Jump to content

Dünyamız iyiye mi gidiyor?


Dünyamızın iyiye mi gidiyor?  

76 oy

You do not have permission to vote in this poll, or see the poll results. Please sign in or register to vote in this poll.

Recommended Posts

Benzer bir başlığa sahip olan ilk bölümde dünyadaki fakirliğin son 30-40 yıllık dönemde nasıl değiştiğini ele alıp konu hakkında bazı istatistikleri paylaşmıştım. Bu bölümde dünya genelinde okuma yazma oranı, kadınların seçme-seçilme hakkı, beslenme, yaşam beklentisi gibi konularda ne gibi değişiklikler yaşandı sorusunun cevabını vermeye çalışacağım. Bunun dışında fakirliğin azalması ile ilgili paylaştığım bilgiler hakkında gelen sorulara cevap vereceğini düşündüğüm ve geçen yazıda paylaşmadığım bir istatistiği paylaşacağım.

Üstüne bir de anket ekliyorum, olay iyice ilginçleşsin :)

Bundan sonra bu konuda bir ya da iki başlık daha açmayı planlıyorum; onlarda sıkça tartışma konusu olan kapitalizm/küreselleşme ve eşitsizlik ilişkisi, kapitalizm ve çevre, küreselleşme Batı'nın kültür emperyalizmine mi yol açıyor vb. konuları masaya yatıracağım.

Öncelikle, Indur M. Goklany'nin "The Improving State of the World: Why We're Living Longer, Healthier, More Comfortable Lives On a Cleaner Planet" adlı kitabından bazı bilgileri paylaşayım.

Dünyada beslenme durumu iyiye gitti:

*1961 ve 2002 yılları arasında, dünyadaki kişi başına ortalama günlük yiyecek arzı yüzde 24 oranında arttı. Bu rakam gelişmekte olan ülkeler için yüzde 38dir. Gelişmekte olan ülkelerdeki kronik yetersiz beslenme oranı 1969-71 yılları ile 2000-02 yılları arasında yüzde 37den yüzde 17ye indi. Tarımda verimliliğin artması ve uluslararası ticaretin gelişmesi dünyadaki reel gıda fiyatlarının(enflasyon göz önüne alınıyor yani) 1950den beri yüzde 75 düşmesine sebep oldu. Temiz suya erişim oranı da arttı.

Bebek ölümleri azaldı:

*Sanayi devrimi öncesinde, en az 5 bebekten biri ilk doğumgününü görmeden ölüyordu. Bu, yüzde 20den daha büyük bir rakam. 2003 yılına gelindiğinde ise, dünyada bu oran yüzde 5.7ye inmişti. Bu değer, gelişmiş ülkelerin 1950deki bebek ölüm oranına eşit sayılır. Durumdaki iyileşme 1998 yılına gelindiğinde; Hindistan, Peru ve Gana gibi gelişmekte olan ülkelerin bebek ölüm oranı ABD'nin 1913teki bebek ölüm oranından daha düşük bir seviyeye çekilmiş olmasında görülebilir.

Yaşam beklentisi arttı:

*İnsanlık tarihi boyunca, yaşam beklentisi 20-30 yıl arasındaydı. 1900 yılına gelindiğinde bu rakam 31 yıla çıkmıştı. 2003 yılına gelindiğinde,bu rakam 66.8 yıla çıkmıştı. En fakir kıta olan Afrika'da bile, yaşam beklentisi 45.6 yıla yükseldi. Ve insanlar sadece daha uzun yaşamıyor, yaşlılıkta da daha iyi yaşıyorlar. 20. yüzyıl boyunca, çeşitli hastalıkların ortaya çıkışları gecikti. Kalp hastalığı 9 yıl, solunum zorluğu 11 yıl, ve kanser 8 yıl daha geç ortaya çıkmaya başladı.

Okuma yazma oranı yükseldi:

1970 ve 2000lerin başı arasındaki geçen sürede, dünyada okuma yazma bilmeyen insanların oranı yüzde 46dan yüzde 18e indi. 1965 ve 2001 yılları arasında üçüncü derece* eğitim alan insan oranı yüzde 6.8den yüzde 25.6ya çıktı.

(orjinalde tertiary olarak geçen eğitimi üçüncü olarak çevirdim. Tertiary education üniversite, teknoloji enstitüsü vb. liseyi takip eden eğitim kurumlarına verilan genel bir ad)

Dünyadaki çocuk işçi oranı azaldı:

Dünyadaki çocuk işçi oranı (10-14 yaş arası) 1960-2003 yılları arasında yüzde 24.9dan yüzde 10.5e indi.

Dünya demokratikleşti

1900 yılında, dünyada hiçbir ülkede evrensel oy verme hakkı yoktu.(universal suffrage) Dünya nüfusunun sadece yüzde 12.4ü sınırlı oy verme hakkına sahipti.(örn. sadece erkeklerin oy kullanabildiği bir durum) Günümüzde ise dünya nüfusunun yüzde 44.1i Freedom House'un* değerlendirmesine göre "özgür" sayılan ülkelerde, ve bunun üstüne yüzde 18.6lık bir bölümü ise "sınırlı özgür" ülkelerde yaşıyor.

http://en.wikipedia.org/wiki/The_Improving...te_of_the_World

*Freedom House, Democracy Index'leri hazırlayan kurum. Bu kurumun verilerine göre artık evrensel oy kullanma hakkı dünya nüfusunun yüzde 62.5inin elinde.

http://www.freedomhouse.org/template.cfm?page=1

Beslenme konusunda iyileşmeler ile başka bir kaynaktan veri:

"Dünyada kişi başına düşen günlük kalorinin 2,200 kaloriden(9,200 kj) az olma oranı 1960 ortalarında yüzde 56 iken 1990larda yüzde 10un altına indi."

Okuma yazma oranı ile aynı kaynaktan veriler:

1950 ve 1999 yılları arasında, dünya genelinde okuma yazma oranı yüzde 52den yüzde 81e çıktı. Kadınlar ve erkekler arasındaki okuma yazma oranı farkı da büyük oranda kapandı. Erkeklerdeki okuma yazma oranına göre 1970 yılında kadınların okuma yazma oranı yüzde 59du, aynı rakam 2000 yılına gelindiğinde yüzde 80di. Yani okuma yazma bilen erkeklerin yüzde 59u kadar kadın okuma yazma biliyorken, bugün aynı rakam yüzde 80.

Kaynak: http://reason.com/news/show/34961.html

Başka alanlarda da iyileşmeler var:

Her geçen gün dünya nüfusunun daha büyük bir bölümü elektrik, araba, radyo, telefon gibi şeylerden yararlanabiliyor. Bunun dışında, dünyada temiz suya ulaşabilen insan oranı da artıyor.

Daha detaylı incelemek isteyenler için bu bilgilerin olduğu makalenin kaynağı:

Charles Kenny, "Why Are We Worried About Income? Nearly Everything that Matters is Converging" World Development Volume 33, Issue 1, January 2005, Pages 1-19

Link:

http://www.sciencedirect.com/science?_ob=A...a5b88995913f430

Küreselleşmenin etkileri hakkında oldukça kapsamlı bir makale olduğunu da belirteyim, ingilizcesi olan ve konuya ilgisi olan herkese tavsiye ederim.

Geçen yazıda paylaşmadığım istatistik:

Değişik fakirlik kriterlerine göre fakir insan oran ve sayısı

poverty.jpg

Kaynak:

http://www.heritage.org/index/PDF/2007/Ind...hapter1_Eng.pdf

Metodoloji ile sorusu olanlar lütfen önce kaynaktaki açıklamalara baksın, hepsini çevirmem saatlerimi alır, ancak anlaşılmayan noktalarda elimden geldiğince yardımcı olurum.

Yukarıdaki grafikte görüldüğü gibi, fakirlik seviyesini 1 dolar da alsanız, 2 de alsanız, 3 de alsanız fakirliğin azaldığını gözlemleyebilirsiniz.

Şimdilik bu kadar,

Sevgiler

tarihinde Astur tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 163
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ankete yazmayı unutmuşum, oy vermeden bir zahmet yazıları da okuyun :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben dahil 6 kişi okumadan oylamaya katılmış :D

Ne kadar önyargılı insanlarmışız yahu.. :D

Sevgili Asturcuğum ön yargı ile alakası yok aslında... 1900 yılı ile 2009 u kıyaslama yerine 1789 ile 2009 u kıyaslaydınız bari.. Sistemi nispi refahı ile mi aklamaya çalışacaksınız.

"Ek olarak 55 - 90 milyon arasında kişinin 2009’da aşırı yoksulluk tuzağına kapılacağı tahmin edilmektedir. Dünyada kronik aç insan sayısının bu yıl 1 milyarın üzerine tırmanması, yetersiz beslenmeyle mücadelede elde edilen kazanımların tersine çevrilmesi ve özellikle tarımda acil yatırım gereksinimin ortaya çıkması beklenmektedir" denildi.
Bunu sosyalist bir kuruluş değil emperyalizmin ekonomik örgütleri söylüyor.

http://www.haberx.com/Ekonomi-Haberleri/Ni...ri-gececek.aspx

Beslenmede iyi olduğumuzu söylerken dünyada hergün binlerce kişinin öldüğünü unuttunuzmu? Unutmuşunuzdur bence. Çünkü unutmasaydınız, rahmetli Özal ın icraatin içinde programına benzer bir çalışma sunmazdınız..

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben dahil 6 kişi okumadan oylamaya katılmış :D

Ne kadar önyargılı insanlarmışız yahu.. :D

Sevgili Asturcuğum ön yargı ile alakası yok aslında... 1900 yılı ile 2009 u kıyaslama yerine 1789 ile 2009 u kıyaslaydınız bari.. Sistemi nispi refahı ile mi aklamaya çalışacaksınız.

Önyargı değil de ne sevgili hallaç? :)

Kıyaslamaların hepsi 1900 ile değil ki, genel olarak 60-70ler ve 90-2000ler arasında. Keşke yazıyı okusaydınız, emeğe saygı falan filan :)

Bunu sosyalist bir kuruluş değil emperyalizmin ekonomik örgütleri söylüyor.

http://www.haberx.com/Ekonomi-Haberleri/Ni...ri-gececek.aspx

Beslenmede iyi olduğumuzu söylerken dünyada hergün binlerce kişinin öldüğünü unuttunuzmu? Unutmuşunuzdur bence. Çünkü unutmasaydınız, rahmetli Özal ın icraatin içinde programına benzer bir çalışma sunmazdınız..

Saygılarımla

Sevgili hallac, yazıyı bir daha okuyun. Beslenmede iyiyiz demek başka, beslenmede durum iyiye gidiyor demek başka. Durum 20 ya da 30 yıl önce daha mı iyiydi daha mı kötüydü? Benim cevaplamaya çalıştığım soru bu. Yoksa herşey güllik gülistanlık demiyorum, çarpıtma yapmayalım.

Küresel ekonomik krizin önümüzdeki birkaç yıl epey zararlı olacağı kesin, ama uzun vadede bu yazıda göstermeye çalıştığım olumlu eğilimin devam edeceğine inanıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili hallac, yazıyı bir daha okuyun. Beslenmede iyiyiz demek başka, beslenmede durum iyiye gidiyor demek başka. Durum 20 ya da 30 yıl önce daha mı iyiydi daha mı kötüydü? Benim cevaplamaya çalıştığım soru bu. Yoksa herşey güllik gülistanlık demiyorum, çarpıtma yapmayalım.
Çarpıtma yok ki abicim..

Her gün 24 bin insanı açlıktan öldürürken siz daha iyiye gidiyoruz derseniz, durumun kötü sayılması için bu rakamın kaç olması lazım derim... -24 bin insanı öldrüyoruz ve ama yinede iyiye gidiyoruz- diyoruz. Bu Özal ın icraatin içinden programından bile daha kötü bir söylem..

İstatistik kötü bir silahtır. 1960 ile 2009 u kıyaslayın istediğiniz sonuçlar çıkar, 90 ların sonlarıyla bugünü kıyaslayın farklı sonuçlar çıkar bunu çok iyi biliyorsunuz. Bakın benim kısa alıntımda ne diyor. Burada uzun vadeli bir istatistik edğil hayatın kendisi var..

Ek olarak 55 - 90 milyon arasında kişinin 2009’da aşırı yoksulluk tuzağına kapılacağı tahmin edilmektedir. Dünyada kronik aç insan sayısının bu yıl 1 milyarın üzerine tırmanması,
Evet 1900 e göre iyiyiz, 60 a göre iyiyiz. Peki düne göre iyimiyiz. Yarın bugünden daha mı iyi olacak?

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

1990lardan bugüne durumun kötüleştiğini nereden çıkardınız sevgili hallaç? Elinizde bu yönde sağlam bir araştırma falan varsa paylaşırsanız iyi olur, bizler de bilgileniriz. Benim koyduğum tabloda 1995-2000 arasında bile iyileşme olduğu görülüyor mesela.

Eskiden günde kaç kişi açlıktan ölüyordu sevgili hallaç? Dünya nüfusuna oranla ölen insan sayısı daha mı küçük daha mı büyük? Bu önemli.

Krizde dünyanın ekonomik bir gerileme yaşayacağını görmek için de kahin olmaya gerek yok sevgili hallaç.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1990lardan bugüne durumun kötüleştiğini nereden çıkardınız sevgili hallaç? Elinizde bu yönde sağlam bir araştırma falan varsa paylaşırsanız iyi olur, bizler de bilgileniriz. Benim koyduğum tabloda 1995-2000 arasında bile iyileşme olduğu görülüyor mesela.

Eskiden günde kaç kişi açlıktan ölüyordu sevgili hallaç? Dünya nüfusuna oranla ölen insan sayısı daha mı küçük daha mı büyük? Bu önemli.

Krizde dünyanın ekonomik bir gerileme yaşayacağını görmek için de kahin olmaya gerek yok sevgili hallaç.

İyi güzel de anlamadığım nokta şu;belirli zaman aralıklarında krizler oluyorsa ve bu krizler dünyayı kötü etkiliyorsa sen nasıl olur da dünyamız iyiye gidiyor diye söylenebilirsin?Sen ancak belirli tarih aralıklarındaki istatistiklere dayanarak dünyamız iyiye gidiyor diyebilirsin.Peki kriz zamanlarındaki istatistikler ne olacak?

Yanlış anlamış olabilirim ama sen dünyanın her geçen gün daha iyiye gittiğini söylüyorsun.Bence bu saçmalıktan öteye gitmez...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya demokratikleşti

1900 yılında, dünyada hiçbir ülkede evrensel oy verme hakkı yoktu.(universal suffrage) Dünya nüfusunun sadece yüzde 12.4ü sınırlı oy verme hakkına sahipti.(örn. sadece erkeklerin oy kullanabildiği bir durum) Günümüzde ise dünya nüfusunun yüzde 44.1i Freedom House'un* değerlendirmesine göre "özgür" sayılan ülkelerde, ve bunun üstüne yüzde 18.6lık bir bölümü ise "sınırlı özgür" ülkelerde yaşıyor.

demokrasi :A. bati köpeyimi olsun yoksa x.bati köpeyimi , vaybee

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünyadaki :çocuk işçi oranı azaldı

Dünyadaki çocuk işçi oranı (10-14 yaş arası) 1960-2003 yılları arasında yüzde 24.9dan yüzde 10.5e indi.

----------------------

abd liler costa rica , ab lilerde taylanda süpyacilik yapiyorlar , coçocuk işçi oranı azaldı yani

Link to post
Sitelerde Paylaş

İstatistik bilgi verirken bunu biraz açmanız lazım edğil mi.. Okuma yazma oranı yükseldi:

1970 ve 2000lerin başı arasındaki geçen sürede, dünyada okuma yazma bilmeyen insanların oranı yüzde 46dan yüzde 18e indi. 1965 ve 2001 yılları arasında üçüncü derece* eğitim alan insan oranı yüzde 6.8den yüzde 25.6ya çıktı.
Bunu okuyan biri ne güzel ne güzel diycek. Çünkü o 800 milyon ila 1 milyar insanın okuma yazma bilmediğini bilmiyor. Siz istatikin gücünden yararlanın ben de sayıların gücünden..

Dünyadaki çocuk işçi oranı azaldı:

Dünyadaki çocuk işçi oranı (10-14 yaş arası) 1960-2003 yılları arasında yüzde 24.9dan yüzde 10.5e indi.

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 2005 tahminlerine göre dünyada 5-14 yaşları arasında çalışan 250 milyon çocuk var. 12-17 yaşları arasında çalıştıkları için okula gidemeyen çocuk sayısının 283 milyon olduğu tahmin ediliyor. Türkiye'de ise 4 milyon çocuk, ekonomik nedenlerden dolayı eğitimden yoksun, sağlıksız koşullarda 'ucuz işçi' olarak çalıştırılıyor. (Cumhuriyet 29.01.2005)

Bebek ölümleri azaldı:*Sanayi devrimi öncesinde, en az 5 bebekten biri ilk doğumgününü görmeden ölüyordu. Bu, yüzde 20den daha büyük bir rakam. 2003 yılına gelindiğinde ise, dünyada bu oran yüzde 5.7ye inmişti. Bu değer, gelişmiş ülkelerin 1950deki bebek ölüm oranına eşit sayılır. Durumdaki iyileşme 1998 yılına gelindiğinde; Hindistan, Peru ve Gana gibi gelişmekte olan ülkelerin bebek ölüm oranı ABD'nin 1913teki bebek ölüm oranından daha düşük bir seviyeye çekilmiş olmasında görülebilir.

Yaşam beklentisi arttı:

*İnsanlık tarihi boyunca, yaşam beklentisi 20-30 yıl arasındaydı. 1900 yılına gelindiğinde bu rakam 31 yıla çıkmıştı. 2003 yılına gelindiğinde,bu rakam 66.8 yıla çıkmıştı. En fakir kıta olan Afrika'da bile, yaşam beklentisi 45.6 yıla yükseldi. Ve insanlar sadece daha uzun yaşamıyor, yaşlılıkta da daha iyi yaşıyorlar. 20. yüzyıl boyunca, çeşitli hastalıkların ortaya çıkışları gecikti. Kalp hastalığı 9 yıl, solunum zorluğu 11 yıl, ve kanser 8 yıl daha geç ortaya çıkmaya başladı.

Dostum istatiğe bakarmısınız.. Snayi devrimi öncesi ile günümüzü kıyaslıyorsunuz... Ne demiştim 1789 ile kıyaslayın :p

2003 Yılı İnsan Gelişme Raporu'na göre 1990 yılına kıyasla, 54 ülke daha da yoksullaşmıştır, 21 ülkede insanlar geceleri aç yatmaktadır, 14 ülkede ölen çocuk sayısı artmış, 34 ülkede ise yaşam süresi kısalmıştır; 2003 yılında çoğu Afrika'da olmak üzere AIDS'e yakalanmış insan sayısı 42 milyona yükselmişti ve Afrika'da her gün 6500 kişi AIDS nedeni ile ölüyordu.

Günümüzde, 1.2 milyar kadar insan açlık sınırının altında, 2-3.5 milyar insan kötü beslenme şartlarında yaşarken, 1.2 milyar insan ise aşırı beslenmenin neden olduğu aşırı şişmanlık (obezite) sorunları ile mücadele etmektedir.
Siz sakın obezitedeki artışı iyi gelişme olarak gösteriyor olmayasınız..

Gelişme Raporu'nda ise günümüzde 1.2 milyar insanın temiz su, 2.7 milyar insanın koruyucu sağlık imkânlarından yoksun olduğu belirtilmektedir.

1998 yılında dünyadaki tüm çocukların temel eğitimi için 6 milyar dolar, su ve koruyucu sağlık için 9 milyar dolar, temel sağlık ve beslenme için 13 milyar dolar harcanmışken; Avrupa'da dondurma için 11 milyar dolar, Avrupa ve ABD'de ev hayvanları için 17 milyar dolar, Avrupa'da sigara alımları için 50 milyar ve alkollü içkiler için 105 milyar dolar, tüm dünyada uyuşturucu maddeler için 400 milyar ve askeri amaçlarla 780 milyar dolar harcandığı da kaynaklarda ifade edilmektedir.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=137946

saygılarımla

tarihinde hallac01 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

yaw herhalde dünya daha iyiye gidecek burda sorun yok

önemli olan ne kadar hızlı bir iyileşme yaşandığı

sanayiyle birlikte nüfus patlaması yaşandı we aç insanların sayısıda ne kadar iyileşme olursa olsun arttı

örneğin aç insanların sayısı %10 azaldıysa nüfusta %200 arttı

çözüm getir bize astur çözüm :D :D :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
İyi güzel de anlamadığım nokta şu;belirli zaman aralıklarında krizler oluyorsa ve bu krizler dünyayı kötü etkiliyorsa sen nasıl olur da dünyamız iyiye gidiyor diye söylenebilirsin?Sen ancak belirli tarih aralıklarındaki istatistiklere dayanarak dünyamız iyiye gidiyor diyebilirsin.Peki kriz zamanlarındaki istatistikler ne olacak?

Yanlış anlamış olabilirim ama sen dünyanın her geçen gün daha iyiye gittiğini söylüyorsun.Bence bu saçmalıktan öteye gitmez...

Durum uzun vadede hep iyiye gidiyor, eğilim çok açık. İster 1900 yılından başla, ister 1970; 10-20-30 yıl ara ile yapacağın karşılaştırmalarda bu eğilimi görürsün. Bu elbette arada hafif resesyonlar yani duraklama dönemleri ve krizler olmuyor demek değil, süreç yavaşayabiliyor hatta geçici bir süre durabiliyor, ama sonra süreç devam ediyor. Mesela 1-2 yıllık duraklamanın etkisi sonraki 8 yıllık ekonomik büyüme ile kayboluyor, hatta kriz öncesi halden daha iyi bir noktaya geliniyor. Teknolojinin sürekli gelişmesi ve uluslararası ticaretin gelişmesi ile uluslararası işbölümünün verimliliği arttırması ile bu eğilimin lokomotifleri. Bu ikisi durmadıkça eğilimin değişeceğini farz etmemiz için sebep olduğunu düşünmüyorum.

Umarım anlatabildim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
yaw herhalde dünya daha iyiye gidecek burda sorun yok

önemli olan ne kadar hızlı bir iyileşme yaşandığı

sanayiyle birlikte nüfus patlaması yaşandı we aç insanların sayısıda ne kadar iyileşme olursa olsun arttı

örneğin aç insanların sayısı %10 azaldıysa nüfusta %200 arttı

çözüm getir bize astur çözüm :D :D :D

Burada biraz da bakış açısı devreye giriyor sevgili AnArchos. Şöyle düşün, Türkiye şartlarında 8 milyon işsiz büyük bir rakam, oysa Çin'de 8 milyon işsiz büyük bir rakam değil. Çin'de 8 milyon işsiz var diye orada işsizlik büyük bir sorun diyebilir miyiz? Orana mı bakarız sayıya mı? Bir nükleer felaket olsa, dünyada 10 bin insan kalsa, sadece 4000 kişi aç olsa bundan gurur mu duymalıyız?

Çözüm istemişsin, aslında o konuda da bir yazı yazmayı düşünüyordum, ondan bu yazıda çözümlere girmedim, ama burada tüm sorunları çözecek olmasa da çok yardımcı olacak iki sihirli sözcüğü seninle paylaşayım: "Serbest Ticaret". Özellikle gelişmiş ülkelerin gelişmemiş ülkelere koyduğu kota, tarife ve kendi üreticilerine verdiği dev sübvansiyonları kaldırmasından bahsediyorum. Benim "küreselleşme iyidir" başlığımda belgeselde de geçiyordu, BM'nin hesaplarına gçre sadece ABde Afrika'ya yönelik kotalar, tarifeler vs. kalkarsa Afrika her sene 300 milyar pound daha fazla ihracat yapabilecekmiş. Afrika'nın her sene 300 milyar pound fazladan geliri olması bile çok şey değiştirmez miydi?

Dünyada Afrika dışında her yerde durum çok daha iyiye gitti, global rakamlardaki iyileşme de zaten buna bağlı, özellikle Asya'daki değişim önemli. Ama Afrika dünyanın kanayan yarası olmaya devam ediyor, durum iyiye değil birçok alanda kötüye de gidiyor, paylaştığım istatistiklerde de Sahara'nın güneyindeki durum gözlenebilir.

Afrika'nın elbette sorunu sadece ekonomik değil; iç savaşlar, salgın hastalıklar, yozlaşma gibi etkenler yüzünden durumun iyileşmesi Asya'da olduğu kadar kolay değil. Afrika'ya tek başına yardım yapmak o açıdan çözüm değil, çünkü yardımlar sık sık çetelerin eline geçiyor, halka yansımıyor. Bu sorunların nasıl çözüleceği ise kolay bir soru değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben zaten ekonomik bir çıkış yapmadım

ama durum çokta iyimser bir tablo çıkarılmasına elwerişli değil gerçekten de

özellikle bu kötüye gidişin bölgesel nitelikte olması we salgın hastalık niteliği taşıması yüzünden

bu anlamda dediğine katılıyorum yardım yapmak pek iyi bir seçenek değil

onun yerine dediğin gibi kotaların kaldırılması en basit gözüken yol iyileşme için

Link to post
Sitelerde Paylaş
Burada biraz da bakış açısı devreye giriyor sevgili AnArchos. Şöyle düşün, Türkiye şartlarında 8 milyon işsiz büyük bir rakam, oysa Çin'de 8 milyon işsiz büyük bir rakam değil. Çin'de 8 milyon işsiz var diye orada işsizlik büyük bir sorun diyebilir miyiz? Orana mı bakarız sayıya mı? Bir nükleer felaket olsa, dünyada 10 bin insan kalsa, sadece 4000 kişi aç olsa bundan gurur mu duymalıyız?

Çözüm istemişsin, aslında o konuda da bir yazı yazmayı düşünüyordum, ondan bu yazıda çözümlere girmedim, ama burada tüm sorunları çözecek olmasa da çok yardımcı olacak iki sihirli sözcüğü seninle paylaşayım: "Serbest Ticaret". Özellikle gelişmiş ülkelerin gelişmemiş ülkelere koyduğu kota, tarife ve kendi üreticilerine verdiği dev sübvansiyonları kaldırmasından bahsediyorum. Benim "küreselleşme iyidir" başlığımda belgeselde de geçiyordu, BM'nin hesaplarına gçre sadece ABde Afrika'ya yönelik kotalar, tarifeler vs. kalkarsa Afrika her sene 300 milyar pound daha fazla ihracat yapabilecekmiş. Afrika'nın her sene 300 milyar pound fazladan geliri olması bile çok şey değiştirmez miydi?

Dünyada Afrika dışında her yerde durum çok daha iyiye gitti, global rakamlardaki iyileşme de zaten buna bağlı, özellikle Asya'daki değişim önemli. Ama Afrika dünyanın kanayan yarası olmaya devam ediyor, durum iyiye değil birçok alanda kötüye de gidiyor, paylaştığım istatistiklerde de Sahara'nın güneyindeki durum gözlenebilir.

Afrika'nın elbette sorunu sadece ekonomik değil; iç savaşlar, salgın hastalıklar, yozlaşma gibi etkenler yüzünden durumun iyileşmesi Asya'da olduğu kadar kolay değil. Afrika'ya tek başına yardım yapmak o açıdan çözüm değil, çünkü yardımlar sık sık çetelerin eline geçiyor, halka yansımıyor. Bu sorunların nasıl çözüleceği ise kolay bir soru değil.

Dünyanın silahlanmaya ayırdığı paraları kesmek nasıl olur Astur'um? Dünyada hiçbir ülke işgal edilmeden ticaret yapılsa?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünyada savaşlar devam ediyor.

Gelişmiş ülkeler hala insan hakları beyannamelerine(yurttaşları hariç) önem vermiyor.

sanal değerler ve borçlanma artıyor.

Devletler gene yalan söylüyor.

Demokrasi , medyanın yönlendirmesi ile sımsıkı ilerliyor.

Dünya tabiiki ileri gidecek. İki bin yıl öncede ilerliyordu şimdide

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili hallaç, ne yazık ki hala çarpıtma yapıyorsunuz.

Ben bir istatistik yolladığımda, istatistiklerimde karşılaştırma yapıyorum, araştırmada kullanılan kriterleri paylaşıyorum, alta da kaynağını yazıyorum. Siz de böyle yapsanız çok daha sağlıklı tartışabiliriz, ne nedir görebiliriz.

Alıntıladığınız verilere bir göz atalım:

Bunu okuyan biri ne güzel ne güzel diycek. Çünkü o 800 milyon ila 1 milyar insanın okuma yazma bilmediğini bilmiyor. Siz istatikin gücünden yararlanın ben de sayıların gücünden..

Sayıların gücünden derken duygu sömürüsü mü demek istediniz?

800 milyon da 1 milyar da dev rakamlar, ama bu rakamlar benim istatistiklerimde de var. Dünya nüfusunun yüzde 18ini herhalde ilkokul matematiği bilen herkes hesaplayabilir, forumdaki katılımcıların bu konuda sıkıntı yaşayacaklarını hiç sanmıyorum.

Bu rakamlar elbette üzücü, ama 1965-2001 arasında oranın yüzde 46dan yüzde 18e indiği gerçeğini değiştirmiyor. Yani 1/2ye yakın bir orandan, 1/5e yakın bir orana düşmüş. Gidilecek daha çok yol olsa da, gidişin kötü olduğunu düşünmemiz sebep yok.

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 2005 tahminlerine göre dünyada 5-14 yaşları arasında çalışan 250 milyon çocuk var. 12-17 yaşları arasında çalıştıkları için okula gidemeyen çocuk sayısının 283 milyon olduğu tahmin ediliyor. Türkiye'de ise 4 milyon çocuk, ekonomik nedenlerden dolayı eğitimden yoksun, sağlıksız koşullarda 'ucuz işçi' olarak çalıştırılıyor. (Cumhuriyet 29.01.2005)

Doğrudur, ama bu oran 1965ten beri yarı yarıyadan daha fazla azalmadı mı? Sorun çözülmüş olmasa da bariz bir iyiye gidiş var mı yok mu? Bu süreci nasıl hızlandırırız diye bakacağımıza, düşüneceğimize, çözümler üreteceğimize felaket tellallığı mı yapmalıyız?

Dostum istatiğe bakarmısınız.. Snayi devrimi öncesi ile günümüzü kıyaslıyorsunuz... Ne demiştim 1789 ile kıyaslayın

1900 ile kıyaslayınca kapitalizmin etkisi görülmüyor mu? Yanlış bilgi mi vermiş oluyoruz? İnsanlık tarih boyu her 100 senede benzer değişimler geçirmiş gibi konuşuyorsunuz ama bu doğru değil. Bu tarz değişimler ne 800-900 arasında oldu, ne de 1300-1400 arasında. İnsanlık nice yüzyıllar gördü, ama 20. yüzyıldaki değişimlerin yakınına yaklaşan olmadı.

Siz sakın obezitedeki artışı iyi gelişme olarak gösteriyor olmayasınız..

Hayır göstermiyorum.

"Dünyada kişi başına düşen günlük kalorinin 2,200 kaloriden(9,200 kj) az olma oranı 1960 ortalarında yüzde 56 iken 1990larda yüzde 10un altına indi."

şeklinde bir cümleden o sonucu nasıl çıkardınız?

Radikal'den olan alıntıda da yine bu mesajın başında bahsettiğim sorun var, kriter ve karşılaştırma yok. Bunlar olmadan durumun iyiye ya da kötüye gittiğini nasıl anlayabiliriz? Bunun dışında yazıda mesela şöyle bir ifade var:

Geçen sürede küresel yoksullukla mücadelede önemli gelişmeler kaydedilememiştir. 2003 Yılı İnsan Gelişme Raporu'na göre 1990 yılına kıyasla, 54 ülke daha da yoksullaşmıştır, 21 ülkede insanlar geceleri aç yatmaktadır, 14 ülkede ölen çocuk sayısı artmış, 34 ülkede ise yaşam süresi kısalmıştır;

Böyle hesap mı olur?? Hangi ülkeler bunlar? Nüfusları kaç? Hepsi sahara'nın güneyinde mi? Tek başına Çin'in nüfusu tüm Afrika'dan fazla mesela, bu tarz muğlak ifadeler bize küresel tablo hakkında pek bilgi vermez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...