Jump to content

Recommended Posts

İnsanlığın doğal olarak sahip olduğu yanlış ve doğru hisleri biyolojik olarak açıklanamaz (vicdan).

Hepimizin içinde, bütün kültürlerde, evrensel bir doğru ve yanlış hisleri mevcuttur. Bir hırsız bile kendisinden bir şey çalındığında haksızlık içerisinde olduğunu düşünür. İstisnasız bütün kültürlerde, ailesinden zorbalıkla çekilip alınan ve tecavüz edilen küçük bir kız olayı karşısında büyük bir öfke, tiksinti ve bu kötülüğü onaylayanlara karşı kızgınlık oluşur. Biz hissi nereden elde ettik? Bütün insanların vicdanlarında yer alan evrensel bir adalet, kötülüklerden tiksinme bilinci nasıl oluşmuştur?

Cesaret, asil bir neden için ölmek, sevgi, merhamet, saygınlık, vazifeye sadakat, tüm bunlar nereden geldi? Eğer insanlar sadece fiziksel gelişimin ürünleriyse, "en güçlü olanın hayatta kalması" ise, niçin birbirimiz için canımızı feda ediyoruz? Yanlış ve doğru hakkındaki iç hisse nereden sahip olduk? Bizim vicdanımızın varlığına getirebileceğimiz en iyi açıklama, insanlığın kararlarına ve uyumuna önem veren, seven bir Yaratıcı'dır.(alıntıdır)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 101
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Vijdan, insani insan yapan bir duygudur. Vijdan duygusu insanı adaletli olmaya, kendini başkasının yerine koyup onu anlamaya, acıma duygusu hissedip yardım eli uzatmaya teşvik eder.

Günümüzde maalesef birçok insan vijdansız. Sahtekarlar, hırsızlar vs. Vijdansızlar. Duygular insanla beraber doğar ve bulunduğu ortama ve değerlere göre şekillenir. Bazı duygular güçlenirken, bazıları bastırılır.

Semavi dinler insanı vijdansız olmaya teşvik ederken budizm vijdanlı olmaya teşvik ediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlığın doğal olarak sahip olduğu yanlış ve doğru hisleri biyolojik olarak açıklanamaz (vicdan).

Belki evet ama sosyolojik olarak açıklanıyor.Bir grup halinde yaşadığımızda yalan,hırsızlık gibi şeyler yapmayız çünkü bunlar gruba zarar verir.Bu bir sözleşme gibi bir şeydir.Beraber yaşayacaksak kimse kimseden çalmayacak.

Hayvanlar da onların yiyeceğini falan çalarsan tepki gösterir.Bu dediğin sadece insana ait bir özellik değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Bizim vicdanımızın varlığına getirebileceğimiz en iyi açıklama, insanlığın kararlarına ve uyumuna önem veren, seven bir Yaratıcı'dır."

Ilginc bir idda. Hic bir temeli olmayan ve tamamen uydurulmus bir Idda.

Insanlarin Vicadan gibi duygulari temelinde vardir, bu ama yasadigin cevreye göre degisebilir.

Örnek vermek istiyorum. Bir kisi 9 yasindaki kizlan onu tecavüz etmeden cinsell iliskiye giremez.

Bir kisi baskasini taslayamaz, bir kisi baskasinin kafasini kesemez. Eger böyle birsey yapiyorsa ve vicdani buna izin veriyorsa, bu seyleri baska bir güc vicdansizlik olarak göstermemesi gerekiyor.

Örnek olarak bu Din olabilir. Eger Dinler bu olaylari Tanri helal kildigini gösteriyorsa zayif zihniyetli insanlar bunlari yapabilir.

Bu ne demek ? Dindar insanlar Vicdansiz olabilir cünkü Dinleri bunu öyle ögretiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlığın doğal olarak sahip olduğu yanlış ve doğru hisleri biyolojik olarak açıklanamaz (vicdan).

Hepimizin içinde, bütün kültürlerde, evrensel bir doğru ve yanlış hisleri mevcuttur. Bir hırsız bile kendisinden bir şey çalındığında haksızlık içerisinde olduğunu düşünür. İstisnasız bütün kültürlerde, ailesinden zorbalıkla çekilip alınan ve tecavüz edilen küçük bir kız olayı karşısında büyük bir öfke, tiksinti ve bu kötülüğü onaylayanlara karşı kızgınlık oluşur. Biz hissi nereden elde ettik? Bütün insanların vicdanlarında yer alan evrensel bir adalet, kötülüklerden tiksinme bilinci nasıl oluşmuştur?

Cesaret, asil bir neden için ölmek, sevgi, merhamet, saygınlık, vazifeye sadakat, tüm bunlar nereden geldi? Eğer insanlar sadece fiziksel gelişimin ürünleriyse, "en güçlü olanın hayatta kalması" ise, niçin birbirimiz için canımızı feda ediyoruz? Yanlış ve doğru hakkındaki iç hisse nereden sahip olduk? Bizim vicdanımızın varlığına getirebileceğimiz en iyi açıklama, insanlığın kararlarına ve uyumuna önem veren, seven bir Yaratıcı'dır.(alıntıdır)

Güzel soru.

Her mevhumun bir akıl yönü var bir de hal yönü var. Örneğin evlat sevgisini, genetik açıdan, hormonal, sosyolojik, binbir açıdan inceleyebiliriz. Bu incelemelerin ve inceleme sonucu elde edilen bilgilerin hepsi doğrudur, hiç biri yanlış olmaz. Fakat bir de evladımız olduğunda içine girdiğimiz evlat sevgisi hali vardır ki o, asla incelenemez, anlatılamaz. Onu ancak deneyimleyerek, o halin bizzat kendisi olarak bilebilir, anlayabiliriz. Aynı şekilde bir kız evladın, annesine "anne" demesindeki anne, sadece Ayşe, Fatma gibi bir isimden ibarettir. Ne zaman ki kendisi bir anne olur, o zaman "anne"lik onun hali olur; o, o hali, o halin kendisi olarak bilir.

30'lu yaşların başındayken bir arkadaşımla insanların çocuklarına olan düşkünlüklerini sohbet eder, "milyonlarca penguen yavrusu" deyip, kahkahalarla gülerdik. Şimdi benim 2, onun 4 çocuğu var, ikimiz de full time babalar olduk. Mümkün olan her anı çocuklarıyla geçiren tiplere dönüşerek, o hallerine güldüklerimizden beter olduk. Eskiden babalık öğrendiğimiz bir bilgiydi, şimdi ise halimiz. Fark bu.

Yukarıda bahsettiklerin gibi, insan doğarken hallerin en güzel haliyle doğar. Ancak bizzat o hallerin içine girip, o hallerin kendisi olmadıkça, kendi halini bilemez de, tam tersi halleri bilir. Tekamül, olmadığımız hallerden olduğumuz hallere olan yürüyüşümüzdür. Sevgi, birlik ve kardeşlik her birimizin doğduğu hal. Bizi birbirimizden farklı yapan şey, kendimize ait farkındalık miktarımızdan ibaret.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlığın doğal olarak sahip olduğu yanlış ve doğru hisleri biyolojik olarak açıklanamaz (vicdan).

Hepimizin içinde, bütün kültürlerde, evrensel bir doğru ve yanlış hisleri mevcuttur. Bir hırsız bile kendisinden bir şey çalındığında haksızlık içerisinde olduğunu düşünür. İstisnasız bütün kültürlerde, ailesinden zorbalıkla çekilip alınan ve tecavüz edilen küçük bir kız olayı karşısında büyük bir öfke, tiksinti ve bu kötülüğü onaylayanlara karşı kızgınlık oluşur. Biz hissi nereden elde ettik? Bütün insanların vicdanlarında yer alan evrensel bir adalet, kötülüklerden tiksinme bilinci nasıl oluşmuştur?

Cesaret, asil bir neden için ölmek, sevgi, merhamet, saygınlık, vazifeye sadakat, tüm bunlar nereden geldi? Eğer insanlar sadece fiziksel gelişimin ürünleriyse, "en güçlü olanın hayatta kalması" ise, niçin birbirimiz için canımızı feda ediyoruz? Yanlış ve doğru hakkındaki iç hisse nereden sahip olduk? Bizim vicdanımızın varlığına getirebileceğimiz en iyi açıklama, insanlığın kararlarına ve uyumuna önem veren, seven bir Yaratıcı'dır.(alıntıdır)

Sizin vicdanınız tanrıdan mı geliyor dediniz.

Kontrol yapalım.

Dediniz ki 9 yaşındaki çocuğa tecavüz eden ahlaksızdır, çünkü bu ahlak duygusunu tanrı vermiş.

Ey bedbaht, değil miydi sizin tanrınız 9 yaşındaki çocuğa tecavüz eden adamı peygamber yapan? Hem vicdan verecek hemde vicdansızlık yapacak? Yemezler.

İnsanların kararlarına ve uyumuna önem veren tanrı mı dediniz? Yalan! Hemde yalanın danıskası.

Ben bugün "cehenneme gitmiyorum" desem tanrı beni yine de cehenneme göndermeyecek mi? Bunun neresi "kararlarına önem vermek" oluyor ki?

Değil miydi sizin tanrı çoluk çocuk demeden, kadın yaşlı demeden, milletin tamamını sular içinde boğan? Bu mu sizin vicdanlı tanrınız? Bu mu onun vicdanlı davranışı? Ne zamandan beri soykırım yapmak vicdanlı bir davranış haline geldi?

Siz ne biçim insanlarsınız yahu? Hala dönüp tanrı iyidir, sevgi doludur, vicdanlıdır diyebliyorsunuz. Bu nasıl bir mantık? Bu nasıl bir kafa?

Değil mi sizin tanrınız bugüne kadar 3-4 kitap gönderen? Değil mi insanlar bu kitaplar üstünde bugün hala birbirini öldüren? Değil mi sizin tanrınız geleceği görebilen? Bilmiyor muydu bu vicdansız mahlukat insanların bu dandik kitaplar üstünde birbirini öldüreceğini? Biliyorduysa niye gönderdi? Adam gibi bilgi gönderecek becerisi yok mu tanrının? İlla ki birbirini öldürecek kesecek tarzda insanları birbirine mi düşürecek? Siz böyle bir duruma baka baka nasıl da yaratıcının iyi huylu bir yaratık olduğunu düşünebilirsiniz?

Sizi gerçekten anlamak mümkün değil....

tarihinde MaskedVigilante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizin vicdanınız tanrıdan mı geliyor dediniz.

Herkes baktığını görür, gördüğünü anlatır MaskedVigilante,

Sen baktığını anlatıyorsun, ben de baktığımı anlatıyorum.

Sen sende olanı veriyorsun, ben de bende olanı veriyorum.

Sen beni anlamak ve sevmekle ilgilenmezken,

Ben senin beni anlamamanı ve sevmemeni,

Anlamanın ve sevmenin yolunu buluyorum.

İsa kardeşim söylemiş: "Bizi seven insanları sevmek kolaydır. O halde ödül ne için olacak? Ödül, bizi sevmeyen insanları sevmek için olacak."

Başkalarını kötü söz kullanmadan düşünebildiğimiz gün,

Kendimizi kötülemeden düşünebilmeye başladığımız gündür.

Kendini affedemeyen, kardeşlerini de affedemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herkes baktığını görür, gördüğünü anlatır MaskedVigilante,

Sen baktığını anlatıyorsun, ben de baktığımı anlatıyorum.

Sen sende olanı veriyorsun, ben de bende olanı veriyorum.

Sen beni anlamak ve sevmekle ilgilenmezken,

Ben senin beni anlamamanı ve sevmemeni,

Anlamanın ve sevmenin yolunu buluyorum.

İsa kardeşim söylemiş: "Bizi seven insanları sevmek kolaydır. O halde ödül ne için olacak? Ödül, bizi sevmeyen insanları sevmek için olacak."

Başkalarını kötü söz kullanmadan düşünebildiğimiz gün,

Kendimizi kötülemeden düşünebilmeye başladığımız gündür.

Kendini affedemeyen, kardeşlerini de affedemez.

Ne yapmamı öneriyorsun? Vicdansızlıkları yok saymamı mı? Optimum adlı vatandaşın yanlış düşüncesini yargılamamamı mı? Yoksa beki kendi kız kardeşimi bu insan yiyicilerine kurban etmemi mi? İnsanların içinde bu denli vicdan bozukluğu varsa onlara tepki göstermememi mi? Kaçırdığım burada ne var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herkes baktığını görür, gördüğünü anlatır MaskedVigilante,

Sen baktığını anlatıyorsun, ben de baktığımı anlatıyorum.

Sen sende olanı veriyorsun, ben de bende olanı veriyorum.

Sen beni anlamak ve sevmekle ilgilenmezken,

Ben senin beni anlamamanı ve sevmemeni,

Anlamanın ve sevmenin yolunu buluyorum.

İsa kardeşim söylemiş: "Bizi seven insanları sevmek kolaydır. O halde ödül ne için olacak? Ödül, bizi sevmeyen insanları sevmek için olacak."

Herkes kendi anlayışına göre olayları değerlendirir, mesela senin için 9 yaşında bir çocukla evlenen, 9-10 karısı olan, milletin malını ganimet adı altında yağmalayan bir adamı yüceltmek sorun değil, yeter ki cennet, huri hayallerine dokunmasınlar.

Bir insanın olaylara nasıl baktığı karakterini ortaya koyar, sırf çıkarları ve beklentileri uğruna yalancıya yalancı, hırsıza hırsız, zalime zalim, ahlaksıza ahlaksız diyemeyen, kem küm edenler de kendi karakterlerini ortaya koyarlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlığın doğal olarak sahip olduğu yanlış ve doğru hisleri biyolojik olarak açıklanamaz (vicdan).

Hepimizin içinde, bütün kültürlerde, evrensel bir doğru ve yanlış hisleri mevcuttur. Bir hırsız bile kendisinden bir şey çalındığında haksızlık içerisinde olduğunu düşünür. İstisnasız bütün kültürlerde, ailesinden zorbalıkla çekilip alınan ve tecavüz edilen küçük bir kız olayı karşısında büyük bir öfke, tiksinti ve bu kötülüğü onaylayanlara karşı kızgınlık oluşur. Biz hissi nereden elde ettik? Bütün insanların vicdanlarında yer alan evrensel bir adalet, kötülüklerden tiksinme bilinci nasıl oluşmuştur?

Cesaret, asil bir neden için ölmek, sevgi, merhamet, saygınlık, vazifeye sadakat, tüm bunlar nereden geldi? Eğer insanlar sadece fiziksel gelişimin ürünleriyse, "en güçlü olanın hayatta kalması" ise, niçin birbirimiz için canımızı feda ediyoruz? Yanlış ve doğru hakkındaki iç hisse nereden sahip olduk? Bizim vicdanımızın varlığına getirebileceğimiz en iyi açıklama, insanlığın kararlarına ve uyumuna önem veren, seven bir Yaratıcı'dır.(alıntıdır)

Her şeyi Allah'a mal edersen insanları eylemlerinden, düşüncelerinden dolayı sorumlu tutamazsın. Cesaret, asil bir neden için ölmek, sevgi, merhamet, saygınlık, vazifeye sadakat Allah'tan geliyorsa kin, nefret, kıskançlık, korku nereden geliyor? Hem her şeyiyle insanı sen tasarla hem de sen bazı şeyleri yapamadın diye cezalandır. Böyle mantıksızlık mı olur? Bu bir insanın bir makine yapıp da sonra çalışmıyor diye makineye kızmasına benziyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlığın doğal olarak sahip olduğu yanlış ve doğru hisleri biyolojik olarak açıklanamaz (vicdan).

Hepimizin içinde, bütün kültürlerde, evrensel bir doğru ve yanlış hisleri mevcuttur. Bir hırsız bile kendisinden bir şey çalındığında haksızlık içerisinde olduğunu düşünür. İstisnasız bütün kültürlerde, ailesinden zorbalıkla çekilip alınan ve tecavüz edilen küçük bir kız olayı karşısında büyük bir öfke, tiksinti ve bu kötülüğü onaylayanlara karşı kızgınlık oluşur. Biz hissi nereden elde ettik? Bütün insanların vicdanlarında yer alan evrensel bir adalet, kötülüklerden tiksinme bilinci nasıl oluşmuştur?

Cesaret, asil bir neden için ölmek, sevgi, merhamet, saygınlık, vazifeye sadakat, tüm bunlar nereden geldi? Eğer insanlar sadece fiziksel gelişimin ürünleriyse, "en güçlü olanın hayatta kalması" ise, niçin birbirimiz için canımızı feda ediyoruz? Yanlış ve doğru hakkındaki iç hisse nereden sahip olduk? Bizim vicdanımızın varlığına getirebileceğimiz en iyi açıklama, insanlığın kararlarına ve uyumuna önem veren, seven bir Yaratıcı'dır.(alıntıdır)

Bir Müslüman'ın vicdanı bir ateistin vicdanının binde biri olamaz.

Müslüman vicdanı satılmış vicdandır. Koşullu vicdandır. Sahte vicdandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümlerin nasıl yoz bir kafaya sahip olduklarını her ağızlarını açışlarında açıkça görmesek de dişimizi kırsak!

Lafa bak! Güçlü olan hayatta kalırmış madem, niye vicdan varmış? Be hey salaklar! İnsan biyolojik evrimiyle kaldı mı? Üstüne kültürel evrimini eklemedi mi? Üstüne şimdi teknolojik evrimini eklemiyor mu?

Hayvanlarda dil, sanat, bilim, felsefe gibi kültürel birikimler var mı? Hayvanlarda taş, sopa, çubuk kullanma ötesinde teknoloji var mı? Hiç bir zürafa ile forumda din tartıştınız mı?

Saçmalamanın da bir sınırı var yahu! Malız biz malız, malın önde gideniyiz diye bu kadar davul dümbelek de çalınmaz artık! Tama anladık, sizden âla mal kalmadı dünyada! Anladık artık, yeter kafa şişirdiğiniz! Bi bitin artık be!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hem her şeyiyle insanı sen tasarla hem de sen bazı şeyleri yapamadın diye cezalandır. Böyle mantıksızlık mı olur? Bu bir insanın bir makine yapıp da sonra çalışmıyor diye makineye kızmasına benziyor.

Benim babam arabaya kızarken arabaya tekme atıyor. Diyorum "sen bu arabayı dövünce, o terbiye mi olacak?". :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir Müslüman'ın vicdanı bir ateistin vicdanının binde biri olamaz.

Müslüman vicdanı satılmış vicdandır. Koşullu vicdandır. Sahte vicdandır.

Aynen böyle. Satılmış, sahte vicdan. Kim bilir belki ömürlerinde hiçbir zaman gerçek vicdan duygusuyla hareket etmemişlerdir bile....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değil mi sizin tanrınız bugüne kadar 3-4 kitap gönderen? Değil mi insanlar bu kitaplar üstünde bugün hala birbirini öldüren? Değil mi sizin tanrınız geleceği görebilen? Bilmiyor muydu bu vicdansız mahlukat insanların bu dandik kitaplar üstünde birbirini öldüreceğini? Biliyorduysa niye gönderdi? Adam gibi bilgi gönderecek becerisi yok mu tanrının? İlla ki birbirini öldürecek kesecek tarzda insanları birbirine mi düşürecek? Siz böyle bir duruma baka baka nasıl da yaratıcının iyi huylu bir yaratık olduğunu düşünebilirsiniz?

Sizi gerçekten anlamak mümkün değil....

Kuranın allahı ademle havvayı cennetten kovarken insanların dünyada birbirine düşman olmasını istemiştir.

Taha 123

BIRBIRINIZE DÜŞMAN OLARAK HEPINIZ ORADAN ININ......vs. ( diyanet işleri meali )

Hepiniz dediğide iki kişi..... :)

tarihinde Gezen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

vicdansız insanlar yaptıklarından sorumlu tutulamazlar...

Ancak vicdanları olupta onu dinlemeyenler sorumludurlar...

Yani hapishaneler boşaltılsınmı ? Senin en yakınlarını öldüren kişi sorumlu olmasınmı ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...