Jump to content

Kur'an'lar Arasındaki Farklılıklar


Recommended Posts

(Ç)ALINTI :

Kur'an'lar Arasındaki Farklılıklar

Şuan elimizde bulunan Kur'an diğer metinlerden sadece bir tanesidir.Yani dünya üzerinde içinde farklılıklar bulunan birden fazla Kur'an var.

Örneğin:

Hafs Musahafı:Türkiye dahil diğer birçok ülkede kullanılan Mushaftır.

Cezayir,Fas,Tunus,Batı Afrika,Sudan,Libya,Katar gibi ülkelerde Kur'an'ın farklı versiyonları kullanılır.Bu mushaflar arasında birçok çelişkiler bulunur.Şuan elimizdeki Kur'an bile çelişkilerle doluyken diğer versiyonlar arası çelişkiler olması garipsenilmeyecek bir durum olsa gerek.

Mushaflar arası farklılıkları konu alan eserlere imza atmış birçok saygın İslam alimi vardır.Bunların en bilineninden bahsetmek istiyorum:

Ünlü İslam alimlerinden Ebu Davud,ki aynı zamanda Kuttubi Sitte'deki sahih kaynaklardan birinin yazarıdır.Mesahaf-i Sicistani adlı eseri vardır.Bu eser Kur'an versiyonları arasında bulunan bir kaç bin farklılığı içermektedir.Yanlış duymadınız Kur'an metinleri arasında BİNLERCE farklılık vardır.

Ben dünyada en çok kullanılan Hafs ve Warsh mushaflarını inceleyeceğim.Önce bu mushafları tanıyalım:

Hafs Mushafı:Türkiye dahil diğer birçok ülkede kullanılan Mushaf budur.

Warsh Mushafı: Cezayir,Fas,Batı Afrika,Sudan ve Tunus'un bir kısmında kullanılan Mushaf'dır.

İşte bu farklılıklardan bir kaç tanesi:

Hafs:Bakara:132: ''wawassaa'' vasiyet etti demektir.

Verş:Bakara:132: ''wa'awsaa'' vasiyet etti.

Bunların anlamları hemen hemen aynıdır.Fakat Verş Mushafı'nda fazladan bir ''elif'' vardır.Nedeni lehçe farklılıklarıdır.

Hafs:Ali-İmran:133: ''wasaari'uu'' = ve koşun.

Verş:Ali-İmran:133: ''saari'uu'' = koşun.

Görüldüğü gibbi Hafs Mushafı'ndaki kelimede fazladan bir ''ve'' bağlacı vardır.Anlamı değiştirmez fakat fazladan bir kelime ekler.

Hafs:Maide:54: ''yartadda'' = geri dönmek.

Verş:Maide:56: ''yartadid'' = geri dönmek.

Bu iki kelimenin yazımı biraz farklı fakat anlamları aynıdır.Farklı lehçelerden kaynaklanır.Ayrıca dikkat ettiyseniz Hafs Mushafı'nda 54. ayet,Verş Mushafı'nda ise 56. ayettir.Anlayacağınız bazı ayetlerin yerleride değişik.

Hafs:Enbiya:4: ''qaala'' = dedi

Verş:Enbiya:4: ''qul'' = de

Hafs:''(Muhammed) Dedi ki: Rabbim herşeyi bilir''.Özne Muhammed,işi Muhammed yapmış.

Verş:''(Allah): De ki: Rabbim herşeyi bilir''.Burada ise özne Allah'tır.

Bu kelimelerin yazılışlarıda,anlamlarıda farklıdır.Fiilin öznesini değiştirir.Hafs Mushafı'nda özne Muhammed'dir.

Hafs:Şems:15: ''walaayakhaafu'' = ve korkmaz.

Verş:Şems:15: ''falaayakhaafu'' = ve korkmaz.

Bu kelimelerin sadece baş harfleri değişiktir.Anlamda fazla değişim olmaz.Verş Mushafı'nda daha vurguludur.

Hafs:Bakara:58: ''nagfir'' = biz bağışlarız.

Verş:Bakara:57:''yugfar'' = o bağışlar.

Bu farklılık özneyi değiştiriyor.

Hafs:Bakara:140: ''taquluna'' = siz söylüyorsunuz.

Verş:Bakara:139:''yaquluna'' = onlar söylüyorlar.

Baş harflerin değişimi özneyi değiştirmiş yine.

Hafs:Bakara:259:''nunshizuhaa'' = bir araya getirmek,inşa etmek(inşa ediyoruz)

Verş:Bakara:258:''nunshiruhaa'' = diriltmek,yeniden canlandırmak

Bu kelimelerdeki farklı harfler iki farklı kelime oluşturuyor.

Hafs:Ali-İmran:81:''ataytukum'' = size verdim.(Ben)

Verş:Ali-İmran:80:''ataynakum'' = size verdik.(Biz)

Yine bu kelimelerdeki farklı harfler özneyi değiştiriyor.

Hafs:Nisa:152:''yu'tiihim'' = onlara verecek (O)

Verş:Nisa:151:''nuutiihimuu'' = onlara vereceğiz (Biz)

Yine burada özne değişmiştir.

Hafs:Bakara:9:''yakhda'uuna'' = onlar aldatırlar.(Geniş Zaman)

Verş:Bakara:8: ''yukhaadi'uuna'' onlar aldatıyorlar.(Şimdiki Zaman)

Zaman bakımından farklılar.

Hafs:Bakara:10:''yakdhibuuna'' = onlar yalanladılar (Etken)

Verş:Bakara:9: ''yukadhdhibuuna'' = onlar yalanlandılar (Edilgen)

Cümleyi aktiften-pasive çeviriyor.Anlam bayaa bir değişiyor.

Hafs:Bakara:214:''yaquula'' = dedi

Verş:Bakara:212:''yaquulu'' = dedi

Görüldüğü üzere sondaki sesli harf ''a'', ''u'' ya dönüşmüş.

Hafs:Bakara:184:''ta'aamu miskiinin'' = yoksulun yemeği(Oruca gücü yetmeyenler bir yoksul doyumu fidye verir).

Verş:Bakara:183:''ta'aami masakiina'' = yoksulun yemeği.(Oruca gücü yetmeyenler yoksullara yemek fidyesi verir).

Bu kelimeler arasında birkaç ünlü harf farklılığı vardır.Ayrıca Hafs Mushafı'nda bir yoksul için fidye emredilir.Verş Mushafı'nda herhangi bir sayı söz konusu değildir.Direk çoğul olarak yoksullar için fidye emri vardır.

Hafs:Ali-İmran:146:''qatala'' = o öldürdü

Verş:Ali-İmran:146:''qutila'' = o öldürüldü

Hafs Mushafı'nda öldürdü derken Verş Mushafı'nda öldürüldü diyor.Anlam gerçekten değişiyor.

Hafs:Maide:67:''risaalatahu'' = onun mesajı.

Verş:Maide:69:''risaalatihi'' = onun mesajı.

İki kelimenin son sesli harfleri birbirinden farklı.

Hafs:Kasas:48:''sihraani'' = iki büyü (Ayet:İki büyü birbirini destekliyor).

Verş:Kasas:48:''saahiraani'' = iki büyücü (Ayet:İki büyücü birbirlerini destekliyor).

İlk iki harfin seslileri farklı.Anlam gerçekten değişmekte;Hafs Mushafı'nda ''büyü'' iken,Verş Mushafı'nda ''büyücü'' olmuş.

Hafs:Kasas:48:''sihraani'' = iki büyü (Ayet:İki büyü birbirini destekliyor).

Verş:Kasas:48:''saahiraani'' = iki büyücü (Ayet:İki büyücü birbirlerini destekliyor).

Hafs:Bakara:259:''nunshizuhaa'' = bir araya getirmek,inşa etmek(inşa ediyoruz)

Verş:Bakara:258:''nunshiruhaa'' = diriltmek,yeniden canlandırmak

Hafs:Enbiya:4: ''qaala'' = dedi

Verş:Enbiya:4: ''qul'' = de

Hafs:Ali-İmran:133: ''wasaari'uu'' = ve koşun.

Verş:Ali-İmran:133: ''saari'uu'' = koşun.

Tüm bu örnekler göstermektedirki Kur'an'ın bir harfinin bile değişmediği inancı asılsızmış.Gerçekler öyle demiyor.Buraya yazılanlar değişikliklerin sadece bir kısmıdır.Çok daha fazla fark vardır Kur'an mushafları arasında.

KAYNAK:http://www.answering....htm#appendix_1

Turan Dursun, Tevrat ve İncil'e geçmiş. Diyor ki (s.184),

Alıntı:

Kur'an ayetlerinde çok açık biçimde Tevrat'ın, İncil'in de "Tanrı katından indirildiği" bildirilir. İslam dünyasında, bu kitapların "zamanla tahrife uğradıkları" ve "bu yüzden yeni bir kitap olarak Kur'an'ın indirildiği" inancı paylaşılır. (...)

Soru şu: Tanrı, "kendi indirmesidir" diye Kur'an'ı koruyor da, yine kendi "indirdiği kitaplar" olan Tevrat'ı, İncil'i neden korumamıştır? Bu soruya kimse doyurucu karşılık veremez.

Gerçekten hangi Müslüman bu kadar basit bir soruya cevap verebilir?

http://www.turandurs...ead.php?t=23637

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Iki çeviri arasında da fark var. Biri sihir demiş diğeri sihirbaz. Farklı kuran kullandılar herhalde.

Elmalılı Çevirisi

Kasas, 48. Ayet: "Birbirini destekleyen iki sihir" demişler ve şunu söylemişlerdi: "Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz."

Diyanet çevirisi

Kasas, 48. Ayet: ....Onlar, "İki sihirbaz birbirlerine destek oluyor" dediler. "Biz hepsini inkâr ediyoruz" dediler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

(Ç)ALINTI :

Kur'an'lar Arasındaki Farklılıklar

Şuan elimizde bulunan Kur'an diğer metinlerden sadece bir tanesidir.Yani dünya üzerinde içinde farklılıklar bulunan birden fazla Kur'an var.

Örneğin:

Hafs Musahafı:Türkiye dahil diğer birçok ülkede kullanılan Mushaftır.

Cezayir,Fas,Tunus,Batı Afrika,Sudan,Libya,Katar gibi ülkelerde Kur'an'ın farklı versiyonları kullanılır.Bu mushaflar arasında birçok çelişkiler bulunur.Şuan elimizdeki Kur'an bile çelişkilerle doluyken diğer versiyonlar arası çelişkiler olması garipsenilmeyecek bir durum olsa gerek.

Mushaflar arası farklılıkları konu alan eserlere imza atmış birçok saygın İslam alimi vardır.Bunların en bilineninden bahsetmek istiyorum:

Ünlü İslam alimlerinden Ebu Davud,ki aynı zamanda Kuttubi Sitte'deki sahih kaynaklardan birinin yazarıdır.Mesahaf-i Sicistani adlı eseri vardır.Bu eser Kur'an versiyonları arasında bulunan bir kaç bin farklılığı içermektedir.Yanlış duymadınız Kur'an metinleri arasında BİNLERCE farklılık vardır.

Ben dünyada en çok kullanılan Hafs ve Warsh mushaflarını inceleyeceğim.Önce bu mushafları tanıyalım:

Hafs Mushafı:Türkiye dahil diğer birçok ülkede kullanılan Mushaf budur.

Warsh Mushafı: Cezayir,Fas,Batı Afrika,Sudan ve Tunus'un bir kısmında kullanılan Mushaf'dır.

İşte bu farklılıklardan bir kaç tanesi:

Hafs:Bakara:132: ''wawassaa'' vasiyet etti demektir.

Verş:Bakara:132: ''wa'awsaa'' vasiyet etti.

Bunların anlamları hemen hemen aynıdır.Fakat Verş Mushafı'nda fazladan bir ''elif'' vardır.Nedeni lehçe farklılıklarıdır.

Hafs:Ali-İmran:133: ''wasaari'uu'' = ve koşun.

Verş:Ali-İmran:133: ''saari'uu'' = koşun.

Görüldüğü gibbi Hafs Mushafı'ndaki kelimede fazladan bir ''ve'' bağlacı vardır.Anlamı değiştirmez fakat fazladan bir kelime ekler.

Hafs:Maide:54: ''yartadda'' = geri dönmek.

Verş:Maide:56: ''yartadid'' = geri dönmek.

Bu iki kelimenin yazımı biraz farklı fakat anlamları aynıdır.Farklı lehçelerden kaynaklanır.Ayrıca dikkat ettiyseniz Hafs Mushafı'nda 54. ayet,Verş Mushafı'nda ise 56. ayettir.Anlayacağınız bazı ayetlerin yerleride değişik.

Hafs:Enbiya:4: ''qaala'' = dedi

Verş:Enbiya:4: ''qul'' = de

Hafs:''(Muhammed) Dedi ki: Rabbim herşeyi bilir''.Özne Muhammed,işi Muhammed yapmış.

Verş:''(Allah): De ki: Rabbim herşeyi bilir''.Burada ise özne Allah'tır.

Bu kelimelerin yazılışlarıda,anlamlarıda farklıdır.Fiilin öznesini değiştirir.Hafs Mushafı'nda özne Muhammed'dir.

Hafs:Şems:15: ''walaayakhaafu'' = ve korkmaz.

Verş:Şems:15: ''falaayakhaafu'' = ve korkmaz.

Bu kelimelerin sadece baş harfleri değişiktir.Anlamda fazla değişim olmaz.Verş Mushafı'nda daha vurguludur.

Hafs:Bakara:58: ''nagfir'' = biz bağışlarız.

Verş:Bakara:57:''yugfar'' = o bağışlar.

Bu farklılık özneyi değiştiriyor.

Hafs:Bakara:140: ''taquluna'' = siz söylüyorsunuz.

Verş:Bakara:139:''yaquluna'' = onlar söylüyorlar.

Baş harflerin değişimi özneyi değiştirmiş yine.

Hafs:Bakara:259:''nunshizuhaa'' = bir araya getirmek,inşa etmek(inşa ediyoruz)

Verş:Bakara:258:''nunshiruhaa'' = diriltmek,yeniden canlandırmak

Bu kelimelerdeki farklı harfler iki farklı kelime oluşturuyor.

Hafs:Ali-İmran:81:''ataytukum'' = size verdim.(Ben)

Verş:Ali-İmran:80:''ataynakum'' = size verdik.(Biz)

Yine bu kelimelerdeki farklı harfler özneyi değiştiriyor.

Hafs:Nisa:152:''yu'tiihim'' = onlara verecek (O)

Verş:Nisa:151:''nuutiihimuu'' = onlara vereceğiz (Biz)

Yine burada özne değişmiştir.

Hafs:Bakara:9:''yakhda'uuna'' = onlar aldatırlar.(Geniş Zaman)

Verş:Bakara:8: ''yukhaadi'uuna'' onlar aldatıyorlar.(Şimdiki Zaman)

Zaman bakımından farklılar.

Hafs:Bakara:10:''yakdhibuuna'' = onlar yalanladılar (Etken)

Verş:Bakara:9: ''yukadhdhibuuna'' = onlar yalanlandılar (Edilgen)

Cümleyi aktiften-pasive çeviriyor.Anlam bayaa bir değişiyor.

Hafs:Bakara:214:''yaquula'' = dedi

Verş:Bakara:212:''yaquulu'' = dedi

Görüldüğü üzere sondaki sesli harf ''a'', ''u'' ya dönüşmüş.

Hafs:Bakara:184:''ta'aamu miskiinin'' = yoksulun yemeği(Oruca gücü yetmeyenler bir yoksul doyumu fidye verir).

Verş:Bakara:183:''ta'aami masakiina'' = yoksulun yemeği.(Oruca gücü yetmeyenler yoksullara yemek fidyesi verir).

Bu kelimeler arasında birkaç ünlü harf farklılığı vardır.Ayrıca Hafs Mushafı'nda bir yoksul için fidye emredilir.Verş Mushafı'nda herhangi bir sayı söz konusu değildir.Direk çoğul olarak yoksullar için fidye emri vardır.

Hafs:Ali-İmran:146:''qatala'' = o öldürdü

Verş:Ali-İmran:146:''qutila'' = o öldürüldü

Hafs Mushafı'nda öldürdü derken Verş Mushafı'nda öldürüldü diyor.Anlam gerçekten değişiyor.

Hafs:Maide:67:''risaalatahu'' = onun mesajı.

Verş:Maide:69:''risaalatihi'' = onun mesajı.

İki kelimenin son sesli harfleri birbirinden farklı.

Hafs:Kasas:48:''sihraani'' = iki büyü (Ayet:İki büyü birbirini destekliyor).

Verş:Kasas:48:''saahiraani'' = iki büyücü (Ayet:İki büyücü birbirlerini destekliyor).

İlk iki harfin seslileri farklı.Anlam gerçekten değişmekte;Hafs Mushafı'nda ''büyü'' iken,Verş Mushafı'nda ''büyücü'' olmuş.

Hafs:Kasas:48:''sihraani'' = iki büyü (Ayet:İki büyü birbirini destekliyor).

Verş:Kasas:48:''saahiraani'' = iki büyücü (Ayet:İki büyücü birbirlerini destekliyor).

Hafs:Bakara:259:''nunshizuhaa'' = bir araya getirmek,inşa etmek(inşa ediyoruz)

Verş:Bakara:258:''nunshiruhaa'' = diriltmek,yeniden canlandırmak

Hafs:Enbiya:4: ''qaala'' = dedi

Verş:Enbiya:4: ''qul'' = de

Hafs:Ali-İmran:133: ''wasaari'uu'' = ve koşun.

Verş:Ali-İmran:133: ''saari'uu'' = koşun.

Tüm bu örnekler göstermektedirki Kur'an'ın bir harfinin bile değişmediği inancı asılsızmış.Gerçekler öyle demiyor.Buraya yazılanlar değişikliklerin sadece bir kısmıdır.Çok daha fazla fark vardır Kur'an mushafları arasında.

KAYNAK:http://www.answering....htm#appendix_1

Turan Dursun, Tevrat ve İncil'e geçmiş. Diyor ki (s.184),

Alıntı:

Gerçekten hangi Müslüman bu kadar basit bir soruya cevap verebilir?

http://www.turandurs...ead.php?t=23637

Bildiğim kadarıyla, vahyin orijinalinin harekesiz olması, farklı yörelerdeki farklı dil okullarının okuyuşu sonucu böyle oluyor, Basra Ekolü, Kûfe Ekolü, Medine Ekolü...gibi.

Fakat bu vahyin anlamının değişmesi mi demek?

Niçin Allah Kur'an'ı korudu da, Tevrat ve İncil'i korumadı?

Bunun cevabını ancak Allah bilir, belki de son mesaj Kıyamet'e kadar sürsün istedi, korumak zorunda mıydı?

Iki çeviri arasında da fark var. Biri sihir demiş diğeri sihirbaz. Farklı kuran kullandılar herhalde.

Elmalılı Çevirisi

Kasas, 48. Ayet: "Birbirini destekleyen iki sihir" demişler ve şunu söylemişlerdi: "Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz."

Diyanet çevirisi

Kasas, 48. Ayet: ....Onlar, "İki sihirbaz birbirlerine destek oluyor" dediler. "Biz hepsini inkâr ediyoruz" dediler.

Bu ikisi arasındaki fark yorum farkıdır, orijinal vahyin farklı okunmasıdır;

vahyin çelişmesi değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

neden ? onlar da allahın kitapları değilmidir ?

ayrıca tevratta da - incilde de tıpkı kurandaki gibi - "sonsuza kadar bu kitap değişmeyecektir - biz koruyacağız" yazıyor ?

kurandaki doğru da - onlarda ki mi eğri yani?

yok öyle yazmasına rağmen bu kitaplar DEĞİŞMİŞ ise ---

kuran da DEĞİŞMİŞTİR....

garantisi yok demek ki !!

allah kitaplarını koruyamıyor !

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bildiğim kadarıyla, vahyin orijinalinin harekesiz olması, farklı yörelerdeki farklı dil okullarının okuyuşu sonucu böyle oluyor, Basra Ekolü, Kûfe Ekolü, Medine Ekolü...gibi.

Fakat bu vahyin anlamının değişmesi mi demek?

Niçin Allah Kur'an'ı korudu da, Tevrat ve İncil'i korumadı?

Bunun cevabını ancak Allah bilir, belki de son mesaj Kıyamet'e kadar sürsün istedi, korumak zorunda mıydı?

Bu ikisi arasındaki fark yorum farkıdır, orijinal vahyin farklı okunmasıdır;

vahyin çelişmesi değil.

Sihir ayrı sihirbaz ayrı. Vahiy o kadar esnek mi? Arapçasını okuyan da mı yorumlayarak okuyor.

Elma yazan biryeri biri armut diğeri ayva diye nasıl anlar?

Allahınız

"yaw bir kitap göndereyim biraz oyalansınlar da, sonra nasıl olsa yenisini gönderirim"

mi demiş?

tarihinde anarkom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hafs:''(Muhammed) Dedi ki: Rabbim herşeyi bilir''.Özne Muhammed,işi Muhammed yapmış.

Verş:''(Allah): De ki: Rabbim herşeyi bilir''.Burada ise özne Allah'tır.

Bu kelimelerin yazılışlarıda,anlamlarıda farklıdır.Fiilin öznesini değiştirir.Hafs Mushafı'nda özne Muhammed'dir.

Muhammed'in kendini Allah yaptığının kanıtı olan farklılık budur. Bugünün insanı Allah diye Muhammed'e tapıyor. Yaratıcı kelamı olmadığı bu kadar belli olan bir kitaba biat eden bu dindarları uyandırmak imkansız gibi bir şey.

Link to post
Sitelerde Paylaş

neden ? onlar da allahın kitapları değilmidir ?

ayrıca tevratta da - incilde de tıpkı kurandaki gibi - "sonsuza kadar bu kitap değişmeyecektir - biz koruyacağız" yazıyor ?

kurandaki doğru da - onlarda ki mi eğri yani?

yok öyle yazmasına rağmen bu kitaplar DEĞİŞMİŞ ise ---

kuran da DEĞİŞMİŞTİR....

garantisi yok demek ki !!

allah kitaplarını koruyamıyor !

Tevrat'taki yerini gösterebilir misin?İnceleyeyim.

Sihir ayrı sihirbaz ayrı. Vahiy o kadar esnek mi? Arapçasını okuyan da mı yorumlayarak okuyor.

Elma yazan biryeri biri armut diğeri ayva diye nasıl anlar?

Allahınız

"yaw bir kitap göndereyim biraz oyalansınlar da, sonra nasıl olsa yenisini gönderirim"

mi demiş?

Hayır efendim, söyledim ya, fark ekollerin okuyuş tarzından geliyor.

Hafs:Kasas:48:''sihraani'' = iki büyü (Ayet:İki büyü birbirini destekliyor).

Verş:Kasas:48:''saahiraani'' = iki büyücü (Ayet:İki büyücü birbirlerini destekliyor).

Bak okunuş farklı, kimse elmaya armut demiyor, sen öyle anlamak için elinden geleni yapıyorsun.

Muhammed'in kendini Allah yaptığının kanıtı olan farklılık budur. Bugünün insanı Allah diye Muhammed'e tapıyor. Yaratıcı kelamı olmadığı bu kadar belli olan bir kitaba biat eden bu dindarları uyandırmak imkansız gibi bir şey.

Aynı şey,yukardaki gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tevrat'taki yerini gösterebilir misin?İnceleyeyim.

"Çünkü ben RAB, ben değişmem." (Tevrat: Malaki 3:6)

"Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek." (İncil: Matta 5:17-18)

"...Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez." (İncil: Yuhanna 10:35).

"Kutsal Yasa ve peygamberlerin devri Yahya'nın zamanına dek sürdü. O zamandan bu yana Tanrı'nın Egemenliği müjdeleniyor ve herkes ona zorla girmeye çalışıyor. Gök ve yerin ortadan kalkması, Kutsal Yasa'nın ufacık bir noktasının yok olmasından daha kolaydır." (İncil: Luka 16:16-17)

"Çünkü ölümlü değil, ölümsüz bir tohumdan, yani Tanrı'nın diri ve kalıcı olan sözü aracılığıyla yeniden doğdunuz. Nitekim 'Bütün insan soyu bir ota benzer. Tüm yüceliği de kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçeği düşer. Ama Rabbin sözü sonsuza dek kalıcıdır.' İşte size müjdelenmiş olan söz budur" (İncil: 1. Petrus 1:23-25).

"Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır" (İncil: Matta 24:35).

"...tüm buyrukları kesindir, ebediyen geçerlidir, doğruluğa ve gerçeğe uygundur." (Zebur: Mezmur 111:7-8)

"Çoktan beri şahadetlerinden bildim ki, sen onları ebediyen kurdun." (Zebur: Mezmur 119:152)

"Sözünün topu hakikattir; ve her adaletli hükmün ebedidir." (Zebur: Mezmur 119:160)

"Ot kurur, çiçek solar; fakat Allah'ımızın sözü ebediyen durur." (Eski Antlaşma, İşaya, 40:8)

Kuran Yahudileri Yanlış Yorumlamakla Suçluyor

Daha önce gördüğümüz gibi, Tevrat, Zebur ve İncil'e göre Allah'ın Sözü değiştirilemez. Kuran da bu fikre tamamen katılmaktadır. Ayrıca Kur’an'da İncil'in ve Tevrat'ın metinlerinin değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur! Bu konuda Kur’an'ın anlamını çarpıtan bazı Türkçe meallerinden sakınmak gerekir. Bu mealler Kuran'ın aslında bulunmayan bir sürü ilave yaparak Tevrat'la İncil metnine iftira ediyor. Kuran'ın aslında

İncil ya da Tevrat metninin değiştirildiğine dair tek bir ayet olmadığını önemle belirtiyoruz. Gerçi Yahudiler, Tevrat'ı yanlış yorumlamak ve kendi istedikleri doğrultusunda anlamlar çıkarmakla suçlanıyorlar ancak, Tevrat'tan bir tek harf bile değiştirilmiş olduğu iddia edilmiyor. Yapılan suçlama sadece yorumlama ile ilgilidir.

"Onlardan bir grup var ki, Kitap'ta olmayan bir şeyi, siz Kitap'tan sanasınız diye dillerini Kitap'a eğip büker (uydurdukları sözleri, vahiymiş gibi göstermek için kelimeleri dillerinde bükerek okur, onları, kitabın sözlerine benzetmeğe çalışır)lar ve: 'O Allah katındandır.' derler. Oysa o, Allah katından değildir. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler." (Kur’an: Al-i İmran 3:78)

"...onlar Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar, haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Ve çünkü onlar isyan etmişlerdi, haddi aşıyorlardı. Ama hepsi bir değildir. Kitab'lılar içinde, gece saatlerinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanan bir topluluk da vardır." (Kur’an: Al-i İmran 3:112-113)

"Musa kavminden bir topluluk da var ki gerçeğe götürürler ve onunla adalet yaparlar." (Kur’an: A'raf 7:159)

Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi, bir kısım Yahudiler, Tevrat'ın ayetlerini inkâr etmekle suçlanırken, diğer Yahudilerin Tevrat'a sadık kalmış oldukları açıkça bellidir.

Eğer Tevrat tahrif edilmiş olsa idi, Allah'a bağlılığını sürdüren bu grup var olamazdı. Yani, o zamanda dahi, Kitab-ı Mukaddes değiştirilmemiş halde duruyordu. Kolaylıkla görülebilir ki, bazı Yahudilerin ayetleri kendi çıkarlarına uygun olarak yorumlamalarına rağmen, Tanrı Sözü'nün hiçbir insan tarafından değiştirilemeyeceği Kuran'da açıkça belirtilmiştir.

İşin ilginç yanı, aynı konuda, İncil de Yahudilerin yaramazlıklarından bahsetmesine karşın, bu Tanrı'nın güvenilirliğine gölge düşürmez:

"Peki, Yahudilerden bazıları güvenilmez çıktılarsa ne olur? Onların güvenilmezliği Tanrı'nın güvenilirliğini ortadan kaldırır mı? Kesinlikle hayır! Her insan yalancı olsa da, Tanrı'nın doğru olduğu bilinmelidir. Yazılmış olduğu gibi: 'Öyle ki, sözlerinde doğru çıkasın ve yargılandığın zaman davayı kazanasın.'" (İncil: Romalılar 3:3-4)

http://www.kutsalkit...degistirildi-mi

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

:lol:Lan hiç olmazsa ben rüyamda tanrıyla konuşup uyanınca millet, namaz kılın bak, allahla pazarlık yaptım, elli kılacaklar dedi, beşe indirdim, bu kıyağımı da unutmayın, her kıldığınızda bana bi salavat sallamayı ihmal etmeyin demiyorum be! :D

Evet, ben bunları her gözümü kapattığımda yaptığımı her iletimde yazıyorum zaten. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Çünkü ben RAB, ben değişmem." (Tevrat: Malaki 3:6)

"Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek." (İncil: Matta 5:17-18)

"...Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez." (İncil: Yuhanna 10:35).

"Kutsal Yasa ve peygamberlerin devri Yahya'nın zamanına dek sürdü. O zamandan bu yana Tanrı'nın Egemenliği müjdeleniyor ve herkes ona zorla girmeye çalışıyor. Gök ve yerin ortadan kalkması, Kutsal Yasa'nın ufacık bir noktasının yok olmasından daha kolaydır." (İncil: Luka 16:16-17)

"Çünkü ölümlü değil, ölümsüz bir tohumdan, yani Tanrı'nın diri ve kalıcı olan sözü aracılığıyla yeniden doğdunuz. Nitekim 'Bütün insan soyu bir ota benzer. Tüm yüceliği de kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçeği düşer. Ama Rabbin sözü sonsuza dek kalıcıdır.' İşte size müjdelenmiş olan söz budur" (İncil: 1. Petrus 1:23-25).

"Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır" (İncil: Matta 24:35).

"...tüm buyrukları kesindir, ebediyen geçerlidir, doğruluğa ve gerçeğe uygundur." (Zebur: Mezmur 111:7-8)

"Çoktan beri şahadetlerinden bildim ki, sen onları ebediyen kurdun." (Zebur: Mezmur 119:152)

"Sözünün topu hakikattir; ve her adaletli hükmün ebedidir." (Zebur: Mezmur 119:160)

"Ot kurur, çiçek solar; fakat Allah'ımızın sözü ebediyen durur." (Eski Antlaşma, İşaya, 40:8)

Kuran Yahudileri Yanlış Yorumlamakla Suçluyor

Daha önce gördüğümüz gibi, Tevrat, Zebur ve İncil'e göre Allah'ın Sözü değiştirilemez. Kuran da bu fikre tamamen katılmaktadır. Ayrıca Kur’an'da İncil'in ve Tevrat'ın metinlerinin değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur! Bu konuda Kur’an'ın anlamını çarpıtan bazı Türkçe meallerinden sakınmak gerekir. Bu mealler Kuran'ın aslında bulunmayan bir sürü ilave yaparak Tevrat'la İncil metnine iftira ediyor. Kuran'ın aslında

İncil ya da Tevrat metninin değiştirildiğine dair tek bir ayet olmadığını önemle belirtiyoruz. Gerçi Yahudiler, Tevrat'ı yanlış yorumlamak ve kendi istedikleri doğrultusunda anlamlar çıkarmakla suçlanıyorlar ancak, Tevrat'tan bir tek harf bile değiştirilmiş olduğu iddia edilmiyor. Yapılan suçlama sadece yorumlama ile ilgilidir.

"Onlardan bir grup var ki, Kitap'ta olmayan bir şeyi, siz Kitap'tan sanasınız diye dillerini Kitap'a eğip büker (uydurdukları sözleri, vahiymiş gibi göstermek için kelimeleri dillerinde bükerek okur, onları, kitabın sözlerine benzetmeğe çalışır)lar ve: 'O Allah katındandır.' derler. Oysa o, Allah katından değildir. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler." (Kur’an: Al-i İmran 3:78)

"...onlar Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar, haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Ve çünkü onlar isyan etmişlerdi, haddi aşıyorlardı. Ama hepsi bir değildir. Kitab'lılar içinde, gece saatlerinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanan bir topluluk da vardır." (Kur’an: Al-i İmran 3:112-113)

"Musa kavminden bir topluluk da var ki gerçeğe götürürler ve onunla adalet yaparlar." (Kur’an: A'raf 7:159)

Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi, bir kısım Yahudiler, Tevrat'ın ayetlerini inkâr etmekle suçlanırken, diğer Yahudilerin Tevrat'a sadık kalmış oldukları açıkça bellidir.

Eğer Tevrat tahrif edilmiş olsa idi, Allah'a bağlılığını sürdüren bu grup var olamazdı. Yani, o zamanda dahi, Kitab-ı Mukaddes değiştirilmemiş halde duruyordu. Kolaylıkla görülebilir ki, bazı Yahudilerin ayetleri kendi çıkarlarına uygun olarak yorumlamalarına rağmen, Tanrı Sözü'nün hiçbir insan tarafından değiştirilemeyeceği Kuran'da açıkça belirtilmiştir.

İşin ilginç yanı, aynı konuda, İncil de Yahudilerin yaramazlıklarından bahsetmesine karşın, bu Tanrı'nın güvenilirliğine gölge düşürmez:

"Peki, Yahudilerden bazıları güvenilmez çıktılarsa ne olur? Onların güvenilmezliği Tanrı'nın güvenilirliğini ortadan kaldırır mı? Kesinlikle hayır! Her insan yalancı olsa da, Tanrı'nın doğru olduğu bilinmelidir. Yazılmış olduğu gibi: 'Öyle ki, sözlerinde doğru çıkasın ve yargılandığın zaman davayı kazanasın.'" (İncil: Romalılar 3:3-4)

http://www.kutsalkit...degistirildi-mi

Senin verdiğn bu örneklerde 'Kitap'ın değil, Kutsal Yasa'nın korunacağı' söyleniyor.

Ama Kur'an'da bilhassa Kur'an'ın korunacagı söyleniyor.

Kur'an'da 'İncil ya da Tevrat metninin değiştirildiğine dair tek bir ayet olmadığını önemle belirtiyoruz.' demişsin.

Bu doğru değil. İşte:

Bakara 75:

75. Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.

Bakara79:

79. Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin verdiğn bu örneklerde 'Kitap'ın değil, Kutsal Yasa'nın korunacağı' söyleniyor.

Ama Kur'an'da bilhassa Kur'an'ın korunacagı söyleniyor.

Kur'an'da 'İncil ya da Tevrat metninin değiştirildiğine dair tek bir ayet olmadığını önemle belirtiyoruz.' demişsin.

Bu doğru değil. İşte:

Bakara 75:

75. Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.

Bakara79:

79. Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!

dalga mı geçiyorsun ? kitabın içindekiler allahın YASALARI değil midir ? kitapların içindekilerin kimisi allah sözü - kimisi peygamber sözü - kimisi de sade vatandaş sözlerimidir ?

kuranda da aynı şey geçerlidir madem öyle. !!!

verdiğin ayetler kurandaki diğer ayetlerle ÇELİŞMEKTE.....kendi elinle kurandaki koca bir çelişkiyi daha ortaya koymuşsun. !!!

kuranda bazı ayetlerde - tevrat ve incilin TASDİKLENDİĞİ yazarken - bu ayete göre (bakara 79) adamlar para için tevratı yazıp baştan - bu allahtan demişler...

bi yerde değişti diyor - başka yerde değişmedi diyor...

ne kadar tutarsız bi kitap böle ? !

“Süphesiz ki, Tevrat’ı biz indirdik (Allah indirdi). Onda hidayet ve nur vardır” (MAİDE 5:44)

(Dikkat: Kur’an ‘vardı’ değil, ‘vardır’ diyor; yani Tevrat’ın hala nur ve hidayet kaynağı olduğunu açıkça kabul ediyor).

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin verdiğn bu örneklerde 'Kitap'ın değil, Kutsal Yasa'nın korunacağı' söyleniyor.

Ama Kur'an'da bilhassa Kur'an'ın korunacagı söyleniyor.

Hangi ayette söyleniyor?

Kur'an'da 'İncil ya da Tevrat metninin değiştirildiğine dair tek bir ayet olmadığını önemle belirtiyoruz.' demişsin.

Bu doğru değil. İşte:

Bakara 75:

75. Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.

Bakara79:

79. Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!

Bu ayette İncil veya Tevrat'ın kastedildiğini nereden çıkardın?

Bakara/89. Kendilerine ellerindekini (Tevrat’ı) tasdik eden bir kitap (Kur’an) gelince onu inkâr ettiler. Oysa, daha önce (bu kitabı getirecek peygamber ile) inkârcılara (Arap müşriklerine) karşı yardım istiyorlardı. (Tevrat’tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine gelince ise onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun.

Bakara/91. Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) iman edin” denilince, “Biz sadece bize indirilene (Tevrat’a) inanırız” deyip, ondan sonra geleni (Kur’an’ı) inkâr ederler. Hâlbuki o, ellerinde bulunanı (Tevrat’ı) tasdik eden hak bir kitaptır. De ki: “Eğer inanan kimseler idiyseniz, daha önce niçin Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?”

Madem Tevrat değiştirildi, o zaman Kuran neden adamların ellerindeki Tevrat'ı onaylıyor?

Maide/68. De ki: “Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.” Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme.

Allah neden değiştirildiği iddia edilen Tevrat ve İncil'in uygulanmasını istiyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili zavallı,

Allah'ın Kutsal Yasası'nın koruması başka, bilhassa Kur'an'ın korunması başka.

Allah'ın koyduğu yasalar tabiki korunuyor, bütün evrende bu yasalar geçerli.

Peygamberlerin insanlığa ulaştırdığı mesaj da bu zaten;

yani korunan Kutsal Yasa(lar) Allah'ın mesajı, Tevrat değil.

Tevrat ve İncil de bu yasaları içeriyordu doğal olarak. Fakat daha sonraki yıllarda insan müdahalesine uğradılar.

Maide 44'e gelince; elbette orada kastedilen Allah'ın Hz. Musa'ya indirdiği orijinal, tahrif edilmemiş Tevrat.

44 Şüphe yok ki, içinde rehberlik ve aydınlık bulunan Tevrat'ı indiren Biziz. Kendilerini Allah'a teslim eden peygamberler, ona dayanarak yahudi itikadına uyanlar hakkında hüküm verirlerdi. (Muhammed Esed)

44. Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. (Diyanet)

44-Gerçekten Biz, içinde bir hidayet, bir nur bulunan Tevrat'ı indirdik. Kendilerini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. (Elmalılı Meali)

44- İçinde hidayet ve ışık bulunan Tevrat'ı biz indirdik. müslüman peygamberler onunla Yahudiler arasında hüküm veriyorlardı. (Edip Yüksel)

44- Şüphe yok ki biz, Tevrat'ı indirdik, onda doğru yola sevk ediş ve nûr var. Tanrıya teslîm olan peygamberlerle hükümleri bilenler ve Allah kitabını korumaya memûr olan bilginler, Yahûdilere, hep ona göre hüküm verirlerdi. (Abdülbaki Gölpınarlı)

44 Gerçekten Tevrât'ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır. İslâm olmuş peygamberler, onunla yahûdilere hüküm verirlerdi. (Süleyman Ateş)

44 – İçinde hidâyet ve nûr olan Tevrat’ı biz indirdik. Kendilerini Hakka teslim eden nebîler, Yahudilerle ilgili meselelerde onunla hükmederlerdi. (Suat Yıldırım)

44 Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. (Yaşar Nuri Öztürk)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgil Sağduyu,

Hicr Sûresi 9. âyet diyor ki:

9. Kur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız. (Diyanet)

Bakara/89. Kendilerine ellerindekini (Tevrat’ı) tasdik eden bir kitap (Kur’an) gelince onu inkâr ettiler. Oysa, daha önce (bu kitabı getirecek peygamber ile) inkârcılara (Arap müşriklerine) karşı yardım istiyorlardı. (Tevrat’tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine gelince ise onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun.

Bakara/91. Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) iman edin” denilince, “Biz sadece bize indirilene (Tevrat’a) inanırız” deyip, ondan sonra geleni (Kur’an’ı) inkâr ederler. Hâlbuki o, ellerinde bulunanı (Tevrat’ı) tasdik eden hak bir kitaptır. De ki: “Eğer inanan kimseler idiyseniz, daha önce niçin Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?”

Madem Tevrat değiştirildi, o zaman Kuran neden adamların ellerindeki Tevrat'ı onaylıyor?

Maide/68. De ki: “Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.” Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme.

Allah neden değiştirildiği iddia edilen Tevrat ve İncil'in uygulanmasını istiyor?

Bak bir üstteki postta da yazdım:

Bir bozulmuş Tevrat/İncil var, bir de Orijinal, bozulmamış Tevrat/İncil var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili zavallı,

Allah'ın Kutsal Yasası'nın koruması başka, bilhassa Kur'an'ın korunması başka.

Allah'ın koyduğu yasalar tabiki korunuyor, bütün evrende bu yasalar geçerli.

Peygamberlerin insanlığa ulaştırdığı mesaj da bu zaten;

yani korunan Kutsal Yasa(lar) Allah'ın mesajı, Tevrat değil.

Tevrat ve İncil de bu yasaları içeriyordu doğal olarak. Fakat daha sonraki yıllarda insan müdahalesine uğradılar.

Maide 44'e gelince; elbette orada kastedilen Allah'ın Hz. Musa'ya indirdiği orijinal, tahrif edilmemiş Tevrat.

44 Şüphe yok ki, içinde rehberlik ve aydınlık bulunan Tevrat'ı indiren Biziz. Kendilerini Allah'a teslim eden peygamberler, ona dayanarak yahudi itikadına uyanlar hakkında hüküm verirlerdi. (Muhammed Esed)

44. Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. (Diyanet)

44-Gerçekten Biz, içinde bir hidayet, bir nur bulunan Tevrat'ı indirdik. Kendilerini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. (Elmalılı Meali)

44- İçinde hidayet ve ışık bulunan Tevrat'ı biz indirdik. müslüman peygamberler onunla Yahudiler arasında hüküm veriyorlardı. (Edip Yüksel)

44- Şüphe yok ki biz, Tevrat'ı indirdik, onda doğru yola sevk ediş ve nûr var. Tanrıya teslîm olan peygamberlerle hükümleri bilenler ve Allah kitabını korumaya memûr olan bilginler, Yahûdilere, hep ona göre hüküm verirlerdi. (Abdülbaki Gölpınarlı)

44 Gerçekten Tevrât'ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır. İslâm olmuş peygamberler, onunla yahûdilere hüküm verirlerdi. (Süleyman Ateş)

44 – İçinde hidâyet ve nûr olan Tevrat’ı biz indirdik. Kendilerini Hakka teslim eden nebîler, Yahudilerle ilgili meselelerde onunla hükmederlerdi. (Suat Yıldırım)

44 Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. (Yaşar Nuri Öztürk)

sen islamı savunursun canhıraş şekilde..bunun için de elinden geleni yaparsın haklı çıkmak için...

tıpkı museviler gibi...

Tevrat'a Göre Tanrı'nın Kelamı Değişmez

scripture_02.jpg

Tanrı doğaüstüdür. Ancak kendini açıklarsa insan O’nu tanıyabilir. Tevrat’ın bu ayet’e göre “bu şeriatın bütün sözleri ebediyen bizimdir ve oğullarımızındır.” Yani Eski Ahit’e göre Tanrı, kutsal sözünü insanların değiştirmelerini kesinlikle istemiyor. Tevrat’ta bununla ilgili birçok ayet bulunuyor:“Size emretmekte olduğum söze bir şey katmayacaksınız ve ondan eksiltmeyeceksiniz, ta ki, Allahınız RABBİN, size emretmekte olduğum emirlerini tutasınız.” (Tesniye 4:2)

Kitab-ı Mukaddes’in Tanıklığı

Tevrat’a Göre (Torah) Tanrı’nın Kelâmı Değiştirilemez.“Gizli şeyler Allahımız RABBİNDİR; fakat bu şeriatın bütün sözlerini yapalım diye açığa çıkarılmış olan şeyler ebediyen bizimdir ve oğullarımızındır.” (Tesniye 29:29)

Tanrı doğaüstüdür, ancak kendini açıklarsa insan O’nu tanıyabilir. Tevrat’ın bu ayet’e göre “bu şeriatın bütün sözleri ebediyen bizimdir ve oğullarımızındır.” Yani Eski Ahit’e göre Tanrı, kutsal sözünü insanların değiştirmelerini kesinlikle istemiyor. Tevrat’ta bununla ilgili birçok ayet bulunuyor:“Size emretmekte olduğum söze bir şey katmayacaksınız ve ondan eksiltmeyeceksiniz, ta ki, Allahınız RABBİN, size emretmekte olduğum emirlerini tutasınız.” (Tesniye 4:2)

“Sana emretmekte olduğum her şeyi yapmak için tutacaksın, üzerine bir şey katmayacaksın, ve ondan eksiltmeyeceksin.” (Tesniye 12:32)

Eski zamanlarda Tanrı insanlarla bazı özel “ahitler” yaptı. Kitab-ı Mukaddes’i dikkatle okursanız, göreceksiniz ki, Tanrı’nın insanlarla yapmış olduğu ahitleri yerine gelecektir. Yani, bu ahitlerin sorumlusu olan Tanrı’nın ta kendisidir. Ne olursa olsun, bu ahitler kesinlikle Tanrı tarafından yerine getirecektir. Tevrat’taki ilk ebedî ahit ise Hz. Nuh’un tufanından sonra başladı.

Bu örneğe bakalım:

“Ve Allah Nuh’a ve kendisiyle beraber oğullarına söyleyerek dedi: Ve ben, işte ben sizinle ve sizden sonra zürriyetinizle ve sizinle beraber olan her canlı mahlûkla, gemiden çıkanların hepsinden bütün yerin hayvanlarına kadar, sizinle beraber olan kuşlar, sığırlar, ve bütün yerin hayvanları ile ahdimi sabit kılıyorum. Ve ahidimi sizinle sabit kılacağım; ve bütün beşer artık tufanın suları ile kesilmeyecektir; ve yeryüzünü helâk etmek için artık tufan olmayacaktır. Ve Allah dedi: Benimle sizin ve ebedî devirlerce sizinle beraber olan her canlı mahlûkun arasında yapmakta olduğum ahdin alâmeti şudur: yayımı buluta koydum ve benimle yerin arasında bir ahit alâmeti olacaktır. Ve vaki olacaktır ki, yerin üzerine bulut getirdiğim zaman, yayda bulutta görünecektir ve benimle sizin ve yaşayan her beden sahibi mahlûkun arasında olan ahdimi hatırlayacağım, bütün beden sahiplerini yok etmek için sular artık tufan olmayacaktır. Ve bulutta yay olacaktır; ve Allahla yer üzerindeki bütün beden sahiplerinden yaşayan her mahlûk arasında olan ebedî ahdi hatırlamak için onu göreceğim. Ve Allah Nuh’a dedi: Benimle yer üzerindeki her beden sahibi arasında sabit kıldığım ahdin alâmeti budur.” (Tekvin 9:8-17)

Tanrı insanlarla ebedî bir ahit kıldığı zaman, o ahdin sorumlusu kimdir?

Tanrı sorumludur.

Kitab-ı Mukaddes nedir?

Eski Ahit ve Yeni Ahit’tir. Bunlar Tanrı tarafından verilmiştir. İnsanlar ne yaparsa yapsın, Tanrı, o ahdin sözlerini yerine getirecektir. Yani Tanrı tarafından yapılmış olan ahitlerin yerine gelmesinin sorumlusu Tanrı’nın ta kendisidir. Tevrat’tan bir örnek daha verelim. Tanrı’nın Hz. İbrahim’le yapılmış olan ahdine dikkatle bakalım. Tek bir bölümde, Tanrı’nın İbrahim’le kestiği ahid’in “nesillerce”, “sabit” ve “ebedi” olduğunu görmek için aşağıdaki ayetleri okumak yeterlidir.

“Ve Abram doksan dokuz yaşında iken, RAB Abrama göründü ve ona dedi: Ben Kadir Allahım, benim önümde yürü, ve kâmil ol. Ve ahdimi seninle benim aramda edeceğim ve seni ziyadesiyle çoğaltacağım. Ve Abram yüz üstü düştü ve Allah onunla söyleşip dedi: Ben ise, işte, ahdim seninledir ve birçok milletlerin babası olacaksın. Ve sana ve senden sonra zürriyetine, Allah olmak için seninle ve senden sonra zürriyetinle benim aramda ahdimi, nesillerince ebedî ahit olarak sabit kılacağım. Ve senin gurbet diyarını, bütün Kenan diyarını, sana ve senden sonra zürriyetine ebedî mülk olarak vereceğim ve onların Allahı olacağım.” (Tekvin 17:1-4 & 7-8)

“Ve Allah İbrahime dedi: Ve sen ise, sen ve senden sonra zürriyetin, nesillerince, ahdimi tutacaksınız. Sizinle ve senden sonra zürriyetinle benim aramda tutacağınız ahdim budur; aranızda her erkek sünnet olunacaktır. Ve gulfe etinizde sünnet olunacaksınız ve sizinle benim aramdaki ahdin alâmeti olacaktır.” (Tekvin 17:9-11)

“Ve Allah dedi: Gerçek senin karın Sara bir oğul doğuracak; ve onun adını İshak koyacaksın; ve onunla ve ondan sonra zürriyetile ahdimi ebedî ahit olarak sabit kılacağım. Ve İsmaile gelince, seni işittim; işte onu mubarek kıldım, ve onu semereli edeceğim, ve onu ziyadesile çoğaltacağım; on iki beyin babası olacak, ve onu büyük millet edeceğim. Fakat gelecek yıl bu muayyen vakitte Saranın sana doğuracağı İshakla ahdimi sabit kılacağım.” (Tekvin 17:19-21)

Ayetlerde Tanrı tarafından ebedî bir ahit söz konusudur. Bu ahitte önemli bir şart vardır: Sünnet. “Ve gulfe etinizde sünnet olunacaksınız; ve sizinle benim aramdaki ahdin alâmeti olacaktır.” Peki, varsayalım ki, İbrahim’in zürriyetinden sünnet istemiyorsa, ne olacak? Cevap burada: “Ve senin evinde doğmuş olan, ve senin paranla satın alınmış olan mutlaka sünnet olunacaktır, ve ahdim ebedî bir ahit olarak etinizde olacaktır. Ve gulfe etinde sizin sünnet olunmamış sünnetsiz erkek varsa, o can kendi kavmından kesilecektir; o benim ahdimi bozmuştur.” (Tekvin 17:13-14)

Burada bir insan yahut bir aile, Rab’bin ahdini bozmak isterse, itaat etmeyebilir. Böylece o ahdi kendileri için bozabilir. Ama bu, sadece ve sadece onların kendi kayıplarıdır. Ancak kendi canlarını kaybediyorlar. İsrail oğullarına, daha önce vahiy yoluyla verilmiş Tanrı’nın ebedî ahitleri hâlâ geçerli, sonsuza dek geçerlidir. İsrail oğullarına Tanrı’nın verilmiş olan vaatleri ve ahitlerini hiçbir şey etkileyemez.

İnsanlar tek tek Tanrı’dan ayrılabilir, ama Tanrı’nın vaatleri daima geçerlidir. “Vadettiği bütün şeylere göre, kavmı İsraile rahat vermiş olan RAB mubarek olsun. Kulu Musa vasıtası ile söylediği bütün iyi sözlerinden hiç bir söz boşa çıkmadı.” (1 Kırallar 8:56)

“RABBİN sizi sevmesi ve sizi seçmesi bütün kavmlardan daha çok olduğunuz için değildi; çünkü bütün kavmlardan az idiniz; fakat Rab sizi sevdiği, ve atalarınıza ettiği andı tutmak istediği için RAB sizi kudretli elle çıkardı, ve kölelik evinden, Mısır kıralı Firavunun elinden sizi kurtardı. Ve bil ki, Allahın RAB, Allah olan odur, kendisini sevenler, ve emirlerini tutanlar için bin nesle kadar ahdi ve inayeti koruyan, ve kendisinden nefret edenleri yok etmek için yüzlerine karşı ödiyen, sadık Allahtır.” (Tesniye 7:7-10)

“Allâh, İsrâil oğullarından söz almıştı.” (Mâide 5:12)

“Gerek Tevrât’ta, gerek İncîl’de, gerek Kur’ân’da Allâh’tan daha çok ahdini yerine getiren kim olabilir?” (Tevbe 9:111)

Evet, Tanrı tamamen güvenilirdir. Eğer Tanrı insanlarla bir ahit yaparsa, o ahit sabit ve güvenilirdir. Tanrı’nın ahdi değişmez. Tanrı bu ahitlerin sonsuza kadar geçerli olacağını belirtmiştir. O zaman bu ahitlerin geçerliği sorumluluğu kime aittir? Bizzat Tanrı’nın kendisine! Eğer Tanrı’nın insanlarla ahit sözleri tahrif edilebilseydi, eğer bu mümkün olsaydı, acaba bu ahitler nasıl ebedîyete kadar geçerli sayılırdı? Eğer Tanrı’nın ebedî âhitlerini insanlar tamamen geçersiz kılabilseydi, artık o ahit ebedî sayılamazdı ve o zaman Tanrı yalancı durumuna düşmüş olurdu. Tabi ki bu da olanaksız bir şeydir.

“Allah insan değil ki, yalan söylesin, ve insan oğlu değil ki, nadim olsun; O söyler de onu yapmaz mı? Yahut söz verir de icra etmez mi?” (Sayılar 23:19)

Düşüncesini değiştirmek, değer yargılarını ve planını değiştirmek demektir. Tanrı asla bunu yapmaz; yapmasına gerek yoktur. Çünkü O’nun tasarıları, her şey üzerinde bilgi ve kontrol sahibi olmasına dayanır. Tanrı yalan söylemez. Dolayısıyla, Tanrı’nın insanlarla yapılmış ebedî ahitleri, Kitab-ı Mukaddes’in tahrif edilmesi olanaksız kılar. Tanrı’nın, o kitapların içinde bulunan vaatlerinin ve ahitlerinin korunması gereklidir. Tanrı’nın dediği olur. “Allahın Rab çok acıyan Allahtır... ve atalarına and ettiği onlarla olan ahdini unutmaz.” (Tesniye 4:31)

http://www.answering-islam.org/turkce/mukaddes/tevratagoere.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

kuranı anlayamamışsınız daha siz - adamların kitabı hakkında mı ahkam kesmeye başladınız ?

1400 yıldır kuranı daha çözememişsiniz - anlayamamış hiç kimse (SİZLERİN kendi İDDİASI) tevratı - incili mi anladınız ?

kaç kere tevrat - incil okudunuz ?

musevilik ve hristiyanlık dinlerini ne kadar araştırdınız ? ne kadarını biliyorsunuz ?

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'ın Arapçası değişmemiş olsa ne olacak?Mealler ve tefsirler sürekli evrim geçiriyor.Artık 6 günde yaratılışı bile inkar ediyor Müslolar.Hatta insanın Adem ile Havva'dan türemesini bile inkar etmeye başladılar.

Kur'an'da biz yeryüzünü uzatıp yaydık diyor şimdi ki meallere bakıyorsun yuvarlayıp yaydık falan diyor.Kur'an göklerin ve yerin uçları diyor bugünkü meallere bakıyorsun kuturlar yazıyor.Kur'an biz geniş kudret sahibiyiz diyor şimdiki meallere bakıyorsun göğü genişletiyoruz diyor... daha say say bitmez.Bir de evrimi inkar ediyorlar.

Tabi bir de günümüzdeki sahtekar reformcu ilahiyatçılar da var.Bir de Kuran Müslümanlığı diye bir şey çıkmış yok efendim İslam'da şiddet kesinlikle yokmuş İslam'da kölelik yokmuş...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...