Zina'yı suç olarak Türk Ceza Kanunu'na alınması teşebbüsü sona erdi. AKP ve CHP arasında kapalı kapılar ardında kısa zamanda elde edilen anlaşmaya göre zina suç olarak TCK'a alınmayacak.
AKP'den zinanın suç sayılması aileyi kurtaracak bir nitelik taşımadığına dair sözler gelmeye başladı. Akılları başına gelmiş gibi hareket etmeye başladılar.
Zina tartışmasına paydos!
Bu sonucu beklediğimi daha önce belirtmiştim ve bunun diğer maddeleri gündeme getirmemek için bir yanıltmaca olduğunu tahmin etmek zor bir şey değildi.
Bu tartışmanın gölgesinde daha bu akşam TCK'nın 75 maddesi mecliste onaylandı. Önümüzdeki ginlerde diğer maddeler muhtemelen üzerinde fazla tartışılmadan meclisten geçecek.
Büsbütün Türk Ceza Kanunu değişiyor ve üzerinde hemen hemen hiç bir tartışma yapılmıyor. Getirilen değişikliklerden kamuoyunun pek haberi yok ve istenilen bu olsa gerek.
Kamuoyu, önüne atılan yemi yuttu ve TCK rahatlıkla değiştirlimek üzere.
Böyle bir şey ancak Türkiye'de mümkün olur.
Bu olayın başka bir boyutu, AKP'nin Avrupa Birliği sürecini sabote etmesidir. Bu hususta komplo teorisinden öteye gidecek somut kanıtlarım yok elbette. Fakat görünen tabloya bakınca bu adamların elleriyle yaptıklarını kıçlarıyla bilerek bozduklarını görüyorum. Önce Avrupa treni duvara çarpacak sonra sıra belki demokrasi tramvayına gelecek. Beklemeye beklerim onlardan.
DURUM KÖTÜ AMA UMUTSUZ DEGIL:
demokrasilerde careler tükenmez.
anayasayi bir kere ihlal etmekle bi sey olmaz.
bir kere edince, arkasindan istedigin kadar edebilirsin.
kilifina uydurmak mesele.
benim iscim benim köylüm benim vatandasim isini bilir.
bana müslümanlar suc isletiyor dedirtemessiniz.
durum kötü,
dua da fayda var
allah yardim eder.
bir kac rekat fazla D....sak`? nasil olur?
düzelirmi durum diyecegim ama orhan11 kiziyor.
ateist forum sansürcü forum.
hürriyetimi kistliyor.
gercekler yasak.
allahin izniyle oyumu yine AKP ye vercem. akp iyi devrimci, iyi deviriyor. cennete gidinceye kadar arabistan daha yakin.
avrupa uzak.
önce arabistana sonra cennete, en sonrada ABye gideriz.
pardon deviririz.
o zamana kadar yesilcigirtgan YESILLIKISTANA SULTAN olur, mega kandillide veziri azam.
bu yobaz partiyi tekinin kafası çalışmıyor bakanlar arasında IQ testi yapılmış geçne 4 ay evvel birisi 50 puan(190 uzerinden)çıkmış bunların beyni yok ki ee muslo olana biraz IQ gerililiği lazım.
gelelim uzlaşmaya bunlar AB için yapılan şeyler bakmayı nbu pezewenkler ulkenin en buyuk irticai boluculeri.
ATHEOS
Kapali kapilar ardinda bir sey oldugunu sanmiyorum.
İktidar partisi iktidar olamanin sorumlulugunu ogrenmeye baslamakla kalmadi iktidari surdurmenin siyasetini ayak oyunlarini da ogrenmeye basladi.
Aklin yolu bir.
Gecen aylarda escinsellerin cinsel kimliklerini taniyan yasayi uyum sureci icinde yasalastiran iktidar partisinin bu abuk yasayi cikaracagini dusunmek aptallik olurdu.
Bu bir siyasettir.
Escinsel iliskilere gozyuman devlet nasil olurdu da karsit cinslerin iliskilerini denetim altina alirdi.?
Hem de saatli-maarif takvimi arefesinde.
olamazdi.
Peki neden pat diye gundeme oturttular?
Efendim ekonomik dengeler pamuk ipligine bagli su donem.Toplumun dikkatlerini baska yonlere cekmek gerek.
Daha onceki yazilarimizda ne demistik? bir yasayi cikarmaya niyetiniz yoksa kamuda tartismaya acacaksiniz.
Cogunlugu elinde bulunduran iktidar cikarmaya niyetli oldugu yasayi bir gecede cikaracak guce zaten sahip.
Bu tur siyasi manuplasyonlar kayikci kavgasidir.Amac ortaligi velveleye getirip gercekleri gozden kacirmak.
Nedir o gercekler?
Efendim eylul ayi mart ayi kadar onemlidir ekonomilerde.
Eylulde devlet mekanizmasi tatilden doner,odenek modenek derken okullarin acilmasi gundeme gelir,15 milyon ogrencinin kitabiydi defteriydi,giysisi servisiydi,harciydi,kayit parasiydi derken piyasada pahalilik soylemi ile yatilir pahalilik soylemi ile kalkilir.Pa-ha demeden ekonominin ipligi cozulmeye borsalar allak bullak olmaya baslar,zaten toplu is sozlesmelri gundemdeyken ve piyasa dengeleri bir oksuruk bir aksirik sesi ile allak bullak olacakken ve birileri zart diye osurmadan hokumet davulu var gucu ile calinmali ki gurultuye gitsin.
Hukumet olmanin sorumlulugu baskadir.
AKP nin programi falan yok,zaten gerek de yok.BODP ve AB programi uygulaniyor.Ekonomiyi de İMF belirliyor.Gerisi toplumu oyaliyacak ayak oyunlarindan ibaret.
Turban ve imam-hatipler konusunda da ayni oyun sergilenmedi mi?AKP parti tabaninin istemlerini meclise getirecek ve AB bahanesi ile geri cekecektir.Secim zamani gelince de bir uzerimize duseni yaptik biliyorsunuz diyecekler.Olamsi gereken de budur.Bahane iste AB olsun ister MGK sonucta hukumet aydinlarin beklentilerini karsilamaktadir.
Bu arada da cozulmesi zor sorunlar muhataplari tarafindan kolayca topluma kabul ettirilmektedir.
Neden sikayet ediyoruz ki?
İktidarda CHP olsaydi bu yasalar bu kadar kolay cikarilamaz,meyadanlar turban eylemlerinden,imam hatip eylemlerinden gecilmezdi.
Konu ile bir iliskisi yok ama yazmadan gecemiyecegim,Cumhurbaskani sn Sezer oglunun dugunune basbakani hanimi ile davet etmeliydi.Cok sik bir davranis olurdu.Bu toren resmi bir toren degildi ve anlayis ile karsilanir bundan sonraki resmi torenlerdeki turbanli eslerin cagrilmamasi olayi daha anlasilir kilar gerilimi giderirdi Ancak olmadi ve bu firsat kacirilarak cok yanlis yapildi.Anlasilan Sezerin insan psikolojisini bilen danismanlara gereksinimi var.
Yarin RTE cumhurbaskani secildiginde yeni gerilimler yasanmasi istenmiyorsa simdiden bu tur politikalr gelistirerek yeni sikintilarin onune gecilmelidir.
Yanlis anlasilmak istemem,CHP AKP ile birlikte hareket etti demiyorum.CHP ne yaptiginin farkinda bile degil ne yazik ki.Onlar AKP nin zokasini kolayca yutuyorlar hatta bile bile diyebiliriz de.İslerine geliyor,onlar da kendi tabanlarina mesaj verme firsati buluyorlar bu gibi politik oyunlarda.
AKP sikistikca tabanin gerici istemlerini yasama meclisine getirecek, bir kac hafta daha oyalanacak zamani yaratacaktir.Hic merak etmeyin,trend degismistir.İrtica mirtica kalmamistir.Bundan sonraki calkantinin temasini simdiden soyleyebilirim;
-Yeni Turk Lirasi.
parti çıkaralrını gözeten siyasi oyun taktik amaçlı yapıldı ise bu zina yasası tiyatrosuö bedelini Türkiya ülke olarak ödedi bu sorumsuzluğun.
Sığ kafalı politikacılar her iki kampta da var. Türkiyenin talihsizliği de bu ya zaten. Üyesi olduğu partinin gözlüklerini çıkarıp, Ulusun ortak çıkarını görebilen, tanımlayabilen ve fark gözetmeksizin üilke insanlarını bu uğurda mobilize edebilen nitelikte Siyasiler yok görünürde.
Tayyip ve Gül'ün Zina yasasının çıkması lehinde demeçleri var. test balonumu idi, yoksa başka birşeymiydi bunun tartışması da artık çok önemsiz. Zarar büyük, Zaten olumsuz olan Türkiyenin imajı bir çirkinlik daha almış bulunuyor.
Zina yasası ABnin doğrudan müdahelsi ile engelendi. Bu bize ayrıca şunu gösterdi: Bundan sonra AB, Türk İçpolitikasında hatırı sayılır bir Aktör konumundadır!
Olumlu sonuçlar her zaman alınır mı bu ilişkilerden, zaman gösterecek.
Ben iyimserim hemen hemen nher konuda. Hantal Türk devşlet çarkına doping etkisinin olacağını söylemek şimdiden mümkün sanırım.
Bugün, Türk Ceza Kanunu reformlarının rafa kaldırılması Almaya'ya nasıl yansıdı anlatmak istiyorum:
Erdoğan AB'nin karışmasını sert bir şekilde eleştiriyor.
Erdoğan, burası Türkiye, biz türküz ve kararlarımızı kendimiz veririz.
AB komisyon sözcüsü Fiori, 'Bu yanlış bir sinyal olur.'
Bunların yanında bir başka haber de çok önemli. Almaya Hıristiyan Demokratik Partisi'nin bayan başkanı Angela Merkel AB parlemontusunda bulunan konzervatif parti liderlerine Türkiye'nin AB'ye alınmamasını, onun yerine imtiyazlı ortaklık hakları tanınmasını önerdi. Bu talebiyle fakat oldukça yalnız kaldı. AB politikacıları çoğunlukla Türkiye'nin AB üyesi olmasını isitiyor, özellikle sanayi sektörü.
Bu haber, Erdoğan'ın sözleri önünde arka planda kaldı. Ön planda ise, Günther Verheugen ve başka AB yetkililerin TCK'nın arkaya alınmasının arkasında zina yasasını ille de geçirmek amacı olduğunu tahmin ettiklerini söylerken, Türkiye'nin AB sürecinin bu sebepten tehlikeye girdiğini belirtiyorlar.
Evet, sevgili arkadaşlar.
Yine komplo teorisi üretmek canım istedi bugün. Aslında hep aynı teori bu. Partisi içinde liderliğinin hiç söz konusu edilmesi düşünülmeyen Kasımpaşalı Tayyip sanki partisini kontrol altında tutamıyor ve bu sebepten zik zak yapıyor.
Baktılar gördüler ki, zina yasasını önce bağıra bağıra anlatmak ve sonra geri çekmek AB'yi yeterince ürkütmedi ve şimdi bu adımla AB'yi esaslı ürkütmeye çalışıyorlar.
Bunların AB'ye girmek istedikleri falan yok. Bunlar AB trenini duvara çarpamk istiyorlar. Türkiye^de kendilerine AB'ye girmek isteği hususnda inandırdıkları gibi, AB'de de inananlar çıktı. Şimdi iş bu ılımlı bakanları tiksindirmek. Ne de olsa 3 hafta kaldı artık.
Sevgili Ali Oktay kapalı kapılar ardında birşeyler olduğunu sanmadığını söylüyor. Eğer bunu bir Ali Oktay söylerse bu beni düşünmeye ve fikirlerimi gözden geçirmeye teşvik eder. Fakat sonuçta içinden çıkamadığım bir şey, AKP ve Kasımpaşalı Tayyip ya mükemmel rol yapıyorlar ya da bunlar benim sandığımdan bir milyon kere daha aptal.
Birincisine daha çok fazla ihtimal veriyorum.
Tekrar etmiş olarak, umarım yanılıyorumdur diyorum.
Siz durumu Almanya’dan nasıl görüyorsunuz, bilmiyorum.. Mutlaka Türkiye’nin iyiliği için AB’ye girmesi gerektiğine inanıyorsunuz. İçtenliğinizden hiç kuşkulanmıyorum. Ama ben nedense AB’ye girme fikrine bütün varlığım ile karşıyım.. AB düşmanı değilim ama, AB’nin rakibiyim.. Bence Türkiye AB’ye girme işlemlerini geriye doğru çevirmeye başlamalı ve ilk çıkıştan çıkarak, bu aptalca ve pahalı bir serüvene hemen bir son vermeli.. Hemen!
İmtiyazlı üye olmak ne demek?
AB’nin mandası olmak demek..
AB üyesi olmak ne demek?
Manda olmak demek!
Belki AB’nin mandası olmak kadar kötü değil ama, AB içinde bir manda olmak demek.....
Ne derseniz deyiniz.. Atatürkçü bir Türk olarak bütün varlığımla AB ile rekabet etmeyi, ona girmeye yeğliyorum..
Erdoğan ve partisi de benim gibi düşünebilir.. Bu onların sorunu... Benim değil !
N’olur bana AB lafı etmeyin..
Tüylerim diken diken oluyor..
Biz Türküz.. Avrupalı değiliz..
Daha iyiyiz demiyorum, çünkü henüz değiliz...
Daha iyi olmasak bile, farklıyız..
Farklı olduğumuz için de, daha iyi olma şansımız var..
O şansımızı kullanmalıyız..
Manda her zaman olabiliriz..
Ondan kolay ne var!
Sonunda takdiratımız manda olmak bile olsa, bağımsız ve güçlü bir ülke olmak uğruna, AB’den uzak kalmaya çalışmalıyız..
Umarım sonunda gelişmelere sağ duyumuz ve çok az ülkenin sahip olduğu dominan geçmişimiz yön verir.... Avrupa’nın kapitülasyonlarla bizden alamadığını ona AB’ye girme uğruna vermek bence affedilmez bir suçtur...
AB’ye “Hayır!” demenin tam zamanı..
Bu fırsatı kaçırmayalım..
geçmişteki İslamcıalrın aksine , AKP görünürde AB'den yana.
AKP, Türkiyenin AB üyeliği çabaları ile bir kaç tane kuşu birden vurmak niyetinde idi.
1. AB üyeliğini gerçekleştiren bir iktidar yeniden seçilme garantisi elde etmiş olur.
2. Tavizsiz, katı laik kemalist rejimi AB şemsiyesi altında sulandırıarak, devleti ve toplumu Islama daha da yaklaştırmış olur. Generallerin eli kolu AB ile bağlanır.
3. AB üyesi bir Türkiye ile müslğüman ülkelerinin liderliğine daha rahat bir şekilde oynanır..
Bunalr yapılan hesaplardı AKPde
Ne var ki, evdeki hesap şarşıya uymadı. AB mahkemeleri Türkiyenin türban yasağını onayladı.
İslamcı tehdide karşı bugünkü rejimin desteklenmesi, domokratların güçlendirilmesi yönünde karar aldı AB.
Bunalr Tayyip ve şürekasının AB hayellerini suya düşürmüş olabilir. ABue pek soğuk bakmaya başladılar AKPliler son dönemde.
Doğrudan da 'AByi istemezük' diyemiyorlar. İşte böyle maraza çıkartarak, kıçlarında ABnin tekmesini hissetmek istiyorlar. 'Walla bizim suçumuz yok, onlar istemedi' diyebilmeleri için,
bu hıyarlığı yapıyor olabilirler AKPliler.
Umarım , Ulusumuz da bunalrın defterini en kısa zamanda dürer.
Ağır bir yük AKP, TRnin sırtı daha ne kadar dayanacak bakalım bu yüke..
İzliyoruz bu kereste takımının ayak oyunalrını ve kahroluyoruz.
AB'ye girmek Turkiye'nin yararina olup olmadigi baska bir tartisma konusu... Konu AB'ye salakca atilmis "rest".
Ne diyor Kasimpasa kabadayisi; icislerimize karisamazsiniz, kendi kararimizi kendimiz veririz.
AB'ye girecegim diye, AB'nin onune koydugu odevleri harfiyen yerine getir, adamlarin istedigi kanunlari tartismadan cikart, kiclarini yalamak dahil her turlu assagilanmayi kabul et, sonrada cik kabadayi edasiyla; icislerimize karisamazsiniz de...
Ulan adamlarin bu gune kadar yaptigi neydi? Dogrudan senin ic islerine mudahale degilmiydi? Adamlar satir satir senin Anayasani duzeltmediler mi? Her dediklerini yaptikca aferin almamismiydin? Hepsine eyvallah cektin, peki simdi bu soylediklerin salakca degil mi?
Neymis: bu istediklerini de kabul edersek, AB'nin isteklerinin sonu gelmezmis...
Cocugum AB'nin kucagina oturmussun bir kere. Onlarin her dedigini yapmazsan, nah gorursun AB'yi. Butun ekonomik gelecegini AB uzerine insa etmissin. Dort gozle verecekleri yardim paralarini bekliyorsun. Mazaalah sana bir siktir cekerlerse, ulke ekonomisi bir daha toparlanmamak uzere gumler. Zaten dusunmeden yaptigin o konusmadan sonra, 15 dakika icinde piyasalar suratle tabani buldu. Sadece borsanin kaybi yuzde 4.2 oldu. Bir de siktir cektildigini dusunursen...
Tarikatlarin baskisi ile salakca bir cikis yapan Tayyib, "AB olmazsa olmazimiz degil" demektedir. AB olmazsa olmazimiz degil diyen, alternatifi de sunmalidir. Oysaki alternatif malternatif yoktur. AB, cokmus ekonomisiyle bu durumlara gelmis Turkiye'nin simdilik tek alternatifidir. Seriat hukununu ufak ufak TC Anayasasina sokarak da AB'ye giremezsin.
Ortalık karışıyor, birbirlerini suçluyorlar, uğruna Meclis’i olağanüstü toplayıp, gecelere kadar kabul ettikleri yasayı aniden geri çekiyorlar, o ‘Başarılı Büyük Devrim’ dedikleri yasadan vazgeçiyorlar.
*
Sonra...
Sonrası artık sizin bileceğiniz bir şey.
İki yıldır; İran çağrışımlı tesettürlü devlet fotoğrafları, türban kavgaları, on binlerce tarikat kadrosu, içki-yırtmaç-kıyafet yasakları, dinci sermaye hareketleri, dua ile düzgün gitmesi istenen tren, tarikatların, şıhların ve şeyhlerin nüfuz alanları, dinci örgütler ile diz dize çekilen fotoğraflar, şiirler, beyanlar, belgeler, kanıtlar size bir şey ifade etmediyse...
İki yılda; Türkiye’nin başına geleni göremediyseniz.
bu konu çok karmaşık ve belki de ne kadar tartışılsa da bu olayların neden geliştiğini tam olarak anlayamayacağız.
ilk olarak basın akp'ye olan desteğini azalttı. (basının desteğini azaltması, abd'nin de desteğini azalttığının bir göstergesidir bence.)
tayyip, putin ile görüşecekti, ama putin'in türkiye ziyaretini ertelemesine de neden olan çeçen baskını gerçekleşti.
abdullah gül (nasıl olduysa), abd'ye sert çıktı ve adı bir telafer sokağına verildi (ne cesaretli bakanlarımız varmış böyle).
bu arada dinciler, avrupa insan hakları mahkemesi'nin aydınlanmadan nasibini almamış olmadığını gördüler (zaten aydınlanma orada ortaya çıkmıştı, onlar da din sorunları ile boğuşmuşlardı, müslüman kafası işte...), istekleri özgürlük kapsamında değerlendirilmedi. tabii bunda fransa'nın kendi müslümanları ile yaşamaya başladığı sorunlar, ve siyaseten çıkar sağlayacak bile olsa laiklik prensibinden taviz vermek istememesi de önemli bana göre.
tck yasası ile beraber zina tartışması gündeme geldi, kamuoyu ve avrupa birliğinden gelen tepkiler ile zina yasalaşamadı. yeni kurtarıcımız verheugen oldu, ve belki de ab, türk kamuoyunun kurtarıcısı olmuş olduğu için, giriş zamanını 5-10 sene daha öteleyebilecek bir koza sahip olmuş oldu. kısaca bana bu danışıklı dövüş gibi geliyor, alan memnun, satan memnun.
BEN önceki gün size Başbakan’ın ‘dönmek’ istediğini ama dönemediğini söylemiştim.
İnsan durduğu yerde dönemez.
İki şeye gereksinimi vardı dönmek için:
Zaman ile mekán.
Zaman dardı.
Bu da ikincisine başvurup dönmek için mekán olarak Brüksel’e gitti.
Döndü ve geldi.
*
Doğrusunu isterseniz ben Başbakan’ın nasıl yapacak da AB’ye karşı o müthiş kükreyişlerinden, o ‘AB olmazsa olmasın’, ‘içişlerimize karışamazlar’, ‘kadınlarımızın iffetini koruyoruz’ şeklindeki sözlerinden geri adım atacak, merakla bekliyordum.
Nefesimi tutmuştum.
Çünkü dönülecek pozisyon var, dönülmeyecek pozisyon var ve bu dönülemez pozisyondaydı.
İşte o an nasıl yaptı, nasıl etti bilemem.
Brüksel’den yayın yapan TV haberlerine kilitlenmiş gözlerimin kırpıştığı sırada dönmüş olmalı.
Şöyle diyordu artık:
‘Zina konusu benim dönemimde asla gündeme gelmeyecek...’
Ve Verheugen’in, Başbakan Tayyip Erdoğan’a ‘AB tarihine geçtiniz’ demesi boşuna değildi.
Bence de; dönmede rekor kırarak artık tarih kitaplarındaydı.
*
Sormaz mısınız:
Peki ‘Kadınlarımızın iffetini korumak için’ getireceklerini söyledikleri madde AB dayatması sonucu unutulduğuna göre, ne oldu şimdi kadınlarımızın iffeti?
Yani şimdi kadınların namus ve iffetini korumaktan vaz mı geçmiş oldular?
Ekonominin bu horozlanma krizi yüzünden kaybı olan 5 milyar doları saymıyorum.
Borsada-dolarda açıkgözlerin bir haftada cebe indirdikleri vurgunu da hesaba katmayın.
‘Kadınlarımızın iffeti’ miydi AB ile aramızdaki sorun?
*
Peki Başbakan ters istikamette bir yere gidince yeniden dönerse ne yapacağız?
Bilmiyorum, Türkiye’nin kimlerin elinde olduğunu, nasıl yerden yere vurulduğunu anlayabildiniz mi?
Ne gezer?..
25.09.2004
Bekir COŞKUN
Current Topic - Beklenen oldu: AKP ve CHP'nin zina anlaşması
))