"Peki Tanrı yoksa ilk hücre nasıl oluştu" tartışması bitmiştir arkadaşlar.

"Peki o zaman Tanrı'yı kim yarattı" sorusu önceki sorunun saçmalığını ortaya koysa da, daha açıklayıcı bir cevap vermeye çalıştım.

http://fikirsel.ipbfree.com/index.php?show...ost&p=12291

.

Hücre zarının aslında yağ moleküllerinden zengin bir yapısı olduğunu biliyoruz..
Lipid şeklinde organize olan organik moleküller yaklaşık bir bakteri büyüklüğünde keseler oluştururlar.
Bunun nedeni yağ moleküllerinde hidrofobik (sudan korkan) ve hidrofilik (suyu seven) yörelerin olmasıdır.
Hidrofobik yöreler birbirleri ile karşılıklı dizilirler ve hidrofilik yöreler dışarda kalırlar.
Çünkü hem dış ortamda hem de kesenin içinde su vardır.

Bu tümüyle fiziko-kimyasal bir süreçtir.
Keseler canlı değillerdir ve çoğalırken canlıların çoğalma ilkelerine uymazlar.
Yani kendilerini sentez edecek veya şifreleyecek genlerden yoksundurlar.
Genler yalnız proteinleri ve protein doğasındaki enzimleri şifreleyebilirler..
Hücre zarı lipid doğasında olduğu için hücre tarafından şifrelenmez..
Hücre zarı ancak bir diğer hücre zarını kalıp olarak alarak çoğalır ve belli bir büyüklüğe ulaşınca yeni bir kese oluşturur.

Canlı vücudunda çoğalan hücrelerin zarları bu şekilde sentez edilir. Şifrelenmez.

Yağ kesesinin genişlemesi için diğer yağ keseleri ile birleşmesi gerekir.
Bunu ortamın fiziko-kimyasal nitelikleri saptar. Suyun sıcaklık derecesi, mineral konzantrasyon ve diğerleri gibi..

Bu öteden beri bilinen bir süreçtir.

Önemli olan bu yağ keselerinin içinde kısa peptidlerin katalitik etkisi ile ATP va analoglarından RNA sentez edilmesidir.
Tabii daha önce ATP ve analoglarının sentez edilmesi gerekir.
Probiyotik kimya hakkında bilinenler çok az olduğu için, bu konu henüz kesinlik kazanmamıştır..

Bu arada... Canlı hücrelerinde membrana gömülü veya onun iç ve dış yüzeyine tutunan proteni molekülleri vardır.
O moleküller genler tarafından şifrelenirler..

Gezgin95 kardeşimiz önemli bir noktaya değiniyor..
Yaşamın başlangıcının selüler doğasının nedenini açıklıyor..
Ama malesef ilk canlı hücrenin nasıl ortaya çıktığına bir çözüm getirmiyor..

Bu soruya kesin bir cevap getirmemi beklemiyorsun herhalde.



Detaylarıyla açıklasam nobeli alırdım.

Ben sadece, genel hatlarıyla, çok basit bir yapının çoğalabileceğini vurguladım. Çoğalmak, doğal seçilim sürecine girmek demek. Gerisi gelir.
.

Ayrıntıları açıklayamazsın elbette sevgili Gezgin95
Ama yazdıkların öteden beri biliniyor..
Önemini abartmak mümkün değil..
Ayrıca senin şekiller de çok güzel..

Yağ keseciklerinin çoğalmasını çok güzel açıklamışsın.
Tabii bu çoğalma tümüyle fiziko kimyasal ve mekanik bir süreç...

Canlı hücrelerin çoğalması ise tümüyle moleküler bir olgu..

Aradaki benzerlik yüzeyel..
Ama yaşamın neden selüler (hücresel) olduğunu açıklaması bakımından, mekanik bile olsa, önemli..

Yaşam çeşitli dönemlerden geçmiş olmak zorunda..
Senin bu iletin yaşamın ilk dönemi olmalı..
Yani gidebileceğin kadar geriye gitmişsin..
Canlıların nasıl ortaya çıktığını açıklarken, daha geriye gidemezsin.
Bu bakımdan önemli bir yazı..

Yaşamın başlangıcı fiziko kimyasaldır.
Mekanik de olsa bu süreçler moleküler düzeyde gerçekleşmek zorundadırlar.
Tabii buradaki moleküler süreçler canlılardaki genetik bazlı moleküler süreçlerden farklıdırlar.

Önemli olan bu süreçlerin enerji alış verişini sağlayan ilk ATP molekülü ve analoglarının ortaya çıkmasını sağlamasıdır.
Onları bilgi alış verişini sağlayan RNA molekülü izlemiştir.

Bunlar ancak kapalı bir milyöde gerçekleşebilirdi..
Bu milyö yağ keseciklerinin içindeki ortamdır..
İlginç olarak herşey orada başlamış, orada devam etmiş, orada evrimleşmiş ve orada bitmiştir..
4 milyar yıllık canlılık selülerdir. Hücresel olarak evrimleşmiştir..
Ve o ana temanın varyasyonları olarak gelişmiştir..

Evet.. Yağ keseciklerini yaşamın başlangıcını simgelediğini söyleyebiliriz.
Henüz canlı olmasalar bile yağ kesecikleri yalnız canlı varlıkların ortaya çıkmasını sağlamamış, aynı zamanda yok olmadan, sonuna kadar onlara eşlik etmiştir.

Selamlar..

HACI

Sevgili gezgin,bilgileri güzel bir şekidle derleyip toplayıp,basitleştirerek hazırlamışsın,teşekkürler önce.

Ancak Hacı'nın da dediği gibi,senin de "nobellik" dediği soruyu yanıtlamıyor bu,"doğal olarak" tabii ki,yani sana "haha ha cevpa vermedi kii" diyecek kadar mal değiliz herhalde.Ancak sen de bunu yanıtlayabilmiş gibi girince,aha dedim,nobeli alan bir adamla aynı foruma üye olmuşum ben,ki değilmiş

Ama gene de,araştırman güzeldi,okudum hepsini.