Jump to content

Evliya kerametleri ve Ermiş mucizeleri


Recommended Posts

Muhammedin bile yapamadığı mucizeleri evliyalar ermişler yapmışmış

muhammed gösteriş yapmak istememişmiş

yanı başındaki adam yaralanıyor ölüyor

o ise gösteriş yapmamak için mucize göstermiyor saçmalığa bak

tutturmuşlar muhammedin mucizesi kuran dır diye

kuranı kitap haline getirmeyi bile başaramamış zaten uğraşmamış kitap yapmaya

allah insanlar arasında sözde en çok sevdiği kıymet verdiği adama

mucize vermeden aciz durumda bırakırmı hiç

Evliya ve Ermişler nasıl olduysa muhammedi bile sollayıp mucizeler göstermişlermiş

savaşlarda kilometrelerce çekiç sallayanlardan tut ta

bilmem nerden nereye ışınlananlara kadar

-dedem korkut bizi- bilim kurguları var

bildiğiniz hikayeler varsa burada beklerim

Link to post
Sitelerde Paylaş

tabuttakilerin hayat hikayelerini tabutların hareketlerine ilişkilendirmişler

bu taşlarda günahkar :)

ABD�nin Kaliforniya ve Nevada eyaletlerinin sınırında bulunan Ölü Vadi denilen bölgede, Racetrack Playa adı verilen eski göl yatağındaki taşlar kendi kendine hareket ediyor. Racetrack Playa 2 km. genişliğinde, 5 km. uzunluğunda olan ve denizden 200 metre yükseklikteki, kuru, sert ve çatlamış bir zeminden oluşuyor.

post-31266-0-38687700-1305655189_thumb.j

Link to post
Sitelerde Paylaş

ABDÜLKEBÎR EVLİYÂ

Hindistan velîlerinden. Babası meşhûr âlim ve evliyâ Abdülkuddûs hazretleridir. Ne zaman doğduğu bilinmemektedir. Aslen Pâni-püt şehrindendir. "Şeyh-i kebîr", "Vâlâ pîr" lakabları verildi. On yedinci asrın ilk yarısında Pâni-püt şehrinde vefât etti.

Küçük yaşta, yüksek babası Abdülkuddûs hazretlerinin feyzlerinden istifâde etti.

Talebesi olmakla şereflendiği hocalarından ve yüksek babasından kısa zamanda çok şey öğrendi.

(babadan oğula geçen bir sapıklık daha)

Sayısız kerâmetleri görüldü. Daha yürümeye başladığı zamanlarda, elinin hareketiyle elbisesinin kollarında bir arslan görünüp kaybolurdu.

Zamânın ilim ve hâl sâhipleri, onun büyüklüğünü kabûl ve tasdîk ederler, hizmetinde bulunmayı şeref sayarlardı. Huzûruna gelenler, heybetinden bir tek söz söyleyemeyip, başları önünde, geldikleri gibi giderlerdi.

Allah dostları ile sohbet etmekten çok hoşlanır, sık sık ziyâfetler vererek fakirlerin gönlünü alır, insanları sohbetleri ile şereflendirirdi.

Dört oğlunun dördü de babalarına talebe olup, yüksek derecelere kavuştular.

(gidip gördüler mi derecelerini?)

İnsanlar, Hâce Abdülkebîr Evliyâ'ya talebe olmak için birbirleriyle yarış ederlerdi. Zengin, fakir, âmir, memûr, âlim, câhil; duyan herkes ona koşar, istifâde etmenin yollarını arardı.

Birgün zamânın Dehli sultânı İskender bin Behlül Lodî, vezîri Meyân Behûde bin Havas Han ve Melik Muhammed Misvânî'yi yanına aldı. Üçü bir olup, kerâmet ve hâllerini duyup da ziyâretle şereflenemedikleri Hâce Abdülkebîr Evliyâ'ya gitmeye niyet ettiler. İçlerinde de bir şüphe vardı. Aralarında konuşup; "Herbirimiz değişik birşey arzu edelim. Bizim arzularımızı bilip de ikrâm ederse, onun büyüklüğü âşikârdır." dediler. Yolculuktan sonra bir gün gece yarısı yüksek huzurlarına kavuştular. Hâce Abdülkebîr Evliyâ, misâfirlerine yemek ikrâm etti. Sultan İskender'in önüne ceylan eti, Vezîr Meyân Behûde'nin önüne yahni, Melik Muhammed Misvânî'nin önüne de tatlı koydu. Hepsinin de yeni pişmiş olduğu gözüküyordu. Herkesin önüne arzu ettiği yemekler gelmiş, hepsinin şaşkınlıktan ağızları açık kalmıştı. Onların bu hâlini gören Hâce Abdülkebîr Evliyâ; "Dostlar, hayrete ne hâcet var? Allahü teâlâya tevekkül edip oturan fakir bir kulcağızını O, halka karşı aslâ mahcûb etmez." buyurdu. Misâfirler yemeklerini yediler. Bu zamâna kadar gelip hizmetinde bulunamadıkları için çok üzülüp, özürler dilediler. Sultan, o mübârek zâta ricâ edip yalvararak, iki köyü hizmetlerine vakfetti. Vezîr de bir köy bağışladı. Melik Muhammed ise, biricik kızını Abdülkebîr Evliyâ hazretlerinin nikâhıyla şereflendirdi.

1) Siyer-ül-Aktâb; s.230

2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.14, s.50

yokki bize rica edip yalvarıp köy verenler,kızını verenler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hitler'in ünlü bir sözü var sanırım bu hepsini özetliyor "Yalan ne kadar büyükse, inananı da o kadar çok olur.".

Uçan,kaçan,yardıran,kopturan,dirilten... var babam var,e haliyle inanda var.

Benim çevremde ermişin/evliya'nın tekinin ölüleri dirilttiğine ciddi ciddi inanan insanlar var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan inanmak istedikten sonra inanacaklarının sınırı yok.

İnançlıların komik tarafı diğer din mensuplarının yanlış kendilerininse daha doğru olduklarına inanmalarıdır.

Şii'si Sünni'ye göre daha doğrudur Sünni'si Şii'ye göre kendince, Hristiyan'ı Müslüman'a göre daha doğrudur kendince,Protestan'ı Katolik'e göre daha doğrudur vs vs vs böyle gider..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 years later...

Ahmet, senin hakkında allahın evliyalarına müracat ettirdim fakat bu iş hepsini aşınca bizzat allah tecelli buyurarak "ahmet'i bana bırakın, onun işlerini ben hususi yönetiyorum, ona kimseyi dokundurmayın" buyurdu. ahmet dediğin kerametli ahmet. Gel ahmet, 2 lokma bi şey ye, midene nimet girsin. aç gezersen halüsinasyon görürsün. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Video'nun sonunda Ahmet'in kim olduğunu söylemeseydi daha inandırıcı olacaktı. Kim olduğunu söyledikten sonra tadı kaçtı video'nun. Yaşanmış bir olayın, başından geçmiş gerçek hadisenin faili diye tanıttığı adam 130 TL'ye terlik satan adam.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çağdaşlığı biraz daha yüksek olan devletlerde evliyaların kerametlerini sergilemeleri daha sık rastlanılan bir olay. Somali gibi Yemen gibi ülkelerde evliya kerametlerini sergiledikleri islamcı kitle yok. Halkın karnı doyduktan sonra meşkale olarak bir şeylerle uğraşır. İslamcı halk karnını doyurduktan sonra, sanatla uğraşan batıdaki kitlelerin aksine, mucizeleri ve kerametleri takip ederek kendine meşkale ediniyor. İslamcı kitle, mucizeleri ve kerametleri sergileyenlerden kanıt beklemiyorlar zaten. Gaybi inanç islamın şartlarından olması buna zemin ve imkan veriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

Şimdi kurak bölgelerde yüksek dağlardan inen kar suyu her şeydir ve bu suyun depolara yönlendirildiği arklar bulunur. Bu arklar suyun doğal akışını keserek onu depoya yönlendirir. Dere içine akmasına izin vermez, çünkü su çok değerli.

 

Bu şarlatan dua ederken yukarda başka bir sömürücü elebaşısı arkı bir süreliğine suyu doğal akışına bırakacak yöne çeviriyor. Bunlar bu sahtekarlıklardan milleti allaha tapmaya sevkeder bahanesiyle medet umacak kadar alçak oldukları gibi, millet de böyle kerizlenmelere gelecek kadar aptal. Sorun zincirleme ve sonucu rezillik.  

 

Dua ile dere akar mı diye düşünen yok. Alaaakber, süpan alla, bilmem ne... İğrenç bir rezillik yani, kepazelik...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sübhanallah ! Videoyu görünce ışidci oldum !
....
Yukarıda bir arazöz var ve şakirtlerden biri kendisine verilen komut üzerine şıh yobaz duasını bitirmesine yakın bir zamanda arazözün vanasını açıyor. 
Olay tamamen kurmacadır. Bütün diğer müslüm palavralarında olduğu gibi..
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...