murteddd 0 Oluşturuldu: Haziran 15, 2008 Raporla Share Oluşturuldu: Haziran 15, 2008 Buharinin Tıb Babından; kaynak:sahihi buhari tıb babı... buhari mide ağrısının tedavisi: 9.......Bize Hemmâm ibn Yahya, Katâde'den; o da Enes®'ten şöyle tahdîs etti: Birtakım insanlar (Medine'ye geldiler de) mi'de ağrısından dolayı Medine'de ikaamet etmek istemediler. Peygamber (S) onlara zekât develerini güden çobanın yanına gitmelerini, orada develerin sütlerinden ve sidiklerinden içmelerini emretti. Onlar da Pey-gamber'in çobanına katıldılar da develerin sütlerinden ve sidiklerinden içtiler. Nihayet bedenleri iyileşince çobanı öldürdüler, develeri önlerine katıp götürdüler. Bu yaptıkları Peygamber'e ulaşınca, onları aramak için bir birlik gönderdi. Sonunda bunlar Peygamber'e getirildiler, Peygamber de (kısas olarak) onların ellerini ve ayaklarını (çaprasvâ-rî) kesti, gözlerini de oydu. (...) evet, müslümanların karınları ağrıdıklarında ağrı kesici almalarına hiç gerek yokmuş. midemiz ağrıdığında deve sidiği içicek ve iyileşecekmişiz. modern tıbbın bugüne kadar farkedemediği bu husus onun hak peygamber olduğunun kanıtıdır. ha deveyi her zaman nerden bulacağız derseniz, eşek yada inek sidiği olur mu diye ayrıca bir araştırma yapmayı düşünüyorum. ps: islam peygamberinin nasıl merhamet timsali olduğu dikkatli okuyucuların gözünden kaçmamıştır sanırım. Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 15, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 15, 2008 gönderildi çorbamıza sinek düştüğünde ne yapmalıyız? 58- Bâb: Kabın İçine Sinek Düştüğü Zaman (Hükmü Nasıl Olur?) 92-.......Ubeydullah ibnu Huneyn'den; o da Ebû Hureyre®'den tahdîs etti ki, Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur: "Sizden birinizin (su veya yemek) kabına sinek düştüğü zaman, o kişi onun her tarafını batırsın, sonra çıkarıp atsın. Çünkü onun kanatlarının birinde şifâ vardır, öbürüsünde de hastalık vardır" çorbamızın yada sulu yemeğimizin içine sinek düştüğünde tabağı çöpe boşaltmamıza hiç gerek yokmuş. sineği elimize alıp yemeğe dalmayan kanadınını da yemeğe sokuverdik mi artık çorbamızı gönül rahatlığıyla içebiliriz. üstelik sünnete uyduğumuz için sevap da kazanırız. islam dininin kolaylık dini olması gerçekten çok güzel. yalnız gene sorulabilir: çorbaya sinek yerine hamam böceği düştüğünde sineğe yaptığımızın aynını yaparak yemeğe devam edebilir miyiz? bunu da bir ara araştırmayı düşünüyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 15, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 15, 2008 gönderildi zehirlenmekten nasıl korunabiliriz? 56- Zehir İçmek, Zehir Ve Tehlikesinden Korkulacak Şeylerle Ve Habîs Devalarla Tedâvî (Olmanın Hükmü) Babı (...) 90-.......Âmir ibn Sa'd şöyle demiştir: Ben babam Sa'd ibn Ebî Vakkaas®'tan işittim şöyle diyordu: Ben Rasûlullah(S)'tan işittim: "Sabahleyin yedi tane acve hurması yiyen kimseye, bu gün içinde zehir ve sihir zarar vermez" buyuruyordu. sabahleyin yedi tane acve hurması yemek koşuluyla gün boyunca istediğimiz kadar bayat balık,son kullanma tarihi geçmiş konserve yiyebiliriz. hatta ekonomik olması açısından kaçak rakı bile içebiliriz. yeter ki sabahleyin hurmaları ihmal etmeyelim. Link to post Sitelerde Paylaş
salome 0 Haziran 15, 2008 gönderildi Raporla Share Haziran 15, 2008 gönderildi Hmm..Bence fena değiller.Hemde çok pratikler.Ben hemen uygulamaya başlıyorum :P Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 15, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 15, 2008 gönderildi (düzenlendi) biri bize sihir yaptığında nasıl hareket etmeliyiz? 50- Sihir Babı 80-.......Aişe ® şöyle demiştir: Rasûlullah'a sihir yapılmıştı. Hattâ bâzı işi işlemediği hâlde kendisine o işi yapar olduğu hayâli verilirdi. Nihayet günün birinde benim yanımda iken Allah'a tekrar tekrar duâ etti. Sonra bana: — "Yâ Âişe, bildin mi? Allah bana, fetva istediğim şey hakkında fetva vermiştir" buyurdu. Ben: — Bu nedir yâ Rasûlallah? dedim. O şöyle buyurdu: — "Bana iki kişi geldi. Bunlardan biri baş ucumda, diğeri de ayak ucumda oturdu. Sonra bunların biri arkadaşına: — Bu adamın hastalığı nedir? diye sordu. Öteki; — Sihir yapılmıştır, diye cevâb verdi. Beriki yine: — Ona kim sihir yapmıştır? dedi. — Zurayk oğulları'ndan Yahûdî Lebîd ibnu'l-A'sam, diye cevâb verdi. Sonra: — Bu sihir ne içinde yapılmıştır? diye sordu. Öbürü: — Bir tarak, saç-sakal tarantısı ve erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı içinde, diye cevâb verdi. Bu sefer o: — Bu sihir nerededir? dedi. Oda: — Zû Ervân Kuyusu'nun içindedir, dedi". Râvî dedi ki: Bunun üzerine Peygamber (S) sahâbîlerinden bir grup insan içinde olarak bu kuyuya gitti ve ona baktı, kuyunun üzerinde hurma ağacı vardı. Sonra Âişe'ye döndü de: — "Yâ Âişel Allah'ayemîn ederim ki, kuyunun suyu muhakkak kına suyu gibi kırmızımtırak, hurma ağaa(mn uçları) da muhakkak şeytanların başları gibidir!" buyurdu. Ben: — Yâ Rasûlallah! Onu çıkardın mı? dedim. Rasûlullah: — "Hayır, amma bana gelince, Allah bana afiyet, ve şifâ vermiştir. Sihri çıkarmakla insanlar üzerine ondan bir şerr yayacağımdan endîşe ettim" buyurdu. Rasûlullah kuyunun gömülmesini emretti, o da gömüldü . demek ki her rahatsızlığımızın tıbbi bir gerekçesi yokmuş. dolayısıyla doktorlara boşuna para yedirmemizi de gerek yokmuş. böyle durumlarda, yani yukarıdaki duruma benzer bir durumla karşılaştığımızda mahallemizin yaşlı nur yüzlü amcasına, olmadı bi muskacı bi cinciye falan başvurabiliriz. böylelikle paramızın ciddi bir kısmı cebimizde kalır. Haziran 15, 2008 tarihinde murteddd tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
crossfox 0 Haziran 15, 2008 gönderildi Raporla Share Haziran 15, 2008 gönderildi işte islamın bilim dini olduğunun kanıtı. 7. yüzyılda yaşamış birisi nereden bilebilirdi ki sineğin bir kanadı zehir, öbür kanadı şifa? demek ki muhammed peygamberdir (açık ve net). ayrıca çok pratik, bize namaz kılmak için daha fazla zaman kalır böylece Link to post Sitelerde Paylaş
Mr.Kont 0 Haziran 15, 2008 gönderildi Raporla Share Haziran 15, 2008 gönderildi Sayın murted bırakınız bu masalları ve yalanları. Bu başlığı açmadan önce Hz.Muhammed'in kendisinin özel doktoru olduğunu biliyor muydunuz acaba? Ön bilgi edinmeyi düşündünüz veya denediniz mi hiç! acaba? Biliyorsanız kasıtlı açıyorsunuz bu durumda yaptığınız iki yüzlülüktür diyeceğim ama sizi sevdiğimden böyle bir şey diyemiyorum bilmiyorsanız da öğrenmek istemiyorsunuz. İsterseniz Sav.Muhammed' in Mısırlı doktorunun kim olduğunu bir araştırın. Bu kendi özel doktoru kimmiş, neyin nesiymiş hani yani konularınıza iyi gelir o açıdan... Peygamberi doktora giden bir ümmetin kendisi doktora gitmiyorsa bunu peygambere yükleyemezsiniz.Bu durumda Peygamber ne halt etsin. Esenlik... Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 15, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 15, 2008 gönderildi Sayın murted bırakınız bu masalları ve yalanları. Bu başlığı açmadan önce Hz.Muhammed'in kendisinin özel doktoru olduğunu biliyor muydunuz acaba? Ön bilgi edinmeyi düşündünüz veya denediniz mi hiç! acaba? Biliyorsanız kasıtlı açıyorsunuz bu durumda yaptığınız iki yüzlülüktür diyeceğim ama sizi sevdiğimden böyle bir şey diyemiyorum bilmiyorsanız da öğrenmek istemiyorsunuz. İsterseniz Sav.Muhammed' in Mısırlı doktorunun kim olduğunu bir araştırın. Bu kendi özel doktoru kimmiş, neyin nesiymiş hani yani konularınıza iyi gelir o açıdan... Peygamberi doktora giden bir ümmetin kendisi doktora gitmiyorsa bunu peygambere yükleyemezsiniz.Bu durumda Peygamber ne halt etsin. Esenlik... barışarock kardeşim, bunlar benim uydurmam değil. bunlar islam alimlerince kurandan sonra islamın en temel kaynağı olan sahih-i buhariden alıntılar. link de verdim ki teyid edip, doğruluğunu görebilesiniz. evet başlığı biraz da eğlenmek için açtığım doğru. ancak özel doktorunun oluşunu duymadım. bağlantı verirsen bakabilirim. ben hadislere yabancı bir insan değilim zaten. kendisinin tedavi olmayı emrettiğini de biliyorum. doktora gitmeyin falan dediği de yok. ancak tedaviyi önerirken, bir sürü bilim dışı tedaviyi de önerdiğini görüyoruz. kendimce yazdığım şeyler muhammedden ziyade ümmete yönelik. ama ümmette neden böyle bir anlayış var? bunun kabahati kimde aranmalı? bu irdelenebilir. alıntı yaptığım kısımlar benim uydurmam değil. en sağlam hadis kitabı sayılan buharide geçiyor. burdaki saçmalıkların sen de farkındasın zaten. bırakın da o kadar dalga geçmek hakkımız olsun. ha sen hadisleri referans almıyorsan zaten senin için de bu başlık sorun olmamalı. böylece müslümanlar da hadislere güvenilmeyeceğini anlar ve doğrudan kurana yönelirler. bu yalnız kuran diyenler için istenen bir durumdur. sevgiler... Link to post Sitelerde Paylaş
Leon 0 Haziran 15, 2008 gönderildi Raporla Share Haziran 15, 2008 gönderildi (düzenlendi) İstediğinde ellerinden su akıtabilen bir insan neden doktor tutar kendine anlamak mümkün mü acaba?... 1400 yıl önce bile yaşamış olsaydım ve bunları okumuş olsaydım, “çağ dışı” dışı derdim herhalde. Şimdi ise söz söylemeye bile lüzum yok, saçmalığın daniskası! Haziran 15, 2008 tarihinde Leon tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 15, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 15, 2008 gönderildi şifa için; 3- Bâb: "Şifâ üç şeydedir" 3-.......Bize Salim el-Eftus (ibn Aclân el-Harrânî), Saîd ibn Cubeyr'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs®: "Şifâ üç şeydedir: Bal şerbeti içmekte, kan alma âleti vurmakta, ateşle dağlamakta. Fakat ben ümmetimi (son bir ihtiyâç olmadıkça) ateşle dağlamaktan nehyederim" demiştir. (...) Ve yine bu hadîsi el-Kummî de Leys'ten; o da Mucâhid ibn Cebr'-den; o da İbn Abbâs'tan olmak üzere (dağlamayı zikretmeden) Peygamber (S): "Şifâ, balda ve kan aldırmadadır" İafzıyle rivayet etmiştir baş ağrısında ne yapmalıyız? 15- Yarım Baş Ağrısından Ve Baş Ağrısından Dolayı Kan Aldırma Tedavisi Babı 21-....... Bize Muhammed ibn Adiyy, Hişâm ibn Hassân'dan; o da İkrime'den tahdîs etti ki, İbnu Abbâs ®: Peygamber (S) ih-râmlı olduğu hâlde kendisinde bulunan bir baş ağrısı hastalığından dolayı "Lahyu Cemel" denilen bir su yanındaki menzilde başından kan aldırma tedavisi yaptırdı, demiştir. Muhammed ibn Sevâ da şöyle dedi: Bize Hişâm ibn Hassan, İkrime'den; o da İbn Abbâs'tan, Rasûluüah(S)'ın ihrâmlı iken kendisinde bulunan yarım baş ağrısından dolayı, başından kan aldırdığını haber verdi Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 16, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 16, 2008 gönderildi (düzenlendi) barışarock benim ulaştığım yerde şunlar vardı: Peygamber efendimiz, Hâtib bin Ebî Beltea’yı Mısır kralı Mukavkis’a göndermişti.(...) bundan sonra kral müslüman oluyor ve hediyeler gönderiyor. (...) Mukavkis’in gönderdiği hediyelerden biri de, bir doktor idi. Doktor gelince dedi ki: - Efendim! Mukavkis, beni, size hizmet için gönderdi. Hastalarınıza bedava bakacağım! Resûlullah efendimiz kabûl buyurdu. Doktora, bir ev verdiler. Hergün nefîs yiyecek, içecek götürdüler. Günler, aylar geçti. Bir Müslüman, doktora gelmedi. Doktor, utanıp gelerek dedi ki: - Efendim! Buraya, size hizmet etmeye geldim. Bugüne kadar, bir hasta gelmedi. Boş oturdum, yiyip içip, rahat ettim.Müsaade ederseniz, artık gideyim. Resûlullah efendimiz tebessüm ederek buyurdu ki: - Sen bilirsin! Eğer daha kalırsan, misâfire hizmet etmek, ona ikramda bulunmak, Müslümanların başta gelen vazifesidir. Gidersen de uğurlar olsun! Yalnız şunu bil ki, burada senelerce kalsan, sana kimse gelmez. Çünkü, Eshâbım hasta olmaz! İslâm dîni, hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshâbım temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkça birşey yemez ve sofradan da, doymadan kalkar! Doktor, ülkesine geri döndü. Rum İmparatoru Heraklius’un da Resûlullah efendimize böyle bir doktor gönderdiği, onun da bu şekilde geri döndüğü kaynaklarda bildirilmektedir. (...) eğer kastettiğin mısırlı doktor buysa, muahmmedin özel doktoru falan olmadığı belli. adamı zaten geri göndermiş mısıra. burada senin ima ettiğin manada bir özel doktorluk falan söz konusu değil. burdaki olumlu şey, islamın hasta olmamak için düzgün ve sağlıklı bir hayat sürmeye insanları teşvik etmesi. Eshâbım hasta olmaz! İslâm dîni, hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshâbım temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkça birşey yemez ve sofradan da, doymadan kalkar! alıntı için tıkla sevgiler... Haziran 16, 2008 tarihinde murteddd tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 16, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 16, 2008 gönderildi bu da ishal için; 24- Karnı (İshal Olup) Hastalanmış Kişinin Tedavisi Babı 33-....... Bize Şu'be, Katâde'den; o da Ebû'l-Mütevekkil (Alî ibn Dâvûd en-Nâcî)'den tahdîs etti ki, Ebû Saîd el-Hudrî ® şöyle demiştir: Bir adam Peygamber (S)'e geldi de: — Kardeşimin karnı ishale tutulup devamlı sürgün gitti, dedi. Peygamber: — "Sen ona bal şerbeti içir!" buyurdu. Adam gidip ona bal şerbeti içirdi. Sonra gelip tekrar: — Ben kardeşime bal şerbeti içirdim, fakat bu, kardeşimin ishalini artırmaktan başka birşey yapmadı, dedi. Bunun üzerine Peygamber: — "Allah doğru söyledi, kardeşinin karnı ise yalan söyledi" buyurdu. Bu hadîsi Şu'be'den rivayet etmekte Muhammed ibn Ca'fer'e en-Nadr ibnu Şumeyl mutâbaat etmiştir evet ishal olunca bal şerbeti içmemiz gerektiğini bu hadisden anlayabiliyoruz. ancak burda atlanmaması gereken nokta karnımızın dürüst olup olmadığından emin olmamız. yoksa ishalimiz nakledilen olaydaki gibi artabilir. karnımızı iyi yetiştirmeli, ona yalan söylemenin kötü birşey olduğunu öğretmeliyiz. yoksa nakledilen olaydaki gibi allah resulune mahçup oluruz. Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 16, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 16, 2008 gönderildi (düzenlendi) yaralanmalarda kanı nasıl durdurmalıyız? 27- Külü İle Kan Yolunun Kapatılması İçin Hasır Yakılması Babı 37-....... Sehl ibn Sa'd es-Sâidî ® şöyle demiştir: RasûlulIah(S)'ın başı üzerindeki miğfer kırılıp da yüzü kanlandığı ve rabâiy-ye dişleri kırıldığı zaman Alî ® kalkanı içinde su getiriyordu. Fâtima da gelip Rasûlullah'ın yüzündeki kanı yıkıyordu. Fâtıma aleyhi's-selâm, kanın suya gâlib gelmekte olduğunu görünce, bir hasır parçasına gitti, ve onu yaktı da külünü Rasûlullah'ın yarası üzerine yapıştırdı. Böylece kan kesildi . humma için; 28- Bâb: (...) 39-.......Ebû Bekr'in kızı Esma ® kendisine humma hastalığına tutulmuş ve çağırıp feryâd eder hâlde bir kadın getirildiğinde, su alıp onu yanmakta olan bedeni ile elbisesinin yakası ve yenleri arasına dökerdi. Esma: Rasûlullah (S) bizlere humma hararetini su ile serinletmemizi emrederdi, dedi. 40-.......Hişâm tahdîs edip dedi ki: Bana babam Urve ibnu'z- Zubeyr, Âişe®'den haber verdi'ki, Peygamber (S): "Humma harareti cehennemin kaynamasındandır. Sizler o harareti su ile serinletiniz!" buyurmuştur. (...) evet,hummayı su ile serinletmeliymişiz. çünkü humma cehennemin kaynamasından kaynaklanan bir rahatsızlıkmış. üstelik bu kadının bedenine su dökmeyi sadece peygamberimizin akıl etmesi onun resullüğünün delillerindendir. Haziran 16, 2008 tarihinde murteddd tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 16, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 16, 2008 gönderildi akrep yılan nevinden haşarat sokunca ne yapmalıyız? 37- Yılan Ve Akreb Sokmasında Rukye Tedavisi Babı 56-.......Bize Abdurrahmân ibnu'l-Esved, babasından tahdîs etti ki, babası el-Esved ibn Yezîd en-Nahaî: Ben Âişe'ye zehirli hayvan sokmasından rukye yapmayı sordum. Âişe ®: Peygamber (S) her zehirli hayvanın zehirinden rukye tedâvîsi yapmak hususunda ruhsat verdi, demiştir rukye üfleyip okuma demektir. panzehirdir, antidottur bunlar demek ki yalanmış. sorunun okumakla çözüleceğini bilim dünyası,tamamı siyonist ve mason işbirlikçilerinden oluştuğu için kamuoyundan gizlemektedir. 39- Rukye Tedavisinde Nefes Etme(Nîn Cevazı) Babı (...) 64-.......Bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den; o da Ebû'l-Mütevekkil'den; o da Ebû Saîd el-Hudrî®'den şöyle tahdîs etti: Rasûlullah'ın sahâbîlerinden (otuz kişilik) bir seriyye, me'mûr oldukları bir sefere gittiler. Nihayet bunlar Arab kabilelerinden bir kabile üzerine indiler ve onlardan kendilerini konuk etmelerini istediler. Fakat o kabîle halkı bunları konuk etmekten çekindiler. Bu sırada o kabîlenin sey-yidi zehirli bir hayvan tarafından sokuldu. Kabîle halkı harekete geçip her çâreye başvurdular, fakat hastaya hiçbir fayda vermiyordu. Bunun üzerine onlardan bâzıları: — Şu sizin yakınınıza inmiş olan kaafile halkına gitseniz, belki onların bâzısının yanında birşey, bir çâre bulunabilir, dediler. Akabinde kabîle halkı sahâbîlere geldiler ve: — Ey cemâat! Seyyidimiz (bir akreb tarafından) sokuldu. Onu tedâvî etmek için herşeye koştuk, fakat ona hiçbirşey fayda vermiyor. Sizden birinizin yanında buna bir çâre var mıdır? diye sordular. Sahâbîlerden birisi (ki Ebû Saîd'in kendisidir): — Evet, ben varım. Vallahi ben elbette duâ ve tedâvî ediciyim-dir. Fakat vallahi bizler sizden bizi konuklamanızı istedik de sizler bizi konuklamamıştımz. Artık şimdi ben de bizim için bir ücret ta'-yîn etmedikçe size duâ ve tedâvî yapacak değilim, dedi. Sonunda (otuz adedli) bir bölük koyun sürüsü üzerine anlaştılar. Ebû Saîd onlarla birlikte kabile başkanının yanına gitti, "el-Hamdu lillâhi RabbVl-âlemîn" Sûresi'ni sonuna kadar okumaya ve adamın üzerine üflemeye başladı. Nihâyetinde adam, bukağısından çözülmüş hayvan gibi serbestlendi, ileri geri yürümeye başladı. Artık kendisinde hiçbir hastalık kalmadı. Ebû Saîd dedi ki: Kabile halkı üzerinde anlaşmış oldukları ücreti sahâbîlere ödediler. Sahâbîlerden bâzıları: — Bu koyunları taksîm ediniz! dediler. Fakat duâ yapan kimse: — Hayır, taksîm etmeyiniz! Bizler Rasûlullah'a gidelim, olan hâdiseyi O'na zikredelim de bakalım bizlere ne emredecek! dedi. İşin sonunda sefer hey'eti Rasûlullah(S)'m huzuruna geldiler ve bu hususu kendisine zikrettiler. Rasûlullah (Ebû Saîd'e hitaben): — "Fâüha'nın bu kadar etkili bir duâ ve tedâvî olduğunu sana kim bildirdi? İyi ve doğru hareket etmişsiniz. Şimdi koyunları taksîm ediniz ve bana da sizlerle birlikte bir pay ayırınız!" buyurdu demek ki okuyarak ücret almanın bir sakıncası yok. bir de bunlar islam dışı deyip üfürükçülere iftira ederler. bunu yapanlar bence doktorlar. hasetliklerinden böyle şeyleri yayıyorlar. Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 16, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 16, 2008 gönderildi (düzenlendi) buhariden sonra bu faydalı yazımıza müslim le devam edelim. sahihi müslim sahihi buhariden sonra en sağlam hadis kitabı olarak kabül görmüştür. doğruluğunu teyit açısından kaynağı da verelim. sonra peygamberimiz böyle demez diyenler çıkmasın. Kaynak:Sahihi Müslim 36- İÇKİLER BAHSİ 12.bab ve sonrası 12- Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı ve Kapıları Kapamayı Üzerlerine de Besmele Çekmeyi— Uykuya Yatılacağı Zaman Kandil ve Ateşi Söndürmeyi, Akşamdan Sonra Çocuklarla Hayvanların Salinmamasını Emir Babı 96- (2012) (...) «Kapları örtün! Tulumları bağlayın! Kaplan kapayın! Ve kandilleri söndürün! Çünkü şeytan bağ çözemez kapı açamaz kap da aralayamaz. Eğer biriniz kabının üzerine aykırı bir çırpı koymaktan ve Allah'ın adını anmaktan başka bir çare bulamazsa bunları yapsın. Çünkü küçük fâsık ev sâkinlerinin üzerine evlerini yakar.» Kuteybe kendi hadîsinde «Kapıları kapayın!» cümlesini anmamıştır. 97- (...) «Gece karanlığı bastığı —yahut gecelediğiniz— vakit çocuklarınızı (çıkmaktan) men edin. Çünkü Şeytanlar o zaman dağılır. Gecenin bir kısmı gitti mi onları salın. Kapıları kapayın ve Besmele çekin. Çünkü Şeytan kapalı kapı açamaz. Tulumlarınızı bağlayın ve Besmeie çekin! Kaplarınızı örtün ve Besmele çekin! Kaplarınızın üzerine aykırı bir şey olsun koyun. Kandillerinizi de söndürün!» buyurdular. (...) Bana Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdurrahman rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen yu-karkilerin hadîsi gibi rivayette bulundu ve : «Küçük fâsık evi sahiplerinin üzerine yakar.» dedi.(...) Füveysika: Fare demektir. Bu kelime Fâsık'dan alınma ismi tasgirdir. Fâsık; yoldan çıkan demektir. Fare de geceleri deliğinden çıkarak çeşitli zararlar yaptığı için ona bu isim verilmiştir. burada hz.peygamber karanlık bastığı zaman çocuklarımızı dışarı salmamamızı emerederek çocuklarımızının psikloljik gelişimiyle nasıl yakından ilgilendiğini göstermektedir. şeytanların ortada cirit attığı bir vakitte sokakta dolaşan çocukların göreceği manzaralar hassas ruhlarında kapanması imkansız bulunan yaralar açabilir. geceleyin küçük fasık olan farenin yangın çıkarmamasına da dikkat etmek gerektir. bu fasık hayvan insanların düşmanı ve yangınların kaynağıdır. Haziran 16, 2008 tarihinde murteddd tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 16, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 16, 2008 gönderildi (düzenlendi) buharinin temizlik babı: 19- Sağ El İle İstinca Etmekten Nehy Babı 19-.......Ebû Katâde ® şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Herhangi biriniz birşey içtiğinde kabın içine hohlamasın. Halâya gittiğinde cinsiyet organına sağ eliyle dokunmasın, sağ eliyle de temizlenip silinmesin". 21- Taşlarla Silinip Temizlenmek Babı 21-.......Ebû Hureyre ® şöyle demiştir: Peygamber (S) hacetini def için çıktığında ardından gittim. Yürürken arkasına dönüp bakmazdı, kendisine yaklaştım. "Silinip temizlenmem için bana taşlar ara" buyurdu, yâhud buna benzer bir söz söyledi. "Fakat bana kemik ve fışk getirme" dedi. Ona eteğimin kenarı içinde birkaç taş getirip yanına koydum ve yanından savuştum. Hacetini yerine getirdiği zaman onlarla silindi popomuzu asla kemikle temizlememeliyiz. çünkü bir başka rivayette kemiğin cinlerin yiyeceği olduğu yazılıdır. [ 22 Bâb: (Hayvan Dışkısı İle İstincâ Edilmez)] . 22-(...) Peygamber (S) halâya gitti ve bana kendisine üç taş getirmemi emreyledi. Ben iki taş buldum. Üçüncü taşı aradım, fakat onu bulamadım. Bunun için bir de hayvan dışkısı alıp bunları Peygamber'e getirdim. Peygamber iki taşı aldı, hayvan dışkısını attı da: "Bu, pistir" buyurdu.(...) 27- Çakıl Taşları İle Silinmeyî Tek Sayı Olarak Yapmak Babı 27-.......Bize Mâlik, Ebû'z-Zinâd'dan; o da el-A'rac'dan; o da Ebû Hureyre®'den haber verdi. Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur: "İçinizden biri abdest alacak olduğu zaman burnuna su versin, sonra çıkarsın. Her kim taş ile silinirse, sayısını tek yapsın. İçinizden biri uykusundan uyandığı zaman elini abdest suyu içine sokmadan evvel yıkasın. Çünkü hiçbiriniz (uykusunda) elinin geceyi nerede geçirdiğini bilemez" işte bu çok dikkat edilmesi gereken bir husus. aman hacetimizi yaparken imanımızdan olmayalım. çift sayıda taşla silersek allaha ortak koşmuş oluruz. mutlaka taş sayısı tek olmalı. 35- Bâb: 'Birinizin Kabından Köpek Içtiği Zaman O Kabı Yedi Kerre Yıkasın". 37-.......Ebû Hureyre ® şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Birinizin kabından köpek (ağzını sokup bir şey) içtiği zaman o kabı yedi kerre yıkasın" aman sakın 6 yada sekiz olmasın. köpeğin pisliğinden temizlemek için kabı mutlaka 7 defa yıkamalıyız. yoksa mazallah köpekten mikrop kapabiliriz. 7 kere yıkamanın sterelize etmek açısından önemi bugün bilimin kavrayamadığı hususlardandır. Haziran 16, 2008 tarihinde murteddd tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 16, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 16, 2008 gönderildi 42-İnsanlarca (Kabda Kalan) Abdest Suyu Fazlasinin Kullanilmasi Babi 51-.......Bize Hakem (ibn Uteybe) tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Cuhayfe(74)'den işittim, şöyle diyordu: RasûluIIah(S-bir seferde) Öğlenin sıcak zamanında yanımıza çıktı. Kendisine abdest alacak su getirildi, abdest aldı. İnsanlar abdest suyunun artanını alıp (teberrüken) vücûdlarına sürmeğe başladılar. Peygamber, önünde bir harbe olduğu hâlde öğleyi ve ikindiyi ikişer rek'at kıldırdı. Ebû Mûsâ ® şöyle demiştir: Peygamber (S-bir defa) içinde su bulunan bir kab istedi. Ellerini, yüzünü kabın içinde yıkadıktan sonra, içine su püskürdü. Sonra onlara: "Bu sudan içiniz ve yüzlerinize göğüslerinize dökünüz" buyurdu. 52-.......İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Mahmûd ibnu'r-Rabî' haber verdi -ki o çocuk iken kendi kuyularından Rasülullah'ın onun yüzüne su püskürmüş olduğu kimsedir. Ve Urve (ibn Zubeyr), Mısver'den ve gayrisinden (yânı Mervân ibn Hakem'den) söyledi; Mis-ver ve Mervân'dan her biri arkadaşının hadîsini tahdîs ediyordu- şöyle dedi: Peygamber (S) abdest aldığı zaman sahâbîler onun abdest suyu üzerinde döğüşmeye yaklaşıyorlardı. 48- Teknede, Çanakta, Ağaçtan Ve Taştan Yapilmiş Kablar Içinde Yikanmak Ve Abdest Almak Babi (...) 59-.......Ebû Mûsâ®'dan (O şöyle demiştir): Peygamber (S) içinde su bulunan bir kab istedi. Ellerini, yüzünü kabın içinde yıkadıktan sonra içine su püskürdü. (...) evet,görülüyor ki, koskoca sahabe peygamberin abdest artğı için dövüşüyor. peygamberimiz de abdestten arta kalan suyu oralarına buralarına sürmelerini istiyor. burda elbet tıbbi bir fayda da söz konusu olsa gerek. ancak tıp bugün bu bilgiden gafil bulunmakta. bu olaydan mübarek zatların her türlü pisliklerinin güzel ve faydalı olduğu sonucunu çıkarmakta sakınca bulmuyorum. bize peygamberi görmek nasip olmadığı için ikamet ettiğimiz yere en yakın bulunan dergaha gidip oradaki mübarek zatların abdest aldıkları kaplarda kalan suları vücudumuza sürmeliyiz. bunu hiç olmazsa bir kere yapalım. faydasını göreceğiz mutlaka. Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 18, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 18, 2008 gönderildi her derde deva çörek otu kütübü sitteden : 3957 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasın." Buhari, Tıbb 7; Müslim, Selam 89, (2215); Tirmizi, Tıbb 5, (2042); 22, (2071). göz rahatsızlıkları için mantar suyu 3961 - Tirmizi'de Ebu Hüreyre radıyallahu anh'tan gelen bir rivayete göre, Halk: "Mantar toprağın çiçek hastalığıdır" demiştir. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle söylediler: "Mantar (Allah'ın Beni İsrail'e in'am ettiği kudret helvası denen) menn'dendir. Suyu göz için şifadır. Acve (denen hurma cinsi) cennettendir ve zehire karşı şifadır." Ebu Hüreyre ilave eder: "Ben üç veya beş veya yedi mantar aldım, onları sıkıp suyunu bir şişeye koydum. Gözü hasta olan bir cariyeme tatbik ettim. İyileşti." Tirmizi, Tıbb 22, (2068, 2069, 2070). ruhsal çöküntü için sütlü çorba 3970 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Telbine (denen sütlü çorba) hastanın kalbini dinlendirir, hüznün bir kısmını götürür." Buhari, Tıbb 8, Et'ime 24; Müslim, Selam 90, (2216). mantar suyunun bizim gibi gün boyunca monitöröre bakan insanlara çok faydalı olacağından eminim. bu sıcaklarda pek gitmez ama bol bol telbine için kalbiniz dinlensin. dert, tasa hepsini unutun. Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 18, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 18, 2008 gönderildi başka ilaca gerek yok 3983 - Ebu Keşbe el-Enmâri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve: "Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez!" buyururdu." Ebu Davud, Tıbb 4, (3859); İbnu Mace, Tıbb 21, (3484). 3988 - Ebu Bekre radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, bu muhterem sahabi, ailesini salı günü hacamat olmaktan men ederdi. Derdi ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Salı günü kan günüdür. O günde bir saat vardır, kan durmaz." Ebu Davud, Tıbb 5, (3862). salı gününe dikkat etmek lazım. sivilce tedavisi 3990 - Tirmizi'nin Hz. Enes'ten yaptığı bir rivayette, Enes radıyallahu anh der ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Sa'd İbnu Zürare'yi sivilce sebebiyle dağladı." Tirmizi, Tıbb 11, (2051). can damarından yaralanana dağlama tedavisi 3989 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Sa'd İbnu Mu'az radıyallahu anh kolundaki (can) damarından isabet aldığı zaman Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm onu elindeki uzunca bir demir çubukla bizzat dağladı. Ancak yarası tekrar şişti. Resûlullah da ikinci sefer dağladı." Müslim, Selam 75, (2208); Ebu Davud, Tıbb 7, (3866). kanımız fazlalaşmadan hemen aldıralım,ölmeyelim sonra HANGİ AYDA HACAMAT OLMALI? 6999 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Kim hacamat olmak isterse, ayın 17 veya 19 veya 2l'ini arasın. Sakın, kan fazlalaşmak suretiyle birinize galebe çalıp onu öldürmesin." pes yaa... Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Haziran 19, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Haziran 19, 2008 gönderildi malum sağlığımız açısında tuvalette dikkatli olmalıyız. tuvaletler envai çeşit hastalık mikrobunun barınabilmesi için ideal ortamlar oluştururlar(tıpkı benim klavyem gibi). 3531 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: (...)Kim helaya giderse (imkân nisbetinde) tesettürde bulunsun, (kuytu bir yer) bulamazsa, hiç olmazsa kum (taş vs., den) bir tümsek yapıp ona arkasını dönsün, zira şeytan, insanoğlunun makadlarıyla (oturak kısmıyla) oynar. Kim bunu yaparsa en güzelini yapmış olur, yapamayana bir beis yok." Ebu Dâvud, Taharet 19, (35). aman makatlara dikkat edelim, şeytana fırsat vermeyelim. 3540 - Bir rivâyette şöyle gelmiştir: "(Resülullah aleyhissalâtu vesselâm) buyurmuştur ki: "Şu kenefler, (cin ve şeytanların) hazır bulundukları yerlerdir. Öyleyse biriniz helâya girince: "Eüzu billahi mine'l-hubsi ve'I- habâis" (Pislikten ve pislenmekten Alllah'a sığınırım) desin." Ebu Dâvud, Tahâret 3, (6). peygamberimiz burda cin ve şeytan derken emin olun mikropları kastetmekte. 3547 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz helâya giderken berabererinde üç tane de taş götürüp onlarla temizliğini yapsın. Bunlar ona yeterlidir." Ebu Dâvud, Tahâret 21, (40); Nesâi, Tahâret 40, (1, 41, 42) su kıtlığı yaşanan günümüzde bu hadisin hikmeti gün gibi ortada. suyumuzu boşuna israf etmeyelim. taşlarla bu işi güzelce halletmemiz mümkün, allahın resulunun buyurduğu gibi. ha sonrasında taşları ortalık yerde bırakmayın... Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts