Azız Nesın turk mılletı aptaldır deyınce butun yurt bır kurtulus savasına gırmıs edesıyla tek yurek olup bu degerlı ınsanın hayatını mahvetmıs ve canlı canlı yakmaya bıle kalkmıstı.
Fakat onemlı bır gercek var aptallar aptal oldugunu anlasa zaten bunu duzeltmek ıcın bı gayret ıcıne gırerler.
Bız gercekten aptal oldugumuz ıcın saldırma yoluna gıttık.
20 senedır ulkemız azılı bır gurup terorıst ıcın 100 mılyarlarca dolar para harcadı eger bu parayı egıtıme kalkınmaya borclarını odemeye harcasaydı turkıye su an cok daha mureffeh bır ulke olacaktı.
35000 ınsanımız heba oldu arkada gozu yaslı bınlerce es cocuk anne baba kalırken, teror orgutunu kurup basımıza musallat eden abdullah ocalan lubnanın bekaa vadısınde luks ıcınde yasayarak yenı kanlı eylem planları hazırlamakla mesguldu.
Dun gece televızyonda seyrettım bır gurup turk lubana destek ıcın oraya gıdıp arapca turk arap kardestır ısrail kallestır dıye arapca ve turkce slogan atıyordu.
Basbakanımız bu kanlı savasın bıtmesı ıcın cagrı ustune cagrı yapmakta.Bu cagrıyı yaptıgı esnada haın teror orgutu askerlerımıze yenı pusular kurup can almakla mesgul.
Bu gerızekallılık degılde nedır?
Bızım askerımız dagda Ölup 2 yasındakı cocougu yetım esı dul ana babası evlat acısı yasarken hangı lubnanlı surıyelı turkıyeye gelıp turk arap kardestır apo kallestır dıye eylem yaptı?
Tam tersıne apoya yasayacak guzel bır ev orgutunede bızım askerlerımızı oldurecek yenı sılah verme pesındelerdı bu pıslıkler.
Bu turkıye degılmıydı apo yu orda barındırmayın bıze teslım edın deyıp bu pıslıkler tarafından taşaga alınan.
Ne cabuk degıstı hersey yenıden kardes olduk kendı ulkemızın savunmasını bır yana bırakıp lubnanı surıyeyı desteklıyoruz .
Bu durumda bız kendı vatanımıza kendımız hıc bır baskı altında kalmadan ıhanet etmıs olmuyomuyuz?
Aynı seylerı baska bır devlet bıze yapsa hangı pıslık orospu cocugu arap bıze destek olur tam tersı dusmanlarımıza yardım etmezmıler bunun en guzel ornegı osmanlı degılmıdır?
Kendılerının haclı orduları tarafından soykırımına maruz kalmasını asırlardır bır kale gıbı engelleyen guclu osmanlıyı ılk onlar arkadan hancerlemedılermı?
BENCE BU PISLIKLER DUNYADA SOYKIRIMI HAKEDEN MILETLERIN BASINDA GELIYOR GEBERIN
GEBERIN 2 YASINDAKI SUCSUZ BEBEKLERIN OLMESINI SAGLARKEN DUSUNSEYDINIZ BUNLARI İSRAİLİ SONUNA KADAR DESTEKLIYORUM VE HER AKLI BASINDA TURKUN DESTEKLEMESI GEREKTIGINI SOYLUYORUM!!!!!
This message has been edited by imam3169 on Aug 4, 2006 3:45 PM
Cok haklisin kardesim.Özellikle Suriye konusunda insanimizin bu kadar unutkan olmasi affedilir gibi degil.Daha düne kadar PKK yi bize karsi acik acik besleyen ve hatta yönlendiren ve bu yüzden 45 günlük süre taniyip,aksi halde vuracagimizi teblig ettigimiz Sureye degilmis gibi,onlara kardes muamelesi yapan insanlarimiz gercekten anlasilir gibi degil.Suriye su kullaniminda anlasma yapma karsiliginda,pkk yi korudugunu acik acik söylemisti.Savas ilan etmesek apoyu korumaya devam edecekti.
Madem doğanın bir parçasıyız o zaman doğaya ait olan herşeyi sevmeliyiz.İnsan da doğanın bir parçasıdır.
Hangi ırka,dine,kültüre ait olursa olsun tüm çocuklar masumdur.
Çok karışık ortadoğuda dinler ve kültürler iç içe geçmiş,askerlerle siviller iç içe geçmiş ve ayırt edilemeyecek pozisyonda olsa da,sivillerin öldürülmesine aklı başında her insan karşı çıkmalıdır.
İslamcı basına baktığımızda sadece İsrail'i eleştiriyorlar,Hizbullah yahudi sivilerinin bindiği otobüste bombasını patlattığında gıkları çıkmıyor.
Bu ahlaksızlık iki yüzlülüktür.
Aynı ahlaksızlık ve iki yüzlülüğü biz yaparsak eleştirdiğimiz islamcılardan bir farkımız kalmaz.
Israilin yaptiklarini onaylamam ama birileri suriyeyi bana dost diye tanitirsa,buna razi olamam.Daha düne kadar pkk nin tek sigindigi yerdi orasi ve suriye bunu saklama geregi bile duymuyordu.Bunun irkcilikla alakasi yok.Belki acilan baslik ve konu agar ama gerceklik payini ve özellikle bu din kardesligi baglaminda kardes sayilan bir ülkenin bizim kactane evladimizin canina mal oldugunu unutmayalim.
orhan11 bu ırkcılık falan degıl.dogrular dogruları konusmak ırkcılıksa o zaman ırkcılıktır.
Benım anlattıgım sey bu pıslıkler hala ulkemızde devam eden savasın en buyuk sorumlularıdır pkk su anda hala ırakta degılmı?
Yıllar yılı bu pıslıklerın bası lubnanda yasamadımı ?
Bızım 35000 ınsanımızın ölmesınde en buyuk pay sahıbı bu pislıkler degılmi?
Ayrıca benım etnık kokenımde turk degıl ben mıllıyetcı fılan hıc degılım.
Ama bu pıslıkler ektıgını bıcıyolar su an ve ben bundan keyıf alıyorum
Bızım ınsanımız bu acıları yasarken onlar orgutu desteklıyodu sımdı aynı acıları cekıp nasıl bır hıs oldugunu anlasın bu empatı yoksunu pıslık kahroalası picler.
Bu pislıkler yok olana kadar her turlu destegı vermelıyız ulusca.
Onların arap yahudı musluman hırıstıyan ateist olması benı hıc baglamıyo.
Benı sadece kızıltepede surıye sınırında askerlık yaparken yasadıgım acı gunler olen bınlerce asker ve acı ceken turk halkı baglıyo.
GEBERSINLER BIR ARABA ALTINDA KALMIS KEDIYE UZULDUGUM KADAR UZULMEM !!!!
This message has been edited by imam3169 on Aug 4, 2006 4:24 PM
ALINTI: Hizbullah'ın barışı sabote edici eylemleri, sonunda Lübnan'ın yıkımına yol açtı işte," diyor kimileri. Bazılarıysa, "Kendi iç güvenliğine yönelik tehditler karşısında İsrail'in radikal önlemler almaya tabii ki hakkı vardır," yorumunu yapıyor. İşin içinde "zülfüyare dokunan" bazı motifler olunca, bir süredir Ortadoğu'da olan bitenleri "sınır ötesi operasyon" mantığıyla açıklama refleksinin ortaya çıkması da kaçınılmaz tabii. PKK'yı Irak topraklarında izleyip sınır ötesi operasyon yapma taleplerine uluslararası onay bulmaya çalışırken, İsrail'in kendi "iç güvenlik" gerekçeleriyle Hizbullah'ı Güney Lübnan'da vurmasına da karşı çıkamıyorsun. Peki ya olan bitenlerin "iç güvenlik"le falan hiçbir ilişkisi yoksa? Ta 1996 yılında PNAC fikir babalarınca hazırlanmış bir rapor, işin içine Türkiye'yi de katarak Ortadoğu'nun haritasını yeniden düzenleme stratejisini ayrıntılarıyla formüle etmişse? Son beş yıldır yaşadıklarımız, bu raporda çerçevesi çizilmiş belirleyici adımlarla bire bir örtüşüyorsa? "Saddam rejiminin devrilmesinden Refik Hariri suikastine; bugün Lübnan'ın güneyinde yaşananlardan yakın gelecekteki Suriye ve İran operasyonlarına dek her kritik adım, bundan yaklaşık on yıl önce ayrıntılarıyla planlanmıştı" derse birileri size?
Sözünü edeceğim belge (tıpkı bundan önce gündeme getirdiklerim gibi) öyle gizli saklı bir şey değil. Son derece aleni, istediği taktirde her an herkesin ulaşabileceği, Internet üzerinde de yıllardır sessiz sedasız duran, çeşitli sitelerin arşivine eklenmiş bir "stratejik rapor". Hazırlayanlar, "Gelişmiş Stratejik ve Politik Araştırmalar Enstitüsü" adına Dick Cheney, Richard Perle, James Colbert, Charles Fairbanks Jr. ve Douglas Feith'in başını çektiği bir çalışma grubu. Bilindiği üzere bu çekirdek grubun öncü üyelerine Paul Wolfowitz, Jeb Bush, Donald Rumsfeld, William Kristoll ve Elliott Abrams gibi isimlerin katılımı ve American Enterprise Institute'un (AEI) desteğiyle 2000 yılında kısa adı PNAC olan Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi (Project for the New American Century) adlı think-tank kurulmuştu. Hani şu son zamanlarda sesi sedası çıkmayan, ofisinde hayaletler dolaşmaya başlayan, gizemli bir biçimde göz önünden uzaklaşmaya, hatta kendini feshetmeye çalışan örgüt.
İşte Cheney ve Perle tarafından oluşturulan grubun hazırladığı 1996 tarihli bu rapor, "Kesin Dönüş: Bölgenin Güvenliği İçin Yeni Bir Strateji" başlığını taşıyor. ABD'nin strateji uzmanları raporu Benjamin Netanyahu ve kurmaylarına yolladıkları gibi, Beyaz Saray'a da ulaştırmışlar ama o zamanlar görevde bulunan Bill Clinton'dan yüz bulamamışlar. İçerik kısaca şöyle: İsrail, bölgenin ve kendisinin güvenliğini sağlamakta yetersiz kaldığı aşikâr olan "barış için toprak verme" stratejisinden derhal vazgeçmeli; Arap dünyasında müttefik yönetimler bulma kaygısıyla yürüttüğü (ve ABD maddi kaynaklarına yaslanmış) pahalı yöntemleri terk etmelidir. Bölgede, yeni bir düzenleme ve güvenlik sistemi kaçınılmaz hale gelmektedir. Bunun tek çözümü, ABD'nin de yardım ve yönlendirmesiyle İsrail'in bir "kesin dönüş" (a clean break) yaparak bakışını ve duruşunu değiştirmesidir.
Rapor, Ortadoğu'nun istikrarsız ve güvensiz yapısını oluşturan temel unsurların, Suriye, İran ve Filistin olduğu; Irak'taki Saddam Hüseyin yönetiminin varlığının bu güçlerin işine geldiği; müttefik olarak yararlanılabilecek durumdaki Ürdün ve Türkiye gibi ülkelerin halihazırda etkisiz kaldığı gibi temel varsayımları masaya yatırarak başlıyor. Hemen sonrasında, "kesin dönüş" ile birlikte gelecek radikal ve etkili dönüşümlerin yaratacağı "Yeni Ortadoğu" prototipi, bütün ayrıntılarıyla ele alınıyor.
Çalışma Grubu'na göre ilk temel adım, Irak'ta Saddam yönetiminin kesin olarak sona erdirilmesi. Bu operasyon, Suriye'yi bölgede yalnız bırakacak ve Lübnan üzerindeki etkisinin bütün çıplaklığıyla görünmesini, "birincil sorun" olarak dikkati çekmesini sağlayacak. İkincisi, Irak'ın "şer ekseni"nden koparılmasıyla birlikte Suriye ile İran arasındaki bağlantı zayıflayacak. Bu süreç içinde İsrail'in Filistin politikasının da net bir dönüşüme uğraması gerekiyor: Kentlerinin güvenliğini sağlamak amacıyla Filistinli terörist grupların takibi ve etkisiz hale getirilmesi için İsrail birlikleri Filistin kontrolündeki bölgeye askeri operasyonları tereddütsüz bir güvenle düzenleyebilecek. Ama bundan daha önemlisi, Filistin'in siyasi yapısını dengesiz hale getirmek amacıyla Yaser Arafat'ı toplumdan yalıtmaya, yalnız bırakmaya ve güçten düşürmeye yönelik siyasi girişimlerde bulunacak. Bu uğurda, Filistin'de Arafat'a muhalif olan çevrelere destek verilerek çeşitli alternatifler yaratılacak ve yönetim zayıflatılıp yalnız bırakılacak.
Raporda, İsrail'in kuzey sınırının en kritik bölge olduğu, altı çizilerek vurgulanıyor. Lübnan'ın güneyinde etkin bir siyasi ve askeri varlığa sahip Hizbullah'ı yenilgiye uğratmak ve pasifize etmek, ajandanın üst sıralarında yer alan görevlerden biri. Bu konuda, İslam dünyasındaki mezhep ayrılıkları ve Şii cemaati üzerindeki "nüfuz merkezleri" gündeme getirilerek, ilk aşamada bu dengeler üzerinde oynanacak. Çalışma Grubu, Lübnanlı Şii cemaati ve Hizbullah'a olan desteğin İran Şiilerinden değil, Necef başta olmak üzere Irak'taki Şiilerden geldiği saptamasını yaptıktan sonra, Saddam rejiminin devrilmesinin ardından Güney Irak'ta Şii cemaatinin kontrolünün Haşimilere, yani Ürdün Krallığı'na devredilmesi gerektiğini vurguluyor. Böylelikle, Irak Şiileri pasifize edilerek İsrail ve ABD ile işbirliğine istekli hale getirilirken, Hizbullah'ın desteklerinden biri de kesilmiş olacak.
Sonraki aşamada Lübnan'daki Şii cemaatiyle Hizbullah'ın bağlarını zayıflatma çabaları var. Böylelikle, Necef'ten destek alamayan, kendi Şii cemaatinden de koparılmakta olan Hizbullah'ın tek destekçisi olarak Suriye kalıyor. Hazırlanan stratejinin belirleyici aşamalarından biri de zaten Suriye'yi Hizbullah bağlantısıyla teşhir ederek uluslararası kamuoyunun gözünden düşürmek, askeri varlığını Lübnan'dan çekmeye zorlamak ve Hizbullah'ı yavaş yavaş daralan bir çemberin içine almak. Bunu izleyen adım, İsrail'in "iç güvenliği" gerekçesiyle kuzey sınırlarının ötesine, Lübnan'a operasyon yapmasını meşru kılmak ve Beyrut'tan Hizbullah'ı bütünüyle çıkarıp atmak.
Buraya kadar öngörülenlerin hepsinin şu dört yıllık süre içinde adım adım gerçekleştiğini görmek zor değil. Saddam rejimi Irak'ın işgali sonucu yıkıldı; Sünni azınlık tarafından yönetilen Şiiler "Yeni Irak"ta yer almaya (yani ABD ve İsrail'le işbirliğine) eğilimli hale getirildi; Hariri suikastiyle Suriye ve Hizbullah uluslararası düzeyde "zanlı" durumuna düşürüldü; Esad yönetimi giderek daha fazla izole edilerek cendereye alındı ve Hizbullah büyük oranda yalnız bırakılıp "Lübnan operasyonu" başlatıldı. Yine plana uygun olarak Arafat'ın devreden çıkarılmasını; Filistin siyasi yapısında istikrar ve bütünlüğün sarsılmasını; Hamas'ın varlığı üzerinden "terörizm karşıtı" propagandanın tüm Batı dünyasına yayılarak Filistin'in desteklerden yoksun bırakılmasını; Gazze'de son dönemde "terörist takibi" gerekçesiyle düzenlenen İsrail operasyonlarını ve izolasyonu tamamlayacak "duvar inşaatını" bunlara ekleyebiliriz. Yani "Kesin Dönüş" stratejisi, birkaç küçük aksaklığa rağmen büyük oranda başarıyla yürümüş gibi görünüyor.
Bundan sonraki adımlar, yine raporda çizilen çerçevede bütün açıklığıyla sunulmuş: İsrail, Lübnan topraklarında Hizbullah ile girişeceği "sıcak savaş" sonrasında rotayı Suriye'ye çevirecek ve Esad yönetimi devrildikten sonra İran bütünüyle köşeye sıkıştırılıp "kolay lokma" haline gelecek.
Ancak Çalışma Grubu'nca hazırlanan rapor, bütün bunların sorunsuz yürümesi için iki çok önemli koşulun yerine getirilmesini öngörüyor: Birincisi, İsrail'in ABD desteği ve onayıyla girişeceği operasyonların "unilateral", yani "tek yanlı" görünmemesi için, bölgedeki iki güçlü müttefiki yanına alması ve onlarla kalıcı dostluğu tesis etmesi. Bunlar, kolayca tahmin edilebileceği gibi Ürdün ve Türkiye. İkinci koşulsa, Amerikan kamuoyunun ve genelde Batı dünyasının onaylayacağı ya da "anlayış göstereceği" bir operasyon ortamının, olabildiğince dikkatli adımlarla yaratılması. Yani ne yaparsanız yapın, o denli ince hamlelerle bu hedeflere yönelinmeli ki, Amerikan halkı ve Batılı ülkeler İsrail'i ve onun koşulsuz destekçisi Amerika'yı "haklı" bulsun, fazla ses çıkarmadan, gerçekleştirilen radikal operasyonlara "gizli ve sessiz onay" versin.
Yazılarımı izleyenler, yakından biliyorlar: Bir yılı aşkın bir süredir, "son ve kesin darbe" hazırlığını yapanların, Batı dünyasını "Müslümanlarla uzlaşılamayacağına" ikna etmek için zemin yaratmaya çalıştıklarını, bunda da (yine bizzat Müslümanların yardımıyla) bir hayli başarılı olduklarını söylüyorum. Hariri cinayeti, Paris gettolarında Müslüman azınlığın başlattığı ayaklanma, Avrupa'da Müslümanlarca işlenen (Theo Van Gogh olayı gibi) cinayetler, "Peygamber karikatürleri" krizi sırasında yaşananlar ve ortaya çıkan tedirgin edici görüntüler, "Yeni Ortadoğu" yaratma çabasındakilerin oldukça işine geldi.
Dikkat ederseniz, İsrail'in Lübnan'a yönelttiği gaddarca ve soğukkanlı saldırılara Batı dünyasında oluşan tepkiler, üç yıl önce Irak Savaşı sırasındaki tepkilere kıyasla son derece az. Çünkü "zaman ve gündem" son derece başarılı kullanıldı ve Batı dünyası Müslümanların barış istemediği, terörizme ve şiddete yatkın oldukları konularında beş yıl öncesine oranla çok daha etkili biçimde ikna edildi. Bir tek gün ve bir tek saat bile boş geçirilmeden uygulanan yoğun ve etkili propaganda çalışmaları, özellikle Batı'nın dindar, sağcı, muhafazakâr kesimlerinin desteğiyle literatüre "İslamo-faşist" gibi ucube bir terimin eklenmesi sonucunu bile doğurdu. Düzenlenen mizansen, ilkin Suriye'ye, ardından da İran'a yönelecek saldırıların, tepki görmek bir yana, destek bulmasını bile sağlayacak kıvama doğru ilerliyor.
Bütün bunların ışığında, medya bilirkişileri çıkıp "Eh, tabii canım, İsrail'in kendi güvenliğini sağlama hakkı var" ya da "İsrail'in varlığı Arap dünyasında hâlâ tartışma konusu yapıldığı için bütün bunlar oluyor" derse, hatta "İsrail bölgedeki tek demokratik ülkedir" gibi saptamalarda bulunursa, yukarıdaki raporla bağlantılı, müstehzi bir gülümsemeden başkası gelmez elimden. "Suriye'yle sorunları olan Türkiye'nin destek ve dostluğu mutlaka sağlanmalıdır" ifadesini içeren bir "stratejik rapor" ortadayken, kamuoyunu yönlendirme durumundaki medyanın Lübnan'da olanları "münferit" bir güvenlik meselesine indirgeyip anahtar sözcüğü "terör" olarak belirlemesi, aklıma bambaşka meseleleri, hesapları, anlaşmaları, diyetleri ve Türkiye üzerinde kullanılan kozları getirir. Mesela Marmara kıyılarında oturup denize bakarken, aniden İmralı'yı falan hatırlarım.
Kimbilir kaçıncı kez, yinelemek durumundayım: Bütün bu olanların "terör ve güvenlik" ile, münferit sınır kavgalarıyla, Arap-Yahudi husumetiyle ya da petrol kaygılarıyla yalnızca "dolaylı" ilişkisi var. Ağaçların bütününe bakıldığında beliren orman, yaklaşan yeni ve zorlu dönem için çoktan öngörülmüş "Yeni Ortadoğu"yu her ne pahasına olursa olsun oluşturmak isteyenlerin, kararlılıkla attığı adımları gösteriyor. Fırtına iyice yaklaştı, rüzgârın sesi artık kulaklarımıza geliyor ve birileri "mutlaka sağlanması gereken ittifaklar"dan söz ediyor. Ürdün kolayca denetimlerine girdi zaten; ama bizi daha yakından ilgilendiren, Türkiye. Cheney ve Perle önderliğindeki çalışma grubunun ısrarla üzerine bastığı "dostluk ve yakınlık" sağlanmış durumda mı? Yoksa bunun için mi medyada "Ah o tezkereyi reddetmeseydik bugün her şey çok daha başka olurdu" ya da "Türkiye'nin çıkarı gerektiriyorsa, bütün operasyonlarda ABD'nin yanında yer alınmalıdır" türküleri söyleniyor?
Benim sahsi yorumuma gelince..;
Kotunun de arkasinda daha buyuk bir -kotu- var. Israil'inde,Suriyenin'de,Lubnan'inda,eklenebilecek digerlerininde.
Ulke halklarini kesinlikle bu sininflandirmanin disinda birakiyorum.Kastettigim -rejimler-dir. Yoksa, bir ulkenin cahil birakilmis, gercek enformasyondaon uzak tutulmus halkina neyi pompalarsan ona yonelecektir.O tur toplumlar icinde aykiri bir kac dusuncenin olamsi sadece istisnadir ve istisnalar kaideyi bozmaz. Ayni, devletler arasi dostluk soylemlerinin, fiili degil, diplomatik dil geregi oldugu gibi.
Olan, daha henuz hic birseyden habersiz, dunya, siyaset,hatta kotuluk bilincinde olmayan masum cocuklara oluyor, bir ona yaniyorum...
senın gıbı vatan haınlerı, oldurulen ınsanlarımızın sorumlularını ınsan hakları demokrası gıbı kendıyle hıc alakası olmayan kavramlarla haklı cıkartmaya calıssada lubnanlılar hala gebermeye devam edıyo gıdın savasın orda yardım edın ulkemıze ezıyet eden terorıstı besleyen ulkeye .
TURK MILLETI HALA KENDINI ORALARIN SAHIBI ZANNETME PISIKOLOJISINDEN BIR AN EVVEL KURTULMALIDIR.
Arap pıclerın en buyuk dusmanı turklerdır bı kasık suda bogmak ıcın herseylerını feda eder bu pıcler.
Ama benım guzel yurdumun depremden 2 sene sonra deprem tehlıkesını unutan beyınsız ınsanı kendıne yapılanlarıda cabuk unutur arapların gotunu yalar kendı bolge cıkarlarını arap hayranlıgı yuzunden hıce sayar.
Desteklerınızı esırgemeyın bu pıclerden yenıden guclenınce bı alısverıs merkezınde belkı annenıde bombalarlar da aklın basına o zaman gelır.
This message has been edited by imam3169 on Aug 5, 2006 6:24 AM
sana tek kelime söyleseydim o kelime salaksın olurdu!
ama ben daha fazlasını söylücem imam!
soykırımmış cartmış curtmuş!
lübnan devlet yöneticilerinin,
filistin, suriye devlet yöneticilerinin yaptıklarının çözümü bu halkları tamamen ortadan kaldırmaya kadar varacak düşüncelere itiyorsa seni, SALAKSIN! ADİSİN!
bugün haberleri izledin mi bilmem!
izlediysen görmüşsündür
30 kişiye yakın ölü var...
37 kişi yaralı...
hiç biri asker değil... çiftçi!
o zaman bu gün recep tayyip'in ve cumhurbaşkanımızın yaptığı bir hatadan, ya da geçmişte osmanlının, selçukluların veya biraz daha yakınlaşalım adnan menderesin, özalın yaptığı hatalardan senin götünü kessinler... o zaman aynı şeyleri düşünebilir miydin mankafa!
Kuzey'deki komşucuğumuz endişelenmesin, 100 yaşında dek görevde kalmaya niyetli değilim... (FİDEL CASTRO)
Sen bana salaksın demıssın ama baen abartıyorum sende beyınsızsın ancak beynı olan salak olabılır.o yuzden salak bıle degılsın.
Senın ulkenın cıfcılerı, kadınları, bebeklerı olurken hangı lubnan yada surıye vatandası gelıpte burada destek eylemı yaptı dangoz!
Gece dagda pusuda olmanın nasıl bısey oldugunu bılırmısın? Sıgara ıcmeye korkmanın nasıl bısey oldugunu bılırmısın?Hıc hayatında uzerıne ates acıldımı?
8 kıloluk telsız bataryası 2 mg3 serıdı bır lav silahı g3 5 tane sarjor 5 kıloluk sırt cantasıyla o daglarda sen gezmedın gunesuın altında.
Bu askerler neden bu zorlu sartlar altında askerlık yapıyo ?Neden olduruluyo?
Bu teror orgutu nerden destek ve yardım alıyo nerede barınıyo apoyu kac sene besledıler?
Sen hıc araplarla konustunmu bızım en buyuk utancımız turklerın boyundurlugu altında yasamaktır dıyolar
.
Bu ulkeyı yok etmek ıcın herseyı yapabılecek serefsızlıkte ınsanlar bunlar yokolsunlar yada ısrail onlardan 35000 kısıyı oldurene kadar devam etsın 35000 kısıyı oldursede bızım ınsanımız yıne gerı gelmeyecek ama acının nasıl bısey oldugunu ogrenecekler pıcler!
Karıncaları koruma dernegıne uye olurum karıncaların hayatını kurtarırım ama bu picler gozumun onunde oldurulse fılm gıbı zevkle seyrederım
seni anlıyorum... eğer ki bu anlattıklarını yaşamışsan gerçekten... ama şunu anlayamıyorum. ----->
pkk terör örgütünü beslemelerinin sonuçlarını masum halka masum halkı ziqtir et savaş teriminin anlamını bile bilmeyen çocuklara ödetecek zihniyeti anlayamıyorum... bu zihniyet akıl sağlığı bozuk bir zihniyettir... onursuz bi zihniyettir... bunu destekleyenlerin de akıl sağlığı bozuktur...
o halde o terör örgütünden ne farkımız kalır? çocukları kesen bi zihniyet... onları hava uçuran bi zihniyet...
biz de yani türkler osmanlı zamanında kaç hıristiyan kentine saldırdık... ele geçirdik... malazgirte 1071 de girdik anadoluya... ilerde o halklar bunların hesabını sormaya kalkarlarsa... ki okullarda türk düşmanlığını aşılıyorlar... küfürler ediyorlar... lanet okuyorlar... şarkılar yapıyorlar... atatürke laflar atıyorlar... bknz...system of a down... bunları ileri sürerek ilerde bize saldırmalarını ister misin?
işlerin ne kadar çıkmazana girebileceğini tahmin edebiliyor musun?
haberlerde görüyorsun yaralı çocukları hiç mi? bi yerlerin acımıyor?
önüne şapkanı koy biraz düşün? sayın imam...
yok edin demek çare mi sence bi düşün bakalım!
MASUM DEĞİLİZ HİÇ BİRİMİZ!
Kuzey'deki komşucuğumuz endişelenmesin, 100 yaşında dek görevde kalmaya niyetli değilim... (FİDEL CASTRO)
her namaz kılan müslüman olmaz. bi ateist de sureleri ezberleyip namaz kılabilir öylesine. öyle tecevüz eden biri de zaten müslüman olamaz, kendi müslüman olsa bile. çoğunuz evrime inanıyorsunuz. doğal seleksiyona inananlar var. yani güçlü olanların hayatta kalması zayıfların elenmesi. hayatına bunu yön alan biri ahlaklı olamaz. zaten bunun da geçerlilği yoktur.
hayır volkan. ben de senin için demedim. ahlaklı inanmayan ateistde vardır elbet. seninde ahlaklı biri olduun belli. ama yazdıklarım genel anlamda. senin için demedim. inşallah sende birgün doğru yolu bulursun( bak bunu kötü nietli demedim, dierleri küfürle karşılık verio ama sen öyle deilsin, gercekten içtenlikle dedim ama inanmıyorsan da zorla inandıramayız)
Ahlak savunucusu arkadaşlara sorarım. Çoluk çocuğu siper ederek savaşmak, dağlarda ve savaş meydanlarında savaşabilecekken bol çocuklu ailelerin evlerinin alt katına saklanıp onları kalkan olarak kullanmak, o masumlar ölüncede çocukların cesetlerini, yaralıları birer cuval gibi sırtına atıp kameraların peşinden koşup kamera önünde o ölü ve yaralı çocukları sallamak ve bunların üzerinden ahlaksızca propoganda yapmakmı ahlaklılık.
G encler ahlak anlayısı soykırım fılan mevzularına gırmek dsegıl benım bu konuda anlatmak ıstedıgım.
İyı ahlaklı olalım dıye kurtulus savasında dusmanı oldurmeseydık o zaman.
Bu dunya oyle bır dunyakı ıster ıyı ahlaklı ol ıster kotu tek bır sart var guclu olmak!
Senın ulkene bırı tecavuz ettıgınde olayı ınsanca halledelım demek cok gec olabılır bazen.
Herkezın yasama hakkı benım yasama hakkına tecavuz edene kadar kutsaldır benım ıcın.
35000 ınsan burada bu soysuzların destegıyle oldu.
Ben dıyorumkı lubnan apoyu barındırdı apo oradan yıllarca pkk yı yonettı bunu kım sagladı lubnan hukumetı.
lubnan hukumetını kım secıyo lubnan halkı o zaman lubnan lılar nıye demedı bu pkk mılıtanını nıye ulkemızde tutuyorsunuz ?
Gecın bu ıslerı bu konuların ahlakla ateızmle muslumanlıkla alakası yok musluman olsam yıne ısraili desteklerdım.