Jump to content

İSLAM’IN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ


Recommended Posts

İslam, insanlık tarihinin en karanlık zamanlarından birinde ve ulaşılması en zor yerlerden biri olan çöl ortamında ortaya çıkarak çevreye yayılan, ilkel toplumlara ait antik değer yargıları ile, ritüel, gelenek ve göreneklerinin hemen hiç değişmeden günümüze kadar ulaşmasından sorumlu, her türlü yeniliğe bütünüyle kapalı bir dindir.

Başlangıcı Muhammed ile açıklanır. İslam’a göre Muhammed adında, aslı koyun çobanı olan bir Bedevi, 610 yılında Mekke’de peygamberliğini ilan etmiş ve İslam’ı yaymaya başlamıştır. Ümmi olan, yani okuma ve yazması olmayan bir cahil olduğu söylenen bu ilginç karakter, kısa bir zaman içinde İslam dinini yalnız kabul ettirmekle kalmamış, çevreye geniş ölçüde yaymıştır da. Daha da ötesi bu müthiş peygamber komşu ülkeler üzerine akınlar düzenlemiş, diğer ülkelerin liderlerine yazdığı tehdit dolu mektuplarla onları ikna ederek İslam’ı etrafa yaymış ve bir dünya dini yapmıştır. İddiaya göre veda hutbesini 100 bin Müslüman büyük bir huşu içinde izlemiştir. Bütün bunlar 23 yıl gibi kısa bir zaman diliminde gerçekleşmiş, İslam ani ve müthiş bir çöl fırtınası gibi etrafa hızla yayılmıştır.

Tabii bunlara inanan Ali Baba ve kırk haramilere de inanır.

İslam kendi tarihini yozlaştırarak değiştiren dinlerden biridir. Diğeri ve daha da ilkel olanı, Yahudiliktir. Bu dinler yalnız kendi tarihlerini çok sonraları ve geriye dönük olarak yazmakla kalmamışlar, kendi zamanlarında vuku bulan bazı tarihsel olguları da, onları kendi yazdıkları tarih ile bağdaştırmak üzere, değiştirmişlerdir. Başka bir deyişle İslam ve Yahudilik, kendi gerçek tarihlerini yok etmişlerdir.

Yozlaştırılan ve çok sonraları sorulan sorulara bir yanıt olmak üzere kendisi ile ilgili tarihçesi değiştirilen, sürekli olarak ortaya atılan öykü ve masallarla günümüze gelene kadar, giderek abartılıp zenginleştirilen bir tarihe sahip olan İslam dini, nasıl ortaya çıkmıştır? Bu ilkel dinin amacı ne olabilir? Kime ve neye hizmet etmek için ortaya çıkmıştır? İslam neden vardır?

Son gelişmelerin ışığında bu ve benzeri soruları sormanın, onlara bilimsel yanıtlar aramanın, İslam’ın kendi yazdığı ve bütün dünyaya kabul ve dikte ettirdiği tarihi sorgulamanın ve o tarihin şimdiye kadar ilginç bir başarı ile insanlıktan gizlediği bazı gerçekleri yeryüzüne çıkarmanın zamanı gelmiştir.

HACI

Devam edecek.......

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 171
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İslam ile ilgili hemen her iddia efsanedir.

Hiç kuşkusuz sosyo-ekonomik bir sistem ve yaşam tarzı olan İslam, insanlığı yarattığı bu efsane ile zehirlemiştir.

Günümüzde pratik edilen dinlerin hiç birisi, Yahudilik dışında, İslam kadarn ayrıntılı ve planlı efsaneler üzerine inşa edilmemiştir.

İslam esfanesi o kadar ayrıntılıdır ki, günümüzde onun boyutlarını saptamak, hatta imgelemek bile, çok zordur.

İslam işte o kadar büyük bir sahtekarlıktır.

İslam’ın değiştirmediği hemen hiç bir şey yoktur.

Kendi tarihini yazan İslam, insanlığa o tarihi o şekilde kakalamıştır ki, artık tamamını düzeltmek mümkün bile olmayabilir.

Bilimin yapması gerekenler, en azından bundan sonraki insanlık tarihini İslam'ın elinden kurtarmak için özel bir çaba göstermek olmalıdır.

Batı biliminin İslam hakkında, İslam'ın ileri sürdüğü bütün tarihsel olguları yeniden değerlendirmesi gerekmektedir.

Bu aynı zamanda ateistlerin de omuzlarına düşen bir görevdir.

İslam'la ilgili her şeyin sorgulanması gerekmektedir.

Ama her şeyin. İstisnasız her şeyin..

İslam zehiri kanımıza geçmiş, ateist, teist hepimizin aklını uyuşturmuştur.

Büyük bir gerçek olan İslam'ın efsaneler üzerine inşa edilmiş olması ve onların günümüzde de devam etmesi, kendini akıllı sanan insanlık için ilginç bir ironidir

Bu sayfalarda İslam'ı her şeyi ile olduğu gibi masaya yatıracak, şaşırtıcı ve hatta şoke edici bazı gerçeklere de yer vererek, İslam'ın iç yüzünü ifşa edeceğiz.

İslam'ın bilinen ve yeterince bilinmeyen, bütün ilkelerini sorgulayacak ve onlara alternatif açıklamalar getireceğiz...

Umarım bu yeni gelişmelere hazırsınızdır..

Koltuğunuza iyice yerleşin. Eminiyet kemerlerinizi takın ki heyecanlanıp yere düşmeyesiniz....

Hacı bizi uyarmadı demeyin..

Devamı var..

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam’ın içinden çıktığı toplumların gerçek tarihini doğru olarak bilmek mümkün olmayabilir.

Herşeyden önce bu toplumlarda kendi tarihlerini yazma geleneği yoktur.

Ayrıca okuma yazma bilenlerin sayısı çok azdır.

Bu nedenden dolayı İslam’la ilgili gerçeklerin kaba ayrıntılarına bile ulaşmak çok zordur.

İslam tarihini komşu ülkelerin tarihini İslam’ın onlar üzerinde yaptığı etkileri araştırarak incelemek İslam tarihi konusunda daha doğru bilgi verebilir.

Ama bu manüplasyon sonunda kazanılacak bilgi de oldukça sınırlı olacaktır.

Gerçek İslam tarihinin bilinmesinin önündeki en büyük engel İslam’a atfedilen tarihdir.

Bu tarihi İslam'ın kendisi yazmıştır.

Bu çok büyük engelin üstesinden gelmenin ne kadar zor olduğunu bilmemize rağmen, bu konuda birşeyler yapmaya çalışmak, hiç bir şey yapmayıp, bize dayatılan İslam tarihini kabul etmeye yeğlenmelidir.

Biz de öyle yapacak ve İslam tarihini İslam’ın bize dikte ettirdiği binbir gece masallarından daha değerli olmayan bilgilere dayanarak değil, mümkün olduğu kadar nesnel ve bilimsel kaynakları inceleyerek yeniden yazmaya çalışanların izinden gideceğiz.

DreiMalAli’nin bu konuda Turan Dursun sitesinde yayınlanan değerli çevirileri ve çalışmaları var.

Yeri geldikçe onlardan ve diğer kaynaklardan yararlanacağız.

Devam etmeden önce onların adresini vermek istiyorum.

http://www.turandursun.com/forumlar/showth...highlight=ohlig

http://www.turandursun.com/forumlar/showth...highlight=ohlig

http://www.turandursun.com/forumlar/showth...highlight=ohlig

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam’ın başlangıç tarihini kesin olarak bilmiyoruz.

Bunun temel nedeni İslam’ın kesin bir başlangıcının olmamasıdır.

Her ne kadar İslam kaynakları bu tarihi Muhammed’in peygamberliğini ilan ettiği 610 yılı olarak kabul ederlerse de, öyle bir tarihsel başlangıcın söz konusu olmadığına ve nedenlerine değineceğiz.

İslam’ın kesin bir başlangıç tarihinin olmamasına rağmen, var olduğuna göre, bir zaman önce başlamış olmalıdır.

O başlangıçla ilgili tarihsel gelişmelerin doğası yeterince bilinmemektedir.

Onlarla ilgili tarihsel kayıtlar yoktur.

Aslında ilerde de değineceğimiz gibi, o tarihle ilgili kayıtların ve delillerin yokluğunu biz, yokluğun delili olarak yorumlayacak ve İslam’ın başlangıcını uzun yıllar, belki de yüzyıllar alan, bir süreç olarak kabul edeceğiz.

Hiç kuşkusuz İslam nisbeten yavaş ama sürekli olarak vuku bulan bir dizi oldukça ilginç ve gizemli sosyal süreçler sonucu ortaya çıkan bir dindir.

Önce bu dinin ortaya çıktığı zaman diliminde yörede varlıklarını sürdüren toplumlar ve onlara hükmeden güçler hakkında bilinenlerin kısa bir özetini yapmak istiyoruz.

6 ve 7nci yüzyıllarda İslam’ın içinden çıktığı ortamı incelersek, orada iki büyük gücün var olduğunu görürüz.

Onlar Roma ve Pers imparatorluklarıdır.

Ayrıca ortamda küçük devletler şeklinde örgütlenen toplumlar da mevcuttur.

Doğu Roma imparatorluğunu temsil eden Bizans o devirlerde Anadolu ile Yakındoğu, Mısır ve Afrika’nın kuzey kısımlarına hakimdir.

Pers’lerin sınırları ise İran ve Hazer Denizi’nin doğusuna kadar uzanmaktadır.

Ortamda egemen din Hristiyanlıktır.

Hristiyanlık üçüncü yüzyılda imparator Constantin zamanında bir kült olmaktan çıkmış ve resmen bir Roma dini olmuştur.

6’ncı yüzyılda artık iyice yerleşmiş ve Hristiyan misyonerler tarafından Çin’e kadar yayılmıştır.

Ancak bu din her yerde ve her toplumda aynı değildir.

Daha da önemlisi bu farklılığın ayrıntılarda değil, temelde olmasıdır.

Bu temel üçlü birlik, yani teslisdir.

Hristiyanlık o devirde teslis kavramını kabul edenler ve etmeyenlerden oluşmuştur.

Roma kilisesi tarafından kabul edilen teslis, Mısır ve Kuzey Afrika Hristiyanları tarafından ılımlı karşılanmamaktadır.

Daha da ötesi Orta Doğu’daki Hristiyan kiliselerinin çoğu üçlü birlik kavramı ile birlikte, Hrsitiyanlığın resim ve heykellerle simgelenmesine de şiddetle karşı çıkmışlardır.

Hristiyanlığın bu yorumu ile İslam arasında bir ilişki olabileceğine dikkatleri çekmek istiyorum.

Aynı zaman diliminde İran’da Zerdüşlük hakimdir.

Daha doğuda ise Budizm ve onun bir türevi olan Hinduizm egemen dinlerdir.

Bizans imparatoru Heraklios’un (610-641) zamanında Pers’ler sindirilmişler ve kendi kabuklarına çekilmeye zorlanmışlardır.

Bizans için artık önemli bir sorun değildir Pers’ler.

Orta Doğu için Bizansın eyaleti diyebiliriz.

Tabii bu eyalet çok geniş olup Bizans, geniş bozkır ve çöllerde yaşayan kabileleri de denetleyen bir güç olmaktan çok uzaktır.

Heraklios Doğu ve Batı Hristiyan kilislerini birleştirmeye çalışmış ama bunda başarılı olamamıştır.

Daha sonra Bizans yörede büyük bir devlet gücü olmaktan çıkmış ve Orta Doğu’dan çekilmiştir.

Bizans’dan boşalan gücün yerini küçük devletler almışlardır.

Muaviye’ye kadar onların kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir.

Muaviye’den sonra onları nisbeten daha net olarak tanımak ve tarihsel gelişmelerini izlemek mümkün olmuştur.

Tahmin edildiği kadarıyla 750 yılına kadar yörede, ilkeleri ve ritüelleri saptanarak, geliştirilmiş bir İslam dini mevcut değildir.

Ama bu İslam’a benzer bir dinin olmadığı ve İslam’ın sonradan aniden ortaya çıktığı anlamına gelmemeli.

Proto-İslam dinin, yani İslam dini öncüsü bir dinin ortaya çıkıp, ortamda yayılmaya başladığı bir zamandır bu zaman.

Muhtemelen Kur’an’ın öncüsü olan Ur Kur’an da bu zaman diliminde derlenmeye başlanmıştır.

Ama ortada henüz ne gerçek İslam vardır, ne de şimdiki Kur’an.

İkisi birbirlerinden bağımsız olgular olarak gelişmekte ve varlıklarını sürdürmektedirler.

Henüz bir araya getirilmemişlerdir.

Devam edecek....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdiye kadar yazdıklarımızın doğruluğundan neden eminiz?

Çeşitli nedenlerden:

8’inci yüzyıla kadar yörede yaşayan Hristiyan’lardan geride yeterince literatür kalmasına rağmen, onların hiç birinde yerleşmiş ve olgunlaşmış bir İslam’dan ve İslam egemenliğinden bahsedilmemektedir. Bu belgeler arasında vaizler, kiliseler arasındaki haberleşmelerde kullanılan mektuplar, teolojik etüdler ve yorumlar, kronolojik yapıtlar ve raporlar vardır. Bu belgelerin hiç birisi yöreye hükmeden bir İslam imparatorluğunun kaçınılmaz etkisini yansıtmamaktadır. Belgelerde Hristiyanlığı tehdit eden veya ona rakip olan yeni bir dinle veya İslam’la ilgili en ufak bir kayıt bile yoktur.

Bu durum açıkça, bize empoze edilen İslam tarihinin yanlış olduğuna işaret etmektedir. Başka bir deyişle İslam, 610 yılında Muhammed’le başlamış olamaz. İslam’ın farklı bir başlangıç tarihi olmalıdır. Muhammed’in adının geçtiği birkaç yazının 9 ve 10’uncu yüzyıllara ait olduğu sonradan ortaya konmuştur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

islamın kümülatif bir seyirle yüzyıllar içinde bu halini aldığı aşikar...

şurası çok ilginçtir gerçekten.. islamda ve kuranda herhangi bir şekilde açık hiçbir tarihin olmaması... aslında bu da efsaneler yığını olduğunun bir göstergesi... dünyada varolan efsanelere, masallara ve destanlara bakınız.. hiçbirinde tarih yoktur, sadece anlatı vardır... kulaktan kulağa oyunu oynanır gibi üst üste eklenerek yığılarak gelmiştir... tarih olmaması bu türden anlatıların en büyük avantajıdır.. sorgulanmasını zorlaştırır.. dogmatik yönünü güçlendirir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
İslam, insanlık tarihinin en karanlık zamanlarından birinde ve ulaşılması en zor yerlerden biri olan çöl ortamında ortaya çıkarak çevreye yayılan, ilkel toplumlara ait antik değer yargıları ile, ritüel, gelenek ve göreneklerinin hemen hiç değişmeden günümüze kadar ulaşmasından sorumlu, her türlü yeniliğe bütünüyle kapalı bir dindir.

Başlangıcı Muhammed ile açıklanır. İslam’a göre Muhammed adında, aslı koyun çobanı olan bir Bedevi, 610 yılında Mekke’de peygamberliğini ilan etmiş ve İslam’ı yaymaya başlamıştır. Ümmi olan, yani okuma ve yazması olmayan bir cahil olduğu söylenen bu ilginç karakter, kısa bir zaman içinde İslam dinini yalnız kabul ettirmekle kalmamış, çevreye geniş ölçüde yaymıştır da. Daha da ötesi bu müthiş peygamber komşu ülkeler üzerine akınlar düzenlemiş, diğer ülkelerin liderlerine yazdığı tehdit dolu mektuplarla onları ikna ederek İslam’ı etrafa yaymış ve bir dünya dini yapmıştır. İddiaya göre veda hutbesini 100 bin Müslüman büyük bir huşu içinde izlemiştir. Bütün bunlar 23 yıl gibi kısa bir zaman diliminde

Demekki sizlerden daha akıllı.

Teknolojinin tüm nimetlerine rağmen patinaj çekiyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam tarihinin sonradan yazılmış olması kuvvetli bir olasılık,eğer sonradan yazıldıysa aslı nedir bu açıklanmaya çalışılmış.Fakat elimizde tarihi belgeler olmadan fikir yürüterek kesin bir sonuca ulaşabilir miyiz?Bu bilgilerin doğruluğu da islam tarihinden daha güvenilir değil bana kalırsa.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Demekki sizlerden daha akıllı.

Teknolojinin tüm nimetlerine rağmen patinaj çekiyorsunuz.

Birşey ya vardır ya da yoktur...

Adamlar bütün delilleri ortadan kaldırdılarsa, ne yapabiliriz?

Uyduramayız. Adamların yalanını kabul etmek zorundayız..

Nitekim bugüne kadar bütün Batı, bütün dünya, İslam yalanına meydan okuyamadı.

Ama şimdi anlaşılıyor ki delil yokluğu aslında yokluğun delili..

Heşey birden değişti ve İslam kendi oyununun kurbanı olmak üzere..

Bu ilkel dinden kurtulmanın ilk ciddi adımları atılıyor..

Bu süreç ne kadar sürer bilemem.

Ben başladığı için memnunum ve o başlangıcı iletilerimle kutluyorum..

Size gelince, yazdıklarıma itiraz edecek kaynaığınz yoksa parazit yapmayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Geleneksel İslam’ın geriye dönük olarak yazdığı ve bazı Bati tarihçilerinin de kabul ettiği İslam tarihini günümüzde bilimsel olarak onaylamak ve kabul etmek mümkün değildir.

Bu tarih delillerden yoksundur.

Muhammed’in ilk ayrıntılı biyografisi 9’uncu yüzyılda yazılmıştır.

İddiaya göre Muhammed 570-632 yılları arasında yaşamıştır.

İlginç olarak Muhammed’in ilk biyografisi 717-767 yılları arasında yaşamış olan Ibn Ishaq tarafından yazılmıştır.

Yani ilk Muhammed biyografisi Muhammed'in sözde yaşamından 120 yıl sonra yazılmıştır.

Bu süre içinde Muhammed'in yaşadığına şahitlik edebilecek herkes ölmüştür.

Ibn Ishaq Muhammed'le ilgili yazılı başka yapıtlardan bahsetmemiştir.

Onlar zaten yoktur. Ibn Ishaq’ın yazdığı biyografinin tek bir kopyası bile yoktur.

Peki Ibn Ishaq Muhammed'in biyografisin gerçekten yazmış mıdır?

Eğer 992 yılında ölen al-Tabari, Ibn Ishaq'dan bahsetmeseydi, öyle bir biyografinin olduğu da bilinmeyecekti.

Ibn Ishaq'dan 200 yıl sonra yaşamış olan al-Tabari'nin Muhammed biyografisi Muhammed'in yaşadığı ileri sürülen zamandan 350 yıl sonra yazılmıştır.

Açıkça görüldüğü üzere Muhammed’in biyografisi fiktif bir yapıttan başka bir şey değildir.

Tabari'nin Muhammed biyografisi Muhammed'in yaşadığının değil, yaşamadığının somut bir kanıtı olarak kabul edilmelidir.

Hristiyanlığın sağlığından sorumlu Bizans’la ilgili kaynaklarda da, egemen olunan topraklarda yeni bir dinin varlığından bahseden kayıtlarla karşılaşılmamıştır. Bu aslında son derece olağanüstü bir durumdur. Nasıl olur da Bizans gibi bürokratik bir imparatorluk, kendisi için son derece büyük bir tehdit oluşturması olası yeni bir dinin bir çöl fırtınası gibi, 23 yıllık kısa bir süre içinde ortaya çıkıp etrafa yayılmasından haberdar olmaz? Bu mümkün müdür?

Şimdiye kadar Muhammed’in yaşamı ve İslam’ın başlangıcı ile ilgili, adı geçen tarihlerle eşzamanlı tek bir kanıtın olmaması İslam’ın Muhammed’le başlamadığının kanıtlarından biri ve en önemlilerindendir.

Yapılan araştırmalarda Muhammed’in yaşadığı iddia edilen zamana ait kabul edilir tek bir artefakt bile bulunamamıştır.

Devam edecek...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Demekki sizlerden daha akıllı.

Teknolojinin tüm nimetlerine rağmen patinaj çekiyorsunuz.

Haklısın, o teknolojiyi icat eden 10 kişi kullanıp da o teknolojinin havadan indiğini zanneden 8 milyar... gayet üretken bir dünyada ne beklersin ki. 10 kişinin itmesiyle 8 milyar yürümüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Onlarla ilgili tarihsel kayıtlar yoktur.

Senin için tarihsel kayıt nedir? Birkaç örnek versene bize. Bir kere senin islam'dan kastın ne? Müslümanlık mı, yahudilik mi, hristiyanlık mı hangisi? Eğer kastın müslümanlıksa bahsettiğin gibi bu ortaya çıkış uzun bir zaman zarfını kapsar ve yaklaşık 4000 yıllık bir süreçtir. Hz. Muhammed'in peygamberliğini ilan etmesiyle de ortaya çıkışı tamamlanmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Senin için tarihsel kayıt nedir? Birkaç örnek versene bize. Bir kere senin islam'dan kastın ne? Müslümanlık mı, yahudilik mi, hristiyanlık mı hangisi? Eğer kastın müslümanlıksa bahsettiğin gibi bu ortaya çıkış uzun bir zaman zarfını kapsar ve yaklaşık 4000 yıllık bir süreçtir. Hz. Muhammed'in peygamberliğini ilan etmesiyle de ortaya çıkışı tamamlanmıştır.

Hadi oradan yalancı sahtekar..

Ya da İslam yalanının kurbanı..

Hangisisin bilmiyorum ama, biraz beklemeni tavsiye ediyorum.

İslam'ı size ifşa ediyoruz burada.

Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz..

Umurumda bile değilsiniz. Yalanlarınızdan usandık artık.

Biraz sabredin.. Sonra yaygarayı koparısınız..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Senin için tarihsel kayıt nedir? Birkaç örnek versene bize. Bir kere senin islam'dan kastın ne? Müslümanlık mı, yahudilik mi, hristiyanlık mı hangisi? Eğer kastın müslümanlıksa bahsettiğin gibi bu ortaya çıkış uzun bir zaman zarfını kapsar ve yaklaşık 4000 yıllık bir süreçtir. Hz. Muhammed'in peygamberliğini ilan etmesiyle de ortaya çıkışı tamamlanmıştır.

Iyi be kardesim sen de bu sureci bir baslik altinda yaz okuyalim. Kendi kaynaklarini ver ogrenelim degerlendirelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...