Jump to content

Edip'in yaptığı meal tahrifatları


Recommended Posts

Reformcu din adamı Edip Yüksel'in yaptığı meal tahrifatlarına örnek vermek istiyorum:

1. Andolsun soluyarak aşanlara. (Geçmiş kuşaklar bu ayetlerden atları anlamışlardır. Oysa ayetteki ifadeler havadaki oksijeni yutarak ve arkasından ateş fışkırtarak giden jet uçaklarının tarifi olarak da anlaşılabilir. Bu ayetleri yüzlerce yıl önce yaşamış insanlar gibi anlamak zorunda değiliz kuşkusuz.)

1. Ateş kürükleyenin elleri kahrolsun, zaten kendisi kahroldu.

2. Ne parası, ne de bir kazancı ona yaramadı.

3. O, alev sahibi bir ateşe girecektir.

4. Odun taşıyan (zulmun ateşine yakıt hazırlayan) karısı da.

31. Takva sahipleri için bir kurtuluş ve bir zafer vardır.

32. Sulak bahçeler, bağlar, üzümler,

33. Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,

34. Dopdolu kadehler vardır.

Kehf/ 86. Uzak batıya varınca güneşi büyük bir okyanusta batar buldu ve orada bir topluluk ile karşılaştı. “Ey İki Nesil Sahibi, dilersen onları cezalandır, dilersen onlara iyi davran,” dedik.

Erkekler kadınları gözetirler. Zira ALLAH herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı'nın yasasına) boyun eğer ve ALLAH'ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. İffetlerinden endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın. Size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın. ALLAH Yücedir, Büyüktür.

Ayrıca yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi oldukları hariç, evli kadınlar... Bunlar, ALLAH'ın üzerinize farz kıldığı yasalardır. Bunların dışındakiler, iffetli yaşamanız, zina etmemeniz ve mehirleriyle istemeniz koşuluyla size helaldir. Onlardan hoşlandıklarınıza, bir farz olarak mehirlerini ödeyin. Bu farzı yerine getirirken mehri ayarlamak için karşılıklı anlaşmanızda bir sakınca yoktur. ALLAH Bilendir, Bilgedir.

Yere ve onu yuvarlayıp döşeyene,

Ve yere, nasıl döşendi?

Uzak doğuya varınca, güneşi, kendilerini güneşten koruyacak herhangi bir şeye sahip olmayan bir topluluk üzerine doğar buldu.

Gezegenler saçıldığı zaman,

Düşünen beyinlerle ve işiten kulaklarla yeryüzünü dolaşmadılar mı? Gerçek körlük, gözlerin körlüğü değil; göğüslerdeki gönüllerin körlüğüdür.

Güneşin kaymasından gecenin kararmasına kadar namazı gözet. Sabah Kuran'ını da gözet. Sabahleyin Kuran (okuması) tanık olunur

(doğrusu güneşin dönmesinden olacaktı.)

Ve yeri de yumurta biçimine soktu.

Göğü gücümüzle biz kurduk ve onu biz genişletmekteyiz.

O ki yeryüzünü inşa edip üzerine sağlam dağlar, ırmaklar ve erkekli dişili yarattığı her çeşit meyveyi yerleştirdi. Geceyi gündüze bürüyor. Düşünen bir toplum için elbette bunda işaretler ve dersler vardır.

Güneş yuvarlandığı zaman,

Ve Lut'u da gönderdik. Halkına dedi ki: 'Sizden önce hiç kimsenin kıramadığı bir günahın rekorunu mu kırıyorsunuz?'

İnkar edenler, görmezler mi ki gökler ve yer bitişik durumda idi de biz onları patlattık? Ayrıca her canlıyı da sudan yarattık. Hâlâ inanmıyacaklar mı?

Kutsal aylar çıkınca, (hâlâ barışa yanaşmıyorlarsa) o putperestleri yakaladığınız yerde öldürün. Onları yakalayın, onları kuşatın ve her hareketlerini izleyin. Tevbe edip namaz kılar ve zekat verirlerse yollarını serbest bırakın. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

Zerre kadar alakası olmayan yerlerden uçak, jet, okyanus, gibi anlamlar çıkarabilmesi, kuranı sanki cariyeliği yasaklıyormuş gibi göstermesi, kalbi beyin olarak çevirmesi...

Bu derece meal sahtekarlıklarını ve tahrifatlarını görünce insan "e yok ebesinin bilmem nesi" demeden de edemiyor doğal olarak. İnsanların bu kadar da aptal yerine konmasını da hazmedemiyorum. Böyle sahtekar, reformcu, üçkağıtçı, düzenbaz, yalancı insanlara dikkat etmek lazım.

tarihinde Deist Adam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 49
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

hahahahahahahahahahah

başlığa bak,ben cahilim diye bağırıyor...

"Edip'in yaptığı meal tahrifatları"

AH BE TAVŞAN KULAKLIM,MEAL DE TAHRİFAT OLMAZ,...,

MEAL, KİŞİNİN ASLINDAN BİLGİ VE BECERİNE GÖRE YAPTIĞI ÇEVİRİDİR...

TEFSİRDE ANLADIĞI ŞEKİLDE İZAHLI OLARAK AÇIKLAMA...

BUNLARDA TAHRİF OLMAZ...

tarihinde eliflammim tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Edip Yükselin 19 orgunda ordakı aydınlar yanında onunlada uzun yıllar ıslamı tartıştık.Onu tanıdığı kadar islamı yazıldığı gibi en iyi bilenlerden biridir.

O ıslamı yalnız kur,ana odaklamıştır bildiğim kadar.

Alinin, velinin hiçbir delinin fetvesi onun için geçerli değildir.

Şimdi size bir örnek vereceğim.

Tanrı and etmez.

Yeminin bir taban üstüne bin denesini ARAP.

Burdanda anlıyoruzku kıtabı yazan FISTANLILARDIR.

Tanrı neden YEMİN etmez yahutta edemez.

ANDIN anlamı Tanrı şahatımdır dmektir.

Allah kalkıpda nasıl deyeceki Alla şahatimdir.

Allah Arap kadar aptalmıdır deye düşünüyürsünüz.

Gerçek Tanrı demezde iki ayahlı sahtaları var,onlarbolana and EDERLER yazdıhları kıtapda

Din adamlarına negeder inenebiliriz?

Çok azına.

Tevbe 97:El arabu eşeddü küfren ve nıfakan ve ecderu.............................................................................devem ediyür.

Şimdi bakalım bu ayat nasıl Türkçeye çevrilecek.

Diyenet:El - arabu -yerine BEDEVİLER diyür.

Bedevi çölde yaşayan Araplara denir.

El Arabuysa bün Arapları içine alır.Anlmı geneldir.

Diyenet ahlınca burda suçu yalnız bedevilere yüklüyür.Diger Araplara arka çıkıyo.

Sülümen Ataşda BEDEVLER diyür

İbni Kesirde BEDEVİLER

Hamsi Nörü Çöl Arapları

Edip Yükselse Araplar diyür,aynan kur,anda olduğu gibi.

Kur,anda genele söyleiyür.

Edip Yükselde öyleee.

Edibinde dürüstülgü şurdan kayaklanıyor.

Gerçekleri yazdığı için Edibi öldürmeye kalkıyorlar.

Bu kaçıyor Amarıkaya,orda bir Yahudu din adamıyla tanışıyor.

Ondan 19 sayısının yanında çok şeyler ögreniyür.

Dinkıtapları konusunda.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

hahahahahahahahahahah

başlığa bak,ben cahilim diye bağırıyor...

"Edip'in yaptığı meal tahrifatları"

AH BE TAVŞAN KULAKLIM,MEAL DE TAHRİFAT OLMAZ,...,

MEAL, KİŞİNİN ASLINDAN BİLGİ VE BECERİNE GÖRE YAPTIĞI ÇEVİRİDİR...

TEFSİRDE ANLADIĞI ŞEKİLDE İZAHLI OLARAK AÇIKLAMA...

BUNLARDA TAHRİF OLMAZ...

Bütün başlıklarda aynı şekilde cıvıtıyorsun. Bir kere daha kişiliğini sergileyen bu tür bir cıvıtık yazını görürsem forumdan atacağım, haberin olsun...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Edib taıdığım değerli din adamlarından biridir.

Bakalım nası?

Prof. Ali Demirsoy tarafından yazılan

“Kurbanın Kurbanları Olanlar”

başlıklı makalede, katılmadığım bazı iddialar ve spekülasyonlara rağmen çok güzel bir makale. Keşke önerileri dinlense ve uygulansa! Makale şu paragrafla başlıyor:

“Kurban bayramı geldi,

her zamanki gibi çeşitli görüş ve tartışmalar da gündeme düştü.

Acaba kurban kesme niye çıktı,

bu hale niye geldi?

Yapılanlar doğru mu yanlış mı; yanlışı ne doğrusu ne?

Evrimci bir biyoloğun mantığıyla kurban öyküsünü ve bilimsel gerçekleri öğrenmek isterseniz,

zaman ayırıp okumanızı öneririm.

Bu vesile ile bayramınızı kutluyorum, esenlikler diliyorum.”

Kuran’a göre kurban diye bir ibadet yoktur.

Sadece,

Hac (uluslararası sorunları tartışma konferansı) süresince konferanstaki yasakları (

avlanma,

hırçınlık

ve kavgacılık,

(kadınlarla cinsel ilişki) çiğneyenler için öngörülen bir cezadır kurban.

Yani konferansa katılanlar içinde günah işleyenlerin mali bir ceza olarak halkı doyurması olayından ibarettir.

Kurban edilecek hayvanın cinsi bildirilmemiştir.

Duruma göre tavuk bile yeterli olabilir.

Hatta, Muhammed peygamberden sonra

uydurulan bir bid’at olan Kurban

Bayramı’nın isminin Tartışma (Hacc/Hüccet) Bayramı biçiminde değiştirilmesi

ve bayram boyunca okullarda,

mahallelerde

ve kentlerde çeşitli konularda felsefi ve bilimsel tartışmaların teşvik edilmesi,

tartışma yarışmalarının gerçekleştirilmesi Kuran’daki hac ibadetine çok daha uygun bir uygulama olurdu.

Edip:Ali Demirsoy’un yazdığı makalenin asıl tezine,

eleştiri ve önerilerinin çoğuna katılıyorum.

Ali Kurban âdetinin yararlarını

ve zararlarını beşer maddede listeliyor.

Makaleyi okumaya vakit bulamayacaklar için o iki listeyi alıntılıyorum:

Kurban Kesme Adetinin Yararları:

1.Hayvan yetiştiricilerinin ellerindeki hayvanları paraya ya da takas yolu ile başka mallara çevirmesinin en kolay yolu, belirli zamanlarda kurulacak kurban hayvanları pazarı olur.

2.Fakirlerin en azından senenin belirli zamanlarında doyasıya et yemeleri sağlanır.

3.Kurban ile zengin-fakir gelir dağılımı biraz da olsa dengelenir.

4.Kurban sosyal bir etkileşime neden olarak insanların sosyalleşmesine belirli bir katkıda bulunur.

5.Kesilen kurbanın kazayı-belayı önlediği ve öbür dünyada sevap hanesine bir şeyler yazdıracağına inanıldığı için bir anlamda ruhsal bir rahatlamaya neden olur.

Üçüncü maddeye katılamıyorum,

zira abartma olarak görüyorum.

Türkiye 34 üyesi olan OECD ülkeleri arasında gelir dağılımının en adaletsiz olduğu beş ülkeden biridir.

İslam dininin temel prensipleriyle çelişen ve şeytani bir ekonomik sistemin ürünü olan bu mali uçurumun yılın bir iki gününde birkaç kilo etle

“biraz da olsa” dengeleneceğini iddia etmek mümkün değildir.

Kurban bayramında zenginlerin varlıklarının 365’de biri bile fakirlere aktarılmıyor!

Kurban Kesme Âdetinin Zararları:

1.Sokak ortalarında herkesin gözü önünde bir insanın ruhsal dengesini bozacak derecede vahşi manzaralar yaşanmasına neden olmaktadır.

2.Kurban sahibine bizzat kendi kurbanını kesme (çok yaygın uygulanmasa bile) önerisi getirilerek, insanların vahşi ve gaddar yönü kaşınmaktadır.

3.Senenin çeşitli zamanlarında gelen Kurban Bayramı, ne yazık ki, belirli zamanlarda birçok hayvanın döllenme ve gebelik dönemine denk geldiği için üreme işlemini tamamlamadan birçok hayvanın kesilmesi büyük zararlara neden olmaktadır.

Eğer bu evrensel bir uygulama olacaksa (olsaydı), kurbanlık hayvanların bu döllenme ve gebelik dönemleri dünyanın farklı yerlerinde farklı zamanlara denk gelecekti: Örneğin güney yarım kürede, güneş ışığının düzenleyici etkisinden dolayı, koyunlar ve sığırla kuzeydeki gibi çoğunlukla ilkbaharda değil son baharda doğururlar.

Yani Ramazan ve buna bağlı olarak Kurban Bayramı takvimi evrensel gerçeğe uyum göstermemektedir.

4.Beslenme yetersizliği çekilen bir dünyada, bir hayvanın her parçasının ekonomiye kazandırılması akıl meselesidir.

Boynuzu,

kanı,

tırnakları,

yünü,

kemikleri,

derisi,

hatta gübre olarak dışkısı en küçük kırıntısına kadar değerlendirilmek zorundadır.

Bütün bu yan ürünlerden başlı başına bir sanayi bile kurulabilir.

Hâlbuki kurban tam bir israf ve savurganlıktır.

Alelacele özensiz kesilen deriler genellikle bir yerlerinden yırtılır ya da delinir.

Yapağısı yeterince kullanılmaz.

Kanı boşa akıtılır,

tırnak,

boynuz,

iç organlar

ve sakatat kısmı,

dışkılar kural olarak o yana bu yana atılarak israf edilir,

israf edilmeyle kalmaz, hijyenik birçok soruna neden olur.

5.Kurban Bayramı nedeniyle gerek kurban kesenler gerekse kurban eti alanlar bilinçsiz olarak et tükettikleri için birçok organını tahrip eder.

Çünkü bir kişinin kendi kilosu kadar günlük gram cinsinden fazla et yemesi,

karaciğer ve böbrek tahribatı demektir.

Dinsel terminolojide bu kötü ve aşırı beslenmenin adı da “fakirin gözünün doyurulmasıdır”.

Yukarıda kısaca ifade ettiğim gibi bu konuda yazardan daha da radikal değişiklikler önerdiğim halde bazı iddialarına katılmıyorum. Makaledeki bu detaylar düzeltilseydi daha tutarlı ve etkili olabilirdi:

1. Beslenme ve diyetisyenlik ile ilgili birkaç kelime yazmak için doğal elementler ve protein molekülleri ile ilgili on sayfalık giriş bölümünü sevdim ama her paragrafını okurken kurban konusuyla direkt ilgisini merak ettim.

2. İbrahim’in hayvan tüccarı olduğu ve hayvanlarını sattırmak için kurban ibadeti uydurduğu delilsiz bir iddia.

3. Makalenin kısaltılmamış versiyonunda yer alan “Kur’an’daki ‘Bu kurbanlar atanız İbrahim’in sünnetidir’ ayeti,

İslamiyet’in kurbanı

Musevilikten aldığını gösterir.

” İfadesinde alıntılanan ayetin referansı verilseydi iyi olurdu.

Kuran’da böyle bir ayet yok.

4. Domuz etinin “ölüleri çok kötü biçimde deştiği için” yasaklandığı iddiası Kuran’da bildirilmiyor.

Sadece bir spekülasyon.

5. Dişleriyle toprakta açtığı derin çiziklerle ağaç tohumlarının filizlenmesinde ve ağaçlandırmada önemli katkılarda bulunmasının domuz etinin yasaklanmasıyla alakası ne?

Kuran domuzu öldürün demiyor ki?

Domuzun etinin yenmemesi aslında domuzu daha iyi korur;

yabani domuz avına çıkılmaz…

Domuz eti yenen ülkelerdeki domuz çiftliklerine gelince bu çiftliklerin yer altı suları başta olmak üzere çevre için büyük bir kirlenme kaynağı olduğu bilinmektedir.

Yani, makalede iddia edildiği gibi domuz etinin haram kılınmasının dolaylı zararı değil, yararı vardır.

6. Aynı şekilde, keçilerin sayısını kurban âdetine bağlamak ve kurban âdetini Ortadoğu ve Afrika’daki çölleşmenin günah keçisi yapmak makalenin sunuş bölümündeki bilimsellikle uyuşmuyor.

Keçi ile ilgili iddia da delilsiz bir spekülasyon…

Keçinin en tehlikeli ağaç düşmanı olduğu iddiası abartmadır.

İklim değişimi,

çeşitli zararlı böcekler,

şehirleşme keçilerden önce gelir.

Dahası,

Kuzey Afrika’ya Hristiyanlık ve Müslümanlık varmadan önce de büyük çöller vardı.

Çin’de ve Kuzey Amerika’daki çöller için de günah keçileri bulmak gerekmez mi?

7. Muhammed’in babasının Musevi olduğu iddiası da bir hikâyeden ibarettir.

Kuran’daki ayetler Muhammed peygamberin ümmi olduğunu, yani kitap sahibi olmadığını bildirir. Nitekim tüm Mekke halkının ümmi olduğunu,

yani Hristiyan ve Yahudi olmadığını vurgular Kuran.

Bu eleştirilerimle makalenin yararlı mesajını gölgelemek ve önemini küçültmek istemiyorum.

Makaleyi başından sonuna kadar zevkle ve ilgiyle okudum.

Ali’nin son bölümde ifade ettiği duyguları ve düşünceleri paylaşıyorum.

Asıl makaleyi okumaya vakit bulamayanlar veya tembel olanlar için son bölümünü aşağıya aynen alıntılıyorum.

Umarım üzerinde düşünürsünüz, düşündürürsünüz:

Yazdıklarım işe yarayacak mı?

Geçmişte Tanrılarına genç kızları kurban eden;

bugün Hac Farizası diye bir günde

4 – 5 milyon hayvanı boğazlayarak etini çölün kumlarına gömen

(neyse ki son zamanlarda bunların bir kısmının sadece etleri buzdolabına kaldırılarak fakir İslam ülkelerine gönderiliyormuş),

yatırılarak deve kesmenin günah olduğuna inanan ve bu nedenle Arap Palası ile canlı hayvanı ayakta iken ayaklarını parça parça doğramaya başlayarak öldürmeyi (bu nedenle deve kurban edilirken görüntülemeye izin verilmiyor)

kutsal sayan ve bu uygulamayı Tanrısal bir buyruk sayarak tartışmaya bile açmayan bir bir düşünceyi

“bir bilim adamı,

bir düşünür” olarak onaylamam beklenemez.

Bilimsel bir değerlendirme ile bütün bunları tarafsız ve analitik bir bakış açısından dile getiren böyle bir yazının, dogmasından bir türlü kurtulamamış bu kesimin takkesini önüne koyarak yeniden değerlendireceğini de beklemeyiniz.

Kurban olayını bilimsel bir tartışmaya çekerek,

insanlara yol göstermenin önemli bir zorluğu daha var.

Kurban etinden,

derisinden nemalanan birçok kurum türemiş bulunmaktadır

(eğer bir hata yapmıyorsam, dolaylı ya da dolaysız nemalanan

Diyanet Vakıfları,

cami yaptırma dernekleri –

bunların sayısının 50-60.000 civarında olduğu söyleniyor-,

insani yardımlaşma adı altında kurulmuş birçok

dernek

ve vakıf,

Kızılay,

Türk Hava Kuvvetleri,

Mehmetçik Vakfı,

yolunu şaşırmışlara arka çıkan Deniz Fenerleri ve başkaları).

Bunların bir kısmı beklenen hizmeti götürmesine karşın,

bir kısmının siyasetin batağına saplandığı son zamanlarda açık açık manşetlere yansımaktadır.

Nemalananların,

bu kadar büyük geliri,

birkaç bilim adamının,

düşünürün

sözüyle bir tarafa bırakacaklarını,

hedef kitlenin bu önerilerini düşünmelerine göz yumacaklarını mı bekliyorsunuz. Çok beklersiniz…

Gittikçe artan bir tutkuyla para hırsının arttığı dünyamızda,

insani değerleri,

dünya görüşü,

geleneği ne olursa olsun,

kazanmak için her şeyi mubah bilen bir dünyada,

Kurban gibi getirisi olan ve istismara açık bir sorunu bir kalemde gündemden çıkaramazsınız.

Yine de bu topluma hizmet etmek istiyorsanız,

er ya da geç karşılaşacakları çıkmazlardan kurtarmak istiyorsanız,

ilk olarak o topluma yeni koşullar karşısında dogmalarını değiştirerek doğru yolu bulmayı öğretmelisiniz.

Bilim adamlarının,

düşünürlerin,

aydınların en önemli görevlerinden biri bu olmalıdır diye düşünüyorum.

Böyle bir aydınlamaya da en çok İslam ülkelerinin ihtiyacı olduğuna inanıyorum.

Dogmasından kurtulamayanlar,

dogmasını yeni koşullara göre değiştiremeyenler

er ya da geç çıkmaza gireceklerini bilmelidirler.

Bütün bunları yapabilir misiniz?

Dogmaya saplanmış,

katı alışkanlıkları yaşam tarzı olarak benimsemiş

insanlara hangi doğruyu sunarsanız sunun onları değiştirmek zordur.

Ben bu yazılanları yapmalarını beklemiyorum;

onun için daha birkaç fırın ekmek yenmesi gerekir.

Yazılanları –şimdilik- sadece anlasınlar yeter diyorum…

Ali Demir soyla Edip hocayı okudunuz.

NASIL,diğerleri gibi hiç SALLADILARMI?

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

hahahahahahahahahahah

başlığa bak,ben cahilim diye bağırıyor...

"Edip'in yaptığı meal tahrifatları"

AH BE TAVŞAN KULAKLIM,MEAL DE TAHRİFAT OLMAZ,...,

MEAL, KİŞİNİN ASLINDAN BİLGİ VE BECERİNE GÖRE YAPTIĞI ÇEVİRİDİR...

TEFSİRDE ANLADIĞI ŞEKİLDE İZAHLI OLARAK AÇIKLAMA...

BUNLARDA TAHRİF OLMAZ...

İşte kafasız bir tenekeden, aptalca bir yorum.

Tercüme o metinden çıkan anlamı bir başka dile çevirmektir. Anlam ne çıkıyorsa o şekilde çevirirsin. Kafana göre, beğenmediğin yerleri değiştirip çevirirsen, tahrifat yapmış olursun. Örneğin İngilizce bir cümlede "Jack, Jhonson'u öldürdü" yazıyor ve sen bunu "Jack, Jhonson'u öldürmedi" diye çeviriyorsan bu ne olur? Baba gibi tahrifat olur.. Değil mi aptal çocuk?

Tefsir ise yorumdur. Tefsirciye biri itiraz ederse "ben böyle anladım, böyle yorumladım" der, durumu sıyırır... Ama Kuran öyle değil, o lisanı bilmeyene kendi lisanı ile anlatmaya çalışıyorsan, bire bir çevireceksin. Çevirmiyorsan senin çevirini okuyan insanları, kendi isteğine göre yönlendiriyorsun demektir. Meallerdeki parantezli açıklamalar hep bu amacı taşır...

İslam'da her türlü şarlatanlık, her türlü sahtekarlık, her türlü yalan mübah olduğundan, yazısını alıntıladığım kalas da aynı yola sapmış. Bunlar İslamın tornasından çıkmışlar.. Hepsi yamuk...

Link to post
Sitelerde Paylaş
uydurulan bir bid’at olan Kurban

Bu iddia islamı ilkel ve vahşi bir cahil dini olmaktan kurtarıp cici bici göstermeye yönelik bir sahtecilik ve aldatmacadır. İslamda kurban ilkel vahşeti tabii ki var. "Lirabbike venhar" yazar kuran'da. Nahr hayvan kesmektir. Bitti... İslam hâla ilkel ve vahşi bir cehalet dini...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kasıtlı olarak anlamını değiştirdiğini zannetmiyorum. youtube'da birçok videosunu izledim. bence samimi olarak öyle inanıyor.

Edip, kuran'ın mukemmelliği konusunda kendini öyle şartlandırmış ki, kuranda hadislerle örtüşen birçok korkunç ayeti göremiyor.

"kuran, hadisle çelişiyor" diyor ama kuran zaten kendisiyle de çelişiyor. Ayrıca kuran'da, mezhepleri, hadisleri ve arap ülkelerinin karanlık geleneklerini onaylayan birçok ayet var.

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kasıtlı olarak anlamını değiştirdiğini zannetmiyorum. youtube'da birçok videosunu izledim. bence samimi olarak öyle inanıyor.

Edip, kuran'ın mukemmelliği konusunda kendini öyle şartlandırmış ki, kuranda hadislerle örtüşen birçok korkunç ayeti göremiyor.

"kuran, hadisle çelişiyor" diyor ama kuran zaten kendisiyle de çelişiyor. Ayrıca kuran'da, mezhepleri, hadisleri ve arap ülkelerinin karanlık geleneklerini onaylayan birçok ayet var.

Adam kalp kelimesini beyin olarak çeviriyor bu kasıtlı değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, bazı kelimeleri kasıtlı olarak, kafasına göre düzeltiyor. kuran'da bilime aykırı herşey, onlar için mecaz deyim.. vs :)

Git gide mecazlaşıyor bu kitap da. İlk başta 6 günde yaratılış güneşin secde etmesi cehennemin kaynaması falan bunları gerçek kabul ediyorlardı şimdi ensest ile çoğalma hikayesini bile inkar ediyorlar yakında cennet cehennem falan onlar da sembolik gerçek değil falan da demeye başlarlar gitgide mecazlaşmaktan adeta yok oldu gitti kuran içinde gerçek bir şey kalmadı.

tarihinde Deist Adam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiyedeki din adamların çoğu sahtekardır ve ateisttir.

Kuranda yazılan ayetleri sansürleyren biri sahtekardır. Edip Yüksel de bunlardan biri.

Bu tip sahtekarlar islama inanmadığı halde islamdan para kazandıkları için islamı savunmak için sürekli takla atarlar.

Dünyanın içine sıçanlar Edip Yüksel, Yaşar Nuri gibi islama inanmayan ama islamı güzel birşeymiş gibi göstermye çalışan kan emicilerdir. Bu tip pislikler işidden bile tehlikelidir.

tarihinde zeus- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiyedeki din adamların çoğu sahtekardır ve ateisttir.

Kuranda yazılan ayetleri sansürleyren biri sahtekardır. Edip Yüksel de bunlardan biri.

Bu tip sahtekarlar islama inanmadığı halde islamdan para kazandıkları için islamı savunmak için sürekli takla atarlar.

Dünyanın içine sıçanlar Edip Yüksel, Yaşar Nuri gibi islama inanmayan ama islamı güzel birşeymiş gibi göstermye çalışan kan emicilerdir. Bu tip pislikler işidden bile tehlikelidir.

İçlerinde tek dürüst olan cüppeli o da tüccar gerçi ama en azından dürüst bir tüccar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bazıları belki inanmadığı halde yapıyor olabilir. hepsini de sahtekar ilan etmiyelim bence. bu seferde Cübbeli Ahmet diyecekki, "bakın size dinsizler bile karşı" yani farkında olmadan şeriatçılara destek vermiş olursunuz.

Halbuki bu insanlarla iletişim kurulabilir. dindarlaşma süreci, birlikte aydınlanma sürecine dönüşebilir.

bu adamları eleştirelim ama desteklenmesi gereken yönleri de var. Eğer islamda laik ve özgür düşünceyi kabul ettiremeyi başarırlarsa, toplum din muhaliflerine de söz hakkı vermeye başlar.

Bu ne demektir; mesela TV'de kurandaki çelişkilerin anlatılabileceği günler gelebilir. Böylelikle gerçekler açıklığa kavuşmaya başlayabilir.

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...