Jump to content

Sessiz Bekçi - Beyin kontrolü


Recommended Posts

http://www.radikal.com.tr/turkiye/biber_gazi_yerine_sessiz_bekci-1087135

bilimsel olarak mümkün olan bir şey mi bu? insan gözle görme dışında emd leri algılayamaz farkındalık oluşturamaz. ancak bu habere göre emd ler insanda etkiye neden oluyor buradaki etki emd nin etkisi mi yoksa emd nin meydana getirdiği ısının etkisi mi? örneğin pc den çıkan elektromanyetik dalgaları ya da yüksek gerilim hatlarından ortaya çıkan emd ler çok yüksek boyuttadır ancak hiçbir etkisi yok yani ısı oluşturup yakmıyor.bu haberdeki nasıl olacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

peki pc den çıkan emdler bu ısınmaya sebep olmuyor mu veya insandaki beyin dalgaları veya mr cihazlarındaki emd ler filan. bunlar neden ısı yapmıyor?

Isı enerji miktarı ile ilgili. Enerji ne kadar yüksekse ısı da o kadar fazla. Dalgalar enerjiyi iletiyor. Beyinden etrafa enerji yayılmıyor. Diğer cihazlardan yayılan elektromanyetik dalgalar canlı dokuları ısıtacak kadar kuvvetli değil. Havayı biraz ısıtıyor olabilirler. O dalgaların etki alanı çok dar.. Etrafa fazla yayılmıyorlar.
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

http://en.wikipedia....e_Denial_System

Deri altındaki normal yağ dokusunu ısıtarak etkisini gösteriyor.

Öldürücü olmayan bir sistem.

hocam yeni konu açma gereği duymadan şunu da bu başlık altına ekleyeyim dedim: bazı sitelerde amerikan ordusunun ırak savaşında saddamın askerlerini elektromanyetik dalgalar ile kaçırttığı söyleniyordu(düşük frekanslı ses vs her türlü etki olabilir.) sizce bu efsane mi yoksa gerçek mi? bilimsel olarak mümkün mü?

edit: bu başlıkta bahsedilen mikrodalga yani deri altındaki suyu ısıtma ile değil. bu olay direkt olarak çeşitli nereden geldiği belli olmayan sesleri veya bazı görüntüleri zihne yollayarak olduğu söyleniyor.

tarihinde limalima tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

hocam yeni konu açma gereği duymadan şunu da bu başlık altına ekleyeyim dedim: bazı sitelerde amerikan ordusunun ırak savaşında saddamın askerlerini elektromanyetik dalgalar ile kaçırttığı söyleniyordu(düşük frekanslı ses vs her türlü etki olabilir.) sizce bu efsane mi yoksa gerçek mi? bilimsel olarak mümkün mü?

edit: bu başlıkta bahsedilen mikrodalga yani deri altındaki suyu ısıtma ile değil. bu olay direkt olarak çeşitli nereden geldiği belli olmayan sesleri veya bazı görüntüleri zihne yollayarak olduğu söyleniyor.

Uygun frekansı, uygun şekilde modüle ederek, bunu başarabilirsin. Elektronik fiziği buna imkan verir. Ama bunu yapacak DSP teknolojisini, araştıracak tıp teknolojisini vs. önce bir geliştirirsen, ondan sonra olur o ancak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uygun frekansı, uygun şekilde modüle ederek, bunu başarabilirsin. Elektronik fiziği buna imkan verir. Ama bunu yapacak DSP teknolojisini, araştıracak tıp teknolojisini vs. önce bir geliştirirsen, ondan sonra olur o ancak.

iyide duymadığımız görmediğimiz birşey(emd) nasıl bizim zihnimize görüntü yollayabilir veya ses duyurabilir?

insandaki duyuların uyarılma şekilleri belli kulak mekanik burun ve dil kimyasal deri mekanik göz ışık(emd) yani elektromanyetik dalgaları algılayan tek organ gözdür(koni,çomak hücreleri) bunların algılamadığı elektromanyetik dalgalar nasıl bizde farkındalık yaratabilir.yani birisi bize emd gönderse bile o emd sadece gözümüzle algılanabilir. göz de sadece görünür ışığı algılar bu dalgaboylarında imkansız algı olması.kaldı ki gözün algılaması için önce algılanan nesne gözün görüş alanına girmesi lazım. kaldı ki emd tek başına birşey değildir mesela gönderilen emd cızırtı yükselme alçalma şeklinde alınır bilgisayarlarda yani emd bunların bileşkesi gibi(kod) dur yani bilgi değil kodu taşır. yani farkındalık oluşturamadığı için bizim yanımızdan bu kod geçip gidecektir.

tarihinde limalima tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

iyide duymadığımız görmediğimiz birşey(emd) nasıl bizim zihnimize görüntü yollayabilir veya ses duyurabilir?

insandaki duyuların uyarılma şekilleri belli kulak mekanik burun ve dil kimyasal deri mekanik göz ışık(emd) yani elektromanyetik dalgaları algılayan tek organ gözdür(koni,çomak hücreleri) bunların algılamadığı elektromanyetik dalgalar nasıl bizde farkındalık yaratabilir.yani birisi bize emd gönderse bile o emd sadece gözümüzle algılanabilir. göz de sadece görünür ışığı algılar bu dalgaboylarında imkansız algı olması.kaldı ki gözün algılaması için önce algılanan nesne gözün görüş alanına girmesi lazım. kaldı ki emd tek başına birşey değildir mesela gönderilen emd cızırtı yükselme alçalma şeklinde alınır bilgisayarlarda yani emd bunların bileşkesi gibi(kod) dur yani bilgi değil kodu taşır. yani farkındalık oluşturamadığı için bizim yanımızdan bu kod geçip gidecektir.

Bu kadar basit değil. Her durumda, beynin, yani asıl algın elektrikle çalışıyor, bir bilgisayar gibi. Yani, beynine doğru elektrik sinyalleri ulaşırsa, hepsi mümkün.

Şimdi antenlere dönelim. Bu konuda bir sürü yazdırdın bana. Ama şöyle bir şey var. Normalde EMD dümdüz yayılır gider. Bildiğin bir telde bunu alıcı olarak alır, tarif ettiğimiz gibi. Fakat, eğer EMD sinyalini doğru şekilde oluşturursan, o zaman fiziksel olarak uygun olmayan şeylerde, o sinyalleri alabiliyor olurlar. Bu teknik bugün çeşitli şekillerde zaten kullanılıyor. Özellikle radyoastronomide.

Kısaca, eğer doğru sinyal formunu yakalarsan, insan beynine doğrudan bir şey yollaman teorik olarak mümkün. Fakat, pratikte o formu bulman bir hayli zor. Ama olacaktır, bir zaman, bütçe, araştırma meselesi ki çok çalışan var üstünde.

Ama biraz daha kestirme bir yol var. Malum halüsinojenler vardır. İnsana olmayan şeyler gösterip, sesler duyururlar. Elektrik sinyallerini bir mesaj iletmek için göndermek çok zor, bildiğim bugünün teknolojisi buna yetersiz, dediğim gibi. Ama beyindeki bazı bölgeleri uyarıp, bazı hormonları salgılatmak, bloke etmek vs. mümkün. Bu da kişinin halüsinasyon görmesine sebep olabilir, öyle ki, algı olarak birebir gerçek görünen şeyler hemde.

Bu nispeten çok daha kolay bir teknoloji. Bunun yapılmış olması, duyduğumda beni hiç şaşırtmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kadar basit değil. Her durumda, beynin, yani asıl algın elektrikle çalışıyor, bir bilgisayar gibi. Yani, beynine doğru elektrik sinyalleri ulaşırsa, hepsi mümkün.

Şimdi antenlere dönelim. Bu konuda bir sürü yazdırdın bana. Ama şöyle bir şey var. Normalde EMD dümdüz yayılır gider. Bildiğin bir telde bunu alıcı olarak alır, tarif ettiğimiz gibi. Fakat, eğer EMD sinyalini doğru şekilde oluşturursan, o zaman fiziksel olarak uygun olmayan şeylerde, o sinyalleri alabiliyor olurlar. Bu teknik bugün çeşitli şekillerde zaten kullanılıyor. Özellikle radyoastronomide.

Kısaca, eğer doğru sinyal formunu yakalarsan, insan beynine doğrudan bir şey yollaman teorik olarak mümkün. Fakat, pratikte o formu bulman bir hayli zor. Ama olacaktır, bir zaman, bütçe, araştırma meselesi ki çok çalışan var üstünde.

Ama biraz daha kestirme bir yol var. Malum halüsinojenler vardır. İnsana olmayan şeyler gösterip, sesler duyururlar. Elektrik sinyallerini bir mesaj iletmek için göndermek çok zor, bildiğim bugünün teknolojisi buna yetersiz, dediğim gibi. Ama beyindeki bazı bölgeleri uyarıp, bazı hormonları salgılatmak, bloke etmek vs. mümkün. Bu da kişinin halüsinasyon görmesine sebep olabilir, öyle ki, algı olarak birebir gerçek görünen şeyler hemde.

Bu nispeten çok daha kolay bir teknoloji. Bunun yapılmış olması, duyduğumda beni hiç şaşırtmaz.

aslında sizi anladım. beyinde duygu ve düşüncelerin nasıl çalıştığını(yani hangi hücrelerinin ne aralıkta uyarı vererek oluşturduğunu,örneğin bir insanın korkması için beyindeki şu koordinattaki hücrelerin şu ölçekte uyarımı ile mümkündür gibi) bilirsek uzaktan o bilinen yerlere enerji akışı ile aktiflik verip o duygu/düşünceyi oluştururuz.yani duyu organlarına gerek olmadan direkt olarak beynin kendisine(yani beyin hücrelerine) enerji aktarımı ile gerçekleştirmek.en nihayetinde siz doğru formdan kasıt olarak bunu demek istediniz.ancak bunun ileri versiyonu olan şöyle bir durumdan da söz ettiniz: diyelim ki bir insan herhangi bir nesne mesela vazoyu düşünürken beyinde ne tarz tepkimeler meydana gelir onu bulup ortalama şekilde her insan için benzer olacağından bunları modelleyerek elektromanyetik dalgaların enerjilerini kullanarak(tabi vazoyu düşünürken bu düşünme olayını gerçekleştiren hücrelerin uyarılma seviyelerini bilerek)uygun beyinsel uyarımlar verip kişiye o an o vazoyu düşünmesini sağlamak. yani bunu da daha genişletip fikirsel aktarımlarda kullanmak.ancak bu söylediklerinizin aksadığı yerler var. örneğin insanda algı oluşması için duyu organlarının devreye girmesi lazım yani şunu söyleyeyim insanlar günlük hayatlarında birçok elektromanyetik dalganın tesiri altındadırlar yani konuştuğumuz cep telefonu pc tıbbi tetkikler gibi. bunların hepsi bizdeki hücrelerin enerjisel olarak uyarımına sebep olur yani zaten emdler bizim içimizde geziyor ve doğal olarak bizim hücrelerimizi uyarıyor tepkime yaratıyor yani bütün hücrelerimizde her noktamıza kadar uyarım içindeyiz. eğer sizin dediğiniz gibi olsaydı yani emd ler ile duygu düşünce oluşturmak mümkün olsaydı bu günlük hayattaki emdlerin bizde meydana getirdiği uyarımlar(hücrelerimizdeki enerji aktifleştirilmesi vs) bizde kontrolsüz olarak karmaşaya sürüklerdi durmaksızın uyarımlar sonucunda kesintisiz halüsülasyonlar görürdük.ha derseniz ki o günlük hayattaki emd ler hücreleri uyarmaya yetmiyor ona da cevap vereyim: hücreleri uyarmak çok büyük enerjiler gerektiren birşey değildir hücreler milivolt seviyesindeki akımlarla çalışırlar yani çok küçük bir enerji(aktiflik) farkıdır bu. bu aktiflik farkının çok üstündeki uyarımlarda kontrolsüz olarak da olsa beyinde tepkime meydana getireceklerdir.yani aslen çok düşük olan bu uyarımlar çevreden bize sürekli olarak akmaktadır(elektronik aletlerden) ancak herhangi bir halüsülasyon,fikir,ide oluşmuyor. yani dışarıdan gönderilen elektromanyetik dalgalar bizim beynimizdeki yerleri uyararak tepkime sağlasa bile bunlar algılanamaz. çünkü algı en başta duyu reseptörlerinin eşik enerjisinin aşılmasıyla başlayan elektrokimyasal bir süreçtir bu elektrokimyasal süreç başlamadan algı/farkındalık oluşması imkansızdır.

insanda bulunan emd alıcı hücreler ise sadece gözdeki koni ve çomak hücreleridir. bunların uyarımı ile mümkündür emd ye farkındalık. bu hücrelerde sadece görünür ışık ile uyarılırlar.sizin dediğinizin gerçek olmasının tek yolu beyne çipler yerleştirip gelen emd leri çip yoluyla bizim algılayacağımız yapılara dönüştürme mesela emd gelir çip algılar algılanan bu emd yi sese çevirir kafatasının içinden çıkan ses kulaklarımızla algılanarak(ki kişi aslında beyinin içinden geliyor gibi hisseder ancak kulaklarıyla algılar çipin yerleşim yeri kulak içindeki duyu sinirlerine çok yakındır) ya da gözdeki göme sinirlerinin çok yakınına hatta yanına(yani çok çok küçük çipler) koyarak gelen emd yi algılayan çip ile bizim gözümüze yansıtılabilecek ışığa çevirerek olabilir ancak. yani çip alır bizim algılayabileceğimize çevirir ve bizim duyu sinirlerimize aktarır olay bundan ibaret. başka türlü bir uyarım farkındalık fikir ide vs oluşturmak mümkün değildir. hormon derişimlerini değişimi ise beynin kimyasal yapısında yani çözelti derişimini değiştirerek olmaktadır bunu yapmak için beyne kimyasal olarak o derişimi arttırabilecek madde girişi/çıkışı olmalıdır ki bu da mümkün değildir.

tarihinde limalima tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Duyu organları, bir şeyleri, ışık, koku, sıcaklık, sertlik vs. neyse, elektrik sinyaline çevirir. O nedenle, beyne doğrudan sinyal verebiliyorsanız, tıpkı duyu organından gelen nitelikte bir elektrik sinyali, olay biter.

Yani, senin görme sinirinin beyne bağlandığı yere gerekli sinyali verebilirsen, bildiğin görür insan.

Bugün, deneysel olarak çok düşük çözünürlükte, görme sinirine sinyal vermek suretiyle görüş sağlayan çalışmalar var. Mesela, körlere bir şeyler vs. gösterilebiliyor.

MR gibi teknolojilerin gelişip hücre seviyesinde olan biteni göstermesi başarılırsa, duyu organlarına hiç bulaşmadan koku, ses, görüş vs. hissettirmek mümkün olacaktır.

Tamam, böyle diyoruz, teorik olarak bu böyle, ama pratiği çok zor, o başka mesele.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Duyu organları, bir şeyleri, ışık, koku, sıcaklık, sertlik vs. neyse, elektrik sinyaline çevirir. O nedenle, beyne doğrudan sinyal verebiliyorsanız, tıpkı duyu organından gelen nitelikte bir elektrik sinyali, olay biter.

Yani, senin görme sinirinin beyne bağlandığı yere gerekli sinyali verebilirsen, bildiğin görür insan.

Bugün, deneysel olarak çok düşük çözünürlükte, görme sinirine sinyal vermek suretiyle görüş sağlayan çalışmalar var. Mesela, körlere bir şeyler vs. gösterilebiliyor.

MR gibi teknolojilerin gelişip hücre seviyesinde olan biteni göstermesi başarılırsa, duyu organlarına hiç bulaşmadan koku, ses, görüş vs. hissettirmek mümkün olacaktır.

Tamam, böyle diyoruz, teorik olarak bu böyle, ama pratiği çok zor, o başka mesele.

tamam ama bu dedikleriniz sadece elektronik çipler ile mümkün. belgeselde izledim.bu çipler beyne takılıyor(çok çok küçük çipler) bu çiplerle bilgisayarlardan ve makinelerden oluşan sistem ile haberleşilebilme olanağı var. ama sadece bilgisayar ile oluyor bunlar teknoloji yani. yoksa çıplak beyinle olmuyor.

tarihinde limalima tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

tamam ama bu dedikleriniz sadece elektronik çipler ile mümkün. belgeselde izledim.bu çipler beyne takılıyor(çok çok küçük çipler) bu çiplerle bilgisayarlardan ve makinelerden oluşan sistem ile haberleşilebilme olanağı var. ama sadece bilgisayar ile oluyor bunlar teknoloji yani. yoksa çıplak beyinle olmuyor.

Çok doğru. Fakat çip nihayetinde bir sinire elektrik veriyor, bu işe yarıyor.

Eğer sen, çip kullanmadan o sinirde o sinyali oluşturabilirsen, aynı şeyi yapmış olursun. Bunu yapmak çok zor, ama imkansız değil. Teorik olarak mümkün. Yani, denklemler belli, ama denkleme girecek değererlerden bir sürüsü de bilinmiyor. Burada basit bir denkelme değil, çok boyutlu ve her boyutta bir sürü elemanı olan matrislerden bahsediyoruz ayrıca, deneme yanılma, yani brute force pek fayda etmez bu işlerde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok doğru. Fakat çip nihayetinde bir sinire elektrik veriyor, bu işe yarıyor.

Eğer sen, çip kullanmadan o sinirde o sinyali oluşturabilirsen, aynı şeyi yapmış olursun. Bunu yapmak çok zor, ama imkansız değil. Teorik olarak mümkün. Yani, denklemler belli, ama denkleme girecek değererlerden bir sürüsü de bilinmiyor. Burada basit bir denkelme değil, çok boyutlu ve her boyutta bir sürü elemanı olan matrislerden bahsediyoruz ayrıca, deneme yanılma, yani brute force pek fayda etmez bu işlerde.

hocam bu söylediklerinizin benzerlerine new age sitelerinde baya rastlamıştım. hatta telepatinin bu yolla mümkün olduğunu söylüyordu. yani bir kişinin beyninden çıkan beyin dalgaları başka bir kişinin beynindeki sinirleri uyararak(aynı şu yukarıda dediğiniz yol ile) ona düşüncelerini aktarabileceklerini iddia ediyorlardı. yani zihinden zihine aracısız(teknolojik değil doğal olarak) iletişim sağlanabileceğin iddia ediyorlardı.tabi bu söylediğini titreşim yoluyla da(alıcı ile gönderici aynı/benzer frekansta titreşerek zihinden zihine iletişim mümkündür diyorlardı. kısacası bir sizin söylediğiniz yol ile bir de titreşim(frekans) yolu ile telepati mümkündür diyorlardı. sizce teorik olarak da olsa mümkün -mü?

tarihinde limalima tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok doğru. Fakat çip nihayetinde bir sinire elektrik veriyor, bu işe yarıyor.

Eğer sen, çip kullanmadan o sinirde o sinyali oluşturabilirsen, aynı şeyi yapmış olursun. Bunu yapmak çok zor, ama imkansız değil. Teorik olarak mümkün. Yani, denklemler belli, ama denkleme girecek değererlerden bir sürüsü de bilinmiyor. Burada basit bir denkelme değil, çok boyutlu ve her boyutta bir sürü elemanı olan matrislerden bahsediyoruz ayrıca, deneme yanılma, yani brute force pek fayda etmez bu işlerde.

peki bu sinyali uzaktan oluşturabilmek mümkün mü? yani beyne elektrot bağlayarak oluşur elektriği verir yaparsın ama uzaktan mesela kablosuz/antensiz oluşabilir mi? bu bilimsel olarak mümkün müdür?

tarihinde limalima tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

peki bu sinyali uzaktan oluşturabilmek mümkün mü? yani beyne elektrot bağlayarak oluşur elektriği verir yaparsın ama uzaktan mesela kablosuz/antensiz oluşabilir mi? bu bilimsel olarak mümkün müdür?

Bilimsel olarak mümkün. Ama bunu iyi anlamak gerekiyor.

Bilimsel olarak Alpha Centauri'ye, ışık hızının %99.99 u gibi bir hızla, 15 yılda gidip gelmek mümkün. Ama o hıza nasıl çıkarsın, bu bir soru elbette. Bu da, fizik olarak bunun kadar zor bir problem, ama imkansız değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimsel olarak mümkün. Ama bunu iyi anlamak gerekiyor.

Bilimsel olarak Alpha Centauri'ye, ışık hızının %99.99 u gibi bir hızla, 15 yılda gidip gelmek mümkün. Ama o hıza nasıl çıkarsın, bu bir soru elbette. Bu da, fizik olarak bunun kadar zor bir problem, ama imkansız değil.

yani şunu demek istiyorsunuz: mesela normalde gözün elektrik sinyaline çevireceğini biz hazır olarak veriyoruz yani hazır olarak emdye dönüştürülmüş halini sinirlere veriyoruz. beyin de bunu gözden gelmiş gibi değerlendiriyor. ancak öncelikle modelleme lazım yani bir insanın mesela bir bulutu görmesi gözünde nasıl tepkiler meydana getirir bunun bulunması daha sonra bu tepkimelerin oluşturduğu emd lerin bilgisayar ortamında oluşturulup çeşitli teknolojiler yardımı ile gönderilecek kişinin sinir hücrelerine aktarılması olay bu. ama bir de şu var: emd yapısı gereği çeşitli yükselme alçalma gibi parametreler ile kodlanır. yani mesela tv dalgaları bu çeşitli atlama yükselme alçalma tipinde fonksiyonlardan oluşur ancak tv bu fonksiyonları kendi elektronik aksanı ile çözer ve görüntüye/sese çevirir.şimdi gel gelelim bizim konuya,dışarıdan yollanabilecek elektromanyetik dalga da aynı tv dalgası gibi kodlar halinde gelecektir göze kulağa vs(havada görüntüler filan uçtuğunu hiç görmedim veya ses vs) ancak bu gelen emdnin kodlarını da alıcı kişi yani hedef kişi bilmek zorundadır yani bu ancak karşılıklı haberleşip şifreleri(hangi model neyi ifade ediyor) bildirmeyle hedef kişinin şifreleri bilmesiyle olur tabi ki hedef kişi aldığı bu dalgaları çevirmek(uygun dile getirmek için mesela insanın duyabileceği ses görebileceği görüntü gibi) için uygun bir mikroçip(çok çok küçük) lazımdır. çünki insan tek başına aletsiz edevatsız emdleri yakalayamaz(ısıdan etkilenebilir ancak spesifik algı değildir) bana kalır ise sizin söylediğinizin tek yolu iyi mikroçipler üstün teknoloji ve laboratuvarla olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar, sadece teferruat.

Elektriğin hedef sinirde oluşması için, illa galvanik bir bağlantı gerekmiyor. Sinir hücrelerini mevcut EMD'yi alamaz yapan şey, boylarının kısalığı en başında. Ama bunu aşabilecek teknikler var. Bu işin yapılması için çok, ama çok yoğun bir hesaplama ve çok çok düşük toleranslı sistemler gerekiyor, bunları üretmek cidden zor işler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar, sadece teferruat.

Elektriğin hedef sinirde oluşması için, illa galvanik bir bağlantı gerekmiyor. Sinir hücrelerini mevcut EMD'yi alamaz yapan şey, boylarının kısalığı en başında. Ama bunu aşabilecek teknikler var. Bu işin yapılması için çok, ama çok yoğun bir hesaplama ve çok çok düşük toleranslı sistemler gerekiyor, bunları üretmek cidden zor işler.

nasıl teknikler aşabilir sizce yani olmayan birşey nasıl olur hale getirilebilir. hiçbir mantıklı açıklama getiremiyorum. emd algılanmaz algılanmıyorsa şifreyi iletemez şifre iletilemiyorsa da zaten algılanamıyordur. başka bir bilen daha olsa şu konu için daha iyi olur fazlaca fikir alışverişi.

ayrıca hacinin dediğine göre sinir hücresinin emd yi alamama sebebi sadece boy ile ilgili değildir dahası sinir hücrelerinin yapısı bu tür uyarıları alma yeteneğine sahip değildir. yani dalga boyu tam olarak uyumlu bir emd de algılanamaz insan tarafından. tek istisna gözdür o da zaten görünür ışık gerisi yok.bir de şu var emd madde ile kaç şekilde etkileşir yansım soğurma aktarma(maddeyi geçebilme) bunlardan yansıma ve maddeyi geçebilme bize hiçbir farkındalık veremez. burada tek farkındalık oluşturacak olan soğurulmadır insan bu soğurulmayı ısı emerek yapar yani emd ısısını emer bu emme sıcaklık artışına neden olur. dışarıdan sinyal iletiminde ise şu olmalı: ısı ile olmaz ne ile olacak bu gelen emdnin yapısındaki bilginin çözülmesi ile bilgi bize gelecek sonra çözülüp çeşitli algı oluşturacak ancak bu bilginin geliş hali yani emd bir fonksiyon yani emd bu halde bize girer ise sadece ısı artışına neden olur. o halde ne yapmalı ekstra olarak bir de çözücümüz olmalı yani şifre kırıcımız bu şifre kırıcımız gelen emd yi tercüme etmeli bize. ben böyle anladım.

tarihinde limalima tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...