Tam Forum Görünümü: Seven Bir Fahişeyim Ben
Ateistforum > FORUMLAR > ATEİSTCAFE
IKNATON
İNANNA; BİZE AŞKI, SEVGİYİ ÖĞRETEN

Sümer'deki (ya da Mezopotamya'daki), Mısır'daki, Hint'teki, Anadolu'daki tanrıçanın tapınağından eski Atina'daki saygın fahişeler olan Heteiralar'a kadar, oradan Ortaçağ Avrupası'ndaki manastırlara kadar bilge veya bilgili kadın toplulukları aynı çizgiyi sürdürüyorlar. Aile, evlilik, aşk, etik, eğitim, mutluluk, erdem gibi konularla sanki daha fazla ilgililer gibi.

Hepsi için şu genel tanım geçerli olabilir. Kurdukları tapım merkezi, çeşitli üretimin yapıldığı, sanatın, zenaatın öğretildiği, bilgeliğin geliştirildiği bir kültür ve uygarlık merkezi. Atina'da (yalnız) Heteiralar'ın gittiği okulllarda, tabi, dindışı, zenaat ve teknikten çok; soyut bilimler, felsefe, matematik, gökbilimi, retorik vb. öğretiliyor. Ama orada da aşk/eros, etik, aile, erdem gibi konular ağırlıklı.*
Burada ilginç olan ortak özellik taa Sümer'den beri süren bir geleneğin özellikleri; aşkın ve bilimin birlikte ele alınması. Belki de bu sentezin sonunda bilgelik gelişebilmişti. Aşk işin içine girince Sümer'de, Anadolu'da, Atina'da, Ortaçağ manastırlarında rahibelerden oluşan topluluklara kolayca 'fahişe' nitelemesinin de yakıştırıldığını görüyoruz. Belki erkek zihninin de beklentisiydi bu ve onun tarafından da bu yönde gelişmesi için çabalar oldu.**

Erkekler, kadınların namusunu denetlemek bahanesiyle kadınları denetlemek için, tarihteki bilgili kadın-fahişe imgesini kullandılar. Yoksa erkekler bu denli namus düşkünü iseler; neden kendi namuslarını irdelemek, kendileriyle yüzyüze gelmek varken kadınların namusuyla uğraşsınlar! Konu gerçekte kuşkusuz namus değildi. Kadının entelektüel alandan uzaklaştırılmasıydı. Kadınlar binlerce yıl bu alanın dışında tutularak istenen başarı sağlandı. Çocukluğumda dindar çevrelerin içinde, kız evladı okutulursa en hafif deyimiyle 'hafif meşrep' olacağı kaygısını taşıyan (zengin, yoksul) kişiler tanımıştım. Kız çocuğun, genç kızın, kadının bilgili olması ile hafifliğin birleştirilmesinin nedeni ne olabilir? Acaba eski tapınak fahişeliği ve onun yanı sıra tapınağın bir kültür ve eğitim merkezi olmasının genlerimizde bıraktığı izlerin etkisi mi var? Yoksa kadını denetleyebilmek için erkek zihninin yarattığı bir bahane mi? Her iki durumda da binlerce yıl süren bir yanılgı söz konusu.

Tapınak fahişeliğinin ataerkil dönemde biçimlendiğini düşünüyorum. Daha önceki dönemde tanrıça ya da ulu-ana tapımında fahişeliğin ne olduğunu bilmeyen kadınlar, cinsel birleşmeyi bakir erkeğe öğretmek için görev yapıyor olmalıydılar. Ya da erkeğin birleşme sırasındaki davranışlarını inceltmek, tanrıça tapımında onu doğru sayılan simgeler sistemiyle bütünleştirmek için sistemin bir parçası olduğunu öğretmek, soyun devamında zincirin bir halkası olduğunu anlatmak, tanrı(ça)ların yaşamını anlatan mitoslarla onu cinsel birleşmenin yanı sıra aşka/sevgiye yöneltmek için bu görevi aşk ve bereket tanrıçası adına yapıyorlardı.* Hakka aşık olmanın, yaratana duyulan onunla bir ve bütün olma isteğinin bu kadın tapımlarından doğduğunu hiç kuşku duymaksızın söyleyebilirim. Aşkı gösteren sözcüklerle tanrıça adları arasındaki bağıntılar bu gerçeğin kanıtlarından biri olabilir.** Sümer'de yazmayı, okumayı, aşkı, sevgiyi öğreten kahramanın aynı tanrıça olmasının (yani İnanna) nedenleri üzerinde düşünmemiz gerekir. Aşk kavramı ve bilmek kavramı önce kadın yaratıcıyla birleştrilirdi. Aşkın ve bilmenin/bilginin simgeleri kadın gövdesinin simgeleriyle örtüştü. İşte, o Ortaçağ'a kadar uzanan ve çeşitli coğrafyalara yayılan geniş açı, bu noktadan başladı. Sevgiyle bilgiyi bir arada götüren açı daha önce sözünü ettiğimiz tanrıça tapınaklarından Atina'da Heteiralar'ın gittiği eğitim kurumlarına, 'Binbir Gece Masalları'nın bilgili ve sevgi dolu kadınlarına, Ortaçağın manastırlarına, Anadolu'da Hacı Bektaş'ı etkileyen ve Abdal Musa'ya el veren Kadıncık Ana'ya*** kadar sürdü.

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ "Sumerli Ludingirra"da iki yerde konumuzla ilgili olarak çok önemli şeyler söyler: Otuz üç yıl Sümer ve Hitit tabletleri üzerinde (İstanbul Arkeoloji Müzesinde) çalışan Muazzez İlmiye Çığ, Sümer yaşamı üzerine öğrendiklerini, Sümer'de gerçekten yaşamış olan şair Ludingirra'nın ağzından anlatır. Aşağıdaki alıntıda, her yıl yapılan ve üç gün üç gece süren 'kutsal evlilik şenliği' çocuk Ludingirra'nın ağzından hikaye edilmektedir:

"Tanrımız yer altından nasıl çıkacak diye beklerken, tapınağın iç merdivenlerinden çok güzel giysiler içinde bir kadın ve erkek inmeye başladılar. Yine yanımdakiler, 'Kralımız ile rahibemiz geliyor' diye büyük bir heyecana kapıldılar. Herkes onları görmek için birbirini itiyordu. Biri, 'bu yıl Tanrıçamız yerine geçen rahibe çok güzel değil mi?' diye sordu yanındakine. Öteki 'Tanrımız yerine evlenecek Kralımız çirkin mi? (...)' diyordu."

(...)

"Onlar avluya inince çiçeklerle süslenmiş bir taht üzerine yan yana oturdular. Birden herkes taş gibi hareketsiz ve sessiz oluverdi. Derken bir rahibenin harp eşliğinde tatlı bir sesle söylediği, insanın içini titreten bir şarkı avluyu sardı. Onun arkasından bir rahip başladı şarkıya. Karşılıklı söyledikleri bu şarkılarla birbirlerine olan sevgilerini dile getiriyor gibiyidiler.

"Ben olup bitenleri, konuşulanları anlayacak yaşta değildim ki; beni yalnız gördüklerim ilgilendiriyordu. Şarkılar bitince kralımız ile rahibe yatağa girmesinler ki. Meğer orada Tanrımız ve Tanrıçamız yerine evleniyorlarmış."1

Burada dikkat çekmek istediğim nokta şu: kral ve rahibe herkesin gözü önünde yatağa giriyorlar, ama daha önce müzik var, harp eşliğinde şarkılar var. Bu bir kadın etiği, kesinlikle böyle, ataerkil dönemde sürüyor olsa bile, bu geleneğin başlangıcının anaerkil dönemden kaynaklandığını anlıyoruz. Burada ne kadın ne de erkek sevişmenin nesnesi değil. Hatta belki kral döl alınacak bir nesne gibi görülüyor olabilir ama tanrıça adına yatağa giren rahibe tam anlamıyla özne. Çünkü o, dünyaya bütün bereketi getirecek olan toprağın ve doğanın da temsilcisi. Doğallık, insanlara doğru olanı öğretme ve önerme, örnek olma, yaşamın devamını sağlama var. Bayağılık kesinlikle yok. Fahişelikle de bir ilgisi yok. O günün koşulları, gereksinimleri içinde biçimlenmiş, doğru sayılmıştı. İşlevini bitirdi ve tarih sahnesinden çekildi.* Ama erkek zihni 'en eski meslek fahişelik' özdeyişinde (!) görmek istediği imgeyi sürdürüyor.

M. İ. Çığ'dan yaptığım ikinci alıntı ise tapınak fahişelerinin genç çocuklara verdiği sevişme dersi üstüne. İki genç bunun için ne rahiplere, ne de tapınağa para ödüyorlar. Yalnızca tanıpağa bira götürüyorlar, hediye olarak. (Çünkü tanrıça birayı seviyor. Birayı üretenler ve satanlar da kadınlar.) Ludingirra'nın ağzından Muazzez İlmiye Çığ şöyle anlatıyor:

"Rahibeler sıraya dizilmiş, bizleri şöyle bir gözlediler. Aralarında bir fısıldaşma oldu ve beş tanesi içlerinden ayrılarak bize doğru geldi. Her biri birimizi seçerek elimizden tutup bu işler için ayrılmış aşk odaları denen odalara götürdüler. Ben rahibeleri kendimiz seçeceğiz zannetmiştim. Halbuki onlar sokak fahişeleri değildi ki... Bunlar tanrıçamızın görevini üstlenen kutsal fahişelerdi, düşünememiştim o zaman. Onların başı Tanrının gelini sayılır ve yüksek düzeydeki kadınlardan olur. Diğerleri tanrının odalıklarıdır. Odaya girdiğimizde ilk gözüme çarpan, tahtadan yapılmış, üzerinde bembeyaz keten çarşaf serili bir yatak oldu. O çarşaf bana, sevgili tanrıçamız İnanna'nın evlenme töreninde serilen çarşafları hatırlattı.

"Heyecanım yine en üst düzeye ulaşmıştı. (...) Rahibe benim oturmamı işaret etti. Kendisi de karşıma geçti. Yüzüne bir türlü bakamıyorum. Genç miydi, güzel miydi, fark edememiştim. Bana çok tatlı, sevgi dolu bir sesle 'ilk kez mi buraya geldin, adın ne?' dedi. Arkasından annemin adını, babamın adını, okulu bitirip bitirmediğimi, bir iş yapıp yapmadığımı sordu. (...) Boyu benim boyuma yakın, benden daha yaşlı görünüyordu."2

Burada bir kez daha, bize ulaşan tabletlerin ataerkil dönemden kaldığını anımsamalıyız. Ona karşın kadın zihninin egemen olduğu dönemin izleriyle karşılaşıyoruz. Rahibeler tanrıçanın görevini sürdürüyorlar. Demek ki bu topluluğun geleneğinde erkeklere sevişmeyi, uygarlığı, kültürü öğreten, karşılığında saygı gören bir kadın ya da kadınlar vardı. Tanrıça onun imgesi olarak yaşatılıyor tapınakta.

Rahibeler erkekleri kendileri seçiyorlar, eylemi tanrıça adına yaptıkları için para almıyorlar. Verilen armağanlar tapınağa bir gelir olarak bırakılıyor. Aynı metinde verilen bilgiden çıkarıyorum bunu: Ludingirra bir yıl içinde tanrılar için yapılan törenlerin oldukça fazla olduğunu, bu günlerde herkesin canlı hayvandan hazırlanmış yiyecek, içeceğe kadar çeşitli besin maddelerini tapınağa taşıdığını, bunların makbuzlarla belgelendiğini söylüyor. Eğer bir erkeğin elinde biriktirdiği makbuzlar belli bir miktara ulaşmışsa o erkek istediği zaman tapınağa gidip bir rahibeyle yatmaya hak kazanır.3 Burada tapınaktaki kadınların sömürülmesi olgusu yok mu? Sümer'de kız evladın eğitim, öğrenim göreceği tek yer (evde özel ders dışında) tapınak. Orada da bu eğitimi görenler bu kurallara, yani yeterli makbuz getiren erkeklerle yatma kuralına uymak zorundalar. Biz, daha Sümer'de kadının devlet, yasa, din eliyle bilgili ve saygın kadından, bilgili, iyi eğitimli fahişelere dönüşütürüldüğünü görmekteyiz. "Sümerli Ludingirra"dan (İ.Ö. yaklaşık iki bin) kabaca bin beş yüz yıl sonra Atina devletinde de yalnızca Heteira denilen yabancı kadınlara çok iyi eğitim öğrenim olanağı sunulurken, başka meslekler ve evlenmek onlara yasak olduğu için fahişeliğe zorlanıyorlardı. Ortaçağın sonunda Avrupa'da da aynı uygulamayla karşılaşıyoruz. Kadınlara eğitim öğrenim yasak, (özel ders dışında) eğitim öğrenim için gidebileceği tek kurum manastır. Nunnery sözcüğünün İngilizcede bir dönem, hem manastır, hem de genelev anlamına geldiğini daha önce belirtmiştik.

Bütün bunların kadının entelektüel alandan atılmasını sağlayıcı önlemler olduğunu görmek güç değil. Ailesi varlıklı değilse, özel ders aldıramıyorsa, ya evlenecek ve cahil kalacak, ya da evlenmeyecek ama bilgili görgülü bir fahişe olacak. Bilgili olduğunda fahişelik nitelemesiyle aşağılanacak. Her coğrafyada üretim, eğitim, bilim (ve tabi din/büyü) merkezi olan, kadınlar tarafından yönetilen atölyelere sahip bulunan tapınakların git gide yozlaştıklarını, rahibelerin fahişeye, aşk ve bereket tanrıçasının ise evrensel anadan evrensel fahişeye dönüştürüldüğünü görüyoruz. Bu dönüşüm aynı zamanda anaerkil zihinden ataerkil zihne geçişin de göstergesi olur.

Bu konuyla ilgili olarak anımsamamız gereken iki belge daha var: Birinde Gılgamış'ın bir kadın tarafından uygarlaştırılması söz konusu. Kadın ona sevişmeyi öğreterek başlıyor uygarlaştırma işine. Bu nedenle fahişe diye nitelendiriliyor. Gılgamış ataerkil dönemin kahramanı. Buradaki anlatım bilinen Gılgamış destanlarının en eskisi, İ.Ö. on yedinci ve on sekizinci yüzyıla ait. Öyküye göre ana tanrıça Aruru, rakibi Gılgamış'ın uslanması için ona denk güçte çamurdan bir erkek yaratır: Adı Enkidu'dur:

"O çıplak, her tarafı kıllarla kaplı ve bütün insanlarla hiçbir teması olmadan gece gündüz kırların yabani hayvanlarıyla düşüp kalkıyor. Gilgamiş'in gururunu kıracak ve moralini düzene sokacak olan Enkidu insandan ziyade hayvan gibi. Enkidu'nun evvela 'insanlaştırılması' gerekiyor ki, bu çaba da kadına düşüyor. Uruk'tan seçilen bir kadın onun seks arzusunu uyandırıyor ve seks içgüdüsünü tatmin ediyor. Bunun sonucu olarak fizik görünüşünü ve hayvansal gücünü yitiriyor, buna karşılık akıl ve ruhsal bakımdan insanlaşıyor. Bu seks deneyimi Enkidu'yu akıllandırıyor ve bundan sonra yabani hayvanlar onu kendileri gibi görmüyorlar. Kadın büyük bir sabırla onu uygar bir şekilde yemeye, içmeye ve giyinmeye alıştırıyor."4

Kadının uygarlaştırma aşamasına Enkidu'yla yatarak başlaması kanımca onu kendine alıştırmak içindi. Onu kendine alıştırmak ve daha sonra öğrenmenin ve eğitilmenin basamaklarını kendisiyle birlikte çıkmasını sağlamaktı. Demek ki ilk uyum, sevişmeyle başlıyordu. Oradan başka insanlarla ve yasalarla uyuma doğru bir açılım gelişiyordu. (Türkçede uygar sözcüğünün uy-um sözcüğünün kökünden olması rastlantı değil) Uygarlığa sevişmekle başlama, bunu öğrenmekle başlama ile insan olma arasındaki uyum kadın zihninden çıkan bir dünya görüşüdür. İÖ 17.-18. yüzyılların Babil'i daha önceki ataerkil Sümer'den çok daha ataerkil, ama demek ki o ilk anaerkil düzen yasaları, dünya görüşü o denli güçlü ki ataerkil Sümer'e geçiyor, derin izler bırakıyor ve daha sonra da artık iyice Akatlaşmış Babil'e geçiyor. Bence öykünün en özgün yanı şevişmeyle uygarlık arasında kurulan ilintidir. Günümüzde erkek zihninin egemen olduğu dünyamızda bu dünya görüşü tümüyle yok olmuştur.*

Bu öykünün en eski anaerkil biçiminde belki şu da söyleniyordu ama ataerkil versiyonlarında bu bilgi çıkarıldı. Şöyle ki, Gılgamış'a** rakip yaratılan Enkidu dikkat edilirse yabanıl hayvanlarla düşüp kalkıyor. Bütün davranışları onlar gibi. O zaman Enkidu'nun gördüğü sevişme biçimi de erkek hayvanın dişinin arkasına geçerek birleştiği biçimdi. Bence anaerkil dönemde kadının, eğitim ve öğretime öncelikle bu birleşme biçimini düzelterek başlaması bu yüzden olabilir. Olasılıkla yüz yüze birleşme insanı hayvan olmaktan çıkaran çok önemli bir iletişim basamağı sayılıyordu. Ve yine büyük bir olasılıkla tanrıçanın ya da ulu-ananın ilk birleşme kuralı da buydu. İnsanlar bu konumda sevmeye ve sevişmeye geçebilirlerdi. Ataerkil dönemin Gılgamış destanında erkek zihni bu incelikleri atladı ya da artık bu kuralları tanımak istemiyordu. Ancak biz tapınakta neden rahibelerin tanrıça adına sevişmeyi öğrettikleri olgusunu anlatılandan anlatılmayanı, gösterilenden gösterilmeyeni çıkararak, çok daha iyi kavrayabiliriz.

Bize ulaşan Sümer tabletleri ataerkilleşmiş Sümer'e aitti. Akat, Sümer'den daha ataerkildi, Asur dönemi, Babil ise hepsini bastırmıştı bu konuda. Herodot'un anlattığı gelenek bu döneme aittir. Sümer'deki tapınak fahişeleriyle Asur döneminde Babil geleneğini karşılaştırdığımızda arada farklar bulunduğunu görürüz:

"Bunlara karşılık Babilliler'in en yüz kızartıcı adetleri şudur: Her kadın ömründe bir kez, Aphrodite tapınağında oturmalı ve kendini yabancı birine vermelidir. Parasına güvenen ve kalabalığa karışmak istemeyen kadınlar, tapınağın yanına kadar araba ile giderler ve peşlerinde bir sürü hizçmetçi bulunduğu halde beklerler. Ama çoğunluk için şöyle olur: Aphrodite duvarları içersinde, başları kurdele ile çatılmış birçok kadın oturur; kimileri gider, yenileri gelir; yerler gerili iplerle bölünmüştür; yabancılar önlerinde dolaşır, istediklerini seçerler. Bu duvarlar içerisine girip oturan kadın, bir yabancı gelip de, tapınağın dışında onunla çiftleşmek için dizleri üzerine para atmadıkça evine dönmez; parayı atarken aynen şunları söylemek zorundadır: 'Senin şahsında tanrıça Mylitta'yı çağırıyorum.' Mylitta, Aphrodite'nin Asurcasıdır. Kaç para verdiği önemli değldir; kadının kabul etmemesi korkusu yoktur; din bunu yasak etmiştir, çünkü bu para kutsal olur. Kadın, kendisine ilk para atanın peşinden gider ve kim olursa olsun geri çevirmez. Birleşmeden sonra, kadın, tanrıçanın gönlünü yapmış olarak, evine döner ve bundan sonra ona ne verseniz, artık bir daha baştan çıkaramazsınız. Yaradılışın güzel bir yüz ve güzel bir endam vermiş olduğu kızlar çabuk dönerler evlerine; ama öyle olmayanlar, yasanın gereğini yerine getiremedikleri için, tapınakta uzun süre beklerler, üç dört yıl bekleyenleri olur. –Kıbrıs adasının kimi yerinde buna benzer bir adet vardır." 5
Yıldız Cıbıroğlu
-------------------------------
KAYNAKLAR
1. Muazzez İlmiye Çığ, "Sumerli Ludingirra", sf. 20, Kaynak Yayınları, İstanbul 1996.
2. A.g.y., sf. 108.
3. A.g.y., sf. 107.
4. Samuel Noah Kramer, "Tarih Sumer'de Başlar", sf. 160, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1990,
çev. Muazzez İlmiye Çığ.
5. Herodotos, "Herodot Tarihi", Birinci Kitap, metin no: 199, Remzi Kitabevi, İstanbul 1983,
çev: Müntekim Ökmen/Yunanca aslıyla karşılaştıran ve sunan: Azra Erhat.

Not: Yukarıdaki metin, Yıldız Cıbıroğlu'nun yakında çıkacak olan 'Önce Kadınlar mı Yazdı' adlı araştırma kitabından alınmıştır.
Tekbir
Bu kadın masondur
Osiris
QUOTE(Tekbir @ Nov 14 2007, 06:43 PM) *
Bu kadın masondur


senin gibi hayatında risale ve kuran adlı masal kitaplarından başka bir kitap okumamamış biri için beklenen cevap ıknaton kardeş emek vermiş hazırlamış biraz sende okuyup araştırsan aslında ilahi dinlerin sümer mitolojisinden aşırma olduğunu anlayacaksın ama nerde sende akıl mantık anca koyun gibi bak bu arada ıknaton eline sağlık ama böyle uzun yazılar asma buraya bence
IKNATON
Yahu tamam bu kadın mason , birisi çıksın bana Mason nedir yazsın...


hadi yazsın bekliyorum..


mason nedir , tüm siteye soruyorum....


özelliklede ağzından düşürmeyenlere........

Tekbir
Masonlar yahudi uşağıdır...

dinlere düşmanlardır

bu halde de ellerinde imkan varken tarihi olayları sapıtarak iş yaptıklarını sanıyorlar.

evrimcilerdir.

emperyalistlerdir

kapitalistlerdir

soygunculardır

yalançılardır

sehtekarlardır

IKNATON
tekbir sen git bilen gelsin bu konular için sana ağır gelebilirim.

öncelikle ki sen sürekli saldırdığınız yahudilerin uşağı olduğunuzu bir öğren anla sonra

masonluk hakkında ahkam kes.ipleriniz yahudilerin alinde unutma.

bak benim avatarımdada üçgen içinden bakan göz var , bendemi yahudi uşağıyım.

Masonluğu bilen varsada burdayım.
Tesla
QUOTE(Tekbir @ Nov 14 2007, 07:30 PM) *
Masonlar yahudi uşağıdır...

dinlere düşmanlardır

bu halde de ellerinde imkan varken tarihi olayları sapıtarak iş yaptıklarını sanıyorlar.

evrimcilerdir.

emperyalistlerdir

kapitalistlerdir

soygunculardır

yalançılardır

sehtekarlardır



Masonluk tartışmalarından bilerek uzak durmamın ve tiksinmemin nedeni bu işte. Masonlukla ilgili her iddia kendi içerisinde çelişkili.

Alıntının ilk iki cümlesine bakınız: "Masonlar yahudi uşağıdır... dinlere düşmanlardır"

Adamlar dine düşman ama hayatlarını dine göre düzenleyen yahudi şeriatını kemiklerinde hisseden insanlara uşaklık ediyorlar. Ya biri doğru ya diğeri.

Yıllar evvel gazlı gazlı harun yahya okurken de bu mesele delirtmişti beni. Malum masonlardan çok yakınır. Aynı kitap içerisinde masonların hem ateist-materyalist hem yahudi hem de satanist-pagan olduğunu iddia eder ki evlere şenlik durumdur.

La yoksa ben de mi masonum

Abov
IKNATON
Çamur atan arkadaşlara kısaca yazayımda gidip öğrensinler

ha forumu harun yahyanın öğrencileride okuyorlarsa onlarda öğrensin

Masonluk denen düşünce platona kadar yani operatif masonluk uygulamalarına kadar

Anaerkil şaman Kültüdür , Tanrılar kadındır ve dünya üzerindeki egemen güç bayanlardır.

Tanrıların erkek olmasıyla birlikte , şeytanlık olarak adlandırılır.
bilelimogrenelim
Masonlar bir tür legal ama gizli örgüttür.

Garip toplantıları vardır, acayip laflarla yeminler falan ederler, buradakiler doktor avukat tüccar vesaire olduğu halde, birbirine kardeşim derler, lan bir ne yapıyoruz burda ku-klux-klan'a mı girdik ağabey diye korku dolu gözlerle bakanlar da vardır.

Nitekim bu da hoşa giden bir durumdur, toplantılar Antalya'da falan olur, hem iyi yenir ağırlanır, hem de orta yaşı hafif geçmiş, favorileri kırlaşmış bu erkek grubu, ne bileyim artık anlarsınız.

Öyle bir yardım kuruluşu felan değildir, bir tür "bizden olanlar batmasın bari" kuruluşudur. Bir aralar Demirel'in mason olduğunu iddia etmişlerdir. Demirel herşey olabilir, zaten her bi şey olmuştur da, mason olmasında da bir sakınca yoktur...
Tekbir
QUOTE(IKNATON @ Nov 14 2007, 07:45 PM) *
tekbir sen git bilen gelsin bu konular için sana ağır gelebilirim.

öncelikle ki sen sürekli saldırdığınız yahudilerin uşağı olduğunuzu bir öğren anla sonra

masonluk hakkında ahkam kes.ipleriniz yahudilerin alinde unutma.

bak benim avatarımdada üçgen içinden bakan göz var , bendemi yahudi uşağıyım.

Masonluğu bilen varsada burdayım.



Masonluk kapalı bir örgüttür, haklarında kesin bilgiye ulaşmak kolay değil. anlat bakalım ben burdayım



QUOTE(Tesla @ Nov 14 2007, 08:24 PM) *
Masonluk tartışmalarından bilerek uzak durmamın ve tiksinmemin nedeni bu işte. Masonlukla ilgili her iddia kendi içerisinde çelişkili.

Alıntının ilk iki cümlesine bakınız: "Masonlar yahudi uşağıdır... dinlere düşmanlardır"

Adamlar dine düşman ama hayatlarını dine göre düzenleyen yahudi şeriatını kemiklerinde hisseden insanlara uşaklık ediyorlar. Ya biri doğru ya diğeri.

Yıllar evvel gazlı gazlı harun yahya okurken de bu mesele delirtmişti beni. Malum masonlardan çok yakınır. Aynı kitap içerisinde masonların hem ateist-materyalist hem yahudi hem de satanist-pagan olduğunu iddia eder ki evlere şenlik durumdur.

La yoksa ben de mi masonum

Abov



Bak Yahudiler siyonizm için dünya insanının aklını kalbini boşaltmak, başı boş insanlar yapmak, koyun gibi güdmek için insanları ateizm gibi sapık bir fikir ile başbaşa bırakıyorlar, yada Allah var din yok fikrini aşılıyorlar. Burda masonlar devreye giriyorlar.
IKNATON
bilelimöğrenelim çok güldürdün yine beni akşam akşam. biggrin.gif
Tesla
QUOTE(Tekbir @ Nov 14 2007, 08:35 PM) *
Masonluk kapalı bir örgüttür, haklarında kesin bilgiye ulaşmak kolay değil. anlat bakalım ben burdayım






Bak Yahudiler siyonizm için dünya insanının aklını kalbini boşaltmak, başı boş insanlar yapmak, koyun gibi güdmek için insanları ateizm gibi sapık bir fikir ile başbaşa bırakıyorlar, yada Allah var din yok fikrini aşılıyorlar. Burda masonlar devreye giriyorlar.



Çok açık bir örnek verip aynı derecede net bir karşılık istiyorum:

İki kutuplu dünya düzeninde israilin müttefiki ( ne müttefiki be , babası desek daha doğru olur ) ABD idi. Bunun yanında bizim el arabül şak şak ları ise allahsız kitapsız gomünüs sovyetler destekliyordu, alenen israilin karşısındaydı. Neden acaba? Ateizme bok atacaz diye akla hayale gelmeyecek fantezileri gerçekmiş gibi kakalıyorusunuz.

Size göre:

"Hmm dünyayı fethetmek için insanların akıl ve kalplerini boşaltmalıyız, o zaman ateizmi yayalım" (Kendileri koyu dindarken nasıl ateizmi yayacaklarsa?!)

Geçelim bunları bilader

Gıçınıza pokh sancısı gelse ya masondan bilirsiniz ya yahudiden.

Ayrıca şiddetle belirtmek isterim ki , tanrıya inanan bir insan olarak, ateistlerin başıboş hergele anasını kesen bacısını satan vatansız milliyetsiz insanlar oldukları yönündeki iddiaların tamamiyle karşısındayım.

Saygılar
Gayrimuslim
Foruma girdim şöyle bir gezdim dolaştım herşey iyi hoşta senin şu heryerde

mevcut olan copy/paste olayı hiç hoşuma gitmedi. Hür iraden yokmu birazda

kendin birşeyler yazda o tartışılsın...
IKNATON
QUOTE(Gayrimuslim @ Nov 14 2007, 10:20 PM) *
Foruma girdim şöyle bir gezdim dolaştım herşey iyi hoşta senin şu heryerde

mevcut olan copy/paste olayı hiç hoşuma gitmedi. Hür iraden yokmu birazda

kendin birşeyler yazda o tartışılsın...


banamıydı bu yazın merak ettim , neymiş o copy/paste belkide senin beyin bir copy/paste olmasın.
tumbled
QUOTE(Tesla @ Nov 14 2007, 08:24 PM) *
Yıllar evvel gazlı gazlı harun yahya okurken de bu mesele delirtmişti beni. Malum masonlardan çok yakınır. Aynı kitap içerisinde masonların hem ateist-materyalist hem yahudi hem de satanist-pagan olduğunu iddia eder ki evlere şenlik durumdur.
La yoksa ben de mi masonum
Abov

dur bi, sihirli bi dokunuşla kafandaki bulanıklığı gidereyim. smile.gif

ateist-materyalistler mason değildir. (sadece nedense yahudi olan öncülerin peşinden giden bilim kanadıdır.)
masonlar yahudi değildir.
paganlar satanist değildir.
harun yahya, biryerlerden öğrendiklerini yazmıştır ama kendi bazı hezeyanlarının da bu içerikte olduğunu sanıyorum.

Tesla
QUOTE(tumbled @ Nov 15 2007, 11:19 PM) *
dur bi, sihirli bi dokunuşla kafandaki bulanıklığı gidereyim. smile.gif

ateist-materyalistler mason değildir. (sadece nedense yahudi olan öncülerin peşinden giden bilim kanadıdır.)
masonlar yahudi değildir.
paganlar satanist değildir.
harun yahya, biryerlerden öğrendiklerini yazmıştır ama kendi bazı hezeyanlarının da bu içerikte olduğunu sanıyorum.


Merak etmeyin kafamda bulanıklık yok. Harun yahyayı okuduğum zamanlar 5-6 yıl öncedir. Kısa ve mizahi bir karşılık verdim, "-" işaretleriyle ayırdığım kavramların tamamen aynı olmadığını biliyorum.

Masonlar yahudi değildir ama yahudi uşağı olduğu onların çıkarlarına hizmet ettiği söylenir. Zaten yahudilikte inanç haricinde ırk bağı da aranıyor

Ateist-materyalistler mason değildir de harun dayım aynı kitap içerisinde üçünü birden iddia ediyordu. Zaten masonlar, mason olmanın ilk şartının tanrının varlığına inanmak olduğunu bildiriyor. Din farkı gözetilmiyor ama bu önemli (dedikleri doğruysa eğer)

Paganlar satanist değildir ama hitler gibi elemanların ırkçı şovenizmden kaynaklanan pagan imge sevgisi , mistik arayışlarla beraber yürütüldüğü için (gerçi eminim ki bunların çoğu ithamdır) , masonlar hakkındaki iddialarda şu ana kadar gözlemlediğim kadarıyla pagan öğretiler taşıdıkları iddiasıyla satanizm iddiası genelde beraber sunulur. Bunun için bitişik yazdım.

IKNATON
bu konuyla ilgili yazı yazmak isterdim ama bazı arkadaşlar anlamsız şekilde format uyumsuzluğu

olduğunu söylüyor,
tumbled
QUOTE(Tesla @ Nov 15 2007, 11:41 PM) *
Merak etmeyin kafamda bulanıklık yok. Harun yahyayı okuduğum zamanlar 5-6 yıl öncedir. Kısa ve mizahi bir karşılık verdim, "-" işaretleriyle ayırdığım kavramların tamamen aynı olmadığını biliyorum.
....................

tabi canım, muhakkak..
ben de mizahtan gidecektim de
sonra genel bişeyler yazdım... cevap vermişim gibi oldu..
yecgga
Tekbir, sen bir masonsun. Bunun aksini ıspatlayamazssın.
mutluizm
Masonlukta hiç bir din ayırımı yoktur. Dolayısıyla müslümanlarda kabul edilir. Olmazsa olmaz tek bir koşul vardır. Kainatın ulu yaradanına inanmak. (Yani sadece ateistler giremez)
AKHENATON
sanem okudunmu...
mazot
QUOTE(Gayrimuslim @ Nov 14 2007, 10:20 PM) *
Foruma girdim şöyle bir gezdim dolaştım herşey iyi hoşta senin şu heryerde

mevcut olan copy/paste olayı hiç hoşuma gitmedi. Hür iraden yokmu birazda

kendin birşeyler yazda o tartışılsın...

Sözkonusu arkadaşta copy/paste sendromu var..
Ne yapsın sendrom işte.. laugh.gif
AKHENATON
birde her forumun altına ilgili ilgisiz bir şeyler yazma ihtiyacı duyan forum fahişeleri var.

fahişelik işte..... laugh.gif laugh.gif
mazot
QUOTE(EXODUS @ Dec 24 2007, 07:36 PM) *
birde her forumun altına ilgili ilgisiz bir şeyler yazma ihtiyacı duyan forum fahişeleri var.

fahişelik işte..... laugh.gif laugh.gif

Kafayı fahişelerle bozmuşsun birader.

Mesleklerine mi göz diktin?
AKHENATON
mazot niye üstüne alındın fahişemisin yoksa..... biggrin.gif biggrin.gif biggrin.gif
mazot
QUOTE(EXODUS @ Dec 24 2007, 08:20 PM) *
mazot niye üstüne alındın fahişemisin yoksa..... biggrin.gif biggrin.gif biggrin.gif

İnceliklerini öğretirsen bakarız..
Belki mesleğini elinden alabilirim..
Asıl içeriğin sadece basit bir görünümüdür. Resimlendirilmiş tam halini görüntülemek için lütfen, buraya tıklayınız.