Aktörlük yapamam sanırım ,çünkü ben en zor zamanlarımda bile oynamadım,oynamayacağım da…ama senaryo yazabilirim ,sanırım…benim bu senaryomun ,uydurma formülasyonları,cicili bicili terimleri de yok ama en az ONLARIN büyüklere masalları kadar dikkate alınabilir… onların , EVRİM’İ kabullenmesi rasyonel değil ama psikolojik,sosyolojik demiştim…benim masalım da tamamen hayal ürünü;nasıl alırsanız,alın !...( ve PERDE açıldı….)
DÜNYA : Ben küçük mavi bir küreyim , ''Evrenin kenar mahallesine'' atılmışım diyorlar ama ''TEK''im işte , ''Dön'' dendi ,ben ne yapayım?... Hep bu insanlar var ya,hep onlar işte ! Yolumda uzun ama hep aynı sıkıcı tur ,dön de dur , bir de kendi etrafımda dönmesem,başım da dönüp duruyor ya, hele o güneş var ya her tarafımı yakıyor,bir o tarafımı ,bir bu tarafımı ama her zaman da bir tarafımı yakıyor,neyse ki Kutuplarımda buzullarım var da soğutuyor biraz , aklım başımdan gidip de rotamı şaşırıp ,karanlıkta kaybolmak da var… Ah o atmosfer yok mu ya,hep bu onların sebebi,o var ya ,bu canlılar da yaşayacak diye,ama isyan yok,ne kadar da sıkılsam hep aynı sıkıcı turu ,hep aynı zamanda atmaktan,görev kutsaldır…Şu çekirdekteki de bitse artık da ,ben de dinlensem biraz….
GÜNEŞ : Bana ne kızıyorsun ya, ben sanki çok mu memnunum hayatımdan, ''patla'' dendi, ''yan'' dendi ; ben de hem yanıyorum hem dönüyorum,görev işte başa gelen çekilir…
Bitkiler fotosentez yapacakmış, daha bir yığın ıvır zıvır…
AY: Ben pek rahatım,ne üstümde bir yüküm var,ne de gelen gidenim bazen mehtap olurum insanlara,hiçbir konuda sıkılmasınlar diye…
OKYANUS : ( ocean: denizlere de ocean denir ) Ama beni çekmekle ne geçiyor ki eline ?; her akşam ,her sabah sularımı bir ileri,bir geriye ; gerçi güçleniyorum o zaman ,dalga yapıyorum,temizliyorum kendimi,onca akarsuyun getirdiğini nasıl temizleyeyim başka,bir de tuzluyum ki sormayın,kokmayayım diye…görev işte…
AKARSU : Ne olmuş taşıyorsam sana üzerimdekileri,ben istemez miydim göl gibi sakin,rahat yaşamayı,ama ''AK,götür'' dendi bana da ,insanların artıklarını denize taşıman gerek dendi,O yağmur yok mu ? Hep o beni kabartan bu kadar…ama görev işte, akar dururum…
GÖL : Ben mecbur muyum ?Görev işte ,''dur'' orada dendi,yağmur yağsın da ,yağmadığı zaman fazlası sende biriksin diye… tuzum da yok ki kokmasam ,çok utanıyorum,kokuyorum ama kirletmeseler beni…
YAĞMUR: Sanki ben çok meraklıyım,kilometrelerce yüksekten düşüp durmaya,nasıl da canım yanıyor,ama sizin gibi isyan etmiyorum,bulutlara sorun ,o beni taşıyıp duruyor !
BULUT: Ama,beni de rüzgar iteleyip ,duruyor,senin ağırlığın yetmezmiş gibi ,bir de elektrik çarpıp duruyor…
RÜZGAR: Senin ağırlığını da çeken benim canım,toprak bağırıp duruyor başımda; yağmur,kar,dolu,hepsine razıyım , ''ne olursa olsun razıyım ,yağ'' diye…
TOPRAK :İnsanlar,hayvanlar başıma üşüşüp ,duruyor; ''hadi üret,hadi çıkart ''diye,bitkiler sessizce yalvarıyorlar… ama su lazım ,ne yapayım ki?
RÜZGAR :Alet yaptılar ya,kuyu açsınlar,Yer altı suyu alsınlar!
TOPRAK:Hayır yeterince deprem olmadı bu sene,su yapamamış yer altı…
DEPREM : Ee,ben ne yapayım, sallasam bir türlü,sallamasam bir türlü ; ''ya kıtlık,ya yıkıntı! '' …Bana da ''Ol '' deniyor !
TOPRAK: Ee, ''benden ev yapmaya '' kalkarlarsa tabi ki yıkıntı !
KİRAZ : Toprağın sesini mi duydum? Gene dönüyor bu dünya ya,gene kış geliyor,eyvah sonra gene yaz gelecek ,insanlar gene meyve diyecek! Ben en iyisi yapraklarımı dökeyim de ,korunayım,nerdeyse ölecek gibi oluyorum ama gene yaz,gene meyve..ooffff,off! Görev işte…
ÇAM:Hangisi o ağlayan, kiraz mı, elma mı? Nankör '' ŞEY '' ne olacak ,ne güzel dinleniyor işte,biz ne yapalım ya ? , pis havayı çek, temiz hava ver;pis havayı çek,temiz hava ver,yaz kış ,NEDENmiş ? ,bizim görevimizmiş,bu hareket eden yaratıklar, temiz hava soluyacakmış.NEYSE Kİ BU DÜNYA KENDİ ETRAFINDA DA DÖNÜYOR DA GECE OLSUN RAHAT EDİYORUZ, GÜNEŞİ DE TURLUYOR DA ÖBÜR YARIMKÜREDEKİ ZEVZEK KİRAZLAR YARDIM EDİYOR…
KOYUN: Mee, bizim ne suçumuz var ki ? Daha çok ürememiz,süt vermemiz,yetmedi kesilip yenmemiz için beslenip duruyoruz,haklısın ama seni de kesiyorlar değil mi?Başına üşüşüp duran sinekler yok ama senin de hiç değilse…
SİNEK: Uç da dur, ne yapalım ya ? yükümüz ağır, yumurta içinde kurtlar taşıyoruz,leşleri çürütmek için…
KOYUN: Bu leş dediğin ne? Bırak,FOSİL olsunlar…
SİNEK: Hayır onlar,mazide kaldı,biz onları hiç görmedik; petrol,kömür olsunlar diye ölmüşler de gömülüp kalmış derinlerde zavallılar, ''insanlara yakıt olsunlar '' diye..
KOYUN :Ama hani çamları kesiyorlardı ya ?
SİNEK: Hayır nihayet anladılar artık,çamların onlar için ne kadar değerli olduğunu ama HİKMETİNİ anlamadı bazısı ,korumaya çalışıyorlar artık,çok çoğaldılar ,bu petrol,gaz da olmayaydı ne olurdu ,bu çamların hali ya… '' Snıff,snıff ! Koku alıyorum '' , biri daha ''geçiyor''… Ben uçayım da artık ,TABİAT ANA konuşsun artık…
Burada adını anamadığımız,her tür canlı,cansız,hayvan,bitkiyi de içimize aldık,siz ekosistem,kozmoz dediniz ama ’’ben tek başıma bir hiçim’’ , hep beraber toplandık ve ''olduk''… '' Yaşayarak,öğrenmedik senin gibi, öğretildiğimiz gibi yaşadık,yaşıyoruz ! '' ve NEDEN sadece siz İnsanoğlu için,ve NEDEN sadece sen aramızdan ''En üstün kılındın ! ''. Bizi dağıttın,parçaladın,yordun,kirlettin,yok ettin ama sesimiz çıkmadı ama yetmedi , hep akılıydın ya hep gerçeği aradın ,bizi göremedin yanı başında,bir de Peygamberler gönderdi sana,ama akıllısın ya, bir süre sonra,gene ayağa kalktın; ''Hayır,ben akıllıyım sizden,ben yaptım ! '' diye,ama her defasında gene Elçiler geldi doğru yolu bulasın diye, ama artık yağma yok insanoğlu,Senin halin ne olacak ? Sonuncusu da geldi 1400 sene oldu,ama halen akıllanmadın ? İşte bu… VARLIK ( Causality ) ve Amacımız ( Purpose ) ( NEDENİMİZ…)
''Nasıl oluştuğumuzun bir kısmını çözdünüz de bilimle ?..'' de ''OL''durulduğumuzu ve NEDEN’ini anlayamadı bir kısmınız…
SONER : Bu senaryoyu , ‘’ŞEY’’e adıyorum…Nerden ,nereye ? BİRşey’den , Soner’in mizah duygusuna ! ( hormonsuz…

) Bu senaryoyu, hayvanlarda iki uç örnekte ''koyun ve sinekte'' bıraktım , isterseniz diğerlerinden de devam edebilirim…
ONUR TOLGA yazmış ;bu ne kendine iman ya ? ( git,bilim yap o zaman ; aksini iddia etseniz de hiçbir engel yok: tam geçirgen zarlarınız dışında ) '' BİZLER DAHA MI ZEKİYİZ ? '' diyor , ''SENDEKİ O KALP OLMASA , NEYE YARAR O ZEKAN ? '' , şairin ''NEYE YARAR GÜZELLİĞİN,BENDEKİ BU SEVGİ OLMASA ? '' misali ; onun için ki artık, batı IQ ( intelligence quotient ; zeka niteliği ) demiyor, EQ ( Emotional Q : duygusal nitelik, HQ : hormonal Q değil ) diyor ; zavallı,sefil batı bilimin….
SEÇKİN yazmış ;neden Şımarık ? diye ( Charlie amca yazıma ) : Eskiden zavallı olan ama hırsızlıkla,Korsanlıkla; o zamanın en zengin ülkesi olan İspanyol gemilerini soyarak geçinen ,ama zamanla güçlenen,kendini ''üzerinde güneş batmayan ülke '' diye tanımlayan,avrupayım ben diyen ama sıkıya geldi mi '' hayır,ben KITA AVRUPASIYIM '' dünyanın en ŞIMARIK sömürücü ülkesi neresi bilin bakalım, D.W.’NUN ÜLKESİ işte….
Köpek ,neden ağlar ? diye sormuştum ama cevap gelmedi, ( bir köpek alın da besleyin )bu sizin hayvan dediğiniz ''ŞEY'' , ağlıyor işte… Yanıma sokulup,duruyor, kafasını uzatıyor, ''Sev'' diye, ''Şefkat '' bekliyor, karnı da tok ama ,amacı yemek değil… oyun oynuyor,kuyruk sallıyor, bırakıp gittiğinizde küsüyor, zamparalığa çıkıp birkaç gün gelmediğinden utanıyor döndüğünde-kafası yerde geziyor,saklanıyor,yalanıp,temizleniyor...
Tövbe haşa ! bu benim köpeğime de ben mi verdim din duygusunu?...
''The more I meet people, the more I like my dog… '' '' IQ’su yüksek olanlar belki ama ?..EQ’su yüksek olanlar kesin, anlar ne demek istediğimi...'' : ''perdelerini indirenler ''
Asla ''Asla '' demeyin !