wollgrass 0 Oluşturuldu: Ekim 29, 2008 Raporla Share Oluşturuldu: Ekim 29, 2008 merhaba merhum turan dursun'un öldürülmeden önce kalame aldığı bu makleyi sizinle paylaşmak istedim işte alemlere rahmet muhammedin ilahi makamdan aldığı bilimsel!!!doktorluk bilgileri ibretle okuyalım saygılar sevgiler Tükürükle Tedavi: Muhammed'in birçoklarını tükürükle tedavi ettiği anlatılır. Böyle tedavi ettikleri arasında, damadı Ali'de bulunmakta: Muhammed: Ali nerede? Sahabe: Gözleri ağrıyor. Muhammed: Bana gelsin! Bu konuşmadan sonra Ali Muhammed'e gelir. Ve Muhammed, Ali'nin gözlerine tükürür; tedavi eder. Hadiste, aynen şu anlamdaki sözler yer alır: "Peygamber Ali'nin gözlerine tükürdü ve gözler hemen orada iyileşti. Öylesine ki , gözlerde hiç ağrı bulunmamış gibiydi." (Bkz. Buhari, e's -Sahih, kitabu'l-Cihad/102,143) Üfürükle Tedavi: Hadislerde pek çok örnek verilir. Ve iki türü vardır: Tükürüksüz üfürük, tükürüklü üfürük. Tükürüksüz üfürük: Hadislere göre Muhammed, bu yöntemle kırıkları, yaraları, kılıç yaralarını bile tedavi ediyord u. Yani okuyup üfleyerek: Ekva oğlu Seleme Hayber'de bacağından vurulur. Muhammed'e gelir. Muhammed üç nefes eder, yani okuyup "üç kez üfürür" Selem'nin sorunu, ağrısı, acısı kalmamıştır. ." (Bkz. Buhari, e's -Sahih, kitabu'l- Meğazi/38) Tükürüklü üfürük Ali'nin gözlerinin tedavisinde görüldüğü gibi pek çok olayda bu yöntem uygulanırdı. İlkel insanlarda bu tedavi yöntemi çok geçerli ve yaygındır. Prof. Dr. Veyis Örnek şunları yazar: "Tükürük /ilkellerde) hastalık tedavisinde kullanılır. Tüküren kimsenin mistik ve majik gücünü, karşısındakine geçirdiğine inanılır. Ayrıca nazar inancının yaygın olduğu yerlerde, kötülüğü uzaklaştırıcı pratiklerde kullanılır." (Etnoloji Sözlüğü) Üfürükle Tedavinin alanına giren hastalıklar: Yukarıda da belirtildiği gibi hadislerde, bu tedavi yönteminin pek çok olayda kullanıldığı anlatılır. "Nazar"a ( göz değmesine) karşı üfürük: Yüzünde sarılık belirtisi görülen kız görür Muhammed. Ve hemen buyurur: -"Bu kızcağızı okutup üfletin. Çünkü buna göz değmiştir." (Bkz. Buhari, e's -Sahih, kitabu't -Tıbb/35, Tecrid, hadis no:1933) Muhammed'in karılarından Aişe anlatıyor: "Peygamber, göz değmesine karşı okuyup üfürmeyi buyurmuştur." (Bkz. Buhari, e's -Sahih, Kitabu't -Tıbb/35, Tecrid, hadis no:1932) Yılan, akrep, böcek sokmalarında üfürük: Malik Oğlu Enes anlatıyor : -"Peygamber, böcek, akrep, yılan zehirlenmelerinde ve kulak ağrısında tedavi için okuyup üflemeye izin verdi." ." (Bkz. Buhari, e's -Sahih, kitabu't -Tıbb/26; Teçrid, hadis no:1929) Aynı şeyi Aişe'de anlatıyor. Üfürükle tedavi ücreti ve Muhammed'in payı: Hadiste anlatıldığına göre : Ebu Said ve Peygamberin öteki arkadaşlarından bir kalabalık , bir kesim yeri ele geçirmek için yola çıkar. Yolları bir kabileye düşer. Kabile başkanını akrep sokmuştur. "Peygamberin arkadaşları"na başvurulur. Tedavi için bir şey bilen olup olmadığı sorulur. Bu Said Hudri atılıp başkanı tedavi edebileceğini söyler. Ücret pazarlığından sonra tedaviye girişir. Fatiha suresini okuyup üfürür. Başkan kurtulmuştur. Ücret: Bir sürü koyun.Yani akrep zehirini okumayla, üfürükle tedavinin karşılığı. Bu arada, sürünün Ebu Said ve arkadaşları arasında bölüştürülmesi sözkonusu olunca sorun çıkar. Çözüm için "peygamber"e götürülür konu. Olay ve tedavi anlatılır. Alınan ücret de... Bunun üzerine Muhammed'in verdiği karşılık şu olur: -"Çok iyi etmişsiniz (bu tedavi ve ücret işinde.) Koyunları şimdi paylaştırın ve benim payımı da ayırın..." ( Bkz. Buhari, e 's -Sahih, Kitabu't -Tıbb/39; Tecrid, hadis no:1031; Müslim, e 's- Sahih, Kitabu's-Selam/65-66, hadis no.2201) - kaynaklar verilmiştir saygılar sevgiler Link to post Sitelerde Paylaş
wollgrass 0 Ekim 29, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Ekim 29, 2008 gönderildi ali kalkancının ve müslüm gündüzün fadime şahine ÜFÜRMESİNE kızmayalım yada hüseyin üzmezin 14 yaşındaki kıza ÜFÜRMESİNE onlar elçilerinin yolunda sabit adımlarla yürüyorlar Link to post Sitelerde Paylaş
Wolf263 0 Ekim 29, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 29, 2008 gönderildi Bunlar hep üfürüyorlar da bir kendilerine hayır yok. Muhammed üfürüyormuş ama bir kendi baş ağrısına bir çare bulamamış. Link to post Sitelerde Paylaş
Azaz 0 Ekim 29, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 29, 2008 gönderildi Bunların hayatları üfürük ... Desteksiz desteksiz üfürür durur mübarekler . Eh , bunca üfürükten sonra , gerçek manada üfürmeye de sıra gelecekti elbet : Başın mı ağrıyor ? Üfür gitsin ! Gözün mü ağrıyor ? Üfür gitsin ! Çocuğun mu olmuyor ? Üfürelim ağabey ! Karnın mı ağrıyor ? Dur , ben sana şöyle bir üfüreyim, hemen geçer ! Ne yaparsın kardeşim ; adamlar oturup da sana tıptan bahsedecek değildi ya . Üfürükten teyyare , selam söyle o yare . Link to post Sitelerde Paylaş
kutsalyaratik 0 Ekim 29, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 29, 2008 gönderildi Ufuruk ve tukuruk peygamber sunnetidir ve bu yuzden kendini dine vermis muminlerin tip okumasi yada doktora gitmesi Islami acidan sakincalidir. Yapacaklari en iy ve dogru sey , en yakin bir hocaya gidip kendni ufutturmek , yuzune tukurtmektir. Sifa Allahtan dir. Degilmi mumin kardeslerim? Link to post Sitelerde Paylaş
Sexy Huri 0 Ekim 29, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 29, 2008 gönderildi Muslumanlar Muhammed'in yasadigi zamanlarda o'nun biyolojik artiklarinda sifa oldugunu dusunurlerdi. Boyle dusunmelerinin nedenide zaten Muhammed'in kendi artiklari hakkinda atip tuttugu palavralardan kaynaklaniyordu. Bu konuda Muhammed'in sifa verici(!) artiklari ile ilgili Islami kaynaklar sunacagim. Muhammed'in peygamberligini (deliligini) ilan ettiginden sonra gerceklestirdigi "ufuruklu" tedavi cesitlerinden sahih hadislerde bolca bahsedilir. Konumuz Muhammed'in sifa veren(!) biyolojik artiklari oldugu icin bu absurd "ufuruklu" hadislerden hic soz etmeyecegim.. Muhammed, kendi kaninin insanlari atesten koruyacagini iddia etmistir; Babam Malik b. Sinan, Hz. Peygamber'in yüzü Uhud gününde yara aldığında Peygamber’in kanını emdi ve onu yuttu. Ona "Sen kan mı içiyorsun?" denildi. O da "Evet ben Rasûlullahın kanını içtim" dedi. Hz. Peygamber "Benim kanım onunkine karıştı. Ateş onun bedenini yakmaz" buyurdu. Heysemi, VIII/70 (Taberani) Muhammed'in sidiğide insan sagligina sifa verirdi. Muhammed'in sidigini icenler hayatlari boyunca hastalik nedir bilmezlerdi; İbni Cüreyc (Radıyallau Anh) dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (S.A.V) bir kaba idrarını yapar sonra o, şeririnin altına konurdu. Bir kere geldiğinde kabı boş bulunca, Habeşistan'dan Ümmü Habibe (R.A.V) ile beraber gelip ona hizmette bulunan Bereke isimli kadına: "Bu kaptaki idrar nerede?" diye sordu. O: "İçtim onu ya Resulallah!" deyince, Resulullah (S.A.V): "Ey Ümmü Yusuf! (o içtiğin sana) Sıhhat olsun." buyurdu. Bu kadının künyesi Ümmü Yusuf'tu. Resulullah (S.A.V) in bu duası bereketiyle ölüm hastalığı dışında hiç hastalanmadı. (İbni Hacer-i Askalânî, Telhîsu 'l-Habîr, No:20,l/31, Beyhakî, Sünen-i Kübra, Nikâh:49, No:13406,7/106) Muhammed'in sidigi ayrica karin agrilarinada iyi gelirdi; Bir gece Resulullah (S.A.S) kalkıp evin kenarındaki bir çömleğe idrarını yaptı, ben de gece susamış olarak kalkıp bilmeden o çömlekteki idrarı içtim. Resulullah (S.A.S) sabah kalktığında: "Ya Ümme Eymen! Kalk o çömlektekini dök." buyurdu. Ben: "vallahi onda olan şeyi içtim." deyince, Resulullah (S.A.V) dişleri çıkıncaya kadar güldü, sonra: "Sen var ya! Bundan sonra ebediyyen karnın ağrımaz." buyurdu. (Taberanî, Mu'cem-i Kebir, No:230, 25/89, Hakim, Müstedrek, No:6912, 4/70, Ebu Nu-aym, Hilye: 2/67, Delâilii'n - Nübüvve, No:365, 2/444) Muhammed'in sidigi muminler tarafindan sadece karin agrilari icin degil, atesten korunmak icinde icilirdi; Hakime binti Ümeyme (R.A.V), Annesi Ümeyme (R.A.V) nın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Resulullah (S.A.S) in içine idrar yaptığı ağaçtan bir kabı vardı ki onu serir'in altına koyardı. Bir kere kalkıp o kabı aradığında bulamayınca: "Kap nerdedir?" diye sordu. Buna cevaben "Habeşistandan Ümmü Seleme ile beraber gelen hizmetçisi Berre onu içti" dediklerinde, Resulullah (S.A.V) : "Muhakkak ki o, ateşten büyük bir korunma ile korunmuştur." buyurdu. (Taberanî, Mu 'cem-i Kebir, No:527,24/205, Heysemî, Mecmeu 'z-Zevaid, No:14014,8/484) Muhammed'in yikandigi kaptan icenleri Allah atesten koruyacagini belirtmistir; Ebû Râfi' in hanımı Selma (R.A.V) şöyle buyurmuştur: Bir kere Resulullah (S.A.V) evin üstünde otururken: "Ey Selma! Bana yıkanma suyu getir." buyurdu. Bunun üzerine ben gidip ona içinde Sidr (temizlemede kullanılan Arabistan kirazı denilen bir ağacın) suyu bulunan bir kap getirdim ve Resulullah (S.A.S) icin onu süzdürdüm. Sonra Resulullah (S.A.S) içi lif (Hurma ağacının kabuğu) dolu olan bir minder üzerine diz üstü çöktü, ben onun başına su döktüm o da başını yıkadı. Şüphesiz ki ben, başından kaba damlayan her bir damlaya bakıyordum sanki onlar parlayan incilerdi. Sonra ona bir su getirdim başını yıkadı (duruladı). Yıkamayı bitirince: "Ey Selma! Kaptaki suyu kimsenin basmayacağı bir yere dök" buyurdu. Bunun üzerine ben kabı alıp içindekinin bir kısmını İçtim diğerini döktüm. Resulullah (S.A.S) ; "Kaptaki suyu ne yaptın?" diye sorunca, ben "Ya Resulallah! Toprağı kıskandım da bir kısmını ben içtim, sonra kalanını yere döktüm." dedim. O zaman Resulullah (S.A.S) : "Git! Muhakkak ki bu sebeple Allah seni ateşe haram kılmıştır." buyurdu. (Taberanî, Mu'cem-i Evsad, No:9217,10/103) Muhammed'in mubarek tukurugu yilan zehirine karsi pan zehir olarakta kullanilirdi; Hz. Ebû Bekir, "Yâ Resûlallah! Ayağımı bir şey soktu. Ama mühim değil. Anam babam sana fedâ olsun" diye cevap verdi. Resûl-i Kibriyâ, yılanın soktuğu yeri mübarek tükürüğü ile meshetti. Allah'ın lütfü ile acı derhal kayboldu ve Sıddık-ı Ekber şifâ buldu. Müslim, 7/108; Müsned 1/4 Tukurugu pan zehir gibi isleyen bu mubarek sivi, ayrica yeni dogan cocuklarada sifa verirdi. Zamanin kadinlari Muhammed'in tukurugunu bebeklerine yedirebilmek icin adeta birbileri ile yaris ederlerdi; Esma b. Ebi Bekr dedi ki: Abdullah b. Zübeyr’e Mekke’de hamile kalmıştım, Medine’ye gelip, Kuba’ya yerleştim ve burada doğurdum. Sonra bebekle Resulullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) yanına geldim, bebeği alıp kucağına koydu, sonra bir hurma istedi, hurmayı ağzına alıp çiğnedi ve bebeğin ağzına tükürdü. Bebeğin içine giren ilk şey Resulullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) tükürüğü oldu. Sonra tahnik yaptı/hurmayı damağına sürüp, çocuğa dua etti ve Allah mübarek kılsın dedi. Buhari (7/195), Müslim (2147). Aişe (radıyallahu anh), Resulullah’a (aleyhissalâtu vesselâm) yeni doğan çocukların getirildiğini ve onlar için bereketle dua etip tahnik yaptığını/çiğnediği hurmaları damaklarına sürdüğünü bildirdi. Ebu Davud (5106), Müslim (2147). Peygamber'in mubarek tukurugu agriyan gozlerede sifa verirdi; "Peygamber, Ali'nin gözlerine tükürdü ve gözler hemen orada iyileşti. Öylesine ki, gözlerde hiç ağrı bulumamış gibiydi." (Bkz. Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/102, 143; Tecrid, hadis no: 1236; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/132, hadis no: 1807 ve öteki hadis kitapları.) Muhammed tukurugunu toprak ile karistirarak muminleri uzerinde "kiropraktik" masaj tedavilerinde bulunurdu; "Peygamber, 'tükürüğünden' işaret parmağına bulaştırır ve bu parmağı toprağa sürerdi. Tükürüklü ve topraklı parmağıyla da hastayı sıvazlar, elini (parmağını), hastanın hastalıklı yerinin üzerinde gezdirirdi." (Bkz. Kamil Miras, Sahih-I Buhari Muhtasarı Tecrid-I Sarih Tercümesi, 12/92, hadis no: 1935; Müslim, yukarıdaki hadis, 2/1724.) Ayrica Muhammed saclarinida muminlerine sifa niyetine dagitirdi. Muminler Muhammed'in sacindan bir tel alabilmek icin siraya dizilirlerdi; Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cemretu'l-Akabe'ye geldi, taslarini atti, sonra Mina'daki menziline (konakladigi yere) geldi ve kurbanini kesti. Sonra berbere: "Al!" dedi ve sag yanini isaret etti. Sonra sol tarafini isaret etti, sonra (kesilen saclari) halka vermeye basladi."Bir rivayette soyle denir: "Sag yandan kesileni sagindakilere, solyandan kesileni de Ummu Suleym'e verdi." Buhari, Vudu 33; Muislim, Hacc 323, (1305); Tircnizi, Hacc 73, (912); Ebu Davud, Menasik 79, (1981). Elbette bu gibi absurd hikayelere gunumuzun cagdas insanlari inanmakta zorluk cekmektedir. Muslumanlarin buyuk bir cogunlugu utanclarindan bu gibi hadislerin kisiler tarafindan uydurulduklarini beyan ederler. Oysa Islam dininin en buyuk alimlerinden biri olan "Buhari", bu hadiselerin uydurma oldugunu iddia eden ve edecek olanlar icin su sozleri soylemistir; Buharî Sarihi İmam-ı Allâme Bedruddin-i Aynî (Rahimehullah) Resulullah (S.A.S) in saçının, kanının, idrarının ve mübarek vücudundan çıkan her şeyin temiz olduğuna dair ulemanın ittifaklarını zikretmiş ve bunun aksini söyleyenlerin islâm dairesinden çıkacaklarından korktuğunu beyan etmiştir. (Aynî, Umdetü'l-Karî, 3/35) Buhari'nin bu sozleri sonrasi konuyu okuyan musluman arkadaslara tavsiyem, Siz siz olun, Muhammed'in sifa veren artiklarini inkar ederek dinden imandan cikmayin.. http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=11413 Link to post Sitelerde Paylaş
kutsalyaratik 0 Ekim 29, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 29, 2008 gönderildi Muhammedin bokunu yiyen olmamismi hic? Bence cok olmustur, halada yiyorlar. Link to post Sitelerde Paylaş
butterflyeffect 0 Ekim 29, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 29, 2008 gönderildi (düzenlendi) Muhammed'in sidiğide insan sagligina sifa verirdi. Muhammed'in sidigini icenler hayatlari boyunca hastalik nedir bilmezlerdi; İbni Cüreyc (Radıyallau Anh) dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (S.A.V) bir kaba idrarını yapar sonra o, şeririnin altına konurdu. Bir kere geldiğinde kabı boş bulunca, Habeşistan'dan Ümmü Habibe (R.A.V) ile beraber gelip ona hizmette bulunan Bereke isimli kadına: "Bu kaptaki idrar nerede?" diye sordu. O: "İçtim onu ya Resulallah!" deyince, Resulullah (S.A.V): "Ey Ümmü Yusuf! (o içtiğin sana) Sıhhat olsun." buyurdu. Bu kadının künyesi Ümmü Yusuf'tu. Resulullah (S.A.V) in bu duası bereketiyle ölüm hastalığı dışında hiç hastalanmadı. (İbni Hacer-i Askalânî, Telhîsu 'l-Habîr, No:20,l/31, Beyhakî, Sünen-i Kübra, Nikâh:49, No:13406,7/106) bir muhammetin b.kunu yemedikleri kalmış ...gerçi belki onuda yapmışlardır,bunlardan herşey beklenir ...ohaa yani...midem bulandı yaa.. Resulullah (S.A.V): "Ey Ümmü Yusuf! (o içtiğin sana) Sıhhat olsun." buyurdu. ...hahhahahhaaaa....şaka gibi adammış şu muhoş yaa... Ekim 29, 2008 tarihinde butterflyeffect tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Azaz 0 Ekim 29, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 29, 2008 gönderildi (düzenlendi) Muhammed'in sidiğide insan sagligina sifa verirdi. Muhammed'in sidigini icenler hayatlari boyunca hastalik nedir bilmezlerdi; İbni Cüreyc (Radıyallau Anh) dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (S.A.V) bir kaba idrarını yapar sonra o, şeririnin altına konurdu. Bir kere geldiğinde kabı boş bulunca, Habeşistan'dan Ümmü Habibe (R.A.V) ile beraber gelip ona hizmette bulunan Bereke isimli kadına: "Bu kaptaki idrar nerede?" diye sordu. O: "İçtim onu ya Resulallah!" deyince, Resulullah (S.A.V): "Ey Ümmü Yusuf! (o içtiğin sana) Sıhhat olsun." buyurdu. Bu kadının künyesi Ümmü Yusuf'tu. Resulullah (S.A.V) in bu duası bereketiyle ölüm hastalığı dışında hiç hastalanmadı. (İbni Hacer-i Askalânî, Telhîsu 'l-Habîr, No:20,l/31, Beyhakî, Sünen-i Kübra, Nikâh:49, No:13406,7/106) Yaparlar , bunlardan herşey beklenir . Bir de ''dinimiz temizlik dinidir '' demeleri yok mu ? Adam başlık açmış , soruyor : - Arkadaşlar ; ben bir hadis okudum . O hadiste diyo ki : Sinek çorbaya düşerse , tamamını batırın yeyin . Zira sineğin bir kanadında zehir vardır , diğer kanadında da şifa . Ne diyyonuz arkadaşlar ? Ne dememizi bekliyorsa ... - Ye kardeşim , sana afiyet olsun . Bunlar resmen uçuk ya . Ekim 29, 2008 tarihinde Azaz tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Guest inevitable Ekim 30, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi Ya arkadaşlar.. Neden tek bir kişi üzerine bu kadar çıllanıyosunuz.. Amatörce onun doğru şeyler yaptığını kanıtlıyosunuz.. Tamam islam da çok hurafe var ama şu forumda bile paso bir dinin Peygamberine açılan tonlarca başlıktan akıtılan tonlarca itham da çok ilginç.. yani hayat ilginçliklerle dolu.. işte gel de şüpheci olma.. yani herkes insan baba kime güveniceksin ya... Link to post Sitelerde Paylaş
wollgrass 0 Ekim 30, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi Ufuruk ve tukuruk peygamber sunnetidir ve bu yuzden kendini dine vermis muminlerin tip okumasi yada doktora gitmesi Islami acidan sakincalidir. Yapacaklari en iy ve dogru sey , en yakin bir hocaya gidip kendni ufutturmek , yuzune tukurtmektir. Sifa Allahtan dir. Degilmi mumin kardeslerim? :P Link to post Sitelerde Paylaş
wollgrass 0 Ekim 30, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi ali kalkancının kokmuş çoraplarını arabalarında bereket getirir diye taşıyıp süm.klü mendillerini şifa diye yiyenleri duyduk muho o cahiliyye!!!zamanında az bile yapmış adamlar 21 ci yüz yılda bile çorap astırıp mendil yediriyorlar Link to post Sitelerde Paylaş
anaksagoras 0 Ekim 30, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi ali kalkancının kokmuş çoraplarını arabalarında bereket getirir diye taşıyıp süm.klü mendillerini şifa diye yiyenleri duyduk muho o cahiliyye!!!zamanında az bile yapmış adamlar 21 ci yüz yılda bile çorap astırıp mendil yediriyorlar yakında bizim devir Muho'yu sollayacak zaten.. eeee boynuz kulağı geçermiş.. Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Ekim 30, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi (düzenlendi) http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=7560&st=0 Buharinin Tıb Babından; kaynak:sahihi buhari tıb babı... buhari ------------------------------------------------------------- mide ağrısının tedavisi: 9.......Bize Hemmâm ibn Yahya, Katâde'den; o da Enes®'ten şöyle tahdîs etti: Birtakım insanlar (Medine'ye geldiler de) mi'de ağrısından dolayı Medine'de ikaamet etmek istemediler. Peygamber (S) onlara zekât develerini güden çobanın yanına gitmelerini, orada develerin sütlerinden ve sidiklerinden içmelerini emretti. Onlar da Pey-gamber'in çobanına katıldılar da develerin sütlerinden ve sidiklerinden içtiler. Nihayet bedenleri iyileşince çobanı öldürdüler, develeri önlerine katıp götürdüler. Bu yaptıkları Peygamber'e ulaşınca, onları aramak için bir birlik gönderdi. Sonunda bunlar Peygamber'e getirildiler, Peygamber de (kısas olarak) onların ellerini ve ayaklarını (çaprasvâ-rî) kesti, gözlerini de oydu. (...) evet, müslümanların karınları ağrıdıklarında ağrı kesici almalarına hiç gerek yokmuş. midemiz ağrıdığında deve sidiği içicek ve iyileşecekmişiz. modern tıbbın bugüne kadar farkedemediği bu husus onun hak peygamber olduğunun kanıtıdır. ha deveyi her zaman nerden bulacağız derseniz, eşek yada inek sidiği olur mu diye ayrıca bir araştırma yapmayı düşünüyorum. ------------------------------------------------------------------------------ çorbamıza sinek düştüğünde ne yapmalıyız? 58- Bâb: Kabın İçine Sinek Düştüğü Zaman (Hükmü Nasıl Olur?) 92-.......Ubeydullah ibnu Huneyn'den; o da Ebû Hureyre®'den tahdîs etti ki, Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur: "Sizden birinizin (su veya yemek) kabına sinek düştüğü zaman, o kişi onun her tarafını batırsın, sonra çıkarıp atsın. Çünkü onun kanatlarının birinde şifâ vardır, öbürüsünde de hastalık vardır" çorbamızın yada sulu yemeğimizin içine sinek düştüğünde tabağı çöpe boşaltmamıza hiç gerek yokmuş. sineği elimize alıp yemeğe dalmayan kanadınını da yemeğe sokuverdik mi artık çorbamızı gönül rahatlığıyla içebiliriz. üstelik sünnete uyduğumuz için sevap da kazanırız. islam dininin kolaylık dini olması gerçekten çok güzel. yalnız gene sorulabilir: çorbaya sinek yerine hamam böceği düştüğünde sineğe yaptığımızın aynını yaparak yemeğe devam edebilir miyiz? ------------------------------------------------------------------------------- zehirlenmekten nasıl korunabiliriz? 56- Zehir İçmek, Zehir Ve Tehlikesinden Korkulacak Şeylerle Ve Habîs Devalarla Tedâvî (Olmanın Hükmü) Babı (...) 90-.......Âmir ibn Sa'd şöyle demiştir: Ben babam Sa'd ibn Ebî Vakkaas®'tan işittim şöyle diyordu: Ben Rasûlullah(S)'tan işittim: "Sabahleyin yedi tane acve hurması yiyen kimseye, bu gün içinde zehir ve sihir zarar vermez" buyuruyordu. sabahleyin yedi tane acve hurması yemek koşuluyla gün boyunca istediğimiz kadar bayat balık,son kullanma tarihi geçmiş konserve yiyebiliriz. hatta ekonomik olması açısından kaçak rakı bile içebiliriz. yeter ki sabahleyin hurmaları ihmal etmeyelim. --------------------------------------------------------------------------------------------- biri bize sihir yaptığında nasıl hareket etmeliyiz? 50- Sihir Babı 80-.......Aişe ® şöyle demiştir: Rasûlullah'a sihir yapılmıştı. Hattâ bâzı işi işlemediği hâlde kendisine o işi yapar olduğu hayâli verilirdi. Nihayet günün birinde benim yanımda iken Allah'a tekrar tekrar duâ etti. Sonra bana: — "Yâ Âişe, bildin mi? Allah bana, fetva istediğim şey hakkında fetva vermiştir" buyurdu. Ben: — Bu nedir yâ Rasûlallah? dedim. O şöyle buyurdu: — "Bana iki kişi geldi. Bunlardan biri baş ucumda, diğeri de ayak ucumda oturdu. Sonra bunların biri arkadaşına: — Bu adamın hastalığı nedir? diye sordu. Öteki; — Sihir yapılmıştır, diye cevâb verdi. Beriki yine: — Ona kim sihir yapmıştır? dedi. — Zurayk oğulları'ndan Yahûdî Lebîd ibnu'l-A'sam, diye cevâb verdi. Sonra: — Bu sihir ne içinde yapılmıştır? diye sordu. Öbürü: — Bir tarak, saç-sakal tarantısı ve erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı içinde, diye cevâb verdi. Bu sefer o: — Bu sihir nerededir? dedi. Oda: — Zû Ervân Kuyusu'nun içindedir, dedi". Râvî dedi ki: Bunun üzerine Peygamber (S) sahâbîlerinden bir grup insan içinde olarak bu kuyuya gitti ve ona baktı, kuyunun üzerinde hurma ağacı vardı. Sonra Âişe'ye döndü de: — "Yâ Âişel Allah'ayemîn ederim ki, kuyunun suyu muhakkak kına suyu gibi kırmızımtırak, hurma ağaa(mn uçları) da muhakkak şeytanların başları gibidir!" buyurdu. Ben: — Yâ Rasûlallah! Onu çıkardın mı? dedim. Rasûlullah: — "Hayır, amma bana gelince, Allah bana afiyet, ve şifâ vermiştir. Sihri çıkarmakla insanlar üzerine ondan bir şerr yayacağımdan endîşe ettim" buyurdu. Rasûlullah kuyunun gömülmesini emretti, o da gömüldü . demek ki her rahatsızlığımızın tıbbi bir gerekçesi yokmuş. dolayısıyla doktorlara boşuna para yedirmemizi de gerek yokmuş. böyle durumlarda, yani yukarıdaki duruma benzer bir durumla karşılaştığımızda mahallemizin yaşlı nur yüzlü amcasına, olmadı bi muskacı bi cinciye falan başvurabiliriz. böylelikle paramızın ciddi bir kısmı cebimizde kalır. ---------------------------------------------------------------------------------------------------- şifa için; 3- Bâb: "Şifâ üç şeydedir" 3-.......Bize Salim el-Eftus (ibn Aclân el-Harrânî), Saîd ibn Cubeyr'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs®: "Şifâ üç şeydedir: Bal şerbeti içmekte, kan alma âleti vurmakta, ateşle dağlamakta. Fakat ben ümmetimi (son bir ihtiyâç olmadıkça) ateşle dağlamaktan nehyederim" demiştir. (...) Ve yine bu hadîsi el-Kummî de Leys'ten; o da Mucâhid ibn Cebr'-den; o da İbn Abbâs'tan olmak üzere (dağlamayı zikretmeden) Peygamber (S): "Şifâ, balda ve kan aldırmadadır" İafzıyle rivayet etmiştir baş ağrısında ne yapmalıyız? 15- Yarım Baş Ağrısından Ve Baş Ağrısından Dolayı Kan Aldırma Tedavisi Babı 21-....... Bize Muhammed ibn Adiyy, Hişâm ibn Hassân'dan; o da İkrime'den tahdîs etti ki, İbnu Abbâs ®: Peygamber (S) ih-râmlı olduğu hâlde kendisinde bulunan bir baş ağrısı hastalığından dolayı "Lahyu Cemel" denilen bir su yanındaki menzilde başından kan aldırma tedavisi yaptırdı, demiştir. Muhammed ibn Sevâ da şöyle dedi: Bize Hişâm ibn Hassan, İkrime'den; o da İbn Abbâs'tan, Rasûluüah(S)'ın ihrâmlı iken kendisinde bulunan yarım baş ağrısından dolayı, başından kan aldırdığını haber verdi -------------------------------------------------------------------------------------------------------- bu da ishal için; 24- Karnı (İshal Olup) Hastalanmış Kişinin Tedavisi Babı 33-....... Bize Şu'be, Katâde'den; o da Ebû'l-Mütevekkil (Alî ibn Dâvûd en-Nâcî)'den tahdîs etti ki, Ebû Saîd el-Hudrî ® şöyle demiştir: Bir adam Peygamber (S)'e geldi de: — Kardeşimin karnı ishale tutulup devamlı sürgün gitti, dedi. Peygamber: — "Sen ona bal şerbeti içir!" buyurdu. Adam gidip ona bal şerbeti içirdi. Sonra gelip tekrar: — Ben kardeşime bal şerbeti içirdim, fakat bu, kardeşimin ishalini artırmaktan başka birşey yapmadı, dedi. Bunun üzerine Peygamber: — "Allah doğru söyledi, kardeşinin karnı ise yalan söyledi" buyurdu. Bu hadîsi Şu'be'den rivayet etmekte Muhammed ibn Ca'fer'e en-Nadr ibnu Şumeyl mutâbaat etmiştir evet ishal olunca bal şerbeti içmemiz gerektiğini bu hadisden anlayabiliyoruz. ancak burda atlanmaması gereken nokta karnımızın dürüst olup olmadığından emin olmamız. yoksa ishalimiz nakledilen olaydaki gibi artabilir. karnımızı iyi yetiştirmeli, ona yalan söylemenin kötü birşey olduğunu öğretmeliyiz. yoksa nakledilen olaydaki gibi allah resulune mahçup oluruz. ---------------------------------------------------------------- yaralanmalarda kanı nasıl durdurmalıyız? 27- Külü İle Kan Yolunun Kapatılması İçin Hasır Yakılması Babı 37-....... Sehl ibn Sa'd es-Sâidî ® şöyle demiştir: RasûlulIah(S)'ın başı üzerindeki miğfer kırılıp da yüzü kanlandığı ve rabâiy-ye dişleri kırıldığı zaman Alî ® kalkanı içinde su getiriyordu. Fâtima da gelip Rasûlullah'ın yüzündeki kanı yıkıyordu. Fâtıma aleyhi's-selâm, kanın suya gâlib gelmekte olduğunu görünce, bir hasır parçasına gitti, ve onu yaktı da külünü Rasûlullah'ın yarası üzerine yapıştırdı. Böylece kan kesildi . humma için; 28- Bâb: (...) 39-.......Ebû Bekr'in kızı Esma ® kendisine humma hastalığına tutulmuş ve çağırıp feryâd eder hâlde bir kadın getirildiğinde, su alıp onu yanmakta olan bedeni ile elbisesinin yakası ve yenleri arasına dökerdi. Esma: Rasûlullah (S) bizlere humma hararetini su ile serinletmemizi emrederdi, dedi. 40-.......Hişâm tahdîs edip dedi ki: Bana babam Urve ibnu'z- Zubeyr, Âişe®'den haber verdi'ki, Peygamber (S): "Humma harareti cehennemin kaynamasındandır. Sizler o harareti su ile serinletiniz!" buyurmuştur. (...) evet,hummayı su ile serinletmeliymişiz. çünkü humma cehennemin kaynamasından kaynaklanan bir rahatsızlıkmış. üstelik bu kadının bedenine su dökmeyi sadece peygamberimizin akıl etmesi onun resullüğünün delillerindendir. ----------------------------------------------------------------------------------------------- akrep yılan nevinden haşarat sokunca ne yapmalıyız? 37- Yılan Ve Akreb Sokmasında Rukye Tedavisi Babı 56-.......Bize Abdurrahmân ibnu'l-Esved, babasından tahdîs etti ki, babası el-Esved ibn Yezîd en-Nahaî: Ben Âişe'ye zehirli hayvan sokmasından rukye yapmayı sordum. Âişe ®: Peygamber (S) her zehirli hayvanın zehirinden rukye tedâvîsi yapmak hususunda ruhsat verdi, demiştir rukye üfleyip okuma demektir. panzehirdir, antidottur bunlar demek ki yalanmış. sorunun okumakla çözüleceğini bilim dünyası,tamamı siyonist ve mason işbirlikçilerinden oluştuğu için kamuoyundan gizlemektedir. 39- Rukye Tedavisinde Nefes Etme(Nîn Cevazı) Babı (...) 64-.......Bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den; o da Ebû'l-Mütevekkil'den; o da Ebû Saîd el-Hudrî®'den şöyle tahdîs etti: Rasûlullah'ın sahâbîlerinden (otuz kişilik) bir seriyye, me'mûr oldukları bir sefere gittiler. Nihayet bunlar Arab kabilelerinden bir kabile üzerine indiler ve onlardan kendilerini konuk etmelerini istediler. Fakat o kabîle halkı bunları konuk etmekten çekindiler. Bu sırada o kabîlenin sey-yidi zehirli bir hayvan tarafından sokuldu. Kabîle halkı harekete geçip her çâreye başvurdular, fakat hastaya hiçbir fayda vermiyordu. Bunun üzerine onlardan bâzıları: — Şu sizin yakınınıza inmiş olan kaafile halkına gitseniz, belki onların bâzısının yanında birşey, bir çâre bulunabilir, dediler. Akabinde kabîle halkı sahâbîlere geldiler ve: — Ey cemâat! Seyyidimiz (bir akreb tarafından) sokuldu. Onu tedâvî etmek için herşeye koştuk, fakat ona hiçbirşey fayda vermiyor. Sizden birinizin yanında buna bir çâre var mıdır? diye sordular. Sahâbîlerden birisi (ki Ebû Saîd'in kendisidir): — Evet, ben varım. Vallahi ben elbette duâ ve tedâvî ediciyim-dir. Fakat vallahi bizler sizden bizi konuklamanızı istedik de sizler bizi konuklamamıştımz. Artık şimdi ben de bizim için bir ücret ta'-yîn etmedikçe size duâ ve tedâvî yapacak değilim, dedi. Sonunda (otuz adedli) bir bölük koyun sürüsü üzerine anlaştılar. Ebû Saîd onlarla birlikte kabile başkanının yanına gitti, "el-Hamdu lillâhi RabbVl-âlemîn" Sûresi'ni sonuna kadar okumaya ve adamın üzerine üflemeye başladı. Nihâyetinde adam, bukağısından çözülmüş hayvan gibi serbestlendi, ileri geri yürümeye başladı. Artık kendisinde hiçbir hastalık kalmadı. Ebû Saîd dedi ki: Kabile halkı üzerinde anlaşmış oldukları ücreti sahâbîlere ödediler. Sahâbîlerden bâzıları: — Bu koyunları taksîm ediniz! dediler. Fakat duâ yapan kimse: — Hayır, taksîm etmeyiniz! Bizler Rasûlullah'a gidelim, olan hâdiseyi O'na zikredelim de bakalım bizlere ne emredecek! dedi. İşin sonunda sefer hey'eti Rasûlullah(S)'m huzuruna geldiler ve bu hususu kendisine zikrettiler. Rasûlullah (Ebû Saîd'e hitaben): — "Fâüha'nın bu kadar etkili bir duâ ve tedâvî olduğunu sana kim bildirdi? İyi ve doğru hareket etmişsiniz. Şimdi koyunları taksîm ediniz ve bana da sizlerle birlikte bir pay ayırınız!" buyurdu demek ki okuyarak ücret almanın bir sakıncası yok. bir de bunlar islam dışı deyip üfürükçülere iftira ederler. bunu yapanlar bence doktorlar. hasetliklerinden böyle şeyleri yayıyorlar. ----------------------------------------------------------------------------------------------------- bazı arkadaşların verdiği rivayetler taberiden,beyhakiden,ibn kesirden falan olduğu için rahatlıkla uydurma deyip geçebilirsiniz. ama yukarıdakilerden hepsi müslümanların kurandan sonra en sağlam kitap saydıkları sahihi buhariden. ellerinizden öper.... Ekim 30, 2008 tarihinde murteddd tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Mutmain 0 Ekim 30, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi Sevgili epifun boşuna sünni ateistler demedi :P sizi gidi yalancı hadis ateistleri siziiii. inanmayın bu hurafelere :P Allahı ekarte edecek başka bahaneleriniz varsa buyrun dinliyoruz. Bir ateistin reddettiği Allahtır. Değilmi ??? Hadi bilim referanslı argümanlarınızı sununda feyizlenelim Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Ekim 30, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi Sevgili epifun boşuna sünni ateistler demedi :P sizi gidi yalancı hadis ateistleri siziiii. inanmayın bu hurafelere :P Allahı ekarte edecek başka bahaneleriniz varsa buyrun dinliyoruz. Bir ateistin reddettiği Allahtır. Değilmi ??? Hadi bilim referanslı argümanlarınızı sununda feyizlenelim buradaki ateistlerin çoğu ehli sünnet vel cemaat mezhebine mensup. sexy huri de bizim müctehid imamımız. hatta bazıları var ki senedi zayıf görülen ve çeşitli sebeplerle sıkça tenkit edilen hadisleri bile illa kabul edeceksiniz diye müslümanların önüne sürüyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Mutmain 0 Ekim 30, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi buradaki ateistlerin çoğu ehli sünnet vel cemaat mezhebine mensup. sexy huri de bizim müctehid imamımız. hatta bazıları var ki senedi zayıf görülen ve çeşitli sebeplerle sıkça tenkit edilen hadisleri bile illa kabul edeceksiniz diye müslümanların önüne sürüyor. keh keh biliorum hepsini biliorum ben çok çakalım hiç birine kanmıyorum :P hatta böle müslüman olunmaz olsa olsa deist olur der,kimide panteist düşüncesine sahipsin der Ama ben bilirimki değilim Kimsenin imanı bir insan tarafından ölçülmez. Sevgiler . Link to post Sitelerde Paylaş
RedDragon 0 Ağustos 30, 2014 gönderildi Raporla Share Ağustos 30, 2014 gönderildi Ahaha. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts