Jump to content

Kuran Çevirilerindeki Çarpıtmalar


Recommended Posts

Kuran'ın tercüme edilip edilemeyeceği hep tartışmalıdır. Bu nedenle mütercimler(çevirmenler) çeviri(tercüme) yerine meali (anlamı) kelimesini tercih ederler.

Kuranın birebir çevirisi zor derler. Neden zor?

Önce çevirilerde neden ve nasıl çarpıtma yapılıyor ona bakalım.

  • Özellikle eski ahitten alınan veya zaten bilinen konularda özet ve üstü kapalı anlatımlar bulunması.
  • Ayet ayet çevirildiğinde cümle düşüklükleri olması ve bu nedenle çok fazla ek yapılması ihtiyacı.
  • Kelimelerin tam karşılığının başka bir dildeki anlamının basitmiş gibi görünmesinden duyulan kaygı.
  • İkinci şahıs tarafından söylenen ayetler ve durumu kurtarmak için eklenmiş De ki eklentileri.
  • Yazıldığı çağın hatta antik çağın bilgi düzeyini yansıtan ayetlerin veya bir kelimenin tam karşılığının sakıncalı bulunması.
  • Arapçadan farklı bir dilde yazıldığında ilahi özelliğini yitiriyormuş hissine kapılma.

Bilim ilerledikçe bu çarpıtmalar da artmaktadır. Kimilerine göre imanı artırdığı için çarpıtmada günah yoktur.

Peki bu çevirilerde hangi çarpıtmalar var?

Bir örnek ben vereyim.

Arşın karşılığı taht olduğu halde bu kelime kullanılmaz. Yol, felek yerine yörünge tercih edilir.

Peki başka ne gibi çarpıtmalar var?

tarihinde anarkom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 358
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

dahv, söcüğünü yanlış yorumlayarak dünyanın şekline farklı bakış açısı getirilmiştir. dahv mana itibari ile devekuşu yumurtasına verilen isimdir.

yumurtaya verilen isimdir, undan dolayıdır ki, dünyanın şeklinin aynısı olmasa da, eldeki imkanlarla yada 1400 yıl önce insanlara tarif olarak ifade edilebilecek bir örnektir. top gibi yuvarlak demiyor, elipsi işaret eden bir şekili ifade eden tercümedir.

işte 50 kere yazsam da meale bakarak hüküm vermeyiniz demem bundan dolayıdır. Kuranı Kerim apaçıktır ama insanlar apaçıkmı, işte görüyoruz sonuçları.

tarihinde Bersann tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Camdan bir kubbe, küre gibi düşünülen göğün, allah tarafından yükseltildiğini söyleyen ayetler çarpıtılarak evrenin genişlemesini anlatıyormuş gibi göstermeye çalışılır.

Eski mitolojilerde bu göğü düşmesin diye Atlas tutarmış.

Elmalılı Hamdi Yazır orjinal çeviri. Yıl: 1935

[051.047] Bir de Semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şübhe yok ki biz çok vüs'a malikiz.

Günümüz çevirmenleri

51.47 Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

dahv, söcüğünü yanlış yorumlayarak dünyanın şekline farklı bakış açısı getirilmiştir. dahv mana itibari ile devekuşu yumurtasına verilen isimdir.

yumurtaya verilen isimdir, undan dolayıdır ki, dünyanın şeklinin aynısı olmasa da, eldeki imkanlarla yada 1400 yıl önce insanlara tarif olarak ifade edilebilecek bir örnektir. top gibi yuvarlak demiyor, elipsi işaret eden bir şekili ifade eden tercümedir.

işte 50 kere yazsam da meale bakarak hüküm vermeyiniz demem bundan dolayıdır. Kuranı Kerim apaçıktır ama insanlar apaçıkmı, işte görüyoruz sonuçları.

cahiliye şairlerinden ümeyye b. ebu salt bir şiirinde şöyle söylemektedir:

"Yaradan dünyayı devekuşu yumurtası (dahv) şeklinde yarattıktan sonra üzerine canlılar yaydı"

Bu şiir de 1500 yıllık ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'ın tercüme edilip edilemeyeceği hep tartışmalıdır. Bu nedenle mütercimler(çevirmenler) çeviri(tercüme) yerine meali (anlamı) kelimesini tercih ederler.

Kuranın birebir çevirisi zor derler. Neden zor?

Önce çevirilerde neden ve nasıl çarpıtma yapılıyor ona bakalım.

  • Özellikle eski ahitten alınan veya zaten bilinen konularda özet ve üstü kapalı anlatımlar bulunması.
  • Ayet ayet çevirildiğinde cümle düşüklükleri olması ve bu nedenle çok fazla ek yapılması ihtiyacı.
  • Kelimelerin tam karşılığının başka bir dildeki anlamının basitmiş gibi görünmesinden duyulan kaygı.
  • İkinci şahıs tarafından söylenen ayetler ve durumu kurtarmak için eklenmiş De ki eklentileri.
  • Yazıldığı çağın hatta antik çağın bilgi düzeyini yansıtan ayetlerin veya bir kelimenin tam karşılığının sakıncalı bulunması.
  • Arapçadan farklı bir dilde yazıldığında ilahi özelliğini yitiriyormuş hissine kapılma.

Bilim ilerledikçe bu çarpıtmalar da artmaktadır. Kimilerine göre imanı artırdığı için çarpıtmada günah yoktur.

Peki bu çevirilerde hangi çarpıtmalar var?

Bir örnek ben vereyim.

Arşın karşılığı taht olduğu halde bu kelime kullanılmaz. Yol, felek yerine yörünge tercih edilir.

Peki başka ne gibi çarpıtmalar var?

Kaynak ver ki ,iddiaların tutarlı olsun.Arş kelimesinin taht anlamı taşıdığına kaynağın nedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

dahv, söcüğünü yanlış yorumlayarak dünyanın şekline farklı bakış açısı getirilmiştir. dahv mana itibari ile devekuşu yumurtasına verilen isimdir.

yumurtaya verilen isimdir, undan dolayıdır ki, dünyanın şeklinin aynısı olmasa da, eldeki imkanlarla yada 1400 yıl önce insanlara tarif olarak ifade edilebilecek bir örnektir. top gibi yuvarlak demiyor, elipsi işaret eden bir şekili ifade eden tercümedir.

işte 50 kere yazsam da meale bakarak hüküm vermeyiniz demem bundan dolayıdır. Kuranı Kerim apaçıktır ama insanlar apaçıkmı, işte görüyoruz sonuçları.

Kuranın tekniği, en naif cümleler ve kelimelerle, birçok şeyi anlatmasıdır.Bu yüzden her kelime çok iyi tahlil eilmeli ve o kelimenin kuran bütününde nasıl kullanılıp neyi anlatmayı hedeflediğide dikkate alınmalıdır.Genel olarak Kuran, kelimelerinin anlamlarını kendi açıklar.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Camdan bir kubbe, küre gibi düşünülen göğün, allah tarafından yükseltildiğini söyleyen ayetler çarpıtılarak evrenin genişlemesini anlatıyormuş gibi göstermeye çalışılır.

Eski mitolojilerde bu göğü düşmesin diye Atlas tutarmış.

Elmalılı Hamdi Yazır orjinal çeviri. Yıl: 1935

[051.047] Bir de Semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şübhe yok ki biz çok vüs'a malikiz.

Günümüz çevirmenleri

51.47 Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.

Pardon nerde cam,
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran yıldızları göğün tavanına asılı çıra zanneder. Kıyamet günü sönüp yeryüzüne düşeceklerdir.

Elmalılı 1935 [İnfitar 2] Ve Yıldızlar döküldüğü vakıt

Diyanet 2009 [İnfitar:2] Yıldızlar saçıldığı zaman,

Pardon nerde asılı, nerde çıra.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranın tekniği, en naif cümleler ve kelimelerle, birçok şeyi anlatmasıdır.Bu yüzden her kelime çok iyi tahlil eilmeli ve o kelimenin kuran bütününde nasıl kullanılıp neyi anlatmayı hedeflediğide dikkate alınmalıdır.Genel olarak Kuran, kelimelerinin anlamlarını kendi açıklar.

cahiliye şairlerinden ümeyye b. ebu salt bir şiirinde şöyle söylemektedir:

"Yaradan dünyayı devekuşu yumurtası (dahv) şeklinde yarattıktan sonra üzerine canlılar yaydı"

Bu şiir de 1500 yıllık ;)

kur-an'da bu tür ifadelere tesadüf edildiğinde mucize olarak add-ediliyor da ümeyye söylediğinde neden bunlar mucize olarak aynı hayreti uyandırmıyor müslüman bünyelerde ? 1400 yıl önce muhammed bunları bilemezdi diyerek onun peygamberliğine bunları delil yapanlar acaba ümeyye için neden aynı sonuca var mıyorlar ?

Oysa ümeyyenin mucizeleri saymakla bitmez: "Dünyanın dengesi için dağların kazık görevi gördüğünü" söyleyen şaiir de yine muhammed'den önce ümeyyedir !

Link to post
Sitelerde Paylaş

kur-an'da bu tür ifadelere tesadüf edildiğinde mucize olarak add-ediliyor da ümeyye söylediğinde neden bunlar mucize olarak aynı hayreti uyandırmıyor müslüman bünyelerde ? 1400 yıl önce muhammed bunları bilemezdi diyerek onun peygamberliğine bunları delil yapanlar acaba ümeyye için neden aynı sonuca var mıyorlar ?

Oysa ümeyyenin mucizeleri saymakla bitmez: "Dünyanın dengesi için dağların kazık görevi gördüğünü" söyleyen şaiir de yine muhammed'den önce ümeyyedir !

Ümeyye kimdir.Hakkında ne kadar bilgiye sahibir.Zira Kurandaki yazanlar, nuh zamanından beri bilinen, Allahın nuha vahyettiği bilgilerdir.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ümeyye kimdir.Hakkında ne kadar bilgiye sahibir.Zira Kurandaki yazanlar, nuh zamanından beri bilinen, Allahın nuha vahyettiği bilgilerdir.

imam Kurtubi şuara suresi 224. ayetin tefsirinde, imam süyuti ise A'raf suresinin 175. ayetinin tefsirinde ondan bahseder. ümeyye b. ebu salt da tıpkı muhammed gibi şiirlerinin(ayetlerin) başında mukatta harfler (ör: "elif-lam-mim" gibi) kullanan Hanif bir şaiirdir. Şiirlerinde yedi kat semadan ve yeryüzünden bahseder. Gökyüzünün direksiz yükselişini anlatan bir şiiri vardır. sözlerine "Elhamdulillah" diyerek başlar.

Muhammed'in şerid adında bir sahabeden ümeyyenin şiirlerini dinlediği de biliniyor. muhammed bir gün şerid'i devesinin arkasına bindiriyor ve yola devam ederken şerid ümeyyenin şiirlerinden 100 şiir okuyor ona. Bunun dışında ümeyyenin kız kardeşinin de abisinin şiirleri hakkında muhammed'e bilgi verdiği biliniyor. Faria'nın anlattıklarına göre ümeyyenin ruhani varlıklar tarafından kalbi açılmış temizlenmiş ve tekrar yerine takılmış, Bundan sonra ümeyye ruhani alemden şiirler(ayetler) öğrenip-okumaya başlamış. Muhammed söz konusu şiirleri dinledikten sonra Faria binti ebi salta diyor ki: "Meğer ki senin abin şiirleri ile müslümanmış ancak kendisi kafir"

Link to post
Sitelerde Paylaş

cahiliye şairlerinden ümeyye b. ebu salt bir şiirinde şöyle söylemektedir:

"Yaradan dünyayı devekuşu yumurtası (dahv) şeklinde yarattıktan sonra üzerine canlılar yaydı"

Bu şiir de 1500 yıllık ;)

şiirde dünyanın şekline gönderme yapılmıyor mu ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

şiirde dünyanın şekline gönderme yapılmıyor mu ?

Biz de onu diyoruz zaten muhterem. Dünyanın biçimi için kur-an'daki "Dahv" benzetmesi mucize kabilinden ele alınıyor da neden kur-an'dan daha önce bu benzetmeyi kendi şiirinde yapmış olan ümeyye aynı iltifata layık görülmüyor ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

imam Kurtubi şuara suresi 224. ayetin tefsirinde, imam süyuti ise A'raf suresinin 175. ayetinin tefsirinde ondan bahseder. ümeyye b. ebu salt da tıpkı muhammed gibi şiirlerinin(ayetlerin) başında mukatta harfler (ör: "elif-lam-mim" gibi) kullanan Hanif bir şaiirdir. Şiirlerinde yedi kat semadan ve yeryüzünden bahseder. Gökyüzünün direksiz yükselişini anlatan bir şiiri vardır. sözlerine "Elhamdulillah" diyerek başlar.

Muhammed'in şerid adında bir sahabeden ümeyyenin şiirlerini dinlediği de biliniyor. muhammed bir gün şerid'i devesinin arkasına bindiriyor ve yola devam ederken şerid ümeyyenin şiirlerinden 100 şiir okuyor ona. Bunun dışında ümeyyenin kız kardeşinin de abisinin şiirleri hakkında muhammed'e bilgi verdiği biliniyor. Faria'nın anlattıklarına göre ümeyyenin ruhani varlıklar tarafından kalbi açılmış temizlenmiş ve tekrar yerine takılmış, Bundan sonra ümeyye ruhani alemden şiirler(ayetler) öğrenip-okumaya başlamış. Muhammed söz konusu şiirleri dinledikten sonra Faria binti ebi salta diyor ki: "Meğer ki senin abin şiirleri ile müslümanmış ancak kendisi kafir"

Herşeyden önce rivayeter hiçbirşeyin delili değildir, Ama bir tahlil yapacak olursak, Hz muhammedin ailesi ve kabilesi, ibrahimin dinine mensup olmakla övünürlerdi.Putperestler Allaha ibadet ederlerdi fakat kendi uydurdukları yöntemlerle.Herşey Kuran ve hz Muhammetle birden ortaya çıkmadı.Dediğim gibi islam Hz nuhun şeriatına kadar uzanır.Kuranda her topluma uyarıcılar gönderildiğinden bahsedilir.Bu uyarıcıların muhteviyatını tam olarak bilmiyoruz.Bazı kişiler ilham yolu ile, bazı bilgiler almış olabilecekleri gibi, eski öğretilerden aktarılmış sözlü edebiyattanda etkilenmiş olabilirler.

Ümeyyenin kimliği meçhul olmakla beraber, şeytanda Allahın tüm yaratma sanatına vakıftır, Kuranı herkezden çok bilir, ama kafirdir.Ayetleri okumak insanı kafirlikten uzaklaştırmaz, Kaldıki ateistlerde ayetleri okumaktadırlar.Fakat mümin değillerdir.Bir insanı mümin yapan söyledikleri değil, kalbiyle tasdik ettikleridir.Bu rivayet kahramanı ümeyyenin kalbini bilemeyiz.O bir Allah dostu olsa bile,Kuran geldikten sonra onun hükmü son bulmuştur.İslami açıdan durum budur. Zira Kuranda yazanları bütün peygamberler söylemiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ümeyyenin kimliği meçhul olmakla beraber, şeytanda Allahın tüm yaratma sanatına vakıftır, Kuranı herkezden çok bilir, ama kafirdir.Ayetleri okumak insanı kafirlikten uzaklaştırmaz, Kaldıki ateistlerde ayetleri okumaktadırlar.Fakat mümin değillerdir.Bir insanı mümin yapan söyledikleri değil, kalbiyle tasdik ettikleridir.Bu rivayet kahramanı ümeyyenin kalbini bilemeyiz.O bir Allah dostu olsa bile,Kuran geldikten sonra onun hükmü son bulmuştur.İslami açıdan durum budur. Zira Kuranda yazanları bütün peygamberler söylemiştir.

Tabii ya, şeytan sonsuza kadar işkence görmeye meraklı olduğu için bile bile Allah'ı gördüğü halde ona kafa tutuyor. Buna ancak gerizekalılar inanır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herşeyden önce rivayeter hiçbirşeyin delili değildir, Ama bir tahlil yapacak olursak, Hz muhammedin ailesi ve kabilesi, ibrahimin dinine mensup olmakla övünürlerdi.Putperestler Allaha ibadet ederlerdi fakat kendi uydurdukları yöntemlerle.Herşey Kuran ve hz Muhammetle birden ortaya çıkmadı.Dediğim gibi islam Hz nuhun şeriatına kadar uzanır.Kuranda her topluma uyarıcılar gönderildiğinden bahsedilir.Bu uyarıcıların muhteviyatını tam olarak bilmiyoruz.Bazı kişiler ilham yolu ile, bazı bilgiler almış olabilecekleri gibi, eski öğretilerden aktarılmış sözlü edebiyattanda etkilenmiş olabilirler.

Ümeyyenin kimliği meçhul olmakla beraber, şeytanda Allahın tüm yaratma sanatına vakıftır, Kuranı herkezden çok bilir, ama kafirdir.Ayetleri okumak insanı kafirlikten uzaklaştırmaz, Kaldıki ateistlerde ayetleri okumaktadırlar.Fakat mümin değillerdir.Bir insanı mümin yapan söyledikleri değil, kalbiyle tasdik ettikleridir.Bu rivayet kahramanı ümeyyenin kalbini bilemeyiz.O bir Allah dostu olsa bile,Kuran geldikten sonra onun hükmü son bulmuştur.İslami açıdan durum budur. Zira Kuranda yazanları bütün peygamberler söylemiştir.

ümeyyenin kimliği gayet açıktır muhterem. Şiirlerinde sürekli hanifliği öven ve tek tanrı inancını savunan bir şaiirdir kendisi. Ne yazık ki muhammed'in ilahi ilhama mazhar olduğundan hiç şüphe etmeyen ve bu tavırlarının gerekçesi olarak da muhammed'in 1400 yıl öncesi için mucize sayılacak söylemlerini gösterenler, ümeyye söz konusu olduğunda aynı iltifatı layık görmeyerek esirgemektedirler. oysa ki kur-an'daki mucize olarak addedilen bir çok ifade ümeyyenin şiirlerinde mevcuttur. Tarih olarak da muhammed'den öncedir... Hal böyleyken hiç kimse muhammed'in "eski öğretilerden aktarılmış sözlü edebiyattan etkilenmiş olabileceği" ihtimali üstünde durmaz ve lakin aynı kişiler ümeyye ebi salt'a şüpheyle bakarlar. iman denilen mefhum böyle bir şey sanırım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz de onu diyoruz zaten muhterem. Dünyanın biçimi için kur-an'daki "Dahv" benzetmesi mucize kabilinden ele alınıyor da neden kur-an'dan daha önce bu benzetmeyi kendi şiirinde yapmış olan ümeyye aynı iltifata layık görülmüyor ?

esasında ümeyye o kadar önemli değil, ümeyye kabul görse ne olur görmese ne olur, ölmüş gitmiş, Allah hakkındaki kararı verecektir. biz şimdi birkaç kaynağa bakarak ne söylersek ümeyye için net bilgi veremeyiz.

bu konudan şu ders çıkarılmalı, 1400 yıl önce dile kolay, insanlık tuvalet nedir bilmiyor, avrupa diye örnek aldıkları ülkeler, banyo nedir bilmiyor, saraylarda, evlerde lavabo yok, yani öyle bir zaman ki, bu devirde Kuranı Kerim, öyle bir lisanla ortaya çıkıyor ki, insanlar hala buna uydurma diyorlar, acınacak hal değilmi bu durum.

temizlik, hijyen nedir bilmeyen bir çağ da böyle kusursuz bir kitap vahy oluyor ve hala insanlar bahane arıyorlar.

yazık gerçekten çok yazık...

Link to post
Sitelerde Paylaş

esasında ümeyye o kadar önemli değil, ümeyye kabul görse ne olur görmese ne olur, ölmüş gitmiş, Allah hakkındaki kararı verecektir. biz şimdi birkaç kaynağa bakarak ne söylersek ümeyye için net bilgi veremeyiz.

bu konudan şu ders çıkarılmalı, 1400 yıl önce dile kolay, insanlık tuvalet nedir bilmiyor, avrupa diye örnek aldıkları ülkeler, banyo nedir bilmiyor, saraylarda, evlerde lavabo yok, yani öyle bir zaman ki, bu devirde Kuranı Kerim, öyle bir lisanla ortaya çıkıyor ki, insanlar hala buna uydurma diyorlar, acınacak hal değilmi bu durum.

temizlik, hijyen nedir bilmeyen bir çağ da böyle kusursuz bir kitap vahy oluyor ve hala insanlar bahane arıyorlar.

yazık gerçekten çok yazık...

Hayatında Kuran'dan başka kitap görmediğin nasıl da belli.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaynak ver ki ,iddiaların tutarlı olsun.Arş kelimesinin taht anlamı taşıdığına kaynağın nedir.

Peki Arş nedir? Taşınabilir bir şey midir? Arş'ın türkçe karşılığı nedir? Ingilizceye throne diye çevrilen bu kelime neden Türkçeye taht diye çevrilmez?

Sana bir soru.

Neden kıyamet günü bu Arş' ı (tahtı) sekiz melek taşıyacak? Şimdi taşımaya gerek yok mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...