Jump to content

Canlı ve Cansız Varlıklar Arasındaki Farklar....


Recommended Posts

Bu konuda ateistlerin bir sorunu olduğunu sanmıyorum.

Yine de konuyu tartışmanın yararlı olacağını düşünüyorum.

Çünkü canlılıkla ilgili bazı özelliklerin yanlış anlaşıldığını sanıyorum.

Canlı varlıklar neden cansız varlıklardan farklıdırlar?

Canlı olma durumu özgün yasaların varlığını mı gerektirir?

Yoksa olağan fizik yasaları son derece karmaşık organik moleküllere sahip canlılar için yeterli midir?

Canlı varlıklar cansız varlıklardan mı çıkmışlardır?

Mevcut fizik yasaları canlı varlıkların ortaya çıkmaları için yeterli midirler?

Birbirleri ile uyuşmayan klasik fizik ve kuantum fiziği yasaları muvacehesinde canlılığı nasıl tanımlayabiliriz.

Kuantum fiziksel süreçler canlılıkla bağdaşmakta mıdır?

Entropiye rağmen canlılık nasıl ortaya çıkabilir?

Entropiye karşı gelen olağanüstü yasalar var mıdır?

Bu soruları ve benzerlerini tartışabiliriz..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 186
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

>>> Bu soruları ve benzerlerini tartışabiliriz..

Bu mevzuda tartışılacak bir şey yok aslında.

>>> Canlı varlıklar neden cansız varlıklardan farklıdırlar?

Canlı varlıklar, cansız varlıklardan farklı değildir ki?

Olay tamamen insanın bir şeylere bir sıfat takma kaygısından kaynaklanan semantik bir durumdan ibarettir.

Biz bir takım özellikler gösteren şeylere cansız, diğerlerine canlı diyoruz. Ama o özelliklerin aslında aynı şey olduğunu farketmiyoruz, çünkü bunu ancak 100 yıl önce filan keşfetmişiz. Canlı dediğinizde, elektron al gülüm ver gülüm ve tabiki buna dair kimyadan, cansız dediğinizde aynı alış veriş kimyadan mütevellittir. Canlı ise cansız aynı şeydir aslında.

Eminim başta hacı, ne söylediğimi anlamayacak, bakın şimdi bir sürü şey sayacak.

Hacı, bir şeyin farkı nerden baktığına bağlıdır. Eğer alttan, atom, element, molekül vs. gibi fizik seviyesinden bakarsan, varlık seviyesinden bakarsan canlı ile cansız aynı şeydir aslında. Ama gider tepeden bakarsan, o zaman cansız ile cansızda farklı, canlı ile canlıda farklı, canlı ile cansız da farklı oluverir. Her varlık başka bir şey gösterir. Sen bu farkları kendi kafana göre seçip bu canlı, bunun şusu farklı, busu farklı diye çıkarsan, bu sadece seni bağlar, doğayı ve varlığı değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlılık interaktif maddedir.

Cansızlık da statik madde.

Canlılık her ne kadar interaktif olsa da etkileşimde bulunacağı maddeleri seçme özgürlüğüne sahip değil (henüz)

Yani insan canlısı siyanür maddesinin olduğu yerde etkileşime giremez.

Siyanürle etkileşen canlı birimi de (varsa, ki illaki vardır bir bakteri böcük) insanın etkileşim maddelerinden bazılarıyla etkileşime giremez.

Ama genel olarak şöyle bir yasa çıkartabiliriz ortaya (bunu henüz bilim kesin söylemez ama ben kesin olduğuna eminim, hele de şu son arsenik olayından sonra)

Canlılık, bu gerçeklikte mevcut olan her türlü madde esaslı olabilir ancak etkileşime gireceği maddeler kısıtlanır, dolayısıyla her türlü ağacın dalına çıkabilir ama o ağaca çıkan canlılık başka ağaç türlerinin dallarına zıplayamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Eminim başta hacı, ne söylediğimi anlamayacak, bakın şimdi bir sürü şey sayacak.

Fodulluk etmesen olmuyor.

Senin ne demek istediğin bazan anlaşılmıyor ama onun için başkalarını suçlama..

Kabahat sende..

Ya hemen önce hayır diyorsun, ya da kendini ifadede zorlanıyorsun.

Yoksa burada yazan herkes seni anlayacak ve eleştirecek kapasitededir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Canlılık interaktif maddedir. Cansızlık da statik madde.

Biyolojinin son yüzyıldaki en büyük kavgası, canlı nedir sorusuna bir cevap vermek olmuştur. Ve işin aslı şu ki, henüz canlıyı tarif eden eli ayağı düzgün bir tanım halada yoktur.

Bizim canlı diye bildiğimiz, ot, ağaç, hayvan, böcek vs. yi ifade edecek, eğreti, resmen sapır sapır dökülen bir kaç tanım vardır. Ama ahada şu durum olursa, o şey canlıdır diyebileceğin hiç bir kural yoktur. Bulduğun her kural bir takım cansız kabul ettiğin şey içinde geçerli olacaktır.

Elbette ki bundan senin canlı tanımların da nasibini alıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İsterseniz önce evrenin canlı olup olmadığına bakalım........

EVREN AKILLI BİR CANLI MIDIR?

Evren, Big Bang’de tohumu atılmış bir canlı yaratık gibi, embryonik dönemden geçerek doğmuş, gelişmiş, büyümekte olan bir varlıktır.

Evreni oluşturan elementlerin bazan birbirleri ile yer değiştirip, bazan birbirlerine dönüşmeleri sırasında ortaya çikan enerji, canlıların metabolizması ile karşılaştırılabilir.

Canlılarda olduğu gibi evrende de bilgi birikimi ve dağılımı, o bilgileri kullanacak araçlar ve sistemler vardır.

Galaksinin her yöresi diğer yöreleri ile sürekli ilişkiler içindedir. Yöreler arasında sürekli olarak bilgi alış verişi yapılır. Bu bilgi alışverisi kütleçekim dalgaları ve belki de doğalarını henüz bilmediğimiz diğer kuvvetler ve uzayın gizemli dokusu tarafından başarılmaktadır. Bu kuvvetler ve uzayın dokusu bilgiyi, evrenin en kuytu yöreleri arasında bile sürekli olarak taşımakta ve bütün evrenin tek bir vücutmuş gibi davranmasını sağlamaktadırlar.

Bilgi ancak ışık hızında yayılabileceği için, yörelerin birbirlerine olan tepkileri, buna uygun olarak, milyarlarca yıl süren dalgalanmalar şeklinde gerçekleşmekte ve evren kabına sığmayan bir su gibi, kabarmakta ve genişlemektedir.

Bu büyük çapta bilgi alışverişinin yanı sıra, atomların içinde ve aralarında da ilginç bir haberleşme sistemi vardır. Protonlar birbirlerinin varlığından haberdardırlar. Bu haberleşme gluonlar aracılığı ile başarılmaktadır. Proton ve nötronları oluşturan quark’lar da birbirleri ile sürekli işbirliği yapmaktadırlar. Güçlü nükleer kuvveti simgeleyen gluonlar aracılığı ile, birbirlerini itmekle yükümlü olan protonların bu isteği önlenebilmektedir. Gluonlar ancak 100 civarında protonu bir arada tutabilecek bir kuvvete sahiptirler. Bu nedenden dolayı proton sayısı giderek artan elementler kararsızlaşirlar. Onlar için radyoaktif element terimi kullanılır.

Protonlarla, onların zıttı bir yüke sahip olan elektronlar, birbirlerini çekerler. Ama nedense normal koşullarda bu ikisi bir araya gelip, yüksüz bir atomaltı parçacığa dönüşememektedirler. Çünkü bu süreç çok büyük basınçlara ve çekim kuvvetinden kaynak alan negatif enerjiye gereksinim göstermektedir.

Elektronların negatif yüke sahip olduğu bilgisi pozitif yüklü protonlara, onların etrafını bir bulut şeklinde kuşatan bazı özel fotonlar aracılığı ile iletilmektedir. Onlar da yine özel fotonlar aracılığı ile varlıklarını elektronlara belli etmektedirler. Bu bilgiyi kullanan elektron ve proton, birbirleri ile belli bir mesafeyi koruyarak birleşmeden bir arada var olmayı başarmaktadırlar. Atomun varlık nedeni proton ve elektronların quantum nedenlerden dolayı birleşememeleridir. Elektronlar ayrıca etraflarında bir bulut oluşturan fotonlar aracılığı ile diğer elektronları tanımakta ve onları kendi varlıklarından haberdar etmektedirler. Foton bulutundan bir foton ayrılmakta ve bu sırada elektronu bir yöne doğru itmektedir. Aynı foton diğer elektrondaki foton bulutuna çarparak onu da başka bir yöne doğru iterek uzaklaştırmaktadır. Elektronların birbirlerini itmelerindeki mekanizma budur.

Elektronlar atom çekirdeği etrafında dönerlerken, orbital denen yörüngeleri kullanmaktadırlar. Bu orbitallerde hareket halinde olan elektronlar parçacık şeklinde değil, dalga şeklinde bir davranış sergilemektedirler. Elektronlar bazı durumlarda dalga, diğer durumlarda ise parçacık şeklinde davranmaktadırlar. Hareket halinde iken dalgasal niteliklere bürünen elektronlar, hedeflerine parçacık şeklinde ulaşmaktadırlar. Elektronların ayrıca spin denen iç momentumları da vardır. Bu sayede etraflarında manyetik bir alan oluşturmaktadırlar. Bu alan da varlığını fotonlara borçludur.

Bütün bu nitelikleri ile evren, inanılmayacak kadar büyük, tek hücreden oluşmuş akıllı ve canlı bir varlık gibi davranmaktadır.

Evet, evren tek hücreli ama, son derece karmaşık ve görkemli, aynı zamanda akıllı olarak da nitelendirilebilecek bir canlı yaratığa benzemekte ve onun gibi davranmaktadır.

Evrenin bu nitelikleri canlı bir varlık olması için yeterli midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kategorizasyonlar, ayrımlar, sınırlarda (limitlerde) birbirleri ile karışır. Farklar o denli azalır ki artık ayrım yapılamaz olur. Ancak Farklar ne kadar az olursa olsun. Biriktikçe fark edilmeye belirginleşmeye başlar. Nasıl ki duyularımızın limitleri varsa. Maddelerin birbirleriyle ayrışmalarında da limitler vardır. Atomaltı oluşumlarda neyin ne olduğu belirsizdir. Hele kuark ve leptonlar düzeyindeki ayrımlar yalnız teorik olarak dile getirilir, matematik yardımı ile farklar ortaya konulmaya çalışılır. Buralardan bakarak canlı ile cansız farkını tanımlamaya kalkarsanız elbette elle tutulur bir kanıt bulamazsınız. Ama kendini kopyalayabilen, bu kopyalama için çevreden gerekli enerjiyi ve materyalleri bulan bir oluşum artık canlı olmaya ilk adımı atmış demektir. Yani canlıya işte bu seviyeden itibaren bakmak gerekir. Ama bir DNA molekülü İle bir tekhücreli canlı arasında o kadar büyük fark vardır ki, bu fark DNA yı oluşturan atomlar ile DNA arasındaki farktan çok çok fazladır.

Dolayısıyla iki şeyin ayrımını yapmaya kalkıştığımızda. Farkedilebilen farklardan hareketle bu ayrımı gerçekleştirebiliriz. Limitlerde dolaşmak, aklımızın dolaşmasına sebep olur.

Evreni bir canlı hücreye benzetmek de bu akıl dolaşmasının bir ürünü olur. Hele tek hücreli bir organizmaya benzetmek akıl işi değil.

Çünkü evrenin sınırları belli değil ki. Sınırları belli olmayan bir varlığı, herhangi bir şeye benzetmek ne derece mantıklı olur bilemiyorum.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır Hacı,

Evrende isteğe bağlı şık seçme durumu yok.

Statik maddeler yön değiştiremezler (kendi tercihleriyle)

Statik maddeler sabit pozisyondan hareketli pozisyona geçemezler (içlerinde böyle bir dinamik yoktur)

Bunlar belli başlı şeyler ama liste uzatılır.

Şu anda gözümüzün alabildiği heryeri inceledik ve tek biz varız işte statik olmayan madde olarak.

Senin bu dediğinin olması için evrenin en az %50 sinden fazlasının bizim gibi statik olmayan maddelerden oluşması lazım.

Sicimi falan isteğe bağlıymış gibi düşünme.

Onlar sadece titreşir, birleşir vs işte.

Haydi arkadaş titreşmeyelim 2 saatliğine diyemezler.

O yüzden hareketli de olsa statiktirler.

İnteraktiflik lazım.

Senin dediğin gibi evrene genelleyebilmek için, en az evrenin %50sinin bu gezegendeki gibi interaktif madde çeşitlerine benzer özellikte maddeler içermesi lazım.

Teleskopla da incelediğimizde bu görünmüyor.

Bir göktaşı kendi kendine zikzak çizme planı yapıp da zikzak çizemez.

Ama bir bakteri ve virüs bile kısıtlı da olsa bir çok farklı çeşit davranış özgürlüğüne sahiptir.

tarihinde Ateist Bakış tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır Hacı,

Evrende isteğe bağlı şık seçme durumu yok.

Statik maddeler yön değiştiremezler (kendi tercihleriyle)

Statik maddeler sabit pozisyondan hareketli pozisyona geçemezler (içlerinde böyle bir dinamik yoktur)

Bunlar belli başlı şeyler ama liste uzatılır.

Şu anda gözümüzün alabildiği heryeri inceledik ve tek biz varız işte statik olmayan madde olarak.

Senin bu dediğinin olması için evrenin en az %50 sinden fazlasının bizim gibi statik olmayan maddelerden oluşması lazım.

Sicimi falan isteğe bağlıymış gibi düşünme.

Onlar sadece titreşir, birleşir vs işte.

Haydi arkadaş titreşmeyelim 2 saatliğine diyemezler.

O yüzden hareketli de olsa statiktirler.

İnteraktiflik lazım.

Senin dediğin gibi evrene genelleyebilmek için, en az evrenin %50sinin bu gezegendeki gibi interaktif madde çeşitlerine benzer özellikte maddeler içermesi lazım.

Teleskopla da incelediğimizde bu görünmüyor.

Bir göktaşı kendi kendine zikzak çizme planı yapıp da zikzak çizemez.

Ama bir bakteri ve virüs bile kısıtlı da olsa bir çok farklı çeşit davranış özgürlüğüne sahiptir.

İsteğe bağlı ne demek!

Bakteri istediği için mi bir ortamdan uzaklaşıp, diğerine sığınıyor.

Bu konuda biraz daha geniş düşünmek gerekiyor.

Geniş derken saçma demek istemiyorum ama...

Evren senin gibi düşünen bir varlık olmayabilir.

Ama bir bakterinin davranışlarının tümünü sergilediği için bir canlı olarak düşünülmesinde sakınca yoktur.

Bu argümanların yetersiz..

Biraz daha ayrıntıya girmen gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlı cansız farklarını ortaya koymanın ne kadar zor olduğunu göstermek için kısa bir argümana baş vurabiliriz.

Canlı varlıkların yaşadıkları söyleniyor. O halde önce yaşam, canlı ve cansız varlıklar kavramlarına kısa bir göz atalım...

Yaşam nedir?

Cansız varlıkların deneyimlediği canlılık olarak bilinen, her anı değişik bir yapıya sahip ve yalnız geçici bir süre idame ettirilen ama, aynı olguların yeni canlılarda da tekrarlayarak devam ettiği için sürekliliği olan, bir süreçtir.

Canlılık nedir?

Canlı olmak durumudur.

Canlı olmak nedir?

Birbirleri ile sürekli olarak tepkileşen cansız maddelerin deneyimlediği ve cömertçe sergilediği, son derece karmaşık bir dizi davranışlar biçimidir.

Cansız olmak nedir?

Birbirleri ile sürekli olarak tepkileşerek canlı olmayı sağlayan maddeler için cansız diyebilmemiz için, ayrıca ve özellikle cansızlığı da tanımlamamız gerekiyor. Bu da önemli bir sorun yaratıyor. Cansızlığın tanımının canlılıktan çok daha kolay olduğunu düşündüğümüz an, içinden canlılığın da çıktığı cansızlığı canlılıktan soyutlayarak tanımlamanın imkansız denecek kadar zor olduğu gerçeği ile karşılaşıyoruz. Bu durumda canlı-cansız döngüsü açıkça sirküler bir referans olmaktan öteye gidemiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İsteğe bağlı ne demek!

Bakteri istediği için mi bir ortamdan uzaklaşıp, diğerine sığınıyor.

Bu konuda biraz daha geniş düşünmek gerekiyor.

Geniş derken saçma demek istemiyorum ama...

Evren senin gibi düşünen bir varlık olmayabilir.

Ama bir bakterinin davranışlarının tümünü sergilediği için bir canlı olarak düşünülmesinde sakınca yoktur.

Bu argümanların yetersiz..

Biraz daha ayrıntıya girmen gerekiyor.

Özetle şöyle söyleyeyim.

Canlı bir bakterinin (tek bakteri) bir ortamda belirli bir anda hangi harekette bulunacağını hesaplaman imkansız.

Ama atılan bir topunkini kesinlikle bilirsin. Nereden düşeceğini bile bilirsin.

İşte senin dediğin gibi evreni canlı saymamız için içindeki maddelerin ne tepkilerde bulunacağını bilemememiz gerekiyor.

Bir insnaın bile sabah uykudan nasıl kalkacağını bilsen bile, hangi açılara sahip kol ve bacaklarla kalkacağını kesinlikle bilemezsin.

Tüm canlılar böyle.

Solucan da bile kestiremezsin işte.

Ama evrendeki diğer statik maddeleri bilirsin.

Ay ne zaman tutulacak bilirsin.

Uzaktan gelen göktaşı nereden geçecek bilirsin.

Hatta şu anda teknolojimiz yetmediği için kesin bilmiyoruz ama güneşin ne zaman nasıl patlayacağını, elektro manyetik dalgalar yayacağını bile bilirsin.

İşte canlı cansız farkı bu oluyor.

Sen eğer bu evren içinde dünya gibi hareketleri belirsiz interaktif maddeler barındıran %50 oranında ortam bulursan haklı olursun.

Ama maalesef yok.

Tek tük evrenin farklı köşelerinde vardır.

Ama bu belki de evrenin geneline kıyaslanınca sonsuzlukta bir gibi bir oran kaplar.

Bunla da evrene yaşam atfedemezsin.

Yaşam barındıran maddenin hareketleri kestirilemez.

İmkansız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Özetle şöyle söyleyeyim.

Canlı bir bakterinin (tek bakteri) bir ortamda belirli bir anda hangi harekette bulunacağını hesaplaman imkansız.

Ama atılan bir topunkini kesinlikle bilirsin. Nereden düşeceğini bile bilirsin.

İşte senin dediğin gibi evreni canlı saymamız için içindeki maddelerin ne tepkilerde bulunacağını bilemememiz gerekiyor.

Bir insnaın bile sabah uykudan nasıl kalkacağını bilsen bile, hangi açılara sahip kol ve bacaklarla kalkacağını kesinlikle bilemezsin.

Tüm canlılar böyle.

Solucan da bile kestiremezsin işte.

Ama evrendeki diğer statik maddeleri bilirsin.

Ay ne zaman tutulacak bilirsin.

Uzaktan gelen göktaşı nereden geçecek bilirsin.

Hatta şu anda teknolojimiz yetmediği için kesin bilmiyoruz ama güneşin ne zaman nasıl patlayacağını, elektro manyetik dalgalar yayacağını bile bilirsin.

İşte canlı cansız farkı bu oluyor.

Sen eğer bu evren içinde dünya gibi hareketleri belirsiz interaktif maddeler barındıran %50 oranında ortam bulursan haklı olursun.

Ama maalesef yok.

Tek tük evrenin farklı köşelerinde vardır.

Ama bu belki de evrenin geneline kıyaslanınca sonsuzlukta bir gibi bir oran kaplar.

Bunla da evrene yaşam atfedemezsin.

Yaşam barındıran maddenin hareketleri kestirilemez.

İmkansız.

Belirsizlik ilkesine göre parçacıklarında bir sonraki hali tam olarak kestirilemez diye biliyorum.

Yani cansız maddelerinde hareketleri tam olarak bilinemez.

Yanlışmı biliyorum acaba.

tarihinde -Secret- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Belirsizlik ilkesine göre parçacıklarında bir sonraki hali tam olarak kestirilemez diye biliyorum.

Yani cansız maddelerinde hareketleri tam olarak bilinemez.

Yanlışmı biliyorum acaba.

Mikro değil makro açıdan bahsediyoruz.

Canlılık bir makro durumdur.

Eğer genellersek ona bakarsan canlılık diye birşey de yoktur.

Sonuçta herşey cansızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mikro değil makro açıdan bahsediyoruz.

Canlılık bir makro durumdur.

Eğer genellersek ona bakarsan canlılık diye birşey de yoktur.

Sonuçta herşey cansızdır.

Sen hiç quantum biology terimini duymadın galiba..

Biyolojik süreçleri quantum yasalar yönlendirirler.

Çoğu henüz bilinmese de bilinenler vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen hiç quantum biology terimini duymadın galiba..

Biyolojik süreçleri quantum yasalar yönlendirirler.

Çoğu henüz bilinmese de bilinenler vardır.

İyi de hacı quantum biology seçenekleri teke indirgemez ki.

Senin şu anda oturduğun yerden ayağa, kalkmak, kolunu uzatmak, parmağını şıklatmak da dahil olmak üzere yapabileceğin milyonlarca alternatif hareket ve açılı duruşu ben ve diğerleri ne ile hesaplarız? :)

Ama senin masanın bana şu andaki konumunu (yani ne yaptığını)söylersen ben sana %100 olarak 2 dakika sonra ne yapacağını (yani konumunu) söylerim (deprem meprem olmazsa :) eğer)

Böyle şey imkansız.

Hacı ayağa kalktı demekle olmuyor senin ne yaptığını belirtmek.

Bir sürü belirsiz el kol ayak kımıldaması ve hatta rüzgar etkisi bile olur.

Bunları tahmin edecek bir şey imkansız.

Bir virüste bile konumunu, koordinatını ve hareketleirni tahmin edemezsin.

Sadece kabaca bir eylem dersin.

Yemek yiyecek.

Ama durmak ile yemek yemek arasında milyon hatta milyarlarca alternatif seçenekten hiçbirini tam kesin tutturamayız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlılık ve cansızlığı tartışırken istisnalar düzeyinde tartışıyorsunuz.

"Canlılarla cansızlar arasında bir fark yoktur" diyenler de bu düzeyde düşünerek böyle absürd bir sonuca varıyor.

Öncelikle canlılığın genel ve ortak özelliklerini ortaya koymak gerekir.

Daha sonra bu özelliklere uymayan canlılardan bahsedilmesi ve giderek cansızlara yakın sınırlı özelliklere sahip canlıların irdelenmesi ve "bunların cansızlardan bariz bir farkının olduğu söylenemez".

Ama evrimini en ileri noktalara taşımış gelişmiş canlılar varken, bunların cansızlardan bir farkının olmadığını söylemek, canlılığın bir tanımının yapılamayacağını söylemek bence saçmalamak olur.

Örneğin canlılığın temel yapısında hücrelerin olması,

yine örneğin; canlılarda bir amaç doğrultusunda ve düzenli olarak kullanılan bir enerji alışverişi, beslenme

üreme-çoğalma,

bir amaca yönelik içgüdüsel ya da bilinçli hareketlilik,

organlara sahip olma, sindirim, dolaşım, boşaltım gibi işlevler,

Fiziksel, kimyasal uyarılara bilinçli, duygusal tepkiler verme,

ve doğma, büyüyüp gelişme ve ölme-cansızlaşma,

Bu genel özellikleri taş, toprak, odun parçası, demir parçası vb. cansız maddelerde göremeyiz. Bu maddelerin saydığım özelliklere sahip olduğundan bahsedemeyiz.

Cansızların atomlara, moleküllere sahip olmaları, ısıtıldıklarında, kimyasal reaksiyonlarda tepkime vermeleri, aldıkları enerjiyi ısı enerjisine dönüştürmeleri, çeşitli sebeplerden sahip oldukları bilinçsiz ve amaçsız hareketlilik onların canlı sayılacağı anlamı taşımamalı.

Bence bu doğrultuda tartışmak daha doğru.

Eline mikroskopu alan farkı görebilir.

Anibal nasıl göremiyor, anlamak mümkün değil. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...