Jump to content

GÜNEŞ SİSTEMİMİZDEKİ GEZEGENLER ARASINDAKİ ÖLÇÜLER


Recommended Posts

İşte böyleee,

Bırakalım,evrenleri.

Bizim güneş sistemimizin bulunduğu evrenide bırakalım.

Bizim güneş sistemimize en yakın gezegene gitmeye kalksak bu günkü feze gemileriyle ki bu gemiler saatta 40,000 km sür,et yapmahdadırlar.

Bu gemilerle bizim güneş sistemine en yakın gezegene getmek içün 50,000 yıl gerek.

Bunu düşününce evrenlerinde sonu varmı sorusunun nekadar SAÇMA bir soru olduğu çıhıyor meydene.

Güneş Sistemi- Uzay araştırmaları

Güneş ve Güneş Sistemi

Güneş ve Güneş Sistemi Evren’in bir parçasıdır.

Güneş, Dünya’daki canlıların yaşam kaynağıdır.

Güneş enerjisinin atmosferde ve yeryüzünde ısıya dönüşmesiyle canlıların yaşaması için gerekli olan sıcaklık sağlanır.

Güneş,

Dünya’nın yaklaşık 1 milyon katı büyüklüğündedir.

Güneş’in çapı Dünya’nın çapının yaklaşık 109 katıdır.

Ancak Dünya’dan gökyüzüne bakıldığında Güneş çok küçük görünür.

Bunun sebebi Güneşin Dünya’dan çok uzakta olmasıdır.

Merkezinde Güneş’in ve onun etrafında belirli yörüngelerde hareket eden gezegenlerin, uyduların, kuyruklu yıldızların bulunduğu gök cisimleri topluluğuna Güneş Sistemi denir.

Güneş Sistemi, Samanyolu gök adasının merkezinden dışa doğru açılan sarmal kollarından biri olan Avcı-Oryon kolunda bulunur.

Güneş Sisteminde dokuz tane gezegen vardırdı son bulunan gezegenlr gezegenler 10 olmuştur.

Gezegenlerin Güneşe olan uzaklıkları

Astronomi Birimi (AB) adı verilen bir uzaklık birimi ile ifade edilir.

Bir astronomi birimi: Dünya ile Güneş arasındaki uzaklığa eşittir.

Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığı 149,5 milyon km olduğundan,

bir astronomi birimi 149,5 milyon km’dir.

İki gök cismi arasındaki uzaklığı kilometre ile ifade etmek bazen yetersiz kalır.

Bunun yerine ışık yılı birimi kullanılır.

Bir ışık yılı, ışığın bir yılda aldığı mesafedir.

Bir ışık yılı yaklaşık 9,46 x 1012 km’dir. Güneş’e en yakın yıldız; 4,2 ışık yılı uzaklıktadır.

Işık yılı bir zaman birimi değil, uzaklık ölçüsü birimidir.

Gezegenler ve Uyduları

Güneş Sistemi’nde yer alan gezegenler ve onların çevresinde hareket eden uydular birer gök cismidir.

GEZEGENLER

Güneş sisteminde sekiz tane gezegen vardır. Bunlar Güneş’e yakınlık durumuna göre;

Merkür,

Venüs,

Dünya,

Mars,

Jüpiter,

Satürn,

Uranüs

Neptün’dür.

Not:. 24 Ağustos 2006 tarihinden önce plüton denilen bir gezegen de mevcuttu.Bu gezegen Güneş sistemindeki en küçük ve sonuncu gezegendir.Fakat 24 Ağustos 2006 tarihinde uluslar arası Gökbilim Birliğinin (IAU) Prag’da yaptığı toplantıda plüton, gezegen sınıfından çıkarılarak “Cüce Gezegen” sınıfına alınmıştır.

.

Ay, Dünya’nın tek uydusudur.

Ay, kendi ekseni ve Dünya’nın çevresindeki dönüşünü 27,3 günde tamamlar.

Bu nedenle Ayın hep aynı yüzü Dünya’mıza dönüktür.

Ayın kütlesi, Dünya’nın kütlesinin yaklaşık seksende biri kadardır.

Dünya’nın ve Ay’ın birbirleri üzerinde kütle çekim kuvveti etkileri vardır.

Dolayısıyla Ay’ın Dünya’nın etrafındaki dönüşü sırasında, Dünya’nın Aya bakan yüzündeki çekim etkisi, o sırada arkada kalan yüzüne göre daha fazladır.

Bu çekim karalar üzerinde fark edilebilir, fakat fazla etkili olamaz. Okyanuslar ve denizler Ay’a doğru bir miktar yükselir.

Bu olay

gelgit olarak adlandırılır.

Günde iki kez gelgit hareketleri meydana gelir.

uyduları çoğunlukla "Molniya" veya "Alçak Dünya" yörüngelerini kullanırlar.

.

.

UZAY ARAŞTIRMALARI

İnsanlar çok eski zamanlarda Dünya’nın hareketsiz olduğunu ve diğer gök cisimlerinin Dünya’nın etrafında döndüğünü zannetmişlerdir. Daha sonraları diğer gezegenlerle birlikte Dünya’nın da Güneş’in çevresinde döndüğü fikri ortaya atılmış ve böylece gök biliminde yeni bir dönem başlamıştır.

İlk medeniyetler yıldızların konumlarını yön bulmada kullanmışlardır. Ay’ın ve Güneş’in görünür hareketlerine bağlı olarak takvimler oluşturmuşlardır.

Gökyüzünü incelemeyi bir bilime dönüştürenler ise Eski Yunanlılar olmuştur.

Eski Yunanlı Hipporkhos (Hiporkos) yıldız haritalarını bugünküne yakın şekilde çizen kişilerden biridir.

Türk - İslam dünyasının astronomi ve matematik alanlarında şöhrete kavuşmuş olan bilginlerinden Ali Kuşçu, Ay’ın ilk haritasını çıkaran kişidir.

Bu nedenle, bugün Ayın bir bölgesine Ali Kuşku’nun adı verilmiştir.

Hollandalı gözlükçü Hans Lippershey (Hans Liperşey), 1608 yılında ilk teleskobu icat etti.

Astronomide kullanılabilecek ilk teleskop, 1609 yılında Galileo (Galile) tarafından yapıldı.

Galileo, yaptığı incelemeler sonucunda Venüs gezegeninin görünüşünün değiştiğini gözlemledi.

Bu gözlem ile gezegenlerin Dünya’nın değil, Güneş’in etrafında döndüğü ispatlanmış oldu.

1990 yılında Discovery (Diskaveri) adlı uzay mekiği tarafından Dünya’nın yörüngesine yerleştirilen Hubble (Habi) Uzay Teleskobu sayesinde Uzay’ın derinlikleri daha net gözlemlenebilmektedir.

Uzay sondası dünyanın çekim alanından kurtulup, Ay'a, diğer gökcisimlerine, gezegenler arası uzay boşluğuna ya da galaksiler arası uzay boşluğuna gönderilerek, veri toplamaya yarayan robotik uzay aracı ve bu aracın icra ettiği göreve verilen isim.

• Halen aktif durumda yaklaşık 20 uzay sondası görev yapmaktadır.

Şu an uzayda sondası bulunan ülkeler ve birlikler,

Rusya

ve Ukrayna,

ABD,

AB,

Japonya

ve Çin'dir.

Uzay istasyonlarında ve yapay uydularda gerekli enerji, Güneş panelleriyle sağlanır.

UZAY İSTASYONLARI

* 'Uzay istasyonu uzay boşluğunda insanların konaklaması ve çalışması için hazırlanan platform.

Şu ana kadar yapılan uzay istasyonları alçak Dünya yörüngesine gönderilmiştir.

Uzay istasyonlarının diğer uzay araçlarından başlıca farkı, hareket etmek için büyük roketlerinin olmamasıdır.

Uzay istasyonlarına gitmek için bu tür hareket roketleri olan diğer uzay araçları kullanılır. Uzay istasyonları, yörüngede haftalarca, aylarca hatta yıllarca kalmak üzere tasarlanırlar.

Uzay’da Kirlilik

Uzay araştırmalarının başladığı ilk günden günümüze kadar Uzay’a pek çok roket fırlatılmıştır.

Roketlerin taşıdıkları yüklerde zaman zaman patlamalar olmuş ve bu patlamalar sonunda ortaya çıkan enkazlar Uzay’a yayılmıştır. Yörüngelerdeki yapay uydulardan bir bölümünün ömrü tükenmiş ve Uzay’da serbest olarak dolanmaya başlamışlardır. Tüm bu işe yaramayan cisimler, roket parçaları, ömrü tükenmiş yapay uydular, yakıt tankları ve uzay aracı atıkları Dünya’nın çevresinde dolanan bir hurda yığını oluşturmuştur. Bu durum da uzay kirliliğine yol açmıştır.

Uzay kirliliğinin önlenebilmesi için, uzay araçlarının yörüngelere en az seviyede kirlilik oluşturacak biçimde yerleştirilmesi, ömrü tükenen yapay uyduların ve uzay araçlarının Dünya’ya düşmelerinin sağlanması gerekmektedir.

İşteee: Bizim güneş sistemimizin dışındaki en yakın gezegene gitmeye kalksak saatte 40,000 km sür,et yapan bu günkü feze gemisiyle yola çıhsah o sistemimize en yakın gezegene 50,000 bin yıl sonra ancak varabiliyoruz.

Bukadar zaman içinde feze gemisi bin kellim metel özelligini kaybeder bir çuval pamuh olup çıhar.

Artıh ötelerin mesefelerini ölçmeye gerek vamı?

Bundan kellidir ki,ınsanoğlunun güneş sistemi dışına çıhma olanağı yoktur deye düşünüyem.

Tolonbeg.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Voyager uzay aracı güneş sisteminden çıktı ve yıldızlararası yolculuğuna devam ediyor.

Ha başka sistemlere insan gidebilir mi dersen,onun için çok daha üstün bir teknolojiye ihtiyacımız var.

İnsanın ışık yılı mertebesindeki mesafeleri kat edebilmesi için bana göre iki seçenek var.

Birincisi ışık hızına yaklaşmak.Işık hızına yakın hızlarda zaman bükülecek.Atıyorum bizim 100 ışık yılı olarak ölçtüğümüz mesafe uzay aracındaki insana 1 yıl gibi gelecek.tabi bizim için bu süre 100 yıldan uzun olacak fakat sonuçta insanı gönderebilmiş olacağız.

İkinci ihtimal yüksek teknolojiyle insanlar dondurulacak ve 40bin 50bin yıl vücutları bozulmadan seyahat edecekler.

Hedefe ulaştıklarında tekrar çözülecekler.

Tabi bunlar şimdilik bilim kurgu.Ancak unutmamak gerek ki bir zamanlar uçaklar da bilim kurguydu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

:-)))) Yahu bu güneş sistemindeki gezegenlerin güneşe olan uzaklığını bazıları degişik vermekte,yohsa bazıları bu uzahlıhları ARŞINLAMI ölçmüşler.

Neyse güneşe en yakın olan

Merkürden başlayah

Merkür :güneşe 58 milyon km

Venüs : 108,4 ''

Dünya : 149 ''

Mars : 208 ''

Jüpiter : 1,427 ''

Saturn : 1,400 ''

Uranus : 2,800 ''

neptun : 4,500 ''

Platon : 6, 000 ''

Güneş sisteminin çapı 30 ışık yılı

Haçan, metreye vurursak haoni ,eter 283,821,914,177,437 km.

Uşaklar,pizum küneş sistemi saman yolinda pir nokta kadar UFACUKMİŞ,oy nemem oy.

Uşaklar size sorayim pakayim piliyurmisunuz.

Hao kureyşun peygamberinun kittuğu yer ARŞ , Mars olmasun?

Ola Tünya gipi kuzel yer tururken ne aratilar Mehemmetle Ellah oralarda.

Piliyursunuz oralarda heva yok,su yok,gaz yok,tuzda yoktur,etmekta yoktur..

Tetem temişti pağa,iş oralarda yaşamaktur,tünyada kertenkelelerda yaşayu.

Oy hapu FİSTANLİLARA kesuleyim,

Ola hapularun PURAGI(peygamberun ati) Amerikalinun,Rusun feze kemilerindenda eyi yapilmişti temek.Eeeeee Arap atlari meşhurdur.

Oy nenem ,pen nasil akil ertureçoğum hapu muslimanlarun işine.

Dolontete

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birincisi ışık hızına yaklaşmak.Işık hızına yakın hızlarda zaman bükülecek.Atıyorum bizim 100 ışık yılı olarak ölçtüğümüz mesafe uzay aracındaki insana 1 yıl gibi gelecek.tabi bizim için bu süre 100 yıldan uzun olacak fakat sonuçta insanı gönderebilmiş olacağız.

100 ışık yılı mesafe deyince zaten ışığın yüz yıl boyunca hareket ettikten sonra ulaştığı mesafe anlatılıyor.

Yani ışık hızıyla giden bir araçta oturan kişi nasıl olurda aynı mesafeyi 1 yıl gibi algılayabilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

100 ışık yılı mesafe deyince zaten ışığın yüz yıl boyunca hareket ettikten sonra ulaştığı mesafe anlatılıyor.

Yani ışık hızıyla giden bir araçta oturan kişi nasıl olurda aynı mesafeyi 1 yıl gibi algılayabilir?

Görelilik bunu söylüyor.Kafadan sallama bir şey değil bu kanıtlanmış bir şey.

Işık yılı tanımı gözlemciye göre yapılır,ışığa göre değil.

Işık hızına yakın hızlarda zaman bükülür ve gözlemcinin algıladığı zamana göre fark oluşur.

Uzay gemisindeki insana göre gittiği yol 1 ışık yılıdır.Çünkü atıyorum 0.9C hızında 1.2 yıl yolculuk yapmış olsun.

Dünyadaki gözlemciye göre ise 0.9C hızıyla 120 yıl yolculuk yapmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzay gemisindeki insana göre gittiği yol 1 ışık yılıdır.Çünkü atıyorum 0.9C hızında 1.2 yıl yolculuk yapmış olsun.

Dünyadaki gözlemciye göre ise 0.9C hızıyla 120 yıl yolculuk yapmıştır.

Sadece değeri atmamışın hesabı da atmışsın gördüğüm kadarıyla. 0,9c hızı ile hareket eden şeyin zamanı 0,81 kat uzar o kadar fazlası değil.

Edit: yanlış hesabımı düzelttim.

tarihinde alpcakir tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir çok "tür" zamandan bahsediliyor iletilerde.

Hangi "zaman türü" kimin saati ile (hareketsiiz kişinin saati ile mi, hareket eden kişinin saati ile mi?) ölçüldüğünü temiz bir şekilde yazılırsa, daha anlaşılır olur.

"Zaman türü" derken anlatmak istediğim şu ölçme türleri;

- Hareketsiz kişi kendi saati ile kendi zamanını ölçebilir.

- Hareketsiz kişi kendi saati ile hareket eden kişinin zamanını ölçebilir.

- Hareket eden kişi kendi saati ile kendi zamanını ölçebilir.

- Hareket eden kişi kendi saati ile hareket etmeyen kişinin zamnını ölçebilir.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

bunu kastetmiştim.

ışık hızında giden bir araçtaki kişi, yüz ışık yılı mesafeye seyahat ederse yolda geçirdiği zaman ne kadardır?

Kütlesi olan hiçbir şey ışık hızına çıkamaz.Teorik olarak imkansızdır.Eğer formüle göre hesaplamaya kalkarsanız geçen zaman sıfır olacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Alfa Centauri’nin bize uzaklığı 37,84 trilyon km.dir.

Işık bu yolu 4,5 yılda katederken,

şu ana kadar insan eliyle yapılmış en hızlı araçlar olan ve güneş sistemi içindeki görevlerini bitirip halen yıldızlar arası boşlukta yol alan Pioneer’lar saatte 60.000 km.hız yapmaktadırlar.

Biz bu araçlarla bizim sistemimizin dışında olan Alfa Centuriye gitmeye kalksak tam 80,000 yılda bu yıldıza varabiliriz.

Bu yıldızda güneş sisteminin kapı komşusu.

İşik bu yolu 4,5 yılda alıyor.

Bizim sistemse saman yolunda vir nokta,daha neçe saman yollarınında olduğunu düşünürsek.

Işığın bile 4,5 yıda güneş sistemimizin en yakın kapı komşumuz yıldıza gidebilirse sistemimiz dışı yolculuğu hayal bülem edemeycez.

Yattı bizim yeni dünyalara getme işimiz.

tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Işığın ister kütle özelliği olsun, ister dalga. Sonuçta bir ışık kaynağından evrene yayılmaktadır. Ulaştığı yerlere kaynağın bilgilerini taşımaktadır. Dolayısıyla. Herhangi bir ışık kaynağının özelliklerine ulaşmak için gelen ışığı iyi analiz edersek pek çok bilgiye ulaşırız.

Bir cismin uzaklığını kestirebilmek için en az iki açıdan (iki noktadan) bakmak gerekiyor. Ancak cismin uzaklığı arttıkça bakmamız gereken iki noktanın da aralarındaki uzaklığın artması gerekmektedir. Yıldızlar arası mesafelerde ise, bakış noktalarımız arasındaki mesafenin önemi kalmamaktadır. Bu kez yine ışığın yayılma özelliklerinden ve tayfından yararlanılmaktadır. Bilindiği gibi beyaz ışığın tayfı kırmızı ve mor renkleri arasındaki gökkuşağı renkleridir. Işık yayan cismin kendi hızının da önemi vardır. Işık hızına yakın hızlarda hareket eden bir yıldızın yaydığı ışığın tayfı (ışık kaynağı bizden uzaklaşıyorsa) kırmızıya kayar. (yaklaşıyor ise mora) Bu özelliği ile evrene baktığımızda, Bir iki galaksi dışındaki bütün galaksiler kırmızıya kaymaktadır. Bu kırmızıya kaymaya bakarak galaksilerin birbirlerinden uzaklaştığını ve evrenin genişlediği hükmüne varıyoruz.

Maddelerin yıldızlar arası mesafeyi kat etmesi enerji gerektirmektedir. Yıldızlar arasındaki mesafeyi, uzayın bükülmesi esprisini yakalayarak, kestirme yollar (kurt delikleri) bulunabilir. Ayrıca; Hani şu pilot dalga esprisi var ya. (Tüm evreni aynı anda kat edebilen dalga) Bu tür dalgalara hükmedebilirsek, Evrenin en uç noktalarına gönderip buralarda da yansımalarını sağlayabilirsek, evrenin herhangi bir yerine maddi olarak ulaşmanın gereği kalmaz. İstediğimiz noktasından istediğimiz anda bilgi alabiliriz.

Fanteziler nasıl?

Güzel mi?

(Bana ait değiller.)

Sevgiler.

tarihinde drekinci tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kütlesi olan hiçbir şey ışık hızına çıkamaz.Teorik olarak imkansızdır.Eğer formüle göre hesaplamaya kalkarsanız geçen zaman sıfır olacaktır.

Yani biz şimdi bir düzenek yapsak ve uzay aracını saatte 300 km hızla gidecek şekilde fırlatsak ,

araç içindekilerle beraber ışık olup gidecek, kütle olan herşey yok olacak başka çaresi yok diyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani biz şimdi bir düzenek yapsak ve uzay aracını saatte 300 km hızla gidecek şekilde fırlatsak ,

araç içindekilerle beraber ışık olup gidecek, kütle olan herşey yok olacak başka çaresi yok diyorsun?

Sadece fotonlar ışık hızında hareket edebilir,onlar da kütlesiz partiküllerdir.

Kütleli partiküller ise ışık hızına yakın hızlara ulaşabilir.Bu durumda partiküller için zaman büzülmesi gerçekleşir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece fotonlar ışık hızında hareket edebilir,onlar da kütlesiz partiküllerdir.

Kütleli partiküller ise ışık hızına yakın hızlara ulaşabilir.Bu durumda partiküller için zaman büzülmesi gerçekleşir.

peki mesela elimize bir taş aldık ve bunu ileriye doğru fırlattık.

taşa hız kazandırmış olduk.

kazandırdığımız hız bir bakıma kütlesine eklenmiş olmuyor mu?

Çünkü bu taş çarpsa mesela normal kütlesinden daha fazla bir etki hissetmeyecek miyiz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

bunu kastetmiştim.

ışık hızında giden bir araçtaki kişi, yüz ışık yılı mesafeye seyahat ederse yolda geçirdiği zaman ne kadardır?

taopaipai'ın da belirttiği gibi

Kütlesi olan hiçbir şey ışık hızına çıkamaz.Teorik olarak imkansızdır.Eğer formüle göre hesaplamaya kalkarsanız geçen zaman sıfır olacaktır.

Ama araçtaki kişi mesela ışık hızının % 80'i kadar bir hızla hareket etseydi, özel göreliliğe göre

- Durağan kişi bir mesafeyi 100 ışık yılı olarak ölçüyorsa, bu mesafe hareket eden kişi tarafından 60 ışık yılı kadar algılanır.

- Durağan kişinin saatı ile bu yolculuk 125 yıl olarak ölçülür

- Hareket eden kişinin saatı ile bu yolculuk 75 yıl olarak ölçülür.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

peki mesela elimize bir taş aldık ve bunu ileriye doğru fırlattık.

taşa hız kazandırmış olduk.

kazandırdığımız hız bir bakıma kütlesine eklenmiş olmuyor mu?

Çünkü bu taş çarpsa mesela normal kütlesinden daha fazla bir etki hissetmeyecek miyiz?

Sevgili BA'AL.

Bizim fırlatmamaızla kütlede bir değişiklik olmuyor. Kütle yine aynı kütle.

Hissettiğiiz etki kuvvetle ilgili.

Mesela sol elinle 100 gramlık sert bir cismi kaldır. SAğ elin yarım metre aşağıda, tutmak için hazır beklesin.

Cismi bırak, sağ eline dişsin. Herhangi bir acı hissetmezsin.

Ama sağ elin masanın üzerinde ise, acıyı hissedersin. Kütle aynı kütle, yükseklik aynı yikseklik, hız aynı hız olduğu halde, acıyı hissedersin.

Aradaki fark:

- Birinci durumda cisim sağ eline düştüğünde, sağ elin cisim ile beraber aşağı doğru bir miktar hareket etti. Cismin hızının sıfırlanması için bir miktar vakit geçti. Bu durumda oluşan kuvet azdır.

- İkinci durumda, sağ elin masa üzerinde duruduğu için, sağ elin daha fazla aşağıya inemedi. Cismin hızı aniden sıfırlandı. Bu durumda oluşan kuvvet, bir önceki örnekteki kuvvetten çok daha büyük.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

peki mesela elimize bir taş aldık ve bunu ileriye doğru fırlattık.

taşa hız kazandırmış olduk.

kazandırdığımız hız bir bakıma kütlesine eklenmiş olmuyor mu?

Çünkü bu taş çarpsa mesela normal kütlesinden daha fazla bir etki hissetmeyecek miyiz?

Hissedeceğiz fakat bunun sebebi taşın kütlesinin artması dğeil.Hız kazanmış bir cisim bize çarptığında duracak ve bu sırada momentumunu bize aktaracak.Mesela bir mermi bir taştan çok daha fazla hasar verir.Kütlesi taştan küçük olmasına karşın hızı ve dolayısıyla momentumu çok daha büyüktür.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Sanırım Yahudı atom bilgini Enıştaynın şöyle bir sözü var.

Insana ışık hızı verilirse ınsanda camı kırmadan geçer.

Burdan şu anlaşılıyor.

Insanda ınsanlığından çıkar.

Demek oluyorkı, hiçbir canlıya bu hız verilemez.

Verildigi zaman canlı tüm özellişklerini sıfırlar.

Eeeee,böylede olunca ınsanın bizim güneş sistemimizin dışındakı en yakın komşu gezegenlere bile gitmesi mümkün olamayacaktır.

Işınlama dışında.

Mehemmedin ARŞA nasıl gettigini araştırmah gerek.

Henki duayla katetti bu yolu.

Baharsınız o duayla anında ŞIP deye orda oluruz.

SADAKALLAHUL AZIM:-))))).

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...