Tam Forum Görünümü: Zıt EMK'dan faydalanmak yada oluşmasına engel olmak
Ateistforum > FORUMLAR > BİLİM FORUMU
Sayfalar: 1, 2
tikita
Elektrikle ilgili birçok yasa, eğitim hayatımızda öğretilmektedir. Lise mezunu hemen herkesin elektrikle ilgili temel kuralları bildiği gözlemlenebilir. Ancak bu yasaların, neden böyle olduğu konusunda tatminkar bulgulara rastlamadım. Konuya yabancı olanlar ve ilgi duyanlar için bu konuların kabaca anlatıldığı linki vermek isterim http://www.lisefizik.com/emk.htm

Konuya giriş babında şunları söyleyebilirim. Sabit bir manyetik alan içinde bir iletken hareket ettirilirse, iletkende bir gerilim indüklenir. Şayet indüklenen bu gerilim bir devre elemanına bağlanır ve iletkenden bir akım akıtılırsa, akan bu akım iletkenin üzerinde bir manyetik alan oluşmasına sebep olur. Oluşan bu manyetik alan, tele uygulanan sabit manyetik alana ters yöndedir. Buda iletkenin manyetik alan içindeki hareketini zorlaştırmaktadır. Buna Zıt Elektro Motor Kuvveti denir.

Sorum şu; günümüzde kullanılan elektrik üreteçlerinde, oluşan bu zıt emk'yı yenecek güçte hareket vererek üretim yapılıyor. Buda aşırı bir güç harcanması demek oluyor. Şayet telden akım aktığında, telde zıt emk oluşmamış olsa, böyle bir sorunla karşılaşmazdık. Üreteci çok rahat döndürebilir, istediğimiz güçte elektrik üreteci yapabilirdik. Hatta "Con Ahmedin icadı" adıyla anılan bir motor bir jeneratör den oluşan; motor jeneratörü çevircek, jeneratör elektrik üretecek, bu elektriğin bir kısmını motora, fazlasını bize verecek hayali gerçek olabilirdi.

Bu aşamada bunu başarmak için iki yol olduğunu düşünüyorum önümüzde.
1. Zıt EMK'nın oluşmasını önlemek (fikrimce bu pek mümkün değil)
2. Oluşan bu zıt EMK dan bir şekilde istifade edip, sisteme bindirdiği yük oranında fayda sağlayabilmek.

Bu konularda araştırma yapmış arkadaşlar bilirler. İkinci seçenek üzerinde oldukça durulmuş. En başarılı modeller Edvin Gray tarafından yapılmış. Birinci seçeneklede uğraşılmamış değil. Ençokta uğraşan Faraday ve Tesla olmuş. "Faraday Disk" şeklinde aramayla bilgi edinebilirler. Daha sonra Tesla bu diskin dışına spiral bobin eklemiş.

Sonunda bu konuda bildiğim kadarıyla başarı sağlanamamış ve günümüze gelinmiştir. Sorum; bahsettiğim seçeneklerden birini, yada burda bahsi geçmeyen herhangi bir başka yöntemi hayata geçirerek, daha kolay elektrik üretmek mümkün olamazmı?

Saygılarımla
CultureClub
Sevgilili tikita,

Lise kitaplarında terim olarak zıt EMK hala nasıl geçiyorum bilmiyorum ama,EMK zıt olmak zorunda değil.

Bir mıknatısın içinde ona uyumlu manyetik alan oluşturmanız mümkün,kutupları değiştirmeniz yeterli.

O zaman zıt değil ,uyumlu olur.

Zıt EMK motor yapımında kullanılır,ters kutuplar birbirini iter,bu sayede dönme kuvveti elde edilir.
tikita
Zıt EMK'yı bir başka ifade ile şöyle açıklamak mümkün. Bir bobine dışarıdan gerilim uygulandığında, bobin üzerinde bir manyetik alan oluşur. Bununla beraber oluşan bu manyetik alandan dolayı, bobin üzerinde, bobine uyguladığımız gerilimin polaritesine ters polaritede gerilim indüklenir(Buna EMK da denebilirdi, fakat işimizi zorlaştıran yönde olduğundan dolayı Zıt EMK denmiş). Bobin telinin iç direnci ve ısı kayıpları gibi sebeplerden dolayı, oluşan bu zıt gerilim, uyguladığımız gerilimden bir miktar küçük olacaktır. Bunun sonucunda bobin az akım çekecektir.

Aslında ilk bakışta "ne güzel işte" dedirtmesi gereken bir durum gibi görünmesine rağmen, bunun isteneceği hallerin yanında, "olmasa ne güzel olurdu" dedirten yerlerde var. Olmasının faydalı olduğu yerler motorlar. Olmamasında fayda olan yerler elektrik üreteçleri.

Şimdik Zıt EMK nın olmadığı bir jeneratör düşünelim. Nasıl olacaktı senaryo? Manyetik alan çizgilerini kesecek şekilde bir bobini hareket ettirecektik. Bobinde gerilim indüklenecekti. Bu bobine bir yük bağladığımızda, bobinden akım aktığında zıt emk oluşmayacaktı. Yani jeneratörü döndürmek için herhangi bir zorlanmayla karşılaşmayacaktık. Buda sabit bir güç harcayarak, istediğin kadar elektrik üretmek anlamına gelecekti.

İkinci bir çıkar yol olarakta şöyle düşünebilirdik. Madem Zıt EMK ya engel olamıyoruz, işimize gelen yerde bununla boğuşmak yerine, bundan faydalanmanın bir yolunu bulalım. Bu konularda yaklaşık 6 aydır çeşitli yöntemler denemiş olmama rağmen, "Buldum!" deme mutluluğunu yaşayamadım. Üzerinde düşünülmeye değer bir konu olarak gördüğümden dolayı, bu fikrimi paylaşmak istedim.

Saygılarımla
CultureClub
Ben elektronik mühendisiyim,daha öncesinde teknik lise elektrik bölümü mezunuyum.Neyi yapıp neyi yapamayacağını açıklayabilirim,ama kendin deneyerek görmen senin için daha öğretici olacaktır..

sevgiler...
001cebbar
Tikita bobindeki zıt emk alternatif akımda oluşur.
Doğru akımda yalnız anahtar kapatılırken oluşur.
Anahtar kapatıldıktan sonra bobinin normal bir dirençten farkı kalmaz.
Alternatif akımda bu zıt emk dan faydalanmanın tek yolu bobine seri kondansatör bağlayıp rezonansa sokmaktır.
Geriye bobinin doğru akım direncinden başka birşey kalmaz.
Büyük değerli kondansatörlerde ayarlı yapılamadığı için hassas ayar yapamazsın.
Rezonans sağlandığı durumda da bobinden geçen akım maksimum olur.Ve bobin yanar. laugh.gif
anibal
Cebbar ağa iyice karıştırmışsın.. Zıt EMK hem DC hem AC motorlarda mevcuttur.

Asıl soru için şunu söylemek uygundur. Zıt EMK oluşmasaydı, motor için daha fazla güç harcardık. Zıt EMK, üreteçten gelen EMK'yı karşılayarak dönen motorun çok daha az akımla çalışmasını sağlar. Motor duruyorken, Zıt EMK sıfırdır ve üreteçten bobinin DC Direncine bağlı olarak çok büyük bir akım akar. Bu da büyük bir manyetik alan oluşturur ve duran motorun ataletini kolayca yener. Motor daah hızlı döndükçe, Zıt EMK yükselir ve daha az akımla motor dönmeye devam eder. Eğer yük nedeniyle devir düşerse zıt EMK azalacağı için çekilen akımda artar ve motor güç kazanır..

Yani, motorlar için zıt EMK bilakis bir denge aracıdır ve çok faydalıdır. Aynı zamanda bir şekilde Zıt EMK'yi yok etseydik, motor çok daha fazla güç harcardı..
drekinci
Sevgili ERKE ci tikita yine iş başında.

Elektrik motorlarını veya elektrik üreteçlerini fazla bilmem ama.
Sanırım motorda bobine sarılı iletkenlerden elektrik geçirildiğinde oluşan manyetik alanın ortasına konulan bir aks dönmeye başlıyor. Bu dönme hareketi aktarılarak motor kullanılıyor.
Üreteçte ise süreç tersine işliyor. Zıt elektromotor kuvvet yenilerek elektrik akımı üretiliyor. Hidroelektrik santrallerde, Rüzgar santrallerinde, dinamolarda vs. Yani bir hareket ve hareketteki kinetik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürme söz konusu. Harcanılan kinetik enerji ile orantılı olarak, elektrik enerjisi elde edilir. Sürekli ve bedava bir kinetik enerji kaynağına ihtiyaç vardır. Rüzgar, nehir suyu vs gibi. Veya insan adaleleri.
Hani insanın sağlıklı kalabilmesi için spor faaliyetlerine ihtiyaç vardır.
Şehir yaşamında spor ve yürüyüş olanakları pek yoktur.
Örneğin evlerde veya spor salonlarında kullanılan yürüme bandına 45 derece meyil vererek bandı bir dinamoya bağlayarak yürümeye başlarsak. (banda tırmanmaya) bandı döndürürüz ve banda bağlı dinamodan elektrik elde edebiliriz. Örneğin bu elektriği de bir aküde depolayıp evde çeşitli amaçlarla kullanabiliriz.

İşte size bir ERKE motoru. Kimse bu fikri kapmadan patent'ini alayım köşeyi döneyim wink.gif laugh.gif

Sevgiler.
001cebbar
QUOTE(anibal @ Apr 13 2007, 10:37 AM) *
Cebbar ağa iyice karıştırmışsın.. Zıt EMK hem DC hem AC motorlarda mevcuttur.

Asıl soru için şunu söylemek uygundur. Zıt EMK oluşmasaydı, motor için daha fazla güç harcardık. Zıt EMK, üreteçten gelen EMK'yı karşılayarak dönen motorun çok daha az akımla çalışmasını sağlar. Motor duruyorken, Zıt EMK sıfırdır ve üreteçten bobinin DC Direncine bağlı olarak çok büyük bir akım akar. Bu da büyük bir manyetik alan oluşturur ve duran motorun ataletini kolayca yener. Motor daah hızlı döndükçe, Zıt EMK yükselir ve daha az akımla motor dönmeye devam eder. Eğer yük nedeniyle devir düşerse zıt EMK azalacağı için çekilen akımda artar ve motor güç kazanır..

Yani, motorlar için zıt EMK bilakis bir denge aracıdır ve çok faydalıdır. Aynı zamanda bir şekilde Zıt EMK'yi yok etseydik, motor çok daha fazla güç harcardı..


Eki görüntülemek için tıkla

Anibal örneği ben bobin için verdim.Motor için vermedim.

Hem Dc motorlar ideal DC akım üretmezler.

Şekildeki gibi AC motor frekansını iki katı frekansta olarak yarım dalga üretirler.

Redresör çıkışları da aynıdır.

Zıt emk dan faydalanmak için motor bobinine paralel veya seri kondansatör ile rezonans durumuna getirilmelidir.

Kondansatörün değeri yükün kapasitif,endüktif ve rezitif durumuna göre değişir.
anibal
>>> Zıt emk dan faydalanmak için motor bobinine paralel veya seri kondansatör ile rezonans durumuna getirilmelidir.

Bobine seri / paralel bir kondansatör takıp rezonans durumuna getirmek motordaki ters EMK'dan faydalanmanı sağlamaz cebbar.. Rezonans durumunda bobin ve kondansatörün akımları ters yöndedir, eğer paralel kurmuşsan üreteçten akım çekilmez gibi görünür, ama devrenin bir Q'su vardır, ihmal edemezsin..
001cebbar
QUOTE(anibal @ Apr 13 2007, 04:32 PM) *
>>> Zıt emk dan faydalanmak için motor bobinine paralel veya seri kondansatör ile rezonans durumuna getirilmelidir.

Bobine seri / paralel bir kondansatör takıp rezonans durumuna getirmek motordaki ters EMK'dan faydalanmanı sağlamaz cebbar.. Rezonans durumunda bobin ve kondansatörün akımları ters yöndedir, eğer paralel kurmuşsan üreteçten akım çekilmez gibi görünür, ama devrenin bir Q'su vardır, ihmal edemezsin..


Anibal bunda haklısın.Q bobin kalitesi bobinin DC direncine bağlıdır.Bunu belirtmiştim.

Buna engel olamayız.Tank devresini en iyisi süperiletkenler ile yapalım.

Bobinler gerilimi akıma göre 90 derece öne alır.(bobin DC direnci sıfır ise)

Kondansatörler de akımı gerilime göre 90 derece geri alır.

Rezonans durumunda bunlar dengelenir.
yasamci
sevgili tikita

meraka edip araştırma yaptığın konuyu bende çok merak ediyorum.Diğer arkadaşların yazdıklarını da dikkatle okudum.Hepsi konuyu çeşitli yönlerinden
inceleyip sağlıklı bilgiler vermişler.Ancak ben bu konunun daha farklı bir yönünü meraka ediyorum.Umarım bilgi paylaşımıyla birbirimize yardımcı olabiliriz.
Öncelikle sizin araştırdığınız yada meraka ettiğiniz mevzuda birşeyler söyleyeyim.Özellkle de bu zıt emk dediğiniz konu.Herşeyden önce zıt emk bir problem değildir ve ondan kurtulmanız mümkün değil.yani ondan kurtulmak için diğer fiziksel olaylardaki örneğin sürtünmeyi neticesinde ısınmayı ortadan kaldırmak gibi bazı gerçekleri yok edebilmeniz lazım birde newton nun yasaları bu konuyu cevaplıyor yani etki tepki olayı var .siz enerji üretmek için bir hareket enerjisi verdiğiniz sürece karşılığında bir enerji alırısnız.Zıt emk dediğiniz olay işte sizin harcadığınız yada uyguladığınız kuvvetin karşılığıdır illa lekterik üretmeye gerek yok bir cismi hareket ettirmek içinde enerji sarf edişlir ve bu esnada cisim sizden enerjiyi almak için bir tepkiye sahip olur.Bobinlerde aynen bunun gibi enerjiyi depolar bünyesinde devamlı değişen yöndeki harekete karşı koyar yani enerjiyi depo eder ve ac sistemde aldığı enerjiyi geri sisteme veriri eğer başka bir alıcı yoksa yani bu noktada oluşan zıt emk yı almak demek sisteme geri dönecek enerjiyi almak demek faydalanmak sayılmaz ama benim merak ettiğim sorun daha karışık neyse bir ara onu yazarım artık .umarım bişilere yarar.kafamda bir sürü soru işareti var
tikita
Bu konuda şu hatırlatmaları yapma ihtiyacı duyuyorum. Bilimde bazı başlıklar vardır.
Örneğin;
Termodinamik: Isı işlemlerini konu alır.
Hidrodinamik: Sıvılarla ilgili konuları ele alır.
Airodinamik: Hava ile ilgili konularla ilgilenir.
Tıp: Canlılarla ilgili konularla ilgilenir.
Elektrik: Adından belli
Elektronik: Adından belli
Kimya: Belli vs
Bu böyle gider. Her konu kendinden münezzeh kavramlara, yasalara vs sahiptir. Spesifik özellikleri vardır. Bunların hepsi birbirinden kesin çizgilerle ayrılamamasına rağmen, genelde birçok farklı karalteristikleri olduğundan branş olarak nitelendirilir. Ve hatta bunlar kendi içinde alt dallara da ayrılır.
Elektrik için söyliyim
a- Alçak gerilim
b- Orta gerilim
c- Yüksek gerilim gibi
Bu ayrımlar bir insanın bir konuda tam uzman olmasını ve en verimli şekilde sanatını icrasını sağlamak adına, yılların getirdiği deneme tecrübe sonucu verilmiş kararlardır. Bir doktorun fiş değiştirmeyi becerememesi bir ayıp değildir. Bir elektrikçininde bir hastayı tedavi edememesi bir ayıp değildir. Uzmanlıkları farklıdır bunların. Bilim çok geniş bir yelpaze. Bir insanın tüm konularda uzman olması imkansız gibi bişey. Merak babında ilgilenmeler olabilir elbette. Bunca şeyi neden yazdım? Şunun için. Bir branşta biri birşey dediği zaman, onu başka branşta biri bambaşka mantıkla, yasayla cevaplandırdığı zaman, bu pek mantıklı karşı çıkış olmuyor.
Örnek:
İlk hareketi verildikten sonra, hem kendini idare edecek, hemde fazlasını kullanıma sunacak makina yaptım!!!(Keşke)
Biri bunu dediği zaman, bunu elektrik mevzuunda diyor. Cevap olarak cümle alem termodinamik yasalarınca karşı çıkıyor. Evet, bu termodinamikte olmayabilir. Fakat elektrik konusunda olmayacağını kim iddia edebilir elektrikçilerden ve konuya vakıf olan kişilerden başka.

Zıt EMK konusunda 3. bir seçenek. Tek yönlü manyetik alan geçişine müsade eden bir düzenekte, bu konunun çözümüne yardımcı olabilir. Adınada "manyetik diyot" diyebiliriz.

Saygılarımla
drekinci
QUOTE(tikita @ Apr 21 2007, 03:13 AM) *
Örnek:
İlk hareketi verildikten sonra, hem kendini idare edecek, hemde fazlasını kullanıma sunacak makina yaptım!!!(Keşke)
Biri bunu dediği zaman, bunu elektrik mevzuunda diyor. Cevap olarak cümle alem termodinamik yasalarınca karşı çıkıyor. Evet, bu termodinamikte olmayabilir. Fakat elektrik konusunda olmayacağını kim iddia edebilir elektrikçilerden ve konuya vakıf olan kişilerden başka.

Zıt EMK konusunda 3. bir seçenek. Tek yönlü manyetik alan geçişine müsade eden bir düzenekte, bu konunun çözümüne yardımcı olabilir. Adınada "manyetik diyot" diyebiliriz.

Saygılarımla

Sevgili tikita
açıktan alıp, lafı döndürüp dolaştırarak yıllardır kendini programladığı (inanmaya zorladığı) konuya getirmiş.
Elektrik termodinamik yasaları dışında bir olgu değildir. Elektrik de bir tür enerjidir. Nasıl ki, elektrik enerjisi, ısı enerjisi, kinetik enerji, potansiyel enerji vs. Hatta madde de bir enerjidir. Bütün bunlar birbirlerine dönüştürülebiliyorlar. O zaman termodinamiğin dışında tutulamaz. işte bütün mesele de buradadır.
Sıfırdan elektrik enerjisi üretebilirsen, diğer enerjilere dönüştürerek yararlananılabilir.
Yani sözün özü; diğer enerji türlerinde geçerli olmayan bir yasa elektrik enerjisinde de olmaz.

İşte.... Ben bu konunun uzmanı değilim ama, haddimi aşıp iddia ediyorum.
Çünkü gerek tikitanın peşinde olduğu iddia ve gerekse karşı çıkış nedenleri uzmanlık konusu değildir. Genel termodinamik yasalarına aykırı bir konudur.

Bedava enerji elde etmek istiyorsan, bedava bir enerji kaynağı bulmalısın.
Enerji yoktan var olmaz.

Sevgiler.
tikita
Anladığım o ki, "yoktan var etmek" niyetlisi gibi bir görüntü vermişim. Benim böyle saçma bir iddiam asla olamaz. Bir şeyin adını iyi koymak lazım. Yine erkeci olmuşum. Bu önyargıdan dolayıda yine cevaben "yoktan varolmaz" denilmiş. Bedava enerji konusuna olan ilgim doğru tespittir. Bunu derken şu ayrımı titizlikle yapmaya çalışmama rağmen, hala becerebilmiş değilim.

"Yakıtsız çalışan motor" veya "bedava enerji". Bu söylemler "Yoktan var etmek" söylemiyle örtüşür şeyler değil. İtirazlar bu noktada yapılıp, tartışmalar kayıkçı kavgasına dönüyor. (Ciddi bir görüş ayrılığına dayanmayan; su köpüğü gibi konularda yapılan kavgaya 'kayıkçı kavgası' denir.)

Bu konularda oldukça fazla araştırma yaptığım için, şu önbilgiyi vermek isterim. COP(Coefficient Of Performance) Bu konuların tarifinde kullanılan bir terim. Şu demektir. bir sisteme verdiğiniz giriş enerjisi 1 ise, çıkış 1 den küçükse bu durum COP < 1 şeklinde ifade edilir. Giriş = Çıkış durumunda COP = 1 şeklinde. Ben ve benim gibi düşünenlerin peşinde olduğu şey COP > 1 i elde etmek. Bu imkansız gibi görünebilir. Bir Çin atasözünü hatırlatmak isterim. "Bir işin yapılamaz olduğunu düşünüpte uyuyakalma! Bir gün bir başkasının o işi yaparken çıkardığı sesle uyanıverirsin." O sesi çıkaranlardan biri olmak dileğiyle

Saygılarımla
drekinci
Kayıkcı kavgasına dönüştüren sensin sevgili tikita.
Aynı konuyu ısıtıp ısıtıp önümüze getiren de sensin.
Yakıtsız çalışan motor tanımı zaten, yoktan enerji üretmeyi içeriyor.
Kendini mi kandırıyorsun yoksa bizleri mi?
Kendini kandırmanın önünde bir engel yok. Zaten gördüğüm kadarıyla bayağı kandırmışsın da.
Ama bizleri kandırabilmek için epey terleyeceksin.

Yani bir motor olacak bu motor yakıtsız çalışacak.
Peh ki ne peh! Yeme de yanında yat.

Sen bu yolda devam et.
Yolun açık olsun.

Sevgiler
tikita
Aşağıdaki yazı başka formdada devam eden konu olduğundan, paralellik sağlaması açısından eklenmiştir. Kimseye cevap değildir.

Yakın vadede beni anlamanızı beklemek benim hatamdır. Bundan dolayı özür dilerim. Torunlarınızla bundan yıllar sonra oturup sohbet ederken aklınıza gelmeyi dilerim. Çünkü o günlerde; bugün hayal deyip karşı çıktığınız şeyi kullanıyor olacaksınız. O zaman onlara deyiniz ki; birileri yıllar önce böle bişey olabileceğini demişti ama biz gülüp geçmiştik. Onun için tabiattaki tüm bilginin, sizin bildiklerinizle sınırlı olmadığını torunlarınıza öğretmeye çalışın. Bu kültür olarak bazı insanların kabul edemeyeceği bir durum gibi duruyor. Yoksa kim nükleer santral olayında, reaktöre gönderilen hızlandırılmış parçacıktan başka bir enerji olmadığı halde, milyarlarca katı enerji ürettiğini görmezden gelerek, göle yoğurt mayalıyorsun deme cesaretini gösterebilir.

Amacım kimseyi kırmak değil. Benide kırmamanızı isterim. Sadece ufuk çizgisinde birşeyler gördüğümü işaret etmek istedim. Görüntüyü netleştirmek içinde sizden destek almayı umdum. Halada umudum var.

Saygılarımla
DreiMalAli
QUOTE(tikita @ Apr 21 2007, 02:13 AM) *
Bu konuda şu hatırlatmaları yapma ihtiyacı duyuyorum. Bilimde bazı başlıklar vardır.
Örneğin;
Termodinamik: Isı işlemlerini konu alır.
Hidrodinamik: Sıvılarla ilgili konuları ele alır.
Airodinamik: Hava ile ilgili konularla ilgilenir.
Tıp: Canlılarla ilgili konularla ilgilenir.
Elektrik: Adından belli
Elektronik: Adından belli
Kimya: Belli vs
Bu böyle gider. Her konu kendinden münezzeh kavramlara, yasalara vs sahiptir. Spesifik özellikleri vardır. Bunların hepsi birbirinden kesin çizgilerle ayrılamamasına rağmen, genelde birçok farklı karalteristikleri olduğundan branş olarak nitelendirilir. Ve hatta bunlar kendi içinde alt dallara da ayrılır.
Elektrik için söyliyim
a- Alçak gerilim
b- Orta gerilim
c- Yüksek gerilim gibi
Bu ayrımlar bir insanın bir konuda tam uzman olmasını ve en verimli şekilde sanatını icrasını sağlamak adına, yılların getirdiği deneme tecrübe sonucu verilmiş kararlardır. Bir doktorun fiş değiştirmeyi becerememesi bir ayıp değildir. Bir elektrikçininde bir hastayı tedavi edememesi bir ayıp değildir. Uzmanlıkları farklıdır bunların. Bilim çok geniş bir yelpaze. Bir insanın tüm konularda uzman olması imkansız gibi bişey. Merak babında ilgilenmeler olabilir elbette. Bunca şeyi neden yazdım? Şunun için. Bir branşta biri birşey dediği zaman, onu başka branşta biri bambaşka mantıkla, yasayla cevaplandırdığı zaman, bu pek mantıklı karşı çıkış olmuyor.
Örnek:
İlk hareketi verildikten sonra, hem kendini idare edecek, hemde fazlasını kullanıma sunacak makina yaptım!!!(Keşke)
Biri bunu dediği zaman, bunu elektrik mevzuunda diyor. Cevap olarak cümle alem termodinamik yasalarınca karşı çıkıyor. Evet, bu termodinamikte olmayabilir. Fakat elektrik konusunda olmayacağını kim iddia edebilir elektrikçilerden ve konuya vakıf olan kişilerden başka.

Zıt EMK konusunda 3. bir seçenek. Tek yönlü manyetik alan geçişine müsade eden bir düzenekte, bu konunun çözümüne yardımcı olabilir. Adınada "manyetik diyot" diyebiliriz.

Saygılarımla


Sevgili tikita.
Yazındaki koyulaştırdığım kısımlara dikkatini çektikten sonra...

QUOTE
yılların getirdiği deneme tecrübe sonucu
ortaya çıkan enerjinin sakınımı yasasının her bilim dalı geçerli olduğunu arkadaşlar yukarda bir çok defa hatırlatmışlar.
Ayrıca uzman olmadığımız halde teknik konulara yatkınlığımızdan dolayı diğer konular hakkında fikrimiz söylememize hiç bir şey engel olamaz. Bunu sık sık yaparım. Birazdan elektrik konusunda da yapacağım. Bu durumda "konunun uzmanı"nın yapması gereken ise cevap vermek, verebilmekdir. Vereceği cevabın ise akla uygun olması genel doğrularla uyumlu ve ikna edici olması beklenir. Aksi takdirde onun uzmanlığından şüphe edilir. "Ben bir uzman olarak..." diye başlayan anlatımlar pek işe yaramazlar.

Elektrik konusuna gelince.
Dah önce başka bir başlık altında da "EMK" (Elektro Motor Kuvveti) teriminin muğlaklığına, anlamsızlığına değinmiştim. İster düz EMK olsun ister zıt. İster çapraz olsun ister ileri, isterse geri... Sevgili CC'nin de değindiği gibi bu terimin okul kitaplarında geçmesi, bence, kitabın yazarının konuyu anlamadığını ve/veya anlatamadığını gösterir.

QUOTE
Zıt EMK'yı bir başka ifade ile şöyle açıklamak mümkün. Bir bobine dışarıdan gerilim uygulandığında, bobin üzerinde bir manyetik alan oluşur. Bununla beraber oluşan bu manyetik alandan dolayı, bobin üzerinde, bobine uyguladığımız gerilimin polaritesine ters polaritede gerilim indüklenir(Buna EMK da denebilirdi, fakat işimizi zorlaştıran yönde olduğundan dolayı Zıt EMK denmiş). Bobin telinin iç direnci ve ısı kayıpları gibi sebeplerden dolayı, oluşan bu zıt gerilim, uyguladığımız gerilimden bir miktar küçük olacaktır. Bunun sonucunda bobin az akım çekecektir.

demişsin.
QUOTE
Bobin telinin iç direnci ve ısı kayıpları gibi sebeplerden dolayı, oluşan bu zıt gerilim,

cümlesinin tamamen saçma ve yanlış olduğunu göz ardı edeyim şimdilik.

EMK'yı (düzünü, tersini, zıttını...) ölçmek için şu basit deneyi yap isteresen:
Bir bobine 12 voltluk bir gerilim (DC) bağla ve gerilimi ölç.
Ne ölçeceksin?
12 V.
Ne fazlasını ne de eksiğini ölçeceksin.
Bu 12 V ama zaten bizim bağladığımız gerilimda başka bir şey değil.
Peki şu meşhur EMK (düzü veya zıttı) nerde?
Hiç bir yerde. Yani piyasada yok.
Peki olmayan bir şeyi tekrar tekrar anlatmanın ne faydası var?
Uzmanların(!) kendilerine büyülü bir hava vermelerine olanak sağlaması haricinde aklıma başka bir neden gelmiyor.
Yani bilmiyorum.

EMK terimini duyan her insan başka şeyler hayal ediyor. Bazısı bunun bir kuvvet (birimi Newton) veya bir güç (birimi Watt) olduğunu dahi ileri sürebiliyor.
EMK gibi muğlak bir terimle kafa bulandırmak yerine, aynı deneyde, bobine bağladığımız gerilim sayesinde bobinden geçen akım arasındaki bağlantıyı anlamaya çalışırsak kendimiz için daha faydalı olur. İşin içine elektrik akımı (birimi Ampere), bobinin bakır direnci (birimi Ohm), indüktivitesi (birimi Henry) ve zaman (mesela saniye cinsinden) girer.
Belki hesaplamasında biraz zorluk çıkar (diferensiyal denklem...).
Ama sonuçta bu büyüklükler arasında güzel bir bağlantı çıkar ortaya.
EMK teriminin tersine; yanlış anlaşılmaya yer vermeyen, benzer deneylerde her zaman doğru sonuç veren güzel bir formül çıkacakdır.

QUOTE
Bu aşamada bunu başarmak için iki yol olduğunu düşünüyorum önümüzde.
1. Zıt EMK'nın oluşmasını önlemek (fikrimce bu pek mümkün değil)
2. Oluşan bu zıt EMK dan bir şekilde istifade edip, sisteme bindirdiği yük oranında fayda sağlayabilmek.

Bu konularda araştırma yapmış arkadaşlar bilirler. İkinci seçenek üzerinde oldukça durulmuş. En başarılı modeller Edvin Gray tarafından yapılmış. Birinci seçeneklede uğraşılmamış değil. Ençokta uğraşan Faraday ve Tesla olmuş. "Faraday Disk" şeklinde aramayla bilgi edinebilirler. Daha sonra Tesla bu diskin dışına spiral bobin eklemiş.


Burada söylemak istediklerini anlamış değilim doğrusu.
Edvin Gray kimdir bilmem ama.
Faraday ve Tesla ne ile uğraşmışlar?

Sevgiler
tikita
Yazıları koyultarak dikkatimi çektiğiniz konularda size katılıyorum. Haklısınız. Benim adıma talihsiz bir yazı olmuş. Fakat sonrasında eksik alıntı yaparak, bambaşka bir anlam yüklemişsiniz dediklerime.

"Bobin telinin iç direnci ve ısı kayıpları gibi sebeplerden dolayı, oluşan bu zıt gerilim"

Cümlenin sadece burasını alırsanız elbette çok tuhaf anlam çıkar. Tamamını aldığınızda anlam değişir.

"Bobin telinin iç direnci ve ısı kayıpları gibi sebeplerden dolayı, oluşan bu zıt gerilim, uyguladığımız gerilimden bir miktar küçük olacaktır."

Burada demeye çalıştığım şey, bobinde oluşan zıt gerilimin, sisteme uygulanan gerilimden bir miktar küçük oluşu. Yoksa iç dirençle ısı kayıpları gerilim oluşturmuyor rolleyes.gif

Bir bobinde gerilim oluşabilmesinin şartı, bobin tellerini kesen manyetik alan çizgilerinin sürekli hareket halinde olmasıdır. Yani bobine DC gerilim uygulandığında, bobinde sabit manyetik alan oluşacağı için, telleri kesen alan çizgileri değişim göstermeyeceğinden, sizinde dediğiniz gibi EMK oluşmayacaktır. Bobine ilk gerilim uygulandıktan, bobinin doyuma ulaştığı zamana kadar geçen mili saniyelik süreyi göz ardı ediyorum. Bu deney bir bobinin üstüne mıknatısı koyup, elektrik üretmesini beklemek gibi bişey. Sizin anlattığınız deneye binaen söyledim.

Zıt EMK kelimesini pek sevmediğinizi anlıyorum. Ama durumu ifade etmek için başka kelimede bulamıyorum. Buyrun buna siz bir isim verin, o isimle analım. Ayrıca EMK nın neden-sonuç ilişkisi babında bilinmezi, muğlaklığı yok. Bunların formülleri yıllardır var. Bunların bilinmez olan yanı, nasıl olduğu. Yani hala net olmayan şey, bobine elektrik verildiğinde, nasıl bir hareket senaryosu yaşanıyorda, bunlar oluyor. İşte o senaryoyu ortaya koyabilirsek, derdimize çarede bulabiliriz.

Bu aşamada bunu başarmak için iki yol olduğunu düşünüyorum önümüzde.
1. Zıt EMK'nın oluşmasını önlemek (fikrimce bu pek mümkün değil)
2. Oluşan bu zıt EMK dan bir şekilde istifade edip, sisteme bindirdiği yük oranında fayda sağlayabilmek.

Edvin Gray 2. seçenekle uğraşmış ve başarılı olduğunu okuduğum bir bilim adamı. İnternette hakkında bolca kaynak mevcut. Bu yöntemle 85 HP gücünde motor yaptığı yazıyor.
Faraday ise 1. seçenekle uğraşmış. "Faraday Disk" adıyla bilinen bir jeneratör var. Bunda gerilim çok küçük akım çok büyük. Daha sonralarıda bunu ele alıp geliştirme çabaları olanlar var fakat başarılı sonuç elde edildiğini duymadım. Bu konudada internette bol kaynak bulunabilir. Yani bu konuda didinen tek ben değilim. Atalarımda çok uğraşmış.

İlginize teşekür ederim.

Saygılarımla
tikita
Aşağıdaki yazı başka formdada devam eden konu olduğundan, paralellik sağlaması açısından eklenmiştir. Kimseye cevap değildir.

Alıntı:
Anladığım o ki, "yoktan var etmek" niyetlisi gibi bir görüntü vermişim. Benim böyle saçma bir iddiam asla olamaz.

Bu hatırlatmadan sonra şunuda belirtiyim. Ben sabit mıknatıslarla motor yapmanın peşinde değilim. Ama madem konu açtınız, bu konuda başarılı olduklarını ilan edenlerin sitelerine göz atabilirsiniz. Linkleri aşağıda
http://www.steorn.net/orbo/technology/
http://www.perendev-power.com/index_files/Page780.htm
Bu konuyuda araştırmadım değil. Steornun patent aldığı bir parça var. "Low Power Magnetik Actuator" adında. Çizimlerinide görmüştüm. Yaptığı iş çok az bir kuvvetle, güçlü bir mıknatısı izole etmeye yarıyor. Bu olurmu olmazmı sorusu artık tarihin tozlu yapraklarında kaldı. Ticari beklentilerine kavuştuklarında neyin nesidir yaptıkları görecez zaten. Sitesini ziyaret ettiğinizde daha detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.

Benim dediğim konu daha çok elektriğin üretim şekliyle ilgili. Çok kaba tarifiyle peşinde olduğum şey, bir jeneratörden akım çekildiğinde karşı bir kuvvetle karşılaşmamak. Akım çeksende, çekmesende jeneratörün aynı kolaylıkla döndürülebilmesini sağlayabilmek. Akım çektikçe zorlanmayı sağlayan etkinin kaynağı zıt emk olduğuna göre, doğal olarak hedefte bu olmalı düşüncesinden hareketle konu başlığını böyle koydum. Aşağıdaki filmi izlemenizi tavsiye ederim.
http://www.youtube.com/watch?v=ybn--DsyzBk
İşte o nasılını bulmaya çalıştığım şey denilebilir.

Her dönemde, yaşadıkları zamanın, bilimin gelebileceği son noktası olduğunu düşünenler olmuştur. Görüyorum ki yine böyle düşünenler var. Bunu doğal karşılıyorum. Bence bilim insanının daha özgür düşünmesi gerekli. Düşüncelerini yasalara hapsetmeden.

Bana dur bakalım derken, bilimsel olmaz olarak söylediğiniz "enerjinin korunumu yasası". İyi ama benim dediklerimin bu yasaya uymayan neresini gördünüz. Yoktan var edecem desem, itirazınız haklı olacak. Ama ben vardan daha fazla var yapacam diyorum. Bunun olabileceğine işaret etmek adına nükleer santralları işaret ediyorum.

Saygılarımla
DreiMalAli
Sevgili tikita.
Şu cümleni yanlış anladığımı itiraf edeyim. Kullandığın virgüle fazla dikkat etmediğimden kaynaklanıyor.
QUOTE
"Bobin telinin iç direnci ve ısı kayıpları gibi sebeplerden dolayı, oluşan bu zıt gerilim, uyguladığımız gerilimden bir miktar küçük olacaktır."


Fakat konu hakkında söylediklerimde bir şey değiştirmiyor.

Parağrafını tekrar alıntılıyorum buraya:

QUOTE
Zıt EMK'yı bir başka ifade ile şöyle açıklamak mümkün. Bir bobine dışarıdan gerilim uygulandığında, bobin üzerinde bir manyetik alan oluşur. Bununla beraber oluşan bu manyetik alandan dolayı, bobin üzerinde, bobine uyguladığımız gerilimin polaritesine ters polaritede gerilim indüklenir(Buna EMK da denebilirdi, fakat işimizi zorlaştıran yönde olduğundan dolayı Zıt EMK denmiş). Bobin telinin iç direnci ve ısı kayıpları gibi sebeplerden dolayı, oluşan bu zıt gerilim, uyguladığımız gerilimden bir miktar küçük olacaktır. Bunun sonucunda bobin az akım çekecektir.


Demiştin.
Sana göre "zıt EMK" (ne demekse...) şöyle oluşur: Bir bobine dışarıdan gerilim uygulandığında, bobin üzerinde bir manyetik alan oluşur. Bununla beraber oluşan bu manyetik alandan dolayı, bobin üzerinde, bobine uyguladığımız gerilimin polaritesine ters polaritede gerilim indüklenir(Buna EMK da denebilirdi, fakat işimizi zorlaştıran yönde olduğundan dolayı Zıt EMK denmiş).

Ben de sana bir deney yapmanı önermiştim. EMK'nın zıttının ölçmen için.
Onu da alıntılıyorum buraya.

QUOTE
EMK'yı (düzünü, tersini, zıttını...) ölçmek için şu basit deneyi yap isteresen:
Bir bobine 12 voltluk bir gerilim (DC) bağla ve gerilimi ölç.
Ne ölçeceksin?
12 V.
Ne fazlasını ne de eksiğini ölçeceksin.
Bu 12 V ama zaten bizim bağladığımız gerilimda başka bir şey değil.
Peki şu meşhur EMK (düzü veya zıttı) nerde?
Hiç bir yerde. Yani piyasada yok.
Peki olmayan bir şeyi tekrar tekrar anlatmanın ne faydası var?
Uzmanların(!) kendilerine büyülü bir hava vermelerine olanak sağlaması haricinde aklıma başka bir neden gelmiyor.
Yani bilmiyorum.


Galiba "DC" (düzgün akım) dememe takılmışsın. DC dememin nedeni; fazla karmaşıklığı önlemek idi. DC kullanman gerekmez. AC (dalgalı akım) kullan aynı deneyi yapmak için.
Bir 12 V sinus voltajını (kare voltajıda olabilir. Üçgen, cosinus kare veya testere voltajı da olabilir.) bir bobine bağla ve bir ossiloskop ile voltajı seyreyle.
Ne göreceksin?
Sadece ve sadece bağladığın voltajı.
Başka bir şey göremiyeceksin.
Şimdi soruyu tekrar edeyim:

QUOTE
Ne fazlasını ne de eksiğini ölçeceksin.
Bu 12 V ama zaten bizim bağladığımız gerilimda başka bir şey değil.
Peki şu meşhur EMK (düzü veya zıttı) nerde?
Hiç bir yerde. Yani piyasada yok.
Peki olmayan bir şeyi tekrar tekrar anlatmanın ne faydası var?
Uzmanların(!) kendilerine büyülü bir hava vermelerine olanak sağlaması haricinde aklıma başka bir neden gelmiyor.

Bir kitapta bol bol EMK'lı MMK'lı anlatım varsa o kitapın yazarı konuyu anlamamış demektir. Özellikle de EMK'nın tarifini yapmamışsa.

Tamamen gereksiz olduğu halde illede EMK terimini kullanmak istiyorsak en azından nerede kullanacağımızı bilmemiz gerekir.
1. Tarihsel olarak ilk kullanıldığı yer pil ve akumulatorların voltajını belirtmek içindi. Daha doğrusu pil ve akülerin "iç voltajını" belirtmek için. Yani pil veya akü hiç bir yüke bağlı olmayacak, hiç bir akım geçmeyecek durumdayken pil ve aküde ölçtüğümüz voltaja tarihi devirlerde EMK (Elektro Motor Kuvveti) denirdi.
2. Daha sonra anlamı biraz dah genişledi. Artık her elektrik/elektronik devrenin "iç voltajı" içinde kullanılır oldu. Tabi bu devre dışarıda bir elektrik yüküne bağlanmadığıö devreden dışarıya bir akım akmadığı durumda.
3. Diğer bir tanımı ise fiziksel: Birim elektrik yükü başına yapılan elektriksel iş, enerji. EMK = İntegral( F.ds)/Q . Yani toplam enerjinin toplam elektrik yüküne oranı. Birimi tabi yine volt oluyor.

Bu anlamda; EMK'yı manyetizmada kullanabileceğimiz tek yer: Eğer bir bobin (bu bir elektromotor veya jenerator da olabilir) bir manyetik alan içinde hareket ediyorsa bu bobinin uclarında oluşan voltaj için kullanılabir. Bu ise EMK için saydığım 2. anlamdan başka bir şey değil.

Bunların haricinde EMK'nın başka hiç bir marifeti yok. EMK terimine gerek de yok.
EMK, "Elektro Motor Kuvveti"nin kısaltılmış hali olsa da ne bir motordur ne bir kuvvetdir ne de bir motor kuvveti.
Elektrikde bilmemiz gereken bir kaç terim var: Yük, gerilim, akım, direnç, endüktans, kapasitans vs. gibi. Ama bunlara EMK dahil değil.
Ama maalesef işin içine manyetizma girince EMK'da dillerden düşmüyor. Genellikle de anlamadığı konuyu başkasına anlatmaya çalışanlar tarafından. Erkeciler, devri-daimcilerin en sevdiği terimlerden birisi olsa gerek.

QUOTE
Bobin telinin iç direnci ve ısı kayıpları gibi sebeplerden dolayı, oluşan bu zıt gerilim, uyguladığımız gerilimden bir miktar küçük olacaktır. Bunun sonucunda bobin az akım çekecektir.


Ortada bobine bağladığımız gerilimden başka bir gerilim (bir EMK) olmadığına göre bu cümle sadece anlamsız değil aynı zamanda yanlış bir cümle.

Bobindaki elektrik gerilimi ve elektrik akımı arasındaki bağlantı şu:
(Gerilim ve akımı küçük harflerle yazmamın nedeni, bunların değişken de olabileceğinin altını çizmek için)

u = L . di/dt

veya eşdeğeri

i = (1/L) . İntegral(u . dt )

L : bobinin endüktansı

Her iki eşitliğin de ifade ettiği en önemli olgu: bobine bağladığımız "u" gerilimi bir düzgün (değişmeyen) gerilim dahi olsa bobin üzerinden geçen akım zamanla değişecek demektir. u değişken ise i zaten zamanla değişecektir.
İkinci denklemin önemli bir sonucu ise: u bir veya bir kaç sefer sıçrasa dahi i bir sıçrama göstermez. Ancak zamanla ve sürekli bir şekilde değişebilir.
Birinci denklemin önemli bir ifadesi: Bobin, kendisine bağladığım gerilimi kabul eder. Bağladığım gerilimi değiştirmez. Ne artırır ne de azaltır. Ama bağladığım gerilim akımın değişme hızını ( = di/dt ) belirler, değiştirir.
Bobindeki manyetik alanda depolanan enerjisi ise bobinden geçen akıma bağlı olup

W = (1/2) . L . i²

ile ifade edilir.
Buna bağlı olarak da, "bu enerji herhangi bir şekilde harcanmaj zorunda" (bobin ister bir devreye bağlı olsun ister olmasın) kuralını koyarsak bir bobinin her hangi bir elektrik devresinde kullanılabilecek bütün özelliklerini sıralamış oluruz.
Elektrik motoru ve jeneratörler için ise bir kaç özelliği daha var tabi.
Ama enerjinin sakınımı kanununu zedeleyen hiç bir özelliği yok.

Edvin Gray ismini başka bir başlık altında yine vermiştin. O zmanlar internette baktım. Fakat işe erkeciler haricinde kaynak bulamadım.
Ama senin iletinde Tesla ve Faraday hakkında söylediğin bam başka bir anlamdaydı:

QUOTE
Bu aşamada bunu başarmak için iki yol olduğunu düşünüyorum önümüzde.
1. Zıt EMK'nın oluşmasını önlemek (fikrimce bu pek mümkün değil)
2. Oluşan bu zıt EMK dan bir şekilde istifade edip, sisteme bindirdiği yük oranında fayda sağlayabilmek.

Bu konularda araştırma yapmış arkadaşlar bilirler. İkinci seçenek üzerinde oldukça durulmuş. En başarılı modeller Edvin Gray tarafından yapılmış. Birinci seçeneklede uğraşılmamış değil. Ençokta uğraşan Faraday ve Tesla olmuş. "Faraday Disk" şeklinde aramayla bilgi edinebilirler. Daha sonra Tesla bu diskin dışına spiral bobin eklemiş.

Burada anlatmak istediğin: Faraday ve Tesla güya "Zıt EMK"nın oluşmasını engellemeye çalışmışlar. Olmayan bir şeyi Tela ve/veya Faraday neden engellemeye çalışsınlar ki?
Ne demek istediğini hala anlamış değilim.

QUOTE
Anladığım o ki, "yoktan var etmek" niyetlisi gibi bir görüntü vermişim. Benim böyle saçma bir iddiam asla olamaz.


"yoktan var etmek" niyetlisi olmadığını nasıl düşünmiyeyim sevgili tikita.
Özellikle de yukardaki bir iletinde yine sihirli bir ifade (COP(Coefficient Of Performance) ) kullandıktan sonra.
Şuna açıkca "randıman" veya "verim" desene. R ile gösterirsek:

R = (çıkış enerjisi) / (giriş enerjisi)
veya
R = (çıkış gücü) / (giriş gücü)

ki R her zaman 1 den küçüktür: R < 1.
Ama bazı sinergetikciler sap ile samanı karışrtırdıkları için neyin "giriş" neyin "çıkış" olduğunu pek tahmin edemezler.
Mesela; Atatürk barajının kapağını açmak için sadece 100o Joule enerji harcadım (giriş eneriji). Ama karşılığında 1 000 000 000 joule enerji almış oldum (çıkış enerjisi) diye randımanı
R = 1 000 000 000 / 1000 = 1 000 000 gibi çoook yüksek rakamlara çıkarabilirler.
Umarım sen bunlara dahil değilsindir.

Sevgiler
DreiMalAli
Yukarda bobin için denklemler öyle ahım şahım özel denklemler değil. Prensip olarak hemen her fiziksel konuda geçer.
Mesela hareket denklemlerinde (kinematik).

F= m . a

(Kuvvet = Kütle . İvme)
denklemini çoğumuz biliyoruz.

İvme yerine eşdeğeri olan a = dv/dt yazarsak

F = m . dv/dt

buluruz.
Bu ise bobin için verdiğim şu denkleme karşılık gelir:

u = L . di/dt

Benzerliğe dikkat çekmek için alt alta yazalım
F = m . dv/dt
u = L . di/dt

Veya eşdeğeri olan

v = (1/m) . İntegral(F . dt)

denlemi bobinde

i = (1/L) . İntegral(u . dt )

denklemine karşılıkdır.

Yine Benzerliğe dikkat çekmek için alt alta yazalım
v = (1/m) . İntegral(F . dt)
i = (1/L) . İntegral(u . dt )

Burdan anlaşılan; özellik ve davranış tarzı olarak
. Mekanikde kuvvet bobinde elektrik gerilimine denk geliyor.
. mekanikde kütle bobinde endüktansa denk geliyor.
. mekanikde hız bobinde elektrik akımına denk geliyor.

Hareket eden bir kütlenin enerjisi ise

W = (1/2) . m . v²

Bobinin manyetik alanında depolanan enerji neydi?

W = (1/2) . L . i²

Yine Benzerliğe dikkat çekmek için alt alta yazalım
W = (1/2) . m . v²
W = (1/2) . L . i²

Prensip olarak hep aynı denklemler. Öyleyse aynı/benzer özellikleri/davranışları sergileyecekleri için...
Bobin için yukarda söylenenleri kelime kelime hareket denklemleri için de söyleyebiliriz:

QUOTE
Her iki eşitliğin de ifade ettiği en önemli olgu: kütleye uyguladığımız bir düzgün (değişmeyen) kuvvet dahi olsa kütlenin hızı zamanla değişecek demektir. F değişken ise v zaten zamanla değişecektir.
İkinci denklemin önemli bir sonucu ise: F bir veya bir kaç sefer sıçrasa dahi v bir sıçrama göstermez. Ancak zamanla ve sürekli bir şekilde değişebilir.
Birinci denklemin önemli bir ifadesi: Kütle, kendisine uyguladığım kuvveti kabul eder. uyguladığım kuvveti değiştirmez. Ne artırır ne de azaltır. Ama uyguladığım kuvvet kütlenin hız değişimini ( = dv/dt ) belirler, değiştirir.
...


Eeee?
Bu kadar benzerlikden sonra...
Hazır işin içerisinde zaten bir kuvvet de varken (hem de kelimenin tam anlamı ile)...
Madem bobinde "Zıt EMK" dan bahsediliyor.
Bizde mekanikde "Zıt MMK"dan (Zıt Mekanik Motor Kuvveti) bahsedelim. Veya "Zıt KMK"dan (Zıt Kinematik Motor Kuvveti).
Ne dersiniz?
Ya da; madem bobindeki "elektrik gerilimine", hangi akla hizmet ettiği belli olmayan bir nedenden dolayı "kuvvet" (EMK (Elektro Motor Kuvveti)) deniliyor, bizde mekanikdeki "kuvvete"
"Zıt MMH" (Zıt Mekanik Motor Hızı) veya "Zıt KMH" (Zıt Kinematik Motor Hızı)
desek daha mı doğru olur?
tongue.gif

Sevgiler
tikita
Sevgili DreiMalAli; zıt emk yı bulanda, işlevini açıklayanda ben değilim. Bu kişi Lenz ve bu konuda derki "zıt emk, büyümekte olan devre akımını küçültücü, küçülmekte olan devre akımını ise büyültücü yönde etki yapar."

Keskin araştırmacılığınızı takdir etmemek mümkün değil. Mekanik ile elektrik arasındaki ortak yönleri çok güzel ortaya koymuşsunuz. Dedikleriniz doğrudur. Ancak eksiktir. Burda tartışılan konuda, o eksik tarafları. Mekanikte zıt emk ya karşılık gelebilecek bir durum sözkonusu değildir. Ama illada mekaniğe örnek olması açısından bir benzetme yapmak gerekirse, şöyle diyebiliriz. Bir diski hızla döndürdüğünüzü düşünün. Sonra bu diski döndürmek için kullandığınız hareket kaynağını, bu diskten ayırın. Disk ataleti ile dönmeye devam edecektir. Bu olay elektrik konusunda mekanikteki gibi sizin diski döndürdüğünüz yönde değilde, tersi yönde oluyor. Onun içinde buna ZIT EMK deniyor. Bir ilginç tarafıda voltaj olarak bobine uyguladığınızdan kat be kat yüksek oluyor. Diske dönersek, diske verdiğiniz hareketin devri 100 dev/dak olsun, hareketi kestiğinizde bir anda diskin 1000 dev/dak ile döndüğünü hayal etmek gibi bişey. Bu söylediklerim bir benzetme. Teşbihte hata olmaz.

"Elektro Motor Kuvvet" EMK kelimeside şuradan geliyor. Elektronları motorize(harekete geçiren) eden kuvvet. Bu uzun tarifi olayı bütünüyle açıklayabilecek kelimelerden oluşturmuşlar. Çünkü burada tarif edilen şeyin detayları tek kelimeyle ifade edilemeyecek kadar uzun. Bu konunun en başında verdiğim tariflere yeniden göz atmanızı dilerim. Gerçekten yazanları anlayıp anlamadığınızı tekrar gözden geçirmeniz iyi olacaktır. Ben olmayan birşeyden bahsetmiyorum. Olan birşeyi oldurmamaktan yada madem oldurmamak becerilemiyor, bunu fayda sağlar yönde kullanmaktan bahsediyorum. Haaa bu dediğim olanaklı yada değil.

Tekrar işin özünde anlamaya çalıştığım tarafı, manyetik alan ile iletken arasında nasıl bir hareket senaryosunun olduğu. Bu konularda neden-sonuç babında yasalar belli. Örneğin bir iletkenden akım aktığında başparmak akım yönünü gösterirken geri kalan 4 parmak manyetik alanın yönünü gösterir gibi(Sağ el kaidesi). Buna keza "Hall Efect" adıyla anılan(Sol el kaidesi) başka bir karakteristiği. Bunlar hep neden-sonuç ilişkisi. Nasılı belli değil. Ama bu saatten sonra bu nasılları bulmaya sıra geldiğine inanıyorum. Çabam bunadır.

Saygılarımla
puma
Tikita bobine a akım şiddetin de ve b voltajında doğru akım verdik.Sonra bu akımı kestik.
Bobinden ters yönde c akım şiddetin de ve d voltajında akım elde ettik.
Buna göre kayıpları hesaba katmazsak a x b = c x d olur.

a voltajından yüksek d voltajı elde ettik ama a akım şiddetinden düşük b akım şiddeti elde ederiz.
Giren enerji çıkan enerjiye eşit olur.
DreiMalAli
Sevgili tikita.
EMK terimi, en yaygın anlamıyla, elektro-kimyasal hücrelerin (pil, akü gibi) iç elektrik gerilimleri için kullanılır. Bu olguya isim vermek açısından çok talihsiz bir seçim maalsef. Bir elektrik gerilimi kastedildiği halde içerisinde "motor" ve "kuvvet" kelimeleri geçiyor. Bir çok kitapta da bu talihsizlikden dolayı EMK hem bir gerilimi anlatmak için kullanılıyor hem de bir kuvveti ifade etmek için. Kendi yazılarını da okursan; bu bulanıklandan dolayı sen de EMK terimini hem "gerilim" için kullandın hem "kuvvet" için. Yanılmıyorsam diğer başlıklarında bu terimi "güç" veya "enerji" için de kullandın. Yani birbiriyle direk alakası olmayan şeyler için...
Bunu yapan maalesef sadece sen değilsin. Her derde deva babında bir çok kitapda da birden fazla anlamda kullanılıyor.

Tahminim, senin anlatmak istediğin "endükleme" olsa gerek. Yukarda bir yerde bu terimi kullanmıştın. Endüksiyon; zamana bağlı olarak değişen bir manyetik akının bobinde (veya telde) elektrik gerilimi oluşturması olgusudur. Eğer manyetik akı bobinden bağımsız ise "endükleme" diye isimlendirilir. Fakat manyetik akı bobinden geçen elektrik akımı ile oluşuyorsa "öz endükleme" (oto endükleme, kendi kendini endükleme) denilir.

En iyisi, hafta sonunda, konu hakkında bir örnek yapayım. Bir bobini önce "doldurup" sonra "boşaltayım".

QUOTE
zıt emk yı bulanda, işlevini açıklayanda ben değilim. Bu kişi Lenz ve bu konuda derki "zıt emk, büyümekte olan devre akımını küçültücü, küçülmekte olan devre akımını ise büyültücü yönde etki yapar."

Koyulaştırdığım cümle güzel bir cümle. Ama "zıt EMK" yerine "bobin" kelimesi daha uygun olurdu.
Bobinin; üzerinden geçen elektrik akımının hem yönünü hem miktarını korumaya çalışır gibi davranıyor.
Tıpkı bir kütlenin hızını ve hızının yönünü korumaya çalışması gibi. Hem hızlandırmaya karşı bir direnç gösterir hem yavaşlatmaya karşı (atalet).

Denklemler prensip olarak aynı/benzer olduğundan elektrikdeki olguları mekanikte de bulmak mümkün olması lazım.

Sevgiler
DreiMalAli
Bir bobin en basit haliyle bir elektrik direnci ve bir endüktansın seri bağlanması şeklinde modellenir.

1. Bobinde enerji depolama:

Bobinin bir düzgün-sabit bir voltaj kaynağına bağlanmış devre şeması şu:
(Voltaj kaynağını sabit almam gerekmiyor. Dalgalı bir voltaj kaynağı da alabilirdim. Bu durumda sadece denklemler biraz daha karmaşık olacaktı.)

Eki görüntülemek için tıkla

U: voltaj kaynağı
R: bobinin telinin direnci (Ohmik direnç)
L: bobinin endüktansı.
u_R ve u_L R ve L üzerinde oluşan elektrik gerilimi. i ise devrede akan elektrik akımı.
R ve L kullanılan bobine has ve ölçülebilen değerler.
Örnekdeki değerleri R = 12 Ohm, L = 1 mH ve U = 12 V olduğunu kabul edelim.

Başlamgıçta devrede bir akım akmadığından yola çıkarsak, t zaman olmak üzere:
t = 0 da şalteri kapattığımızda devrenin gerilim denklemi (Kirchhof kuralları ile)

u_R + u_L = U

dir. Veya elektrik akımı cinsinden yazarsak ( u_R = i . R ve u_L = L . di/dt)

i . R + L . di/dt = U

Toplam gerilimi (= U) 2 kısma ayırmış olduk.
1. kısım u_R = i . R. Ki Bir elektrik direncininden akım geçtiğinde oluşan gerilim.
2. kısım u_L = L . di/dt gerilimi ise endüksiyon gerilimi dediğimiz gerilim. Bobinden geçen elektrik akımı manyetik alanın akısını değiştiriyor. Bu değişen manyetik akı ise bobin üzerinde bir elektrik gerilimi oluşturuyor denilen gerilim. Bu durumda, manyetik akı bobinini kendisinde oluştuğundan, öz endükleme gerilimi diye isimlendiriilir.

i . R + L . di/dt = U

denkleminin çözümü (i akımının zamanla değişim denklemi):

i = (U/R) . [ 1 - e^(-t/T1) ]

( T1 = L/R diye kısaltma yaptım)

Değerlerimizi yerine koyarsak Elektrik akımının zamanla değişiminin eğrisi şu:

Eki görüntülemek için tıkla

Devrenin elektrik akımı 0,5 - 0,6 mili saniye içerisinde son değerine erişmiş olacak. Bu değer ise I_s = U/R = 12/12 = 1 A.
Bu durumda bütün toplam gerilim, yani voltaj kaynağının gerilimi ( = U = 12 V) artık R üzerinde birikmiş ( = U_R = 12 V) olması ve endüendüktanas üzerinde gerilim kalmamış olmaması (= u_L = 0 V) lazım.

Akım denklemini bulduktan sonra gerisi artık çorap söküğü gibi gelir:

u_R = R . i = U . [ 1 - e^(-t/T1) ]
u_L = L . di/dt = U . e^(-t/T1)

Eki görüntülemek için tıkla

Yukardaki Diğer iletimdeki kuralları hatırlatmak amacıyla: Şekilde de görüldüğü gibi endüklenen gerilim voltaj kaynağının geriliminden fazla değil. Voltaj kaynağının gerilimini başlangıçta kabul ediyor ve zamanla değeri düşüyor.

Devrede harcanan toplam güc ( = Pg) ve endüktans üzerindeki güce ( = PL) göz atarsak:

Pg = U . i
PL = u_L . i

Eki görüntülemek için tıkla

Endüktans üzerinde ise ilk 0,2 - 0,3 mili saniye içerisinde ancak hissedilecek kadar bir güç harcanıyor ve zamanla harcanan güç tekrar sıfır oluyor. Bu harcanan güç endüktansda oluşan manyetik alanda enerji olarak toplanıyor. Zamanla, elektrik akımı azami değerine eriştiğinde, daha fazla enerli depolamak mümkün olmadığından daha fazla güç de harcanmıyor.
Harcanan toplam güç zamanla azami değerine çıkıyor ve sabit bir şekilde harcanmaya devam ediyor. Harcama işlemi artık sadece ohmik direnç üzerinden ® oluyor.

Güç yerine enerji cinsinden bakarsak:

Pg = dWg/dt veya eşdeğeri Wg = İntegral(Pg . dt)
PL = dWL/dt veya eşdeğeri WL = İntegral(PL . dt)

Wg = (U^2/R) {t + [e^(-t/T1) - 1]}
WL = [(L . U^2)/(2 . R^2)] . [1 - e^(-t/T1)]^2

Eki görüntülemek için tıkla

Endüktans üzerinde (manyetik alanda ) depolanan enerji 0,5 - 0,6 mili saniye içerisinde son değerine erişmiş oluyor. Bundan sonra daha fazla enerji depolamak mümkün değil. Bu azami enerjimin grafikdeki değeri 0,49999... mili Joule.
Eğer bunu diğer iletimde verdiğim bobinlerin enerji formülü ile de hesaplasaydık aynı değeri bulacaktık: WL = 0,5 mili Joule
Ama toplam olarak harcanan enerji miktarı (ki belli bir süre sonra sadece R üzerinden harcanıyor) zamanla orantılı bir şekilde artıyor ve artmaya devam ediyor. Tabi çevreye ısı olarak yayılıyor.

Eh! Epey enerji depoladık bobinde: 0,5 mili Jolu kadar.
Artık onu bol bol harcarız.
Gerçi 0,5 mili joule'luk enerji depolamak için yaklaşık 5 mili joule kadar da fazladan harcamamız oldu. 0,5 mili saniye içindeki randımanımız 0,1 idi ( yüzde 10). Zamanla bu randıman daha da kötüleşiyor. Ama o kadarcık hata kadı kızında da bulunur.

Şimdiye dek erkecileri, devri-daimcileri, sinergetikcileri sevindirecek her hangi bir şey yoktu piyasada.
Ne fazladan bir enerji geçti elimize. Ne doğru dürüst bir randıman.

Ama sıra bu enerjiyi boşaltmaya/harcamaya gelinceee...
Mesela şalteri açıp voltaj kaynağını devreden çıkardığımızda bobin üzerinde oluşacak voltajın, özellikle de oluşacak elektrik gücünün, erkecileri sevindireceğinden eminim.

Sevgiler
DreiMalAli
Eğer burada "Zıt EMK" ile kastedilen bobinde oluşan endükleme gerilimi ise, ki bu durumda öz endükleme oluyor, bundan zaten faydalanılıyor. Faydalanmak da gerekiyor.
Bobinin doğası u_L = L . di/dt davranışını sergilemek. Güneşin ıstması/ışıtması gibi, yer çekiminin çekmesi veya suyun kaldırma kuvveti sergilemesi gibi..
İçinde bobin veya transformator bulunan her elektronik devrede bundan faydalanılıyor: radyo, TV, cep telefonu, bilgisayar vs. vs.-lerde bol bol faydalanılıyor.
Ama "oluşmasını engel olmak" demek; bobin bu davranışı sergilemesin anlamına gelir. Güneşin ısıtmasına/ışıtmasına engel olmak, yer çekiminin çekmesini önlemek veya suyun kaldırma kuvvetini yok etmek... gibi anlamsız bir ifade olur.

2. Bobinde depolanan enerjiyi harcama:

Yukardaki deneyde bobini bir kaç saniye bağlı tuttuğumuzda elektrik akımını erişeceği azami büyüklük
Io = U/R = 1 A
olacak ve bu 1 amperde kalacak.
Buna bağlı olarak depolanacak azami enerji miktarı

W = (1/2) . L . Io² = 0,5 mili joule olacaktır.
Depolanan enerji miktarı bu olduğuna göre azami harcanabilecek enerji miktarı da ancak bu olabilir. Daha fazlası harcanamaz.

Bu durumdayken şalteri açarsak...
Artık devreden akım geçmesi için zorlayan bir voltaj kaynağı yok. Bobinde ise belli bir miktar enerji depolanmış durumda.
Yukarda verilen kuralları uygularsak...
Bu enerjinin herhangi bir şekilde harcanması lazım.
Veya
tikitanın söylediği kuralı uygularsak "Bobinin; üzerinden geçen elektrik akımının hem yönünü hem miktarını korumaya çalışır gibi davranıyor."
Şalter açıldığı anda bu 1 ampelik akımın akmaya devam etmesi gerekiyor.
Devrede bobinden başka bir elektrik elemenı olmadığından bu akım ancak atmosfer üzerinden akabilir. (bobinin telini izole eden maddenin elektrik direnci atmosferin elektrik direncinden fazla olduğunu kabul etmiş olduk)
Atmosferin elektrik direncine Ra diyelim ve değeri R_a = 1 giga ohm olsun (biraz az oldu galiba...).
İlk anda oluşacak gerilim R_a . Io = 1 giga volt olur.
(Gerilim sıçrasa da bobinden geçen akım sıçrayamaz. Düzgün, aralıksız bir şekilde değişir. kuralını uyguladık)
Bobin akımın yönünü de koruyacağında bu gerilimin polaritesi değişmiş oldu. Voltaj negativ oldu. Endüktans üzerindeki voltaj 0 volttan -1 giga volta iyi bir sıçrama yapmış oldu.

Toplam devre şu hale gelmiş oldu:

Eki görüntülemek için tıkla

Çizdiğim devrede U_a ve U_L gerilimlerii verdiğim ok yönünde ölçüldüğünde negativ bir voltaj ölçülür.

Bu arada belirteyim: şalter açıldığında olşacak çok büyük bir elektrik alanından dolayı kıvılcım oluşacak ve gerilim 1 giga volt seviyesine yükselemeyecek. Atmosferin nem ve sıcaklığına bağlı olarak bir kaç 10 000 volta, belki bir kaç 100 000 volta kadar çıkabilecek ancak.

Devrenin gerilim denklemi:

u_R + U_L = U_a

Akım cinsinden denklemi ise

R . i + L . di/dt = -R_a . i

ve çözümü

i = Io . e^(-t/T2)

(T2 = L/(R + R_a) Aslında R'i tamamen göz ardı edbilirdik (R = 12 ohm R_a = 1 giga ohm olduğundan)

Eki görüntülemek için tıkla

Gerilimler:

u_R = i . R = Io . R . e^(-t/T2)
u_L = L . di/dt = -[(L . Io)/T2] . e^(-t/T2)
u_a = -R_a . Io . e^(-t/T2)

Eki görüntülemek için tıkla

u_L ile u_a çok çok büyük olduklarından ( giga volt !!!!) aralarındaki bir kaç voltluk fark grafikte belli olmuyor.

Endüktans ve atmosferde kullanılan güçler:

Pa = -u_a . i
PL = u_L . i

Eki görüntülemek için tıkla

Eh yani... Milyar volt büyüklüğünde bir gerilim ve milyar watt büyüklüğünde bir gücü gördükten sonra erkeciler, devri-daimciler heyecenlanmasınlar da ne yapsınlar...
Mesela bir Ferrarinin gücü ancak 400 beygir gücü civarında (= 280 watt), bir elektrik ocağının gücü 2000 watt civarı. Atatürk barajında kullanılan jenarötörlerin gücü 200-300 mega watt civarında.
Ama ufacık bir bobinde 1 milyar watt-lık bir güç !!!!!!
Tepe tepe kullanılmak gerekir elbette bu "enerjiyi".
Pardon! Bedava enerjicilere uyup "enerji" mi dedim?
Hayır! Enerjiyi değil "güc"ü.
2-3 piko saniye boyunca istediğimiz kullanabiliriz de. (1 piko saniye = 1 / (1 000 000 000 000) saniye).
Başlangıçta milyar wattlar varken 2-3 piko saniye sonra ortada güç müç kalmayacak.

Enerji meselesine gelirsek:

Wa = integral(Pa . dt)
WL = integral(PL . dt)

Eki görüntülemek için tıkla

Bobinde depolanmış olan enrji 2-3 piko saniye içinde harcanıp bitecek. Toplamı ise, grafikteki gibi, 0,5 mili joule. Ne fazlası ne eksiği. Yani beklediğimiz gibi. 0,5 mili joule depolamıştık. 0,5 mili joule da harcamış olduk.

Mekanik denklemleri karşılaştırısak:
Bobine enerji depolamayı,
bir kütleyi (=bobindeki endüktans) ivmelendirerek ona bir hız (= bobindeki akım) kazandırmak (= kinetik enerji depolamak) ile örneklendirebiliriz.
Şalteri açıp bobinde depolanan enrjiyi bir elektrik direnci üzerinden (bu örnekte atmosferin elektrik direnci idi) harcamak ise mekanikde belli bir hızla giden kütlenin sert bir duvara toslaması gibidir.
Bu toslama esnasında büyük bir kuvvet (bobindeki gerilimin mekanikdeki eş değeri). Toslayıp durma süresi çok çok küçük olduğu için (en çok bir kaç mikro saniye) kısa süreli çok büyük bir güç ortaya çıkar.
Ama kütlenin hızı (ve dolayısıyla depolamış olduğumuz kinetik enerji) sadece sıfıra düşmüş olur. Ne fazlası ne eksiği.

Sevgiler
tikita
Okuduklarıma sevindim. Çünkü artık itirazlar "yoktan var edemezsin" formatından çıkmış. Olmayan birşeyden bahsetmiyor olduğumun anlaşılmış olmasıda ayrıca sevinç kaynağı.

Bu kadar hesap kitaptan sonra, zıt emk'nın varlığına kanaat getirmiş olduk. Şimdi bundan faydalanmak konusuna geldik. Detay hesaplara girmeden, kabaca şu söylenebilir. Bir bobine gerilim verilip kesildiğinde, ufak tefek kayıplarla bobine verdiğimiz bobin tarafından bize geri sunuluyor. Tabii çok kısa süreli gerilim vermekten bahsediyorum.

Şimdi bildiğimiz motor yapısını unutalım. Öyle bir motor dizayn edelim ki motorun bobinine çok kısa süre gerilim verelim ve hemen ardından nasıl olsa bobin geri veriyorya verdiğimizi, bunu geri toplayalım. Mantığı bu olan motoru adam gibi bir dizaynla ortaya çıkaralım. Bunu nasıl yaparız. Düşünmeye gerek yok, yapılmışı var. Şöyle yapmışlar; 2 tane akü var. Biri motoru beslerken, diğeri şarj oluyor. Besleyen bitince, aküler yer değiştiriyor. Bobine veriyorsun, alıyorsun, veriyorsun, alıyorsun. Bu arada motor üretmesi gereken gücü üretiyor. Kayıplar, şunlar bunlar derken bu sistem sonunda durur. Fakat daha motordan hiç faydalanmadık. Dikkatinizi çekerim. Güçlü bir motor harıl harıl boşa döndü. Motoru boşa döndürmeyelim. Ucuna bir jeneratör bağlayalım. Onun ürettiğinin birazını şarj olana, kayıpları karşılayacak miktarda sunalım. Bu çok az bir takviye demek. Geri kalanı elimizde. İstediğin gibi kullan. Hatta kayıpların az olması adına ve motorun torkunun yüksek olması adına bobinleri 1000V-2000V gibi gerilimle çalışacak gibi yaparsak daha iyi olur kanaatindeyim. Sevgili DreiMalAli bu işin hesaplarını ortaya koyarsın umarım.

Saygılarımla
puma
Tikita verdiğin örnekte motor boşu boşuna dönmedi.Diğer aküyü şarj etti. smile.gif

Yani bir iş yapılmış oldu.Aküyü h yüksekliğindeki bir su deposu olarak farzet.

Buradaki h akünün voltajıdır.Su deposunun hacmine de V diyelim.

Buradaki V hacmindeki suyun ağırlığı da akünün üzerinde yazılı olan amper/saattir.

(su deposu)yapılan iş=V(hacim) x özgül kütle x yerçekimi ivmesi x H x zaman(saat)

(akü)yapılan iş=amper/saat x zaman(saat) x Voltaj
tikita
Önceki yazımın eksiklerini tamamlıyım. Bahsettiğim motor, herhangi bir motor değil. Sırf bu iş için düşünülmüş, ona göre geometrisi tayin edilmiş şekilde olmalı. Bundan başka sevgili pumanın su deposu benzetmesi güzel. Onu biraz daha düzenleyerek netleştirmeye çalışayım. 2 su deposu var. Biri yüksek biri alçakta. Akülerdeki karşılığı biri sistemi besliyor, diğeri sistemin artıklarıyla doluyor. Sonunda yüksek depo bittiğinde, aşağıdaki depoyu yukarı kaldırmak gerekecekti ki, bunu yapmaya ürettiğimiz enerji yetmeyecekti. Ancak akü için böyle bir sorun yok. Dursun durduğu yerde. Bir devre ile bu değişim kolaylıkla sağlanabilir. Motor içinde şunu diyebilirsiniz. O kadar kısa süreli gerilim vermek, motorda istenen torku yaratmayabilir diyebilirsiniz. Bunun için yüksek gerilimle bunu sağlayabiliriz dedim.

Saygılarımla
drekinci
Sevgili tikitanın eğitimle öğrendiği bilgiler için bir şey diyemeyeceğim ama.
Bence mantık veya akıl yürütme gibi bir problemi var.

Yani iki akü var birinden potansiyel alıp diğerine boşaltıyor, Sonra ötekinden alıp berikine boşaltıyor.
Bu boşaltma yapılırken iki akü arasında akım oluyor. Sonra araya bir motor yerleştirerek bu akımı kullanıyor.

Sevgili tikita araya motor koyup akımın bir kısmını motorda kullanırsan diğer aküye akım eksik geçmez mi?
Yani bu doldur boşalt işlemi senin kafanı karıştırıyor. Akü nün biri dolu ise, buradaki potansiyel boşalıncaya kadar bir motoru çalıştırır ve sonunda boşalır. Doldur boşalt eylemi puma nın su deposu örneği ile aynıdır. İtiraz ediyorsun ama itirazın anlaşılır gibi değil.
QUOTE
Bahsettiğim motor, herhangi bir motor değil. Sırf bu iş için düşünülmüş, ona göre geometrisi tayin edilmiş şekilde olmalı.

Üstelik olmalı diyorsun, yaptım oldu gibi bir iddian da yok. Motorun geometrisi de ne ola ki?
Düşündüğün bu motor sonuç itibariyle iki akünün potansiyelinin doludan boşa geçirilmesi değil mi? doldurboşalt eylemi sırasında potansiyelin bir kısmını kullanırsan diğer aküye veya depoya kullandığın kadar eksik gitmez mi? Hem akımın bir kısmını kullanacaksın hem diğer tarafa eksiksiz gidecek bu mümkün mü?
Yani arada potansiyel üretecek bir kaynak, bir mekanizma yoksa (ki bu düzenekte yok) ancak eldeki mevcut potansiyel kullanılıyor o zaman bu potansiyel bir süre sonra bitecek demektir.

Sen kendini kandırmaya çalışıyorsun. Hayır bitmez. Bitmez. bitmez. şeklinde

Bir tv kanalında mücit yarışması var. Projeni git anlat bakalım ne diyecekler?

Düşündüğün bu düzenek veya motor sonuç itibariyle yoktan eneji üretmeyi öngörmektedir.

Böyle bir düzenek yapmak için fazla bir kaynağa ihtiyaç yoktur. İki otomobil aküsü ve bir elektrik motoru yeter. Bu düzeneyi kuracak kadar birikimin yok mu? Mutlaka vardır. Hatta belki böyle bir düzenek kurmuşsundur bile. Ama sonuç vermediğini görmüşsündür.
Vermeyeceniği öngörmek için enerjinin korunumu yasasını bilmek bile gerekmez.

Bence bu konuyu bir daha (farklı argümanlarla da olsa) bir daha gündeme taşıma. Kendi zayi ettiğin onca zamanı başkalarına yaşatma.

Enerji üretmek için mutlaka bir ENERJİ KAYNAĞINA İHTİYAÇ VARDIR.

Yeni ve ucuz bir enerji kaynağı bulmak için uğraş. Örneğin hidrojen füzyonu. Bor füzyonu bitmez tükenmez bir enerji kaynağıdır. Bunlardaki saklı enerjiyi nasıl ucuz ve kolay açığa çıkarırız. Bunlar üzerinde kafa yor. ABD bor madeninden enerji üretiminin teknolojisini bulmuş ama şimdilik kullanmak istemiyorlar. Ta ki Türkiye'deki bor kaynağı boşaltıncaya kadar.

Sevgiler.
tikita
Sevgili drekinci, konunun sadece başını sonunu okuduğunuzu sanıyorum. Arada kaçırdığınız yerler var sezintisindeyim.
Motorun bilgiğimiz motor dizaynından farklı olduğunu söyledim. O zaman şöyle ifade etmeye çalışayım.

Elimizde 2 akü, 1 özel motor ve kontrol devreleri var. Akünün biri sistemi beslemek üzere kullanılıyor. Motorun beslemesi çok kısa süreli palsler şeklinde yapılacak. Kontrol devresi ile tabii. Sonra besleme kesildiği anda, bobin geri besleme yapacak ya, işte onu yine kontrol devrelerinden faydalanarak 2. aküyü şarj etmede kullanıyoruz. Motor yapısına bağlı torku üretti. Beslemede kullandığımız akü 100 birim enerji harcamış olsun. Şarjdaki akü kayıplardan dolayı 80 birim dolmuş olsun. Sonra aküleri yine kontrol devresi ile yer değiştirmiş olalım. Bu dönüşüm birkaç turda sona erecek. Buraya kadar sorun yok. Şimdik sadece döndürdüğümüz, bir işe yaratmadığımız motora jeneratör bağlasakta, kayıplar kadarını şarjdaki aküye takviye etsek diyorum. Dediklerimi daha iyi anlayabilmek için birazda hayal gücüne ihtiyacınız olacak. Motor diyince hemen akla bilindik motor geliyor. Buna dikkat edin. Bildiğiniz motor değil. Çalışma prensibinde, bildiklerimizle arasında küçük bir nüans farkı var. Anlaşamadığımız tarafında bu olduğuna inanıyorum. Motorun nasıl bir motor olduğu konusunda. Sadece çok kısa süreli palslerle çalışması, onu diğer motorlardan ayıran özelliği olacak.

Saygılarımla
2pi
merhaba

Elektrik mesleğiyle ilgilendiğim için konu başlığı ilgimi çekti.
Somut bir sonuca götürmesede konu hakkında düşünmek insana bir şey kaybettirmiyor.
Bilimsel olarak çürütmek yerine böyle bir şeyin olması halinde neler olur düşünmekte mantıklı
Bu şekilde enerji üretmek mümkün olsa dünya kurtulur , petrole olan bağımlılık azaldığı için dolaylı olarak bu formu ilgilendiriyor eminim değinilmiştir. Son zamanlarda ,irlandalılar sonra erke dönergeci verilen reklamlar vs bende şöyle bir izlenim oluşturdu , böyle birşey yok ama toplumu böyle bir cihaz ortaya çıkarsın diye zorlamak

Zıt emk etkisini yok edebilecek herhangi bir şey yada yok etmese bile azaltacak bir düzenek ile giren güç çıkan güçte 1/10 oranı bile iyi bir şey evrenin ortak özelliğinden dolayı imkansız diyoruz ben kendim için somut bir şey oluşturamadım ama böyle bir şey ortaya çıksa basitte bir şey olsa aaa bumuymuş diyeceğiz belkide , kaldıraçlar palangalar eğik düzlemler vs hayatı acayip kolaylaştırıyor

indüksiyon ısıtma işiyle ilgilenmekteyim rezonans tank devresinde
ne kadar yüksek akım geçerse ısıtma işi o kadar iyi olmaktadır
XL/R oranıda önemlidir R sıfıra yakındır ama tam sıfır değildir
0.001 ohm yada daha düşük ama uygulanan frekansa bağlı olarak değişen
XL değeri büyük olursa yoğun bir manyetik alan oluştuğu için indüksiyon
iyi olmaktadır ama XL değeri büyük olursa kaynaktan çekilen akım azalıyor
işe uygun bir denge tuturmak zorundasındır XL ve frekansın belirlediği akım
kondansatörler yardımıyla kompanze edilir uygun donanımlarla XL ve XC değerlerinin
belirlediği doğal rezonans frekansına uygun ac güç sisteme uygulanır iletken bir metal bir
parçayı bobinin içine sokunca parça üzerinde gerilim indüklenir değişken manyetik alan
çok yoğun olduğundan parça anında ısınır .Kesin olan bence ısıtılacak kütle için harcanan enerji miktarı bellidir bu değişmez.En fazla kayıpları azaltıp verimli bir ısıtma ile biraz azaltıla bilinir şu anda bu böyle.Örneğin paralel tank devresinden 5000 amper geçerken kaynaktan 5 amper çekiliyor
o esnada 5000 amperlik akımın oluşturduğu yoğun manyetik alan mevcut bu indüksiyon alanına giren
her iletkenin üzerinde molekül düzeyindeki kapalı devreler üzerinde gerilim indükler
kapalı devre olduğu için kısadevre akımı geçer molekül düzeyinde olduğu için parça anında kızarır
yüksek akımdan dolayı sonuçta bu akımlar sisteme çok az L ve parçanın kütlesi oranında R olarak
yansır diyelim bobinin içi boş ama yinede bir R etkisi vardır bobinin kendisini oluşturan metaldede indüksiyon yoluyla kısa devre akımları oluşur buda kayıp anlamına gelir
rezonans devresinde R etkisi kaynaktan güç çekilmesine sebeb olmaktadır.parçanın ısınması
için gereken güç uygun hesaplamalarla bulunur. bir tür güç transferi kısadevre edilmiş trafo gibi
bir şey. Zıt emk bobinin alternatif akım direncini belirler diyebiliriz uygulanan gerilimle oluşan zıt emk uygulanan gerilime ne kadar yakınsa iki zıt gerilim birbirini yok edeceği için güç kaynağından az akım çekilir I=U/Z

Jeneratörde oluşan zıt emk nın sebebi jeneratörden çektiğimiz akımın , sargıda yarattığı manyetik alanın sargının içine girdiği manyetik alana ters olması , zıt etki yaratması , jeneratörü döndüren güce karşı koyması. Giren güç çıkan güç oranı , verim , 30 kw hareket enerjisine 29.4 kw elektrik enerjisi en az kayıpla güç transferi , açıkcası ½ oranında bir başarı bile ticari olarak ihya olmanızı sağlar.Mantıksızda olsa imkansız olasılıkları yazamayız diye bir şey yok bence işte benim olasılıklarım

1. Harici manyetik alan içine girince üzerinde gerilim indüklenecek fakat üzerinden akım geçince manyetik alan yaratmayan özel bir iletkenle olabilir,
boş uzayda hareket eden bir elektrik yükü manyetik alan yaratırmı?
hareket eden elektrik yükleri manyetik alan yaratırmı olmalı
Diyelim ark yoluyla iki elektrod arasından bir I akımı geçsin geçen bu akım manyetik alan yaratırmı
2. oluşan manyetik alan elektrik alana diktir bu tür bir açıyla oynama yöntemiyle bu etki azaltıla bilinirmi net bir fikir yok
3.çok özel bir sargı şekliyle veya çok özel bir kutuplandırma yöntemiyle olabilirmi
4.bir transformatörler ac kaynağa bağlandığı ilk anda zıt emk etkisini gösterinceye kadar kaynaktan yüksek bir akım çeker uygun sarım oranlarıyla bu süre ayarlanabilir bu süreden faydalanıla bilinirmi
5.volan
6.suyun kaldırma gücü gibi bir etki olabilir demirden yapılmış bir gemi ağırlığından çok yükü taşır bunun gibi henüz bilmediğimiz bir etki olabilir
7.üzerinden akım geçen iletkende oluşan manyetik alanı yok eden bir mekanizma olabilir
8.yüksek frekansla ilgili bir şey olabilir (deri olayı)
9.rezonans devreleriyle olabilirmi (rezonans devreleride elektrik volanlarıdır diyebiliriz)
10.vakumlu alanlar olabilirmi
11.çok yüksek hızlarla sağlanan bir durum olabilir
12.elektro mekanik yöntemler fırça kollektör ayarlamalarıyla

bunların sayısı artırıla bilinir bana en mantıklı gelen volandı
tartışmaya bir katkım olursa sevinirim
indüksiyon ısıtma harici diğer tüm yaklaşımlar amatörcedir
aklıma başka bir şey gelirse yazarım ama böyle bir şeyi keşfeden birisinin burda bunu açık açık yazacağını sanmıyorum.
drekinci
tikitayı yitirmeden 2pi yi bulduk.
Aynı kumpanyadan.

Hayal kurmanın sınırı yok ya.
Hadi bakayım kolları sıvayın.

Bulunca haber vermeyin. laugh.gif

Sevgiler.
2pi
Soru:
bir rezonans devresinde R tam olarak 0 yapıldığı zaman ne olur?
DreiMalAli
Sevgili tikita

QUOTE
Okuduklarıma sevindim. Çünkü artık itirazlar "yoktan var edemezsin" formatından çıkmış. Olmayan birşeyden bahsetmiyor olduğumun anlaşılmış olmasıda ayrıca sevinç kaynağı.

Yanlış anlamışsın. Senin söylediklerin/söylemek istediklerin hala "yoktan var etme" kategorisine giriyor.
Yukarda "voltaj" ve "güç" hesabında ortaya çıkan, insanı hayreta düşüren, o çok çok büyük miktardaki voltaj ve güç için yaptığım kinayeyi de anlamışsın. Orada anlatılmak istenen, aslolanın "enerji" olduğu idi. (Ki sisteme hangi enerjiyi verdiysek ancak o enerjiyi geri alabilmiştik.)
Ama "yoktan var ediciler" terimler arasındaki farkı bilmedikleri/anlamadıkları veya bilmek/anlamak istemedikleri için oradaki "voltajın" veya "gücün" yüksekliğine takılıp kalmış olmalarını belirtmek istemiştim. Davranışları; "enerji de kim oluyor yav" der gibi.
Düşünce tarzları şu hikayeye benziyor:
Bir osmanlı padişahı ilk olarak buharlı gemiye binmiş. Ama gemi bir türlü hareket etmiyor. Kaptanı çağırıp soruyor.
Kaptan
- İstimi bekliyoruz. diye cevap veriyor.
Padişahda
- İstimde kim oluyor bre melun. Biz gidelim o arkamızdan gelsin. diyor.


QUOTE
Bu kadar hesap kitaptan sonra, zıt emk'nın varlığına kanaat getirmiş olduk.

Yine hayır!
EMK ve zıt EMK'nın ne anlamda kullanılması gerektiğini ve kullanıldığı alanları bir çok sefer bildirdim. Bunun haricinde EMK ve zıt EMK terimlerinin kitaplarda yanlış kullanıldığını da anlatmıştım bir çok sefer. Genellikle yazar kendi anlamadığı/anlamakta zorluk çektiği bir olguyu geçiştirmek amacıyla EMK'yı amacı dışında kullanıyor. EMK bir elektrik gerilimi (birimi VOLT) olduğu halde "kuvvet" anlamında da kullanıyor (birimi NEWTON) "güç" (birimi WATT) ve enerji (birimi JOULE). Bunu yazılarında sen de yaptın sık sık.
Anlayacağın; bozuk paraya aklım ermez demek isteyenler için her derde deva bir terim.
Bu kullanılış haliyle de tamamen anlamsız bir terim.

Aralarında bazı bağlantılar olsa da:
Elektrik gerilimi bir "kuvvet" değildir.
Elektrik gerilimi bir "güç" değildir.
Elektrik gerilimi bir "enerji" değildir.

Kuvvet bir "gerilim" değildir.
Kuvvet bir "güç" değildir.
Kuvvet bir "enerji" değildir.

Güç bir "gerilim" değildir.
Güç bir "kuvvet" değildir.
Güç bir "enerji" değildir.

Enerji bir "gerilim" değildir.
Enerji bir "kuvvet" değildir.
Enerji bir "güç" değildir.

Teknik konularla ilgileniyorsan terimleri temiz ve anlamına sadık bir şekilde kullanman gerekir. Yoksa ne dediğin anlaşılmayacağı gibi, ne yaptığını, ne yapmak istediğini kendin de anlayamazsın.

QUOTE
Şimdi bundan faydalanmak konusuna geldik. Detay hesaplara girmeden, kabaca şu söylenebilir. Bir bobine gerilim verilip kesildiğinde, ufak tefek kayıplarla bobine verdiğimiz bobin tarafından bize geri sunuluyor. Tabii çok kısa süreli gerilim vermekten bahsediyorum.

Elbette kullanabilirsin.

QUOTE
Şimdi bildiğimiz motor yapısını unutalım. Öyle bir motor dizayn edelim ki motorun bobinine çok kısa süre gerilim verelim ve hemen ardından nasıl olsa bobin geri veriyorya verdiğimizi, bunu geri toplayalım.

Elektronik devrelerde yeteri kadar örneği var.

QUOTE
Mantığı bu olan motoru adam gibi bir dizaynla ortaya çıkaralım. Bunu nasıl yaparız. Düşünmeye gerek yok, yapılmışı var. Şöyle yapmışlar; 2 tane akü var. Biri motoru beslerken, diğeri şarj oluyor. Besleyen bitince, aküler yer değiştiriyor. Bobine veriyorsun, alıyorsun, veriyorsun, alıyorsun.

Hiç problem değil.

-----> devamı aşağıda
DreiMalAli
___________________________________________________
Quotelerin sayısı fazla geldiği için iletiyi ikiye bölmem gerekti.
___________________________________________________

QUOTE
Bu arada motor üretmesi gereken gücü üretiyor.

Hayır!

QUOTE
Kayıplar, şunlar bunlar derken bu sistem sonunda durur. Fakat daha motordan hiç faydalanmadık. Dikkatinizi çekerim.

Ban da senin dikkatini çekeyim: Eğer motorun bobininde depolanan enerjiyi geriye almışsan. Motor dönmez. Tersine ise; yani bu enerji motoru döndürmek için kullanılmaşsa, geriye alamazsın.

QUOTE
Güçlü bir motor harıl harıl boşa döndü. Motoru boşa döndürmeyelim.

Verdiğin enerjiyi ya geri alırsın. Ya motorun iş yapması için kullanırsın ya da ikisi arasında kardeş payı yaparsın. Büyük kardeşe büyük pay düşecek şekilde.

QUOTE
Ucuna bir jeneratör bağlayalım. Onun ürettiğinin birazını şarj olana, kayıpları karşılayacak miktarda sunalım. Bu çok az bir takviye demek. Geri kalanı elimizde. İstediğin gibi kullan.

Ucuna jenaratör bağlarsan motoru besleyen aküden ayrıca fazladan bir enerji çekmek zorundasın. Jeneratörde üretebileceğin enerji ise aküden çekmiş olduğun enerjiden daha az olacaktır. Yani randıman açısından daha fazla bir kaybın olmuş oldu. Aküde mevcut olan enerjiyi; motor + elektrik devresi + jenaratör üzerinden geçirip tekrar kazanma yerine direk olarak kullanmış olsaydın daha karlı olurdun.
Bu şekilde çok daha fazla enerji kaybetmiş olursun.
Ama istersen yapabilirsin tabi. İstediğin gibi kullan.

QUOTE
Hatta kayıpların az olması adına ve motorun torkunun yüksek olması adına bobinleri 1000V-2000V gibi gerilimle çalışacak gibi yaparsak daha iyi olur kanaatindeyim.

Yine birbiriyle direk ilgisi olmayan veya yanlış anlamlarda kullanılan iki terim: tork ve gerilim.
Bir motorun torku motordan geçen akıma bağlıdır. Motorun gerilimine değil.

QUOTE
Sevgili DreiMalAli bu işin hesaplarını ortaya koyarsın umarım.


Hayır! Hesap falan yapmama gerek yok. İstersen ama kendin yapabilirsin.
Bu konularda yapılacak teknolojilerden bağımsız bazı kurallar vardır. Bu kuralları bilmek bir hayalin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini anlamaya yeterlidir. Bu konuda en başta gelen kural ise "Enerjinin sakınımı kuralı"dır. Hangi teknolojiyi kullanırsan kullan, nasıl dizayn yaparsan yap, ister elektroniğe mekanik ekle, üstüne optik kat, kimya ile karıştır... bu kural şaşmaz.

Sevgili Puma'nın verdiği örnek ise güç ve enerji arasındaki farkı anlatmak için gayet güzel.
1 kg (= 9,81 N) suyu 1 metre yüksekliğe çıkarmak için gereken enerji

W = 9,81 N . 1 m = 9,81 Nm
(Nm = Joule)
Bu su oraya nasıl çıkarsa çıksın, kütlenin kazanmış olduğu enerji 9,81 Nm dir. Ve bu kütle tekrar aynı seviyeye indirnce ancak ve ancak 9,81 Nm-lik bir enrji elde edilir. Ne fazlası ne eksiği.
Ama "güç" açısından konuşursak:

Bu kütleyi 100 saniye içinde o seviyeye çıkarmak için gerekli olan güç 0,0981 wattdır.
Bu kütleyi 10 saniye içinde o seviyeye çıkarmak için gerekli olan güç 0,981 wattdır.
Bu kütleyi 1 saniye içinde o seviyeye çıkarmak için gerekli olan güç 9,81 wattdır.
Bu kütleyi 1 mili saniye içinde o seviyeye çıkarmak için gerekli olan güç 9810 wattdır.
Bu kütleyi 1 mikro saniye içinde o seviyeye çıkarmak için gerekli olan güç 9810 000 wattdır.
...
Ama enerji açısından hiç bir şey farketmez. Çıkarırken harcanan ve indirirken kazanılan enerji her halukarda 9,81 Nm-dir. Ne fazlası ne eksiği.


Sevgiler
2pi
Yoktan güç var etme konusuyla ilgili aklıma bir şey geldi

Paralel rezonans devrelerinde tam rezonans anında güç kaynağından minimum akım çekilir
Örneğin tank akımı 10000A gerilimide 600 v olan bir tank devresine enerji verirsek
Kayıpları minimuma indirdiğimizi var sayarsak tam rezonas frekansına uygun ac güç
Tank devresinde dönen akım 10000x600=6000000w=6000kw
Bu güç var ve iletkenleri ona göre yapmanız lazım
Ama kaynaktan 2 amper çekmektedir 2x600=1200w=1.2kw

R olmadığı sürece orda varolan güç oranı budur


Bu en azından somut fiziksel bir örnek
puma
QUOTE(2pi @ Apr 30 2007, 12:17 AM) *
Yoktan güç var etme konusuyla ilgili aklıma bir şey geldi

Paralel rezonans devrelerinde tam rezonans anında güç kaynağından minimum akım çekilir
Örneğin tank akımı 10000A gerilimide 600 v olan bir tank devresine enerji verirsek
Kayıpları minimuma indirdiğimizi var sayarsak tam rezonas frekansına uygun ac güç
Tank devresinde dönen akım 10000x600=6000000w=6000kw
Bu güç var ve iletkenleri ona göre yapmanız lazım
Ama kaynaktan 2 amper çekmektedir 2x600=1200w=1.2kw

R olmadığı sürece orda varolan güç oranı budur
Bu en azından somut fiziksel bir örnek


rezonans frekansında radyo yayını yaparsın. smile.gif
tikita
Sevgili DreiMalAli, quote şeklinde cevap verişiniz "böl parçala yönet" taktiğini andırıyor. Konunun bütününü anlatmak üzere kurulan her cümleye başlı başına bakarsanız, içinde yanlış anlamlara çekilebilecek cümleler bulabilirsiniz. Fakat konunun bütününe baktığınızda, cümlelerin tek başına ifade ettiği anlamdan başka bir anlam ifade ettiğini kavrayabilirsiniz.

EMK konusundaki direnişin devam ettiğini görüyorum. Oysa birkaç yazı öncesinde ortak noktada birleştik sanmıştım. Bu isimleri benim koymadığımı tekrar hatırlatarak, konunun literatürdeki hitap şekline uygun düşmesi açısından bunları kullandığımı tekrar söyliyim. Gaffur'ca sölicek olursak "anladın sen onu" smile.gif
QUOTE
Bu arada motor üretmesi gereken gücü üretiyor.

Hayır!


İşte burasını ve devamındaki birkaç satırı anlamadım. Buna neye göre itiraz ediyorsunuz? Motorun üretmesi gereken gücü üretiyor olması ve verdiğimizi geri alıyor olmamız, motorun bobinlerinde depolanmış olan (motorun bobinlerinin birbirini iterek çalıştığı varsayımıyla) manyetik alanın birbirini iter halde oluşu zıt emk yaratmazmı demek istiyorsunuz? Bu konuya getirmeye çalışmadığım açıklık kalmadı ama bir açıklık daha getirmeye çalışayım. Bunun ısrarla üzerinde duruyorum, çünkü tek anlaşılmadığım tarafı burası gibi. Diğer itirazlarınız konunun bütününün ifade ettiği anlama itiraz sayılmaz. Parçalar halinde her söylediğime itiraz edebilirsiniz. Bununla ilgili bir hikayede bu yazımın sonunda yazacam.

Birbirini iter vaziyette kutuplanacak şekilde iki bobin düşünelim. Bunları birbirine çok yakın olarak sabitleyelim. Bunların bağlantı şekillerinin teknik detaylarını geçiyorum. İki bobin bu şekilde konumlandırıldı diye bunların geri beslemesinin alınamayacağını hangi yasaya dayandırıyorsunuz? Bu pozisyondaki bobinlerin depolamış olduğu manyetik alanın sönüm süresi, boştaki bir bobinin sönüm süresine göre daha hızlı olabilir. Ama enerjinin korunumu yasasını benden çok siz tekrar ediyorsunuz. Yani bunların geri vereceği enerji miktarına bakınca boştaki bir bobinin vereceğinden az eksik olabileceği kabul edilebilir, fakat hiç alamayacağımız söylenemez. Yok siz bu enerjinin kinetik enerjiye dönüştüğünü, kinetiğe dönüştüğünde de bobindeki manyetik alanın ortadan kalktığını iddia ediyorsanız orası başka. O zaman bende derim sabit mıknatısları açıklayın o zaman. Madem birbirini iten manyetik alan, sahip olduğu şiddetten kayıp veriyor, iter vaziyette konumlandırılmış olan iki sabit mıknatasın neden manyetizması çok çabuk bitmiyor.(Ki sabit mıknatısların adileri bile bu şekilde tutulduklarında 30 yıl gibi dayanıyor) Anlatmak istediğimi tam anlatamamış olduğum şüphesi içimde saklı kalmak koşuluyla bunları söyleyebilirim.

Motora jeneratör bağlarsan, aküden fazla akım çekersin diyorsun. Elbette öyle. Ama çektiğim bu fazla akım, daha fazla manyetik alan depolar, ona görede daha fazla geri besleme alırım. Değişen bişey yok yani.

Birde su örneğini dahada anlaşılır yapmaya çalışayım. 2 su deposu olsun. Biri yüksekte, biri alçakta. Bu iki depo arasına kepçe gibi suyu tutabilen kanatçıklardan oluşmuş bir çark koyalım. Yukarıdaki depodan bir boru ile su çarkın kanatçığına denk gelecek gibi pozisyonlayalım bunları. Alttaki depoyuda, kanatçığın aşağıya vardığında su yerlere akmayacak gibi çarkın altına pozisyonlayalım. Çalışmasına bakalım şimdi. Yukarıdan su akacak. Çarkın kepçe gibi kanatçığına dolacak. Çark dönecek. Kepçe aşağıya inince alttaki depoya su dökülecek. Varmı bu olayda bir kayıp. Suyun buharlaşmadığını, sağa sola dökülmediğini varsayıyorum. Yukardaki su bitti, iş bitti. Bunada tamam. Şimdi mekanikte bu depoların yerlerini değiştirmek bir dünya iş, güç, enerji, kuvvet, gerilim. Ama elektrikte, 0.01W kadar bile güç harcamadan bu işi yapmak mümkün. Ama itirazların odağında, benim motor örneğine bakınca, motora verdiğim elektriğin hep gittiği, harekete dönüşüp yok olduğu gözüyle bakıyorsunuz. Oysa su örneğinde, suyun yok olmadığı gibi, benim motor örneğindede, elektrik yok olmuyor. Su nasıl çarkı döndürüp aşağıdaki depoda yeniden toplanıyorsa, benim örnektede bir aküden gelen elektrik motoru döndürüp, yine diğer aküde depolanıyor. Bu iki örneğin tek farkı, birinde koskoca su deposunu yukarı kaldırıp, yukarıdaki depoyu aşağıya indirmek için bir dünya enerjiye ihtiyaç varken, bunun elektrik versiyonunda böyle bir ihtiyacın söz konusu olmaması.

Anlatacağım hikayeye gelince. Papa İstanbula ziyarete gelir. Uçaktan inerken basın mensupları papaya mikrofon uzatarak
"Sayın papa, İstanbul'daki genel evler hakkında ne düşünüyorsunuz?" der.
Papada bunun üzerine
"İstanbul'da genel ev varmı?" diye sorar.
Ertesi gün bütün gazetelerde manşet olarak şu haber yer alır.
"Papa uçaktan iner inmez İstanbul'da genel ev varmı diye sordu".

İşte konunun bütününe bakmazsanız, böyle anlamlar çıkabilir.

Saygılarımla
drekinci
Sevgili tikita
Her seferinde
Ay beni yanlış anladınızzzz!!!!
Diyerek söze başlayıp. Sonra da doğrusunu anlatırken hep aynı nakaratları söylüyor.

QUOTE
benim örnektede bir aküden gelen elektrik motoru döndürüp, yine diğer aküde depolanıyor.


İşte her seferinde yinelediği nakarat.

Ben itiraz ettim, lafın başını okuyup gerisini okumamışsın yanlış anlamışsın diye yanıt verdi.

DreiMaLali aynı şekilde uzun uzun izah etti, yine yukarıdaki nakaratı ileri sürmeye başladı.

Ben bu işte bırakın teknik terimleri mantık ve akıl yürütme sorunu var diyorum. Anlamamazlıktan geliniyor.

Elektrik akımını (su örneği gibi) yukarı çıkartmak için çaba gerekmiyormuş?
Elektirik akımını bir iş yapmak için bir motora bağlarsan artık bu akım hareket enerjisine dönüşmüştür. Hareket enerjisine dönüşen miktar YOK OLMUŞ, YERİNİ HAREKETE BIRAKMIŞTIR!
BİR AKÜDEN DİĞERİNE GEÇEN ELEKTRİK AKIMI, ARADA MOTOR DÖNDÜRÜYORSA DİĞER AKÜDE AYNI MİKTARDA ELEKTRİK BİRİKMEZ.
Birikir diyorsan o zaman sende akıl yürütme hastalığı var denir.

Tartışmaya bir de 2pi karışarak sanki tartışmadan bir sonuç çıkabilir havası yaratmaya çalışıyor.

Gittikçe tepem atmaya başlıyor.
Al birini vur ötekine.

Bu konu ayni mihval üzere sürdürülmeye kalkışılırsa. Konu tıkanmış demektir. Havanda su dövmeye gerek yok.

Sevgili DreiMaLali konuyu kilitlerse yerinde olur diye düşünüyorum.

Sevgiler.
DreiMalAli
Sevili tikita
QUOTE
Sevgili DreiMalAli, quote şeklinde cevap verişiniz "böl parçala yönet" taktiğini andırıyor. Konunun bütününü anlatmak üzere kurulan her cümleye başlı başına bakarsanız, içinde yanlış anlamlara çekilebilecek cümleler bulabilirsiniz. Fakat konunun bütününe baktığınızda, cümlelerin tek başına ifade ettiği anlamdan başka bir anlam ifade ettiğini kavrayabilirsiniz.

O yazdığın parağrafta quote-quote bakınca en azından 5 tane hata/yanlış bilgi var.
Topluca baksamda 5 yanlış 1 doğru etmez. Yine 5 yanlış eder. Çalışmayan bir sistem çıkar orataya.
Sorduğun sorulara, ayrıntılara girerek tekrar cevap verecek değilim.
Sadece şu kadarı; yine terimleri birbirine karıştırıyorsun. Ama aslında neyden bahsettiğni kendin dahi anlamış değilsin.
Senin uzun uzun anlatımlarını bizim gibi "hayal gücü" sorunu olanlar pek anlamıyorlar.
Katılımcılar yeteri kadar vakit harcayıp yeteri kadar bilgi verdiler.
Gerisi senin işin.
Ya ayrınılara girer kendin anlamaya çalışırsın.
Ya da deneyerek anlamaya çalışırsın.

Sevgili 2pi
Bu yazılardaki amaç herhangi bir şeyi "çürütmek" değildi. Her kes kendi bilgisiyle konu hakkında fikirlerini söylüyor. Bu arada yanlış, eksik bilgilere düzeltme getiriyor.
Doğrusunu istersen senin yazdığın uzun yazıda ne demek istediğini ben anlamış değilim.
İstersen konuyu bölerek, parçalara ayırarak daha anlaşılır hale getirebilirsin.
Resim, şekil, çizim kullanırsan anlaşılması daha kolay olur. Yanlış anlaşılmaya yer kalmaz.

Sevgiler
tikita
Bugün bu konuda burada yazılmış ne varsa hepsini tekrar okuyarak, sinirlerin gerilmesine nerede sebep olduğumu anlamaya çalıştım. Birkaç noktada da buna sebep olabilecek yazılarımı gördüm. Aynı şeyi sürekli evirip çevirip söylemiş olduğumun farkına vardım. Bundan dolayı affınıza sığınırım. Yaptığınız uyarıların, üzerimde yapıcı etkiler yaptığını itiraf etmeliyim. Ancak beni aynı şeyi söylemek zorunda bırakan yazılarıda görmemiş değilim. Bunun sebebi olarakta sizin anlamadığınızı değil, benim anlatamadığımı düşünüyorum. Dediğiniz gibi konu "temcid pilavı" na dönmeye başladı. Tekrar yanlış anladınız, öle değil böyle şeklinde başlayan cümleler kurmayı bende hiç istemiyorum, kurmayacağımda.

Sevgili 2pi; neler yapılabileceğini maddeler halinde sıralamanızdan bu konularda araştırma yaptığınız belli oluyor. Özellikle indüksiyon ısıtma ile ilgili yazdıklarınızla alakalı sorum olacak. Bahsettiğiniz yöntemle belirli miktarda suyu belirli dereceye kadar ısıtıp ne kadar enerji harcadığımıza baksak. Birde rezistanslı ısıtıcı ile aynı miktar suyu aynı dereceye kadar ısıtsak. Bunların bu iş için harcadıkları enerji açısından kıyaslaması yapıldığında görünen nedir?

Saygılarımla
2pi
merhaba arkadaşlar

ben jeneratörler veya motorlarla ilgili herhangi bir çalışma yapmadım
ama rezonans devreleriyle ilgili biraz çalışma yaptım
önce soruya cevap vereyim somut bir örnek
demir ısıtma amaçlı bir makina var bu makinada ısıtma rezistansla yapılyor belli bir kütleyi belirli bir sıcaklığa kadar ısıtmak için harcanan enerjiyle
indüksiyon yönteminde aynı şeyi yapmak için harcanan enerji hemen hemen aynı tek fark zaman.Rezistanslı biraz daha uzun sürede ama az akımda
indüksiyonlu ısıtmada daha çabuk ama daha yüksek akımda bu oluyor tüketilen güç hemen hemen aynı hesap detaylarına girmek istemiyorum
elektrik faturaları birbirlerine yakın
şu an işte olduğum için kısa kesiyorum
rezonas devreleriyle alakalı ayrıntılar hakkında bu konuda deneyimli arkadaşlara sorular sormak isterdim

herkese sevgiler saygılar
2pi
merhaba

yazdıklarımı yeniden gözden geçirince bazı birimleri karıştırdığımı gördüm formül ve sembollerle aram pek iyi değil

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ett...mp;soru_id=2980

adresinde konuyla bağlantılı pek çok ayrıntı var
tikita arkadaş tartışmanı bozdumsa kusura bakma
DreiMalAli
Cevap yazmamaya niyetliydim. Ama yine de dayanamadım.

Sevgili tikita.
Sinirlenme değil. Ama bıkkınlık var. Verilen bilgileri anlamaya çalışmak yerine, elinin tersiyle itip, ben bildiğimi okurum şeklinde davranışından dolayı.
Terimleri birbirine karıştırıp yanlış anlamlarda kullanman ise işin tuzu biberi. Sadece EMK'dan bahsetmiyorum. O her derde deva olan(!) bir ilaçtır. Akım, gerilim, akı, kuvvet, enerji, güç, tork.... gibi terimleri de kariştırp duruyorsun. Ne dediğin anlaşılmıyor. Büyük ihtimal; ne dediğini kendin de anlamış değilsin.
Mesela 27 no.lu iletini puma başka anlamış, drekinci başka anlamış, ben başka anlamışım. Senin söylemek istediğin ise muhtemelen daha başka bir şeydi.
Elektrik konusuna yabancı olan drekinci arkadaşımız elektrik akımı terimi yerine elektrik gerilimini terimini kullanmış olsa anlayışla karşılanır. Ama bir tarafdan "uzmanlık"dan bahsedipde diğer tarafdan böyle kaba hata yaptığında... Buna anlayış gösterilmez.
Tekrar olacak ama... Bazı kurallar kullanılan teknolojiden bağımsız olarak geçerlidir. Enerjinin sakınımı gibi.
Drekinci; enerjinin sakınımı kanunundan dolayı bu iş olmaz demişse. Doğrudur. Geçerlidir. Bu kanunu ihlal ettiğin için baştan mantık hatası yapıyorsun dediğinde de, konunun ayrıntılarını bilmemesine rağmen doğru bir tesbitte bulunmuştur. Aynısını ben de dahil diğer katılımcı arkadaşlarda söyledi.
Ben ayrıca ayrıntılara girerek gösterdim, enerjinin sakınımı kanununun öngörmüş olduğu sonucun çıkağını.

QUOTE
EMK konusundaki direnişin devam ettiğini görüyorum. Oysa birkaç yazı öncesinde ortak noktada birleştik sanmıştım. Bu isimleri benim koymadığımı tekrar hatırlatarak, konunun literatürdeki hitap şekline uygun düşmesi açısından bunları kullandığımı tekrar söyliyim. Gaffur'ca sölicek olursak "anladın sen onu"

"Sanmak" ile "bilmek" arasındaki farka dikkat çekmeme gerek yoktur umarım. Elbette "anladım ben onu". Anlamak istemeyenlere de anlat.

Ne yazdığını, ne anlatmak istediğini kendin anlamaya çalışasın diye alıntı:
QUOTE
QUOTE
Bu arada motor üretmesi gereken gücü üretiyor.

Hayır!


İşte burasını ve devamındaki birkaç satırı anlamadım. Buna neye göre itiraz ediyorsunuz? Motorun üretmesi gereken gücü üretiyor olması ve verdiğimizi geri alıyor olmamız, motorun bobinlerinde depolanmış olan (motorun bobinlerinin birbirini iterek çalıştığı varsayımıyla) manyetik alanın birbirini iter halde oluşu zıt emk yaratmazmı demek istiyorsunuz? Bu konuya getirmeye çalışmadığım açıklık kalmadı ama bir açıklık daha getirmeye çalışayım. Bunun ısrarla üzerinde duruyorum, çünkü tek anlaşılmadığım tarafı burası gibi. Diğer itirazlarınız konunun bütününün ifade ettiği anlama itiraz sayılmaz. Parçalar halinde her söylediğime itiraz edebilirsiniz.

Burada neyden bahsediliyor? Hiç mi hiç belli değil.
Senin "Bu arada motor üretmesi gereken gücü üretiyor." cümlene cevap olarak, kesin bir şekilde "Hayır" demişim. Ama nedenini yazmamışım. Bu doğru.
Yazının gerisindeki şu cümleden bir şey anlayan parmak kaldırsın.
"Motorun üretmesi gereken gücü üretiyor olması ve verdiğimizi geri alıyor olmamız, motorun bobinlerinde depolanmış olan (motorun bobinlerinin birbirini iterek çalıştığı varsayımıyla) manyetik alanın birbirini iter halde oluşu zıt emk yaratmazmı demek istiyorsunuz? "
Verdiğimizi geri aldığımız şey ne? Akım, gerilim, güç, enerji????? Çünkü bunların hepsi işin içinde mevcut. Ve geri alındığında değişik miktarlarda.
Aynı soru "depolama" için de geçerli.
"itme" ile "zıt emk" ile ne ifade edilmek istendi? Bunlar hangi anlamlarda kullanıldı? Birbiri arasında bir bağıntı mı var? Manyetik alan "iter" bir şey mi? Yani kuvvet midir?
Dediğim gibi, kendin anlayasın diye. Cevap vermen anlamında değil.

Aynı şekilde şu iletin:
QUOTE
Birbirini iter vaziyette kutuplanacak şekilde iki bobin düşünelim. Bunları birbirine çok yakın olarak sabitleyelim. Bunların bağlantı şekillerinin teknik detaylarını geçiyorum. İki bobin bu şekilde konumlandırıldı diye bunların geri beslemesinin alınamayacağını hangi yasaya dayandırıyorsunuz? Bu pozisyondaki bobinlerin depolamış olduğu manyetik alanın sönüm süresi, boştaki bir bobinin sönüm süresine göre daha hızlı olabilir. Ama enerjinin korunumu yasasını benden çok siz tekrar ediyorsunuz. Yani bunların geri vereceği enerji miktarına bakınca boştaki bir bobinin vereceğinden az eksik olabileceği kabul edilebilir, fakat hiç alamayacağımız söylenemez. Yok siz bu enerjinin kinetik enerjiye dönüştüğünü, kinetiğe dönüştüğünde de bobindeki manyetik alanın ortadan kalktığını iddia ediyorsanız orası başka. O zaman bende derim sabit mıknatısları açıklayın o zaman. Madem birbirini iten manyetik alan, sahip olduğu şiddetten kayıp veriyor, iter vaziyette konumlandırılmış olan iki sabit mıknatasın neden manyetizması çok çabuk bitmiyor.(Ki sabit mıknatısların adileri bile bu şekilde tutulduklarında 30 yıl gibi dayanıyor) Anlatmak istediğimi tam anlatamamış olduğum şüphesi içimde saklı kalmak koşuluyla bunları söyleyebilirim.

"taknik detayları geç"mişsin(!). ama ne demek/anlatmak istediğin, neyden bahsettiğin, anlaşılmıyor.
Hangi fiziksel büyüklük "Geri beslendi"de alınmadı?
Manyetik alan? (Elektrik akımı mı? Manyetik alanın akısı mı? Manyetik alanın şiddeti mi? manyeti alanın yoğunluğu mu? Bunlar birbiyle bağıntılı olsa da birbirinden değişik terimler/büyüklükler.
Manyetik alanın sönüm süresi? Sönme!?!?!
Sönüm süresinin hızı? Hız????
Dediğim gibi, kendin anlayasın diye. Cevap vermen anlamında değil.

QUOTE
Ama enerjinin korunumu yasasını benden çok siz tekrar ediyorsunuz. Yani bunların geri vereceği enerji miktarına bakınca boştaki bir bobinin vereceğinden az eksik olabileceği kabul edilebilir, fakat hiç alamayacağımız söylenemez. Yok siz bu enerjinin kinetik enerjiye dönüştüğünü, kinetiğe dönüştüğünde de bobindeki manyetik alanın ortadan kalktığını iddia ediyorsanız orası başka.

Benim "Hayır" demem sende epeyce hayallere neden olmuş anlaşılan.

Enerjinin sakınımı kanununu beğenmesen dahi...

Bir bobinde (senin örneğinde bir motorun bobini) depolanan enerjiyi veya bunun bir kısmını geriye kazanmak (voltajı, akımı, gücü de olabilirdi bu)için ne yapman gerek? "Geri kazanma devresini" bobine (motora) herhangi bir şekilde bağlaman lazım.
1. Seri bağlama yaparsın.
2. Paralel bağlama yaparsın.
1. durumda akünün gerilimi bobin ve "Geri kazanma devresini" arasında paylaşılır. (1. Kirchhof kuralı). 2. durumda ise aküden gelen elektrik akımı paylaşılır. (2. Kirchhof kuralı). Daha fazla ayrıntılı hesaba girmene gerek kalmadan sadece bu bağlantıların ana denlemini yazdığında aküden alınan güç ve enerjinin paylaşaldığını görürdün. Ki Kirchof kuralları, elektrik bölümünde başlayanların ilk öğrendiği kurallardan birisidir.
3. Benim yukarda verdiğim örnekde olduğu gibi; bir elektrik devresini açıp kapayarak bobine enerji yükleyip boşaltılarak.
Bu veya benzer bir devre bobine seri veya paralel bağlanabileceği gibi, açarken seri kapatırken paralel de bağlanabilir. Ve tersine; devreyi açarken bobine paralel devreyi kaparken bobine seri bağlama yapabiliriz. Veya fanteziye bağlı olarak çeşitli devre bağlantıları üretebiliriz.
Seri ve paralel bağlamalardaki paylaşımı (gerilim, akım, enerji güç... paylaşımı) göz ardı etsek dahi...
Bir süre boyunca bobine gerilim verilir. Gerilim ve bobinden akan elektrik akımı motorun dönmesini sağlar. Bu süre sonunda bobinden geçen elektrik akımını "Geri kazanma devresini"ne yönlendiririz. Elektrik gerilimi ve akımı motor ile "Geri kazanma devresini" arasında paylaşılmış olur.
Kabaca söylersek; bir süre boyunca, motor devrede iken, aküden gelen enerji motoru harekete geçirir. Bu süre sonunda, aküden gelen enerji "Geri kazanma devresine" yönlenir, motor devredeb çıkar. Bu süreler birbirleri ile kesişse dahi prensipde değişen bir şey yok. Akü tarafından harcanan enerji, motor ve "Geri kazanma devresini" arasında paylaşılır.
Hangisinin büyük kardeş olduğu ve bu paylaşımdan büyük pay alacağı ise dizayncının amacına/keyfine bağlı.

Akü ile motor arasına, akü ile "Geri kazanma devresini" arasına veya motor ile "Geri kazanma devresini" arasına başka ne devreleri koyarsan koy (gerilim/akım artırma/azaltma devreleri gibi) prensipde değişen hiç bir şey olmaz.
Belki açıp kapama işleminde elektrik geriliminin, elektrik akımının veya her ikisinin birden yönünün değişmesinden dolayı oluşacak enegeller de vardır. Ama; onlarca elektrik motoru türlerinde bunu araştırmaya hiç niyetim yok.
Keşke "Bunların bağlantı şekillerinin teknik detaylarını geç"meseydin.

Bahsettiğim bu basit denklemleri özellikle yazmadım. Belki anlamak amacıyla kendin yazar kendin anlamaya çalışırsın amacıyla.

QUOTE
O zaman bende derim sabit mıknatısları açıklayın o zaman. Madem birbirini iten manyetik alan, sahip olduğu şiddetten kayıp veriyor, iter vaziyette konumlandırılmış olan iki sabit mıknatasın neden manyetizması çok çabuk bitmiyor.(Ki sabit mıknatısların adileri bile bu şekilde tutulduklarında 30 yıl gibi dayanıyor) Anlatmak istediğimi tam anlatamamış olduğum şüphesi içimde saklı kalmak koşuluyla bunları söyleyebilirim.

Önce; hiç bir şeyi açıklamak zorunda olmadığımı belirteyim peşin peşin.
Yine;cevap vermen amacıyla değil, terimleri nasıl kullandığına önek olsun ve yazdığını kendin anlayasın amacıyla:
"birbirini iten manyetik alan" ?????
"sahip olduğu şiddetten kayıp veriyor" ?????????????
"manyetizması "??????????????
Benim iletilerimden ne anlama geldiği belli olmayan şu sonucu nasıl çıkarttın bilmiyorum: "Madem birbirini iten manyetik alan, sahip olduğu şiddetten kayıp veriyor"
Doğrusu; bilmek de istemiyorum.

Bir mekanik yaya kuvvet uygulayıp kısalttığında/uzattığında ve bu durumu koruması amacıyla bir ip ile bağladığında da 30 yıl boyunca yay ve ip gergin durur.
Şu karşı bahçedeki kaya, yerçekiminden dolayı, Dünyamıza bir kuvvet uyguluyor. Ve bu kaya en azından yüzyıllardan beri uyguluyor bu kuvveti.
Vermeye çalıştığın sabit mıknatıslar örneğinde enerji(ler), güç, kuvvet gibi terimleri birbirine karıştırmış olmayasın?
Dediğim gibi, cevap vermen anlamında değil. Kendin düşünmen amacıyla.

Sevgiler
tikita
Açıkçası bende yazmak niyetinde değildim. Özellikle muhtıra gibi uyarıdan sonra. Ama bu site Dünya görüşümü derinden etkileyen bir site olduğundan yazmaya devam etmeyi kendime borç bildim.

Ben bir farkındalıktan bahsetmeye ve senaryosunu çözemediğim fiziksel eylemlere mantık oturtmaya çalışıyorum. Bunları yaparkende hatalı terimler kullanıyor, aynı şeyi defalarca tekrar ediyor, söylenenleri anlamamış görünüyor, temel yasaları tanımıyor gibi izlenimler bırakmış olabilirim. Bunlar hata olarak algılanıyorsa bunuda memnuniyetle göğüslüyorum.

Saydığınız hata listesini onaylıyorum. 27 nolu ileti gerçektende aynı projeyi görmüş, aynı olayı yaşamış yada konu her neyse onu beraber görmüş iki kişi arasındaki konuşma gibi. Ayrıca 12 nolu ileti ise benim en talihsiz yazım. Ben onu yok sayıyorum, sizlerinde öyle saymasını dilerim.

Cevap vermemem üzere yazdığınız, anlamaya çalışmamı söylediğiniz konular benim kafamda gayet net. Kafamdaki bu netleri bu kadar bulanık anlatmam da benim anlatma kabiliyetsizliğim. Şöyleki her yazımın sonunda şu kanaate varıyorum "tamam! bu sefer anlatmayı başardım..." Fakat peşinden gelen yazılara bakınca anlıyorumki yine olmamış.

Velhasıl kiram(lafın özü şu ki) konuya devam edecem. Bir resim sayfalarca yazıya bedeldir. Görsel temalar kullanmadan konuyu sırf yazarak anlatmak, köpük savaşlarına sebep oluyor. Bu sebeple konuyu resimlerle ifade edilebilir hale getirene kadar ara veriyorum. Bu arada konu içerisinde "su örneği" diye bir örnek verildi. Bu sulu örneğin ne anlatmak istediğinin iyi kavranılması büyük fayda sağlar. Su örneğinde suyun yok olmaması, sadece potansiyel enerjisinin yok olmasına dikkat çekerim. Şayet suyun aşağıda depolandığı yer baz alındığında, bu su daha aşağıda bir başka yere göre yine potansiyel içeriyorsa, aynı sudan aynı şekilde faydalanılabilir. Buraya dikkat etmelisiniz.

Maxwell'in 4 meşhur denklemi vardır. Bunlar Faraday'ın bulgularının formülize halidir. Bugünlerde Maxwell'in 5. yasası adıyla anılan Tom Baerden tarafından yanlış anlamadıysam! "helisel manyetik alan" olarak açıklanan yeni teoriler var. Maxwell yasalarının 20 adet olacağı görüşüde hakim. Konuya bu açıdan bakıldığında daha katedeceğimiz yol uzun görünüyor. Yukarıda bahsettiklerime kaynak ismi veremiyecem ama internette yapılacak aramalarla bu konuların orjinal kaynaklarına ulaşabilirsiniz.

Yakın gelecekte devam etmek üzere..

Saygılarımla
tikita
Manyetik alan üzerine söylenen sözler teoriden ibarettir. Bu güne kadar manyetik olayların tümünü açıklar bir teori getirilememiştir. Sebep-sonuç babında bilgilerden üretilmiş teorilerdir. Fakat manyetik alanı oluşturan hareket senaryosu netlik kazanmamıştır. Sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde olaylar formüle dökülmüş, ne yapınca ne olacağı bilinmektedir.

Elektriğin ne olduğunu bilmeyen yoktur. Elektronların hareketi!. Bir beyin fırtınası başlatmak istiyorum. Konuda; bir iletkenden akım akıtıldığında, nasıl bir etkileşim sonucu manyetik alan yaratıyor? Yani bir iletken üzerinde, belirli bir yöne doğru hareket eden elektronlar, ne oluyorda iletken etrafında manyetik alan oluşmasına sebep oluyor?Ve neden oluşan bu manyetik alanın yönü sağ el kuralındaki gibi?

Saygılarımla
alicik
manyetizma parçacıkların spin özelliklerinden dolayı oluşur.
alicik
Benimde kafamı bu konu 1 senedir karıştırıyor.Acaba böyle birşey hakkında çalışmalar var mı? Yoksa mümkün olmadığı için mi uğraşılmıyor.

Acaba İki sistemi alıp veya iki bobinin ters emk sını birbirlerini yok etmek için kullanabilir miyiz.Ben böyle bir deney yaptım iki bobini birbirine bakacak şekilde konumlandırdım 2 tane mıknatısı haraket ettirdim ancak birini bobine doğru yaklaştırırken diğer mıknatısı bobinden uzaklaştırdım yani bobinlerde indüklenen emk ların be zıt emk larının ters olmasını sağladım ama iki mıknatıs diğer bobindede gerilim indüklediği için zıt emk nın yüzde 5 gibi düşük bir oranla birbirini yok ettiğini gördüm ama genede bir kazanç sağladım ayrı 2 bobinli sisteme göre.
isturbo
merhaba
Geçmiş konulara bakarken gözüme çarptı , bu konu hakkında yapılan tartışmalara bir katkısı olması açısından
bazı yorumlarım var.

Hiç durmadan kendi kendine çalışacak sistemler için elektrik makinalarıyla yapılan
temel mekanizma,motorun miline bir jeneratör bağlamak ve motorun çevirdiği jeneratörün
ürettiği elektrik enerjisini tekrar motora uygulayıp böylece hiç durmayan bir sistem
elde etmek.Tek problem motora ilk hareketi vermek.
Doğada bir enerjiyi başka bir enerji türüne aktarırken %100 transfer oranı yakalamak zor
olduğundan envayi çeşit kayıp bu transferi en mükemmel koşullarda %99 yapabilir.
Bundan dolayı böyle sistemler çalışmaz kendi başına bırakınca hareket hızla durur.
Doğal mıknatıslı bir elektrik motoru aynı zamanda bir dinamodur
motor özelliğinden dinamo özelliğinin çıkarılması sonucu arta kalan harcanan güçtür
dolaysıyla zıt emk olmasaydı elektrik motorları çok akım çekerdi.
yani böyle bir şey vardır ve gerçektir
bir elektrik motorunda zıt emknın artması tüketilen enerjiyi azaltır.

elektrikli taşıtlarda kullanılan motorlar aynı zamanda dinamo gibi
aküleri şarj etmektedir. Yokuş yukarı çıkarken motor yokuş aşağı inerken dinamo
olmaktadır buda bir tür faydadır kanımca
hatırlatayım dedim

saygılar
Asıl içeriğin sadece basit bir görünümüdür. Resimlendirilmiş tam halini görüntülemek için lütfen, buraya tıklayınız.