Jump to content

Agnostisizmdeki mantık hatası


Recommended Posts

daha ince bakmanızı öneririm .

belirsizlik ilkesi ;foton içindir .Bir Fotonun konumunu bilemezsiniz. Fotonun konumunu (nerde olduğunu,yerini ) bilmek için bir etki yapmanız gerekir der .yani Fotonu görmek için başka fotona ihtiyacıniz var .(zaman sorunu )

Kuantum fiziğinde Heisenberg'in belirsizlik ilkesine göre, bir parçacığın momentumu ve konumu aynı anda tam doğrulukla ölçülemez

P=hk

(momentum değişimi = kütle değişimi x hız değişimi).

Laplacenin seytani bir foton değildir.Fotonlarin tamamıdir ,evrendir yada evrenin bir fazlasıdir.

Godelindenkleminin tamamıdir.

Direk geçiricem.

Belirsizlik ilkesi, 1927 yılında Werner Heisenberg tarafından öne sürüldü. Kuantum fiziğinde Heisenberg'in belirsizlik ilkesine göre, bir parçacığın momentumu ve konumu aynı anda tam doğrulukla ölçülemez (momentum değişimi = kütle değişimi x hız değişimi). Belirsizlik ilkesini daha da genellenmiş olarak anlatmak istersek şunları söyleyebiliriz. Kökleşik (klasik, deterministik) fizikten ayrı olarak Kuantum fiziğinde her fiziksel niceliğe denk gelen bir reel sayı değil, bir işlemci vardır. Bu işlemciler, kökleşik mekanikten ayrı olarak sayısal değerler ile değil matrisler ile temsil edilir. Dolayısıyla, kuantum mekaniğinde ölçülen fiziksel niceliğin ölçüm sırası önemlidir. Herhangi iki fiziksel niceliği (örneğin: konum ve momentum) ele alalım. Eğer bu fiziksel niceliklere denk gelen iki işlemci yer değiştiremiyorsa bu iki niceliğin (örneğin: momentum ve konum) aynı anda ölçülmesi olanaksızdır.

burdan anlaşıldığı gibi belirsizlik ilkesi yalnızca momentum ve konum için değildir zaten formüler olarak yalnızca onlar için olamaz kuantum fiziğinde ölçüm sırası önemlidir.

► ilk önce A yı ölçer sonra B yi ölçerseniz C sonucunu

ilk önce B yi ölçer sonra A yı ölçerseniz D sonucunu alırsınız, hatta hiç ölçmez iseniz ortada bir F sonucu olabilir Bu yüzden olasılık mekanik fizikteki gibi işlemez şeytan tüm olasılıkları bilemez.

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 325
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Robert Carroll ilah değil. Her söylediği doğru olacak diye bir kural yok. Konu gayet açık ve net: Agnostizm felsefi bir görüştür ve bilimin verileri olması olmaması ile durumu değişmez. Agnostizm bilime dayandırılamaz. Felsefi bir görüştür. Bilim ve felsefe kendi içlerinde özerktirler. Birbirlerini düzenlemezler. Veri alışverişi yaparlar, özerk biçimde!

Bilim bugün bilmediklerini yarın bilebilir. Çünkü dün bilmediklerini bugün biliyor.

Agnostizmin tanımı ise son derece net ve açık: Tanrının olup olmadığı bilinemez! Bilme olasılığı, bilme olanağı, bilmenin yolu yoktur der! Bu felsefi bir görüştür. Son derece net ve açık! Anlaşılamayacak hiç bir yanı yok.

Ben kendimden bu kadar emin olmasam, kimseye hakaret etmem. Çünkü karşılığında haklı bir nedenden dolayı hakaret yiyebileceğimi bilirim. Eğer karşımdaki bana haklı olduğu nedenlerden dolayı aptal salak derse, bunu demekte haklı olacağı nedenleri ona elimle sunmuşsam, ben artık başımı yastığa koyamam.

Sırf ben ettim diye hiç bir haklı gerekçeye temele dayanmadan hakaret ediyorsa ise güler geçerim. Bu beni zerre kadar etkilemez. Ama en küçük haklılığı varsa, bana uyku rahat artık serap olur.

Söylediklerimizi net, açık, kesin söyleyelim. Ben öyle yapıyorum. Agnostikim diyen kişi, tanrının olup olmadığını bilmiyorum demekle kalmaz, kimsenin bilmesi olanağı ve olasılığı da yoktur der. Böyle bir kişi ise tanrı vardır belki diye oturup ateistleri kendine uğraş edinip kafalarına tanrı varsa şüphesi sokayım diye ter ter tepinmez.

Artık yüzellinci kere olmuştur söylediğim herhalde. Agnostik, ateiste: "Haklısın, büyük olasılıkla tanrı yoktur, varsa da koyuyum tanrıya" der. Bu budur. Agnostizm budur. Bunun dışında agnostizm iddia edenler agnostizme çeşitli bulaşıklar yapıştıran teist agnostiklerdir. Ateist agnostiklerle bizim en küçük sorunumuz yoktur.

Burada ateistlere "tanrı yok demeyin, tanrı olabilir" diye tanrınızın tebliğini yaptığınız sürece durum değişmeyecek. Bize akıl verecek bilgi ve akıl düzeyi sizde yok. Bize boşuna akıl vermeye kalkışmayın.

Sen KİMSİN de kendini Einstein falan zannediyorsun fantezi dünyasında yaşayan şerefsiz?

Senin akil sorunların var,bu çok açık bir gercek!

Suna bak bizde akıl düzeyi yokmuş da cahilmisiz de..Bak sen.Sen anca hakaret ederek oturduğun yerden gotunu buyut!O got ağrı dağı kadar olmuştur simdiden.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı nın varolma olasılığı ile başa çıkılamaz.

Böyle atıp tuttuğuna, atarlı daldığına göre, elinde kuru bir olasılıktan fazlası vardır sanırım?

Buyur anlat da bilelim.

Sürekli dogmalarla dusunuyoruz,Teist için de öyle,Ateist için de ve Agnostik için de.Çünkü insan beyni birçok faktöre bağlı olarak dusunen bir yapı ve bunun dışına cikilamiyor.

Bunu bir teist mi söylüyor?

Yani en haddine olmayacak kişi.

E o zaman yine bir bildiğin var herhalde. İddialısın.

Anlat bakalım, sen nasıl düşünüyorsun?

Ateist neye gore dusunur?

Neye göre düşünmeli?

Çok sağlam bir cevabın var gibi,

de hele.. :)

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Direk geçiricem.

Belirsizlik ilkesi, 1927 yılında Werner Heisenberg tarafından öne sürüldü. Kuantum fiziğinde Heisenberg'in belirsizlik ilkesine göre, bir parçacığın momentumu ve konumu aynı anda tam doğrulukla ölçülemez (momentum değişimi = kütle değişimi x hız değişimi). Belirsizlik ilkesini daha da genellenmiş olarak anlatmak istersek şunları söyleyebiliriz. Kökleşik (klasik, deterministik) fizikten ayrı olarak Kuantum fiziğinde her fiziksel niceliğe denk gelen bir reel sayı değil, bir işlemci vardır. Bu işlemciler, kökleşik mekanikten ayrı olarak sayısal değerler ile değil matrisler ile temsil edilir. Dolayısıyla, kuantum mekaniğinde ölçülen fiziksel niceliğin ölçüm sırası önemlidir. Herhangi iki fiziksel niceliği (örneğin: konum ve momentum) ele alalım. Eğer bu fiziksel niceliklere denk gelen iki işlemci yer değiştiremiyorsa bu iki niceliğin (örneğin: momentum ve konum) aynı anda ölçülmesi olanaksızdır.

burdan anlaşıldığı gibi belirsizlik ilkesi yalnızca momentum ve konum için değildir zaten formüler olarak yalnızca onlar için olamaz kuantum fiziğinde ölçüm sırası önemlidir.

► ilk önce A yı ölçer sonra B yi ölçerseniz C sonucunu

ilk önce B yi ölçer sonra A yı ölçerseniz D sonucunu alırsınız, hatta hiç ölçmez iseniz ortada bir F sonucu olabilir Bu yüzden olasılık mekanik fizikteki gibi işlemez şeytan tüm olasılıkları bilemez.

foton dalga dalgadir. Dalganın konumunu etki olmaksızın belirleyemezsin . Fotona etki edersen başka bir dalga göndermiş olursun.bu durumda foton parcacik konumuna düşer .kütle kazanır .

http://www.ateistforum.org/arsiv/arsiv/ARSIV-VI/html/t10330.html

Hacinin eski yazı dizisinden

tarihinde ateistdusunce tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Belirsizlik foton için olduğu gibi elektron için de geçerli. Fakat bu belirsizliklerin nedeni ölçülemez oluşlarından kaynaklanmıyor. Bizim ölçebilecek araçlarımızın olmayışından kaynaklanıyor. Bir porselen tabaktaki ıslak domates çekirdeğinin de yerini gözünüz kapalı, elinizde bulaşık eldiveni varken belirleyemezsiniz. Belirlediğiniz anda konumunu değiştirirsiniz. Durum bundan ibaret.

Dolayısıyla belirsizlik görecelidir. Şu anda belirleyebilecek teknolojiye sahip olmayışımız belirlenmesinin olanaksız olduğu anlamına gelmez. Durum kaotik olayların aynısıdır. Kaotik olaylarda da tümünü ölçüp belirleyemediğimiz kadar çok fazla ve karmaşık etkenlerin etkileşimi söz konusu olduğu için belirsizlik yaşarız. Hava durumu bir çok verinin kontrolü sağlandığı için büyük oranda tahmin edilse de hâlen belli ölçüde belirsizdir. Aynen bunun gibi...

Kaos da determinizme eklemlendiği gibi kuantum da determinizme eklemlenmiştir. Determinizmi ihlal eden bir bulgu kaosta olmadığı gibi kuantumda da yoktur. Bütün fizikçiler bunu kabul ediyor. Kuantumla ilgili ölçümlerimizin buldozer kepçesiyle bir dantel örgüsünü görmeden çözümlemeye çalışmak gibi olduğunu, yoksa kuantumdaki belirliliğin makro dünyadan bile daha kesin olduğunu söylüyorlar. Kuantumun ilkeleri son derece kesindir, şaşmaz. Herhangi bir rasgelelik yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer heissenberg belirsizlik ilkesinin benim söylediğimden farklı bir yorumu varsa; fizik kanunları planck zamanında oluşmamış ,oluşan sahte parcaciklar enerji ile etkilesime bu yüzden girebiliyor demektir.

Eğer fizik kanunları planck zamanında oluştuysa bu fizik kanunlarına iteat edecek metaryallerde bu zamanda ortaya çıkmış demektir . Yani bu fizik kanunları ile etkilesime girecek maddeler için en az bir fizik kanununun daha önceden var olmasi gerekir .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi bakın, agnostizm yok edilmesi gereken düşman bir fikir değildir. Agnostizm her zaman olacaktır ve olmalıdır da. Her zaman her yerde herkese karşı ateist argümanlar yararlı olmayabilir. Kaç kere söyledim, tekrar etmek usandırıcı olsa da yine söyleyeyim: Ben de ihtiyaç duyduğumda agnostik argümanlara başvuruyorum. Muhatabımı kaçırmamak, konuşmak istiyorsam böyle yaparım. Bu taktiksel bir yaklaşımdır.

Daha oturdun, "allah yoktur" dedin. Bu sözün tüylerini diken diken ettiği, gözlerini faltaşı gibi açtığı ve dehşete kapılarak tek kelime edemeden kalkıp aptes alıp istiğfar eden, hatta iki rekat tövbe namazı kılan kişileri gördüm ben. Ateistle konuştu ya, günaha girdi. Bunlara allah yoktur demek başka hiç bir laf etmeye kalmamasına ve hiç bir iki kelam edemeyişine neden oluyor. Hayır beti benzi atıyor, suratı allak bullak oluyor, bu halde iken iki kere iki kaç desen beş der yani! Dumur, felç oluyor dehşetten! Bildiğin hortlak görmüş gibi dehşete kapılıyor. Mars'tan yeşil yaratık inse bu kadar belki dumur olmazdı!

Ben burada agnostikler şöyle böyle hiç bir zaman da demedim. Bir iki kişi var, agnostikiz diye iddia ediyorlar fakat agnostizmin ne olduğunu kesinlikle bilmiyorlar. Sabırla anlatıyorum. Bakın agnostizm şudur, şöyle agnostik olunur diyorum. Hiç bir karşı argüman da ortaya koyamıyorlar. Konu bitiyor, açıklığa kavuşuyor. "İyi tamam da şu niye şöyle?" diye bir soru soracak halleri bile kalmıyor. İtiraz edecek, kıpraşacak yanları kalmıyor. Tamam yani diyorsun, anladılar. Şurasını anlayamadık demiyorlar. Deseler, orasını da etraflıca sabırla anlatacağım. Kaçınmam.

Aradan birkaç gün geçiyor. Hop! Bizim agnostik bozuntusu bir bakmışsın aynı mevzuda papağan gibi aynı lafları tekrarlıyor. Yahu iyi de biz bu konuyu hallettik, itiraz da etmedin, hiç bir şey demedin? İyi ama şu da var demedin? Haydiii, dön baba dönelim yapıp baştan alıyoruz. Yine itiraz kesiliyor. Tamam bu kez anladı diyorsun. Ne gezer... Üç gün sonra yine aynı...

Hayır şimdi sabır taşı bile olsa daha fazla dayanamaz. Be bilader, konu sıcakken niye yapmadın itirazlarını? Belki bu demo bir yerlere gider, tatile filan çıkar, hatta belki ölür mölür, tanrının gazabını çeker, belki trafik kazası filan geçirir biz de rahatça kerizleme yaparız umuduyla yeniden tanrı tebliği!

Özellikle toplumumuzda ateizmi açıktan savunmak pek öyle kolay değil. Sorun tamamen bundan kaynaklı. "Ben ateist olursam nasıl rahatça ve çekinmeden ateistim diyeceğim? Ya başıma bir şey gelirse?" Sorun sadece ve sadece bu! Ateist olmaya karar verdikten sonra insanlar gizlenmek zorunda kalmanın ezikliğini yaşamak istemiyorlar.

Bu tabii ki dürüst olma kaygısından kaynaklanıyor ve övülecek, iyi bir haslet. İçim dışım bir olsun, ne düşünüyorsam aynısını söyleyeyim istemek erdemli bir istek. Fakat eğer ateist olduğunuzu söyleyemeyecekseniz, zararı yok, bir çok insan söyleyemiyor, yalnız değilsiniz. Ben de şurda en fazla beş senedir söylemeye başladım. Bilmeyen de yok. Ailem, akrabalarım, iş arkadaşlarım, hepsi ateist olduğumu biliyorlar, çünkü açıkça söyledim. Herkesin söyleyemeyeceğini kabul ediyorum.

Çok kafaya takmaya gerek yok, bacakları eğri bir kadına da bacakların eğri demiyorsunuz. Sütun gibi bacakların var demedikten sonra sorun yok. Hatta gönlü olsun diye sütun gibi bacakların var da diyebilirsiniz. Bu beyaz yalanları her gün söylüyoruz. A arkadaşın B arkadaşına verdi veriştirdi, sülalesini bile ihmal etmedi diyelim. B ile karşılaştın, "A benim için ne dedi?" diye sordu. "Sülaleni saydı" mı diyeceksin? "Sana biraz kızmış, niye böyle yapıyor dedi" diyeceksin elbet. Beyaz yalan söyleyeceksin.

Başını örtmüş bir kızcağıza da direk ilk lafa girişte: "niye başını örtüyorsun, allah yok ki!" diyecek halim yok. Elbette baş örtme geleneğinin tarihsel kökenlerinden başlayacağım ki laf lafı açacak yani... Bu budur. Agnostizm benim düşmanım değildir. Ben de taktiksel olarak agnostik strateji uygulayabilirim yerine göre.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben burada agnostikler şöyle böyle hiç bir zaman da demedim. Bir iki kişi var, agnostikiz diye iddia ediyorlar fakat agnostizmin ne olduğunu kesinlikle bilmiyorlar. Sabırla anlatıyorum. Bakın agnostizm şudur, şöyle agnostik olunur diyorum. Hiç bir karşı argüman da ortaya koyamıyorlar. Konu bitiyor, açıklığa kavuşuyor. "İyi tamam da şu niye şöyle?" diye bir soru soracak halleri bile kalmıyor. İtiraz edecek, kıpraşacak yanları kalmıyor. Tamam yani diyorsun, anladılar. Şurasını anlayamadık demiyorlar. Deseler, orasını da etraflıca sabırla anlatacağım. Kaçınmam.

Aradan birkaç gün geçiyor. Hop! Bizim agnostik bozuntusu bir bakmışsın aynı mevzuda papağan gibi aynı lafları tekrarlıyor. Yahu iyi de biz bu konuyu hallettik, itiraz da etmedin, hiç bir şey demedin? İyi ama şu da var demedin? Haydiii, dön baba dönelim yapıp baştan alıyoruz. Yine itiraz kesiliyor. Tamam bu kez anladı diyorsun. Ne gezer... Üç gün sonra yine aynı...

Hayır şimdi sabır taşı bile olsa daha fazla dayanamaz. Be bilader, konu sıcakken niye yapmadın itirazlarını? Belki bu demo bir yerlere gider, tatile filan çıkar, hatta belki ölür mölür, tanrının gazabını çeker, belki trafik kazası filan geçirir biz de rahatça kerizleme yaparız umuduyla yeniden tanrı tebliği!

Son zamanlara kadar agnostisizmin mevzusu bile geçmezdi..

2-3 agnostik maskesi takanlar türedi,ondan sonra bu tartışmalar başladı..

Bu ahmakların davranışlarını da iyi özetlemişsin...

Link to post
Sitelerde Paylaş

heissenberg belirsizlik ilkesi

Bu adam ün yapmak, prestij kazanmak için çabalamış şarlatanın teki. Ben bunu bilimci filan kabul edemem. Söylediğinin aslı yok astarı yok. Neymiş bir kaptaki gaz molekülleri rasgele hareketler yaparmış da, hepsi her yöne gittiği için kabın çeperlerinde her noktada basınç aynı olurmuş. Hiç öyle bir şey yok. Atomlar enerji düzeylerine göre son derece belirli düzenli salınımlar yaparlar. Öyle rasgele serseri gibi her yöne gitmezler.

Bu, atomları yöneten dizginleyen bir tanrı filan olduğundan elbette değil. Bu tamamen maddenin belli yasalara göre davranmasından dolayı. Bacadan çıkan gazların uçup partiküllerin çökmesi gibi. Kesindir, şaşmaz. Rasgelelik filan yoktur. Hop, bu ne lan? Taşı bırakıyorum düşmüyor, bu nasıl taş diye bir durum yoktur. Taş, düşer. Düşmüyorsa nedenleri vardır. Örneğin hava kadar hafif bir köpük üretilmiştir. Havada asılı kalabiliyor. Ya da güçlü elektrik alanları ile cisimler havada asılı tutulabiliyor. Öyle rasgele bazı taşlar düşer, bazısı düşmez diye bir şey yoktur.

Atomun kazandığı enerji düzeyine göre elektron yörüngelerinin ne kadar genişleyeceği ve hangi frekansta salınım yapacağı bellidir. Hiç öyle rasgele kafasına göre filan bir işler yapmazlar.

Bazısı da sanır ki Heisenberg ateist. Düzenleyici bir tanrı yok filan dedi sanıyorlar. Hiç öyle bir şey yok. Einstein onunla tartışırken "tanrı zar atmaz" diye lüzumsuz bir laf ettiği için böyle bir kanı uyandı. Sanki Einstein tanrıyı savunmuş da gibi... Halbuki Einstein panteisttir. O tanrı derken doğayı kasteder.

Heisenberg ise doğa bilimlerinden alınan ilk yudumların insanı sarhoş ettiğini ve bu sarhoşluğun tanrıyı inkar ettirdiğini, halbuki bardağı bitirince tanrının bulunduğunu söylemiştir. Yani kendisi bilimin dibine vurmuş güya... Belirsizliği bulmuş da bu fiziğin dibiymiş sözde... Laf olsun!

Tam tersine belirsizliği tanrıcılar savunur ve belirsizliğe tanrıcılar inanır. Yani madde kendi halinde kalsa serseri olurdu, hiç bir şey oluşmazdı, tanrı maddeyi düzene soktuğu ve yönettiği için bir şeyler oluştu derler. Yani belirsizlik vardır ama tanrı belirsizliği önler derler. Böyle bir şey ise yoktur. Madde zaten belirli davranır. Kimse onu buna zorlamaz. Sudan yoğun cisim suya batar, sudan hafif cisim suda yüzer. "Hmmm, dur bakayım, karar vereyim! Sen batacaksın, sen yüzeceksin, ey tahta sen yüz, ey taş sen de bat" kimse demez! Taş taş olduğu için batar, tahta tahta olduğu için yüzer. Kimse sen bat sen yüz demez.

Bu çok tarihsel bir tartışmadır. Teologlar tanrının her an tasarrufta olduğunu iddia etmişler, yani her cismin davranışını sürekli kontrol ettiğini, yönlendirdiğini söylemişlerdir. Buna karşı çıkan deterministler doğanın kurulu bir saat olduğunu ve kendiliğinden işlediğini söylemişlerdir. Bu klasik determinizmdir. Saati kim kurdu tartışması bitmediği için klasik determinizmden modern determinizme geçilmiştir. Buna da Dawkins "Kör Saatçi" der.

Kör saatçi olur mu, olmaz. Ama doğanın olağanüstü yanı, kör bir saatçi olmasıdır. Doğa gerçekten olağanüstü ve şaşırtıcı. Kör fakat maharetli bir saatçi kadar! Milyarlarca yılda nihayet gören saatçiler yaratmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu adam ün yapmak, prestij kazanmak için çabalamış şarlatanın teki. Ben bunu bilimci filan kabul edemem. Söylediğinin aslı yok astarı yok. Neymiş bir kaptaki gaz molekülleri rasgele hareketler yaparmış da, hepsi her yöne gittiği için kabın çeperlerinde her noktada basınç aynı olurmuş. Hiç öyle bir şey yok. Atomlar enerji düzeylerine göre son derece belirli düzenli salınımlar yaparlar. Öyle rasgele serseri gibi her yöne gitmezler.

Bu, atomları yöneten dizginleyen bir tanrı filan olduğundan elbette değil. Bu tamamen maddenin belli yasalara göre davranmasından dolayı. Bacadan çıkan gazların uçup partiküllerin çökmesi gibi. Kesindir, şaşmaz. Rasgelelik filan yoktur. Hop, bu ne lan? Taşı bırakıyorum düşmüyor, bu nasıl taş diye bir durum yoktur. Taş, düşer. Düşmüyorsa nedenleri vardır. Örneğin hava kadar hafif bir köpük üretilmiştir. Havada asılı kalabiliyor. Ya da güçlü elektrik alanları ile cisimler havada asılı tutulabiliyor. Öyle rasgele bazı taşlar düşer, bazısı düşmez diye bir şey yoktur.

Atomun kazandığı enerji düzeyine göre elektron yörüngelerinin ne kadar genişleyeceği ve hangi frekansta salınım yapacağı bellidir. Hiç öyle rasgele kafasına göre filan bir işler yapmazlar.

Bazısı da sanır ki Heisenberg ateist. Düzenleyici bir tanrı yok filan dedi sanıyorlar. Hiç öyle bir şey yok. Einstein onunla tartışırken "tanrı zar atmaz" diye lüzumsuz bir laf ettiği için böyle bir kanı uyandı. Sanki Einstein tanrıyı savunmuş da gibi... Halbuki Einstein panteisttir. O tanrı derken doğayı kasteder.

Heisenberg ise doğa bilimlerinden alınan ilk yudumların insanı sarhoş ettiğini ve bu sarhoşluğun tanrıyı inkar ettirdiğini, halbuki bardağı bitirince tanrının bulunduğunu söylemiştir. Yani kendisi bilimin dibine vurmuş güya... Belirsizliği bulmuş da bu fiziğin dibiymiş sözde... Laf olsun!

Tam tersine belirsizliği tanrıcılar savunur ve belirsizliğe tanrıcılar inanır. Yani madde kendi halinde kalsa serseri olurdu, hiç bir şey oluşmazdı, tanrı maddeyi düzene soktuğu ve yönettiği için bir şeyler oluştu derler. Yani belirsizlik vardır ama tanrı belirsizliği önler derler. Böyle bir şey ise yoktur. Madde zaten belirli davranır. Kimse onu buna zorlamaz. Sudan yoğun cisim suya batar, sudan hafif cisim suda yüzer. "Hmmm, dur bakayım, karar vereyim! Sen batacaksın, sen yüzeceksin, ey tahta sen yüz, ey taş sen de bat" kimse demez! Taş taş olduğu için batar, tahta tahta olduğu için yüzer. Kimse sen bat sen yüz demez.

Bu çok tarihsel bir tartışmadır. Teologlar tanrının her an tasarrufta olduğunu iddia etmişler, yani her cismin davranışını sürekli kontrol ettiğini, yönlendirdiğini söylemişlerdir. Buna karşı çıkan deterministler doğanın kurulu bir saat olduğunu ve kendiliğinden işlediğini söylemişlerdir. Bu klasik determinizmdir. Saati kim kurdu tartışması bitmediği için klasik determinizmden modern determinizme geçilmiştir. Buna da Dawkins "Kör Saatçi" der.

Kör saatçi olur mu, olmaz. Ama doğanın olağanüstü yanı, kör bir saatçi olmasıdır. Doğa gerçekten olağanüstü ve şaşırtıcı. Kör fakat maharetli bir saatçi kadar! Milyarlarca yılda nihayet gören saatçiler yaratmıştır.

foton bazında haklı sayın democrisan .bir Fotonun konumunu ve momentumunu aynı anda bilemezsiniz.

Tek bir foton için zaman yoktur. Fotonu görmek için ona etki etmek gerek yani tekillik kavramından çıkarmak gerekiyor . Fotonun dalga oluşu onun konumunu belirlemek için başka bir foton tarafından etkilenmesi gerekiyor bu konumda zaman devreye giriyor ve foton kısa süre için bile olsa kütle kazanıyor .

Bu konumda foton için E=mc^2 yerini E(kinetic)=1/2mv^2 ye momentum yerini p=hk dan p=mv konumuna düşürüyor bu konumda Fotonun hızı "c" den "v" ye düşüyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle foton için zamanın olmayışı temelsiz bir söylem. Foton saniyede 300 bin kilometre yol alıyorsa onun için zaman var.

İkincisi, hakkında hiç bir şey bilmediğin bir şeyden bahsetmezsin. Bahsi geçerse susarsın. Çünkü hakkında hiç bir şey bilmiyorsun. Bilmediğin bir konuda konuşmazsın. Hele tanrı var olabilir, niye olmasın belki de vardır diye zıp zıp hiç zıplamazsın. Gelip ateistlere tanrı yok demeyin ama kalbim kırılıyor diye hop hop hoplayıp zır zır zırlamazsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birşeyin yokluğunu ispatlamak için önce var olması gerekir. Kimin, neyin yokluğunu ispatlayacağız?

bu kurduğun cümleyi okudun mu sen be adam ?

Var olan bir şeyin yokluğunu ispatlayaMAZSIN. Neden ? Çünkü var! Var ise yokluğunu ispatlayamazsın. Nasıl ispatlican var! hadi ispatladın diyelim, ispatladıktan sonra artık yok demektir. Bu durumda tekrar ispatlanamaz mı olucak nasıl bir mantıktır bu yazmayada utanmazlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte hem sözde agnostikim deyip hem de kafasında ölümsüz hep var olan bir tanrı hayali yaşattığını itiraf ettiğinin farkında bile olmayan kişinin hali görülüyor... Bu şimdi agnostik... Öyle sanıyor kendini.

Coriolis haklı, çünkü örneğin Cengiz Han yok demek için bir zamanlar yaşamış ve ölmüş olması gerekiyor. Cengiz Han şimdi var mı, yok, öldü. Tanrı bir kere var olunca hep var olacağı sizin dogma ile dumur zihninizin bir halisünasyonu. Öyle bir şey yok. İşte ateist ile farkınız böyle kabak gibi açığa çıkar.

Böyle agnostik olunmaz. Bunu bir kere daha üzerine basa basa tekrarlayalım. Böyle agnostik olmaz. Kendinizi hiç boşu boşuna agnostik sanmayın. Olsa olsa teist agnostik olabilirsiniz. O da iğreti, tutarsız bir durumdur. Agnostik ateist olmanın bir mantığı vardır. "Tanrı büyük olasılıkla yok, varsa da hiç umrumda değil" demenin bir tutarlılığı vardır. Ama "tanrı büyük olasılıkla vardır, varmış gibi yapmak daha iyi olur" diyeceğine düz teist ol yani, ne kıvırtıyorsun!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...