Jump to content

MUHAMMED'İN CİNSEL HAYATI


Recommended Posts

Muhammed'in şehveti ve "tanrı"sı

Karılarından Aişe, Muhammed'e şöyle diyor:

-"Ma era rabbeke illa yüsariu hevake" (Bkz. Buhari, e's-Sahih, Kitabu't-Tefsir/33/7,Kitabu'n-Nikah/29;Diyanet yayınlarından Tecrid, hadis no:1721;Müslim, e's-Sahih, Kitabu'r-Rıda/49,hadis no:1464;İbn Mace Sünen, Kitabu'No:-Nikah/57, hadis No: 200; Ahmed İbn Hanbel,6/134,158)

Nedir bu sözün Türkçesi?

"Vallahi Rabbinin, senin arzunu hemen yerine getirdiğini görüyorum." (Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi. 7/402)

"Rabbin Teala (kadınlarının değil) ancak senin arzunun tahakkuna müsaraat ediyor. (Çeviri: Kamil Miras, Diyanet Yayınlarından)

Aişe'nin sözü dilimize şöyle de çevrilebilir:

"Bakıyorum da, senin Efendi Tanrın , yalnızca senin şeyinin keyfini (hevanı) yerine getirmek için koşuyor."

Hadiste, efendi tanrının yalnızca Muhammed'in hevası için koştuğu açıkça belirtiliyor.

Heva: İnsanın arzusu, isteği. Ama buradaki herhangi bir arzu, istek değil; cinsel istektir söz konusu olan. Çünkü buradaki konu, cinsel isteğin üzerinde durulduğu bir konu. Ayrıca "heva" söylendiğinde ilkin bu kavramda kullanılır. Rağıp da, heva için : "Meylun'nefsi ile'eş-şehveti" (Bkz. Müfredat, Heva) diyor. Yani "nefsin şehvete eğilimi."

Rağıp, aynı yerde, hevanın "şehvete eğilimli olan nefsin kendisi için de söylenebileceği"ni belirtiyor.

Aişe neden böyle diyor?

Muhammed'in çok karısı var. Yaşlanmış olan Sevde Bint Zema'nın dışında hepsi genç, hepsi güzel. Ve hepsi de cinsel istekli. Adalet olsun diye, Muhammed'in bunlarla cinsel birleşmesi sıraya konmuştur. Sevde'nin dışında kimse, sırasını başkasına kaptırmak istemiyor. İşte bu böyleyken, "ayet" geliyor; durumu değiştiriyor:

Muhammed'in "heva"sı, "adalet"in önüne geçiyor:

Muhammed'in kadın seçimi, cinsel alandaki isteği, hadisteki sözcüğü ile hevası, adalete baskın geliyor ve sıra Muhammed'in isteği doğrultusunda, ayetle bozuluyor. Ahzap suresinin 51. Ayeti şu sözlerle başlıyor:

-"(Ey Muhammed!) Onlardan (yani karılarından) dilediğini geriye bırakır, dilediğini öne alabilirsin..."

Ne demek bu?

Hadis ve yorumlara göre şu demek:

-"Ey Muhammed! Artık nöbet, sıra zorunlu değil senin için. Nöbeti, sırası gelse bile, dilediğin karınla cinsel birleşmeyi erteleyebilir, ondan önce dilediğin karınla yatabilirsin."

Sözün özü: Kuran'ın tanrısı, Muhammed'in, karılarıyla olan cinsel ilişki düzenindeki işini kolaylaştırıyor. İlişkiyi sıraya koyma zorunluğunu kaldırıyor. "Hangi karınla ne zaman yatmak istersen özgürsün" diyor.

İşte bunun üzerine Aişe dayanamayıp o sözü söylüyor:

-"Görüyorum ki senin Efendi Tanrı'n, senin şeyinin keyfini ..."

Aişe, bu durumu daha sonra, Ahzap'ın 51. Ayeti gelince anladığını; 50. Ayet geldiğindeyse bunu pek anlayamadığını ve o nedenle, 50.ayette, Peygambere kendini (hem de mehirsiz olarak) verebilecek kadından söz edilince şu tepkiyi gösterdiğini belirtiyor:

-"Olacak şey mi? Bir kadın utanmaz mı ki, kendini bir erkeğe armağan etsin?" (Tecrid, hadis no:1721)

Karılar içinde ayrıcalıklı olanlar:

Muhammed, kimi karılarını daha çok severdi. Kimini de daha çok tutardı. En çok tuttuğu karılarının başında Aişe geliyordu. Ebubekir'in kızıydı, o nedenle de etkiliydi. Zaman zaman Muhammed'e kafa tutar gibi durumları bile olabiliyordu. Zeki de olduğu için, birtakım ayrıcalıklar sağlayabilmişti. Muhammed'in cinsel ilişkilerindeki sıra düzeni bozulunca, karılar içinde en çok yararlanan o olmuştu. Boşamasın diye Muhammed'in hoşnutluğunu kazanmak isteyen yaşlı ortağı Sevde Bint Zem'a'nın "gün"ünü almıştı. Başka kumaların gününde de Muhammed'le yatabilirdi. Muhammed istediğinde, kendi günüyse başkasına vermezdi. Muhammed'in canı başka kadınla yatmak istese bile vermezdi gününü, sırasını.

Aişe: "Günümü kimseye vermem"!

Aişe'nin anlattığına göre: Muhammed'e, herhangi bir karısının gününü, sırasını gözetmeksizin; dilediği karısıyla dilediği zaman yatma özgürlüğü veren "ayet", yani Ahzab suresinin 51. ayeti geldikten sonra da, Muhammed'in Aişe'nin gününde başka kadınla yatmak istediğinde Aişe'den izin alma gereği duyardı. İzin isterdi ama Aişe geri çevirirdi:

-"Eğer izin verme, vermeme yetkim varsa vermek istemiyorum. Tanrı elçisi! Bilesin ki hiçbir kimseyi sana (seninle yatmaya) yeğ tutmam."( Bkz. Buhari, e's-Sahih, Kitabu Tefsiri'l-Kur'an/33/7)

Hadisten anlaşıldığına göre, Aişe'nin bu karşı koyuşuna Muhammed artık ses çıkarmamış; "Ayet var. Ayet bana istediğim zaman dilediğim karımla yatma yetkisini vermiştir" dememiş ya da diyememişti.

Muhammed'in karıları arasında hizipleşme

Peygamberin karıları iki hizibe ayrılmıştı: Bir kesimde Aişe, Safiyye ve Sevde vardı. Öbür kesimdeyse Ümmü Seleme ve peygamberin öteki karıları. Müslümanlar, peygamberin Aişe'ye olan sevgisini biliyorlar; o nedenle depeygambere bir armağanda bulumak isteyen biri olduğunda armağanı sunmayı geciktirir; peygamber Aişe'nin odasına gittiğinde sunardı.

Muhammed' in Karıları: "Adalet isteriz!"

Bunu üzerine, Ümmü Seleme hizibi söylenmeye başlandı. Bu kesimde olan kadınlar gidip Ümmü Seleme ile konuştular:

-Ümmü Seleme! Peygambere söyle. Herkesle konuşsun; Peygambere kim bir armağan vermek isterse, peygamberin hangi karısının yanında bulunduğuna bakmaksızın armağanını sunmasını duyursun.

Muhammed aldırmıyor:

Ümmü Seleme, karıların dediklerini peygambere söyledi. Ama peygamber bir şey söylemedi. Karılar gelip Ümmü Seleme'ye sordular:

-Ne dedi peygamber?

-Bana bir şey demedi.

-Öyleyse bir kez daha söyle ona!

Ümmü Seleme, kendi gününde (ilişki için) geldiğinde peygambere yine söyledi. Ne var ki peygamber ona yine bir şey söylemedi. Kadınlar sorunca yine "peygamber bana bir şey söylemedi" dedi. Kadınlar da, "sana karşılık verinceye kadar söyle ona söylediklerimizi" dediler. Peygamber cinsel ilişki için dönüp geldiğinde, Ümmü Seleme ona kadınların dediklerini yine anlattı. Bu kez peygamber konuştu:

Muhammed: "Bana vahiy, yalnızca Aişe'nin gününde geliyor"!

-Aişe konusunda beni üzme! Bil ki, hiçbir kadın koynumdayken bana vahiy gelmez de, yalnızca o koynumda bulunduğu sırada bana vahiy gelir.

Bunun üzerine Ümmü Seleme şöyle dedi:

-Ey Tanrı Elçisi! Seni üzdüğüm için tanrıya sığınıp tevbe ediyorum!

Karılar, Muhammed'in kızı Fatıma'yı araya koyuyorlar:

Aynı kadınlar sonra peygamberin kızı Fatıma'ya başvurdular; onu peygambere gönderdiler. Şöyle demesini istediler:

-Karıların tanrı için senden, Ebubekir'in kızı (Aişe) konusunda (kayırmayı bırakıp) adaletli davranmanı istiyorlar.

Fatıma'nın aracılığı da bir sonuç vermiyor:

Fatıma da peygamberle konuşup kadınların dediklerini iletti. Peygamberse şöyle karşılık verdi:

-Kızcağızım (sevgili kızım)! Benim her sevdiğimi sen sevmezmisin?

Fatıma karşılık olarak:

-Evet!

Peygamber:

-Öyleyse sen de Aişe'yi sev!

49 yaşındaki adam (Muhammed), 6 yaşındaki bir çocuk (Aişe) ile evleniyor:

Yine Aişe'nin kendisinin anlattığını dile getiren bir hadis:

Bu hadisin başında, Aişe aynen şöyle diyor:

-"Peygamber benimle evlendi; ben o sırada 6 yaşındaydım."

Evet, bir yanda 49 yaşındaki Muhammed, öbür yanda 6 yaşındaki Aişe evleniyorlar. Muhammed ile evlendiği zaman Aişe'nin 6 yaşında olduğunun İslam dünyasında kabulu zorunlu. Çünkü bunu anlatan hadis, tartışmasız sağlam (sahih) kabul edilir. Bu hadisi, İslam dünyasında en sağlam olarak benimsenegelmiş olan Buhari'nin ve Müslim'in E's-Sahih’lerinde de buluyoruz.

Anlatıldığına göre evlilik gerçekleşiyor ama yine de 3 yıl kadar zifaf (yani cinsel birleşme) gerçekleşmiyor. Bu süre geçtikten sonra oluyor zifaf !

Aişe 9 yaşındayken 52 yaşındaki Muhammed ile gerdeğe giriyor:

Hadisi izleyelim. Aişe anlatıyor:

-"Ve be dokuz yaşındayken benimle gerdeğe girdi. Medine'ye göçmüştük. Haris İbn Hazrec oğullarına konuk olduk. O sırada sıtmaya yakalandım. Saçlarım döküldü. Saçlarım yeniden geldi; bölükler oluştu. Annem Ümmü Ruman bana geldi. Arkadaşlarım ile birlikte salıncakta sallanıyorduk. Annem beni çağırdı. Yanına gittim. Benden ne istediğini bilmiyordum. Elimi tutup alıp götürdü. Evin kapısına gelince durdu. Soluk soluğa kalmıştım. Sonunda soluğum biraz yatıştı. Annem, sonra biraz su alıp yüzüme başıma değdirdi. Sonra beni eve soktu. Bir de baktım ki bir takım Medineli kadınlar. Evdeler. Bana şöyle demeye başladılar:

-Hayırlı, bereketli olsun. İyi şanslar.

Annem beni bu kadınlara teslim etti. Bunlar benim saçımı başımı yıkadılar, beni güzel bir biçimde hazırladılar. Peygamberle birden karşılaşmaktan başka hiçbir şey beni korkutmamıştı. Kadınlar, beni ona teslim ettiler. Ve ben o sıralar 9 yaşındaydım."

Aişe, Muhammed'in koynuna verilmek üzere götürüldüğünde, salıncakta sallanıp oynayan bir oyun çocuğuydu. Yani Muhammed, 52 yaşında böylesine bir çocukla cinsel birleşimde bulunmuştu.

SAHİH-İ BUHARİ' DEN

Bir kız 9 yaşına geldiğinde, İslam hukukunda "şehvet konusu" oluyor:

Aişe 9 yaşındayken Muhammed'in koynuna sokulmuş olunca, İslam hukuku bundan şu sonucu çıkarıyor:" 9 yaşındaki bir kız, müştehat (şehvete konu olabilecek çağda) sayılır" diyor. Ve bu nedenle de 9 yaşındaki bir kız çocuğu ile evlenilebileceğini bildiriyor.

Aişe, Muhammed'in karısıyken büyüyecek ve 18-19 yaşına geldiğinde de Muhammed'in ölümü üzerine, kimi kumaları gibi, çok genç yaşta dul kalacaktır. Ve hiçbir erkekle evlenmemeye "mahküm" edilerek...Muhammed'in karıları, müminlerin anaları sayıldığı için...

Aişe'nin kaybolan kolyesi ve Safvan:

Muhammed, Mustalıkoğluları' na karşı gece baskını için yola çıkma hazırlığında. Yıl : Miladi 627. Bu sırada Muhammed, Aişe' yi de yanına almıştır. Aişe 9 yaşındayken Muhammed' in koynuna verildiği tarih, eğer Hicri şevval ya da zilkade 1 / Miladi mayıs ya da haziran 623 ise- 13 yaşındadır daha. Aynı gece baskınının sonucunda, tutsaklar arasında güzelliğiyle göze çarpacak ve başkasına düşmüşken alınıp Muhammed in koynuna verilecek olan Cüveyriyye' yle aynı yaşta. Devenin üzerinde kapalı bir yer ("mahmil"); Aişe de içinde. Gidilir; baskın yapılır, elde edilecekler elde edilir ve dönüş başlar. Gidiş Medine'ye doğru. Derken bir konak yerinde biraz kalınır. Gecenin bir kesimi. Bir süre sonra; kalkıp yola koyulmaya yöneliş. Tam bu sırada bir şey olur: Aişe çişi için ya da öbür işini görmek üzere birlikten ayrılır. Ayrılışını haber verse olmaz mıydı? Olurdu ama, kimseye haber vermemiş işte. Çişi ya da öbür işi olup bittikten sonra döner; ama bir terslik: Göğsünü yokladığında, kolyesini bulâmaz ve kopup düştüğünü anlar. Geri dönüp gerdanlığını aramaya koyulur. O sırada Aişe devesinin üzerindeki kapalı yerinde bulunuyor sanıldığı için herkes habersiz ve birlik uzaklaşıp gitmiştir. Aişe, kolyesini bulur; ama işte o saatlerde, yolda yapayalnız. Konaklandığı yere gelir, orada bekler. Gelsin götürsünler diye... Beklerken uyku bastırır ve uyur. Ve bu sırada: Muattal Oğlu Safvan. Arkadan gelmiş, Aişe' yi görünce de şaşırmıştır. Şaşkınlığını anlatan sözler. Onun bu sözlerine de Aişe uyanır. Safvan, Aişe' yi devesine bindirir. Yola koyuluş. En sonunda, bir konak yerinde birliğe ulaşılır. Bu sırada da dedikodular başlar... Aişe' nin kendi anlattığına göre gerçek bu. (Bkz. Buhâri, e's-Sahih, Kitabu'ş- Şehâdât/15; Kitabu'I-Meğâzî/34; Tecrîd, hadis no: 1151; Müslim, e's- Sahih, Kitabu't-Tevbe/56, hadis no: 2770.)

Olayda akla gelen sorular:

1) Aişe çişi ya da öbür türlü işi için ayrılıp giderken kimseye neden haber vermemişti? Eğer bunun nedeni, çocuk yaşta oluşu idiyse; bu yaşta oluşu biri tarafından kandırılmaya da elverişli değil miydi?

2) Aişe ayrılıp giderken o denli insan içinde nasıl olmuştu da kimse görmemişti? Gören olmuştuysa, dönüşü neden izlenmemişti? Döndüğü görülmedikçe, "dönmüş; mahmiline girmiştir!" yargısı nasıl oluşmuştu?

3) Hadiste belirtildiğine göre, Aişe'nin deve üzerindeki "hevdec"ini (mahmil) indiren, sonra yine yükleyenler ve Aişe' ye "hizmet edenler" vardı. (Hadis'e aynı kaynaklarda bkz.) O "hevdec", dinlenme yerinde deveden indirildiğine göre, sonra deveye yüklenirken içinde

4) Aişe var mı, yok mu diye niçin bakılmamıştı? Hizmet edenler bakabi- lirlerdi. Yine hadiste belirtildiğine göre, "hicab" yani erkeklere karşı "örtünme, perde ardına geçip saklanma" gerektiren bir ayet hükmü bulunmadığı zamanlarda, Safvan, Aişe' yi görmüştü. (Hadise, aynı kaynaklarda bkz.) Yani Safvan' la Aişe birbirlerini tanıyorlardı. Bu "tanışma", ileri ölçülerde bir "anlaşma" ya varmış olamaz mıydı?

Aişe "zina" ile suçlanıyor:

Aişe'nin Safvan' la yolda "neler yapmış olabileceği" üzerinde duruluyordu. Yoğunlaşan kuşku. Dedikodular alıp yürümüştü. Son derece yaygın bir duruma gelmişti giderek. Muhammed' in bile Aişe' ye karşı olan her zamanki tutum ve davranışında bir değişme olmuştu: Aişe diyor ki: "Medine'ye gelince ben bir ay hastalandım. Meğer o sırada, iftiracıların dedikoduları dolaşıyormuş. Hastalığımda beni işkillendiren bir şey oldu: Peygamber'den de, her hastalığımda gördüğüm ilgiyi inceliği artık göremiyordum. Yalnızca gelip selam veriyor ve 'nasılsınız?' diyordu, o kadar." (Hadis'e aynı kaynaklarda bkz.)

Aişe dedikoduları duyup öğrenince üzülmüştür. Hastalığı daha da artmıştır bunun üzerine. Muhammed'den izin alır ve babasının evine gider. Orada da, durumuna ilişkin "Tanrısal bir açıklama" bekler. (Aynı hadise bkz.)

Beklenen "vahiy" bir türlü gelmiyor:

Hadiste, bu olaya ilişkin "vahy"in "gecikmesi"nden sözediliyor. Ve Muhammed, "karı"sından, yani "Aişe"den ayrı kalışından doğan soruna çözüm için yakın çevresini topluyor. Bunların içinde Ali de vardır. Ali, görüşünü şöyle dile getiriyor:

- "Ey Tann Elçisil Tanrı dünyayı sana dar etmedi ya! Aişe'den başka da kadın var, kadın çokl" (Bkz. Aynı hadis.)

Ali, gerçeği öğrenmek için Aişe'nin cariyesi Berire'nin tanıklığına da başvurulabileceğini söylüyor Muhammed'e. Muhammed bu tanıklığa başvurdugunda, cariye, "hanımı için iyilikten başka bir şey bilmediğini" söylüyor. Muhammed sorup soruşlurduğuna göre, belli ki adamakıllı "kuşkulu". Bu "kuşku", onun Aişe'ye söyledigi yine aynı hadiste açıklanan şu sözlerden de çok açık biçimde anlaşılıyor:

Muhammed: "Aişe! Böyle bir suçun varsa tevbe et!"

- "Aişe! Senin hakkında bana şöyle şöyle dedikodular geldi (Safvan'la ilişki kurduğundan sözediliyor). Eğer bu suçu işlemedinse Tanrı seni aklayacaktır. Ama eğer işledinse bu suçundan dolayı Tanrı'ya yönel, tevbe et! Çünkü bir kul, suçunu boynuna alır ve tevbe ederse, Tanrı da onun tevbesini kabul eder." Aişe, Muhammed'in bu sözlerine, babasının ve anasının karşılık vermelerini ister. Onlar karşılık vermeyince de, Muhammed'e kendisi karşılık verip sonucu sabırla bekleyeceğini söyler.

Ve sonunda "vahiy" geliyor:

Konuşmadan sonra Aişe, yatağına dönmüştür. "Bekleme"de... Aişe, kendisinin söylediğine göre, hakkında "Kur' an ayeti" ineceğini filan beklemiyordu. "Ben kim oluyorum ki Tanrı, Kuran'da benim sorunuma ilişkin ayet indirsin!" türünden açıklaması var Aişe' nin. Yine açıklamasına göre, beklediği yalnızca, "Muhammed' in rüya görmesi" ve onun "rüyasında aklanması". Ama beklediğinin ötesinde olur gelişme: Muhammed her vahiyde olduğu gibi özel bir duruma girmiştir. Daha sonra da konuya ilişkin "vahyin geldiğini" açıklar. Aişe' ye anası, kalkıp Muhammed' e "teşekkür" etmesini söyler. Ama Aişe bunu yapmaz; vahyi gönderen "Tanrı" olduğuna göre, Muhammed' e değil; O' na teşekkür etmesi gerektiğini belirtir. (Bkz. Aynı hadis.)

Aişe'nin "zina" etmediğine ilişkin "18 ayet" birden iniyor:

Onca (hadise göre bir ay) gecikmeden sonra "vahy" gelmiştir. Hem de kimine göre "10 ayet", kimine göreyse "18 ayet" birden... (Bkz. Nûr, ayet: 11-20. Buna göre toplam: 10 ayet. Ama tefsirlerde toplam: 18 ayet olduğu belirtilir. Bkz. Nesefi, Tefsir, 3/134; F.Râzî, e't-Tefsiru'l-Kebîr, 23/173.) Bu ayetler, birinci ve ikinci orijinalleri yakıldığı için Muhammed dönemindeki biçimini tam olarak bilemediğimiz (bunun için daha sonraki yazılara bkz.) Kur'an' ın bugünkünde, Nur Suresinde yer alıyor. Bu ayetlerde, "zinayı" kanıtlamak için "dört tanık göstermek gerektiği", bu gösterilmediği zaman iftira olacağı açıklandıktan (bkz. Nur, ayet: 13) sonra, ad vermeden "iftira edenler" çok ağır biçimde kınanıyor.

İşte âyetlerden bir kesim (Diyanet'in resmi çevirisiyle):

- "Muhammed' in eşine o yalanı uyduranlar, içinizden bir gürûhtur. Bunu kendiniz için kötü sanmayın. O, sizin için hayırlı olmuştur. O kimselerden her birine, kazandığı günâh karşılığı, cezâ vardır. İçlerinden elebaşılık yapana ise, büyük azâb vardır. Onu işittiğiniz zaman; erkek, kadın mü'minlerin, kendiliklerinden hüsn-ü zanda bulu- nup da: 'Bu apaçık bir iftiradır!' demeleri gerekmez miydi? Dört şahid getirmeleri gerekmez miydi? Işte bunlar, şâhid getirmedikçe Allah katında yalancı olanlardır. Allah'ın dünyâ ve âhirette size lutuf ve merhameti olmasaydı o kötü sözü yaymanızdan ötürü, büyük bir azaba uğrardınız. Onu dilinize dolamıştınız. Bilmediğiniz şeyleri ağzınıza alıyordunuz. Onu önemsiz bir şey sanıyordunuz. Oysa Allah katında önemi büyüktü. Onu işittiğinizde: 'Bu konuda konuşmamız yakışık almaz. Hâşâ, bu, büyük bir iftiradır.' demeniz gerekmez miydi?" (Nûr, ayet: 11-16.) .

Yine sorular:

1- 12. ve 13. ayetlerde, Aişe konusunda söylentiler çıktığında bu söylentileri duyanlar, "Bu, apaçık bir iftiradır. Bu, büyük bir iftiradır." demedikleri için kınanıyorlar. Ayetlerin bu kınaması, Muhammed' in yakın çevresini, hatta kendisini de içine almıyor mu? Çünkü onlar da "açık bir iftira, büyük bir iftira" olduğu kanısını taşımıyorlardı:

- Ali'yi ele alalım. Böyle bir kanıyı taşımadığı için, Muhammed'e Aişe'yi boşamayı önerdiği anlamına gelen sözler bile söylemişti.

- Muhammed'in kendisini ele alalım: Böyle bir kanıyı (iftira olduğu kanısını) taşımadığı içindir ki, Aişe'ye, eğer ileri sürüldüğü gibi bir suç işlediyse, bundan dolayı "Tevbe" etmesini önermişti.

2- Ayrıca, kimsenin elinde herhangi bir kanıt bulunmadan, "iftira" olduğu konusunda kesin bir yargıya varması nasıl beklenebilir? Kuşkusuz "kanıt" bulunmadığı için "zina" suçunun işlendiğine de yargıda bulunulamaz. Ama tersine bir kanıya varmadılar ve "iftiradır" hem de "apaçık bir iftiradır, büyük bir iftiradır" demediler diye insanlar nasıl kınanabiliyor?

3- Ayetlerden ve kimi "rivayetlerden" anlaşıldığına göre: Aişe konusunda dedikoduları yayanlar, yalnızca "münâfıklar" da değildi:

- 14. ayeti ele alalım: "Allah'ın dünya ve âhirette size lutuf ve merhameti olmasaydı, o kötü sözü yaymanızdan ötürü, büyük bir azaba ugrardınız." deniyor. Demek ki, "o kötü sözü yayanlar" için Tanrı' nın "dünyada ve âhirette lutuf ve merhameti" olmuştur. Bu durumda olanlarsa, "Tanrı katında kâfir" sayılan "münâfıklar" olamazlar. Yani bunlar, "münâfıkların" dışındaki müslümanlardır. .

- 11. ayette sözü edilen "elebaşi'nın kim olabileceği üzerinde durulurken, kimi rivayette bu kimsenin "münâfıkların başı Abdullah Ibn Übey" olduğunu ileri sürerken, kimileri de buradaki anlatımın kapsamı içine, Muhammed'in ünlü şairi Hassan Ibn Sâbit gibi önemli kişilerin de girdiğinden söz ediyor. (Bkz. Taberî, Camiu'l-Beyan, 18/69-70; F.Râzî, 23/174; Tefsiru'n-Nesefî, 3/134.)

Bunlara ne demeli?

4- Tanrı "vahiyle" açıklama yapacaktı da, bu açıklamayı daha önce, yani dedikodular oluşup yayılmadan niçin yapmadı? Neden "bir ay" bekledi de, başta "peygamber"i ve sevgili karısı olmak üzere herkesi üzdü? Gelişmeler neden böyle olmuştur?

5- Bir "zinanın" kanıtlanması için "dört tanık" istemek, gerçekçi bir yaklaşım mıdır?

Hadiste belirtildiğine göre: Aclanoğulları'nın ileri gelenlerinden Medineli Asım Ibn Adyy in ve aynı kabileden Uveymir'in "Peygamber"den bir sorulan olur:

- Bir adam, karısını bir adamla zina ederken bulsa ne yapmalı? Karısının tam karnı üzerinde bulsa? Eğer gidip dört erkek tanık bul- maya yönelirse, zina eden adam işini bitirip gidecektir!!! Dört tanık mı aramalı, yoksa..? (Hadisi ve soruyu çeşitli biçimiyle görmek için bkz. F.Râzî, 23/164; Buhâri, e's-Sahih, Kitabu Tefsiri'l-Kur'an/24/1; Tecrîd, hadis no: 1716; Ebu Dâvüd, Sünen, Kitabu't-Talâk/27, hadis no: 1716; Ebu Dâvûd, Sünen, Kitabu't-Talâk/27, no: 2245.)

Bu soru, "zina" için "dört tanık" isteniyor olmasından kaynaklanmıyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 41
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Merhaba ozgurche

Ben seni iyi tanıyor ve sana gıcık oluyorum diyelim. Ve etraftaki seni kısmen tanıyan, seni seven sevmeyen herkese dedim ki. Ya gözlerimle gördüm, bu kişi kız çocuklarına tecavüz ediyor, diyelimki evlisin, bir sürü de sevgilisi var vs vs. Şimdi buna inanan da çıkacaktır, inanmayan da. İnanmayanlar genelde senden taraf olmayan seni iyi tanımayan kimseler ve beni güvenilir bulan kimseler olsun.

Şimdi sen bu kadar soytarı bir adam olduğunu düşünebilir misin bu kadar iftiradan sonra.

İnsanlar senin hakkında bir kısmı da bu adam soytarı, düpedüz sapık diyebilir mi, diyebilir?

İnananların referansı benim söylediğim zırvalar olabilir mi? Olamaz....

Sen onlardan kanıt isteyince benim zırvalarımı öne sürdüklerinde kabul edebilir misin? Edemezsin....

Daha uzatayımmı, yoksa yeterli mi?

Hiçbir aklı başında inanan, bu tür zırvalara inanmaz, inanana yakışmaz bu zırvalara inanmak, inandım diyenin de inancından şüphe duymak gerek.....

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hiçbir aklı başında inanan, bu tür zırvalara inanmaz, inanana yakışmaz bu zırvalara inanmak, inandım diyenin de inancından şüphe duymak gerek.....

Inandiginiz nedir peki ? Muhammed'in onlarca karisi olduguna inanmiyor musunuz ? 9 yasindaki ayseyle yataga girdigine inanmiyor musunuz ?

Kafanizdaki muhammed imaji nasildir ? anlatir misin

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kafanizdaki muhammed imaji nasildir ? anlatir misin

Melek gibi, temiz yüzlü iyi huylu savaşı tartışmayı sevmiyen.

Çocukları seven (9 yaşındakileri özellikle).Herkese yardım eden eşitlik konusunda taviz vermeyen bir insandır.

ayrıca öyle karıları filan yoktur.Hatta kendisi bakirdir... :lol: :lol: :lol: :lol: :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, cahillik, yine cahillik..

Gençliğinde, yani, şehvetin en doruk noktada olduğu bir zamanda Hz Hatice radıyallahü anha gibi ihtiyarca tek bir kadınla iktifa eden bir insanın, ihtiyarladığında, yani, şehvetin azaldığı zamanlarda evlenmesinin şehvani ve nefsani olmadığını, daha başka ulvi gayeler için olduğunu zerre kadar insafı olan tereddüt etmez.

Evet, 40 yaşında tek başına meydana çıkıp, bütün kavim ve kabilesine ve dünyaya meydan okuyup, her türlü tehlikelere katlanan ve hicrete mecbur olan bir kimsenin, bunları ihtiyarladığında birden fazla evlilik yapmak için olduğuna ancak ahmak bir kafir inanabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

iyi okuyun bıkmadınız rezil olmaktan

Hz. Aişe kaç yaşında evlendi?

Hz. Aişe Validemizin doğum tarihiyle ilgili bir takım görüşler ileri sürülmüştür. Bunun sebebi ise o dönemde çocukların doğum tarihine önem verilmez ve tespit edilmezdi. Bilahare çocuk meşhur biri olursa insanlar onun doğum tarihiyle ilgilenir ve tespite çalışırlardı.

Hz. Aişe'den bir rivayette;

"Hz. Muhammed henüz Mekke de iken ve bende oynayan bir çocuk iken "onların vadeleri kıyamettir. Kıyamet ne dehşetli ve ne acıdır!" mealindeki (kamer s. 46) ayet inmişti... (Buhari 1.cilt Telifil Kur’an bahsi)"

Bu sure Mekke devrinin birinci döneminde(4.yıl) inmiştir. Hz. Aişe validemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre en az 7-8(ya da daha büyük) yaşlarda olması gerekir. Resulullah'ın Hz Aişe'yi istetmesi vahyin başlangıcından 10 yıl sonradır. Hz. Aişe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlendiği yaşın en az 15-16 olduğu ortaya çıkar. Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli’ nin “Asr-ı saadet" kitabında geçer. (İst. 1928. 2/ 997)

Bunu doğrulayan bir başka delil ise kız kardeşi Esma’nın durumudur. Kardeşi Esma Abdullah bin Zübeyir’in annesidir. Esma yüz yaşına kadar yaşamış ve Hicretin 73. yılında vefat etmiştir. Hz. Aişe validemizden on yaş daha büyüktür. Hz. Ebu Bekir (r.a) kızı Esma ve oğlu Abdullah Abdul Uzza’nın kızı Kayleden, Hz. Aişe ile Abdurrahman ise Ümm-i Rümandan doğmuşlardır. Hz. Esma yüz yaşında ve hicri 73. yılda öldüğüne göre hicret esnasında 27 yaşında olması gerekir. Bundan on yaş küçük olan kardeşi Hz. Aişe validemizin de 17 yaşında olması gerekir ki bu da aşağı yukarı Buhari de Hz. Aişe’nin kendi hadisindeki ifadeye uygun düşmektedir.

Böyle olmasını gerektiren bir başka sebep ise Hz. Muhammed (a.s) ın eşinin vefatıyla çocuklarının bakıma ihtiyacının olmasıdır. Kızı Fatıma henüz çocuk yaşta ve bu işin üstesinden gelecek durumda değildir. Bu nedenle evini idare edip çocuklarına sahip çıkacak bir eşe ihtiyacı vardır. Dokuz yaşında bir çocuğun bunları yapması mümkün değildir. Ayrıca peygamberimizin kızı Fatıma (r.a) nın peygamberlikten bir yıl önce doğduğu ve hicretin ikinci yılında da Hz. Ali ile evlendirildiği bilinmektedir. Evlendiklerinde Hz. Ali 21 yaşından biraz büyük Fatıma’nın ise 15 yaşından biraz fazla olduğu bilinmektedir. Hz. Fatımayı Hz. Ali ile evlendirmeden önce Ebu Bekir ve Ömer(R.A) onunla evlenmek için peygamberimizden istemişler, ancak peygamberimiz onlara cevap vermemiş ve Hz. Ali ile evlendirmiştir.

Buradan hareketle şunu söylemek istiyoruz: Bu bölgede ve bu zamanda kız çocukları dokuz yaşında evlenecek çağa geliyor ise niçin peygamberimiz evinde büyüttüğü Ali ile Fatımayı evlendirmek için 15-16 yaşına kadar beklemiştir? Yine dava arkadaşları onunla evlenmek istediklerine göre bu kadar süre (6-7 yıl) niçin beklemiş olsunlar? Hz. Muhammed (a.s) ile kendi kızını dokuz yaşında evlendirmiş olan Hz. Ebu Bekir niçin aynı yaşa gelince bu teklifi Hz. Muhammed (a.s) a yapmadı da yedi yıl bekledi? Bu noktadan bakıldığında da bu iddianın doğru olması mümkün görünmemektedir.

Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl beraber yaşamıştır. Onun Kur’an, hadis ve fıkıh ilimlerindeki yerini bütün islam alimleri teslim etmektedir. O devrinin en büyük alimlerini tenkit etmiş, çeşitli konularda fetvalar vermiş, Kur’an’ın ve sünnetin doğru anlaşılması konusunda insanlara önderlik etmiştir. Sünneti Kur’an’la test etmenin ilk örneklerini vermiştir. Bu birikimi henüz çocuk denecek yaşta bir insanın elde etmiş olmasını kabullenmek oldukça zordur.

Bu konuyu aydınlatan bir başka rivayette şöyledir: Hz. Aişe validemiz henüz peygamberimizle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı. Mut’im Hz. Aişeyi oğluna almakla evine müslümanlığı sokacağını düşünerek bu nikahı feshetmişti. Hz. Ebu Bekir (r.a) islamı ilk kabul edenlerden biri olduğuna göre; bu olayın vukuu, islamın alenen duyurulmasından veya şuyu bulmasından önce olması gerekir. İslam alenen açıklanıp müslümanlar Kabe yürüyüşü veya Safa tepesi toplantısından sonra topluma deşifre olduktan sonra Ebu Bekir (r.a) ın müslüman olduğu bilinince kızını almaktan vazgeçmiş olması daha doğru görünmektedir. Bu olayda yine Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir.

Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl evli kalmışlardı. Peygamberimizin vefatı esnasında İse 27 yaşında idi. Peygamberimizden sonra da 48 yıl yaşamış ve hicri 58. yılda ve 74 yaşında vefat etmiştir. Sondan başa doğru gidersek 74 ten 48 i çıkartıp kalandan da evli olduğu yılı çıkartınca evlendiği yaşı bulmuş oluruz. 74 – 48 = 26; 26 – 9 = 17 kalır ki yaklaşık 17 veya 18 yaşında evlendiği gerçeği ortaya çıkar.

Bu olayda birkaç yıllık bir yanılma payının olması aklen mümkün iken dokuz yıllık bir yanılmayı akıl asla kabul etmez. Bir insanın yaşının bu kadar önemli olmasının nedeni malum olduğu üzere bir dinin peygamberine uygun olmayan bir işin isnad edilmesidir. Müslümanlar inanırlar ki peygamberler meşruiyetin örneğidir. Onlar bir hata yaparsa Allah onların hatasını düzeltir. Böylece bir dini ilk yaşayan insanın kusursuz olmasını sağlayarak insanlara doğru bir örneklik sunar. Peygamberimizin gerek ailevi ilişkilerinde, gerekse toplumsal olaylarla ilgili düzeltilmesinin Kur’an da örneklerini de görmekteyiz. (Tahrim 1-5, Abese 1-4 ) gibi.

Ancak bu konuyla ilgili hiçbir uyarı söz konusu değildir. Bu bizim için en temel meşruiyet sebebidir. Eğer böyle bir yanlış yapılmış olsa idi Allah asla ihmal etmez elçisini düzeltirdi. Allah'ın doğru bulduğunu kimse yanlış göremez ve diline dolayamaz. Müslümanlar "işittik ve itaat ettik, işittik ve iman ettik" derler ve teslim olurlar. Biz de bu minval üzere teslim olup inanıyoruz ki Allah'ın Rasulü en doğru olanı yapmıştır. Bu ve benzeri olayları diline dolayanlar hep olmuş, kıyamete kadar da olacaktır. Önemli olan inananların bunlara pirim vermemesidir. Siz bunların yanlışlığını yüz defa ispat etseniz, onlar yüz bir defa itiraz ederler. Çünkü onlar sizin inandıklarınıza sizin inandığınız gibi inanmayan insanlardır.

hala HZ AİŞE 9 yaşında evlendi derseniz sizin insanlığınızdan şüphe ederim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman Türk

diyelimki senin dediğin gibi 17 yasındaydı ozaman yakısıyomu kazık kadar herifin kızı yasında 17 lik bi kızla evlenmesi ayrıca kendi uydurduğu!!! islama göre en fazla 4 ((Karıyla)) evlenmeye izin var oysa en az 10-12 karıyla evlenmiş simdi diyceksinki onları korumak için evlendi ozaman evlatlık alsaydı aynı zeyd gibi ,ister 17 yasında olsun ister korumak için olsun gene durumu kurtarmıyor

ayrıca evlatlık almasınada gerek yoktu nede olsa peygamber diye herkes onun sözünü dinliyor "bu kadınlara yan gözle bakmayın" diye bi cümle etmesi yeterdi

Link to post
Sitelerde Paylaş

zaten hala 9 yaşındaydı diyen kişiye insan gözüyle bakmam bu kadar kanıt varken

anlayış meselesi sansar

bak arkadaşım 12 tane eşi niye aldı diyorsun

neden evlatlık almadı yada bunlara yan gözle bakmayın demedi diyorsun

çünkü evlendiği bayanların çoğuna bakarsan yaşlı ve dul bayanlardı

amaç şu onlarda insan onlarında (dullarında) yaşamaya tekrar evlenmeye hakkı vardır PEYGAMBERİMİZ o kadar ahlaklı ve iyi niyetli bir insanki ümmetine bu şekilde örnek oldu onlarında yaşamaya hakkı var dulda olsalar tekrar evleneip yaşayabilirler ve çok güzel örnektir bu...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed’in en küçük karısı Aişe’dir. Muhammed 52 yaşında iken, 9 yaşında olan Aişe ile gerdeğe girmiştir (Aişe, Muhammed ile evlendiğinde 6 yaşında idi (Bkz:Buhari, e’s Sahih, Kitabu Menakıbı’l-Ensar/44; Tecrid, Hadis no:1553; Müslim, e’s-Sahih, Kitabu’n-Nikah/69, Hadis no:1422) ,demek ki 3 yıl beklenilmiş).Bunun üzerine, islam hukuku bundan bir sonuç çıkarıyor ve "9 yaşındaki bir kız, "müştehat" (şehvete konu olabilecek çagda sayılır) deniyor. Ve de bu nedenle, bir erkeğin 9 yaşındaki bır kızla evlenebileceğini bildiriyor bır fıkıh hükmü olarak

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayşe şöyle rivayet etti:

"Ben altı yaşında iken, peygamber benimle nişanlandı. Ondan sonra Medine'ye gidip Bani-al-Harith bin Hazraj ailesinin evinde kaldık. Bir ara hastalığa düştüm ve saçlarım dökülmeye başladı. Ama daha sonra saçlarım gene büyüdü. Bir gün Um Ruman, yani annem, bana geldi. O zaman birkaç kız arkadaşlarımla sallancakta oynamaktaydım. Annem beni çağırdı, ben de onun yanına gittim, ama ne yapmamı istediğini bilmezdim. Beni elimden tutup evin kapısının yanına dikti. Soluğum kesildi ve soluğum geri dönünce, biraz su alıp yüzümü ve kafamı ıslattı. Ondan sonra beni evin içine aldı. Evde birkaç kadın gördüm, onlar Ansari'lerden idi (yani, Muhammed'in ilk talebelerinden). "Tebrik ederiz, Allahın bereketini ve iyi kısmet dileriz" dediler. Ondan sonra annem beni onlara teslim etti, onlar da beni (evlilik için) hazır ettiler. Ansızın, öğlene doğru Allahın Peygamberi bana geldi, annem de beni ona teslim etti. O vakıt dokuz yaşında bir kız idim."

(Sahih Buhari, Cilt 5, Bölüm 58, Numara 234)

Ayşe rivayet etti ki,

"Peygamber, kız altı yaşında iken onunla evlendi ve dokuz yaşında iken onu yatağa aldı. Ondan sonra dokuz yıl boyunca onunla yaşadı (yani, Muhammedin ölümüne kadar)."

(Sahih Buhari, Cilt 7, Bölüm 62, Numara 64)

Ayşe rivayet etti ki, kendisi yedi yaşında iken Allahın Peygamberi onunla evlendi ve dokuz yaşında iken, kendi kuklarıları ile birlikte, gelin olarak onun evine getirildi. Peygamber ölünce, o onsekiz yaşında idi.

(Sahih Muslim No. 3311)

Ondan sonra beni içeri götürdüler. Allahın Peygamberi evimizin içinde bir divanın üzerinde oturuyordu. Annem beni onun kucağına oturttu ve dedi: "Bunlar artık senin akrabaların. Allah onları senin için bir bereket kılsın, seni de onlar için bir bereket kılsın!" Ondan sonra bütün erkekler ve kadınlar kalkıp dışarı çıktılar. Ve Allahın peygamberi benim evimde ben dokuz yaşında iken, benimle yatılık yaptı. Benim için ne bir deve, ne de bir koyun kesilmedi. Sadece Sa'd Ubadah bir çanak yemek yolladı, ama onu Allahın Peygamberine göndermek zaten onun alışkanlığı idi.

(At-Tabari, Kitap 9, Sayfa 130-131)

Link to post
Sitelerde Paylaş
zaten hala 9 yaşındaydı diyen kişiye insan gözüyle bakmam bu kadar kanıt varken

anlayış meselesi sansar

bak arkadaşım 12 tane eşi niye aldı diyorsun

neden evlatlık almadı yada bunlara yan gözle bakmayın demedi diyorsun

çünkü evlendiği bayanların çoğuna bakarsan yaşlı ve dul bayanlardı

amaç şu onlarda insan onlarında (dullarında) yaşamaya tekrar evlenmeye hakkı vardır PEYGAMBERİMİZ o kadar ahlaklı ve iyi niyetli bir insanki ümmetine bu şekilde örnek oldu onlarında yaşamaya hakkı var dulda olsalar tekrar evleneip yaşayabilirler ve çok güzel örnektir bu...

Muhammed aişe ile 9 yaşında iken gerdeğe girmiştir.

Aşağıdaki yazı ve sahih hadisler hiçbir yorum yapılmadan, tamamen İslami kaynaklardan alınmıştır.

Muhammed?in en küçük karısı Aişe?dir. Muhammed 52 yaşında iken, 9 yaşında olan Aişe ile gerdeğe girmiştir (Aişe, Muhammed ile evlendiğinde 6 yaşında idi (Bkz:Buhari, e?s Sahih, Kitabu Menakıbı?l-Ensar/44; Tecrid, Hadis no:1553; Müslim, e?s-Sahih, Kitabu?n-Nikah/69, Hadis no:1422) ,demek ki 3 yıl beklenilmiş).Bunun üzerine, islam hukuku bundan bir sonuç çıkarıyor ve "9 yaşındaki bir kız, "müştehat" (şehvete konu olabilecek çagda sayılır) deniyor. Ve de bu nedenle, bir erkeğin 9 yaşındaki bır kızla evlenebileceğini bildiriyor bır fıkıh hükmü olarak(Bkz:Muhammed Ali

Tehanevi, Keşşafu ıstılaha-tı?l-Fünun,1/788).

M. Sofuoğlu (Cilt 4, Syf - 318,319)

Sahih-i Müslim ve Tercümesi

Babanın Küçük Bakire Kızı Evlendirmesi Babı

1422??.: Aişe şöyle dedi: Ben altı yaşımda iken Resulullah beni (nişan) akdi yaptı. (Üç yıl sonra) ben dokuz yaşında bir kız iken de benimle evlendi. Aişe dedi ki: Biz Medine?ye geldik. Akabinde ben bir ay sıtmaya tutuldum, hummanın şiddetinden saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulunca) saçım gürleşti ve omuzlarıma kadar uzadı. Bir kere ben arkadaşlarımla beraber bir salıncak üzerinde oynarken annem Ummu Ruman bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Benden ne isteyeceğini bilmiyordum. Annem elimden tuttu sonunda beni evin kapısı önünde durdurdu. Bende yorgunluktan dolayı ?heh, heh? diyerek kaba kaba soluyordum. Nihayet derin derin soluyuşum geçti. Sonra beni eve soktu. Evde Ensar?dan birtakım kadınlarla karşılaştım. Bu kadınlar: Hayır ve bereket üzere, en hayırlı kısmete dediler. Annem beni bu kadınlara teslim etti. Onlar da başımı yıkadılar ve üstümü başımı düzelttiler. Duha vaktinde Resulullah?ı habersizce görmekten başka beni hiçbir şey heyecanlandırmadı. Akabinde Ensar kadınları beni Resulullah?a teslim ettiler.

Aişe: Peygamber beni altı yaşında bir kız iken akid yaptı, dokuz yaşında bir kız iken de benimle evlendi demiştir.

Ma?mer, Zuhri?den, o da Urve?den, o da Aişe?den haber verdi ki: Peygamber Aişe?yi yedi yaşında bir kız iken akid yaptı, dokuz yaşında ve oyuncakları beraber iken de evlendi ve nihayet Aişe on sekiz yaşında bulunduğu sırada Resulullah vefat etti.

Aişe şöyle demiştir: Resulullah Aişe?yi altı yaşında iken akid yaptı. Aişe dokuz yaşında bir kız iken Resulullah?ın evine gidip zifaf oldu. On sekizlik bir kadın iken de Resulullah vefat etti.

6542 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti"

5607 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm benimle Şevvâl'de nikâh yapmıştı. Şevvâl'de gerdek yaptı. Yanında hangi kadını benden daha bahtlı idi?" (Urve der ki: "Hz. Aişe radıyallahu anhâ) yakınlarından olan kadınları şevvâl ayında gerdeğe sokmayı müstehab addederdi."

Müslim, Nikah 73, (1423);

Tirmizi, Nikah 9, (1093);

Nesai, Nikah 77, (6, 130).

5575 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Benî'l-Hâris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü. (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Rumân, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, Ensârdan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, (kuşluk vakti aniden) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm(ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim."

Buhari, Nikâh 38, 39, 57, 59, 61;

Müslim, Nikah 69, (1422);

Ebu Dâvud, Nikâh 34, (2121); Edeb 63, (4933, 4934, 4935, 4936, 4937);

Nesai, Nikah 29, (6, 82).

5574 - Urve merhum, Hz. Aişe radıyallahu anhâ'dan şunu nakletmiştir: "Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm bana dedi ki: "Rüyamda sen bana üç gece gösterildin: Melek seni bana bir ipek parçası içerisinde getirdi ve "Bu senin zevcendir, aç onu!" dedi. Ben de açtım, içindeki sendin. Ben: "Bu rüya Allah katından ise, onu gerçekleştirecektir" dedim."

Buhari, Nikâh 9, 35, Ta'bîr 20, 21;

Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 79;

Tirmizi, Menakıb (3875).

4448 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hanımlarından hiçbirine, Hz. Hatice radıyallahu anha'ya karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, Aleyhissalatu vesselam onun yâdını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice'nin dostlarına da gönderirdi. Bazan ona: "Sanki dünyada Hatice'den başka kadın yok!" derdim de bana: "(Onun gibisi var mıydı, o şöyleydi, o böyleydi..! (Öbür kadınlar beni çocuktan mahrum ederken) benim çocuklarım ondan oldu" diye karşılık verirdi. (Hz. Aişe derki: İçinden " Bir daha Hatice hakkında kötü söz söylemeyeceğim" dedim)." Hz. Aişe devamla der ki: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Hatice'den üç yıl sonra benimle evlendi."

Buhari, Menakıbu'l-Ensar 20, Nikah 108, Edeb 73, Tevhid 32;

Müslim, Fezailu's-Sahabe 73, 74, 77, 78, (2434, 2435, 2436, 2437);

Tirmizi, Menakıb, (3885, 3886).

6577 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iken bebeklerimle oynardım. Aleyhissalatu vesselam da benim kız arkadaşlarımı bana gönderirdi. Arkadaşlarımla beraber oynardık."

5607 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm benimle Şevvâl'de nikâh yapmıştı. Şevvâl'de gerdek yaptı. Yanında hangi kadını benden daha bahtlı idi?" (Urve der ki: "Hz. Aişe radıyallahu anhâ) yakınlarından olan kadınları şevvâl ayında gerdeğe sokmayı müstehab addederdi."

Müslim, Nikah 73, (1423);

Tirmizi, Nikah 9, (1093);

Nesai, Nikah 77, (6, 130).

6542 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti"

6547 - Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha'yı, elli dirhem değerinde ev eşyası mukabilinde nikahladı."

14- Aişe(rah)anlatıyor;

??Resullah ?ın yanında kızlarla oynuyordum ,benimle birlikte oynayan arkadaşlarım vardı.Resullah (s.a.) eve girdiği zaman onlar gizlenirlerdi. Kendisi evde olmadığı zaman ? onları bana gönderir,benimle oynarlardı..??204

Diyelimki 18 yaşında olsun yine 52 yaşında bir kişinin 18 yaşında bir kız ile evlenmesi ahlaka yakışmaz.

Helede bir allahın peygamberine hiç yakışmaz.

Senin bir kızın olsa 18 yaşında, onu 52 yaşında bir adam istese verirmisin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

madem onlarda insan yeniden evlenmeye ihtiyacları var ozaman bu kadınları uygun gördüğü adamlarla evlendirirdi işin içinde cinsellik olmasa bile gene durumu kurtarmıyor az önce yazdığımı yine yazıyorum "bu kadınlara kötü gözle bakmayın" diye bir cümle etseydi mesele hallolurdu nede olsa bir peygamber!?? herkes onun sözünü dinliyordu

ayrıca mekkede medinede yüzlerce belkide binlerce dul kadın vardı onlarlada evlenmesi gerekirdi

"en fazla 4 kadınla evlenilir" allah emrini!?? çiğniyerek

not:dul kadınların evlenme ihtiyacları 2 sebeptendir 1 si parasal 2 cisiyse sexdir görüyorumki muhammed evlenmediği diğer dul ve yetimlere maddi yardımlarda bulunmamış

Link to post
Sitelerde Paylaş
aferin pierrelotti bu kadar kör bu kadar sağır insana hiç bir şey anlatılmaz

yukarıda 1 sayfa kanıt gösterdim hala 9 diyor

hani siz hadislere inanmıyordunuz işinize gelen hadise inanıyor işinize gelmeyene inanmıyordunuz değilmi

kendi başına debelen kör beyin

Bak hemen yukarındada bir sayfa kanıt var.

Hemde islami kaynaklardan.

Link to post
Sitelerde Paylaş
sen odunmusun cutie bayansın ama k bakma ancak söylediklerimi bir odun anlamaz

arkadaşım sana kanıt gösterdim yukarıda

HZ AİŞENİN EVLENİRKEN 9 yaşında olmasının imkanı olamaz kanıt belli ortada

diyorum hani noldu birden bire ateist hristyanlara sabahtan akşama akdar hadislere inanmayanlar hadislerle alay eden sizler nolduda birden bire döndünüz

1 tek buhari öyle demiş her seferinde buahirin sözlerini eklemekte bıkmadınız kör zihniyetliler

ben açık ve net olmayacagına dair kanıtı koydum ortaya hala utanmadan 9 yaşında diyorsunuz

sizin gibi kör insanlarla tartıştıgım için kendimden utanıyorum...

Aişe kendisi söylüyor 9 yaşında idim diye.

Diyelimki 18 yaşındaydı bu neyi değiştiriyor senin ahkalına göre 52 yaşında birisi 18 yaşında bir kız ile evlenebilirmi?

Sen kızını 18 yaşında iken 52 yaşında bir adama verirmisin?

18 yaşındaki kızını 52 yaşında bir adam isterse o adam hakkında neler düşünürsün?

Şimdi o düşündüğün şeyleri yapan bir adama peygamber dediğinin farkındamısın?

Not: Sözleriniz hiç hoş değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

anlatamıyorum

arkadaşım her yazara inanmak zorundamıyım

hatasız kul olmaz yanlışlık yapmış olamazlarmı

o zaman bende diyorumki size ALLAHA inanın neden inanmıyorsunuz işinize gelemz

çıkmış bir yazarın söylediğine inanırsınız ama değilmi işinize geliyor

HZ AİŞE NİN evlenirken 9 yaşında olmasının imkanı yoktur bu olanaksızdır

Bunu doğrulayan bir başka delil ise kız kardeşi Esma’nın durumudur. Kardeşi Esma Abdullah bin Zübeyir’in annesidir. Esma yüz yaşına kadar yaşamış ve Hicretin 73. yılında vefat etmiştir. Hz. Aişe validemizden on yaş daha büyüktür. Hz. Ebu Bekir (r.a) kızı Esma ve oğlu Abdullah Abdul Uzza’nın kızı Kayleden, Hz. Aişe ile Abdurrahman ise Ümm-i Rümandan doğmuşlardır. Hz. Esma yüz yaşında ve hicri 73. yılda öldüğüne göre hicret esnasında 27 yaşında olması gerekir. Bundan on yaş küçük olan kardeşi Hz. Aişe validemizin de 17 yaşında olması gerekir ki bu da aşağı yukarı Buhari de Hz. Aişe’nin kendi hadisindeki ifadeye uygun düşmektedir.

bu bile yeter bu kadarda inkarcı kör olunmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

aysemı ne ona 17 yasında dıyenler gıtsınler dunyanın en cok satan yazarının yanı allahın 4 cıltlık kıtabılarında bırı olan kuranı okusunlar orda aysenın yası dokuz dıye gecıyor ha kuranda yazanlar gercegı yansıtmıyorsa onu bılemem

dıyelımkı 17 yedı yasında evlendı muhammet kac yasındaydı 20 mı::D

ve ben kurana bakarken ya tanrı dırek kadınları dusman secmıs kendıne yaww bu ne kın ayıp oluyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed 52 yaşında iken, 9 yaşında olan Aişe ile gerdeğe girmiştir

Ben de, dinciler ergenlikle ilgili her konuda neden illa ''muhammedin yaşadığı bölgede gençler erken ergenliğe girerler'' lafını eklerler diye merak ederdim bize ne arapların ekenliğe erken girmesinden...

Meğer mesele buymuş--ama bize bundan hiç bahsetmezlerdi demek ilerde böyle düşünelim diye bu lafı sokup duruyolarmış araya :lol: :lol:

Bunu bir müslime söyleyince farkekkettim bende. ''... aişe o zaman dokuz yaşındaydı'' dedim

''ne var bunda araplar ergenliğe erken giriyo'' dedi..

Dinciler iyi bulandırıyor beyinleri daha çocukken.

sanki 9 yaşındaki kız 30 yaşındaki kadın vucudu kazanıyo hemen

Link to post
Sitelerde Paylaş
size aferim hala basmayan kafanız ne anlatıyor neyi kekriyor, farkındaysanız sizde buhariyi referans gösterdiniz, bende yani reddetmeniz lazım ozaman buharinin hadislerini artı milyonlar şeriatte dokuz yaşı referans alıp uyguluyor birtek sizmi doğru anladınız, alimi hocası okumuşu bunu kabul ediyor ve uyguluyorken sizin şahsi anlayışınızla olay aydınlığamı kavuşuyor fazla yorulmayınız görünen köyde kızlar gerdeğe dokuz yaşında verilirken sizin bu çığırtkanlığınız komiklik oluyor.

muslumanturk cevap veremiyor sadece satasiyor.. bana takildi o..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Aişe kendisi söylüyor 9 yaşında idim diye.

Diyelimki 18 yaşındaydı bu neyi değiştiriyor senin ahkalına göre 52 yaşında birisi 18 yaşında bir kız ile evlenebilirmi?

Sen kızını 18 yaşında iken 52 yaşında bir adama verirmisin?

18 yaşındaki kızını 52 yaşında bir adam isterse o adam hakkında neler düşünürsün?

Şimdi o düşündüğün şeyleri yapan bir adama peygamber dediğinin farkındamısın?

Not: Sözleriniz hiç hoş değil.

bak nasıl çürütüyorum yalanını

xislam PEYGAMBER zamanına dair o kadar iyilik gösterirken inanmazsınız da

şimdi birisi çıkmış demiş HZ AİŞE 9 yaşında demiştir demiş bunamı inanıyorsunuz

hakikaten takdir ettim seni aferin...

sen 18 yaşındaki kızını 52 yaşındaki adama verirmisin ?

18 yaşındaki kızını 52 yaşında bir adam isterse o adam hakkında neler düşünürsün?

inkar edersin kolay yoldan zıttt dersin...

ancak ben derimki o insan PEYGAMBER ALLAHIN ELÇİSİ

12 bayanla evlenirken bile onlar dul ve yaşlı amaç sırf onlarında yaşama hakkının oldugunu göstermek diyorum buna inanmıyorsun ama HZ AİŞE 9 yaşındayım demiş diyorsun bunu bir yazar yazmış buna inanıyorsun şaşırılacak bir durum...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...