir hap gibi verilir. Sonra bu çocuk büyüyüp kendi kendine bir şeyler okuduktan sonra sırf aile büyüklerinin ona öğrettiklerini onayladı diye. "Hah! işte ben kendi irademle müslüman oldum" der.

yumurtlamaya başlayan her kızla cinsel ilişki caizdir, kim dedi?

Yumurtlamaya başlayan her kızla sex caiz değil doğru, zinaya girer. Cümlemi yanlış kurmuşum evlenip sonra sex olmalıydı.

dişiler esas tür değil midirler? Dişi elbette bir nevi tarladır, verim ondan gelir, yeni nesil onun bedeninde büyür, ondan beslenir doğduğunda, yeni bir birey olduğunda da

Bakara 223'u (kadınların tarlamız olması) gündeme getiriş amacımı ya kaçırdınız ya da kaçırmış gibi yaptınız. Ben İslam'ın kadınlara bakış açısına dikkat çekmek istemiştim. Onlar çocuk doğurma makinesidir istediğiniz gibi münasebete girin diyor.

Miras meselesine gelirsek bence herkes kan bağına göre eşit pay alsın. Kimse başkasına muhtaç olmasın. Evin erkeği de kimseye bakmakla yükümlü olmasın. Zira erkek milletinin her zaman iyi bir aile reisi olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir garanti yok. Kimse bir başkasının insafına kalmamalı. Hele bir kadın bir erkeğin kesinlikle.

Hiç bir müslüman için sünnetler farzlardan önce gelemez ki daha çok rağbet görsünler, böyle örnekleri çevrenizde görüyor iseniz bunlar hatalıdırlar.

Son olarak şu sünnet meselesine gelirsek. Şimdi zekat var biliyorsunuz, sonra günde 5 vakit namaz. Bunlar hep farz, İslam'ın şartı falan. Sonra Kuran'da içki çok açık şekilde haram kılınmış, Kuran ayeti bu, emir. Sonra bir de erkek çocukların sünnet edilmesi var, sünnet zaten adı üstünde, Tevrat'tan aparma. Şimdi ben çevreme şöyle bir bakınca, sünnetsize kız vermeyen müslüman aileler görüyorum. Oldukça sofu bir tavırla istisnasız her çocuğa uygulanan bir sünnet ibadeti görüyorum. Ama gene aynı çevremde 5 vakit namaz ibadetini yerine getirmediği halde hiç baskıyla karşılaşmayan birçok insan görüyorum. Zekatını vermeyen, rakısını içen birçok müslüman.

Ardından ne soru gelir ki, bu beni bağlar, sizi bağlamaz

Kadınların şahitliği meselesi örneğin. Bir ayette onların aklı ermez iki kadının şahitliği bir erkeğinkine denktir anlamında bir şeyler söylüyor. Kadınları dövme meselesi sonra... Düşündükçe aklıma geliyor işte. Bu sadece cinsiyetlerin eşitliği meselesi de değil. Kölelik bir çok ayette normal kabul ediliyor, nasıl hür bırakılacakları anlatılıyor, bir sürü bilimsel gerçekle çelişen ayetler falan filan.. Yani benim amacım burada bunları tartışmak değil. Bilmiyormuş gibi bir de başka ne var ki diyorsunuz. Zaten bu saydığım örnekler hakkında hiç boşuna cevap vermeyin beni bu konularda ikna edemezsiniz. Ve zaten bu konuların hepsi bu forumlarda onlarca kez tartışıldı. Tekrarlamanın anlamı da yok.

Her tarafı yırtık bir elbiseden bahsediyoruz, siz bana hani bunun neresi eski diyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

tehabb sana göre 9 yaşında bir kızı koynuna almak normalmi? yoksa savunmak içinmi yazıyorsun anlamadım günümüzde eşitlikçi yaklaşımı kabul etmeyen tek kurum dindir... bir erkek evladı olarak seni 9 yaşında 40 yaşında bir kadınla evlendirmeleri ne kadar anormalse 9 yaşında bir kızı 40 yaşında adamın koynuna sokmakta o kadar anormaldir bilimsel olarak zihnin doğru ile yanlışı ayırt edebilecek yaşta değildir... ayrıca eğer 9 yaşında kız almayı hak görüyorsan sen kadının mal gibi alınıp satılmasına da katılıyorsun demektir ki o yaştaki bir kızın kendi kararlarını verebilecek kapasitesi yoktur doğal olarak ailesine (yada köleyse sahibine) danışılır...

Bu nasıl bir mantıktır ki inandığınız şey için her türlü pisliği üstü kapalı kabul edip savunmaya çalışıyorsunuz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed Mustafa;

Bizim mahallede herkes ona mami derdi.Hatta piç mami diyenlerde çogunluktaydı. Garip bir çocuktu.Hepimiz futbol oynarken o mağaraya giderdi.Anlayacağınız çok ilginç hobileri vardı. Bize gelip sapık sapkın şeylerden bahsederdi.Olm dedik yakışıyormu sana kız arkadaşınla yaptıgın şeyleri anlatıyorsun.Bi güzel fırçaladık. O günden sonra muhammed çok değişti. Hayaller görmeye başladı. Allahın resuluyüm ben falan diyordu... Bence bunları kesinlikle karı-kız için yaptı. Hiç yakıştırmadım mami hiç...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Muhammed'in müslüman olmayanlara karşı haksızlık yapmadığını ve adil davrandığını söyleyebilir miyiz?

O dönemin Yahudileri, Hristiyanları ve Putperestleri Muhammed'i adil olarak görmüşler midir?

Evet.

Hac için söylediklerine gelince kabeye sokulmama hadiseleri dayak yiyen sahabeleri hiç okumadığını söyleme..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet.

Hac için söylediklerine gelince kabeye sokulmama hadiseleri dayak yiyen sahabeleri hiç okumadığını söyleme..

Müslümanlar, 23 yıllık nübüvvet döneminin ilk 20 yılında zaten hac yapmıyorlardı ki.

Hicretin 9. yılında hac farz oldu. 10. yılda da hac yapıldı.

Ondan önce umre yapmak istediklerinde kılıçla gittikleri ve savaş halinde oldukları için kabul edilmediler. (Hudeybiye anlaşması)

Sonrasında hiçbir sorun yaşanmadı, zaten ardından da Mekke fethedildi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1. "Müslümanlar arasında" adil diyelim. Ama bu seferde müslüman kadın ile erkek arasında adil değil.

2. Sözüne hiç güvenilmez senin dinin sana benim dinim bana diyen kendisi, din yanlız Allah'ın oluncaya kadar savaşın diyen kendisi. Bir sözü bir sözünü tutmazken nasıl güvenilir olsun.

3. Ayşe'yi severken çok şefkat göstermiştir herhalde.

4. Beline sahip adam küçücük kızları koynuna almaz.

5. Kul hakkı yemez kendisi kadın yiyerek besleniyor.

6. Çalışkan olmasına laf yok koskoca din üretti.

7. Emeğe pek saygı duyar Kabe'yi ele geçirdiğinde başkalarının emeklerini salyalarını akıtarak yıktırdı. Asla sömürmez sadece Allah için alır.

8. Pek alçakgönüllü. "Allah bana hele senin bir damla kanın yere düşsün buradaki herkesi helak ederim didi" de ne demek.

9. Hiçbir şeyine hakim değil. Bencilin önde gideni.

10. Kendisine en çok yakışmayacak özellik bu olsa gerek.

11. Kuran denilen zırvayı bilinçli yazmış olamaz ancak kendisi pek akıllı. Milleti dine nasıl bağlayacağını iyi biliyor. Sonsuz zevk, huriler...

12. İnsanlar arasında hiç ayrım yapmaz sadece kadınlar ve erkekler arasında ayrım yapar kendisi. Birde müslüman olanlar ile müslüman olmayanlar arasında.

13. Özellikle inançlara karşı çok saygılıdır. Asla insanları müslüman ve müslüman olmayan diye ayırmaz herkesi sadece insan oldukları için sever.

14. Nankörün önde gidenidir. Eline düşen kadınlar yetmez gibi başkalarının kadınlarına da göz koydu arsız herif.

15. Asla! Müslüman olmayanlara karşı bir kini yoktu zaten intikam amacı da yoktu aslında. Hatta severdi bile onları yaradandan ötürü.

16. Ufacık kıza göz diken, sözünü tutmayan insanda ne namus vardır ne onur.

17. Çok sabırlı. Sabretmiş didinmiş Kuran'ı yazmış işte.

18. Cesur oluşuna lafım yok. Onca insanın içinde hiç duyulmamış, onların inandığı tanrı kavramını reddeden yepyeni bir dinin savunuculuğunu yapmak cesaret gerektiren bir iş.

19. Yalan söylemek onun vazgeçilmezi. -Allah bana bu kitabı yolladı size öğretecekmişim. Ben peygamberim cebrail söyledi. Bir melek gördüm. Okuma bilmezdim bir anda okudum.

20. Bunlara düşkün olmayan bir insan neden din üretip kendini göstermeye çalışsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu guzel olmasina ragmen hicte adilce bir yorum yapilacak konu degil.

Eger Muhammed hakkinda onun sahsi ile ilgili bir elestiri yapacaksak,bu hicte objektif bir elestiri olmayacak.Yukarida bazi arkadaslar,onun hayatinda yapmis oldugu olumsuzluklari siralamislar,fakat bu siralamalar sadece onun etrafindaki es,dost,yandas ve akrabalarinin bize aktardiklari.Eger sadece onlarin bize aktardiklarindan bu rezillikler ortaya cikiyorsa,birde o devirde ona karsi olanlarin bize bilgi aktarma sanslari olsaydi ,kimbilir neler ogrenecektik.

tarihinde barrister tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed kendi halkı ve kavmi içinde zekası ve liderlik yönüyle göze batan biri kanımca.Hitabeti çok güçlü olduğu gibi kitleleri harekete geçebilecek siyasi liderlik vasfı mevcut.Doğrular kadar yanlışlar yapmış olabilir ama çöl halklarından bir ulus ve bir devlet ortaya çıkarabilmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Toplumlar zamanla farkli maddi ve manevi kulturel ogelere sahip olur ve yasalarini, tabularini, ahlak anlayisini degistirmeleri gerekir. Insanligin bu aktif donusumunu goremeyen, yazdigi kitabin her daim gecerli ve yeterli oldugunu idda eden bir adamin tolumunu duzeltmek isteyen bir devrimci oldugunu kabul edebilmek benim acimdan mumkun degil. Hala feodal col hukukunu ve ahlak anlayisini kutsal kabul etmis toplumlarin sanayi toplumuna gecis yapamamlarinin nedeni budur. Muhammed halkini duzeltmek isteyen bir devrimci falan degildi ama tutkularinin ve egosunun kolesi olan bir zavalliydi.

Erdem konusuna gelirsek, yazdigi kitapta elli tane son derece insani guzel ogutler verdiyse, besyuz tane ciddi tahammulsuzluk ve siddet ornekleri sergilemistir. Bence erdem denen seyin kenarin dahi gecmiyordu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peygamberimizin ahlâkının en önemli özelliği, Allah vergisi oluşudur. O bütün güzel vasıfları, çalışıp, emek verip, bir çaba sonucu kazanmış değildir. Onun ahlâkı Allah tarafından ihsan edilmiş, ikram edilmiştir. Yüce Allah onu insanların örnek alacağı kusursuz, eksiksiz ve seçkin bir şekilde yaratmıştır.

O dünyaya gözünü açıp kapayıncaya kadar hep aynı huy ve ahlâk üzerinde yaşamıştır. Ondaki güzel vasıflar yaratılışında mevcuttu. Onu eğiten, edep ve ahlâkın en üstün özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir.

İşte bundan dolayı, onu kendisine örnek kabul eden insan, onu ne kadar taklit edebilirse, o kadar istifadesi fazla olur, o nurdan aldığı feyiz, o nisbette çoğalır.

Peygamberimizin ahlâkının en belirgin özelliklerinden birisi de, insan yaratılışında var olan birbirine zıt ve ters huyları en mükemmel şekilde bağdaştırıp, bütün duyguların ideal noktasını bulmasıdır. Hiçbir şekilde aşırılığa kaçmadan, orta yola, doğruya ulaşmasıdır.

Peygamberimiz, herkesin arzu edip de bir türlü ulaşamadığı en üstün değerleri ve olgunluğu mükemmel bir şekilde hayâtı boyunca ümmetine göstermiş, bütün insanlığın gözleri önüne sermiştir.

Bazı anlar olmuş, en cesur bir fedai olarak, düşmanın kat kat üstünlüğüne hiç aldırmadan, binlerce düşmana tek başına meydan okumuştur. Ama bu halinde bile yumuşak kalpliliğini, merhametini geri bırakmamıştır.

Meselâ bir savaş sonrası, öldürülmüş olarak gördüğü düşman çocuklarına o kadar acımıştı ki, düşman da olsa çocukların öldürülmemesi gerektiğini, çünkü onların suçsuz ve Cennetlik olduklarını haber vermişti.

O, bütün insanlığın kurtuluşu ve İslâmın dünyaya yayılması gibi yüce bir gaye için zihnini yorarken; bu arada binleri bulan ve Arabistan'ın her tarafına dal budak salan ümmetinin halini ve işlerini düşünürken; çevresinde bulunan yoksul ve fakir Müslümanları hiçbir zaman unutmamış; kendi çoluk çocuğunu, onların eğitim ve ihtiyaçlarını da ihmal etmemiştir. Birincisini büyük görürken, öbürünü küçümsememiştir.

Bu kadar ağır ve sorumluluk isteyen bir görev üzerinde bulunduğu halde, o yine kendisini Rabbine vermiş, günün büyük bir kısmını ibadet ve zikirle geçirmiştir.

Kalbi her an Allah'a bağlıdır. Bu haliyle dünya ile ilişkisini kesmiş gibi görünse de, yine o dünyanın içindedir. Bütün işlerinde Allah'ın rızasını gözetmiştir.

Peygamber Efendimiz, dâva arkadaşlarını gözü gibi korumuş, onlara ana-babalarından görmedikleri şefkat ve yakınlığı göstermiş, kendi şahsına yapılan kötülüğü affetmiş, intikam almayı düşünmemiştir. Kendisini öldürmek için tuzak kuranları yakaladığında serbest bı-

rakmış, ama Allah düşmanlarını asla bağışlamamış, onların yakasını bırakmamıştır.

İçi bozuk, dıştan Müslüman gibi görünen münafıkların kalbine devamlı Cehennem korkusunu vermiş, âhiretteki acı hallerini hatırlatmıştır.

İslâm toprakları, güneyde Yemen'e kuzeyde İran ve Suriye sınırına dayandığı sırada Peygamberimiz, Arapların sultanı, Arabistan'ın hakimi idi. Savaş sonrası düşmanın bırakıp gittiği mallar ve ganimetler mescidin içini doldururken, en kıymetli mallar Müslümanların eline geçtiği halde, yine o kuru bir hasır üzerinde yatacak kadar engin ruhlu; içi ot dolu bir yastığa yaslanacak kadar mütevazı; her türlü imkân mevcutken, açlık sıkıntısı çekecek kadar kanaatkar ve tok gönüllü idi.

Hz. Ömer'in "Bizans kralı ve İran şahı dünya nimetleri içinde yüzerken, Resulullah kuru hasır üstünde yaşıyor" diyerek ağlaması üzerine, Sahabîsinin gönlünü hoş tutan yüce Peygamberimiz:

"Yâ Ömer, varsın, Kisra ve Kayser dünya nimetlerinden zevklerini alsınlar, keyif sürsünler. Âhiret nimeti bize yeter" diyerek tevekkül ve rızasını dile getiriyordu.

Peygamberimizin ahlâkı bir meleke halindeydi, öz olarak mevcuttu. Güneş nasıl ışık saçar, çiçekler nasıl rengi ve kokusuyla ortalığı Cennete çevirip burcu burcu kokular saçarsa; ağaçlar nasıl türlü türlü meyveler verir, yaratılışlarında var olanları ortaya çıkarırsa; Resul-i Ekrem Efendimizin ahlâkî hayâtı da o şekilde normal bir seyir içinde cereyan ediyordu.

Öyle ki, her gören, Peygamberimizin o faziletle birlikte yaratıldığı kanaatine varırdı. Hiç kimse ondan o fazilete aykırı bir şeyin görüleceğine inanmazdı. O her zaman muhtaçlara yardım eder; zayıfları korur; tatlı sözlü, güler yüzlü bulunur; izzet ve vakarını muhafaza eder; tevazu ve hoşgörüsünü hiç kimseden esirgemezdi. Güneş nasıl ki, Allah'a inananın da, inanmayanın da üzerine doğarsa, Peygamberimizin dünyayı kaplayan şefkati de küçük-büyük, gençihtiyar, müslim-gayr-i müslim herkese aynı şekilde yayılırdı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...