Aslında bu konu hakkında daha önceleri yazmak istemiştim ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Kosmolojiden konular açılmışken yazayım dedim.
Evren büyük bir patlama ile oluştu ise -ki big-bang kuramı yerine artık standart model ya da diğer modeller geçerlidir ama sonuçta büyük bir patlama gene de vardır - bu patlamanın bir merkezden başlayıp çevreye yayılan bir patlama türü olarak kafamızda canlandırabiliriz. Uzaya da partiküllerin bu şekilde dağıldığını düşünebiliriz. Ama böyle düşünürsek yanılırız.
Evrende big-bang'in olduğu bir merkez yoktur. Evrenin bir merkezi yoktur. Evrenin merkezi tüm evrendir. Aynı şekilde evrenin bir sınırı da yoktur.
Bu nasıl mümkün olabilir? Edwin Hubble evreni incelerken birşey dikkatin çekmiştir. Diğer tüm galaksilerin -ki bir kısmı hariç ama onların farklı hareketlerinin başka nedenleri vardır - bizden uzaklaştığını görmüştür. Bu gök cisimlerinin kırmızıya kayması olarak bilinir. Eğer bir cisim bizden uzaklaşıyorsa renk tayfı kırmızıya doğru, bize yaklaşıyorsa renk tayfı maviye doğru kayar. Ve Hubble tüm cisimlerin kırmızıya kaydığını görmüş ve bundan da bu cisimlerin bizden uzaklaştığını tespit etmiştir.
Aslında bu gerçek bir kırmızıya kayma değildir. Gerçekte tüm tayflarda ışık veren bir cismin rengi kırmızıya kaymaz. Çünkü tüm tayfta bir kayma olduğu için renk değişmez. Peki o zaman cisimlerin kırmızıya kaydığı nereden çıkarılmıştır? Bu kayma nasıl tespit edilmiştir?
Işık yayan her cisim sahip olduğu elementlerden dolayı tayfın bazı noktalarında ışığı soğurur. Bu her element için farklı noktadadır ama aynı elemetler için her zaman aynı noktadadır. Tayfın soğurulan kısmı bir panoya yansıtıldığında o bölge ışıksız siyah bir çizgi olarak görülür. Bu bölgeler spesifiktir.
İşte esas kayan kısım bu siyah ışığın soğrulduğu bölgelerdir. Normalde bizden uzaklaşan cisimlerde bu siyah bölgelerin yerleri, olması gerektiğinden daha kırmızı tarafa doğru kaymış olarak görülür. Kırmızıya kayan ışığın tayfı değil soğurulan siyah bölgeleridir.
İşte Hubble in tespit ettiği de budur. Ama işin ilginci bize yakın olanlarda bu kayma görece daha az iken uzakta olanlarda daha fazladır. Yani uzakta olanlar bizden daha hızlı, yakında olanlar bizden daha yavaş uzaklaşmaktadır.
Bu şu demektir. Biz tüm cisimlerin bizden uzaklaştığını görüyoruz. Bu bize sanki evrenin merkezinde bizler varız ve diğer tüm cisimler bizden uzaklaşıyormuş görüntüsünü verir. Ancak başka bir galaksideki bir gözlemci de aynını görecektir. Ona göre de evrenin merkezinde o var ve diğerleri ondan uzaklaşıyor gibi gelecektir. Bu yanılsamayı düzelten her cismin uzaklığına göre uzaklaşma hızının artıyor olmasıdır. Bundan dolayı evrenin merkezi tüm evrendir ya da evrenin belirli bir merkezi yoktur.
Bir balon düşünün. Üzerinde galaksilerin olduğu bir balon. Bu balonu şişirdiğinizi düşünün. Balonun üzerindeki galaksiler birbirinden uzaklaşmaya başlayacatır. 2 boyutlu bu balonun düzleminde bir merkez yoktur. Birbirine yakın olanlar daha yavaş, uzak olanlar daha hızlı birbirinden uzaklaşacaktır. Bu iki boyutlu balon düzlemini 3 boyutlu uzaya uyarlarsanız evrenin genişlemesi prensibi daha anlaşılır olabilir.
Nasıl balon yüzeyinde bir merkez ya da bir sınır yok ise 3 boyutlu evrende de aynı şekilde bir merkez ya da bir sınır yoktur.