Tam Forum Görünümü: Acil Servis...
Ateistforum > FORUMLAR > ATEİSTCAFE
Antimuhammed
Hayatımda ilk defa acil servise geliyordum. Filmlerde gördüğüm kadarı ile hemen birilerinin bir sedye ile gelip hastayı almalarını bekledim ama gelen giden olmadı. Sonradan komşusu olduğunu öğrendiğim bir adam kocaman tekerlekli, paslı, üzeri pislik içinde bir sedyeyi getirip çocuğu yerleştirdi. Çocuğun annesini de yanına alıp içeri girmek için arabayı itmeye başladıklarında ben geçmiş olsun acil şifalar derken kadın benden önce davranıp gözlerimin içine baka baka acil servisin eczanesinde istenen ilaç olmayabilir lütfen doktor muayene edene kadar bekleyin deyiverdi. Eh buraya kadar gelmişken tabi ki biraz daha bekleyebilirdim.



Onlarla beraber acil servisin içerisine adım attığımda şaşkınlığım bir kat daha arttı. Hiç bir şey filmlerde gördüğüm gibi değildi. İçine girdiğim yer karmaşanın, renksizliğin egemen olduğu tam bir can pazarı idi.



Bir odada genç bir kızın köpükler çıkan ağzına hortum sokup midesini yıkamaya çalışıyorlardı. Kız bir kutu ilaç içip intihar etmiş. Ama genç kız annesinin yanaklarını okşayıp yalvarmasına rağmen inatla sımsıkı kenetlediği dişlerini açmamakta ısrar ediyordu. Hayatımda ilk defa ölmeye ısrar eden birisini görüyordum. Ölmeye ısrar etmek dedim içimden, normal hayatta kimsenin böyle bir cümleyi kurması ve kullanması pek mümkün değildi. Acaba kızcağızın başına ne geldi ki eline kurtulmak için fırsat geçmişken hala ölmek için diretiyordu ? Nedir onu bu ısrara iten? Birden çok garip oldum...


Bir diğer odaya ayağından vurulmuş altmışlı yaşlarında her halinden dini bütün biri olduğu belli birini yatağa yatırmışlar ameliyata hazırlıyorlardı. Odanın kapısının dışında bekleyen kalabalık akrabaları aralarında fısıldaşarak konuşuyorlar, bende fısıltılarını duymak için elimden geleni yapıyordum. Otuzlu yaşlarındaki bıçkın görünümlü adam her şeyi dediğim gibi anlatacaksınız polise diyerek etrafındakilere tembihliyordu. Bir gürültü duyduk babamız gürültünün geldiği yere ne oluyor diye gittiğinde silah sesi duyduk, hırsız babamızı vurmuştu deyip sürekli aman başka bir şey söylemeyin, ağız birliği edelim diye üzerine basa basa tekrarlıyordu. Ortada hırsız falan yoktu anladığım kadarı ile adam resmen babasını vurmuştu. Ne diye bir evlat babasını vurmak isterdi ki?



Acil serviste gördüğüm olayları hemen hemen her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında okurdum. Ama üçüncü sayfadaki bu tür haberler bana sadece bir hikaye gibi gelirdi. Sanki bir yazarın kurguladığı ve anlattığı ufak hikayelerdi. Ben sadece okur ve gördüğüm bir iki kare resimden kafamda hayal ederdim. Ellerini önünde bağlamış, kafasını aşağı eğmiş gazetedeki resmin altında duygusuzca sanki çok olağanmış gibi bir alt başlık : Kendisine para vermeyen annesini balta ile parçaladı. Gazetede okuduğumda olağan gelen olaylar acil serviste iç dünyamı allak bullak ediyordu. Gün batımından sonra yaşadığım ikinci bir değişim içindeyim burada. Önceden aldırmadığım, yaptıklarını yorumlamadığım, aman bana ne dediğim olaylar ve insanlar, yapılan kötülükler, adilikler, hinlikler midemi bulandırmaya başlıyordu. Gazetelerde okuduğumda öylesine dediğim vicdansızlar, insafsızlar gibi sıfatlar içimde canlanıyorlardı. Sıfatların içinde barındırdığı gerçeklikleri anlıyordum. Daha önce farkına varmadığım ruhumla, vicdanımla algılıyordum. Hatta içimdeki algılamı anlatabilmek için artık sıfatlar bile az geliyordu.




Etrafta olan biteni bir tarafa bırakıp kendisini getirdiğim gencin odasının kapısında beklemeye başlayıp içerisini seyrediyordum. Doktor ilk müdahaleyi yaptıktan sonra masanın üzerine bıraktığı kağıtlarına yönelip bir şeyler karaladı. O arada yataktaki genç kısık bir şekilde de olsa gözlerini açıp bana baktı. Göz göze geldiğimiz o an odanın içindeki her şey aniden yok oldu, hatta gencin üzerinde yattığı yatak ve gözleri haricinde vücudunun geri kalan kısmı bile ortadan kayboluverdi. Birbiri ardına giderek küçülen halkalar misali bir koridordan geçer gibiydim. Ne renk olduğunu algılayamadığım gözlerden bana yoğun bir şekilde hüzün, tükenmişlik ve yalnızlık akıyordu. İlk defa birisinin gözlerinin içinde kaybolmuştum.

Göz göze bakıyorduk, bakışları dostum ol der gibiydi. Hani kendinizi bir anı daha önceden yaşamış yada ilk defa gördüğünüz birisi ile yıllar öncesinden tanışmış gibi hissedersiniz. Tam olarak olmasa da o anda buna yakın bir his içindeydim. Ne kadar garip arabama bindiğinde, hastaneye geldiğimizde ortada böyle bir his yoktu. Ne zaman ki göz göze geldik kendimi hislerimin denizinde buluverdim. Gözlerimiz birbirine daha odaklandıkça bakışlarının anlamı birden değişiverdi. Bu sefer evet dosta ihtiyacım var, yalnızım, tükendim demenin yanında sanki sen benden daha yalnızsın, tükenmişsin demeye başlamıştı.
Antimuhammed
Bugün hayatımda ikinci kere acil servise gittim.. İlk gittiğim zaman bundan yıllarca öncesiydi... O zamanlar hiç tanımadığım birisiydi acil servise götürdüğüm. annesi arabamın önüne atlamış - Ne olur yardım edin oğlum ölüyor , demişti..

Bu öğlen üzeri bir telefon geldi .. Arayan tanıdık biriydi.. Evden hemen çıkıp koştum... Gitmem gerekliydi..

Odaya girdiğimde ilk gördüğüm sanki bulunduğu ortamdan koparılmış korku içinde, sanki hayatında ilk defa gördüğü bir dünyaya bakan iki çift kocaman açılmış gözdü.. Geçen sefer tanımadığım biriyle göz göze gelişimde o gözler bana acısını anlatmıştı.. Oysa bugün bu çok iyi tanıdığım iki göz bana onun açısından sende kimsin demekten başka hiç bir şey anlatmıyordu..

Hemen gidip ellerini tuttum. Saçını okşadım.. Ne kadar garip oysa yıllar önce hastaneye götürdüğüm tanımadığım gence bunları yapmamıştım.. O bir yabancıydı.. Elleri annesinin ellerindeydi..O genç başı anne okşuyordu ben gerek duymamıştım.. Oysa o elini tutmadığım genç bakışları ile bana hayatını, acılarını anlatmıştı...

Oysa şimdi elimde bana hiç bir tepki vermeyen eller, okşadığım baş benim canımdı. Ama ben ona yabancıydım.. Benim tuttuğum eller benim sebebimdi, ama onun tuttuğu benim ellerim, baktığı ben hayatında ilk defa gördüğü bir yabancıydı.. Konuşamıyordu, kasılıp kalmış bir halde korkmuş, sinmiş bir durumda bana bakıyordu sende kimsin, ne arıyorsun başımda der gibiydi...

Doktor geldi hemen yanıma.. Acile gitmeniz lazım dedi.. Üç kişi zar zor kaldırıp arabaya yerleştirdik.. Başını göğsüme dayadım. Elini tuttum..O ise sadece ne oluyor, sen kimsin, ben neredeyim der gibi korku içinde etrafına bakıyordu.. Ona beni anlamasada tatlı sözler söylerken, bir yandan içimden ne olur bu tuttuğum eller soğmasın diyordum...

Sanki ilk defa bu dünyaya gelmiş, gördüğü her şeye yabancı ve ne olup bittiğini anlamaya çalışan duygusuz tepkisiz, sessiz bir bedendi göğsüme bastırıp öpüp kokladığım. Çok iyi biliyordum o hiç bir şekilde bilmiyordu öpüp koklandığını.. Sadece bu kim ve bana ne yapıyor diye düşünüyordu...

Zar zorda olsa onu arabadan indirip sedyeye yükledik.. Kan tahlili, tomografi v.s. koşuşturması.. İkinci bir nöbet geçirdi ardından verilen ilaçlarla uykuya daldı.. Uyandığında başında hayat arkadaşı bekliyordu.. Ona da bana baktığı gibi baktı.. O bakışlarda bu kadında nereden çıktı, kim bu neden beni okşuyor der gibiydi?








Antimuhammed
Ben onu hayat arkadaşının ellerine teslim edip sigara içmeye çıktım.. Geri döndüğümde yürüdüğünü, tuvalete gittiğini öğrendim.. Ama ah o bakışlar aynıydı onla göz göze geldiğimde.. Evet o çuval gibi olan adam artık ayakları üzerinde duruyordu.. Ama bakışlarında değişen tek bir şey yoktu...

Acil servisten çıkarıp başka bir acil servise gittik. Nörolojisi olan bir acil servise.. Hala konuşamıyordu ama konuşmak diye bir şeyin olduğunun farkına varmıştı. arabada anladık derdinin ne olduğunu.. Ama yapacak hiç bir şeyimiz yoktu... Acil servise vardığımızda hayat arkadaşı onu tuvalete sokup temizledi. Hiç iğrenmedi, hiç te şikayet etmedi...

Gözlem odasına yatırdık. Bakışlar aynı bakış.. Bir ara yataktan fırladı.. Kolundaki serumdan kanlar aktı.. Hayat arkadaşı bir kolunda, görevli diğer kolunda tutup yatırmaya uğraştı ama o direndi ve sonunda konuştu.. Bırakın beniiiiiiiiii.. Ama bakışlar aynı bakıştı, gözlem odasında pantolonunu indirdi onlarca insanın arasında sanki tuvaletteymiş gibi işemeye başladı..

Kendisi konuşuyordu ama söylenenleri anlamıyordu... Bizlere sizler de kimsiniz bırakın beni işimi göreyim der gibi bakıyordu... Bütün engellemelerimize rağmen o işini herkesin ortasında gördü...


Şimdi o gözlem odasından çıktı ve 204 numaralı bir oda da yatıyor.. Lanet olsun ki tek refakatçıya izin var. Ben az evvel eve döndüm...

ŞİMDİ TEK DİLEĞİM BABAMIN BENİM ONUN OĞLU OLDUĞUMU TEKRAR HATIRLAMASI. BANA OĞLUM DİYEREK TEKRAR SARILMASI..
Requiem
büyük geçmiş olsun antimuhammed. umarım herşey yolundadır...
Antimuhammed
Teşekkür ederim Requem.. Babam o boş gözlerini terk eder etmez her şey yolunda olacak... Tekrar onun oğlu olmak istiyorum.. Felç geçirdi bu arada... Şimdi cümle kuruyor, konuşuyor, içgüdülerini ifade edebiliyor ama ben hala onun oğlu değilim ....
Blackrock
Antimuhammed bu gece bana ne yaptığını bir bilsen... Ah bir bilsen...

Biralarımı almıştım. Yoğun bir haftayı geride bıraktım ve tek istediğim biraz dinlenip neşemi bulabilmekti. Sen bu gecemi, uykularımı, ondan sonraki ve ondan sonraki gecelerimi aldın benden. Anılarımı kurcaladın.

Sayende her zaman yaptığım hesapları bu gece sil baştan ve daha dikkatle yapacağım. Sayende çürümüş sağlık sistemini yarın daha da şiddetli bir biçimde eleştireceğim.

Büyük geçmiş olsun. Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Antimuhammed
Ahh benim kalbimin balı Blockrock um...
İnan amacım kalpleri deşmek değil di..
Derdim eskimiş acıları ortaya çıakramk ta değildi...

Ne sendin aklımda ki ne de bir başkası..... Ben bunları yaşamıştım ama bugün kollarımda ki tanımadığım birisiydi....

Ben babamden nefret ederdim... Babam ne Allah derdi ne de Muhahammed..

İnan tiraji komik annem saat 12ye kadar anlamadığı dilden kuran okurdu ve ben annemi severdim..

Ama babam bir diktatördü.... Annem başımı okşardı... Ama babam asla.....

Ama ölüm işte bir baş okşamayı her şeyin üzerine taşıyor...

Bu durumda hepimizin derdi nedir?

Ne Kuran, ne Muhammed...

Sevmek ve sevilmek ve Şefkat....

ama bunlarda Kuran da YOK...

Lütfen amacım kimseye geçmişi ile acı vermek değil.....

Hayat devam ediyor.. Ama isterdim ki elini tutanın onu evladı hemde Allahsız olan biri olduğunun farkında olarak bu dünya ya veda etmesi..

Şefkat ve sevgi Allah olmadan da olur....




Blackrock
Allahı boşver antimuhammed. Onun bu tip konularla hiç alakası yoktur, olamaz da zaten.

Lise matematik öğretmenim vardı. Herkesin ikinci anne belleyebileceği kadar güleç yüzlü, iyi huylu, kibar bir hanımefendiydi. Biz lise çağlarında gençliğin ve kudurmuşluğun tavan yaptığı sıralarda, en otoriter, en diktatör hocaları bile görmezden gelirdik ama o kadıncağızın dersinde bir kere dahi azar işitmişsek unutamaz yüzüne bakamazdık. İdealize edilmiş insan modelinin elle tutulur, ender örneklerindendi.

Okulumun web sitesinden öğrendim ben de acı haberi. Ben haberi aldığımda olay yaşanalı iki gün kadar olmuştu. Apar topar hastaneye koştum. Yaşıtım bir oğlu vardı. Etrafta soracak başka kimsecikler yok. Refakat edecek kimseler yok ki soracak başkası olsun. Bir yıl önce de babasını kaybeden çocuğa yoğun bakımdaki annesinin durumunu sormak zorunda kaldım.

Yüksek tansiyonu varmış hocamın. Beyin kanaması geçirmiş. Benim hastaneye gittiğim günden önceki günün akşamı da beyin ölümü gerçekleşmiş. Yani yıldız kayıp gideli çok olmuş. Veda etme şansımı kaçıralı çok olmuş.

Takdir ettim çok soğuk kanlı bir çocuktu. Gözlerinden okunan acı başka bir yerine yansımıyordu. Ne olup bittiğini bir bir anlattı. O anlattıkça ben çıldırdım. Hocamı kaybedişime değil. Hesap soracak kimselerin olmayışına çıldırdım.

Hocam hastaneye ilk götürüldüğünde beyin kanaması teşhisi konmamış. Yüksek tansiyonu olduğu bilindiği için hiç bir test yapmadan kan sulandırıcı iğne yapmışlar. Kanama halindeki hastaya!!! Aynı günün akşamı iyice fenalaşmış. Kusmalar, baygınlıklar, nabız düzensizliği vs... Tomografi için yalvardıysa da olmamış. Sanırım doktorun tomografi istemesi gerekiyormuş çekilebilmesi için. Bunun dışındakiler için ise ücret alınıyormuş. Ve hocamın oğlu kendini sokağa atarak kapı kapı dolaşıp telefonunu satmaya çalışmış... sad.gif

.......

Bu konunun daha fazla uzamasına gerek yok. Ben insanların ölmesini sindirebilirim. Zaten başka bir seçeneğimiz de yok. İnsanın bir canlı olduğunu ve er ya da geç öleceğini bilmek, bilebilmek bizim görevimiz. Yoksa yaşanmaz zaten.

Beni çıldırtan şey insana verilen değer, vaktinden evvel ölenler ve yalnız kalanlar. Hesap soracağınız kim var ki? Günde 200 hastayla ilgilenmek zorunda olan doktorlara mı hesap soracaksınız? Akşam evladına pişireceği yemeğin telaşındaki hemşirelere mi?

Ben müslümanlar kadar rahat davranamıyorum bu konuda. Kader, alın yazgısı, allahın takdiri diyemiyorum. Bir insanın yanlış biçimde, vaktinden evvel ölmesini sindiremiyorum.

Sevdiklerini kaybeden herkesin başı sağolsun.
deliziya
geçmiş olsun kardeşim.babasını yıllar önce kaybetmiş biri olarak diyebileceğim tek şey var;bir kez olsun içtenlikle sarılın ona,sözlerden çok daha fazla şey anlatır.
hallac
geçmiş olsun sayın antimuhammed. babanızın en kısa sürede sağılına kavuşması dileğiyle
haci
Sevgili Antimuhammed....
Acil servisi bu şekilde keşfetmenin seni sarstığı belli oluyor..
Baban için acil şifalar diliyorum..
Sanırım beynin sol hemisferinde bir damar tıkanması oldu..
Geçmiş olsun..

Acil servisde hergün çok sayıda trajediler görmek mümkündür...
Bu bakımdan orası ölümün kol gezdiği bir yer olarak düşünülebilir.
Ama iyi bir acil servis doktoru için acil servis çok tatmin edici bir pratiktir.
Ölmek üzere olan birini yaşama geri döndürmek kadar tatmin edici başka ne olabilir!
Tekrar geçmiş olsun..

HACI
kutsalyaratik
Buyuk gecmis olsun antimuhammed.
Benim bir yakiniminda basina bu tur olay geldi, o daha cok gencti, 36 yasindaydi. Iki defa stroke gecirdi, ikincisinde solunum sistemini idare eden beyin fonksiyonu felc oldu ve soluk almasi durdu, iki ay boyunca sunni solunum sistemine bagimli kaldi, midesine delik acilip hazir yemek siringa edildi, vucudun sag kismi felc oldu. Ustelik bir kan hastaligi olan TTP ciktiki bu ikinci stroke in nedeni olarak teshis edildi. Su an durumu iyi, kismi felcik biraz var. Ama kisilik olarak daha sinirli, fikir yasi olarak 15 yasindaki cocuklar gibi, yani inatci, dedigi dedik, kestigi kestik.
Yani cok daha buyu acilar vardir, o yuzden birazcik olsun basina gelen olaylarin cok daha kotusune maaruz kalmis kisileri dusunerek kendini avuta bilir, hastana dahada faydali olursun. Esas goreviniz bu hastalik sonrasi basliyor sevgili Antimuhammed, sizlere sabirlar diliyorum.
Buyuk gecmis olsun arkadasim.
Osiris
anti abi geçmiş olsun
mistral
Offf geçmiş olsun çok duygulandım, ben de aynı durumları annem felç geçirdiğinde yaşamıştım....

İlk günler konuşamıyordu dahi, sonradan açıldı konuşmaya da yürümeye de başladı ama artık eskisi gibi değildi ve benim annem 60 yaşındaydı felç geçirdiğinde...... şimdi o günler geldi aklıma, 15 gün hastanede ben yanında kalmıştım, sabah hastaneden işe gider akşam çıkışta da bir koşu eve uğrayıp, duşumu alıp kıyafetlerimi değiştirip hastaneye koşardım.... insan böyle durumlarda ne uykusunun geldiğini ne de karnının açlığını hissediyor, sanki bambaşka bir dünya ve o dünyada sadece sevdiğin kişinin hayatta kalabilmesi için yapabileceklerin.... Çok geçmiş olsun....
Antimuhammed
Herkese ilgisinden dolayı teşekkür ederim..

Şu anda hafızası da tam olmasa da yerine geldi..

Kutsalyaratık senin dediğin gibi farklı, eskisi gibi değil ama zamanla ne değişir bilmiyorum.. Şu anda 7 yaşında yaramaz bir çocuk gibi babam var...

Önceden ne dediği pek anlaşılmazdı ama şimdi gayet tane tane konuşan birisi var..

Pazartesi asıl bölüm doktoru gelecek ve tam tedavisi hakkında gereken bilgileri o verecek..
manituu
geçmiş olsun,.
son haber sağlıklı bir gelişmeyi işaret ediyor.
sevindim
sorti
geçmiş olsun
Antimuhammed
Değerli dostlarım yardımınıza ihtiyacım var.... Bu başlık altında başına neler geldi biliyorsunuz...

Babam şu anda 7 yaşında ki bir çocuk gibi... Sizlere bugün olanları anlatayım.. Yaklaşık bir aydır arkadaşının evini satmaya çalışıyor.. Arkadaşı başka şehirde olduğu için ilgilenmesi için babama verdi.. Bu sabah ev için birisi aradı.. Babam aynen şunları söyledi..

Ev için 150.000 lira istiyorlar...
Ama o ev o kadar etmez etse etse en fazla 120.000 lira eder...
Su boruları çok eski ve sürekli patlıyor, mutfak dolaplarına cila attık ama değişmesi şart... O paraya bu evden daha iyi evler alınır...

Hastalıktan yeni çıktığı için üzerine gitmedk..
Ama ne yapmamız hakkında en ufak bir fikrim yok...

Ev hikayesini babamın ruh halini anlatmak için yazdım.. Keşke hikaye ev ile sınırlı olsa ...
Asıl içeriğin sadece basit bir görünümüdür. Resimlendirilmiş tam halini görüntülemek için lütfen, buraya tıklayınız.