Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?Tabii ki insan olmaktır.Bu değeri, iyi ve bilgili insan olmakla ,geliştirmek ise en büyük katkıdır(İnsanın kendine yada başkasına yapabileceği).İnsanın dini olsun veya olmasın, insanın doğumunda sahip olduğu ve sonraki tüm eğitim ve öğretiminde ulaşabileceği en ileri noktada bile ‘’insan olmak’’ şuuru baki kalmalıdır.
Din,Irk,Milliyet...ayrımı olmadan her insanı kucaklamak ütopik bir düşünce gibi görünse de bir gün mutlaka olacaktır,olmalıdır.Birleşmiş Milletler bu amaçla kuruldu.İnsan hakları beyannamesi imzalandı.Avrupa birliği bu amaçla çalışıyor.Ancak Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere ,Irak’taki yanlış olan şeyleri bahane ederek ,kendi doğrularını daha harbisi kendi ülke menfaatleri için bu ülkeyi işkal ederek bu sürece ciddi darbe vurdular.Fransa ve Almanya ise daha şimdiden ,Avrupa birliğinin küçük ülkelerini ve aday ülkeleri sindirmeye çalışarak, bu birliğe olan güvenin sorgulanmasına neden oldular.
Demek ki Din,Irk,Milliyet...gibi tüm kavramlardan önde ve önce olan ‘’sadece insan olma’’bilinci, henüz en ileri sandığımız ülkelerde bile,tam gelişememiş.Yalın hali ile’’ sadece insanım ben’’ diye haykırasım geliyor.Sonra Dinim,milliyetim,ırkım,mesleğim...bilmem neyim budur...
Mozaiğimizi, azınlıkların nesli tükenmesin diye değil zenginliğimizi ve dengelerimizi koruyabilmek için ayakta tutmalıyız.
Saygılar.Hocam
This message has been edited by editor. on Aug 30, 2004 12:48 PM
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 12 2004, 5:10 AM
Sevgili hocam,
eğer bu yazdıklarını Jean Paul Sartre okusaydı hemen itiraz ederdi. Varoluşculuk felsefesinin çağdaş temsilcilerinden olan Sartre, insanın kendisi üzerinde bilinci olmadan hiç bir değere sahip olamıyacağını söylemiştir.
İnsanın değer sahibi olabilmesi için önce varolduğunun bilincine varması gerekir.
17. asırın filozofları varoluşdan önce fransızca 'Essence' denilen unsur olması gerektiğini söylemişler. 'Essence' sözcüğünün Türkçe'de, hulása, ruh, esans gibi karşılıkları var.
Jaspers ve Marcel gibi hıristiyan teist varoluşçu filozoflar varoluş'dan daha önce olan 'essence' kavramını Allah olarak tarif etmişlerdir ve Allah'ın örneğin bir sanatçı veya sanatker gibi önce bir şeyi tasarladığını, yani 'esans'ını üerttiğini ve daha sonra bu esans'ın varolma durumunua getirlidiği. Tıpkı bir demircinin önce demir e ve sonra ateşe bakarak ve eelrindeki aletlerin özelliğine göre bunların hepsinin özelliklerini bir araya getirerek yeni bir şey tasarlıyor ve ondan sonra cımbız, pense, çubuk gibi bir nesne üretiyor.
18. yüzyılın ateist varoluş filozofisinde Allah artık yoktur. Bilimin ve aydınlanmanın ilerdiği bir zamanda varoluş felsefesinde Allah kavramı kaybolmuştur. Fakat esans'ın varoluş'dan önce geldiği fikri kaybolmamıştır.
Bu fikir neredeyse her yerde karşımıza çıkar. Diderot, Voltaire ve hatta Kant dahi bu fikri takip etmiştir. Bu fikire göre insan (belli) bir doğal yapıya sahiptir ve her insan genel bir insan kavramının bir örneğidir. Başka deyimle, insanların belli özellikleri vardır ve her insan, ki nerede ve kim olursa olsun, ancak bu doğal özelliklerinin çerçevesinde kalabilir.
Sartre'nin temsil ettiği ateist varoluşculuk biraz daha somut. Sartre diyor ki, eğer Allah gerçekten yoksa ise, varoluşun esans'dan daha önce gediği en az bir yaratık vardır ve bu yaratık herhangi bir kavramla tanımlanmadan varolmaya başlayandır. Ve bu yaratık insandır veya Heidegger'in dediği gibi, insan gerçeğidir.
Peki, varoluşun esans'dan daha önce geldiği ne demek oluyor?
İnsan önce varoluyor, kendisi ile karşılaşıyor, dünya yüzüne çıkıyor ve bundan SONRA kendini bir kavramla tanımlıyor.
Teist varoluşcularına göre tanımlayan kavram varoluş'dan önce geliyor.
Sartre gibi varluşcunun kavradığı şekildeki insan eğer tanımlanamıyorsa, bunun sebebi, insanın başlangıçta hiç bir şey olmamasıdır. İnsan daha sonra olur ve kendi kendini nasıl yaratacaksa öyle olacaktır. Demek ki insan özelliği diye bir şey yok çünkü bu özelliği tasarlayacak Tanrı yok. İnsan varoluştan sonra kendi kendini nasıl tasarlıyorsa öyle olur ve bunla kalmayıp kendini İSTEDİĞİ gibi tasarlar. İnsan kendi ve kendini yaptığından başka bir şey edğildir.
Biraz daha basit olarak; İnsan kendisini nasıl ve ne yönde yetiştiriyorsa ancak o insan ve öyle olur.
Bu durum sübjekttifliktir. Fakat çağrıştırdığı kadar köyü değildir bu sübjektiflik. Bu, insanın bir taşdan veya sandalyede daha fazla bir haysiyete sahip olduğunu gösterir. Demek istenen, insan önce var, sonra kendini geleceğe atıyor ve kendsini bu gelecekte olacağı gibi tasarlıyor. İnsan kendinden tamamen sorumludur. Bu sorumluluk bireysel bir sorumlulukla bitmez. İnsan, tüm insanlar için sorumludur.
Dolaysıyla insan doğar doğmaz hiç bir değere sahip değildir.
İnsanın doğar doğmaz sahip olduğu dediğin/dediğimiz değerler, bizim o yeni doğan insana kendimizden verdiğimiz değerlerden ibarettir. Bir başka deyimle, ondaki değerler aslında bizim kendimizin sahip olduğu ve bize ait değerlerdir.
Bu sebepten, yeni doğmuş bir insanın sahip olacağı değerleri bilemeyiz çünkü o insanın esans'ı henüz oluşmamış.
Ontolojik açıdan her insanın sahip olduğu değerleri bir yana bırakırsak yeni doğan insanın sahip olabileceği tek değer, gelecekte değer sahibi olacağıdır. Çünkü gelecekte değer sahibi olmaması münkün değil. Tabii bu değerler senin benimkinden farklı da olabilir.
Evet, sevglili hocam.
Kuyuya bir taş attın, çıkar bakalım şimdi.
Bitirmeden söyleyim; Yukarda varoluculuk üzerinde yazılarım bu konuyu ancak ucundan sıyırmak kadar bir özetten ibarettir. Felsefeye özgü olduğu gibi, bu konunun çok daha fazla ve başka boyutları var.
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 12 2004, 5:58 PM
Hocam,
bu konu gayet ciddi ve enteresan bir konudur. İnsan'ın ne olduğunu ve nasıl bir yaratık olduğunu araştırmak yine insanın kendisi tarafından yapılmak zorundad dır. Bunu uzaylılar yapımıyor, hayvanlar da yağmıyor. Yapan ve yapabilen sadece biz insanlar varız. Fakat insanın kendisine objektif bir göz ile bakması imkansızdır.
Bu konu yüzyıllardır, hatta binyıllardır insanları meşgul etmiş ve etmye devam edecek.
Kuyuya attığın taş ile kasdım, ki anlamışsındır, sormuş olduğun sorunun çok boyutları var. Soru sadece etik ve ahlak çerçevesinde sınırlı kalmayan bir soru.
Gelecek cevapları heyecanla bekliyorum çünkü bu forumda bu hususta bayağı kafa yormuş katılımcılar var.
Sevgiler
Darvinist
P.S.
requiem için yazacaklarım hazır fakat asmak için bir kaç gün daha geçsin diye bekliyorum. requiem'in bugünlerde geçirdiklerini biliyoruz.
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 12 2004, 6:25 PM
İnsana paha biçilmez.. Bu bence hatalı bir yaklaşımdır. İnsan doğarken elbette paha biçilmez bir değerle doğar. Ama bu değer onunla ilgili bir kıymet değildir. Ana babası ve toplum ile ilgilidir. Toplum bir insana ne kadar değer veriyorsa, yeni doğan bebeğin de o kadar değeri vardır. Eski Arap toplumlarında, günümüz doğu ve uzak doğu kültür ve geleneklerinde, kız bebeklerin hiç bir değeri yoktur diyebiliriz.
Sartre'ın insana bu şekilde bir değer biçtiğini okumadım. Onun ve varoluşçuların genel anlayışına göre insan doğadaki canlılardan biridir. Kendini çok üstün görür ama değildir. Hassas ve duyarlıdır. Ama yeni doğan bebek çok ayrı bir konudur.. Onda potansiyel vardır. Bütün değeri bu potansiyelde gizlidir.
Soru bu şekilde sorulunca yanıtlanmasına olanak yoktur. Çünkü hayvanlar da aynen insanlar gibi, yavrularına değer verirler. Kurt'lar dişi kurtun doğurmasını büyük bir şölenle kutlarlar. Uzun uzun ulurlar ve neşe içinde çığlıklar atarlar. Delikten çıkan yavrularla oynarlar.. Onları yalar, öper, severler. Filler de benzer şekilde tepki gösterirler. Diğer hayvanların çoğu da..
Yeni doğana hiç bir yaratığın paha biçtiğini sannmıyorum.. Ama baba çoğu kere bu yavruyu canları pahasına koruyacaklarına göre, ana babada ve toplumda değer yargısı ne ise, bebeğin değeri de o dur..
Saptamalarınız çok güzel.Özellikle Hacı'nın konu başlığıma ve ardından gelen yazıma eleştirisi, akıllıca olmuş.
Çünkü,alta ki yazıma bakınca, konu başlığım biraz sırıtmış.Bunun nedenine gelince ;o yazıyı Özgür tartışma formundaki ,bir başlığa cevaben yazmıştım.Gerçi orada da biraz farklı anlamda kullandım.Sabaha karşı yorgun olarak(Herhangi bir felsefe kitabı yada ekolünden alıntı yapmadan)acele yazılmış birkaç paragraftı.Dikkat ederseniz tembellik yapıp ilk cümleyi başlık yaptım.Daha sonra okuyunca, bende çok beğenmedim.Aslında başlık ''önce insan olmak'' olabilirdi,sizin başka öneriniz var mı?Hal böyle olunca ,konu biraz değişik yönlere gitmiş.Benim hatamla da olsa iyide olmuş.Keza Hacı’nın dediği gibi doğuşumuzda biz ana baba,doğduğumuz ortam yada ülkenin ...etiketi ile doğarız...(O başlığa bu yanıt yerinde olmuş)
O zaman birde ilave yapalım fırsat eşitliği yada eşitsizliği nedir?İlkinin tanımı zor ancak ikincisinin kolaymıdır?
Aslın da benim kastetmek istediğim ‘‘önce insan olmak'' tı.Bunu biraz felsefe kitaplarını kullanarak ,çok daha önemlisi kendi görüş açım ve birikimlerimle kullanarak,açıklamaya çalışacağım.Tabii ki sizin katkılarınız önemli olacak...
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 15 2004, 1:14 AM
Sayfa-1
‘’insanın sahip olduğu en büyük değer kendisi ise, neden bir başka insan onu çok üzebiliyor ? ‘’
Knz,benden , şimdi fırçayı yiyeceksin:)İlk başlıkta sözü edilen insanın egosunun üstünlüğümü?Tam aksine eşit,erdemli ve bilgili olmaktan bahsetmişim.Sonrada’’Önce İnsan Olmak’’ diye ilavede bulunmuşum.Neyse aşağıdaki açıklamamı iyi oku sonra seni sınav yapacağım:)Tabii ki sana takıldım,ancak neyi kastettiğimi leb demeden Hacı anlamış,hakkını ona teslim edeyimde sonra...
‘’Başlıktaki ''önce insan olmak''tan kastımı, iyi etüt ettiğine emin misin?Bir insanın en yalın kimliği yada en üst kimliği nedir?’’
Sevgili Darvinist’e verdiğim bu yanıt aslında sana da yanıt olabilir,sevgili Knz.
Sevgili Darvinist,Jean Paul Sartre ve diğer örnek verdiğin felsefecilerden çok daha öncelere gideceğim.Merak etme zamanım olursa senin verdiğin felsefecilere hatta sonrakilerinede değineceğim.Unutma ki Sokrates gibi bir kilometre taşını atlarsak,bu düşünceleri bir kalıba yada temele oturmakta çok zorlanırız.
Ben zaten şu aralar tüm felsefeleri ,kronolojik olarak inceliyorum.Felsefe tarihindeki tüm görüşlerden ,bana göre doğru olanları alıp bir sentez oluşturmaya çabalıyorum.Çünkü inanıyorum ki tek bir ...İZM yada tek bir felsefi düşünce ,her şeyi açıklayamaz.
Felsefe Tarihi,düşüncenin öyküsüdür ve yalnız insana aittir.’’Ben kimim?Nereden geldim ve nereye gidiyorum?’’türü asıl sorular,felsefi düşünceyi doğurmuştur.O halde felsefe,insanın kendisini tanıması ve hayatını anlaması konusunda bir yaşama sanatıdır.Çünkü ‘’kendini bilen Tanrı’yı(ve evreni)tanır.Bu demektir ki insan kendini bildiği kadar Tanrısını tanır.Bilmenin sınırı yoktur.Anlaşılan o ki,kişinin kendisini ve evreni(dolayısıyla Tanrısını)tanımasının sınırı da yoktur.
Tabii ki bu çalışmam vaktim ve kapasitem ile sınırlı olacaktır.Bu görüşlerimi Ateistforum’da zaman zaman tartışmaya açacağım.
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 15 2004, 1:20 AM
Sayfa-2
‘’Önce insan olmak’’derken ,benden yüzlerce yıl önce,benim beynimdeki fikirleri çalan bazı filozofların görüşlerini hatırlatmak ta fayda görüyorum.
Felsefe tarihi okumak,insanın kendisini okuması,belki de kendine yer bulma uğraşısıdır.Yoksa kendinden uzak bir dünyanın varlıklarını tanımak yada tanımaya çalışmak anlamsızdır.Farklı coğrafyada ki ve çağdaki insanların sorduğu sorular ve aradığı yanıtlar,bizden asla çok farklı değildir.
Ne var ki ,felsefe tarihi okumak,felsefe yapmak anlamına gelmez.Bu yüzden felsefe okuyan çok,ama felsefe yapan azdır.Yani ben felsefe tarihinden alıntılar yapıp,şu anki yaşamımıza uyarlama yapmaya çalışıyorum.Gerçek anlamda felsefe yapmak biraz beni aşar.Bununla birlikte kendi çapımda,bütün bunlardan, bir sentez yapıp;kendi (dolayısıyla herkesin )hayatımın anlamını, felsefesini ortaya koymaya çalışıyorum...
Bunu yaparken de elbette sizlerin taktir,katkı ve eleştirilerinizi alacağım.Belki yazılarımın tamamını üşenmeden okuyanlar,inançları ne olursa olsun,sana katılıyoruz diyebilirler.Bu çok ütopik bir düşünce olmasa gerek.
Tekrar başa dönersek;Özetle;felsefe tarihi okumak,kendimizi okumak;felsefe yapmak,kendimizi tanımaktır.
Kendimizi tanıma gayreti,başkalarını tanımayı sağlar.Hatta o başkaları dediğimiz, gerçekte bizden ya da bizler olduğumuzu anlamamıza vesile olur.
Tarihteki bir filozofun getirdiği bir önerme,bir önerme, bir örnekleme,bir soru yada bir kavram,bizlerde yepyeni ufuklar açabilir.
Esas olan devinimdir,oluştur.Bitmiş olan bir şey yoktur.Benzeşmek aynılık değildir.Hayat ve insanlar var oldukça,kuşkusuz söylenecek daha çok şey vardır.Çünkü’’Yaradılış devamlıdır’’,’’Tecellide tekrar yoktur’’ ve insan her dem kendini yaşamaktadır,üstelik yeniden.İnsandan insana olduğu gibi,bir insanın bir ömrü hatta bir günü içerisindeki tasavvurları dahi farklıdır.Ve bu farklılık,zannedilenin aksine olumludur.
Benzerlik, aynı hamurdan olan,insanların aynı konuya duydukları ilgidendir.Bizi kendimiz yapan farklılıklarımızdandır.Bunu ancak,bakmayı görebilenler görebilir(Örneğin HACI)
Hiç benzeşme olmasa ,zerre kadar uyuşma olmazdı.Hiç farklılık olmasa,varlık ve oluşta anlam kalmazdı.
Düşünceyi salt kendimizdeki gibi sınırlamak ve düşünme biçimini sadece kendi şekliyle görmek, varlığı ve oluşu,kendinden başkasına hasretmemektir.Unutmamalıdır ki,nasıl sayısız insan varsa,o denli dünya görüşleri ve düşünme biçimi vardır...
Önemli olan kendimizi geliştirip,her gün kendimizi aşmayı denemek ve kendimizi dolayısıyla diğer insanları tanımaya çalışmak olmalıdır.
‘’Önce insan olmak’’kavramında yer yer alıntılı yazımla giriş yaptım.Bu tezimi felsefe tarihi açısından ispata ta çalışacağım.
Bunu yaparken de,
Eski Hint ve Çin düşüncesine bakışla(İlk felsefenin doğuşu) yani Sokrates öncesi felsefe ve bir dönüm noktası yada belki de en önemli kilometre taşı olan Sokrates’ten yardım alacağım.Darvinist’in(Katılımcı) bahsettiği felsefecilere ve bu günün felsefecilerine kadar, zor ama çok önemli bir yolculuk yapacağım.
Evet bence insan icin en buyuk deger sevgidir. Sevmek ve sevilmektir insani yasatan ve neslini devam ettiren.
Dogan bir bebek bir sevgi yumagi olan anne kucagina doguyor. Evet insana bu duyguyu kim verdi? Yeni dogan bir bebe elbetteki bu duygu olmasa yasamini devam ettiremiyecek yok olup gidecekti. Bu ayni zamanda diger butun canlilar icinde gecerlidir.
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 15 2004, 10:38 PM
Sevgili dostlar,
Sevgiden söz ediyorsunuz,ne güzel...Sevgili Hocam çok güzel ve belki de kimine göre ütopik olan yukarıdaki yazısını yazmış.Çokda güzel yazmış...Ellerin sağlık.
Ancak burada kafama takılan ve zaman zaman dindarlarında sorduğu gibi sevgiyi nasıl açıklayabiliriz.
Sevgi bir moleküler reaksiyon olabilrmi ? Yada kimyasal bir tepkime ? Ne dersiniz ?
HOCAM ın söylediği tasavvufi anlama gelebilecek şeylere katılıyorum.
Canlılık geliştikce ve evrim sürecinde en sona doğru gelindikce sosyalleşme başlıyor.Gerçi karıncalar ve arılardaki sosyalleşme ayrı bir tartışma konusu olabilir.Burada insanda söz ettiğimize göre ondan konuşmamız gerekir.
İlkel insan hayvandır(insan zaten bir hayvandır).Hayvandır derken ilkel olduğunu söylüyorum.İç güdüleri daha fazla mantığı daha az çalışıyor.Zamanla sosyal yönü daha ağır basmaya başlıyor.Önce sadece kendisi varken sonra ailesi,daha sonraları aşiretleşiyor.Buda yetmiyor din ekseninde ümmetleşiyor.Yetmiyor millet oluyor.Artık globalleşiyor,dünya denen yuvarlak üzerinde insanlık oluşuyor.Bu insanların dilleri,renkleri,dinleri,mezhepleri,cinsleri önemsiz hale geliyor.İşte insanoğlunun evrimi...
En sonunda sınıfsız,sömürüsüz,savaşsız,devletsiz bir dünyamı olacak yoksa ?
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 15 2004, 11:35 PM
İnsan olmak güzel bir şey.. Gurur duyulacak bir şey değil ama, kesinlikle istenilen bir şey.. Dünyadaki en zeki yaratık olmayabiliriz. Zekayı değişmekte olan koşullara uymak melekesi olarak tanımlarsak, ispermeçet balinası ve zor koşullarda yaşayan bazı deniz memelileri insandan daha zeki yaratık olabilirler. Ama entel olmak insana has bir ayrıcalıktır. İnsan yalnız değişen koşullara uyum yapmakla kalmaz, kendi koşullarını kendisi yaratır. Bu da zekadan daha farklı bir yetidir. Entel olmanın tipik gösterisidir.
Entellektüalite insanın sahip olduğu, onu hem aydınlığa çıkarmış ve ilerde daha da aydınlatacak, hem de bir gün acımadan karanlığa gömmekten çekinmeyecek olan müthiş bir değerdir. İnsan denen hayvanın sahip olduğu her şey bu değerde saklıdır. Dolayısıyla ona paha biçmek zordur. Entellektüalite tek bir değer değildir. İnsanlarla ilgili birçok değerin bir araya gelmesinden oluşmuştur. Bu değerlerin tümü iyi ve üstün meziyetler değillerdir. İyilerine her zaman kötüleri de eşlik ederler.
Evet.. İnsan olmak çok güzel bir şeydir ve ben insan olduğuma çok memnum. Bu dünyayı, evreni gördüğüm, tanıdığım ve öğrendiğim için, benim uymak zorunda olduğum yasalara güneşin, ayın, diğer yıldızların ve galaksilerin de uymak zorunda olduklarını bildiğim için ve diğer canlılardan farklı olarak o yasaları bulup çıkarma ayrıcalığına sahip olduğum için, insan olduğuma çok memnunum.
O yasaları bulup çıkarmasaydım, bilmediğim, doğalarını yeterince anlamadığım ilke ve yasalara, rüzgarın önünde uçan bir yaprak misali, karşı gelmeye çalışmadan boyun eğmeye zorlansaydım, aynı zevki almayacaktım. İnsan olmak çok güzel bir şey.. Çünkü biliyorum ki hem doğanın bir parçasıyım, hem onun ve kendimin ne olduğumuzu biliyorum, hem de ona ve kendime bir düzen ve şekil verebiliyorum.. İnsan olmak çok güzeldir diyorum. Çünkü biliyorum ki beni yaratan evrenin bilinciyim. Yalnız onun bir parçası ve bir tür artefaktı değilim.... Onun varlığına anlam veren ve o anlamı yalnız kendinde değil, onda da arayan ve bulan bir entellektüaliteye sahibim..
Aslında entel olan kim değil! Ne.. Ben miyim entel olan? Yoksa evren mi? Ben onun küçük ve mütevazi bir parçasıyım. Olmasa da olabilen bir öğesiyim... Entel olan evren.. Ama yine de insan var olduğu için entel, evren... Ben olmasaydım kendinin farkına bile varamayacaktı, evren..
Ben yine de aşırıya kaçmak istemiyorum. Büyük manzarayı görmezden gelelem.. İnsan olarak kendimi tek değerli varlık olarak kabul edemem. Tek başına değilim.. Diğer canlılardan dolayı bir değere sahibim. Tek başına değersiz bir matahım...
Bunu asla unutmamalıyım.....
Evet.. Ne diyorduk..
Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
Kendi geleceği söz konusu ise..........
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 26 2004, 2:19 AM
Başlığa aldanıp hayvanları sevmediğimi sanmayın.Ben fanatik bir hayvan severimdir.Başka bir başlıkta onuda ele alabiliriz.Ancak Felsefe tarihi ile yazımın devamı gelecek.
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 27 2004, 1:12 AM
Eski Hint ve Çin Düşüncesine Bir Bakışla Sokrates Öncesi Felsefe:
Evet,yazımın başlarında’’Önce insan olmak’’ ile neyi kastetmek istediğimi kabaca açıklamıştım.Şimdi ise ilk olarak felsefi düşüncelerden ki;bunlar felsefeyi sistematik olarak,yazılı forma aktarmış medeniyetlerdir.Hint,Çin ve Grek uygarlığı olup,bunlardan,ben tezime satır başlarını alarak destek arayacağım.
Ancak şunun altını da çizmeliyim ki ;Sokrates’e gelince tezime daha geniş
destek bulacağım.Daha sonra ,bu konuda çok önemli olan kilometre taşı olan,Sokrates’i geride bırakıp bu günkü felsefecilere kadar uzun bir maraton koşacağım.Umarım bu maratonu tamamlayacak nefesim olur.
Eski Hint ve Çin Düşüncesine Bir Bakışla Sokrates Öncesi Felsefenin çok sayıdaki temsilcilerinden ,Konfüçyüs’ü seçeceğim.Bu dönemin en önemli hümanist temsilcisi olan Konfüçyüs’ten bahsederek; İlkçağı ‘’önce insan olmak’’ın, ne demek olduğunu ve bunun önemini vurgulacağım.
Konfüçyüs,tabiat felsefesi ve din felsefesiyle çok az ilgilenmişti.Daha çok Sokrates’in yaptığı gibi birey üzerine odaklanır.Bu tutumu gayet veciz olarak şu ifadede açığa çıkar:’’Ahırlar yandığı zaman,saraydan dönüşünde ’Kimse yaralandı mı?’diye sordu,atları sormadı’’*Doğru davranışın kriteri insanlık kavramında özetlenir. Konfüçyüs insanlığı,Dağdaki vaazda verilen mesajı hatırlatan kelimelerle taşır:’’Tzu-kung’ insanların her zaman takip edebilecekleri tek bir değiş var mı?’diye sordu.Efendi ’ belki de saygı üzerine olan deyiş:Başkalarının sana yapmasını istemediği şeyi den de başkalarına yapma’’(15.Kitap,23.parça,sayfa 198).Kişinin komşusunu sevme fikri, Konfüçyanizmde sıklıkla ’ölçü ilkesi’ olarak adlandırılır:Başkalarından beklentimiz,bizim başkalarına karşı davranışlarımız için mihenk taşı olmalıdır.
*Buradaki ve daha sonra gelen alıntılar Konfüçyüs’ün Analektleri,10,kitap,12.fragmandan alınmıştır,çeviri Arthur Waley,Londra,1964.
Ha bu gun ha yarin yazayim diyinceye dek konu dagilmis bile...
İnsanin dogar dogmaz sahip oldugu "deger","anasinin memesi"dir.
Baska da bir degeri yoktur.
Bundan sonra gelisen deger ise,"yasama icgudusu" olmalidir.
Ardindan ayaklari yere basinca bir deger daha kesfeder.."kaka"si....O na ait olan, kendi imalati olan tek sey,tek deger...
Kopek yavrusu icin de degisen bir sey yoktur.Ayni degerlerle yetinmek zorundadir bir sure..
İnsani diger memelilerden ayiran tek deger ise "bilinc" tir ve cok sonralari kazanilir.
Bilinc,dogmatik degildir.Ebeveynin yetisi oraninda edinilen bir degerdir.Bilinc asilama ozel bir birikim ve caba ister.İste bu yuzden biri birimizden farkliyizdir ve bizlere asilanan degerler birbirinden farklidir.
Bu konuyu felsefi olarak derinlestirmek cok kolay,ama ben asil sorunun bicemine takiliyorum.
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 27 2004, 10:27 PM
Sevgili Ali Oktay ,aynı eleştiriyi Darvinist'e yaptı .Buna bağlı olarak,Ben konuyu başlıktan bağımsız olarak daha da açtım.Altını çize çize ''Önce İnsan Olmak'' diye sevgili Darvinist'in uyarısını dikkate aldım.Dikkat edersen konu bu mecraya(''Önce İnsan Olmak'') doğru yöneldi.
Haklı olarak sende tabelaya bakıp yorum yazdın.Vaktin varsa tamamını oku.Darvinist hocamın da bu yönde katkılarını beklerim,öyle uzak durmasın.Çünkü onun düşüncelerine her zaman değer vermişimdir.Her ne kadar Requiem ve bana olan sözlerini yerine getirmesen de:)
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 28 2004, 9:10 PM
İnsan doğumunda büyük bir potansiyel olarak doğar.Onu kinetik enerjiye çevirmek insanın
elindedir.Bu da ancak doğru felsefe geliştirebilmesi ile mümkün olur.Bununla birlikte,bana doğru nedir diye sorarsanız bunu tek yanıtı gerçekten zordur.Aslında doğru ve yanlış nedir diye başka bir başlıkta bu kavramlar tartışılabilir.Ancak tüm büyük felsefeciler hep bu iki sorunun yanıtını aramışlardır.
Ben sıradan bir insan olarak; bu felsefecilerin bana uygun gelen düşüncelerinin sentezini yaparak ,her şeyden önce ‘’önce insan olmak’’ ne demektir?Bu sorunun yanıtını arayacağım.İnsanlık ve dürüstlük açışından kendimi geliştirmeye çalışacağım.Bu bana büyük haz vermekte.Bu hazzı doyasıya yaşamak için bu konularda bilinçlenmeğe çalışmaktayım.Çünkü çok iyi bilmekteyim ki ben doğduğumdan beri hep kendimle baş başaydım.Geçmişime bir baktığımda en iyi dostumda en kötü düşmanımda hep kendim olmuşum.Tamam şimdi bana çevre de önemlidir diyeceksiniz.Ancak kendinize şu soruyu sormanızı öneririm;Nereye kadar?
Ben bu yazımla bireyciliyi ön plana çıkardığımın farkındayım.Ancak toplumun yapı taşları bireyler değil midir?İlk önce ‘’hepimiz birimiz için diyorum sonra ‘’Birimiz hepimiz için’’ diyorum.Zaten yumurta mı tavuktan yoksa tavuk mu yumurtadan gibi bir şey.Aslında çok farklıda görünse ikisi de aynı kapıya çıkar.Gerçi felsefelerde bunlar iki farklı yaklaşımmış gibi anlatılır.
Bu açıklamalar gerekliydi ancak bu dipnotlardan sonra konuya tekrar geri dönmeliyim.Çünkü koşacak daha çok yolumuz var.Türkiye’de(Bir reklam filmi) koşucuları koşarken ve ayı zamanda kameraya alırken, onları geçen bir kameraman tiplemesi var.Hacı’da öyle yapıp,bizi izlerken, arada bir tur bindirse de biz moralimizi bozmadan maratona devam etmeliyiz.
Bundan donra sayfa-4 daha doğrusu 3'e geçeceğim.Bu açıklama olduğundan sayfa no su vermedim.Gerçi diğer yazılarım sentezdi,çoğu benim fikirlerim de vardı....
kişiden kişiye göre değişir görecedir.Senin için farklı bişey benim için farklı işey eee bunun konuyla ne ilgisi ki boyle bir topiğ açıldı çok saçma biraz realist yazılar yazalım
ATHEOS
Re: Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?
August 30 2004, 2:18 AM
Herkes tabelaya yazı yazdığından;
Defalarca ikaz etmeme rağmen ,uzun yazılar içinde ,yaptığım düzeltmem ,kaynıyor.
Durum böyle olunca da herkese tekrar sil baştan
izahat veriyoruz.Sonra asıl konuya tekrar dönmek zorlaşıyor.
Oğuz hocam,topicimi baştan beri
izleme fırsatın olmuşsa bunu fark etmişsindir diye düşünüyorum.Eğer teknik olarak mümkünse ve sizde angarya şeklinde algılamazsanız başlığı''Önce insan olmak'' şeklinde değiştirebilir miyiz?
Sperm yumurtayı deldiği anda insan oluyoruz zaten...
August 30 2004, 3:56 PM
Hocam doğruyu 9 aylık bir gecikmeyle yakalamış olsa da, bana göre insan için en büyük değer onun akıllı olmasıdır!...
Akıllı ve -iyi ya da kötü- fikirli olmasıdır...
Yoksa bu forumda olduğu gibi "benim değerim daha güzel" tartışmaları yapılır mı hiç?...
En önemli değer Akıl...
Ondan da önemlisi o aklı işletmek...
Tıpkı Kuran'ın söylediği gibi....
Zaten önce insan olmak Kuran sloganıdır... Kuran'da ırk, millet, dil, din ayrımı yapılmaz...
Tek dışlananlar zulmedenlerdir... Ve hatta Kuran "kendine zulmedenleri" bile uyarır, onları bu zulümden çekmeye, kurtarmaya ve buna engel olmaya çalışır...
Haklısın Oğuz ,o yönünü hiç düşünmemiştim.Ancak yine de böylesi daha iyi oldu.Bundan sonra daha dikkatli oluruz.
Bana en çok keyif veren topicim herhalde budur.Biraz yavaş gidecek ama inancı ne olursa olsa herkese hitap edecek.İzafi'nin katkıları da güzel.Ancak benim bahsetmek istediğim her inançtan ve inançsızlıktan arındırılmış olarak, iyilik yapmaktan karşılık beklemeksizin haz duyabilmek.Her neyse asıl konuya devam edeceğim.
Konfüçyüs,sistemli bir felsefe geliştiremedi.En başta insan ilişkileri konusunda faydalı tavsiyelerde bulundu ve hikmetle ilgili kendine özgü bir öğreti geliştirdi.Hayatı boyunca çok sayıda talebesi oldu.Bu pragmatik eğilimli Konfüçyanism Çin kültüründe ve toplumunda günümüze kadar önemli rol oynamıştır.Pratik felsefeyi cümle kalıplarında,vecizelerde ve denemelerde sunmak modern Çin’de bile sıra dışı değildir.(Mao’nun Kızıl Kitabıyla karşılaştırınız,Başkan Mao Tse-Tung’dan Alıntılar)
Konfüçyüsçu ahlak,Mencius ya da Meng Zi(M.Ö.yaklaşık 371-289)tarafında daha da geliştirilmiştir. Mencius, Konfüçyüs’la aynı çizgide,insanın doğuştan iyi olduğuna ve bu iyiliğin eğitim aracılığıyla geliştirebileceğine inanır.Bu dönemde yaşamış olan bir çok Çinli
Filozof gibi Mencius da hayatını,prenslere iki esas erdem;insanlık (jen) ve dürüstlük(yi) konularında yol gösterdiği saraylarda geçirmiştir.
Not:Konfüçyus kısmı, bu sayfada bitti.
Aslında bu tür felsefecilerin tekiyle ilgili bile
sayfalar dolusu çok sayıda kitap var benim
yolum uzun o yüzden kısa geçiyorum.İsteyen gelip katkıda bulunabilir ben de belki zaman zaman geriye
dönüp biraz açabilirim.
M.Ö 600’den 450’ye kadar süren dönemdir.
M.Ö 450 civarında,’’insan merkezci (anthropocentric) döneme’’
(Yunanca anthropos,’’insan ’’)geçerken bizatihi insan ilgi odağı
haline gelir.İnsan artık sadece düşünen değil ,aynı zamanda eylem
halindeki bir varlık olarak problem haline gelmiştir.Bu dönemde
benzersiz bir şeyde başarılmıştır(Yunan filozofları);Hatalı olanın
başkaları değil de kendileri olup olmadığını sorgulamak,üstelik bu
soruyu sarih ve objektif bir tavırla tartışmak.
Ancak bazı sofistler,doğru ve adil denen şeyin aslında sadece keyfi
bir gelenek ya da yöneticinin insanlara kabul ettirmeye zorladığı şeyden
başkası olmadığını iddia etmişlerdir...Böylesine bir relativizmden dolayı
Sofistler,yavaş yavaş halk desteğini yitirmeye başlamışlardır.Bundan dolayı
ben, bu dönemin konu başlığıma destek veren birkaç kilometre taşına değinip
Sokrates üzerinde duracağım.Tabii ki Sokrates’e gelmeden birkaç kişi var.
Protagoras(M.Ö. 481-411)
‘’İnsan,her şeyin ölçüsüdür’’ifadesini kullanmıştır.Eşya kendisini,olduğu
gibi insanlara aşikar kılmaz;her zaman eşyanın,sadece belli yönleri ya da
özellikleridir insana belli bir zamanda kendilerini sunan...
Protagoras,şunu da söylüyor:’’Tanrılar düşünüldüğünde,varlar mı yoklar mı
,şekil olarak neye benziyorlar,emin olamıyorum;zira kesin bilgiyi gizleyen çok
şey var,konunun muğlak oluşu ve insan hayatının kısalığı’’...
Bu filozof çok derin birisi.Protagoras’tan birkaç satır daha yazman lazım..
MKTURK dediğiniz o adam yapsa yapsa ilahi yapar bilimi bırakın felsefe bile deil.Camida fetva verir dua eder.Yuh size göya ateistler bir demusloları karalıyornuz.MKTURK ten daha yobaz bir muslo mu var.
MKTURK le geçen sefer pır pır pır pır ilahisini söylüyorduk.
PIR PIR PIR PIR PIR PIR KAFASIZLAR UÇTU
ATHEOS(tentalo-morelo)
hocam bu sayfa çok güzeldi. yartık eni sayfaya link yaparsın.
hocam benim virus spy... unuttum gibi bişey,..
benimki japon olmaz çünkü kızılsakal'dan yeni bir mail gelmemişti. hatta kimseden mail gelmemişti.
galiba çok eskimişti herşeyi