Bizler burada istediğimiz kadar din denen melaneti özellikle de İslam melanetini anlatmaya çalışalım bunu bir müslüman kadar başaramıyoruz bu bir gerçek.Hatta hiç anlatma zahmetine girmeye gerek yok.Dünyada her gün müslümanların yediği naneyi yorumsuz olarak foruma aktarsak yeterlidir.
Dün İstanbulda gerçekleştirilen eylemin islamın ne olduğu konusunda fikir verebilecek en sıradan örneği oluşturuyor olması yoruma gerek bırakmamaktadır.
İşte islam..
20 ölü yüzlerce yaralı.
İslam tarihi için kuşkusuz bir ilk değil.
Ölüm,kan,dehşet...
Sevgili dostum Beni,
Sana ne diyeceğimi bilemiyorum,Başınız sağ olsun mu desem? yoksa utanç duyuyorum mu desem?...
Geçen hafta İsrailden kalkıp bana ziyarete geldiğinde benim için Kudüs'ten aldığın zarif hediye (Mescid-i Aksanın küçük bir minyatürü) kütüphanemin üzerinde duruyor,bu gün ona dokunamıyorum bile,içim el vermiyor.Garip bir suçluluk duygusuna kapıldım birden.Sen benim bir ateist olduğumu bilmiyorsun,sakın yanlış anlama hediyeni çok beğendim ateist olmamla bunun bir ilgisi yok,hediyen ne olursa olsun,benim için onca yolu çantanda katedmesi ve beni düşünerek almış olmandır onu değerli kılan.Oysa terörizmin Kabe'si olan Mescid-i Aksanın kütüphanemde bir yer işgal etmesinden rahatsızlık duymuyorum desem yalan olur şu günlerde.
Şimdiki başbakanımızı iktidara taşıyan " Kubbeler miğferimiz,minareler süngümüz" tümcesinde özetlenen İslami terörün lanetlenmesi yetmeyecektir acını dindirmeye biliyorum.Ancak benim acımı dindiren küçük bir şey var ki o da Ateistliğimdir.Bir ateist olarak bu forumda binlerce kez vurguladığımız İslamın bir terör dini olduğu gerçeği bir kez daha kanıtlanmış bulunuyor.
Kalleş islami terörün ağızından salyalar akıtarak sabote ettiği masum insanlık,ne gariptir ki "dua" ederken yakalanmıştır bir kez daha.Ve o kalleş insanlık düşmanı kin dini,insanları müslüman,yahudi,genç,ihtiyar,bebek,cenin demeden vurmuştur yine.
Beş yüz yıl önce Hıristiyan faşizminden kaçıp Türklerin gönlüne sığınan bir avuç musevi yurttaşımız bir kez daha Arap dininin kanlı kininin tuzağına düşürülmüştür öz topraklarımızda.Kudüste,TelAviv de pazar yerinde vuran kalleş müslüman bu kez bir ibadet anında vurmuştur insanlığı.
Ne desem bilmiyorum...acını nasıl dindirsem,utancımı nasıl göstersem?.
Sizler daha metinsinizdir biliyorum,bu alçak saldırıları her an duyumsayan,yaşayan insanlar olarak,ve sizin topraklarınızdaki hain saldırılara bir kez olsun aynı yöntemle karşılık vermediniz,Arapları arkadan vurmadınız kendileri gibi.İsteseydiniz bir gecede soylarını kuruturdunuz biliyorum.
Sevgili Beni,
Tek avuntum bu hain saldırıyı yapanların Kureyş kafalı Türklerin gerçekleştirmediklerinin anlaşılması olacaktır.Bir de benim bu kanlı İslam çirkefine bulaşmamış bir insan olmaklığım.
Author
Reply
Hincal Uluç (no login)
Buyrun buradan yakin !
November 16 2003, 3:29 PM
Israil usagi Güneri Civaoglu'na açik mektup...
Terörist devlet Israil'in Türkiye kalemsörleri :
1 - Sözde Sinagog saldirisinda ölenlerin çogu müslüman Türkler.
2 - Bu eylem her nasilsa Avrupa'daki meshur yüzde 59'luk anketten hemen sonra gerçeklesiyor.
3 - Her ne hikmetse yine ince bir zamanlama stratejisi ile Fransa'da güya bir okul yangini çikartililarak anti-semitizm yeniden Avrupa'nin gündemine oturtulmak isteniyor.
4 - Suni ve güdümlü oldugu besbelli olan bu Sinagog eylemi, en çok terörist devlet Israil'in ve Amerika'li sahinlerin ekmegine yag sürüyor.
5 - Fakat her nasilsa olayin müsebbibi olarak sözde ABD ve Israil düsmani, fakat zamaninda yahudi sermayesiyle beslenmis ve palazlanmis Al-Kaide gösteriliyor.
6 - Suriye ve Iran saldirisi öncesi kamuoyu ve özellikle de bati dünyasi psikolojik olarak yakin gelecekteki korkunç gelismelere hazirlanmak isteniyor. Sinagoga kilif meselesi...
En büyük terörist devlet Israil oldugu bugün hiçkimsenin meçhulü degil. Judaist teröristler ve neo-nazi yahudiler seytanca hile ve oyunlarla dünyayi kan gölüne çevirdiler ve çevirmeye devam ediyorlar. Ne var ki bunu saklayabilmeleri bu saatten sonra mümkün gözükmüyor.
Sayin Güneri Civaoglu, Israil eceline dogru kosmaktadir. Simdiden üzerine soguk bir su içebilirsiniz. Afiyet olsun !
ali oktay (no login)
yakalım bakalım...
November 16 2003, 5:00 PM
Aşşağılık kompeksi altında ezilen bu müslo anlaşılan YNÖ adıyla yazmaktan bıktı şimdi de Hıncal Uluç adıyla yazıyor.Belli ki kendi adıyla yazınca okunmayacak.
İsrail devleti her metre karesini kuruş kuruş aldığı topraklarını savunuyor.Tarih bilmeyen bu müslüman soytarı öncelikle bunu beyinciğine sokmalıdır.
İsrail hiçbir zaman savaş kuralları dışına çıkmamıştır.Kalleşçe sivil halka karşı sabotaj düzenlememiştir.Bütün kalleş saldırılar müslüman Arapların saldırılarıdır.
İsrail Akılsız Arap müslümanlara haddini bildirecek gerçek sahibi olduğu topraklardan kazıyacaktır.Bu süreç çoktan başlamıştır.Gerekirse bu uğurda elinde bulunan silahları kulanmaktan sakınmayacaktır.israil şu anda Türklerin stratejik ortağıdır.İki ülkenin çıkarları örtüşmektedir.Soysuz katiller boşuna katliamlar düzenlemektedir.İki tane museviyi öldürmek uğruna onlarca kendi yandaşlarınıda öldürmekten sakınmamak gibi bir akılsızlığı ve hesapsızlığı gütmektedirler.
Onar onar,insanları yok edemezsiniz gafil ilkeller.
İsrail kıçını bile silmekten aciz müslümanlara uygarlık,bilim ve teknoloji getirmiştir.Bu gün İsrail bu topraklardan çekilse müslümanlar açlıklarından ölürler.Don lastiklerini bile yahudiden almaktadırlar.
İsrail artık geri dönemez,ya yok olacak ya yok edecektir.Görünen manzara bellidir,elinde nükleer güç olan İsraildir.Müslüman teröristin suyu çoktan ısınmıştır.Bu güne dek tutarlı İsrail politikaları aynen devam edecektir,bir museviye karşılık beş müslüman.Bu oran duruma göre değişecektir.Akılı musevi en güçlü düşmanını bile ABD eli ile burnu bile kanamadan yok etmiştir.Arkası gelecektir.Suriye yi bombalamış Arabın sesi bile çıkmamıştır.Çünkü sırtını yasladığı bir ülke kalmamıştır.israil körfeze açılmış İrana komşu olmuştur.İranın paçası tutuşmuştur.İsrail geçmşte Irak nükleer santralını bombaladığı gibi İran sanrallarını da vuracaktır.Şimdilik bunu nota ile durdurmuştur.
Eylem apaçık ortadadır.Abuk senaryolar dizip bu utanç gizlenemez.
Haberi aldığımda uzun uzun düşündüm.İlk başta pek olasılık vermedim daha çok PKK terörüne bağladım ama sonunda çözdüm,çünkü PKK hiçbir eyleminde hedef saptırmadı zaten amacı ağırlıklı olarak silahlı gücünü abartmak ve vrucu yeteneğini göstermekti,neden saptırsındı ki? bu düpedüz islami bir terör.Kaldıki bizim müslonun savı gibi İsrail neden yapsın? bu eylemden çıkaracağı bir yararlı sonuç yok.Ayrıca bu tür eylemler halkın moral gücünü zayıflatmaya yöneliktir.Neden kendi yandaşlarının moralini çökertsin? Başka bir açıdan baktığımızda buradaki musevileri korkutup İsraile göç etmelerini sağlamak gibi bir amaç var diyelim bu da doğru değil.İsrail şu anda göç almıyor,savaş giderleri yüzünden yatırımlar rötar yapmış işsizlik artmış durumda,böyle bir arzuları da yok.Kaldı ki geçen yıllardaki saldırıda da islamcı şarlatanlar aynı teraneyi öne sürmüşlerdi ve fos çıkmıştı.
Eli kanlı islamı momoyla bile temizleyemezsiniz.Ama islam yakında temizlenecektir.
Mehmet Ali Birand (no login)
Ali kardeshim sen de dinle
November 16 2003, 5:40 PM
Amacim bir cadi avi baslatmak degil Türkiye'nin özgür iradesi adina halkin bilinçlenmesi ve 'tercihli alisveris insiyatifi'ne katilmasidir. Bu emailin ardindan alacaginiz ikinci email sabetaycilikla ilgili bazi yazilar ve sabetaycilarin isim ve soyadlarini nasil seçtiklerini gösteren bilimsel bir çalismadan (bu çalisma internette bir çok sitede yayinlandi, çalismada da belirtildigi gibiburadaki bazi soyisimlerine sahip müslüman Türk aileler oldugu gibi soyadi bu çalismada verilmemis sabetayci aileler de vardir; buna göre okuyunuz) olusmaktadir.
Bu yazinin sonunda ünlü sabetayci yazar Orhan Pamuk'un New York'ta bir özel sohbette "Bizim bir devlete ihtiyacimiz vardi. Önce Müslüman olduk ve uzun maceralardan sonra Türkiye'yi elimize geçirdik" diyerek neyi kastettigini,Okan Bayülgen'in Istanbul kökenli olmayan insanlari neden hor gördügünü, Yalçin Küçük'ün neden'Türkiye Israil'in rezerv devletidir' ve 'bu ülkede bir yere gelebilmek için sabetayci olmakgereklidir' dedigini anlayacaksiniz. (Buna bir ekleme de ben yapayim: sabetayci degilseniz bir yere gelebilmek için mason olmak çok fayda saglar).
Her din ve etnik kimlikten Türk vatandasi bunlarin derinligine bilincine varmadigi sürece Türkiye'nin mutlu ve basarili insanlarin özgür iradelerince yasadigi adil bir ülke olabilecegini sanmiyorum.
Her seyden önce cemaatin bir mensubu olarak "sabetayci" ve "sabetaycilik" isimlerini sevmedigimi, bunlari anlami çarpitan yapma isimler olarak gördügümü belirtmek zorundayim.
Dogru kelime 'yahudi asilli' olmalidir, neticede Sabetaycilik bir Yahudi tarikatidir; bu yüzden bu yazida her iki terimi de kullanacagim. Günümüzde dini vecibeler eskisi kadar yerine getirilmiyor olsa da inançlar muhafaza ediliyor ve irk da bozulmamistir. (Sabetay Sevi Selanik'e 350 yil önce sürülmüs olabilir ancak 50 yilöncesine kadar evlilikler tamamen cemaat içinden yapilmistir. Halen de cemaat içinden evlenenler müslümanlarla evlenenlerden çok daha fazladir. Inancimiza göre bir müslümanla evlenmek dinsizlik ve kirlenmisliktir). Dini vecibeleri farkli ölçülerde yerine getirenler hala önemli sayida olsa da Ilgaz Zorlu'nun ifade ettigi elitist ve zengin sabetaycilarin sabetayci olmayi bir 'farklilik' anlamina indirgedigini ve laikligin bir din haline gelmekte oldugunu Kabul ediyorum; bu ikinci olgu da musevilige tepkiden çok islama ve müslümanliga karsitliktan kaynaklaniyor. Simdi yukarida bahsettigim gibi yahudi asillikisilerin yapilanmalarini kurumlar bazinda açiklayacagim.
Mehmet Ali Birand (no login)
Üniversite - Ordu - Siyaset
November 16 2003, 5:43 PM
UNIVERSITE :
Ülkemizin hemen bütün önemli üniversitelerinin rektörleri yahudi asillidir. Bu da basörtüsünün neden siyasal islamin simgesi oldugu aldatmacasiyla çarpitildigini, rektörlerin neden yeni hükümete böylesine sasirtici bir çikista bulunduklarini açikliyor zannederim. YÖK baskani Kemal Gürüz, Istanbul üniv. rektörü Kemal Alemdaroglu ve medyatik yardimcisi Nur Serter, Koç üniv. rektörü Seha Tiniç, Galatasaray üniv. rektörü Erdogan Teziç, Bilgi üniv rektörü Lale Duruiz ve eski rektör Ilter Turan, Bogaziçi üniv. rektörü Sabih Tansal ve eski rektör Üstün Ergüder, Isik üniv. rektörü B. S. Yarman, Marmara üniv. rektörü Tunç Erem sabetayci (yahudi asilli)dir. Medyada çok görülen ve kanaat önderi olarak sunulan Asaf Savas Akat ve esi Nilüfer Göle, Eser Karakas, Ahmet Insel, Taner Berksoy, Kenan Mortan gibi hocalar ve medyada ismi çok geçen hukuk profesörlerinin çogunlugu sabetaycidir. Nasil Sisli Terakki ve Feyziye Isik Mektepleri cemaatin ortaögrenim okullariysa Isik ve Bilgi üniversiteleri de yü ksekögrenim kurumlaridir.
ORDU:
28 Subat'in mimari olan ve laiklik ve Atatürkçülük konusunu sasirtici üsluplarda dile getiren Çevik Bir, Dogu Aktulga, Dogu Silahçioglu (Sultanbeyli ilçesine dindar çogunluga nispet olsun diye izinsiz Atatürk heykeli diktiren pasa) ve Yalçin Isimer (GATA'nin açilisinda 'belleyecegiz' konusmasini yapan pasa) yahudi asillidir. Yalçin Pasa ayni zamanda masondur. Ülkemizde Atatürkçülük açik ara bir numarali istismar konusudur. 1930'larin dünyasinda Atatürk'ün cumhuriyet yönetimini oturtmak ve reelpolitik geregi yaptigi bazi köseli uygulamalar gerçek ilkeleriyle sanatli bir biçimde karistirilip retorikle süslenerek 'dogru budur' diye sunuluyor. Her kurumun içinden cemaatimiz mensubu birileri dezislamizasyonu rasyonalize etme, çikar saglama ve temayüz etme adinaonu daha çok sahiplenir görünüp istismar ederken bazi saf müslüman Türkler de onlardangeri kalirlarsa suçluluk hissedeceklerinden veya kurumlarinda ilerleyemeyeceklerinden dolayi bu oyuna bilinçsizce katilmaktadirlar; Türkiye'nin içinde bulunduguillüzyonun sebebi budur. Ordu, cemaatin disisleri kadar olmasa da oldukça güçlü oldugu bir kurumdur, çesitli dönemlerde genelkurmay baskanina kadar her düzeyde pasalarimiz oldu. Halen de Kara Kuvvetleri Komutani Aytaç Yalman cemaatimiz mensubu her seviyede bir çok general ve kurmay subaylarimiz bulunuyor. Terfilerde veatamalarda cemaat mensuplari gözetilir, harp okullari ve sinif okullarina mutlaka yeterli sayida ögretmen gönderilmesine dikkat gösterilir. ASAL'da her zaman birileri bulundurulur; eger ayniyüksek gelir düzeyine sahip aileler arasinda bir arastirma yapilsa sabetayci olanlarin müslüman Türklere göre çok daha rahat yerlerde askerlik yaptiklari görülecektir. Bir diger nokta askeri alimlardir: ordunun alim yaptigi ekipman ve silah tüccarlari/aracilarin önemli bir bölümü sabetayci yada sabetayci baglasigidir. Ordu içindeki sabetayci yapilanmanin gücüne örnek olarak Oyak sirketi olan Renault MAIS'in son üç genel müdürü Ates Ünal Erzen, Onur Baytok veIbrahim Aybar'in ve Aselsan'in genel müdürü Necip Kemal Berkman'in sabetayci oldugu örnegini verebilirim. Oyak grubu sabetaycilarin yogunlukta oldugu ve terfilerin çogunluklacemaat içinden gerçeklestigi bir gruptur.
SIYASET:
Tansu Çiller ve esi Özer Uçuran, Rahsan Ecevit (her iktidar döneminde ve özellikle 1974'te cemaatin devlet içinde güçlenmesini saglamis çok önemli bir isimdir), Erdal Inönü'nün esi Sevinç Inönü (Sohtorik'lerden), DTP'nin basina geçirilen Mehmet Ali Bayar, Ismail Cem (dedelerinden biri hahamdir), Kemal Dervis, Sükrü Sina Gürel, Bülent Tanla, Sefa Sirmen, Hüsamettin Özkan'in dünürü Erdogan Alkin, Cem Uzan'in esi Alara Koçibey, Altan Öymen, eskilerden Haluk Bayülgen, Barlas Küntay, Hayrettin Erkmen, Ahmet Isvan yahudi asillidir. Ayrica komünizmin Türkiye'deki ilk öncüsü Mustafa Suphi, 80 öncesi komünist liderlerden Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran, günümüzden Ercan Karakas da sabetaycidir. Osmanli imparatorlugunun çöküsüne sebep olmus Ittihat veTerakki'nin önde gelenleri ve birer mason olan Cavit bey ve Dr. Nazim sabetaycidir (Talat ve Cemal pasalar da masondur, masonluk Osmanli devletinde Selanik merkezli yayilmistir. II.Abdülhamit'i deviren Hareket Ordusu da Selanik'ten yola çikmistir.). Adnan Menderes'in basbakanlik müstesari Ahmet Salih Ilkorur sabetaycidir ve döneminin masrik-i azamidir; localarin Atatürk tarafindan kapatilmasindan sonra masonlugun Türkiye'deki ikinci dogusunu gerçeklestirmis kisidir. 27 Mayis ihtilali de esasinda bir Karakas-Kapani çekismesinin sonucudur. Bu çekisme Yakubilerin tarafsiz kalmadigi bir ortamda günümüzde de devam etmis ve Ismail Cem'in cumhurbaskanligi adayi sirasinda iyice belirginlesmistir. Cemaatte 'kendinden menkul bir mesih bozuntusu' olarak görülen Ilgaz Zorlu bu çekismede Kapancilar adina çalismaktadir (Zorlu'nun tüm ifsaatlarina ragmen hala öldürülmemis olmasinin bir sebebi bu, digeri de ölümünün kamuoyunun ilgisini tamamen sabetaycilik konusu üzerine yogunlastiracak olmasi tehlikesidir). Cem Boyner'in YDH'si ve Ismail Cem'in YTP'si basarisizliga ugramis birer sabetayci insiyatiftir. Ismail Cem ve Mehmet Ali Bayar'in siyasi çizgilerinin farkli olmasina ragmen seçim öncesi ittifak kurma düsüncelerine kimliklerinden dolayi sasirmamalidir.Cemaatin önde gelen isadamlari 1970 'lerde grevleri körükleyen solculara karsi ve1990'lardan itibaren Refah partisinin büyümesini önlemek adina MHP'yi parasal olarak desteklemeyi bir politika olarak benimsemistir (MHP sabetayci bir parti degildir sadece cemaat çikarlari MHP'nin desteklenmesini gerektirmistir.)
Mehmed Ali Birand (no login)
Bürokrasi
November 16 2003, 5:46 PM
DISISLERI:
Disisleri cemaatin isdünyasiyla birlikte en güçlü oldugu alandir. Disisleri bakanlarimizin ve diplomatlarimizin önemli bir kismi yahudi asillidir. Ismail Cem, Sükrü Sina Gürel, Ilter Türkmen, Emre Gönensay, Coskun Kirca, Onur Öymen, Kaya Toperi, Zeki Kuneralp, Özden Sanberk, Yalim Eralp, Filiz Dinçmen yahudi asillidir. Bu diplomatlar emekliliklerinden sonra medya tarafindan uzman ve kanaat önderi olarak sunulmaktadir.
DIGER BÜROKRASI:
Yargitay Cumhuriyet Bassavcisi Sabih Kanadoglu, Merkez Bankasi eski baskani Gazi Erçel, simdiki Hazine Müstesari Faik Öztrak, Cumhurbaskanligi sekreteri Tacan Ildem yahudi asilli bürokratlardir. MIT müstesari olmanin sarti sabetayci yada mason olmaktir. Kendisi de mason olan Senkal Atasagun'un (babasi bir generaldi) selefleri olan Ziya Selisik, Fuat Dogu ve Sönmez Köksal vs. masondurlar. Hiram Abas da masondur. 12 Eylül yönetimi tarafindan kendisine MDP'nin kurdurulduguorgeneral Turgut Sunalp 80 öncesinin kontrgerila örgütü Ergenekon'un basidir ve aileden masondur.
SIVIL TOPLUM ÖRGÜTLERI:
ÇYDD ve ÇEV tamamen sabetayci insiyatifle kurulmus sivil toplum örgütleridir. ADD (Atatürkçü Düsünce Dernegi) Atatürk'ün bir araç olarak kullanilmasi amaciyla cemaat tarafindan kurulmustur. Üç onur kurucusundan biri Kapancilar kolundan Münci Kapani'dir ki diger iki onur kurucusundan da en az birinin cemaatten oldugunu saniyorum, ayrica dernegin 1. numarali kurucusu kayitlarda Hifzi Veldet Velidedeoglu olarak geçer ki kendisi sabetaycidir. Gazeteciler Cemiyetinin son iki baskani Nezih Demirkent ve Nail Güreli yahudi asillidir. TÜSIAD da yari yahudi-insiyatiflibir kurumdur. YASED baskani Faruk Yöneyman da sabetaycidir. Cemaatin en güçlü ve kamuoyunu yönlendirmede en çok umut baglanan sivil toplum örgütü TESEV'dir ki 16 yönetim kurulu üyesinden benim tanidigim su isimler yahudi asillidir: Özden Sanberk, YilmazArgüden, Can Paker, Üstün Ergüder, Ilter Turan, Ilter Türkmen, Ersin Kalaycioglu. Ayrica yahudi olan Ishak Alaton da (Ishak bey'in digerlerinin aksine nüfus kagidinda da musevi yazar,yani sabetayci degildir) bu vakfin yönetim kurulu üyelerinden biridir. Bu tür sivil toplumörgütleri kurulurken, yönetime adam seçerken ne olur ne olmaz diyerek kadronun tamamensabetayci olmamasina özen gösterilir. Diger üyeler mason localarinin sabetayci olmayan üyelerinden, aparat diyebilecegimiz baglasiklardan ve sempatik isimlerden seçilir. Ahmet Salih Ilkorur gibi Hür ve Kabul Edilmis Masonlar Büyük Locasi'nin merhum büyük üstadi Sahir Talat Akev de sabetayciydi (yerine geçen Demir Savasçin kendisi gibi sabetayci olan CanAtakli'nin kayinbiraderidir). Mimar Sinan Locasi'nin eski üstadi muhteremi Resat Atabek, yine üstadi azamlardan Cumhur Ferman da sabetaycilardandir. Masonluk bugün cemaatin organize olmasinda çok önemli bir islev görürken sivil toplum örgütlerimiz de medyayla birlikte kamuoyunun istenildigi yönde olusturulmasina hizmet etmektedir.
Mehmet Ali Birand (no login)
Medya - Isdünyasi
November 16 2003, 5:48 PM
BASIN:
Cumhuriyetin kurulusundan beri Türkiye'de basin sabetayci güdümlü olmustur. Ahmet Emin Yalman, Sedat Simavi, Haldun Simavi, Abdi Ipekçi,Zekeriya Sertel yahudi asillidir. Sabah ve ATV'nin sahibi Dinç Bilgin yahudi asillidir.Bu grubun hemen bütün önemli isimleri yahudi asillidir; Güngör Mengi, Ruhat Mengi, merhum Gülçin Telci, Murat Birsel, Okay Gönensin, Levent Tüzemen, Ilker Sarier, Sedat Sertoglu,Ercan Arikli vs. NTV'nin sahibi Ferit Sahenk (Dogus grubu) yahudi asillidir (NTV bugün cemaatin Can Paker ve TESEV güdümlü programlarla kamuoyunu yönlendirdigi en önemli TV'dur). Dünya gazetesinin kurucusu Nezih Demirkent ve genel yayin yönetmeni Osman Arolat sabetaycidir. Milliyet, Hürriyet, Radikal, Posta, Kanal D ve CNNTürk'ün sahibi Dogan grubu veAksam, Show TV ve Cumhuriyet'in % 40 hisse sahibi Çukurova gruplari da Isdünyasi bölümünde anlattigim gibi cemaat baglasigidir. Vatan gazetesi eski Sabah çalisanlaritarafindan çikarilmaktadir, sabetaycidirlar. Medyamizin önemli simalari olan Nuri Çolakoglu,Güneri Civaoglu, Mehmet Ali Birand, Can Atakli, Ali Sirmen, Gülgün Feyman, Umur Talu, AzizÜstel, Nazli Ilicak, Cengiz Çandar, Ilnur Çevik yahudi asillidir. Mehmet Barlas da esi Canan Barlas (Can Paker'in kardesi) dolayisiyla cemaatle akraba ve kraldan fazlakralcidir. Murat Belge sabetayci Yakup Kadri Karaosmanoglu'nun yegenidir. Iletisim yayinlarini kurarken arkasindaki finansör sabetayci Osman Kavala'ydi. Hep basindaki sabetayci yazarlardan bahsedilir amaZeynep Gögüs ve Mehmet Altan gibi esleri sabetayci olan yazarlar unutuluyor. Gazeteler ve televizyonlarda toplumu yönlendirmek için kanaat önderi olarak sunulan kimseler arasinda sabetaycilar agirliktadir ve is dünyasinin genelinde oldugu gibi sabetayci birilerini çalistirmak bir medya kurumunun basarisi için olmazsa olmaz bir parametredir.
ISDÜNYASI:
Koç Grubu ve Çukurova Gubunun üzerinde hembüyüklükleri hem de yapilarinin ilginçligi sebebiyle özellikle duracagim. Akkök grubunun sahibi Dinçkök'ler, Sahenk'ler (Dogus grubunun sahibi olan bu ailenin Ayhan Sahenk vakfi'nin logosu Davud yildizinin stilize edilmis halidir), Eczacibasi'lar, Koçman'lar, Cem Boyner, Tekfen'in sahiplerinden Feyyaz Berker, Feyyaz Tokar, Bezmen'ler, Edin'ler,Özgörkey'ler, Atabek'ler, Dedeman'lar, Merzeci'ler, Kurttepeli'ler, Sahap Kocatopçu, Ömer Çavusoglu, Ahmet Kozanoglu, Ali Üstay, Arman Kirimli, Alp Yalman, Faruk Süren, Nur Akgerman, Mehmet Üstünkaya, YKM'nin sahibi Tan ailesi, Feyyaz Tokar, Ibrahim Betil, Akin Öngör,Kahraman Sadikoglu, Henkel'in yönetim kurulu baskani Can Paker, Siemens'in yönetim kurulu baskani Zafer Incecik, STFA'nin kurucularinin manevi oglu Eser Tümen (CNNTürk'teçalisan kizi Esra Tümen Raif Dinçkök'le evlenmek üzere) ve torunlari Taskent'ler yahudiasillidir. Isdünyasinin önemli aileleri içinde güçlenmek, baglasik olusturmak ve güvenlik sübabikabilinden çocuklarini sabetayci ailelerin çocuklariyla evlendirmek, sabetayci ve masonprofesyoneller çalistirmak (uluslararasi sirketlerde dahi masonluk ve sabetaycilik yükselmedeetkilidir) çok önemlidir; Koç'u büyüten is adamligindan çok yahudiler ve sabetaycilarla baglasik kurmus olmasidir. Cemaat mensuplari her kurumda oldugu gibi isdünyasinda da birbirlerini tutar, birbirlerine is verir, birbirlerinden alisveris eder (otomobil bayisinden insan kaynaklari danismanina kadar), cemaat arasindan çikan yetenekli gençlere çesitli imkanlar sunar, mutlaka bir yerlere getirir, örnegin Can Paker'i Henkel'in basina geçiren Alber Bilen'dir, Ugur Bayar'in Özellestirme Idaresinin basina geçirilmesi, Ismail Cem'in 80 öncesi TRT genel müdürlügüne atanmasi bu türden nepotizm, kayirma ve kadrolasmalarin siyasetteki izdüsümlerine örnektir. Talat Halman'in Erendiz Atasü'yü itelemesi dahi bu tür bir pazarlama örnegidir. Bir ilginç not: bugün Türkiye'nin neredeyse bütün büyük müteaahhit sirketlerinin sahipleri yahudi asillidir yada akrabaliklari vardir. Sadece bir kaç örnek: Alarko'nun sahiplerinin yahudi oldugunu herkes biliyor. Tekfen (Feyyaz Berker), Enka (Sarik bey yahudi asilli degil bildigim kadariyla ama Sisli Terakki mezunudur ve kizi Zeynep Keyman bir sabetayciyla evlidir), STFA (Eser Tümen ve torun Taskent'ler sabetaycidir ki bunlardan NurTaskent yakin zamana kadar sabetayci Dedeman'lardan Özlem Önal'la evliydi). Gazetelerde çikan ve Hazine yada BDDK tarafindan dogrulanan Isviçre bankalarinda Türklere ait 65 milyar dolar oldugu haberini size biraz açayim: isin içinde oldugum için biliyorum ki bu paralarin büyük kismi cemaatimiz mensuplarinindir. Bu topraklarda yapilan ticaretle ele geçen paranin çesitli yollarla bu topragin disina kaçirmanin güdüsü de güven yada ekonomik istikrarsizliga tepkiden öte 'Türkiye'li degil Türkiye'de yasayan bir sabetayist' hissetmekten ileri geliyor. Ekonomi istedigi kadar iyiye gitsin, o servet buraya gelmez. KOÇ Grubu: Vehbi Koç müslüman Türk'tür. Peki acaba sirketlerinin üst düzey yöneticilerinin çogunluk yahudi asilli olmasinin (örnegin simdiki KoçHolding'in CEO'su Bülent Özaydinli -orgeral Irfan Özaydinli'nin ogludur-, Mehmet Ali Berkman, Tugrul Kutadgobilik, Arçelik'in genel müdürü Nedim Esgin, Hasan Bengü , Mehmet Ali Neyzi, Mehmet Barmanbek yahudi asillidir, Tofas'in eski CEO'su Jan Nahum ise Ishak Alaton gibi 'resmen' yahudidir. Sabetayci Orhan Pamuk'un babasi Gündüz Pamuk da Koç'ta çalismis ve Aygaz'in genel müdürlügünü apmistir) tek sebebi yukarida anlattigim baglasik mantigi midir? Simdi Koç ailesinin yapisina bakalim. Bu örnegi sabetayci ailelerin akrabalik iliskilerine güzel bir örnek olmasindan dolayi biraz genis tutacagim. Bir baska güzel örnek için Ismail Cem'in iliskilerini anlatan kitabi okuyabilirsiniz.
Güngör Mengi (no login)
Memet Ali Birand dostumun sözlerine birkaç ilave de benden :
November 16 2003, 5:53 PM
Hay Allah, tesadüf eseri internette dolasirken Ateistforumla karsilastim. Bir de ne göreyim, Memet Ali Birand kardesim de orada yazmiyor mu ? Bari birkaç ilave de ben yapayim dedim :
Vehbi Koç'un esi Sadberk hanim, Vehbi bey'in teyzesinin kizdir. Sadberk hanim'in baba tarafindan kuzeni Hürriyet'i kuran Sedat Simavi'dir.Sedat Simavi, Hürriyet'i kurarken bütün sermayeyi Koç'un ortagi Eli Burla saglamistir (Aydin'in Dogan'in Milliyet'i Ercüment Karacan'dan almasina aracilik eden de yine Koç olmustur). Sadberk hanim, Sadullah-Nadire Aktar çiftinin ikinci çocugudur. Birinci çocuklari Adile Hanim, Akfil'in kurucusu Ihsan Mermerci'yle evlenmistir. Ogul Rahmi Koç Çigdem Meserretçioglu'yla evlenmis, bu evlilikten Mustafa, Ömer ve Ali Koç dogmustur. Çigdem Meserretçioglu yine Izmir'in eski çok zengin ailelerinden sanayici ve armatör Avni Meserretçioglu ile esi Suat hanim'in kizidir. Çigdem hanim, Rahmi Koç'tan sonra Erol Simavi'nin oglu Günaydin'in sahibi Haldun Simavi'yle evlendi. Mustafa Koç, Izmir'in ünlü zenginlerinden Izmir Yün Mensucat'in sahibi olan Giraud'larin kizi Caroline ile evlidir. Suat hanim ünlü armatör KemalSadikoglu'nun kizkardesidir. Armatör Sadikogullari'nin kizlarindan Varlik hanim, AlpYalman'la, Berna hanim Bilderbergli Feyyaz Tokar'la, Rabia hanim Çapamarka'nin sahibi Vecdi Çapa'yla, Esin hanim ise Milliyet Gazetesi yazarlarindan Yilmaz Çetiner'le evlenmistir.
Meserretçioglu çiftinin Çigdem Hanim'in disindaki diger iki çocugundan biri olan Güldem hanim da, Ipragaz'in sahibi Yücel Kurttepeli'yle evlidir (bq--abvw7zy.MLTBD.net sirketi Ali Koç'un Emre Kurttepeli'nin kurdugu Forsnet'i satinalmasiyla kurulmustur, Kurttepeli daha sonra Mynet'i kurdu). Dolayisiyla Koç ailesinin bugünkü üçüncü neslinde hem anne hem baba tarafindan yahudi kani vardir. Bir yanlis anlamaya sebep olmamak için Rahmi beyin cuma namazlarina giden bir müslüman oldugunu söylemeliyim; bunun takiyye olmadigini düsünüyorum. Ogullari da yahudi inancinda olmayabilirler ancak kanbagindan ve aile geleneginden dolayi sabetayci etkisi ve baglasikligi hayatlarinda her zaman önemli bir parametredir. Koç tarafindan büyütülen Aydin Dogan da bu baglasik mantigini uygulayarak büyümüstür, en önemli tepe yöneticisi Imre Barmanbek de sabetaycidir.
ÇUKUROVA Grubu:
Karamehmet ailesi müslüman Türk'tür. Ancak eger benim bildigim Eliyesil'lerle ayni aile ise esinin gelmekte oldugu aile yahudi asillidir. Agabey Samsa Karamehmet'in kizi Show TV'nin genel müdürü Zeynep Karamehmet de bir sabetayci olan Firat Gönenç'le evlidir. Çukurova Holding'in yönetim kurulunun aile disindaki üyeleri üç kisi haricinde sürekli degisir: Osman Berkmen, Sezer Birgili ve Sadi Gücüm. Bu üç kisi de sabetaycidir.. Grubun çok sayidaki sabetayci profesyonelleri arasinda Nejat Yalim, Bülent Ergin ve Melih Araz'i da saymaliyim. Çukurova'ninTurkcell'deki ortaklari Murat Vargi ve Kavala ailesi de sabetaycidir.
Turkcell'in eski genel müdürü Cüneyt Türktan, finans müdürü Tokay'lardan Ekrem Tokay ve Digiturk genel müdürü Ertan Özerdem de sabetaycidir. Çukurova'nin borçlarina karsilik (Isviçre'deki paralariborcunu ödemeye yeter de artar bile) devlete degerinin 25 katina kakalamaya çalistigi A-tel'deki ortagi ise (Sabah'in sahibi ve ortagi Çukurova gibi banka hortumcusu) sabetayci Bilgin ailesidir. Çukurova grubunda da Koç grubu gibi sabetayci etki çok güçlüdür. Bu grup 80 öncesinde altin kaçakçiligi, sonrasinda da yedek parça kaçakçiligi, lisanssiz Caterpillar parçasi üretimi (Mehmet Emin Karamehmet bu nedenlerle iki kez yurtdisina kaçmak zorunda kaldi), banka hortumlamak, yurtdisina para kaçirmak, Isviçre'deki sirketleri araciligiyla vergi vermemek (KDV'den bahsetmiyorum) -ki isdünyamiza bu Isviçre
>manevralarini sevdiren o oldu-gibi hukuksuz eylemleriyle isdünyamizin yolsuzluktaki öncüsüdür. Karamehmet son 15 yildir devletle islerini Günes Taner araciligiyla yürütürdü. Turkcell'in degerinin bu kadar artmasina sebep olan GSM ihalesinin iki yil geciktirilmesinin altinda Taner'in imzasi vardir. Bilin bakalim Günes Taner'in kimligi nedir? Bildiniz; sabetaycidir.
CEMIYET HAYATI:
Istanbul sosyetesinin motoru ve trend belirleyicisi sabetayci zenginlerdir: trendy yerler (Ayse Kapanci ve Ayla Sevand'in açtigi yerlerin her zaman tutulmasi), alisveris mekanlari (Akmerkez'in bu kadar popüler olmasi),antikacilik (Rafi Portakal ve Tuncay Artam'in elindedir), emlak gelistirme (Alkent, Edin'lerin Kemer Country'si) vs.. Cemaat, tutmasini istedigi isletme için mutlaka gerekli sirkülasyonu saglar ve çekim merkezi yapar. Cem Boyner'in banka sahibi olmamasina ragmen Advantage Card'i tutundurmayi basarmasinin sebebi budur. (Ilgaz Zorlu cemaatin iyice asimileoldugundan sikayet etmede haksizdir; en azindan benim bildigim son 20 yil içinde elitist vezengin zümrede cemaat dayanismasi gücünden hiç bir sey yitirmedi. Fakat halka karisan ortadüzey cemaat için dediklerini bir parça kabul edebilirim.) Bugün Alem dergisi'nin herhangi bir sayisini elinize alirsaniz içindeki isimlerden belki yarisinin sabetayci oldugunu görürsünüz. Bu dergiyi çikaran sabetay baglasigi Çukurova grubunun Show TV'de Ipek Tenolcay ve Cemil Ipekçi gibi sabetayci ünlülere yaptirdigi programlara yer vermesi, toplum ahlakina zarar veren Televole'yi yayinlamasi, 900'lü hatlari reklam etmesi (toplum ahlakini bozan 900'lü hatlari Türkiye'ye getiren sabetayci orhan11 Özerden'dir ki Sabah'in sahibi Bilgin grubunun himayesinde olup bu isten kazandigi paralarla cemaatin Bilgi üniversitesini kurmustur), BBG'yi ilk kez Türkiye'ye getirip yayinlamasi, Yasar Nuri Öztürk-Zekeriya Beyaz'li tartisma ve sohbet programlari dezislamizasyon-dejenerasyon politikasinin bir yandan da para getiren enstrümanlaridir. (Bu politika çerçevesinde halen reformist islami yorumlari olan ilahiyatçilar desteklenmekte, ilahiyat fakültelerinde bu tür kisilerin önü açilmaktadir. Yüzyil basinda da mevlevi ve bektasi dergahlarina adam sokulurmus.)
Sabetaycilarin tamami 1924 mübadili degildir; Eczacibasi ailesi gibi. Selanik gibi Milas, Tarsus ve Izmir de önemli sabetayci merkezlerdir. Cemaatin eskiden Nisantasi-esvikiye-Sisli üçgeninde yogunlasan yerlesimi son yillardaEtiler'e ve özellikle Alkent ve çevresine kaymistir. Bülbülderesi sabetaycilarin gömüldügü tekmezarlik degildir. Feriköy ve Karacaahmet (özellikle 8. ada) de sabetaycilarin gömüldügü yerlerdir. Saniyorum derin devlet yada derin irade denen seyin ne oldugunu, bazi kimselerin laiklik anlayisinin neden rasyonelin ötesine geçtigini,basörtüsü sorununun gerçek nedenini, Çevik Bir'in 28 Subat çikisini ve sonrasinda neden Sabah gazetesince cumhurbaskani adayi olarak lanse edildigini, genelkurmaydaki Hasan Tahsin Harekat Odasina neden bu adin kondugunu (Hasan Tahsin -Osman Nevres- bir sabetayciydi ve düsmana ilk kursunu onun attigi sabetayci basin tarafindan uydurulmustur ancak bunun gerçekdisiligi sonradan kanitlanmistir), eski disisleri bakani Coskun Kirca'nin açik islam karsitligi ve din egitimi hakkindaki çirkin söylemininin altinda yatanlari, Can Paker'in neden protestan bir islam talep ettigini, Mina Urgan'in kitabinda neden Necip Fazil ve Yahya Kemal'den asagilamayla sözettigini, özünde bir sabetayci hareket olan Yeni Türkiye Partisi'nin kurulus asamasinda Asaf Savas Akad ve Bülent Eczacibasi gibi insanlarin medyatik desteklerini, rektörlerin ve bazi askerlerin kökeni Atatürk'e baglilikmis gibi görünen anlasilmaz çikislarinin gerçek sebebini biraz olsun anladiniz; tek bir cevap: bu kisiler yahudi asillidir ve cemaatin elitlerinin (hayati kurumlardaki organizasyon gücünden mütesekkil) derin iradesi uyarinca Türkiye'yi tedricen dez-islamize etmek istemektedirler.
Cemaat geçen yüzyil içinde asimile olurken mason localari karar mercilerimiz haline geldi; bugünkü ana stratejisi de"dezislamizasyon-dejenerasyon" (bir dostumun esprili bir dille ifade ettigi gibi"gavurlastir, güdüklestir")'dur. 500 yil boyunca baska dindaslarimizin hiç bir ülkede bulamadigi iyilik ve rahatligi bize saglamis müslüman Türk halki parya görmek (keske mason localarinda konusulanlarin kayitlari tutulsa, Yalçin pasanin söylevinin istimini nereden aldigi anlasilirdi), sömürmek, 'gütmeye' çalismak, basörtüsüyle egitim gibi en temel hak ve özgürlüklerinin önüne Atatürkçülügü çarpitan anti-rasyonel anlamlar yükleyerek türbanin (bu kelime basörtüsü yerine bilerek seçilmistir) siyasal islamin simgesi oldugu safsatalariyla set çekmek ahlaksizliktir, insafsizliktir. Bu tutum son tahlildeTürkiye'ye de zarar vermektedir. Müslüman Türk halka buradan bir çagrim olacak. Bu sebekemsi yapi içinde sizin hiçkimsenin elinizden alamayacagi iki özgürlügünüz bulunuyor; kime oy vereceginiz ve paranizi nereye harcayacaginiz; bunlari dogru kullanirsaniz ülkenizde bir seyleri degistirebilirsiniz. Kurtulus savasi sürerken Istanbul'daki müslüman halk aliskanlikla Türk bakkallardan degil Rum bakkallardan alisveris ederdi; cebinden çikan paranin Yunan ordusuna bir biçimde yardim olarak silah almakta verilecegini düsünmeden. Bir yandan sikayet edip bir yandan da bu dü zeni yöneten muhteris sabetayistlere itibar ederek ve ürünlerini kullanarak destek olamazsiniz. Hepinizi Sabetayci Yapilanmaya karsi durmaya, yakin çevrenizi sabetaycilik hakkinda bilgilendirmeye ve 'Tercihli Alisveris'yapmaya çagiriyorum.
Bu çagri antisemitik degil antisiyonisttir ve vatandaslik sorumlulugudur.Kendimden bir örnek vereyim; yazdiklarimdan orta-dindar bir musevi oldugumu ama siyonizm karsiti oldugumu çikarabilirsiniz; benim evime Marks&Spencer, Timberland (orjinal marka) vs. giremez, esim ricam üzerine Revlon yada Estee Lauder kullanmaz; sahipleri siyonisttir çünkü bu sirketlerin, ben de onlari beslemeyi zul addederim; yahudilere en büyük zarar siyonistlerden gelmistir. Pekala siz de Superonline yerine ttnet kullanabilirsiniz, Henkel'in temizlik ürünlerini kullanmayabilir, Sabah almayabilir, Orhan Pamuk okumayabilir, Turkcell yerine Aria yada Aycell kullanabilir, Garanti bankasi yerine baska bir bankayla çalisabilir, Migros, Tansas, Akmerkez'den alisveris etmeyebilir, Henkel (Yayla,Persil, Tursil, Vernel), Eczacibasi (Vitra, Artema, Ipana, Selpak, Solo) gruplarinin tüketim ürünleri yerine muadillerini alarak paranizla sabetayci sömürücüleri beslemeyi birakabilirsiniz.
Medyada okudugunuz ve seyrettiklerinizi yazan yada söyleyenin kim ve ne oldugunu düsünerek degerlendirebilir, yönlendirmelere karsi kendinizi koruyabilirsiniz. Kalite ve fiyat esitleri arasinda seçim yaparken tercih yaparak sabetayci ve baglasik gruplarin ürünlerini almayiniz. Ise cep telefonunuzla baslayip Turkcell yada Telsim hattiniz varsa iptal ettirip ve Aria-Aycell kullanmakla baslayiniz. Sabetaycilik konusunda benim verdigim bilgilerindisinda çalisma yapmak isterseniz en emin kaynaklar Yalçin Küçük ve Abdullah Muradoglu'na ait olanlardir. Asil önemli çalismalari internette bulabilirsiniz. Ilgaz Zorlu'nun röportajlarindan verdigi bilgiler dogrudur fakat Siyaset bölümünde açikladigim nedenler ve yanar-döner kisiligi sebebiyle muteber bir kimse degil, ayrica dindar bir yahudi olarak Türkiye'deki sabetaycilarin yahudilige dönmesi gibi hedefleri bulunuyor. Bu konuda bütün Türkiye'nin bilinçlenmeye ve tutum takinmaya ihtiyaci vardir; bu bir vatandaslik sorumlulugudur. Sabetayci medyanin bu konuyu yoksaymasi ve türlü engellere karsin biz muhafazakar, sosyalist, liberal, Türk, Kürt, sünni,alevi her türlü kesitten bu konuda bütün Türkiye'yi bilinçlendirmeye ahdetmis bir grup insane olarak elimizden geleni yapiyoruz. Kimsenin bu yazdiklarimdan dolayi sabetayci siradan vatandaslara bir ayrimcilik yapacagini sanmiyorum; antisemitizm bu topraklarda hiç bir zaman görülmedi, bu topraklar yahudiler için hep bir 'Eden' olmustur..
Cemaatimizin içinde ülkesini seven insanlar çogunluktadir, cemaatimiz Halide Edip, Haldun Dormen, Sertap Erener, Mustafa Denizli gibi degerli insanlar yetistirmistir, isadamlarimiz da bir çok insana istihdam sagliyorlar, vergi ödüyorlar. Bir grup muhteris elitist yüzünden cemaatimizin adi karalanamaz; S.B.T.A.I. olarak tepkimiz de bu grubadir. Kendimi bir müslüman Türk kadar Türk hissederim,dostlarimin arasinda çok sevdigim müslüman kardeslerim var, bugüne kadar da hiç birinden kimligimden ötürü en küçük bir incitici tavir görmedim. Isyanim cemaatimizin adini kötüye çikaran, Türkiye'yi sömüren muhteris elitistleredir. Türkiye yahudilerin huzurla yasadigi bir ülke olmustur; müslüman halkin 500 yillik hosgörüsüne ihanetle onu Orhan Pamuk'un sözlerinde ifadesini buldugu bir yahudi devleti haline getirmeye kalkmak ihanettir, seytanliktir. Atatürk'ü dillerinden düsürmeyen ve aslinda onu bu sekilde istismar eden muhteris sabetayci rektör, asker, medya ve derneklerin kim ve ne olduklarini, mevcut yapilanmalarinin ne oldugunu, medyanin bizi nasil yönlendirdigini, bu insanlarin gerçek niyetlerini asla unutmayalim. Bu yüzyilin basinda üç milyon evladini sehit veren, üstünde yasadigimiz topragi kaniyla haketmis yetmis milyon insanin nasil yasamasi gerektigine kendi özgür iradeleri karar vermelidir, müslüman kimlikli bir avuç elitist yahudi degil.
(no login)
antisemit hıyarlığın bu günlerde ne anlamı var şimdi??
November 16 2003, 5:55 PM
Ne kadar kafalı insan varsa hepsi yahudi demek?
Yahudilere hayranlığım bir kat daha artmış bulunuyor!
Sağol, başkalarının ismi ile bizi bilgilendiren 'kişiliksiz' katılımcı!
ellerin dert görmesin!
Müslüman bir devlete sahip olmaktansa, yahudi 'laık' bir devlet olsun, ne var bunda!
İnsan gibi yaşamak isteyen herkesin katılabileceği bir görüş olsa gerek bu!
Yahudilerin bu kadar kafali olduklarini sanmiyorum.
Ama Musluman'larin son derece kafasiz olduklarina eminim..
Ikisini bir araya getir.. Ne cikar ortaya..
Ne cikacak?... Turkiye cikar.. Israil cikar.. Daha ne cikacak?
Turkiye'nin durumundan Yahudilerin ustun zekasindan cok, ateistlerin ve ordunun aydinligi sorumludur.
Turkiye'nin bu durumundan Musluman'larin cehalet ve kafasizliginin, geri ve egitimsizilginin buyuk rolu vardir.
Cahil Musluman'larin rejime etkisi olmamakta, egitilen Musluman'lar ise, artik rejimi tehdit etmemektedirler.
Her hal-u karda, cehalet Islam'i durdurmada onemli bir kiymettir..
Evet. Cehalet bazi durumlarda bir degerdir, kiymettir, onemli bir niteliktir.. Ise yaramaktadir.
Tabii cahil olanlar icin degil.. Onlari timar etmeye calisanlar icin..
Ne ilginc!
ali oktay (no login)
sahtekar dingil,
November 17 2003, 11:56 AM
Zorkun dediği gibi bu adamlar sabetaycı iseler ben de sabetaycıyım.
Bre cahil müslo,
Sen daha Sabetaycılığın ne olduğunu bile bilmiyorsun ahmak.
Sabetaycılığın israille en ufak bir ilşkisi yoktur.
Bırak ilişkisini
Sabetay Sevi denen dönme musevilerin en büyük utancıdır.Bu gün hangi museviye sorarsanız sorun ondan nefret eder.
Bilmediğin konularda zırvalama.bu konudaki bilgi açlığını kolay gideririm meraklanma.
Olayın failinin Arap kökenli bir "müslüman" olduğu açığa çıkmıştır.İslamı temize çıkarma gayretleri boşunadır.
İsraille birlikte bu pislik yeryüzünden kazınacaktır.
Beni Adem (no login)
Re: sevgili dostum Beni,
November 17 2003, 4:06 PM
Bos ver be Ali Oktay,
Biz insanlarin bize delilsiz saldirmalarina alistik. Bu tamamen politik bir durumdur. Yani yalandir. Senin gibi yalancilarin yalan ve iftiralarina alistik. Ayaginiza tas dusse muslumanlardan bileceksiniz. Burda zeki ama akilsiz oldugunuz bir kez daha aciga cikti. Olan olaylari zeki bir sekilde baskalarina yamamaya calisiyor fakar oteki taraftan aklim yok diye feryat ediyorsun. Bu bence yahudilerin kendi tuzaklari. Gecenlerde sagolsun basbakanimiz Tayyip Erdogan israil baskani sharon domuzunu kabul etmedi ya o yuzden olsa gerektir. Boyle birkac yahudinin lafimi olur Turkiye yi kazanbileceksem diyerek hemen zeki birsekilde bu plani uygulamaya koydu, ama ne care ki Turkiye hicbir zaman yahudilerin dostu olmayacaktir. Bunu unutma. Anladinmi aslanim. Ancak boyle adi bir millet kendi cikari icin kendi vatandasini bile feda eder. Hadi canim baska kapiya ancak gidersinnnnn. Bak sunu da unutma benim dogrularim insana fena kor haa. Altindan kalkamayacak olursan Alpas diye bir vinc sirketi var oraya muracaat et.
abcd (no login)
Çeşitli isimlerle yazan:Ermeni veye Rum dönmesi değilmisin.
November 17 2003, 5:53 PM
Türk'lük kimseye verilmiş hak,değil.Osmanlıda,en çok aşağılanan ırk olarak görüldüğü için,en aşağılanan ırk'ı ne mutlu Türküm diyerek,Osmanlı'nın ,karşıtı olmuştur.
Atatürk'te Arnavut kökenli idi .(Bende babadan arnavut,anne'den çerkez kökenliyim) Ama arnavut paşalar.Birinci Dünya savaşına sokarak,çok kötülük yaptığının bilincindeyim.( Enver,Niyazi v.s).Eğer kökeniyle övünmeyi,seçseydi,ne mutlu Arnavut'um derdi.Arnavut ana ve baba'dan doğmaydı.Irkları ile övünenler dünya'da en aşağılanan insanlardır.Irk'çı parti kurulamaz.Irkını övenlere, zavallı üşütük müamelesi yapılır.
Yahudiler her zaman içlerinden ihanete uğramıştır.Genel Kurmay başkanları :Bin Ladin'e destek vermiş saldırması için,ne duruyorsun manasına gelecek destek vermiştir.Genel Kurmay başkanları bile düşmanla işbirliği içnde olabiliyor.Veya onları cesaretlendiriyor.
Kruup gibi,mercedes gibi Almanya'nı çelik ve ağır sanayiine sahip olanlar .Hitlere destek verdi. 6 milyon yahudi ve 34 milyon çeşitli ırklardan insanlar.Öldü.
Yahudilerin en yanlış tarafı,dostuna dost,düşmanına düşman gibi davranmamaları.Düşmanın kalbine korkuyu sokamıyorlar.
Şimdi de Amerika Irak'ta düşmanına korkuyu yaratamıyor.
Tüm yardım edenleri.Alkışlıyanlarının tümünü toplayıp kamplara sokamıyor.
1980 kenan evren,hiç mi hiç suçu olmıyan altıyüzbin kişiyi kamplara,hapislere attı.Duvarlara yazı yazana bile 15 sene ceza verdirdi.
Adam savaş içinde: Amerika tokat yiyor öbür yanağını dönüyor.Böyle yaparlarsa çok kan dökülür...
Bartalomeos (no login)
Cevapsiz sorular... Ya da hiç cevaplanamayacak sorular :
November 18 2003, 1:33 AM
Patlamalarla ilgili “yorum”ları okuyup, “açıklama”ları dinledikçe, bir kere daha kanaat getirdim ki; hukukî literatürde yer alan “delil karartma taktiği” bu olayda da aynen uygulanıyor!.. “Adres” daha baştan ilân edildiği için; isteniyor ki, “başka ihtimaller” akla getirilmesin ve “sunulan” senaryolar peşin peşin kabul edilsin!..
Hayır, kabul etmiyorum “sunulan”ları!.. Tam aksine; işi “kurcalamayı” ve olay üzerindeki “sis perdesi”ni aralamayı kafama koydum!.. Hem de, “Temel fıkrası”ndan yola çıkarak!.. Bilirsiniz; Karadenizli Temel, “sana bir bilmece soracağım” demiş Dursun’a... Sormuş:
“Sarıdır, kafestedir, öter, bu nedur?”
Dursun, hiç düşünmeden, “bunu bilmeyecek ne var?” deyip, eklemiş:
“Kanarya”dır!
“Bilemedin” demiş, Temel, “o, hamsidur!” Dursun, “Ula, hamsinun rengi sarı midur?” diye itiraz edince, “boyadim oni!” demiş Temel!..
“Peki” demiş Dursun, “Hamsinun kafeste ne işu var?”
“Ben koydim oni oraya!” diye cevap vermiş Temel!.. Dursun, ikna olmamış:
“İyu da, hamsi öter mu?”
Cevap vermiş Temel;
“O da şaşırtmacasudur!”
BOYA “KARA”YA, OLSUN SANA ARAP TENLİ!
Temel ile Dursun arasındaki bu diyalog, sinagoglardaki patlamalar üzerine yapılan “yorum” ve “açıklama”larla birebir örtüşüyor...
Temel, “sorunun cevabı”nı kafasına daha baştan koymuş!.. Dolayısıyla, Dursun’un “bilmesi” hiç önemli değil!..
“Mantıklı sorular” karşısında “zorda” kalsa bile, “nihaî cevap” hazır:
“O da, şaşırtmacasudur!”
Patlamalarla ilgili yorum ve açıklamalar da, “şaşırtmaca” üzerine bina ediliyor!..
Çünkü efendim;
“Kim yaptı”nın cevabı, baştan verilmiş ve “deklâre” edilmiş durumda!..
Nedir o cevap; “El Kaide!”
Yersen!..
Ne yani; hem “sarı” renkte, hem “kafes”te ve hem de “öten” bir mahlûk, “hamsi” oluyor da, “patlama”ları düzenleyen örgüt (!) niye “El Kaide” olmasın ki?!?
“Sarı”ya boyarsın, “kafes”e koyarsın, olur sana hamsi!..
Haa, “ötüyor” olması, sadece ve sadece “şaşırtmaca”dır!..
Öyle ya; Temel, bilmecenin cevabını öyle “münasip” görmüş!.. Dursun, istediği kadar “delil” bulsun!!!
Sorulan “soru”lara verilen “mantıklı” cevaplar, El Kaide’ye uymuyor mu?..
Hiç ehemmiyeti yok!.. Boyarsın tenini “kara”ya, olur sana bir “Arap” terörist!!!
İsterse;
Ortada “faile ait bir iz” olmasın!..
İsrail veya “derin odak”lar “öyle münasip gördüyse” öyledir!..
KOMİSER KOLOMBO GİBİ!
Efendim, aslına bakarsanız, “yazının özü” burada bitiyor... Yalnız, olayın daha iyi kavranabilmesi ve “sağlıklı tahlil” yapılabilmesi için, “ipuçları” üzerinde biraz durmak ve izninizle “tezat”ları deşifre etmek istiyorum...
Ama önce; “mantıktaki 2 kural”dan söz etmek istiyorum...
“Sonuca ulaşmak” için 2 metod vardır “mantık”ta:
“Tümevarım!”
“Tümdengelim!”
Tümevarım metodunda, “eldeki veriler” kullanılır... “Bir tek delil” değil, birçok delilden ve “deliller arasındaki bağlantı”dan hareket edilerek “sonuca” ulaşılır!..
“Tümdengelim” metodunda ise; “olay” veya “fail” baştan bellidir!.. Burada da, “sonuçtan geriye doğru” hareket edilir ve “delil”ler serilir gözler önüne!..
Daha iyi anlaşılabilmesi için, buruşuk pardesülü “Komiser Kolombo” örneğini hatırlamanızda yarar var...
Malûm; bir “cinayet” işlenir filmde... Seyredenlere, “cinayeti kimin işlediği” baştan gösterilir, ama Komiser Kolombo bilmez bunu!.. Başlar “delil” aramaya... Sonunda, “katil”i bulur!..
Ne gariptir ki; onun çabalarını izleyenler, “katil” kendilerine baştan gösterildiği halde, “delil” bulundukça hayret ederler!..
Bilmem, bilir misiniz;
“Komiser Kolombo” filmleri, ABD’deki “anlama özürlü” olan “geri zekâlılar” için çevrilmiştir!..
Evet; “katili bulmak” için kafa yormaya müsait “zekâ”ları olmadığı için!..
KAMUSAL ALANDA KİPPA!
Bana öyle geliyor ki;
Şu anda, bizler de bir “Komiser Kolombo” filmi ile karşı karşıyayız!..
Bizi “geri zekâlı” olarak gören birileri, “fail üzerinde kafa yorma kapasitemiz olmadığına” karar vermiş olmalı ki; “katil”i(!) en baştan soktu kafalarımıza!..
Şimdi de, “delil” arıyorlar ki, “aaa, nasıl da iz sürdüler?” deyip, hayret edelim!..
Onların gözünde “geri zekâlıyız” ya, kendi aklımızla çözemeyiz ya, “sorunun cevabı”nı baştan verme lütfunda bulunuyorlar!..
Maksat, “El Kaide” üzerine odaklanıp, “başka ihtimaller” üzerinde kafa yormayalım!..
“Tümdengelim” kuralını kabul edip, verdikleri “dolma”ları tek tek yutalım!..
Yapılan budur!..
“Türk istihbaratı”na güvenmeyip, “İsrail’den özel tim” göndermelerinin esbab-ı mucibesi de budur!..
Söyleyin Allah aşkına; bundan daha büyük “aşağılama” olur mu?..
Şu hâle bakın;
“Dinî sembol” diyerek, bizim kendi “kamusal alan”larımızda yasakladığımız “takke”ye eş “kippalı” ve “sakallı” adamlar, “kamusal alan-mamusal alan” tanımayıp, “deliyor”lar yasaklarımızı!!!
Habire “delil” topluyorlar!..
Daha doğrusu; “delil karartıyor”lar ki, ipuçları ortadan kalksın!..
Ama, yine de bilesiniz ki; bulacakları her delil, “El Kaide kılıfına uygun” olacaktır!..
Öyle ya; “Fail” baştan ilân edildi!..
BİR KAMYONET Mİ YOKSA OTOMOBİL Mİ?
Bunu, böylece izah ettikten sonra, gelelim “delil” olarak açıklanan “saçmalık”lara!..
Tamamen “İsrail için” çalışan ve adeta “MOSSAD’la işbirliği” içindeymiş gibi bir izlenim veren “çiftetelli medyası”nın yazdıkları, tam da “İsrail’in arzu ettiği” gibi!..
Ne var ki; “en ciddi iddia ve deliller” bile, “karşı sorular”la yıkılıveren “kartondan kaleler”den farksız!..
Lâfı daha fazla uzatmayıp, “delil”lere ve “karşı delil”lere şöyle bir bakalım...
Efendim, deniliyor ki;
“Önceden sinagogların önüne park edilmiş araçlardaki bombalar uzaktan kumanda ile peş peşe patlatıldı... Araçların KAMYONET ve markalarının da ISUZU olması ciddi bir ipucu olarak değerlendiriliyor!”
Buyrun, ayağınıza böyle bir “top” gelsin de, vurup “gol”e çevirmeyin!..
Dakka bir, gol bir!..
Araçlar “kamyonet” ise, sinagog kamerasının kaydettiği “Kırmızı renkli Kartal” otomobil neyin nesi?..
Araç “kamyonet” miydi, yoksa “otomobil” mi?..
“ARAP TENLİ”YMİŞ!
Devam edelim sormaya:
Araçlar, “uzaktan kumanda” ile patlatıldı ise, “sürücü” nerede?..
Görgü tanıklarının ifadesi ve “sinagog kameraları”nın kayıtlarına göre; eylemci, hem de sinagogdaki güvenlik görevlisinin ikazına rağmen, “hemen şimdi geliyorum” demiş ve gitmiş!.. “Patlama” da ondan sonra meydana gelmiş!..
İyi de; o halde “Arap tenli kişi” de nereden çıktı?..
Deniliyor ki; “Morgda bulunan cesedin dokusu ile, patlamanın gerçekleştiği kamyonetin direksiyonunda bulunan derinin dokusu birbirini tutuyor!”
Buyrun; dakka iki, gol iki!..
Kartal “Isuzu”ya döndü, otomobil “kamyonet” oldu, “yürüyüp giden eylemci” de, araçta bulundu ve de cesedi parçalandı, iyi mi?..
Anlaşıldı; bu yolun sonunu “El Kaide”ye çıkarmaya kesin kararlı bunlar!..
AMAÇ, SINIRLI TAHRİP!
Deniliyor ki;
“İsrail gizli servisi MOSSAD’ın, en son 5 Eylül’de; El Kaide’nin Neve Şalom’a saldırı hazırlığı yaptığını MİT’e bildirdiği ortaya çıktı... Türkiye Hahambaşı İsak Haleva da; polisten, sokağı araç trafiğine kapatmasını istediğini, ancak dikkate alınmadığını söyledi!”
Farzedelim ki; MİT de uyudu, polis de!.. Dolayısıyla İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun sorumluluğu var!..
İyi de babam; MOSSAD da mı uyudu?.. Kendi koruma bölgelerinde sinek bile uçurtmayan bu adamlar, gözlerini mi kapadı, yoksa “göz mü yumdu” bu saldırıya!?!..
Emin Şirin Bey’in de dediği gibi, saldırıda “kısıtlı bir tahrip amacı” güdüldüğü ortada!..
Düşünebiliyor musunuz;
“Beyaz” mı-”kırmızı” mı, “Kartal” mı-”Isuzu” mu, “otomobil” mi-”kamyonet” mi olduğuna henüz karar verilemeyen bir araç; sinagogun önüne geliyor ve oraya “park” ediyor ama, “diken üstünde” olması gereken güvenlik görevlisi, pek de ısrarcı olmuyor?!?
Dahası; kamyonet veya otomobil, “yürürken” veya “park halinde” patlıyor da, meselâ “sinagogun çelik kapısı”na çarpmıyor!.. “Çarpmıyor” ki; asıl hasar sinagogda değil, “çevrede” oluyor!.. Ölenlerden 18’i “Müslüman Türk” iken, sadece 5’i “Musevi Türk” oluyor!..
Bu, nasıl “İslâmî örgüt”tür ve bu nasıl “hedef belirleme”dir ki, olan, “Müslüman Türk”lere oluyor da, “Musevî Türk”ler daha az hasar ve kayıpla atlatıyor bu saldırıyı?!?
NİYE DUA SAATİNDE?
Bir başka soru: “Eylemi plânlayan”lar, patlama için niye “dua saati”ni seçmiştir de, meselâ “sinagogdan toplu çıkış saati”ni acaba neden beklememiştir?..
Yoksa; eylemi gerçekleştirenler “sinagog duvarının güçlendirildiğini” zaten biliyorlardı da, Musevilere yönelik “hasar ve zayiat”ın az olacağını baştan mı hesaplamışlardı?..
Öyle ya; patlama “dua saati”nde değil de, “toplu çıkış saati”nde olsaydı, “Musevî ölüler”in sayısı çok daha fazla olur ve “asıl amaca” ulaşılmış olurdu!..
Demek oluyor ki;
“Sınırlı tahrip” amacı güdüldü ve işbirliği konusunda “iktidara mesaj” verilirken, “Musevî vatandaşlar” da kollandı!..
Hele düşünün, 11 Eylül’de de böyle olmadı mı?.. “İkiz Kuleler”i de güya El Kaide vurdu ama, her ne hikmetse orada ölen “Musevi” sayısı da 3 veya 5’le “sınırlı” kaldı!..
Ne ilginç değil mi;
Son olayda da “El Kaide” başrollerde ve ölen Musevî sayısı yine beş!.. Veya altı.
OKLAHOMA BOMBACISI
Bir iddia da şu:
“Eylemde kullanılan patlayıcıların Amonyum Nitrat, yani gübre olduğu ortaya çıktı... Uzmanlar, kullanılan bombaların 300-400 kilo ağırlığında olduğunu açıkladılar!”
Merak ettiğim şu ki;
Niye “1-2 ton” değil de, “300-400 kiloluk bombalar” kullanıldı?..
Öyle ya; “malzeme” mebzul!.. Hem de kilosu 500 bin lira! “Ağırlık” desen, bir kamyonet veya Kartal, rahat taşır 1 ton ağırlığı!..
Demek oluyor ki;
Amaç, “sınırlı tahrip”tir!..
Öyle olmasa; Timothy McVeigh’in yaptığını yapardı “terörist”(!)ler!..
Malûm; 1. Körfez Savaşı’na katılmış “eski bir ABD askeri” olan Timothy McVeigh, 19 Nisan 1995’te, tam “2 ton 200 kilo” ağırlığındaki “Amonyum Nitrat” yani “gübre” türü bombayı Oklahoma City Capital binasının önüne bırakıp, arkadaşı Terry Nichols ile birlikte “patlama”yı seyretmişti!..
Binada bulunan “168 kişi” ölmüştü bu eylemde!.. Peki; Timothy McVeigh de bir “terörist” olduğuna göre, niye “2.2 ton” patlayıcı kullanmıştır da, meselâ 300-400 kiloyla yetinmemiştir?.. Yoksa, daha mı “acımasız”dır?..
İŞİN “GÜBRE”Sİ ÇIKTI!
Hani; tüm bu “bulgu”lardan sonra, merak etmiyor değilim... Acaba, Timoty McVeigh de bir “El Kaide” mensubu muydu?.. Öyle ya; o da, bomba olarak “Amonyum Nitrat”ı, yani “gübre”yi kullandı... Tabii, araç olarak da “kamyonet”i!..
Ne yani; “çiftetelli medyası”nın bulguları “delil” oluyor da, bu “benzerlik”ler niye delil olmasın?!? Nasıl olsa; daha şimdiden bu işin boku, pardon “gübre”si çıktı!..
Sahi; ilk açıklanan “C-4”ler, bir anda niye “gübre”ye döndürülüverdi?!?
Sözün özü;
Şu saatten sonra, hangi “delil” gösterilirse gösterilsin, bu işin “El Kaide eylemi” olduğuna hiç kimse inandıramaz beni!..
Değil; Londra’da yayınlanan El Kudüs El Arabi adlı “güvenilmez” gazeteye internetten gönderilen “Eylemi El Kaide üstlendi” açıklaması, El Kaide’nin lideri karşıma geçip, “biz yaptık” dese de, artık inanmam!..
Değil mi ki, “adres” baştan açıklandı, bundan sonra yapacakları her açıklama, eylemi “El Kaide” kaidesine oturtmaya mecbur ve mahkûmdur!..
Ama ben, bunlara inanmaya hiç de mecbur değilim!.. Çünkü ben, “Komiser Kolombo” filmini izleyen, “geri zekâlı”lardan değilim!.. “Zoka”ları da yutmam, “ZAKA”ların bulacağı delilleri de!..
“Şaşırtmaca”lara karnım tok!..
Bekliyorum şimdi... “Kippa”lar düşüp, “kel”ler ne zaman görünecek!..
Beni Adem (no login)
Re: sevgili dostum Beni,
November 18 2003, 10:32 AM
Bartalomeos
Valla agzina ve emeklerine saglik cok guzel yazmissin. Tebrik ediyorum. Cidden bu yahudilerden hersey beklenir ha.
Bartalomeos (no login)
En büyük cimbom baska büyük yok...
November 18 2003, 11:44 AM
Ceee dört... El Kaide de, üstünü ört!
Sanıyorum; televizyonlardaki "terör uzmanları"nı dinleye dinleye, sizler de benim gibi "uzman manyağı" olmuşsunuzdur... Dün sabah saatlerinden, akşam saatlerine kadar, bol bol "görüş" ve "yorum" dinledik!..
"Uzman"ların biri çekildi ekranlardan, diğeri geldi... Her kafadan ayrı ses çıktı...
Hemen hepsi de, İstanbul'da "2 Sinagog"a yapılan saldırıyı yorumladı.
Kimi "El Kaide yapmış olabilir" dedi, kimi de "uluslararası terör"den söz etti!..
Ancak, hemen hepsinin birleştiği bir "ortak nokta" vardı ki; "Bu saldırı kimin işine yarayabilir?" sorusuna verilen "ortak cevap"larda 2 ülkeden söz edildi.
Denildi ki;
"Bu saldırı, ABD ve İsrail'in işine yarar!"
EL KAİDE OLAMAZ!
İşte bu teşhis;
20 kişinin öldüğü, 300 kişinin yaralandığı saldırının "El Kaide" tarafından düzenlenmiş olması ihtimalini ortadan kaldırıyor!..
Çünkü;
El Kaide'nin hedefi, "ABD ve İsrail'e zarar vermek"tir ki, "İsrail ve ABD'nin yararı"na olacak böyle bir saldırıyı düzenlemesi düşünülemez!..
Bir de şu var:
El Kaide, bir "eylem örgütü" olmasına rağmen, bir "mabed"e saldırması beklenemez!..
Çünkü; "İslâmî" kimlikli hiçbir kişi ve kuruluş; hangi dinden olursa olsun, bir "mabed"e saldırmaz!..
Hele de, o anda orada "ibadet" ediliyorsa!..
Oysa;
Beyoğlu Neve Şalom ve Şişli Bedyaokov sinagoglarında meydana gelen "patlama"lar esnasında, her iki sinagogda da "ibadet" ediliyordu!..
Dolayısıyla;
Böyle bir saldırının El Kaide tarafından yapıldığını iddia etmek, sadece ve sadece "gerçeğin üzerine şal örtmek" olur!..
Ya da;
"Asıl fail"leri gizleme çabası!..
ŞAŞIRTMA TAKTİĞİ
Şahsen ben, bu tür olaylarda "ilk yapılan yorumlar"a şüpheyle bakar ve onların "şaşırtma taktiği" uyguladıklarını düşünürüm!..
Zira, bu tür yorumlar; "adresi baştan gösterme" ve düşüncelerin de bu yorumlar üzerine bina edilmesi amacına matuftur!..
Hele hatırlayın;
11 Eylül 2001 saldırılarında da, ABD Başkanı Bush oğlu Bush ortaya çıkmış ve "fail"leri hemen açıklamıştı:
"El Kaide!"
Ne var ki;
Aradan geçen 2 yıllık süreçte, El Kaide'yi bahane eden ABD, önce Afganistan'a, ardından da Irak'a saldırarak, "asıl emeller"ini gerçekleştirmeye çalışmıştır!..
"Adres" olarak gösterdikleri El Kaide konusunda ise, bugüne kadar elle tutulur bir delil sunamamışlardır.
İşte ben;
Dünkü saldırılar üzerine yapılan ilk "tahlil"lerde, yine "El Kaide"den söz edilmiş olmasını da "aynı kuşku"yla karşıladım!..
Evet, birileri adres şaşırtıyor!..
Birileri, "başımıza örecekleri çoraplara yeni zeminler hazırlamakla" meşgul gibi geliyor bana!..
Sonuç olarak, şunu söylemek istiyorum:
Dünkü saldırılar "El Kaide'nin işi" olamaz!..
Bir;
Taarruz alanı olarak seçilen yerler "mabed" olduğu için,
İki;
Bu saldırı "ABD ve İsrail'in işine yarayacağı" için!..
CIA VE MOSSAD
O halde, "kim" yapmış olabilir bu saldırıyı?..
Aklıma, "CIA ve MOSSAD'ın işi olabilir" gibi bir ihtimal gelmiyor değil!..
Doğrusu;
Saldırı, hem de "sinagog"ları hedef aldığı halde, oralarda sadece "5 Musevi"nin ölmüş olması, son derece ilginç geliyor bana!..
Tıpkı, "11 Eylül saldırısı"nda da, sadece "4 Musevi"nin ölmüş olması gibi!..
Sahi;
O esnada "İkiz Kuleler"de olması gereken "4 bin İsrailli", acaba neredeydi?..
Birileri;
Onları "önceden uyarmış" mıydı?..
Dünkü saldırılar;
Bana 11 Eylül'deki saldırının "kurgu"sunu hatırlattı!..
Ve yine;
Riyad'daki el-Mahya sitesine yönelik 9 Kasım tarihli saldırıyı da hatırlattı...
Hele hatırlayın;
Fas'ın Kazablanka şehrinde ve Endonezya'nın Bali adasındaki saldırılar da, sanki "aynı elden çıkmış" gibi değil miydi?..
Öyle ya;
Riyad'daki el-Mahya sitesinde ölen 17 kişiden çoğu da "Müslüman"dı!..
Ne garip ki;
Dünkü saldırıda da, üstelik "sinagog" hedef alındığı halde, ölenlerden sadece 5'i Musevi, geri kalan 15 kişi bizim insanımızdır!..
Haa, böyledir diye; bu saldırıyı kesinlikle tasvip ediyor değilim...
Çünkü, benim inancım; "kadınlara, yaşlılara, çocuklara ve mabedlere" saldırıyı kesinlikle meneder!..
Dinimin bu kuralı, tüm "Müslüman"ları bağladığı gibi, El Kaide'yi de bağlar!..
İsterse, iddia edildiği gibi bir "terörist" (!) örgüt olsunlar!..
AB YOLUNA BOMBA
El Kaide olmadığına göre; "kim" veya "kimler" yapmış olabilir bu işi?..
Sorunun cevabı;
"Saldırı en çok ABD ve İsrail'in işine yarar" sözünün içinde gizli!..
Bir kere, "zamanlama" hayli ilginç!..
Malûm; daha birkaç gün önce, "AB yolunda önemli adımlar" atıldı...
"2004'te görüşmelerin başlayacağı", en geç 2008 veya 2010'da "Türkiye'nin AB üyeliğinin gerçekleşebileceği" konuşulmaya başlandı.
Şu bir gerçek ki;
"Türkiye'nin AB'ye girmesi" demek, "ABD ve İsrail'in ocağına incir ağacı dikmek" olacaktır!..
AB ülkeleri ile omuz omuza olacak bir Türkiye, "ABD'nin nüfuz alanı"ndan kurtulacak ve çok daha "bağımsız" hareket edebilecektir!..
Hele düşünün;
AB'ye girmiş bir Türkiye; "ABD"nin ve elbette onun Ortadoğu'daki şımarık çocuğu İsrail'in işine gelir mi?..
Ya da;
"ABD'nin kucağında" oturup, "saltanat" sürenlerin!?!
Sözün özü;
Dünkü "C-4"ler, sadece "sinagog"lara değil, sadece "huzur"a da değil, aynı zamanda "AB yolu"na konulmuş birer bombadır!..
Benim görebildiğim bu!..
Vakit gazetesinden copy yapıp getirmişsin, burada satıyorsun..
Müslümanlarda senin yazın diye inanıyorlar.
Son bombalama olayı bir kez daha gösterdi ki.
İslam = Terör
İslam = Gözyaşı
İslam = Baskı
İslam = Mutsuzluk
Bunu kabul etmek bir müslüman için zor olsa da gerçek bu dur. Bu eşitlikleri yanlışlayacak bir örnek dünyada bulunmadığı gibi, her geçen gün bunları doğrulayan örnekler artmaktadır.
Güneşi balçıkla sıvamaya gerek yoktur. Kuranda cihat kelimesi var oldukça, yahudi, hristiyan ve ateistlerin potansiyel düşman oldukları kuranda yazdığı sürece ve küçük beyinli müslümanların Kuran'da yazan "Allah nurunu tamamlayacaktır" kelimesini dünyaya şeriat eninde sonunda gelecektir şeklinde yorumlamaları sürdüğü sürece bu dünyada islam, az gelişmiş ülkelerin, cahil insanların inandığı ve dünyada itibarı en az olan bir din olarak varolacaktır.
Taa ki küçülüp, ortadan kalkana kadar.
Dale Carnegie (no login)
heheheh
November 18 2003, 12:47 PM
"Vakit gazetesinden copy yapıp getirmişsin, burada satıyorsun..Müslümanlarda senin yazın diye inanıyorlar"
Ya ben de vakit gazetesi yazariysam.
heheheheheh heh heh heheheh hehehe heheh
Manukyan (no login)
Yanlis dolmusa binmek
November 18 2003, 12:51 PM
Fransiz haber ajansindan (AFP) aktaracagimiz bir örnek var:
Geçen yilin son ayi baslarinda, Israil basbakani Ariel Saron, "Üsame bin Laden'in El-Kaide militanlari Gazze'de ve Lübnan'da cirit atiyor" açiklamasini yapmisti. O açiklamanin üzerinden iki gün geçmisti ki, Filistin polisi, 'El-Kaide üyesi' kisveli bir grubu ortaya çikardi; 'El-Kaide' örgütü üyesi kisveli Filistinliler, emir ve tâlimatlarini, Israil istihbarat örgütü Mossad'tan aliyorlarmis... O gün bugündür, Saron veya bir baska Israilli yetkili, Filistin'de cirit atan El-Kaide örgütü üyelerinden söz etmez oldu ???????????
Palestinians arrest al-Qaeda 'poseurs'
December 8 2002
Palestinian security forces have arrested a group of Palestinians for collaborating with Israel and posing as operatives of Osama bin Laden's al-Qaeda terrorist network, a senior official said yesterday.
The arrests come two days after Israeli Prime Minister Ariel Sharon charged al-Qaeda militants were operating in Gaza and in Lebanon.
"The Palestinian Authority arrested a group of collaborators who confessed they were working for Israel, posing as al-Qaeda operatives in the Palestinian territories," said the official, on condition of anonymity.
He said the alleged collaborators sought to "discredit the Palestinian people, justify every Israeli crime and provide reasons to carry out a new (military) aggression in the Gaza Strip."
The official did not say how many suspects had been arrested, nor where or when they were nabbed.
Earlier, international cooperation minister Nabil Shaath announced he would hold a press conference here on the alleged presence of al-Qaeda operatives in the Gaza Strip.
Sharon's announcement marked the first time Israel officially claimed that al-Qaeda, held responsible for the September 11, 2001 attacks in the United States, was operating in the Palestinian territories.
It was considered a surprise because the Gaza Strip is virtually sealed off by Israeli troops.
The hardline Israeli leader also charged other members of the terror group were cooperating with Lebanon's Shi'ite militia Hizbollah.
The Palestinians slammed the allegation as "totally absurd" and accused Sharon of trying to piggyback on the US-led "war against terrorism" to strengthen his military operations against militants in the territories.
Both the Lebanese government and Hizbollah made similar statements.
A US citizen of Syrian descent was arrested last month at Ben Gurion airport in Tel Aviv on suspicion of transferring funds to terrorist organisations in general, and those connected to al-Qaeda in particular.
Three Israelis and 10 Kenyans were killed in a suicide attack on a hotel near the Kenyan port of Mombasa last Thursday, shortly after missiles narrowly missed an Israeli charter flight taking off from there with 261 passengers.
The attacks were purportedly claimed by al-Qaeda on an Islamic website.
Meanwhile, Israeli troops backed by tanks and helicopter gunships swept into the Bureij refugee camp in the Gaza Strip yesterday, sparking a gun battle and killing 10 people, Palestinian witnesses and medics said.
Army officials said the troops had met fierce resistance in the three-hour pre-dawn incursion, which it said was intended to root out militants responsible for attacks on troops in Gaza in a more than two-year Palestinian uprising for independence.
AFP
ali oktay (no login)
Gözümüz aydın.
November 18 2003, 1:04 PM
yukarıda annesinin adını kullanan dingili sanırım tanımışınızdır.
Bu bizim ünlü pisikopat binbir surat,aynı zamanda şan şöhret meraklısı eski darbukatör,yeniYaşar Nuri ama gerçekte Manukyan ile kan bağı olması muhtemel Fransadan emekli,bilinç altında Vakit bilinç üstünde Nakit yazarı,zamanında iki seksen uzattığımız ali oktay fobisi olan ve tarafımdan deşifre edilen bunak nurcu,SHolms taklitcisi,eski esrarkeş yeni tövbekar...daha sayayım mı?
Tabi tabi bulmuşunuzdur.
Bizim antik müslooooooooo...
Ateist savaaaaarrrrrrrrr......
abcd (no login)
El Kaide üyesi,destekçisi,taraftarı gazetecileri,yorumcuları TV.lara
November 18 2003, 2:02 PM
El Kaide ,hizbullah,İslami hareket gibi radikal dincilerin,üyesi,sempetizanı,destekcisi taraftarı,gazetecileri televizyonlara çıkartıyorlar.Çok memnunlar, 25 kişinin ölümüne sevinmekten bayram yapıyorlar.
Türk medyasının (Gazeteler,televizyonlar) radikal islamcıların elinde.Başta Aydın Doğan,Dinç bilgin,Uzanlar hatta Cumhuriyet gazetesi de dahil bunu ilk yazmıyorum.Bu sütunlarda iki senedir.bu iddialarımı surdürdüm.
Kim ki Türban'a, tarikatlara,Radikal dincilerin çalışmalarına demokrasai gözüyle bakıyorsa. El Kaide taraftarıdır.Destekçisidir.Üyesi olmasada ona yardım etmektedir.moral vermektedir.
Son zamanlar da KEMAL Derviş, Cem Boyner gibi ,karanlık adamlar, Türbanın serbest olmasını istiyorlar. El Kaide'nin mİlatanlarını yetişmesni istemeleri , sizin dediğiniz gibi bu Yahudi dönmeleri kime hizmet ediyor.
İsim değiştiren El Kaide sempezitanı bir çok isim sayıyor,Yahudi dönmesi diye ,Bunların tümü Radikal dincileri gelişmesi için ellerinden geleni yaptılar.Türbanciları destekledir.
Bizleride demokrat olmamakla,Ünsan haklarına saygı göstermemekle suçladır.
Teroristlere destek verdiler.Halende veriyorlar...
Amerika dahi halen uyanmadı.Radikal Dinci Müslümanlara milyarlarca dolar yardım yapıyor.
Fettullah Gülen Taraftarlarına yaptığı yardımı kesmedi.
ali oktay (no login)
Manukoğlunu biraz daha tanıyalım....
November 18 2003, 2:10 PM
Bu antik dingil,iki seksen uzattıktan sonra uzunca bir süre ara verdiği provakasyonlarına yeniden başlamıştır.iyi de yapmıştır.Zira forumun tadı tuzu kaçmak üzereydi.Çoluk çocuk artık can sıkar olmuştu.
Foruma ilk girdiği günler küfürden başka türlü tümce kuramayan bu antik müslo tarafımızdan yapılan uyarılardan sonra Google diye bir arama motorunun varlığını keşfetmiş,böylece orjinal küfürleri yerine copy-paste lerini kullanır olmuştur.Yukarıdaki yazıların elbette ona ait olmadığını biliyoruz,çünkü yetmişinden sonra nesir dağarcığını geliştirecek değil elbet,o şiir sandığı abuklukları(yakında görürsünüz)bir türlü karar kılamadığı nickleri ile(adamda kişilik sorunu var)çarşaf çarşaf serdiği copyleri ile işemekten başka işlevi olmayan frontial uzantısı yerine beyincik masturbasyonunu yeğliyen bizim antik müslodan başkası değil.
Gerçi müslonun antiği günceli olmaz sonuçta 1400 küsur senelik bir mumyalanmış söylemin ardından gidenlerden çağdaş söylemler beklemiyoruz.Beklemiyoruz ama bilinç altlarındaki Arap uşaklığının dürtüsü ile her islami cinayeti musevilere yıkma gayretleri islamın eli kanlı görüntüsünü gizlemeye yetmiyor.
Bizim antik müslo da apar topar aynı gayretkeşlik içinde şırası belli Vakit-nakitcilerin komlo teorilerini pasteleyivermiş.
benim garip antik müslom,teori senin neyine?sen kim senaryo üretmek kim?hem sana ait olsa hadi neyse diycem.Kalkmış bana başkalarının virandan kaldırım yapan(Tv ler gösterdi ya,kapkaçcıyı)yankesici müslo gibi başkalarının yazısını aşırıyor.
Bu müslolar işte böyedir.Dumanlı,sisli havayı severler.düşünün bir kere bir katliam sonrası 24 yurttaş katlediliyor,toz zerrecikleri daha havada uçuşurken bir müslo,diğer müsloları çarpma peşinde.Şimdi soruyorum size,
Bu mentalite hangi dinde var,hangi kültürde,hangi dünya görüşünde var?
Bir başka müslo da kalkmış bir başka müslonun yazısını aşırmış,aynı tema için hem de zıpkın gibi zeki ateistlerin sitelerinde satmaya çalışıyor.
Vay dingil vay......
Senin aklına attırayım emi...
Ben senin bu forumda cemazeyül evvelini sergilemedim mi?
kiminle aşık atıyorsun Manukoğlu...
Katillerin Türk(aslında Kürt) asıllı müslolar oldukları belli oldu.Bu elbette daha da acı verici bir durum.Müslo oldukları elbette belidir ama Türkkiyeli olmalarının açığa çıkmasını gerçekten istememiştim.
İsrail ile olan stratejik ilişkilerin zarar görmesi beni gerçekten üzer,sonucu etkilemez ama müslonun hedeflediği amaç da budur.Türkiye ye mesaj verilmiştir,İsrail politikalarını gözden geçir,yoksa ortalığı kana bularız.
Türkiye gibi stratejik konuma sahip bir devlet iki tane müsloya göre strateji belirlemez elbette.Kendi ulusal çıkarlarını gözeterek karar alır.İki tane Arabın rahatı için rahatsızlığı göze alacak değiliz.Araptan buraya intikal eden yegane şey ramazanlık hurmadır.Petrolü saymıyorum bile.Petrol sanıldığının aksine önümüzdeki on yıl içinde stratejik önemini yitirecektir.Katalitik yakıtlar petrolden daha önemli olacaktır.Buna bağlı olarak teknoji-bilim-bilgi toplumları ile olan iyi ilişkiler çok daha önemli hale gelecektir.
Şimdi ben size daha akılcı bir senaryo yazayım,Tayyip el altından İsrail ile olan ilşkileri gereği gibi götürürken Tv ekranlarından da İsrail Başbakanının Türkiye ziyaretini ertelediğini söylüyor,sözüm ona dincilerin presinin supabını açacak.Bu forumda bu ucuz numaraya takılıp alkışlayan müsloları da görmedik mi?
Dikkat ederseniz Tayyip dış politikada köşeye sıkışmıştır.Suratı asık gezmektedir.Bu sıkıntıları aşmanın bir yolu olmalıdır.
Hiçbir eylem bu kadar çabuk sonuçlandırılmamıştır.
Acaba diyorum,Bu senaryoyu hükümet yazmış olmasın?
Birkaç müslo ile birkaç yahudinin ölmesinin, Tayyibin sıkıntısının yanında lafı mı olur?
Böylece İsraille olan anlaşmaları ve ilişkileri dondurduğumuzda haklı bir bahanemiz olur değil mi?
-Topraklarımızda terör istemiyoruz.Kusura bakmayın majesteleri.
Enflsyon düşmeye başladı,Endeksler yerinde,ihaleler ne ala,kavşak açılışları oohh..
-Dış politika?
-.....
-ABD ilişkileri?
-....
-Yardımlar?
-....
-Irak?
-.....
-işsizlik?
-.....
-İHL ler?
-....
-YÖK?
-.....
-Yoksulluk?
-....
-Asgari ücret?
-.....
-20 milyon aç.?
-....
-Durgunluk?
-....
-Türban krizi?
-...
-AB?
-...
-Türkiye-Letonya maçı?
-Alacağız...3-0 olur inşallah.
Bugün Alevi-Kürtler'in toplumsal tarihi açisindan büyük öneme sahip misyoner raporlariyla gezgin arastirmalarinin ve gizli belgelerin ortaya koydugu bir gerçek var. Vurguladigimiz tarihsel-toplumsal nedenlerle, Aleviler ile yerli Hiristiyanlar'in iliskileri, her zaman Aleviler'le Sünniler'in iliskilerinden daha samimi olmustur. Çünkü bu iki kesim de, kendilerini egemen din karsisinda "öteki" olarak görüyordu. Bu gerçekligi, misyoner raporlarinda gördügümüz gibi Türk Devletinin gizli belgelerinde de görüyoruz.
Herseyden önce Alevilik, Müslümanlik'la Hiristiynalik arasinda bir köprü görevi görüyordu. Bu nedenle, Hiristiyanligin temel degerleri ve ibadet biçimi yadirganmiyordu. Üstelik aralarinda inanç kaynaklari ve ritüellerden baslayarak birçok ortak payda vardi. Bu nedenle Kizilbas/ Aleviler'in, Protestan misyonerleri kabullenmeleri ve onlarla diyaloga girmeleri hiç de zor olmadi: "1850'lerin Protestan misyonerleri büyük ihtimalle Kizilbas topluluguna girebilen ilk kisilerdi ve yine büyük ihtimalle Alevi olmadigi halde Aleviler'in (Cem) isimli gizli toplantilarina kabul edilen ilk kisilerdi. Misyonerler, bu insanlarin misafirperverlikleri ve Cem sirasinda gösterdikleri samimiyetten oldukça etkilenmislerdi. Kizilbaslarin kendileriyle ayni inanca sahip olduklarini söylemeleri ve onlara Incil okurken eslik etmeleri misyonerleri sasirtmisti."
Sunu hemen belirtelim ki, 1810 yilinda Boston'da kurulan Amerikan misyonerlik örgütü (ABCFM), daha 1819 yilinda Osmanli topraklarini programina almis ve giderek artan bir ilgiyle misyonerlerini bu bölgelere göndermisti. Misyonerler, Islahat Fermani'nin ilanindan sonra çalismalarini daha da hizlandirmislardi.
Bölgeyle ilgili misyoner çalismalari bu tarihlerden sonra yogunlasmakla birlikte, kuskusuz Amerikali ve Batili misyonerlerle gezginlerin bu cografyaya iliskin gezi ve inceleme notlari daha öncelere dayaniyor. Sözgelimi C.H. Wheeler, 1814'te New York'ta yayimladigi Ten Years on the Euphrater (Firatl Boylarinda On Yil) adli eserinde; Firat boylarindaki halklardan Kizilbas Kürtler ve Yezidiler üzerinde dururken, "Hiristiyanligin misyonerleri olan bizler" ibaresini kullanmaktadir. Alevilik ve Kürtler çalismamizda ilk belge olarak verdigimiz bu eserin ilgili bölümünde Kizilbas Kürtler'den söz edilirken söyle denmektedir:
"(Kizilbas) Kürtler'in hiç degilse büyük çogunlugu sadece sözde Müslüman'dir. Aralarinda dinsel törenler ve ayinler düzenlerler. Simdiye kadar pek az bilinmekle birlikte bu törenler Müslümanlik, Hiristiyanlik ve Putperestligin garip bir karisimini içerir görpnmektedir. Kürtler'in çogunlugu Müslümanlik dinine baglidirlar. Diger kol Kizilbaslar'in, kendilerine has inançlari vardir. Genellikle Türkler'den koktuklarindan gerçek inançlarini gizlemeye çalisirlar. Aralarindaki garip ögretilerden bir, içlerinden ibrisinde (Kutsal Ruh)un bulundugudur. Bu kisi (Dede) olarak adlandirilir. Kendisine büyük saygi gösterilir. Hepsi degilse bile Kizilbaslar'in bazilari Panteisttir (Tanri'yi evrenle özdeslestiren felsefe MB). Çarmiha gerilen Isa'yi da dualarinda anarlar.
PKK / Özgür Politika
Kazikli Voyvoda (no login)
GÜNÜMÜZ AMERIKA'SININ PERDE ARKASI
November 18 2003, 3:37 PM
H. YÜKSEL: Dünya panoramasindan baslayalim isterseniz, sizin seyyâhliginizi biliyoruz. Meselâ Amerika nasil?
O. SINANOGLU: Yalniz Amerika deyince bütün dünyada, Avrupasi olsun, Amerikasi olsun, Japonyasi olsun; son on-onbes senedir bilhassa Dogu Bloku tabiî Rusya gibi hemen her yerde, bir dine dönüs var. Niye var?... Yâni iste insanlar bakti ki sirf bu maddî dünya ile bu isler olmuyor. Çünkü görüyorsun maddî olarak hersey var. Meselâ Amerika'da iki araba, dört buzdolabi, tekne falan hepsi, bahçeli ev filan... Bir türlü olmuyor... Adam geliyor eve, "yahu" diyor, "bak bunlari aldim, niye mes'ut degilim?" Önce diyor ki "daha büyügünü alsam belki olur"... Aliyor, iki gün sonra yine ayni sey... Sonunda geliyor evine aksam, ne konu komsu var, ne ahbaplik var... Birisi seninle konusursa muhakkak bir çikar meselesi var...
H. YÜKSEL: Bu eksiklik nereden kaynaklaniyor?
O. SINANOGLU: Basta zannettiler ki, iste bunlara da yutturdular. "Dünyaya gelmis geçmis en büyük medeniyet biziz filan"... Biz de diyoruz ki: "Medeniyet mi, hangisi?" Sonra tabiî yutmamaya basladilar. Biraz da seyahat çogaldi. Biraz Asya'yi gördüler, askerleri gitti orayi burayi isgal etti... Çogu da Japon, Çinli, Filipinli hanimlar alip geldiler... Çünkü onlarin en uyuzu bile kendilerininkilerden daha insanî oluyor. Derken birseyler hissettiler, bir arama basladi. Tabiî bu ara, Amerika'da hersey zaten büyük istir ya!.. Hani herseyden bir yag çikarilir. Amerika'nin söyle bir Güneyorta kusagi var, muhafazakâr bir kusak; "Incil kusagi" diyorlar. Bunlar çok koyu Hiristiyan... Simdi dinî yönden birtakim seyler türedi... "Evangalist" de diyorlar. Bunlar nutuklar atiyorlar aglayarak(!)...
H. YÜKSEL: Tamam, bize de pek âsinâ geliyor nedense bu "aglama" mevzuu?...
O. SINANOGLU: Ondan sonra para topluyorlar, televizyon istasyonlari filan kuruyorlar. Açiyorsun böyle bir sürü kanal var; radyo, televizyon. Arada bir dinî birseyden bahseden bizimkiler gibi degil, her saat böyle Hiristiyanlik propagandasi, ama gâyet ilkel bir sekilde. Böyle kafa çalistiracak, manevî bir sekilde degil. Öyle bir panayir havasi içinde... Bagrismalar, çagrismalar, acaip seyler... Sonra misyoner teskilâtlari para topluyor buralara gelip... Bunlar inanirmis ki; eger birisini Hiristiyan yaparsan, cennete gidersin... Ama istedigin kadar günâh isle, mühim degil... Onun için bunlarin derdi birini Hiristiyan yapayim da, cennete...
H. YÜKSEL: Günâhlardan kurtulayim...
O. SINANOGLU: Hayir, kurtulmak da yok, iste cennete pasaport alacak... Misyoner faaliyeti de onun içindir. Tabiî bu misyoner faaliyeti, bilmeyenler için öyle de, arkasinda dâima sömürgecilik sistemi vardir. Yâni önce misyoner gelir, Havai'de oldugu gibi... Arkadan: "Siz biraz çagdaslasin, size biraz Ingilizce lâzim" filan. Ingilizce ögretmeni gelir. "Ya siz biraz özellestirin, küresellestirin, size serbest ticâret lâzim; iste medeniyet budur" filan. Bu sefer orasi pazar yeri olur, sömürürler. Ondan sonra da "Aa! Durun, menfaatlerimizi koruyacagiz" deyip, askerleri gelir. Ondan sonra oranin bütün malini, mülkünü satin alirlar. Böyle misaller çok. Havai'yi alin iste...
H. YÜKSEL: Bayragi dikerler...
O. SINANOGLU: Malini mülkünü alirlar... Havai de bu islemden geçtikten sonra, oradaki yerli ahâli gittikçe azaliyor... Eskiden oranin krali varmis, prensesi filan. Onlara ait arazileri satin almislar. Simdi onlarin torunlari sokaklarda çöpçülük yapiyor, hamallik yapiyor; bir de içkiye alistirmislar... Perisan bir haldeler; nesilleri tükeniyor... Zâten Amerikalilar oraya dolusuyor; hemen emlâklari aliyorlar... Sonra da, "Simdi oylamaya koyalim, eyâlet olmak istiyor musunuz?" Hemen çogunluk diyor ki: "Eyâlet olalim". Eyâlet oluyorlar, is bitiyor... Yâni nesli tükenmese bile, görünüste öyle birileri kalmiyor. Çünkü dilini unutturmus. Sonra kendi dilini bilmiyor, kültürünü bilmiyor, tarihini bilmiyor; kimligi, sahsiyeti kalmiyor. Onun hamali, usagi oluyor o kadar. Bu her yerde böyle olmustur... Türkiye'nin de olacagi budur. Hizla oraya dogru gitmektedir.
H. YÜKSEL: Yâni biz birseyler yapmazsak böyle olur diyorsunuz?..
O. SINANOGLU: Birileri uyanmazsa böyle olacak iste çok yakinda. Son perdeyi oynuyoruz zaten...
H. YÜKSEL: Öyle efendim, o konuda haklisiniz... Geçende seyrettim sizi, -zâten sizin için tahammül ettim-... Orada söyle birsey söylediniz: "Amerika'nin 270 milyon nüfûsu karacâhildir."
O. SINANOGLU: Tabiî canim, bu benim icâd ettigim bir laf degil, abartma da degil. Tesbit olarak ben size söyleyeyim: Yâni simdi, Newyork Times en ciddî gazetesi Amerika'nin, bir anket yapiyor... Meselâ nüfûsun % 60'i dünyanin yuvarlak olduguna inanmiyor... Hakikaten! Ondan sonra bir anket yapiyor, daha fazlasi evrim teorisine inanmiyor... Bizimkiler buna çok üzülür... Yâni böyle seyler... Hattâ biraz üniversite okumusu bile meselâ "Türkiye" dersin, söyle bir durur... Sonra dayanamaz sorar: "Nerede olabilir? Hindistan'in yani miydi?". Simdi biz de içimizden "aslinda dogrudur" diyoruz, çünkü bizim sinirlar oralardan baslar. Ama Türkiye iste orada degildir... Yahut "Sizde deve var mi, çöl var mi, hurma agaçlari nasil?"... Çünkü Camel sigarasinin içinde Türk tütünü var ya! Simdi Türk tütünü de kalmadi; o da Amerikan tütünü oldu. Onu da Sabanci almis sözümona... Marlboro almis, Sabanci da aracilik yapmis...
H. YÜKSEL: Asâlet paradan geçiyor yâni...
O. SINANOGLU: Yâni... Fakat, simdi bu Amerika'yi yakin zamana kadar, söyle bir 20 sene evveline kadar bu eski Anglosakson -ilk gelenlerin torunlari olan, eski para aristokrasisi-, bunlar idâre ederlerdi. Bunlara, "Wasp" derler. "Wasp", essek arisi demek Ingilizce; aslinda münâsiptir. Kisaltma yani: "White Anglosakson Protestan" demek. Beyaz irk olacak. Egitim, herkese rengine göre. Herifler gelmis oranin yerlilerine "Kizilderili" diyor, öbürlerine "Siyahderili" diyor, kendilerine "Beyazderili" diyor. Anlayis bu. Bir kere irk üstünlügü kavrami var; kesin irkçidirlar Ingilizlerden gelenler. Ondan sonra efendim iste bir Anglosakson olacak, bir de Protestan olacak. Yâni yalniz Hiristiyan degil, bir de Protestan olacak. Bunlar hâkimdi. Bunlar böyle birkaç milyon insan. Herseye bunlar hâkim. Yâni büyük sirketlerin baskanlari, ne bileyim iste devletin üst tabakasi, susu busu hep bunlardir. Ha simdi bunlarin çocuklari da ayri bir egitim sisteminden geçiyor, birtakim özel okullar var. Lise seviyesinde son derece vasifli... Bir de meselâ oradan çikan Harward, Yale, böyle iki tane üniversiteye gidiyor. Biz Yale'de profesörüz tabiî, bunlari görüyorduk.