Jump to content

Tekliğe Gidiş


Recommended Posts

Bilim ilerledikçe, sanki birliğe, tekliğe, tevhide doğru gidiyoruz. Artık sesin, renklerin, kokunun, tatların, uzaklığın gerçek olmadığını biliyoruz. Bunların safî bilgi olduklarını, beynimizin de bilgiyi alıp yeni bir dünya yarattığını biliyoruz. Bu canlandırma hayatta kalmak için olup, sadece o koşullar içindir. Canlandırabildiğimiz renklerden fazlasını, duyamadığımız seslerin ilerisini tahayyül edemeyiz. Uzay-zaman bükülmesini anlayamayız. Artık fizikte bulduklarımızı canlandıramıyoruz, matematiksel olarak kanıtlanması yetiyor. Yaratılan yanılsamalar sadece bunlar da değil, sıfırdan bir "ben" algısı yaratıyoruz. Yani olmayan bir şeyi sadece hayatta kalabilmek için yaratıyoruz.

İnsan zihni, yapısı gereği ayırır. Her ne kadar bazı insanlar birleşmeye gitmenin zihin için daha kolay olduğunu, olayı basitleştirdiğini, genellemenin, etiketlemenin daha kolayımıza gittiğini ve bunların daha çok tercih edildiğini söylese bile bu, benim söylediğimin karşısında bir iddia değildir. Genellemek, etiketlemek de birer ayırmadır. Diğerlerinden genelleyerek ayırırız. Yani birisi ateistler katildir dediği zaman ateistleri zihninde birleştirmekle beraber diğer gruplardan ayırır esasında. Bu yüzden insan zihni ayırmaya daha yöneliktir. Tanıma, kullanma ayırmayla olur. Bilgisayarı televizyondan ayırırız, müslümanlarla ateistleri, masayla sandalyeyi de ayırırız. İnsan ayrılıklar dünyasında yaşar yüzyıllardır.

Artık maddenin sadece erkten(enerjiden) ibaret olduğunu biliyoruz. Yani tüm bu evren, sadece tek bir erkten ibaret olup, ayrılıklar bizim zihnimizdedir. Ve tüm bu madde, bu tek erkin belirmesidir(tezahürüdür). Tüm dönüp duran, gözleyenle gözlenen, yapanla yapılan, dövenle dövülen, kıranla kırılan sadece bu erktir. Bu ayrım bizim aklımızdadır. Biz birine vurduğumuz zaman, biz vurduk zannediyoruz ancak vuranla vurulan birdir, ayrımın sebebi yapay "ben" anlayışıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 168
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bilim ilerledikçe, sanki birliğe, tekliğe, tevhide doğru gidiyoruz.

sanki MÜSLÜMANLARIN bilimle çok alakaları var da ?....

al işte TEİST yaklaşımı ...:

"Canlandırabildiğimiz renklerden fazlasını, duyamadığımız seslerin ilerisini tahayyül edemeyiz. Uzay-zaman bükülmesini anlayamayız. Artık fizikte bulduklarımızı canlandıramıyoruz, matematiksel olarak kanıtlanması yetiyor. "

yapamayız - edemeyiz - canlandıramayız - tahayyül edemeyiz....

laflara bak.....

sonra da soruolar --" NEDEN bilimde geriyiz ?" ,,kendi cevap verio " BATI geri bırakıo bizi"....

hastırın lan...batı geri bırakıomuş......aha GÖR neden geri kalıonuz.

adamlar sizin gibi "yapamayız - edemeyiz - canlandıramayız - tahayyül edemeyiz...." demiyor ki arkadaş...

adamlar ÇALIŞIYOR....CEVAPLAR arıyor...nasıl CEVAPLARIM diye - NASIL anlarım diye - nasıl çözerim diye KıÇINI YIRTIYOR.

sabah akşam -kadının götü gözüktü mü ? saçı görüktü mü ?....cenntte bana kaç HORİ verirler acep ? - cennette çüküm hep dik mi kalcak ?

diye debelenmiolar ki dogmalar içinde.

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yetti artık yaptıklarınız.

Size kaç kere söyledim müslüman olmadığımı. Her konuma gelip yazdıklarımı İslami bakış açısıyla yanlışlamaya çalışıyorsunuz. Konularımı kirletip durmayın. Burada İslam ile ilgili ne gördünüz bir söyleyin.

Anlayamayız tabi. Beyin yapımız ona uygun değil. Mor ötesi ışınların rengini kafanızda canlandırabiliyor musunuz? Veya Güneş'in uzayı bükmesini? Canlandıramıyorsunuz. Bunların varlığını biliyoruz ama algılayamıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anlayamayız tabi. Beyin yapımız ona uygun değil. Mor ötesi ışınların rengini kafanızda canlandırabiliyor musunuz? Veya Güneş'in uzayı bükmesini? Canlandıramıyorsunuz. Bunların varlığını biliyoruz ama algılayamıyoruz.

Bu söylediklerinizi algılayamanlar müslüler, gavur algılamasa bile anlamış ki teorisini ortaya koymuş. Bugün ölçme teknikleri yeterli olmayabilir, ama yarın bunları ölçebilecek teknolojiler geliştirilecektir... O teknolojileri de illa ki gavurlar geliştirecek, müslüler değil...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yetti artık yaptıklarınız.

Size kaç kere söyledim müslüman olmadığımı. Her konuma gelip yazdıklarımı İslami bakış açısıyla yanlışlamaya çalışıyorsunuz. Konularımı kirletip durmayın. Burada İslam ile ilgili ne gördünüz bir söyleyin.

Anlayamayız tabi. Beyin yapımız ona uygun değil. Mor ötesi ışınların rengini kafanızda canlandırabiliyor musunuz? Veya Güneş'in uzayı bükmesini? Canlandıramıyorsunuz. Bunların varlığını biliyoruz ama algılayamıyoruz.

müslüman değilim dediğin her cümlenden sonra İSLAM kokan konuşmalar - yazılar asıyorsun...hele bu başlığın direkt - KLASİK MSÜLÜMAN EDEBİYATI.....başka da bişey değil..

bi hristiyan böyle konuşmaz.

aklın sıra hrisatiyanlık postunda - islam satıyorsun.....

teslis nedir desem bilemeyeceksin. hristiyanmış. pöh.

"tahayyül bu kelime bile ele veriyor seni. al bi tane daha...tevhide

ne bu kelimeler la ?

Bilim ilerledikçe, sanki birliğe, tekliğe, tevhide doğru gidiyoruz. Artık sesin, renklerin, kokunun, tatların, uzaklığın gerçek olmadığını biliyoruz. Bunların safî bilgi olduklarını, beynimizin de bilgiyi alıp yeni bir dünya yarattığını biliyoruz. Bu canlandırma hayatta kalmak için olup, sadece o koşullar içindir. Canlandırabildiğimiz renklerden fazlasını, duyamadığımız seslerin ilerisini tahayyül edemeyiz. Uzay-zaman bükülmesini anlayamayız. Artık fizikte bulduklarımızı canlandıramıyoruz, matematiksel olarak kanıtlanması yetiyor. Yaratılan yanılsamalar sadece bunlar da değil, sıfırdan bir "ben" algısı yaratıyoruz. Yani olmayan bir şeyi sadece hayatta kalabilmek için yaratıyoruz.

İnsan zihni, yapısı gereği ayırır. Her ne kadar bazı insanlar birleşmeye gitmenin zihin için daha kolay olduğunu, olayı basitleştirdiğini, genellemenin, etiketlemenin daha kolayımıza gittiğini ve bunların daha çok tercih edildiğini söylese bile bu, benim söylediğimin karşısında bir iddia değildir. Genellemek, etiketlemek de birer ayırmadır. Diğerlerinden genelleyerek ayırırız. Yani birisi ateistler katildir dediği zaman ateistleri zihninde birleştirmekle beraber diğer gruplardan ayırır esasında. Bu yüzden insan zihni ayırmaya daha yöneliktir. Tanıma, kullanma ayırmayla olur. Bilgisayarı televizyondan ayırırız, müslümanlarla ateistleri, masayla sandalyeyi de ayırırız. İnsan ayrılıklar dünyasında yaşar yüzyıllardır.

Artık maddenin sadece erkten(enerjiden) ibaret olduğunu biliyoruz. Yani tüm bu evren, sadece tek bir erkten ibaret olup, ayrılıklar bizim zihnimizdedir. Ve tüm bu madde, bu tek erkin belirmesidir(tezahürüdür). Tüm dönüp duran, gözleyenle gözlenen, yapanla yapılan, dövenle dövülen, kıranla kırılan sadece bu erktir. Bu ayrım bizim aklımızdadır. Biz birine vurduğumuz zaman, biz vurduk zannediyoruz ancak vuranla vurulan birdir, ayrımın sebebi yapay "ben" anlayışıdır.

müslümanlarla ateistleri

hristiyan olsan oraya "HRİSTİYANLARLA ATEİSTLERİ" yazardın.......sen ne yazmışın ?

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlıklarıma musallat olmayı bırak ABDULLAHABDAL. Senin ne olduğunu herkes biliyor.

İstediğimi asarım, seni ilgilendirmez. Moderasyona güvenmeyi bırak. Atılmadın diye saçma sapan hareketler yapma.

Müslüman değilim dedim, hristiyanım demedim. Böyle klasik müslüman edebiyatı olur mu! Panteizm bu! Böyle bir şey söyler mi bir müslüman! Klasik İslama anlayışını eleştiriyorum, bu yüzden tevhid kelimesini kullandım. Bunu anlamayacak kadar saf mısın? Ben yabancı kelimelerden çoğu zaman çekindiğim için enerjiye erk diyorum, sen hala 2 arapça kelime gördün diye konuşuyorsun. Başlıkla ilgili bir lafın varsa söyle, başlığımı kirletmeyi bırak. Sana hesap vermek zorunda değilim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlıklarıma musallat olmayı bırak ABDULLAHABDAL. Senin ne olduğunu herkes biliyor.

İstediğimi asarım, seni ilgilendirmez. Moderasyona güvenmeyi bırak. Atılmadın diye saçma sapan hareketler yapma.

Müslüman değilim dedim, hristiyanım demedim. Böyle klasik müslüman edebiyatı olur mu! Panteizm bu! Böyle bir şey söyler mi bir müslüman! Klasik İslama anlayışını eleştiriyorum, bu yüzden tevhid kelimesini kullandım. Bunu anlamayacak kadar saf mısın? Ben yabancı kelimelerden çoğu zaman çekindiğim için enerjiye erk diyorum, sen hala 2 arapça kelime gördün diye konuşuyorsun. Başlıkla ilgili bir lafın varsa söyle, başlığımı kirletmeyi bırak. Sana hesap vermek zorunda değilim.

Ne atılması ? ne moderatörü la ? ne dion sen ?..iyimisin evladım ? atılmayı gerektirecek ne yapmışım da atılacakmışım ?.....

islamı mı eleştirdin ? hani nerede ? göremedik ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilim ilerledikçe, sanki birliğe, tekliğe, tevhide doğru gidiyoruz. Artık sesin, renklerin, kokunun, tatların, uzaklığın gerçek olmadığını biliyoruz. Bunların safî bilgi olduklarını, beynimizin de bilgiyi alıp yeni bir dünya yarattığını biliyoruz. Bu canlandırma hayatta kalmak için olup, sadece o koşullar içindir. Canlandırabildiğimiz renklerden fazlasını, duyamadığımız seslerin ilerisini tahayyül edemeyiz. Uzay-zaman bükülmesini anlayamayız. Artık fizikte bulduklarımızı canlandıramıyoruz, matematiksel olarak kanıtlanması yetiyor. Yaratılan yanılsamalar sadece bunlar da değil, sıfırdan bir "ben" algısı yaratıyoruz. Yani olmayan bir şeyi sadece hayatta kalabilmek için yaratıyoruz.

İnsan zihni, yapısı gereği ayırır. Her ne kadar bazı insanlar birleşmeye gitmenin zihin için daha kolay olduğunu, olayı basitleştirdiğini, genellemenin, etiketlemenin daha kolayımıza gittiğini ve bunların daha çok tercih edildiğini söylese bile bu, benim söylediğimin karşısında bir iddia değildir. Genellemek, etiketlemek de birer ayırmadır. Diğerlerinden genelleyerek ayırırız. Yani birisi ateistler katildir dediği zaman ateistleri zihninde birleştirmekle beraber diğer gruplardan ayırır esasında. Bu yüzden insan zihni ayırmaya daha yöneliktir. Tanıma, kullanma ayırmayla olur. Bilgisayarı televizyondan ayırırız, müslümanlarla ateistleri, masayla sandalyeyi de ayırırız. İnsan ayrılıklar dünyasında yaşar yüzyıllardır.

Artık maddenin sadece erkten(enerjiden) ibaret olduğunu biliyoruz. Yani tüm bu evren, sadece tek bir erkten ibaret olup, ayrılıklar bizim zihnimizdedir. Ve tüm bu madde, bu tek erkin belirmesidir(tezahürüdür). Tüm dönüp duran, gözleyenle gözlenen, yapanla yapılan, dövenle dövülen, kıranla kırılan sadece bu erktir. Bu ayrım bizim aklımızdadır. Biz birine vurduğumuz zaman, biz vurduk zannediyoruz ancak vuranla vurulan birdir, ayrımın sebebi yapay "ben" anlayışıdır.

Eee?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir.Sahip olmayı istediğiniz gerçekliğin frekansına uyumlandığınızda,bu gerçekliği yaşamaktan başka bir şey gelmez elinizden.

Başka yolu yoktur.Bu bir felsefe değil,bu bir fiziktir.

(Albert Einstein)

Link to post
Sitelerde Paylaş

yaratıcıya ulaşamayabilirsin bu koca kainatta her şeyi formüllerle açıklayıp yaratıcıya ulaşamıyosan o zaman sana başka bir işaret göstereyim

insana bak çünkü sır insanda

neden mi ;

Ama koca kâinatı açıklayan formüller tek bir insanı bile açıklamaya yetmiyordu.

İnsandan geçtim sıradan bir canlıyı bile açıklamıyordu benim anladığım kadarıyla.

Bir canlının “gözünün” oluşumu bir yıldızın oluşumundan çok daha karmaşıktı.

Kılcal damarların haritası, yıldız haritalarından daha giriftti.

Madde enerjiye dönüştüğünde büyük bir kâinat, galaksiler, güneş sistemleri, yıldızlar, gezegenler bütün haşmetleriyle ortaya çıkabiliyordu, çeşitli atomların ve atomaltı parçacıklarının belli bir hızda birbirlerine çarpmaları ışıklar ve alevler içinde yıldızları oluşturuyordu ama bir insan beynini aynı yöntemlerle yaratamıyordunuz.

Kâinatın ve yıldızların oluşumu laboratuarlarda yeniden canlandırılıyordu ama atomlarla, ışıklarla, ısılarla “yeni bir düşünce” yaratmak imkânsızdı.

Görkemli bir şeydi kâinat ama o “kâinatı” kavrayan, sırrını çözen “düşüncenin” yanında gene de sönük kalıyordu.

Her deneyde aynı sonucu veren “yıldızlara” kıyasla her deneyde başka sonuçlar veren “duygular” çok daha anlaşılmazdı.

Kâinatı anlayabiliyorduk, insanı anlayamıyorduk.

Bu milyarlarca galaksiyi “rastgele bir maddenin enerjiye dönüşümüyle” açıklamak mümkündü ama o kâinatın bir köşesinde, küçücük bir gezegenin üzerinde bedenleriyle, düşünceleriyle, duygularıyla kâinattan da girift olan insanların nasıl ve niye yaratıldığını anlamak, bunu herhangi bir formülle, herhangi bir varsayımla açıklamak mümkün olmuyordu.

Muhteşem ve sonsuz kâinat “tek bir patlamayla” bir anda oluşabiliyordu ama bir insanı “tek bir patlamayla” bir anda yaratamıyordunuz.

Sonsuzluğun o korkunç genişliğiyle, yıldızların milyonlarca yıl süren yaşamlarıyla kıyaslandığında çok zavallı kalan, çok kısa sürede varlıkları tükenen insanlar nasıl oluyordu da bütün zavallılıklarına karşın kâinattan daha anlaşılmaz, daha karanlık, daha çözülmez bir karmaşaya sahiptiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...