PERVANE GİBİ
eğer benim garip halim sorarsan
dağ başında ıssız meyhane gibi
sana layık gerçek aşık ararsan
kapındayım işte divane gibi
rüzgar olur karanlıkta eserim
halimi anlarsa bir akl-ı selim
aşkını anlatan darb-ı meselim
gezerim dillerde efsane gibi
şair-i sevdayım bade-perestim
alâ ile alâ pest ile pestim
zalimle kötüyle selamı kestim
dönerim başında pervane gibi
aşkına yananda vücudum şehri
sel oldu çağladı gözümün nehri
koy öldürsün beni aşkının zehri
içeyim elinden peymane gibi
ŞARAB-I NAB
mevla bize verdi bu nefis abı
sakiya içelim şarab-ı nabı
daldık bâdelere unuttuk habı
sakiya içelim şarab-ı nabı
sakiya çekinme otur masaya
baş eğme mey içme diyen yasaya
elveda diyerek derde tasaya
sakiya içelim şarab-ı nabı
sakiya çekinme meclis senindir
tazeleme benim yârem derindir
dağın kaynak suyu gibi serindir
sakiya içelim şarab-ı nabı
GAZEL
vurur sevdiğimin şem-i hayali dağlara
kalmadı bakmaktan gözümün hali dağlara
her yanını lale nergiz çemen bürümüş
aşık oldu gönlüm cennet misali dağlara
yarden ayrıldım deyu gark olmuş dumane
kim etti bilmem ki bu kıyl ü kali dağlara
dur etti yarden felek aramızda dağlar var
ah bu sevda-yı hazinin vebali dağlara
bir ah çeksem erişir mi ol yare sitemim
akseder mi şu ruhumun melali dağlara
feryadım sana gitsin ey dilber-i mehpare
nihadın bu garip şir-i leyali dağlara