Yetki belgesiz bazı rehberlerle, imamlar Gelibolu Tarihi Milli Parkı’nda ziyaretçilere hurafelerle dolu hikayeler anlatıyor. Bu kişiler, Atatürk ve Mehmetçiğin adını anmadan savaşı evliyaların kazandığını söylüyor.
ÇANAKKALE’deki Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda bazı sözde rehberlerin ziyaretçilere bilgi verirken Çanakkale Zaferi’ni hurafelere bağlaması tepkilere neden oldu. Gelişmeler üzerine Vali Süleyman Kamçı, Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne yetki belgesiz rehberlerin bölgede çalıştırılmaması, denetimin sıklaştırılması için talimat verdi. Kültür Bakanlığı’ndan belgesi olmayan kaçak rehberlerle, grupların düzenlediği gezilerde kılavuzluk görevi üstlenen bazı imamların, emekli öğretmenlerin, Gelibolu Yarımadası’nı ziyarete gelenlere Çanakkale Savaşları’nın geçtiği mekánları gezdirirken, yanıltıcı bilgiler verdiği, hatta bazılarının Atatürk ve Mehmetçik’in adını anmadan, Çanakkale Zaferi’nin evliyaların yardımıyla kazanıldığını anlattığı belirlendi.
Belgesel yapımcısı Tolga Örnek, gazeteci Yetkin İşçen, yapımcı Savaş Karakaş’ın da, ‘Çanakkale’yi Anıtkabir’e alternatif mekan göstermek için çalışıyorlar. Sözde rehberler savaşın şehitlerimizle değil evliyalarla kazanıldığını söylüyor. Gerçeklerin üstü örtülmeye çalışılıyor’ açıklamaları, gözlerin bölgeye çevrilmesine yol açtı, sivil toplum örgütlerini herekete geçirdi. Atatürkçü Düşünce Derneği, Emekli Subay ve Astsubaylar Dernekleri, Turizm ve Tanıtma Derneği, Çanakkale Şehitlerini Tanıtma ve Araştırma Derneği ortak basın açıklaması yaptı.
NE İDÜĞÜ BELİRSİZ KİŞİLER Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Ahmet Kaşıçı, gerçeklerin örtülmeye çalışıldığını belirterek, şunları söyledi: ‘Cumhuriyetimizin temelleri burada atılmış ve Mustafa Kemal, dehasını tüm dünyaya sergilemiştir. Burayı çok hassas duygularla ziyarete gelen vatandaşlarımıza iyi yetiştirilmiş, özel alan kılavuzları tarafından aktarılmalı. Ne idüğü belirsiz kişiler Anafartalar kahramanı Atatürk’ün adını bile anmadan tur düzenliyor. Müdahale edilmeli.’
Sarıklılar görünüp düşmanları korkutmuş
YERLİ ve yabanca turistlere şehitlerin mekanını gezdiren sözde rehberlerin anlattıklarına bazı örnekler şöyle:
Bir bulut gelip İngiliz Karaliyet Birliği askerlerini içine alıp götürdü.
Sarıklı ve yeşil cüppeliler, Türk askerlerinin arkasında görünüp düşman askerlerini korkuttu.
Sarıklı ve yeşil cüppeliler, düşmanın attığı top mermilerini elleriyle tutup geriye, düşman gemisine attı.
Nusrat Mayın Gemisi’nin Çanakkale Boğazı’na döşediği mayınlar kutsal. Çanakkale Boğaz Komutanı Cevat Paşa, mayınları rüyasında gördükten sonra boğaza döşetti.
Bir yaralı köpek cephede Türk askerlerine yol gösterdi ve askerlerimizi düşmandan kurtardı.
Türk askerleri bir gecede hem Rus cephesinde, hem de Çanakkale cephesinde savaştı.
250 bin şehidi neden verdik
GELİBOLU Yarımadası Tarihi Milli Park Müdürlüğü’nde görevli arkeolog Murat Ufuk Kara, bazı rehberlerin çeşitli ideolojik gruplara yönelik anlatım yaptığını söyleyerek, şöyle konuştu:
‘Bazı rehberler, bir bulutun İngiliz Kraliyet Birliği’ne ait taburu yok ettiğinden bahsediyor. Oysa gerçek farklı. 6 Ağustos’taki Anafartalar çıkarmasında Anzak Kolordusu ve iki İngiliz tümenini korumak ve keşif amacıyla 268 kişilik İngiliz Kraliyet Birliği buraya gelir. Bir tabur yolunu şaşırarak Anafartalar Ovası’nda İsmailoğlu Tepesi’ndeki vadiye girer. Vadide birliğimiz bu birliği yok eder. Gururuna yediremeyen İngiliz istihbarat servisi ‘Bir bulut geldi. Kalktığında tek düğme parçası bile kalmadı’ der. Oysa, yaralı kurtulan birkaç asker sahra hastanesinde tedavi edildi. Bulutu gördüğünü söyleyen iki Avusturalyalı askerin yalanları ortaya çıktı. Olayı Cesaret Tepe’den gördüklerini söylüyorlar. O vadinin bu noktadan görünmesi mümkün değil. Madem böyle şeyler oldu, biz neden 250 bin şehit verdik?
ilahi hocam! bende seni önemli bir haber verecek sandim..
August 8 2004, 9:18 PM
1450 yillik bir arap kabilesinin adetlerini tanri buyrugudur diye, erkek erkege camilere dolusup koklasarak uygulayanlarin bunlara inanmasi cok normal!
herifler allah diye bir arap putuna tapiyorlar! anormal degilde, ermislere inanmalarimi anormal?
böyle durumlarda keh, keh, keh... diyorum son zamanlarda..
hacinin gülmesi bana yapisti.. kendisinden telif haklari istiyorum.
Lord Kinross, Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu ...Kitabının teşekkür bölümünü bir okuyun (*)ciddi bilimsel bir kitap nasıl yazılıyor.Rivayetlerle tarih anlatılmaz ve yazılmaz!
Bize yenilen İngiliz'lerin ünlü tarihçisi Lord Kinross'un (**)Gelibolu ve Atatürkle ilgili itirafını dikkatli okuyun.Bunu yazan kibirli bir düşman?...Dikkatinizi çekerim
Şevket Süreyya Aydemir'in ''Tek adam''ını*(Kitap) öneririm.Belgelerle bunları yazmıştır.Ama inanmam diyenler olursa bu onların sorunu olur.Bu kitap yerli ve yabancılar tarafından,bu konularla ilgili, en değerli kaynaklar arasında gösterilmektedir.Kitap yerli ve yabancı çok önemli belgelerle doğruluğunu ispatlamış dev bir eserdir.
Objektif Müslümanların bu kitabı okuduğunu düşünüyorum,çünkü kendisi her türlü ciddi kaynağı okuyan, okumasa da dikkate alan birisidir...(***)
Merhaba hocam açtığın başlık pek ilgi görmemiş galiba, ben yeni ordadaydım, karınca karaıca biraz başlığını hareketlendireyim.Özgür Forumda yayınladaığım Çanakkale , Gelibolu anılarımı burda da yayınlayayım.
Bu yazıya aşağıdaki link adresindende ulaşılabilir.
Kısa bir süre yoktum, bilmiyorum yokluğum hissedildi mi ?, Sonunda tatil bitti ve buradayım.Tatil derken hemen aklınıza başka şeyler gelmesin , kadın erkek karışık plajlarda yapılan bir tatil gibi.Üniversitede okuyan öğrenci kardeşlerimizle, Çanakkale’nin güzel sahillerinde gözlerden uzak bir kıyı şeridinde, çadırlar içinde yapılan mütevazai bir tatil.
Öğrenci kardeşlerime sözüm vardı bu sene hep beraber kamp yapacağız diye, sağdan soldan tedarik ettiğimiz çayırlarlarla kendimize göre bir kamp yeri oluşturduk, güzel diyebileceğim bir tatil yaptık.
Kakış sabah ezanıyla, tabi yakında yerleşim bölgesi olmadığı için , yanık sesli bir arkadaşımızın okuduğu ezan sesiyle. Sabah namazı, arkasından sabah sporu, ne demişler sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.Arkasından sabah kahvaltısı, sonra dileyen denize girer dileyen ağaçlar arasında gölgede kitap okur, dileyen sazıyla memleket türküleri çağır, dileyen denize girer yüzer.
Akşamları kamp alevinin etrafında hep beraber yapılan Kuran dersi.Böcekler orkestrasının eşliğinde, denizin kenarında, Ay ışığı ve yıldızlar arka planıyla, dalgaların şırıltısında.Çok değişik ve farklı bir ortam.Bu ortamda kuram okumanın da tadı başka oluyor.
Hele kuranda geçen:
“Gerçekte Rabbiniz gökleri ve yeri altı gün içinde yaratan sonra Arş üzerinde hükümran olan Allah'tır, geceyi gündüze bürür; o onu kışkırtarak takip eder. Güneş, ay ve yıldızlar O'nun emrine baş eğmiştir. İyi bilin ki, yaratmak da emretmek de O'na aittir. Ne ulu, o alemlerin Rabbi olan Allah!” Araf 54
Ayetini okurken karamlık gök yüzünde inciler gibi dizilmiş yıldızlara ve aya dikkat çekerek, onları göstermek.Kos koca kainat, sonsuzluk, ışıkları bize milyonlarca yıl evvel çıkmış göz kırpan yıldızlar.Bunların hepsi Allahın büyüklüğüne delil.Kos koca kainatta ufacık bir nokta dünya, dünya üzerinde ufacık bir nokta dahi olmayan bizler.
Değişik anlayışlarda ve yaşam sitillerinde.Kimi rabbine, nefsini ve boynunu eğdirmiş onun yolunda.Kimide şu koskoca kainatta ufacık cüssesiyle ona isyan içinde.Şu koca kainata bak, sonrada şu inkarcıya.Rabbimin sabrı ne kadar büyük.
Sonra karanlığı aydınlatan kamp ateşi.Kurandan okuduğumuz:
“Küfre sapanlar ve ayetlerimize yalan diyenler ise, işte bunlar ateşin arkadaşlarıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır.” Bakara 39
Sonra gençleri ateşi gösterip düşünmeye davet etmek.Şu an yaşlarımızın genç olması hiç kimseyi yanıltmasın, şu an hayattaki yaşlılarda, mezarlarda yatanlarda hepsi bir zamanlar gençti.
Zaman su gibi akıp gidiyor, hepimiz yaşlanacağız ve bundan 100 sene sonra şu an dünyada yaşayanlardan hiç kimse dünyada olmayacak.Kıyametin kopacağı güne kadar mezarımızda uykuya dalacağız.
Dirildiğimizde sonsuza dek sürecek gerçek yaşantımızda nerde olmak isterdiniz.Şu an bulunduğumuzdan çok daha güzel bir tatil beldesinde mi ?, yoksa şu an cayır cayır yanan ve sıcaklığını hissettiğimiz kamp ateşinden mi ?.
İyi düşünün özgür iradenizle karar verin, hangisi daha güzel.Hiç akıl sahibi bir insan sıcaklığı şu an hissedilen bu ateş ortamında sonsuza dek !! yaşamak ister mi arkadaşlar ?.Cennet gibi güzel bir yurtta yaşamak varken.
Arkasından asr süresi ile yapılan ders kapanışı:
1. Asra yemin ederim ki 2. İnsan gerçekten ziyan içindedir. 3. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır..
Gerçekten de bunlar üniversitede okuyan, kafası çalışan çocuklar, büyük bir kısmı ailesinden İslam adına bir şey öğrenmemiş, az bir kısmıysa yalan yanlış klasik islami hurafeler öğrenmiş.Onlara kuranın aydınlığını ulaştırmak en büyük mutluluk.
Ama sadece kuran, başka islam adına söylenenlere akıları bulandırmadan.Hangi söz allahın sözünden daha etkili olabilir.Muhatabınız zeki insan olunca anlattıklarınızı çok daha hızlı ve doğru bir şekilde kavrıyor, bu da büyük bir avantaj tabi.
Söylendiği gibi İslami taasub olsa, orda şehid olan telefoncu erin ne işi var
August 9 2004, 9:19 PM
Kampın son günü tarih hocası bir abimizin rehberliğinde Çankkaledeki savaş alanlarını dolaştık.Bende ilk defa dolaşacaktım.Güzelim anadoluda dolaşılacak çok yer var, yurt dışında bir çok ülkeye gitmeme rağmen üzülerek söyleyeceğim ki medeniyetler beşiği Anadaoluyu doğru dürüst dolaşmış değilim.Bu iyi bir fırsat oldu.
Ayarladığımız otobüslerle evvela Çanakkale tarafında savaş mevzilerini dolaştık.Çanakkale savaşı denilince bende sanıyorum ki, bu savaşlar Çanakkale de ve boğazda olmuş.Olayın pek öyle olmadığını öğrendik.Önce Hasan Ahkaf şehitliği denilen bir yere girdik.
Burası savaşın ilk başladığı yer.Boğazdan giren düşman gemilerine buradaki mevzilerden ilk atışlar yapılmış, Nusret mayın gemisi bu sahilden kalkarak mayınlama yapmış.Toplar için kazılmış büyük istihkamlar var.İlk şehitlerburada verilmiş.
Şehid olan ilk erler Anadalulu Hasan ve Tarablusgarpli Ahkaf.Bundan dolayı buraya Hasan Ahkaf şehitliği Deniyor.Şehid olan 3.er se telefoncuymuş, ismini hatırlamıyorum Telefoncu er falanca diye mezarının başında yazıyor.Osmanlı lanse edildiği gibi geri bir devlet değilmiş.Bize hep matbaanın geç geldiği yalını anlatıp, bunu İslama saldırmak için vesile yaparlardı.Hepsi hikaye tabi.
Söylendiği gibi İslami taasub olsa, orda şehid olan telefoncu erin ne işi var.Osmanlının hava kuvvetleri, pırpırlı uçakları dahi varmış.Sonra mayın döşeme gemileri bunlar hep teknoloji.İslamın tasubuyla yenilikler hayır denilen bir ortamda bunlar nasıl oluyor.Uydurulan , yazdırılan resmi !! tarihle alt üst edilen gerçekler bunlar.
Neyse lafı uzatmayalım, feribotla Geliboluya geçtik.İlk durağımız Gelibolu yarın adasında, Seyit Çavuşun mermiyi sırtlandığı mevzii oldu.Hepimizin bildiği bu olayı tahrihçi abimiz bir daha anlattı.Topa gülle süren makine çalışmayınca, Seyit Çavuş iki elliyle 175 kg mermiyi insan üstü bir güçle kaldırmış ve topa sürmüş.O gülleyle Çanakkaleye girmek üzer olan İngiliz Muhribi batırılmış.
Daha sonra bu insan üstü olayı fotoğraflamak için aynı şekilde gülleyi tekrar topa sürmesi istenmiş Seyyit Çavuştan, birkaç deneme yok yapamamış.Bu tarihi olayı görüntülemek için kütükten göstermelik bir mermi yapıp onun resmini çekmişler.Gördüğünüz fotoğraflar, ağaçtan mermiye aittir gerçeği değildir.
Hadi gelin pozitvist mantıkla bunu izah edin.Bir insan 175 kg, iki eliyle taşısın, topa sürsün.Hiç kendinizi yormayım, materyalist mantıkla bu olay açıklanmaz.Ben size olayı başka şekilde açıklayayım.
“Gerçek şu ki, sizler çaresiz birkaç kişi iken Allah, size bedir'de sırf yardımı ile zafer verdi. O halde Allah'tan korkun ki, şükretmiş olasınız.”
Ali imran 123
“Sonra onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, lakin Allah attı. Bu da mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Gerçekten Allah işitendir, bilendir!” Enfal 17
Materyalist düşüncenin açıklayamadığı Seyit çavuş olayını yukarıdaki ayetler en güzel bir şekilde açıklıyor sanırım.
Son günlerde konuşulan bir konu var, son zamanlarda Anıtkabire karşı, Çanakkale’nin rakip
August 9 2004, 9:23 PM
Son günlerde konuşulan bir konu var, son zamanlarda Anıtkabire karşı, Çanakkale’nin rakip gösterilmesi ve halkın bu konudaki yoğun ilgisinden bazı çevrelerin rahatsız olması.
Büyük Çanakkale anıtına gittik, orda kaldığımız süre içinde ben hiç saymadıysan Türkiye’nin her yerinden gelmiş 30 yakın otobüs saydım.Otobüsler devamlı gelip gidiyor.Çoğunluğunun da inançlı insanlar oldukları görüntülerinden belli.
Anıt bir tepede yukarıya çıktık, orda da sembolik mezralar yapılmış, Türkiye’nin 80 vilayetinden şehidin isimleri ve geldiği yerler yazılıydı.Biliyorsunuz tabi Osmanlı İmparatorluğu anadaoludaki 80 ilden meydana gelmişti, kos koca imparatorluk topraklarında Anadolu dışında hiçbir yerde yerleşim bölgesi yoktu.Bu adamlar tarihi alt üst edeceğim diye ne kadar gülünç duruma düştüklerinin takdirini size bırakıyorum.
Sonra Alçıtepe köyüne gittik.Köylü bir amca savaş meydanlarından topladığı artıklarla evinde bir müze açmış, vefat etmiş eşi ve kızı devam ettiriyor.savaştan kalan , mermiler, gülleler, matara yemek tası her türlü askeri malzeme.Çok ilginçti, bir anzakta dedesinin savaşta kullandığı tüfeği getirip bu özel müzeye hediye etmiş.
Öglen namazı için Alçıtepe köyünün şehidler camiine gittik.O camiyi görmenizi isterdim
August 9 2004, 9:25 PM
Öglen namazı için Alçıtepe köyünün şehidler camiine gittik.O camiyi görmenizi isterdim.Cami geliboluya gelen ziyaretçilerle dolup taşıyor.Cami içinde yer yok, dışarılara hasırlar serildi, bahçe tamamen doldu, öğlen namazını eda ettik.
Gerçi bizim gençlerde yüz kişiye yakın bir topluluk o da biraz doldurdu bahçeyi ama biz olmasak ta orası dolmuştu.Bizim çocuklarda görüntü olarak biraz conti.Genç insanlar bunlar, spor ayakkabılar, adidas tişörtler, bazısında uzun saçlar.
Cemaat evvela ilgiyle bunların burada ne işi var diye bakıyor, sonra gençleri namaz için saf tutar görürken hayretleri çok daha artıyor.Sanıyorum o görüntüde bir gencin namaz kılması insanları şaştırtıyor, şaşılacak ne var bunda iman bir gönül işi görüntüye bakmamak lazım.
Sonradan hep beraber yola koyuluyoruz, ANZAK koyuna.Anzakların ilk çıkartma yaptığı yer.Gerçekten allah gözlerini kör etmiş, çıkartma için teknik açıdan bu kadar uygunsuz bir yer seçilebilirdi.İlerlerde çok düzgün sahalar var orayı seçmemişler, conk bayırının alt kısımı olan bu bölgeyi seçmişler.Askeri açıdan çok başarısız bir seçim.Buralarda büyük kayıplar vermişler.Tarihçimiz anlatıyor, evvela mısırlı , pakistanlı müslüman askerleri sürmüşler cepheye.
Osmanlı mevzilerinden yanık yanık yükselen ezan sesini duyunca, Müslüman askerler durmuş, kurşun atmamaya başlamış.Bunun üzerine onları geri gönderip , gurkaları gayri müslim olan askerleri cepheye sürmüşler.
bizde sana söz veriyoruz rabbim, yaşadığımız süre içinde senin yolunda savaşcağız
August 9 2004, 9:26 PM
General Hamilton Anzak koyunun yakından savaşı idare ediyor.Savaş başlıyor, Osmanlının Müslüman askeri AALLAH ALLAH diye düşman üzerine yürüyor.İngiliz askerleri korkuyor, hamiltona söylüyorlar.O da ” çocuklarım korkamayın, bu bir bağırma hiçbir şey ifade etnez sizde onlara karşı, HURRAAAA diye bağırın” diyor.İngiliz askerler öyle yapıyor.Hamilton anılarında anlatıyor, “ben onlara korkmayın dedim ama , ben dahi cepheden ALLAH ALLAH seslerini duyuyordum ve benim dahi kalbim ürperiyordu” diyor.
Tabi bu arda cepheye gelmiş Osmanlı Askerlerinden, köyünden ilk kez gelenlerde var, komutanına soruyor -Komutan biz burada niçin savaşıyoruz, -İngilizlerin çıkartma yapmasına engel olmak için -Peki çıksalar nolur, bırakalım gitsinler -Olamaz o zaman gider İstanbul’u işgal ederler -İstanbul’u işgal etseler nolur, -Ayasaofyayı cami yapmaktan çıkartır, kadınları da gavur karılarını benzetir üstünden örtüsünü çekip alırlar.
Ne acıdır ki, komutanın korkarak söyledikleri sonradan gerçek oldu, işin ilginç tarafı bu İngilizler tarafından değil, Müslüman olduğunu idda edenler tarafından yapıldı.Çanakkale’deki baş örtüsü eylemlerinde Seyit Çavusun torunu da göz altına alınmış.
Ya Rabbim bu insanlar ne için savaştı, ne için yüz binlerce şehid verdi, sonradan kata kuleciler milletim başına ne çoraplar örüp İslamın kökünü nasıl kazamaya çalıştılar.
Tarihçimiz bunları anlatırken gözleri yaşardı ve ben bizim gençlere baktım, onlarında gözleri dolu dolu oldu, bazıları kendini tutamadı göz pınarlarından yaşlar boşaldı.
İnanalar Allah yolunda savaşırlar, Küfredenlerse Tağut yolunda, bizde sana söz veriyoruz rabbim, yaşadığımız süre içinde senin yolunda savaşcağız.Bu topraklar için canın veren şehirlerimizin er veya geç mezarlarında rahat uyumasını sağlayacağız.
yaw bu yenicagri nickli muslo da cok enterasan fikirli biriymis yaw.
Talibanlarin Allah nagralari neden etkisiz kaldi be Allah, artik muslolarin seni savasci olarak angaje etmelerine kil mi olmaktasin???
Yarabbi sen bu muslolara ne zaman akil yagdiracaksin, bomba yerine....????
Not: Gecenlerde bir belgeselcimiz bir gazetede bizleri uyarmaktaydi.
Belgeselciya gore, Seriatcilar Canakkaleyi, muslolari laik cumhuriyete karsi orgutlemenin merkezi olarak secmis ve cekim merkezi olarak gelistirme planlarinin varligindan soz etmisti. Anitkabirin laik Cumhuriyet yanililarinda gordugu isleve paralele olarak...
Bu hurafeciler de bu garip planin aslinda komik bir parcasi olmali
""Öglen namazı için Alçıtepe köyünün şehidler camiine gittik.O camiyi görmenizi isterdim.Cami geliboluya gelen ziyaretçilerle dolup taşıyor.Cami içinde yer yok, dışarılara hasırlar serildi, bahçe tamamen doldu, öğlen namazını eda ettik.""
Boyle diyor seriatci Yenicagri...
Ama bu oglenin cuma oldugunu soylemiyor.
Biz de keriziz ya, her ogle namazinda Alcitepe camii'nin tika basa dolu oldugunu sanicaz...
Ulan bizim uyduruk cami bile cuma namazlarinda dolup tasiyor.
Yer yok...
Diger gunler sinek avliyor...
Sanki biz, butun bir hafta vatandasa tokat atip cebini dolduran sahtekar muslumanlarin, Allah'i kandirmak icin orada toplandigini bilmiyoruz...
Hadi isine cocugum...
Sen ozgurforumdaki muslumanlari kandir...
This message has been edited by editor. on Aug 10, 2004 1:07 AM
Topcimi eleştirerekte olsa,bayağı zirveye taşımışsın.Eski dost düşman olmaz:)
August 10 2004, 12:14 AM
Yeniçağrı, Tekrardan hoş geldin ,kendini özlettin.Ben Gelibolu'ya gideli yıllar oldu.Gelibolu'ya gittiğimde çok gençtim,o yüzden daha gelişmiş ve olgunlaşmış biri olarak yeniden gitmek istiyorum.Bu gidişimde daha çok şey algılayacağım kesin.
Sanırım senin için de güzel bir tatil ve deneyim olmuştur.Ne dersek diyelim ,Atalarımız kahramanca topraklarımızı savunmuşlar,Atalarımızın kanlarıyla sulanan bu topraklarda genç cumhuriyetiz yeşermiştir.
Beni bile ters köşeye yatırdılar:)Yaw ilk başta mantık kurgusu düzgün bir kaç cümle ile karşılaşınca ,bizde yanıt yazdık.Şaka bir yana hadis ve sünnet konusuna dikkat etmek lazım.
Yanlış anlaşılmasın ben Osmanlı imparatorluğuna karşı değilim.Hatalarıyla sevaplarıyla,onlar bizim ecdatlarımız.Kuruluş,yükselme ve Kanuni zirveye ulaştığı dönemlerde hatta gerileme dönemlerinin başlarında tüm dünyaya hükmetmişlerdir.Ancak çok zengin ve geniş bir tarihi olan Osmanlı ;yanlış yönetimler,entrikalar,Bizans oyunları,sonraları bilim de geri kalma...vs ile her imparatorluk gibi sonunda misyonunu tamamlamıştır.Biz artık genç cumhuriyetimizi nasıl ileri götüreceğiz,gelişmiş medeniyetleri nasıl yakalayıp hatta onları nasıl geçeceğimizin planlarını yapmalıyız...Fatih Sultan Mehmet gibi bir çağı değiştirmeliyiz,Kanuni Sultan Süleyman gibi Fransız’ların ve tüm Avrupalıların önümüzde saygıyla eğildiği her alanda ileri bir Devlet için hep birlikte kolları sıvamalıyız...
Not:Sayemde tekrardan Ateistforumda yazmaya başlamışsın
Annem tarafından dedem toplam dört savaşa katılmış. Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşın'da bulunmuş. Bu dedemi ben maalesef hatırlamıyorum. Kurtuluş savaşına katılan bir de büyük amcam vardı, o da yıllar önce öldü fakat onu ve sohbetlerini çok iyi hatırlıyorum. Köyümüzde başka savaşlara katılmış gaziler az denilmeyecek kadar vardı, ta Yemen harbi denilen savaşa katılmış olanlardan tanıdıklarım oldu.
Dedemin Kurtuluş Savaşın'da bir hain tarafından 'Mustafa Kemal Paşa'nın adamı' diye ihbar edilip ve bunun üzerine üç yıldan fazla bir zamanı esir kampında geçiridiği bilinir.
Büyük amcam henüz buluğ çağından yeni çıkmış bir genç olarak girdiği Kurtuluş Savaşı'nı Atatürk'ü anmadan anlatmazdı. Zamanın ünlü isimlerin hepsine saygı duyardı fakat İnönü'yü nedense pek sevmezdi. Fakat Atatürk'ü anlatırken gözlerine yaşlar dolardı.
Yetişdiğim yer, Ege bölgesi olmasından dolayı çocukluğumda daha başka Kurtuluş Savaşı gazileri tanıma fırsatım oldu. Hiç birinin Atatürk hakkında kötü konuştuğunu hatırlamıyorum çünkü duymadım. Aksine, Atatürk olmasaydı biz bu savaşı kazanamazdık diyenleri çok duydum. Başlarında Atatürk'ün sadece var olması bile onlara destek olmuş.
Bugün şeriatçı kesimin Atatürk'e ne kadar olumsuzluk ve kötülük varsa atfetmelerine, o na hatta Deccal demelerini, yaptıkları olağanüstü büyük bir nankörlük olarak değerlendiriyorum.
Benim gibi Ege bölgesi insanına Atatürk'e karşı böyle bir tavırı anlamak mümkün değil. Atatürk'ün özellikle savaş sonrası getirdiği devrimler Ege bölgesinde belki en yüksek düzeyde etkisini göstermiştir ve sonuçlarını hepimiz görebiliriz. Ege bölgesi salt bir ziraat bölgesinden sanayi bölgesine dönüşmüş ve bugün turizmde dünyaca tanınan bir yerdir. Eğitim seviyesi oldukça yüksek olan bir bölgedir. Karşıtları yok değilse de, Atatürk'ün çok sevildiği bir bölgedir.
'Yurdumuzu yurt yapan, abalarımızdan kalan isimlerimizi korumuş olan, kadınlarımaızın ayağındaki donu indirtmeyen Atatürk' sözlerini çok duyardım orada.
Bugün ise bir avuç kendini bilmez şeriatçı kalkıp Atatürk'ü Allahın bir deneyi olarak, Deccal olarak, Tağut olarak tanımlamaları adeta hainliktir. Yaşadıkları Türkiye, Atatürk iiminden ayrı düşünülemzken bunlar yediğikleri çanağa sıçmaya kalkıyorlar. Bizleri bilgisizlik ve gafillikle itham ederken, bugün başında dövüştükleri ülkenin özgür ve bağımsız olmasını kimler borçlu olduklarını unutuyorlar.
Türkiye bağımsızlığını ve özgürlüğünü şüphesiz sadece Atatürk'e borçu değildir. Borçlu oduğumuz benim dedem gibi, byük amcam gibi daha nice isimsiz kahramanlar var.
Fakat bunların arasında Bedevi Muhammed kesinlikle yok.
Fakat bu güzel ülkeyi Bedevi Muhammed'in her türlü akıl ve ahlaktan uzak dinine kurban vermek isteyenler var.
"bizde sana söz veriyoruz rabbim, yaşadığımız süre içinde senin yolunda savaşcağız."
İyi güzel de.. bu yolun rabbinin yolu oldugunu nerden biliyorsun?...
Hem bu samimiyet nerden geliyor?...
Rabbin sana "sevgili kulum" mu demişte, bundan eminmiş gibi samimi diyaloglar!...
Eger Rabbin'de senin ona sırnaştıgın gibi seni seviyorsa nedir bu sitemkar hayat?...
Atalarımız, analarımız, bacılarımız türban için mi savundular bu memleketi?...
Türban için mi mücadele ettiler, acı çektiler, kahramanca savaştılar yoksa onurları, özgürlükleri ve yapılan zulme tepki gösterdikleri için mi?...
175 kg mermiyi kaldıran kuvvet gücünü kuran ayetinden mi yoksa daha sahip olduğu güclü motivasyonlamı başardı bu işi... Bu motivasyonun nedeni bilimsel olarak izah edilmiyor mu?... Kuran'la baglantıyı bu şekilde yapamıyor musun?...
Kardeş sizlere binlerce sorsak yine hapsoldugunuz o dairenin dışına çıkamıyorsunuz..
Hem cahilsiniz, Hem Rabbin yolunda savaşmaya soyunuyorsunuz!...
Bırakın Allah'ınızı severseniz...
O hem sizinle hem de gerekli olanla en iyi şekilde savaşmakta degil midir?..
Ateistlerin bir kısmı müthiş tutucudurlar,bu konuda İslamcılar yanında havasını alır,kızmayın hemen ateistlerin bir kısmının tutcu olduğuna dair sözler bana değil hacıya ait.Benimse öyle huylarım pek yoktur, kendi kendime sınırlamalar koymam aklıma eseni yaparım, burada yazmamada ondan Hocam.
“"bizde sana söz veriyoruz rabbim, yaşadığımız süre içinde senin yolunda savaşcağız."
İyi güzel de.. bu yolun rabbinin yolu oldugunu nerden biliyorsun?...”
Peki sen olmadığını nerden biliyorsun?, olmadığına dair vahiy mi alıyorsun, kalbineilham mı geliyor, yoksagökten sana melek inip o mu bildiriyor.
Ben sadece ihlaslı olarak kalbimden geçenlerisatırlara aktardım, bu seni neden bu kadar rahatsız ediyor.Dünya kadar ateist , inkarcı yazı varken sen bunları eleştirmek yerine bana takılarak sev ab mı alacağını sanıyorsun.
Onlar müminlere karşı alçak gönüllü ve merhametli,
Kafirlere karşı dik başlı ve onurludurlar”Maide 54.
”Hem bu samimiyet nerden geliyor?... “
Rabbimle ben aramda bir bağ kurup, onu dost edinmişsem, onun kopmayacak sapa sağlam ipine yapışmışsam, bu seni neden bu kadar ilgilendiriyor.Tüm inkarcıları halledin de sıra bana mı geldi ?.
”Rabbin sana "sevgili kulum" mu demişte, bundan eminmiş gibi samimi diyaloglar!...”
Ben yukarıdaki satırlarda öyle bir şey yazmadım, tüm insanların Allah katındaki konumları gaybtır.Fakat şu var ki ben onu çok seviyorum, ona layıkıyla kul olmak, yaşantımı ona adamak istiyorum ve “siz ona yürüyerek gelirseniz o size koşarak gelir” sözüne de iman ediyor bu çerçevede onu da beni sevdiğini düşünüyorum.Bunların seni neden bu kadar rahatsız ettiğini anlayandım.Bu şekilde olacağıma, inkarcı , isyancı olsamdaha mı iyi di?, bunlar seni neden bu kadar rahatsız ediyor açıklarmısın.
”Eger Rabbin'de senin ona sırnaştıgın gibi seni seviyorsa nedir bu sitemkar hayat?...”
rabbim kitabında buyurmuş ki:
“Müminler allah yokunda savaşırlar,
küfredenler se tağut yolunda”
Bilmem anlatabildim mi,
Anlaşılan senin bu tip problemlerin yok...
”Atalarımız, analarımız, bacılarımız türban için mi savundular bu memleketi?...”
Bir araştır istersen, Maraş nasıl Kahraman oldu, Antep nasıl Gazi oldu.Bunlar ilk okullarda anlatılan tarihi bilgiler, bunları da bilmiyorsan bayağı tarih bilgisi noksanın var, sana tarih anlatacak kadar zamanım geniş değil.
”Türban için mi mücadele ettiler, acı çektiler, kahramanca savaştılar yoksa onurları, özgürlükleri ve yapılan zulme tepki gösterdikleri için mi?... 175 kg mermiyi kaldıran kuvvet gücünü kuran ayetinden mi yoksa daha sahip olduğu güclü motivasyonlamı başardı bu işi... Bu motivasyonun nedeni bilimsel olarak izah edilmiyor mu?... Kuran'la baglantıyı bu şekilde yapamıyor musun?... “
Halep oradaysa arşın burada,
Bu her kesin gözü önünde cereyan etmiş ,
Yakın tarihte gerçekleşmiş bir olay.
O tekgülleyle ingiliz Oseanmuhribi sulara gömülmüş.
Tarihler zabata almış.Ben olayı böyle izah ediyorum.
Olayın bilimsel bir açıklaması varsa sen veya diğer arkadaşlarda
Onu o şekilde açıklasınlar.Ebabil kukalarının ebrehenin ordusunu mahvetmesini nasıl değerlendiriyorsun, motivasyon olarak mı ?.
”Kardeş sizlere binlerce sorsak yine hapsoldugunuz o dairenin dışına çıkamıyorsunuz..
Hem cahilsiniz, Hem Rabbin yolunda savaşmaya soyunuyorsunuz!...”
Benim satırlarımdan, yazdıklarımdancahil olduğumu nasıl bir metotla çıkartın, hangi kantarda tartın da bu sonuca vardın, pek anlayamadım doğrusu, beni de fazla ilgilendirmiyor.
Denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa Rabbimin ilmi yazmayla bitmez, şeytandan da daha bilgili olanı yoktur.Olaylarıcahillik bilgelik bazında değerlendiriyorsan, çok yanılıyorsun kurnada geçen ihalas lı olmak statüsü neyi ifade ediyorbirazda buna kafayı yor derim.
İzafi ben bu davanın için dün girmedim, yıllardan beri olayın içindeyim, adamın bakışından, nefes alışından, aklından geçeni hissederim.
Sen beni hiç tanımamağın halde kafana göre yorumlarlabelli şablonlara oturtmuş, benim kategorizasyonun dabulunanları da idama mahkum etmişsin.Farkındayım, neoİslamınKlasik bir temsilcisisin.
Edipten tut da, zeynep Kavakçı, Yalçın, kurandaki İslam kitabını yazan kadroya kadarbu ekolunsavunucularını çok iyi tanır yazdıklarını da satır satır bilirim.Belli konularda haklı olsalar dahi onların kibirleri ben doğruyu bilirim havaları gözlerini kör etmiş şeytan aleyhi lane ayaklarını kaydırmıştır.Sen onları ne derece tanıyorsun bilmiyorum, ben bunları yüzlerine de söyledim.
Peygamber sas. “kalbinde zerre kadar kibir olan cennete giremez “buyurdu.Kardeşim her önüne geleni mistik Müslüman sanıp damgalamaya kalkma, benim ömrüm biryanda İslam karşıtları , bir yanda da mistiklerle mücadele ile geçti, bu yüzden çokça aforoz edildim, başım gelmeyende kalmadı.Hiç önemli değil, biz bu yola girerken her türlü zorluğu göze alarak girdik.
Sana tavsiyem, insanları kategorize etme konusunda acele etme, hemen damgalama, bir ben en iyi müslümanım doğruyu biliyorum, diğerleriyse yanlış yoldapsikolojisini de üstünden at lütfen.
Şeytan aleyhi lane:
“ onlara sağlarından ve solarındanyanaşacağım” dedi.
Bu gün bir ateist endoğruyu bilen benim bu aklı kıt tesitlerin aklı ermiyor derkennasıl şeytanın SOLDANyanaşması üzerineyse,
“en doğru müslüman benim, diğerlerinin aklı ermiyor” deyip, kendini bir fasulyeden sanacak kadar kibirleri de gözlerini kör etmiş olanlar da, şeytanın SAĞDAN yanaşması üzerinedirler, bunu da unutma.
Kardeşim Kuranıçokça oku, başkalarını şeyhleri üstatlarını akıl hocası olarak görmekle suçlarken, sende onların konumuna düşme Allah sana akıl vermiş, kitabın Kuran, Rehberin peygamber as. Olsun, onlar sana yeter.
Sanki şeriatçı olmak bir suçmuş veya saklanılması gereken bir şeymiş gibi.İnsanların düşünce özgürlüğü içinde , istediklerifikre bağlanmasının normal bir olay kabul edeceğinçağa gelmene çok zamanvar sanırım, umarım ömrün vefa eder.
Be se sana seleninken Ateist oğuz demiyorum, Oğuz ateist olmuş olmamış çok umurum da, var mıölümden ve Allahtan kaçabilecek, ateist olsa ne olur olmasa ne olur.Yaşadığı sürece bırakalım insanlar ne istiyorlarsa özgürce o olsunlar.
Ben se şeriatçı olduğumu asla saklamıyorum,
BURADA HER KESE İLAN EDİYORUM,
BEN ŞERİATÇIYIM VE HER ŞEYİMLE
ALLAHIN ŞERİATININ YANINDAYIM.
Bu bizler için utanılacak sıkılacak ,
saklanacak bir konu değil tam tersi bir iftihar kaynağıdır.
OğuzTürkiye de İsalamın önlenemeyen yükselişinin bir takım çevreleri İslam karşıtlarını çok müthiş huzursuz ettiğinin farkındayım.İnsanların kitleler halinde Allahın dinini yaşamaya başlaması, alınlarının secdeye değmesi seni o kadar rahatsız etmiş ki tepkini belirtmeden edememişsin.
Yukarıda anlattığım salhanenin bir Cuma namazında olduğunu söylemişsin.Ben orda namaz kılarken sağa sola baktım seni orada göremedim,gördüm desem de kimse inanmaz her halde , oğuzun ne işi var, namaz kılmak için saf olan insanların arasında ?.
Bu olayın Cuma namazı olduğuna dair çıkartımını nasıl yaptığını açıklarsan çok sevineceğim.Yazdıklarımdan mı çıkartın, tahmin mi yürüttün, yoksa medyum Memişe mi danıştın, bir açıklama yaparsan iyi olur kanaatindeyim, her kes aydınlansın.
Senin seriatci olmani ilan etmene gerek yok ki... Kabak gibi ortada.
Zaten senin seratci olmaman sasirtir. Cunku sana en yakisan sey, seriatcilik gibi cag disi, ilkel ve yobaz dusuncedir... Uzerinde de hos durmuyor degil...
Benim icin ilginc olan, senin gibi ozgurlugun ne oldugunu bilmeyen, aklini Muhammed'in uydurdugu din ile yiyip bitiren birinin, yani bir seriatcinin, ozgur adi altinda gercekte seriat reklami yapan bir forumu yonetiyor olman.
""Ben orda namaz kılarken sağa sola baktım seni orada göremedim, gördüm desem de kimse inanmaz her halde , oğuzun ne işi var, namaz kılmak için saf olan insanların arasında ?.""
Son derece haklisin! Ben camiye ancak sıkıştığımda isemek icin giderim. Bos islerle ugrasip, gunde bes vakit tapinmayi sizin gibi kanmis/kandirilmis zavallilara biraktim...
""Bu olayın Cuma namazı olduğuna dair çıkartımını nasıl yaptığını açıklarsan çok sevineceğim.""
Durust olmayi becersen, ciddiye alinip seninle tartisma bile yapilabilir. Ama olamiyorsun. Aslinda sen de asagida soyleyeceklerimi cok iyi biliyorsun...
Ogle namazlarinda hangi cami doluyormus soyle de, gidip bir bakalim. (Mesela Sultanahmet, Suleymaniye falan...)
Siz muslumanlar camileri oglenleri ancak Cuma namazlarinda doldurursunuz. Onun da hepsi gosteristen ibarettir. Yani dostlar alisveriste gorsun...
Biz bu ulkede yasamiyormuyuz? Gormuyormuyuz sizin sahtekarliklarinizi, Allah'i kandirmak icin cumalari camileri nasil doldurdugunuzu?
This message has been edited by editor. on Aug 11, 2004 12:34 AM
yenicagri, bu kampta kadinlarda varmiydi? yoksa yine geleneksel
August 11 2004, 4:09 AM
islam adetlerine sadik kalip, HOMOFIL zevkleremi daldiniz?
özürlü siteye yazdimmi siliyorsunuz! surada rahat rahat bir sorayim.
allh neden homoseksüel? degilse:
1- sizin neden ona dogru domalmanizi istiyor?
2- imanlilarin homoseksüel olmasini neden istiyor. cennette gilmanlari vildanlari neden verecek size?
3- sen homoseksüel degilsen, sana verilecek gilmanlari naapmayi düsünüyorsun?
4- ISTEMEM! diye karsimi cikacaksin arapin sapik allahina?
sakin ha! yanarsin!
gözünü kapatip saaaaapcaksin mecburen...
allah herseye kaadirdir
yat asagi
amin
Senin samimi olduguna birşeyler yapmak istedigine eminim...
Ancak hedef olarak gördügün "düşman kuvvetler"in neler oldugu konusunda biraz sınırlı düşünüyorsun...
Sen biraz şablonlara takılmışsın.. Fotografa göre heyecanlanıyor, hüküm veriyor, hedef tesbit ediyor ve bundan son derece emin olarak kendini ortaya atıyorsun...
Bu yöntemle kurunun içinde yaşlarıda yakabilirsin...
Ben Edip yükselin falan filanın sadece isimlerini duydum.. Ne söylemiş, ne yazmışlardır bir haberim yok...
Hayattan konuşuyorum... "Ben müslümanım" demekle, o fotografa benzemekle müslüman olunmuyor.. Bunu sen de söylüyorsun zaten...
İslamın öngürüsü türban için, namaz niyaz için savaşmak degil, Hak için savaşmaktır...
Hak nedir?.. Kimindir?... Müslüman olmakla ani bir mucize gerçekleşip herşey bizim düşündügümüz gibi olmuyor!..
Vatanımıza tecavüze yeltenenlerin ne olduklarımı önemli yoksa ne yapmak istediklerimi?... Bunun hristiyancası, ateistçesi, müslümancası olur mu?..
Müslümanların çoguda bir çok ülkede aynı tecavüzlere kalkışmıyor mu?...
Bence Rabbine söz verirken hak için savaşmaya söz versen daha bir gözüne girersin gibi geliyor bana...
Ama sen müslüman olmayanların tümüne savaş açıyorsun.. Bu yöntemi ateistlerin salak olanları uyguluyor.. haklılar mı sence?...
Neyse uzun yazamıyorum... Türbandan, camiden, şundan bundan önce hak için mücadele etmeye çalışırsan daha güzel bir adam olursun şüphesiz.. Mesela işe Atatürk'ü severek başlayabilirsin!...
Bilindiği gibi Irak’ta Müslüman bir ülkeydi.Amerika Birleşik Devletleri’nin saldırısı ile hemen yelkenleri suya indirdi.Herhangi ciddi bir direniş olmadan ABD’ye teslim oldu,kısa sürede Bağdat ele geçirildi.Bu ülkeyi gelip evliyalar kurtarmadı.
Çanakkale’de Osmanlı ordusu dini motivasyonun yanı sıra Kuvai Milliye’nin(*) Türklük, bağımsızlık ve onur mücadelesi ile kazanıldı.Bu ikinci motivasyon, yobazlar tarafından ısrarla kabul edilmemeye çalışılıp,inkar edilmektedir.Yemen’de bizi arkadan vuran Arapların bize yine faydası olmamıştır.Yakın tarihe dönersek,İran-Irak savaşında da milli değerler dolayısıyla devletlerin ekonomik güç kazanma isteği etkili olmuştur.Yine Irak’ın Kuveyt’e girmesinde Irak’ın kendine göre tarihsel haklılığı ve petrol rol oynamıştır.
Zaten tarih boyunca askerler ya din,milliyetçilik duyguları yada ekonomik kazanımlar uğruna savaşmışlardır.Bir başka bakış açısından,olay derinleştirildiğinde, devletler din ve milliyetçilik motivasyonlarını çoğu zaman ekonomik kazanıma çevirmek için savaşmışlardır.Tüm bunlardan farklı olarak;Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında ise bizler ,saldırıya uğramış bir millet olarak, onur ve bağımsızlığımızın mücadelesini verdik.
Artık Dünya insanı olmamızın zamanı gelmiştir.Bu amaçla Birleşmiş milletler kurulmuştur.Bu kuruluşun amacı din,ırk,millet...vs gözetmeksizin,zulüme uğrayan her ülkenin yanına olmaktır.Ancak ABD ve İngiliz’ler ,Irak’taki bir çok olumsuzluğu bahane ederek,kendi milli dolayısıyla ekonomik kazanımları uğruna bu ülkeyi kan gölüne çevirmişlerdir.Demek ki insanlık, bir üst kimliğe geçmek için yeteri kadar olgunlaşmamıştır.Halbuki biz her şeyden önce insanız bu gerçeği asla unutmamalıyız.
(*)Bu kavram, Atatürk'ten önce de vardı,sonra da olmuştur.Ben Atatürkçülük hareketi ile yapılan "kuvai milliye ruhu"nu kastediyorum.Bu gün de bu bağımsızlık ,onur mücadelesi ve ilericilik ruhu içinde yapmalıyız derim.Ancak bu kisvesi altında kötü siyaset yapanları değil,Çanakkale,Kurtuluş savaşını bize kazandıran "kuvai milliye ruhu"dan bahsediyorum.
Hocam Alaprslam bizim forumun editörlerinden, fakat özgürforum loguyla girdiği için izafi karıştırdı sanırım, Alaparslan Avrupadan foruma katılıyor, benim olmam mümkün değil, usluptanda çıkaratabilmeliydin.
”Durust olmayi becersen, ciddiye alinip seninle tartisma bile yapilabilir. Ama olamiyorsun. Aslinda sen de asagida soyleyeceklerimi cok iyi biliyorsun... “
Asıl sen dürüst olmayı becer Oğuz.Sizin taktiğimizgözünüze kestiremediğinizle tartışmak ve itham etmek hatta dorp etmek suretiyle devredışı bırakmaya çalışmak.
Asıl sen dürüst ol.
”Ogle namazlarinda hangi cami doluyormus soyle de, gidip bir bakalim. (Mesela Sultanahmet, Suleymaniye falan...)”
İşte bak bu cümleler dahi dürüstlüğünü sergilemeye yeter, sıkıştığında için etmek için girdiğin caminin WC sinde , camiye açılan bir pencere mi var ki içersi doluyor mu dolmuyor mu görüyorsun, burada sen resmen yalan söylüyorsun.Kaldı ki WC ler kokuyla etrafa rahatsızlık vermesin diye , mümkün olduğu kadar caminin giriş kapısının uzağına yapılır.Belli ki çoktan beri bir camiye girmemişsin, girsen Türkiye’deki kültürel değişimi ve İslama olan teveccühün çığ gibi aratmasını fark ederdin.
”Siz muslumanlar camileri oglenleri ancak Cuma namazlarinda doldurursunuz. Onun da hepsi gosteristen ibarettir. Yani dostlar alisveriste gorsun...”
Buı söylediğin metafaizk bir olay, insanlaraın akıl ve kalplerin nasıl ölçüyorsun bir açıklada her kes öğrensin !.
”Biz bu ulkede yasamiyormuyuz? Gormuyormuyuz sizin sahtekarliklarinizi, Allah'i kandirmak icin cumalari camileri nasil doldurdugunuzu?”
Sahtekarın allahı olmaz, Allahı olanda sahtekar olmaz, adam sahtekarsa Cumada işi ne ?.Sahtekar para peşindedir, iş zamanı adam parayı bırakacak, cumaya koşacak öylemi Oğuz ?.İşiniz gücünüz müslümanlara çamur atmak.
Bu başlık ile ilgili bir yaklaşımı bilgilerinize sunuyorum:
Çanakkale'de 1971-1975 yılları arasında devamlı olmak üzere bulundum ve sonradan da hemen hemen 2 yılda bir ziyarete giderim. Gelibolu yarımadasını, savaş bölgesini kaç kere gezdiğimin sayısını bilemiyorum, herhalde 20 kez olmuştur.
Yetmişli yıllarda devlete ait bir müze yoktu savaş bölgesinde. Sonradan kuruldu.Bu müzeyi ilk ziyaret ettiğimde daha önce orada sergilenmeyen bir subaya ait mektup ilgimi çekmişti. En son geçen yıl gittiğimde yine okudum ve her okuduğumda çok etkileniyor, duygulanıyorum. Bu durum haliyle her vatanını seven Türk insanında doğal olarak olan bir haldir diye düşünüyorum.
Bu mektubun içeriği inanç kokuyor.Öyle ki oradaki savaşların gerisinde yatan vatan mudafaasının kutsaliyetine yönelik manevi yapının tezahürü.Atatürk de zaten bu duyguyu "bir kaç dakika sonra öleceğini bilen askerlerdeki -yüksek ruh-" olarak dile getirmişti.
Bu durum konunun yadsınamaz bir boyutu.Bunun üzerinden prim yapmak da, yok saymak da yanlış bana göre.Oradaki savaşların stratejik yapısı ve tarihsel verileri ziyaretçilere gerçek yönleri ile aktarılırken zaten gerisindeki manevi yanı anlamamak, şaşırmamak mümkün değil. Ben Napolyon'un o meşhur yenilgisi olan ve bir günde biten Waterloo savaşının yapıldığı alanı bir kaç kez görme fırsatı bulmuştum. Orada da bir duygusal atmosferi hissediyorsunuz ama daha çok savaşın stratejik ve sanatsal anlatımına konsantre oluyorsunuz.Vatan kavramının manevi kutsaliyetini ve dinimizdeki gibi bir şahadet arzusu ile vatan savunmasını çağrıştıran hiç bir atmosfer yok.Ama Gelibolu'da monoton bir tavırla savaş alanı gezmiyorsunuz. En azından hemen hemen her Türk ailesinden bir şehide rağmen bizlere neleri, nasıl bıraktıklarını haykırıyorlar adeta.Eğer oraları gezerken o savaş günlerine duygusal olarak sanal bir yolculuk yaparsanız sanki o toprağın altında yatan ecdatımızla kendinizi berabermişsiniz gibi hissediyorsunuz.
Bu çağrışımları zaten ziyaretçiler hissediyorlar sanıyorum. Bunun üzerinden manevi sömürü yanlış, ama yok saymak da yanlış. Orası sadece bir savaşın yapıldığı alan değil. Günümüzün hangi değer yargılarıyla Atatürk'ün de dediği gibi o "yüksek ruh"u açıklayabilirsiniz.İnsanın var olmasının sebebi olan canını, kıymetli yaşamını günümüzün hangi değer yargıları ile vatan uğruna feda ettirebilirsiniz.Gelibolu savaşlarının stratejisini orada görenler, savunmanın neler feda edilerek yapıldığını da düşünüyor ister istemez.Gelibolu savaşları -sadece bir savaş- olarak görülmemeli ve o sadece bu düşünce ile gezilmemeli.Anzaklar bile halen ecdadını yad etmek için düzenli olarak bölgeyi ziyaret etmektedirler.
Ben hurafe konusunda fikir edinmek isteyenlerin "kaybolan ingiliz askerleri" konusunu askeri kaynaklardan araştırmalarını öneririm.
Bütün bunlar orada yaşananları fiziksel anlamda olağanüstü göstermek değildir.Ama olağanüstü olan bir şey var ki o da orada şehid olan ecdadımızın "olağanüstü" maneviyatıdır.Bugün kendi neslimize ve yaşam değerlerimize bakıyorum da bizler onların değer yargılarından ne kadar uzağız yada farklıyız diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
