Tam Forum Görünümü: En Bedbaht Mahluk
Ateistforum > FORUMLAR > ATEİSTFORUM
ilim
Arkadaşlar, bu kainatta en bedbaht mahluk; dinsiz insandır. Yani, dinsiz ve imansız bir kafir, bu dünyada da manevi azap çekiyor. Gelin hep birlikte bu konuyu araştıralım ve değişik örnekler verelim:

Mesela, insanda akıl olduğu için, hazır lezzetini geçmişten gelen elemler ve gelecekten gelen sıkıntılar bozuyor. Kafir bir adamın başındaki akıl ona bir azap aleti oluyor. O akıl ile ayrılık ve yokluğu düşünüyor. Devamlı olarak ayrılık ve yokluktan gelen tokatlar onu hayvanlardan çok aşağı düşürüp, kainatın en bedbaht mahluku yapıyor. Hayvan ise böyle değildir. Hayvanda akıl olmadığı için, lezzetini tam alır. Ne geçmişten gelen sıkıntılar ve ne de gelecekten gelen korkular onun lezzetini bozmaz. Öyle ise, imansız bir insan, lezzet yönünden hayvanlardan çok aşağı düşer.

Evet, kafir bir adamın iki tane Cehennemi vardır. Biri bu dünyada ayrılık ve yoklu ve acizlik ve fakirlikten gelen manevi Cehennem, diğeri ahirette gideceği maddi cehennemdir. Elbette böyle bir insan acınmaya layık değildir. Çünkü, zarara kendi rızasıyla girene acınmaz ve merhamet edilmez. Bu iki Cehennem, kafirlere küfürleri ve imansızlıkları neticesinde ikram edilmiş iki tane hediyedir.

Örnekler devam edecek inşaallah..
davinci
Sen sanki hayal dünyasında yaşıyormuşsun gibi geldi bana. Ama gerçekler senin hayal dünyandakilerden çok farklı. Bunlar senin kendini avutmak için uydurduğun şeyler. Daha doğrusu senin ağababalarınnı sizleri kandırmak için uydurduğu şeyler.

Sana hayal dünyanda mutluluklar laugh.gif laugh.gif
fenasifecisi
QUOTE(ilim @ Sep 28 2007, 12:21 PM) *
Arkadaşlar, bu kainatta en bedbaht mahluk; dinsiz insandır. Yani, dinsiz ve imansız bir kafir, bu dünyada da manevi azap çekiyor. Gelin hep birlikte bu konuyu araştıralım ve değişik örnekler verelim:

Mesela, insanda akıl olduğu için, hazır lezzetini geçmişten gelen elemler ve gelecekten gelen sıkıntılar bozuyor. Kafir bir adamın başındaki akıl ona bir azap aleti oluyor. O akıl ile ayrılık ve yokluğu düşünüyor. Devamlı olarak ayrılık ve yokluktan gelen tokatlar onu hayvanlardan çok aşağı düşürüp, kainatın en bedbaht mahluku yapıyor. Hayvan ise böyle değildir. Hayvanda akıl olmadığı için, lezzetini tam alır. Ne geçmişten gelen sıkıntılar ve ne de gelecekten gelen korkular onun lezzetini bozmaz. Öyle ise, imansız bir insan, lezzet yönünden hayvanlardan çok aşağı düşer.

Evet, kafir bir adamın iki tane Cehennemi vardır. Biri bu dünyada ayrılık ve yoklu ve acizlik ve fakirlikten gelen manevi Cehennem, diğeri ahirette gideceği maddi cehennemdir. Elbette böyle bir insan acınmaya layık değildir. Çünkü, zarara kendi rızasıyla girene acınmaz ve merhamet edilmez. Bu iki Cehennem, kafirlere küfürleri ve imansızlıkları neticesinde ikram edilmiş iki tane hediyedir.

Örnekler devam edecek inşaallah..


tam cuma hutbesi olmus, bide sonuna arapca 3-5 ayet ekle tam olsun
haci
Bir insanın ne ve nasıl olduğunu İslam gözünden tanımlarsanız, bu şansız duruma düşersiniz, İlim kardeşim..

İnsan yalnız dinsel açıdan bakılarak değerlendirilmemelidir.

Mutluluk ve mutsuzluğun çok çeşitli nedenler vardır..
Siz size göre yalnız birine değiniyorsunuz..
Çünkü sizin başka değerleriniz yok..
Siz basit, ilkel bir yaratıksınız..
O kadar basitsiniz ki, benim köpeklerim bile duygusallık açısından sizden daha karmaşıktır..
Köpeklerimi mutlu edecek birden fazla etmen vardır.
Belli ki siz İslam olgusuna saplanmış kalmışsınız...

Umarım o bataktan en kısa zamanda çıkarsınız..

HACI
WildJustice
Bu kisler vicdanli insanlari bedbaht olarak nitelebndiriyor ve hakaret ediyor. Yuh!

Iste tipik Müslüman anlayisi; tipik Müslümanlik! Zorakiyet, kaba kuvvet! Okuyun.

QUOTE
Alevi Köyüne Cami, Asimilasyona devam.

Turan Eser

Abant Platformunun başkanlığından, Diyanetten sorumlu devlet bakanlığına geçen Mehmet Aydın?ın ekibi, Alevi köyünde cami açılışı yaptı.

Alevi köylerinde istenilmediği halde cami yapılmasına yönelik uygulamalardan vazgeçilmedi.
Fettulahçı Abant Platformu Sempozyomu ?Alevi sorunu yok? derken, haber ajansları, "300 yıllık hasret sona erdi" haberini servis yapıyordu. Abant Platformunun başkanlığından, Diyanetten sorumlu devlet bakanlığına geçen Mehmet Aydın?ın ekibi, Alevi köyünde cami açılışı yaptı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, yanında Müftülerle, AKP?lilerle, Çanakkale'nin Tahtacı Alevilerin yaşadığı Denizgöründü köyünde cemevi olması gerekirken, 12 Eylül darbesinin ürünü olan, Alevi köylerine zorla cami yapma projesinin 2007 yılında nasıl devam ettirdiği gösterdi. DİB başkanı Alevi köyünde caminin açılışı yapması, Sünni köylerine kilise açmaya benzer. ?300 yıllık hasret sona erdi? görüşü, asırladır süren asimilasyonu gizlemeye dönük açıklamalardır. Alevi-Tahtacı olan Denizgöründü köyünün 300 yıllık özgünlüğü yok etmek, Alevileri Cemevi yerine, zorla camiye sokmak olduğunu, ?hasret? diye ancak bu zihniyet pazarlayabilirdi.

[b]SORUN CEMEVLERİNİ ALEVİLERİN İNANÇ MERKEZİ OLARAK TANIMAKTIR.[/b

Sorun, inanç zorlamasından kaçınılacağı anlamına gelen bir değişiklikle yani 'cami' kelimesi yerine ?İbadethane? kelimesinin konulmasıyla şimdilik ?halledildi? diye geçiştirildi. Yeni düzenlemelerde ?İbadethane? ile sadece cami, kilise, sinagog ve havra tarif edildi. Yani Alevilerin ibadethaneleri olan Cemevleri yine yasal ayrımcılığa maruz kalmıştır.
Aleviler ölülerini camide değil cemevinde yıkamak ve imamın değil dedelerinin okuduğu dualar eşliğinde gömebilmek için, bu asimilasyoncu uygulamalara son verilmelidir.

Alevi köylerine zorla cami yaparak, devlet olanakları dahilinde sistemli ve yoğun şekilde asimilasyoncu politikaları egemen kılma girişimi sürmektedir. Örneğin, Kayseri gibi İslamcı hareketlerin ve tarikatların en yoğun olduğu bir şehrin Alevi köylerinde, zorla cami yaptırma girişimlerine tanık oluştuk.

12 Eylül 1980?den sonra, Kayseri?nin Sarıoğlan ilçesine bağlı 6 köyünden 4?üne zorla cami yapılmıştır. AKP döneminde bu süreç hızlanmıştır. Kayseri ilinin, İğdeli, Yerlikuyu ve Karaözü köyleri bu uygulamalara karşı tepki göstermiş ve hukuki süreç başlatmıştır. Son gelinen aşamada, İğdeli köyünde cami yapma girişimi ABF?nin girişimleri ile durdurulmuştur.

Cemevlerini 'cümbüş yeri' olarak gösteren AKP zihniyetinin Kopenhag Kriterleri?nin temel ilkelerine, laikliğin ve insane haklarının evrensel değerlerine samimi yaklaşacaklarını sanmıyoruz.

? Aleviler devletin, dinsel ve dilsel açıdan uyguladığı ayrımcı politikadan arındırılmasını, herkesin farklılıkları ile eşit koşullarda bir arada kardeşçe yaşamasını talep ediyor. Bu nedenle devletin sünni hırkasının derhal çıkartılıp, laikik hırkasının giydirilmesini talep ediyor.

? Devlet yurttaşları ile eşit koşullarda ve eşit zeminde buluşması gerekir. Yurttaşlık sorumluluklarını ve görevlerini yerine getiren herkesin, devlet imkanlarından eşit yararlanması gerekir. Sünni İslam?ın lehine yatırımların olmasının kabul edilemez. Devletin asli görevi Cami temeli atmak değil, hastane ve okul temeli atmaktır. Devlet ruhban sınıfı değil, çağdaş bireyler yetiştirmek zorundadır.

? Alevilerin inanç merkezi cemevidir. Siyasi iktidarın görevi ulemalık değil, Alevi köylerine zorla cami yaptırmak değil, tüm inançlar karşısında tarafsız ve eşit kalmaktır.

? AKP Hükümeti ve DİB tarafı oldukları bu hak ihlalerinden derhal vazgeçmelidir


http://www.2temmuz.com/habergoster.asp?id=828
Yoksuzluk9
Bu Muslumlardaki cahil curetine akil sir erdirmek gercekten guc. Insani ve toplumu anlamak icin sayisiz disiplin gece-gunduz calisiyor, psikologlar, psikiyatrlar, sosyologlar, antropologlar, etnologlar, felsefeciler, bilissel bilimciler vs ... sayisiz eser yaratiyor. Insanin kendisiyle ve toplumsal yasamla ilgili bilgisine hergun yeni bir sey ekleniyor. Ancak Muslumansaniz herseyi cozmussunuzdur, tum bu korkunc bilgi yigininin insani anlama cabamizda yeri ve geregi yoktur.

Iletisim iki tarafli olur, insanin aklina ve bilgi birikimine saygi gostermeyen bir zihniyetle onun ezberlerini tartismak cok zor. Mutluluk, Kur'an'daki insanlikdisi hukumlere eyvallah deyip, kimilerinin memeleri yeni tomurcuklanmis kizlara, otekilerinin kizgin alevlere teslim edilecegi gunu beklemekse batsin oyle mutluluk!
fenasifecisi
QUOTE(Yoksuzluk9 @ Sep 28 2007, 03:31 PM) *
Bu Muslumlardaki cahil curetine akil sir erdirmek gercekten guc.

bu gercekten cok ilginc bi durum, bana bi tanesi aazindan salyalar sacarak bagira bagira sunu söyledi "yaw bak simdi sen o kadar okumusun bi sey öörenememisin, simdi bi evi kaldirsak havada dururmu durmaz demi, peki dünya gunes bunlar nasi uzayda boslukta duruyo, bunu tutan bi allah var, bunu anlamicak kadar kafan calismiyomu"


gülsemmi kizsammi adama acisammi
iste bu kör cahilligi topluma dayatmaya calisiyolar simdi...isimiz zor
ilim
Hayvanlar kafirlerden daha rahat ve huzurludurlar. Kafirlerin hayvanlara yetişebilmesi için önce başlarındaki akıllarını atıp, kurtulmaları gerekir. Yoksa, lezzet cihetinde hayvanlardan çok aşağı düşüyorlar. Devamlı olarak yokluk, ayrılık ve acizlik ve fakirlikten gelen tokatlar onu hayvanlardan çok aşağı düşüyor. Daha Cehenneme gitmeden bu dünyada manevi bir cehennem azabı çekiyor.

Evet, kafirin kalbinde adeta bir cehennem çekirdeği vardır. O çekirdek, bu dünyada manevi bir azap verdikten sonra, ahirette cehennem ağacı olup, maddi olarak kafirlere azap verecek.

Elbette bunlar kafirlerin küfrünün meyveleridir.

Allah'a kainatın zerreleri adedince hamdolsun ki, beni müslüman olarak yaratmış ve yaşatıyor.
Pante
QUOTE
Hayvanlar kafirlerden daha rahat ve huzurludurlar. Kafirlerin hayvanlara yetişebilmesi için önce başlarındaki akıllarını atıp, kurtulmaları gerekir. Yoksa, lezzet cihetinde hayvanlardan çok aşağı düşüyorlar. Devamlı olarak yokluk, ayrılık ve acizlik ve fakirlikten gelen tokatlar onu hayvanlardan çok aşağı düşüyor. Daha Cehenneme gitmeden bu dünyada manevi bir cehennem azabı çekiyor.

Evet, kafirin kalbinde adeta bir cehennem çekirdeği vardır. O çekirdek, bu dünyada manevi bir azap verdikten sonra, ahirette cehennem ağacı olup, maddi olarak kafirlere azap verecek.

Elbette bunlar kafirlerin küfrünün meyveleridir.

Allah'a kainatın zerreleri adedince hamdolsun ki, beni müslüman olarak yaratmış ve yaşatıyor.


İlim'e kızmayın bunları yazdığı için.
Ona bunları öğreten, onu böyle düşündüren dindir, dinlerdir.

Çünkü dinler, hayvanları cehennemde sonsuz azaba layık görmez.
O da burdan kurduğu mantıkla hayvanları dahi inanmayanlardan üstün görüyor.
haci
Siz kendi iç dünyanızı bizlere ve hayvanlara yansıtıyorsunuz..
Size göre hayvanlar sizlerden çok daha mutludurlar.. Ve bize göre ise sizlerden çok daha düşüncelidirler..
Sizler gibi din safsatasına inanmaz hayvanlar..
Hayvan kadar olamıyor musunuz?

keeeeeeeh keh kehhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh

HACI
delibekir
QUOTE(ilim @ Sep 28 2007, 07:45 PM) *
...
Allah'a kainatın zerreleri adedince hamdolsun ki, beni müslüman olarak yaratmış ve yaşatıyor.


Allah seni yaratmadan önce çok sevmiş seni, bayılmış sana, aşık olmuş... ve seni müslüman yaratmış...
Bizi de, ya yaratmadan önce hiç sevmemiş zaten, ya da yarattıktan sonra "olmadı bunlar, sevmedim ben bunları ..." demiş...

Seni sevdiği için sana tomurcuk memeler var öte tarafta... sevin... mutlu - mesut ol...
Bizi ise sevmemiş, ne yapalım... bizi de yaksın ateşlerde... madem sevmemiş... hakkıdır, allah değil mi, patron o kim karışır... hem yaratır, hem yakar... aklından, edebinden kimseye karşı sorumlu değildir.

Sevmiyo bi kere. bahane mi yok "lan siz bana nasıl inanmazsınız bakiim... yürüyün cehenneme, hadeee... sırayı bozmayın, tek sıra..."
Antimuhammed
Hayvanlar kafirlerden daha rahat ve huzurludurlar. demişsin. Bunun nedeni aşağıdaki açıklama olmasın?

Mesela hayvanlarla İslam düşüncesi arasında ki en büyük benzerlik harem kurmaktır. Doğada yaşayan bir sürü hayvan tıpkı Muhammed ve onun takipçisi inanırları gibi harem kurar. Şimdi bu örnekten yola çıkarsak Muhammed in doğada yaşayıp harem kuran bir hayvandan zihniyet olarak farkı yoktur..

Fok balıklarının erkekleri, çok çapkın olmalarına rağmen dişilerini de bir o kadar kıskanırlar. Haremlerini kendi seçimleriyle oluşturan fok erkekleri, dişilerine asla dokundurmazlar.

Ahzab-50 Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helal kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lazım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

Ahzab-30 Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayasızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu, Allah'a göre kolaydır.

Ahzab-32 Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin.

Bu ayetleri harem kuran bir fok a uygulayabilirsiniz...
ilim
QUOTE(haci @ Sep 28 2007, 07:59 PM) *
Siz kendi iç dünyanızı bizlere ve hayvanlara yansıtıyorsunuz..
Size göre hayvanlar sizlerden çok daha mutludurlar.. Ve bize göre ise sizlerden çok daha düşüncelidirler..

HACI



Haci, müslümanlarda sizin çektiğiniz yokluk, ayrılık, hiçlik gibi manalar yok ki, neden mutsuz olsunlar ki. Mesela, müslümanlar eceli hem kendini, hem sevdiklerini parçalayacak bir arslan gibi görmüyorlar. Kabri, hem kendini, hem de bütün sevdiklerini yutacak bir ejderha gibi görmüyorlar. Ölümü, hem kendini hem sevdiklerini asıp ebedi bir yokluğa atacak bir cellat gibi görmüyorlar. Müslüman için, her bir dakika Allah tarafından verilmiş bir sermayedir. O sermaye ile ahirete lazım olan şeyleri tedarik ediyoruz. Bizim ömür dakikalarımız sizinkiler gibi yok olmuyor. Yediğimiz her bir meyve, gördüğümüz her bir çiçek yok olmuyor. Zihnimizde ve kalbimizde manalarını bırakıp öyle gidiyorlar. Biz bu dünyada da Cennete gitmeden Cennet hayatı yaşıyoruz.

Öyle ise ey haci aklını çıkar at hayvan ol kurtul.
Rochader
Bence insanoglu Evren hakkinda cok az biliyor.Evrendeki bilemedigimiz bazi sebeplerden veya zorunluluklardan inorganikten organik yasama gecis oldu.Bunlarin bazi sebepleri yüzeysel biliniyor olsada evrenin mekanizmasi hala bilinmiyor.Bugün etrafimiza bakip organik bir canli olan insanin yaptiklarina sasmamak gerek.Yapilan sey ne olursa olsun bugünkü haline hemen gelmedi bir cok arastirma dan sonra gelistiler ve bugünkü hallerini aldilar.
Bir ucak bir anda bu hale gelmedi,bir televizyon bir anda bugünkiler gibi olmadi.handy ler bile hergün degismekte.Bütün bunlari insan akli ile yapiyor.Iste akli insana Allah verdi demek yetersizdir.Ben insanin cok basit canlilardan bugünkü haline geldigine inaniyorum.Bir zamanlar bugünkü insanlarin atalari binlerce sene evvel diger hayvanlar gibi yasadi ve sansi geregi var olan gelismeye yatkin akli gelismeye basladi bu gelisme bugüne kadar devam geldi ve bundan sonrada devam edecek. Etrafinizda insanin akli sayesinde yaptigi seyleri yok düsünün ortada cirilciplak kalirsiniz.Yani hic bir sey insana hediye edilmedi insanin bugün nesi varsa akli sayesinda emek vererek kazandi.Yaniliyorsak bile Kutsal Kitaplarin bir yaraticiya ait olmadigi tartisma gerektirmez bir gercek.Bunu herkes biliyor ama "Ya Varsa" düsüncesi onlari esir almis.
Bir saate bakip onun ustasiz olamayacagini düsünmek cok mantikli.Cünkü inorganik maddeler kendi kendilerine bir araya gelerek böyle bir güzelligi olusturamaz.Organik canli olan insan bunu basarabiliyor ama.Simdi o zaman insanin inorganikten organige nasil dönüstügünü anlamaya calismaliyiz.Insan bu günkü sekline birden bire ulasmadi bu milyonlarca seneye mal oldu.Bu isler basladiginda milyonlarca sene sonra insan olabilecek olan o gizemli basit canli neydi iste bu isin püf noktasi.Bunu anlayabilmek icin ayni evrelerin tekrarlanmasi lazim gelirki bu hic mümkün degil.Neden degil ?
1-Milyonlarca sene evvelki sartlar yok
2-Sartlar olussa bile olusabilecek canlilarin bugünkü gibi olma zorunluluklari yok
3-Bizim böyle uzun bir ömrümüz hic yok.
Peki bunlari bilim adamlari nelere dayandirarak iddia ediyorlar? Cevap cok basit ;Gecmisin izlerine bakarak.Buna bir örnek aciklama getirirsek ;Bir derenin kaynagini bulmak icin derenin akis yönünün tersine gitmeliyiz.
Zaten bütün bunlarin adi üzerinde TEORI ama bence bugün itibari ile metafizikcilerin iddialarindan cok daha mantikli..

SAYGILAR
haci
QUOTE(ilim @ Sep 28 2007, 07:11 PM) *
Haci, müslümanlarda sizin çektiğiniz yokluk, ayrılık, hiçlik gibi manalar yok ki, neden mutsuz olsunlar ki. Mesela, müslümanlar eceli hem kendini, hem sevdiklerini parçalayacak bir arslan gibi görmüyorlar. Kabri, hem kendini, hem de bütün sevdiklerini yutacak bir ejderha gibi görmüyorlar. Ölümü, hem kendini hem sevdiklerini asıp ebedi bir yokluğa atacak bir cellat gibi görmüyorlar. Müslüman için, her bir dakika Allah tarafından verilmiş bir sermayedir. O sermaye ile ahirete lazım olan şeyleri tedarik ediyoruz. Bizim ömür dakikalarımız sizinkiler gibi yok olmuyor. Yediğimiz her bir meyve, gördüğümüz her bir çiçek yok olmuyor. Zihnimizde ve kalbimizde manalarını bırakıp öyle gidiyorlar. Biz bu dünyada da Cennete gitmeden Cennet hayatı yaşıyoruz.

Öyle ise ey haci aklını çıkar at hayvan ol kurtul.


Doğrusunu isterseniz, hayvanlığı Müslüman'lığa yeğlerim..
Biraz sert oldu ama, ben gerçekten İslam hakkında hiç olumlu ve pozitif düşüncelere sahip değilim..

Ne acı...

HACI
ilim
QUOTE(haci @ Sep 28 2007, 08:16 PM) *
Biraz sert oldu ama, ben gerçekten İslam hakkında hiç olumlu ve pozitif düşüncelere sahip değilim..


Haci, bu son cümlen İslamiyete karşı diyecek bir söz bulamamanın neticesidir. Çünkü, aklı başında bir insan bunu demez. Mesela, islamiyet anne ve babaya öf bile dememeyi, yalan söylememeyi ve insanlara yardımda bulunmayı emrediyor. Gıybeti, hasedi, riyayı, fuhşu, şarabı, kumarı yasaklıyor. Bir kimseyi haksız yere öldürmenin bütün insanları öldürmekle eşit olduğunu söylüyor. Elbette ne kadar sert olursan ol, o sertlik döner kendi kafanı kırar. Sizin misaliniz, yıldızları düşürmek için taş atan ahmak ve akılsız çocuklara benziyor. Siz de bütün zerreleriniz ve ruhunuz ve hayatınız kudret elinde olan ve yıldızları zerreler gibi kolay ve rahat idare eden bir zata güya meydan okuyorsunuz.

İkinci olarak,senin İslamiyet hakkında hiç olumlu düşünceler duymaman normaldir. Çünkü, şu andaki mahiyetin onu iktiza ediyor. Elbette nihayet derecede ulvi manalarla donatılmış bir İslamiyete sizin gibi aklı gözüne inmiş ve maddiyatta boğulmuş ve mahiyeti kömürleşmiş kişiler layık olamazlar. Mesela, elbette Kur'anın fazilet, Allah rızası, doğruluk, sadakat, ihlas gibi manaları sizden çok uzak olur. Biliyorsun ki, sinekler kokuşmuş maddelere gelir.
haci
Bu iletinizden anladığım kadarıyla İslam hakkında sert yazmamışım..
Sizin ifadenize göre İslam foseptik çukurundan daha kirli..
İslam'a hakaret etmek biraz zor ... Hatta olanaksız..
Rochader
ilim dediki ;
QUOTE
..sinekler kokuşmuş maddelere gelir.

Bence yaniliyorsun taptaze meyvelere konan yemek icin ugrasan sinek görmedinizmi ? Ya bazen öyle seyler söylüyorsunuzki anlami nereye gider nasil anlasilir kendiniz birhabersiniz.
Bir sinek acikmis ise kokusmusada gider kokusmamisada sinek bu ne bilsin.

SAYGILAR
deicide
QUOTE(ilim @ Sep 28 2007, 01:21 PM) *
Arkadaşlar, bu kainatta en bedbaht mahluk; dinsiz insandır. Yani, dinsiz ve imansız bir kafir, bu dünyada da manevi azap çekiyor. Gelin hep birlikte bu konuyu araştıralım ve değişik örnekler verelim:


Gelin işkembemizden uyduralım, üfürelim, kafamızdan desteksiz sallayalım, kendi vehimlerimizi gerçekle karıştıralım, sap yiyip saman çıkaralım, çıkartıp çıkartıp ipe dizelim diyeceği yerde konuyu araştıralım demiyor mu bir de!..

QUOTE
Mesela, insanda akıl olduğu için, hazır lezzetini geçmişten gelen elemler ve gelecekten gelen sıkıntılar bozuyor. Kafir bir adamın başındaki akıl ona bir azap aleti oluyor. O akıl ile ayrılık ve yokluğu düşünüyor.

Devamlı olarak ayrılık ve yokluktan gelen tokatlar onu hayvanlardan çok aşağı düşürüp, kainatın en bedbaht mahluku yapıyor.


İnsan.. diye başlıyor, sonra kafir diye devam ediyor. İnsanda akıl olduğu için lezzetini sıkıntılar bozarsa, sadece kafir mi insan da kafirin aklı azap aleti oluyor da müslümanın olmuyor?

Sen hayatında hiç kafir oldun mu da kafirin ne düşündüğünü, ne hissettiğini bu kadar kendinden emin olarak ileri sürebiliyorsun?! Ben bir kafirim, bir dinsizim, zerre kadar imanı olmayan bir allahsızım, hiç de söylediğin gibi sıkıntı ve azap içinde değilim. Bunlar öyle oturduğun yerde skolastik zırvalıklar üretmekle anlaşılmaz. Söylediklerin saf kitleleri belki korkutabilir, zihinlerindeki düğüme bir diğerini belki ekler ama bunlar burada sökmez.

QUOTE
Hayvan ise böyle değildir. Hayvanda akıl olmadığı için, lezzetini tam alır. Ne geçmişten gelen sıkıntılar ve ne de gelecekten gelen korkular onun lezzetini bozmaz. Öyle ise, imansız bir insan, lezzet yönünden hayvanlardan çok aşağı düşer.


Her zamanki gibi yanlış öncüller, geçersiz uslamlama ve alakasız sonuç. Tipik bir non sequitur.

QUOTE
Evet, kafir bir adamın iki tane Cehennemi vardır. Biri bu dünyada ayrılık ve yoklu ve acizlik ve fakirlikten gelen manevi Cehennem,


Hoop, dur orada!.. Hiç de ayrılık, yokluk, acizlik ve fakirlik içinde değilim. Öyle olmayan da bir çok dinsizi şahsen tanıyorum. Tam tersi durumda olan bir çok da müslüman tanıyorum. Ne buyrulur?!

QUOTE
diğeri ahirette gideceği maddi cehennemdir. Elbette böyle bir insan acınmaya layık değildir. Çünkü, zarara kendi rızasıyla girene acınmaz ve merhamet edilmez. Bu iki Cehennem, kafirlere küfürleri ve imansızlıkları neticesinde ikram edilmiş iki tane hediyedir.


O da senin kuruntun. Vaaz verirken koyun gibi dinleyenlere söker bunlar yukarıda dediğim gibi.

QUOTE
Örnekler devam edecek inşaallah..


Hadi bakalım..
deicide
QUOTE(ilim @ Sep 28 2007, 01:21 PM) *
zarara kendi rızasıyla girene acınmaz ve merhamet edilmez. Bu iki Cehennem, kafirlere küfürleri ve imansızlıkları neticesinde ikram edilmiş iki tane hediyedir.



QUOTE(ilim @ Sep 28 2007, 07:45 PM) *
Elbette bunlar kafirlerin küfrünün meyveleridir.

Allah'a kainatın zerreleri adedince hamdolsun ki, beni müslüman olarak yaratmış ve yaşatıyor.


Bir dediğin bir dediğini tutmuyor. İnsan cehennem veya cenneti kendisi mi hakeder yoksa Allah müslüman olarak yaratmış ve yaşatıyor olduğu için cenneti, Allah kafir olarak yaratmış veya kafir olarak yaşatıyor olduğu için cehennemi mi?!
ilim
Her ne ise. Konumuza devam edelim.




Kabir, kafirler için; vahşet ve nisyan içinde zindan gibi sıkıntılı ve bir ejderha karnı gibi dar bir mezara açılan bir kapı olduğu halde; ehl-i Kur'ân ve îman için, dünya zindanında baki tarlalara ve imtihan meydanından Cennet Tahtlarına ve hayatın zahmetinden rahmanın rahmetine açılan bir kapıdır. Ölüm, ehl-i dalâlet için bütün sevdiklerinden elîm ebedi bir ayrılıktır. Hem, kendi yalancı cenneti olan dünyasından ihraç ve vahşet ve yalnızlık içinde, mezar zindanına ithal ve hapis olduğu halde; ehl-i hidâyet ve ehl-i Kur’ân için, öteki âleme gitmiş eski dost ve ahbaplarına kavuşmaya vesîledir. Hem, hakîki vatanlarına ve ebedî saadet makamlarına girmeye vâsıtadır: Hem, dünya zindanında Cennet bahçelerine bir dâvettir. Hem, Rahmân-ı Rahîmin fazlından, kendi hizmetine mukâbil, ücret almaya bir nöbettir. Hem, hayat vazifesi külfetinden bir terhistir. Hem, kulluk ve imtihanın tâlim ve tâlimâtından bir paydostur.

Elhâsıl, her kim fani hayatı esas maksat yapsa, zâhiren bir cennet içinde olsa da, mânen cehennemdedir. Ve her kim, baki hayata ciddî müteveccih ise, iki dünya saadetine mazhardır. Dünyası ne kadar fenâ ve sıkıntılı olsa da, dünyasını Cennetin bekleme salonu hükmünde gördüğü için, hoş görür, tahammül eder, sabır içinde şükreder.
deicide
QUOTE(ilim @ Sep 28 2007, 09:31 PM) *
Her ne ise. Konumuza devam edelim.
Kabir, kafirler için; vahşet ve nisyan içinde zindan gibi sıkıntılı ve bir ejderha karnı gibi dar bir mezara açılan bir kapı olduğu halde; ehl-i Kur'ân ve îman için, dünya zindanında baki tarlalara ve imtihan meydanından ........
........
........



Sen ne diyorsun? Kime ne anlatıyorsun? Böyle saçma sapan bir monolog olur mu? Buraya tartışmaya mı geldin, zikir yapmaya mı?!
xislam
demişsinki:Allah'a kainatın zerreleri adedince hamdolsun ki, beni müslüman olarak yaratmış ve yaşatıyor.

konu zaten insan olduğuna göre bir insanı bu kadar cahilce konuşturan bir dinin durumuna bakmak gerekir.
bu islam öğle bir dindirki, öğlesine korkuturki zavallıları müslüman olduğu için onu müslüman yarattığı için arap allahına teşekkür eder..
peki ya müslüman olarak yaratılmayanlar ne yapsınlar desen kıvırmaya başlayacaktır.
kendi sözlerindede anlaşıldığı üzere tüm bunları ayarlayan allah tır onun için..
onu müslüman yaratıp göğüsleri tomurcuk gibi kızlar vereceği için ona teşekkür ediyor..
ve tüm bunlarıda 1400 yıl önce yaşadığı sanılan bir arabın sözlerine ve hertarafı çelişki, sapılık, sadistlik, cehalet, palavra dolu bir kitaba dayanarak bunları yazıyor işte bir din bir insanı bu kadar küçültür.

saygılar.
Pante
İslam'da huzur ve mutluluk olduğu büyük bir yanılgıdır.
Her alanda, her konuda günah-haram engellemesinin ve korkusunun olduğu bir yaşamın nasıl huzurundan bahsedilebilir?
Kendi içlerinde birbirini kafirlikle suçlayan, birbirini müslüman saymayan bir mezhep-cemaat-tarikat cehenneminde nasıl mutluluk olabilir?
Örneğin ülkemizde sade müslüman olmak demek kimliksiz, güvensiz olmak gibidir.
Müslümanlığını kanıtlamanın yolu bir cemaate katılmaktır. Aksi durumda ne idüğü belirsiz muamelesi görür, sadece teslim olmuşlardan sayılırsın.
Dincilerin olduğu bir ortamda öne çıkamazsın, kariyer edinemezsin. Çünkü bir cemaatin oluru-desteği yoktur arkanda.
Bir cemaate katılmış olsan diğer cemaatler için bir hasımsındır. Yeri gelir kafir olarak dahi nitelendirilebilirsin. Tekfirin ne kadar yaygın olduğunu biliyorsundur sanırım.

Bayansan eğer, başörtüsü yetmez, sıkmabaş olacak, türbanın altına da bone giymiş olacaksın.
Türban giymekle bittiğini sanma, bu defa pantolon giymemen, bol giyinmen, pardesü giymen, makyaj yapmaman, koku sürünmemen beklenir.
Bu da yetmez, daha iyi müslüman olman için çarşaf giymen beklenir. Eğer mavi, lacivert vs. giydin mi yine olmadı. Kara çarşaf istenir bu defa.

Huzur dediğin ölümden sonrasını düşünüp de ölümsüz-sonsuz bir yaşamı hayal ederek huzur duymak ise, o senin kuruntun. İnsanın yapısında vardır, ölümlere üzülür de kendisine ölümü yakıştırmaz. İyice yaşlandığında başlar ölümü düşünmeye. Bu aşama ise yaşamın sonbaharı da bitmiş kışa girilmiştir. Hiç son demlerine yaklaşmış bir müslümanın ölümü kabullendiğini, Allaha kavuşmanın huzuru içinde olduğunu gördün mü? Hayır. Lafa bakma yalnız. Yakınen duygularını hissettiklerinden söz ediyorum. Ben görmedim. Sımsıkı sarılmışlardır dünyaya. Ömrü boyunca organ nakline karşı çıkanın dahi kendisi için gerekince kabullendiğini duymuşumdur.

Huzur imanda değil, yaşamının hakkını verebilmededir.
Farzet ki bir cansız varlıkken, yaşam hakkı kazandın ve dünyaya geldin. Ömrünü tüketip döndüğünde neler götürüyorsun, geride ne izler bırakıyorsun? Doğaya, insanlara, çevrene ne yararın oldu? Yaşamı ne ölçüde değerlendirebildin. % kaç?
İşte yaşlılıkta geriye dönüp baktığında huzurun kıstasları bunlardır. Kılmadığın namazlar, tutmadığın oruçlar, şüpheler ya da retler değil.
haci
İlim sen din olgusunu tartışmıyorsun..
İslam'ı tebliğ ediyorsun..
Bu nedenden dolayı sana karşı İslam'ı eleştirmek ve çok sert bir dil kullanmak gerekiyor.
Tebliğ ettiğin din dünyadaki en ilkel ve bağnaz dindir.
Daha kötüsü olamaz.
Bu yaşam tarzını benimseyen bir insan da eğer onu modifiye etmeyi ihmal ederse, hayvandan bile aşağı bir yaşam sürdürür.
Zatan bu yüzden İslam çağlar boyunca her toplum tarafından modifiye edilmiştir. Tımar edilmiştir yani..
İslam'ı başka türlü yaşamak mümkün değildir.

Zaten se de İslam'ı Muhammed'in koyduğu kurallara sadık kalarak yaşamıyorsun..
Onu değiştirerek bize daha ılıman bir İslam satmaya çalışıyorsun...

İslam'ın senin iddia ettiğin gibi bir din olduğunun tek bir delili bile yoktur..
Sen bile dinini orijinal şekliyle pratik etmiyorsun..
Hele ki etmiyorsun..
Yoksa bu kadar kafirin arasında yazmak istemezdin.

HACI
Antimuhammed
İlim zaten Muhammed i anlamaktan oldukça uzak. Muhammed in yerine Saaidi Nursi yi koymuş.. Kendilerine yeni bir Peygamber yaratmışlar... Neden peki? Demek ki Muhammed yeterli gelmemiş...
Crom
QUOTE(Antimuhammed @ Sep 28 2007, 10:51 PM) *
İlim zaten Muhammed i anlamaktan oldukça uzak. Muhammed in yerine Saaidi Nursi yi koymuş.. Kendilerine yeni bir Peygamber yaratmışlar... Neden peki? Demek ki Muhammed yeterli gelmemiş...


+1. Bu ilim denen hanzonun kopyaladığı yazıların tamamı Kürt Sa-İT'in zırvalıklarıdır...
ilim
QUOTE
[i]Gelin işkembemizden uyduralım, üfürelim, kafamızdan desteksiz sallayalım, kendi vehimlerimizi gerçekle karıştıralım, sap yiyip saman çıkaralım, çıkartıp çıkartıp ipe dizelim diyeceği yerde konuyu araştıralım demiyor mu bir de!..
[/i]

vehim değil hakikat.



QUOTE
[i]İnsan.. diye başlıyor, sonra kafir diye devam ediyor. İnsanda akıl olduğu için lezzetini sıkıntılar bozarsa, sadece kafir mi insan da kafirin aklı azap aleti oluyor da müslümanın olmuyor?

Sen hayatında hiç kafir oldun mu da kafirin ne düşündüğünü, ne hissettiğini bu kadar kendinden emin olarak ileri sürebiliyorsun?! Ben bir kafirim, bir dinsizim, zerre kadar imanı olmayan bir allahsızım, hiç de söylediğin gibi sıkıntı ve azap içinde değilim. Bunlar öyle oturduğun yerde skolastik zırvalıklar üretmekle anlaşılmaz. Söylediklerin saf kitleleri belki korkutabilir, zihinlerindeki düğüme bir diğerini belki ekler ama bunlar burada sökmez.
[/i]

Çünkü, insan sevdiklerinin sevinci ile sevinir, elemi ile üzülür. Hatta bir anne yavrusunun tırnağına zarar gelmesini istemez. Oysa ki kafir, hem kendinin, hem bütün sevdiklerinin ecel celladının satırıyla kesilip, yokluğa ve hiçliğe atılacağını zannediyor. Sevdiklerinin tırnağına zarar gelmesini istemeyen bir insan, bütün sevdiklerinden ebedi bir ayrılıkla ayrılıp, onların yok ve hiç olduklarını akıl gözüyle gördüğü halde bir elem ve sıkıntı duymazsa (deicide gibi) elbette insanî özelliklerini, yani aklını ve kalbini ve vicdanını kaybetmiş demektir veya devekuşu gibi başını kuma gömerek ve bunları düşünmeyerek yaşamaya çalışır veya eğlence ve sarhoşlukla aklını uyuşturarak bunları hissetmemeye çalışır. Müslüman ise, ahirete inandığı için böyle bir elemi ve sıkıntısı yoktur. Ölüm, bir mümin için sevdiklerine kavuşmaktır. Dünya hayatındaki vazifesinden bir paydostur.
ilim
QUOTE(atedeipan @ Sep 28 2007, 09:59 PM) *
İslam'da huzur ve mutluluk olduğu büyük bir yanılgıdır.
Her alanda, her konuda günah-haram engellemesinin ve korkusunun olduğu bir yaşamın nasıl huzurundan bahsedilebilir?
Kendi içlerinde birbirini kafirlikle suçlayan, birbirini müslüman saymayan bir mezhep-cemaat-tarikat cehenneminde nasıl mutluluk olabilir?
Örneğin ülkemizde sade müslüman olmak demek kimliksiz, güvensiz olmak gibidir.
Müslümanlığını kanıtlamanın yolu bir cemaate katılmaktır. Aksi durumda ne idüğü belirsiz muamelesi görür, sadece teslim olmuşlardan sayılırsın.
Dincilerin olduğu bir ortamda öne çıkamazsın, kariyer edinemezsin. Çünkü bir cemaatin oluru-desteği yoktur arkanda.
Bir cemaate katılmış olsan diğer cemaatler için bir hasımsındır. Yeri gelir kafir olarak dahi nitelendirilebilirsin. Tekfirin ne kadar yaygın olduğunu biliyorsundur sanırım.

Bayansan eğer, başörtüsü yetmez, sıkmabaş olacak, türbanın altına da bone giymiş olacaksın.
Türban giymekle bittiğini sanma, bu defa pantolon giymemen, bol giyinmen, pardesü giymen, makyaj yapmaman, koku sürünmemen beklenir.
Bu da yetmez, daha iyi müslüman olman için çarşaf giymen beklenir. Eğer mavi, lacivert vs. giydin mi yine olmadı. Kara çarşaf istenir bu defa.

Huzur dediğin ölümden sonrasını düşünüp de ölümsüz-sonsuz bir yaşamı hayal ederek huzur duymak ise, o senin kuruntun. İnsanın yapısında vardır, ölümlere üzülür de kendisine ölümü yakıştırmaz. İyice yaşlandığında başlar ölümü düşünmeye. Bu aşama ise yaşamın sonbaharı da bitmiş kışa girilmiştir. Hiç son demlerine yaklaşmış bir müslümanın ölümü kabullendiğini, Allaha kavuşmanın huzuru içinde olduğunu gördün mü? Hayır. Lafa bakma yalnız. Yakınen duygularını hissettiklerinden söz ediyorum. Ben görmedim. Sımsıkı sarılmışlardır dünyaya. Ömrü boyunca organ nakline karşı çıkanın dahi kendisi için gerekince kabullendiğini duymuşumdur.

Huzur imanda değil, yaşamının hakkını verebilmededir.
Farzet ki bir cansız varlıkken, yaşam hakkı kazandın ve dünyaya geldin. Ömrünü tüketip döndüğünde neler götürüyorsun, geride ne izler bırakıyorsun? Doğaya, insanlara, çevrene ne yararın oldu? Yaşamı ne ölçüde değerlendirebildin. % kaç?
İşte yaşlılıkta geriye dönüp baktığında huzurun kıstasları bunlardır. Kılmadığın namazlar, tutmadığın oruçlar, şüpheler ya da retler değil.


Arkadaşım, yanıldığını anlaman için şu gelen hikayeciği okuman lazım:

Bir vakit iki asker, uzak bir şehire gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler; tâ, yol ikileşir. Bir adam orada bulunur, onlara der: «Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan, ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaatı olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa ve uzunlukta birdirler. Yalnız bir fark var ki, intizâmsız, hükûmetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider.Zahirî bir hafiflik, yalancı bir rahatlık görür. Askerî intizam altındaki sağ yolun yolcusu ise, gıdalı yemeklerden dolu beş kiloluk bir çanta ve her düşmanı alt ve mağlûb edecek iki kiloluk bir mükemmel silâhı taşımaya mecburdur..»

O iki asker, o adamın sözünü dinledikten sonra şu bahtiyar nefer, sağa gider. 5-6 kiloluk ağırlığı omuzuna ve beline yükler. Fakat kalbi ve ruhu, binlerce kilo minnetlerden ve korkulardan kurtulur. Öteki bedbaht nefer ise, askerliği bırakır. Nizâma tâbi olmak istemez, sola gider. Cismi ağırlıktan ağırlıktan kurtulur, fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem her şeyden, her hâdiseden titrer bir Sûrette gider. Tâ, istenilen yere yetişir. Orada, âsi ve kaçak cezasını görür.

Askerlik nizâmını seven, çanta ve silâhını muhafaza eden ve sağa giden nefer ise, kimseden minnet almayarak, kimseden korkmayarak tam bir kalp ve ve vicdan rahatlığı ile gider. Tâ o istenen şehire yetişir. Orada, vazifesini güzelce yapan bir namuslu askere münasib bir mükâfat görür.

İşte ey arkadaşım, Bil ki: O iki yolcu, biri Allah'ın emirlerine ve kanunlarına itaat eden, birisi de; âsi ve hevâya tâbi insanlardır. O yol ise, hayat yoludur ki: Ruhlar aleminden gelip kabirden geçer; âhirete gider. O çanta ve silâh ise, ibâdet ve takvâdır.. İbadetin belki zâhirî bir ağırlığı var. Fakat, mânâsında öyle bir rahatlık ve hafiflik var ki, târif edilmez. Çünki:Kul, namazında der:Eşhedü en la ilahe illallah. Yâni: "Hâlık ve Rezzak, ondan başka yoktur. Zarar ve menfaat, onun elindedir. O hem Hakîm'dir; abes iş yapmaz. Hem Rahîm'dir; ihsanı, merhameti çoktur" diye itikat ettiğinden her şeyde bir rahmet hazinesinin kapısını bulur. Dua ile çalar. Hem her şey'i kendi Rabbisinin emrine musahhar görür, Rabbisine iltica eder. Tevekkül ile istinad edip her musibete karşı ona sığınır. Îmanı, ona bir tam bir emniyet verir......
Osiris
sizler gibi hikaye ve masallarla büyümüş koyunlardan daha fazlasını beklemek hata olur sen o saİT peygamberinin masallarıyla avuna dur
dindar20
QUOTE(ilim @ Oct 17 2007, 10:39 PM) *
Arkadaşım, yanıldığını anlaman için şu gelen hikayeciği okuman lazım:

Bir vakit iki asker, uzak bir şehire gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler; tâ, yol ikileşir. Bir adam orada bulunur, onlara der: «Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan, ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaatı olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa ve uzunlukta birdirler. Yalnız bir fark var ki, intizâmsız, hükûmetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider.Zahirî bir hafiflik, yalancı bir rahatlık görür. Askerî intizam altındaki sağ yolun yolcusu ise, gıdalı yemeklerden dolu beş kiloluk bir çanta ve her düşmanı alt ve mağlûb edecek iki kiloluk bir mükemmel silâhı taşımaya mecburdur..»

O iki asker, o adamın sözünü dinledikten sonra şu bahtiyar nefer, sağa gider. 5-6 kiloluk ağırlığı omuzuna ve beline yükler. Fakat kalbi ve ruhu, binlerce kilo minnetlerden ve korkulardan kurtulur. Öteki bedbaht nefer ise, askerliği bırakır. Nizâma tâbi olmak istemez, sola gider. Cismi ağırlıktan ağırlıktan kurtulur, fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem her şeyden, her hâdiseden titrer bir Sûrette gider. Tâ, istenilen yere yetişir. Orada, âsi ve kaçak cezasını görür.

Askerlik nizâmını seven, çanta ve silâhını muhafaza eden ve sağa giden nefer ise, kimseden minnet almayarak, kimseden korkmayarak tam bir kalp ve ve vicdan rahatlığı ile gider. Tâ o istenen şehire yetişir. Orada, vazifesini güzelce yapan bir namuslu askere münasib bir mükâfat görür.

İşte ey arkadaşım, Bil ki: O iki yolcu, biri Allah'ın emirlerine ve kanunlarına itaat eden, birisi de; âsi ve hevâya tâbi insanlardır. O yol ise, hayat yoludur ki: Ruhlar aleminden gelip kabirden geçer; âhirete gider. O çanta ve silâh ise, ibâdet ve takvâdır.. İbadetin belki zâhirî bir ağırlığı var. Fakat, mânâsında öyle bir rahatlık ve hafiflik var ki, târif edilmez. Çünki:Kul, namazında der:Eşhedü en la ilahe illallah. Yâni: "Hâlık ve Rezzak, ondan başka yoktur. Zarar ve menfaat, onun elindedir. O hem Hakîm'dir; abes iş yapmaz. Hem Rahîm'dir; ihsanı, merhameti çoktur" diye itikat ettiğinden her şeyde bir rahmet hazinesinin kapısını bulur. Dua ile çalar. Hem her şey'i kendi Rabbisinin emrine musahhar görür, Rabbisine iltica eder. Tevekkül ile istinad edip her musibete karşı ona sığınır. Îmanı, ona bir tam bir emniyet verir......



Mükemmel bir hikaye . 5 kiloluk ağırlığı çok görüp, hiç yük taşımadan giden kişi asi ve kaçak pozisyonuna düşüyor. Aynen ibadeti çok ağır görüp kaçanlar gibi.
Osiris
biz ibadeti ağır görüp kaçmıyoruz biz ibdetin ve dinlerin diğer saçmalamalarının nedenlerini ve gerekliliklerini sorguluyoruz sizin gibi koyunlar sorgulamadan araştırmadan inanan aptallar oldukça insanlık huzur bulamaycak
Asıl içeriğin sadece basit bir görünümüdür. Resimlendirilmiş tam halini görüntülemek için lütfen, buraya tıklayınız.