Jump to content

Temple Grandin

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    2.527
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Temple Grandin kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Ben de iğreniyorum. Ve kuzen evliliklerinin insan bedenini yozlaştırdığına eminim. Ama antropolojik olarak baktığımızda, eski küçük topluluklarda kuzen hatta daha ilerisi bile kabul görmüş ve bu şekilde insanlar çoğalmış. En azından bir kısım kültürler bunu yaptı ve bu şekilde çoğaldı. Aslına bakarsanız hızlı çoğalmak ve akraba evliliği arasında bir doğru orantı veya korelasyon var. Uzak akrabalar arasında bile evlenmeyi yasaklayan kültürler genelde pek çoğalmayan, nüfusu olmayan kültürlerdir. Gelgelelim bunların vücutları daha sağlıklı, daha güzeldir. Çünkü hasarlı alellerin bertaraf edilmesi daha iyi sağlanmış olur. Bu iki tip kültür de kendilerine göre farklı doğa şartlarında, farklı sosyoekonomik filan düzlemlerde var olabilir. Denge işte; biri daha az ve daha kaliteli; öbürü daha çok ve kalitesiz. Bazen aynı topluluk başına gelen bir felaket yüzünden akraba evliliğine baş vurabilir. Sayıları az kalmıştır, bir dar boğazdan geçiyordur. Bunlar bizim şimdiki şartlarımız için anlayacağımız şeyler değil. İnanan biri "Kuran'da bu akrabalığa bir sınır koymuş" der. Fakat günümüzün yozlaşmış kültürlerinin "mal bölünmesin" filan diye bunu yapması elbette yanlış. Kuran'da "Bunlar Allah'ın sınırlarıdır; sınırlara yaklaşmayın" mealinde devam eder. Bizim yozların yaptığı şey sürekli sınırın üstünde dolaşmak. Elbette, doğa kanunları gereği bunun cezasını göreceklerdir.

  2. 6 minutes ago, Ateist Teolog said:

    Düzeltmiş olmalı gibi amaç taşıyan savunma amaçlı argümanlarla tarihsel gerçeğin üstünü örtemeyiz. Bu karıştırma olayını hadislerle de doğrulayabiliyoruz Necran Hristiyanları burdaki garipliği Muhammed'in öğrencilerine sorup bunlar da Muhammed'e iletince Muhammed hadislere göre: Eskiden insanlar mensubu oldukları soyun ünlü kişilerinin kızkardeşi  diye anılırdı diyor ki b u yanlış kızı veya oğlu diye anılırdı kızkardeşi veya erkekkardeşi diye değil.

    Eğer Harun'un direkt soyundan gelmiyorsa öyle anılabilir. Meryem'in İmran soyundan geldiği ima edilirken, soyun ünlülerinden olan Harun'a da gönderme yapmak isteniyorsa, Meryem onun kızkardeşi olarak anılmak zorunda...

  3. On 05.11.2016 at 01:55, Tanah said:

    Meryem'in annesinin ismini belirtmeyen Kur'an'a göre, Meryem'in babasının adı İmran'dır:
    Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem'i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi. (Tahrim 12)3
    Dahası, Kur'an'da Meryem bir kez de "Harun'un kız kardeşi" olarak tanıtılır:
    Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: "Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın! Ey Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi." (Meryem 27-28)
    Hıristiyanlık ve İslam'ın Meryem'in babasının kimliğini farklı bir biçimde sunmaları ne Müslüman ne de Hıristiyan dünyası için büyük bir sorundur; çünkü zaten pek çok konuda görüş ayrılığı varken bunlara bir yenisi daha eklenmiştir. Ancak Kur'an'a inananlar için asıl büyük sorun yukarıda alıntıladığımız iki Kur'an ayeti bir arada okunduğunda ve "İmran kızı, Harun'un kız kardeşi Meryem" tanımlamasına ulaşıldığında başlar. Bunun sebebi de Yahudiliğin kutsal metinlerinde İmran'ın kızı ve Harun'un kızkardeşi başka bir Meryem'in bulunuyor olmasıdır! Eski Ahit'teki verilere göre İmran (İbranice'de Amram) Musa, Harun ve Meryem'in (İbranice'de Miriam) babasıdır (1. Tarihler 6:3). İşte bazı İslam ve Kur'an eleştirmenleri, Musa'nın kız kardeşi Meryem ile ondan 1000 küsur sene sonra yaşamış olan İsa'nın annesi Meryem hakkında Kur'an'da yazılı olan veriler arasındaki bu büyük benzerlikten (daha doğrusu benzerlik değil de özdeşlik söz konusudur) yola çıkarak Kur'an'ı yazan kişilerin iki farklı Meryem'i tek bir şahısmış gibi algılayıp çok belirgin bir tarihsel hataya imza attıklarını ileri sürerler.
    Tahmin edileceği üzere, gerek Müslüman ilahiyatçılar gerekse bazı ateşli Kur'an savunucusu Müslümanlar bu ağır suçlama karşısında sessiz kalmamışlar ve İslam'ın kutsal metninin hatalı ve güvenilmez olduğu iddialarını çürütmeye çalışmışlardır. Farklı süreçlerden geçen ve her defasında biraz daha gelişme gösteren savunma argümanlarından ilkine göre Kur'an'daki Meryem ile Eski Ahit'teki Meryem'in aileleri hakkındaki verilerin şok edici özdeşliği basit bir tesadüfün ürünüdür! Başka bir deyişle, bazı Kur'an yorumcularına göre farklı zaman dilimlerinde yaşamış iki adaş kadının – üstelik ilahiyat açısından aralarında hiçbir bağ bulunmayan iki kadının – hem babalarının hem de erkek kardeşlerinin isimlerinin aynı olması son derece normal karşılanması gereken bir durumdur (!).Oysa bir mucizeyi çağrıştıran bu özdeşlik niteliğindeki benzerliğin tesadüf olarak değerlendirilmesi pek mümkün değildir; zira Kur'an'da Musa'nın kız kardeşinin adı verilmediği gibi, iki farklı Meryem'den ve bunlar arasındaki benzerlikten de söz edilmez. Kısacası, Musa'nın kız kardeşi ile İsa'nın annesi arasında herhangi bir rastlantısal benzerlik olduğu iddiası Kur'an tarafından en baştan reddedilmektedir. Bazı İslamcı ilahiyatçılara göre ise bu benzerlikler kasıtlı olarak vurgulanmıştır; ancak bu teoriyi ileri süren yorumcular iki farklı Meryem'in Kur'an'da niye aynı kişiymiş gibi gösterilmiş olduğu sorusuna tatmin edici bir yanıt veremezler; ayrıca iki Meryem'in ilahi bilgelik uyarınca ve kasıtlı olarak tek bir kişiye indirgendiğini kanıtlayan veya destekleyen bir Kur'an ayeti bulmak da imkansızdır.
    ..........
    Hemen belirtelim, bu "sembolizm" teorisi Kur'an'ı aklamış gibi gözüktüğü için bazıları tarafından hala savunulsa bile, İsa'nın annesi Meryem'in doğumunu anlatan Kur'an cümleleriyle açıkça çelişmektedir. Kuran'ın üçüncü suresi olan Al-i İmran Suresi'nin 33-34. ayetlerinde İmran'ın büyük bir soyun babası (atası) olduğu vurgulanmaktadır:
    Şüphesiz, Allah, Adem'i, Nûh'u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı.Allah her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Al-i İmran 33-34)
    Bu ayetlerden iki ayet sonra İmran'ın karısının hamileliğinden bahsedilmekte ve doğan kız çocuğuna "Meryem" isminin verildiği söylenmektedir:
    Hani, İmran'ın karısı, "Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin" demişti. Onu doğurunca, "Rabbim!" dedi, "Onu kız doğurdum." -Oysa Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilir "Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum." (Al-i İmran 35-36)
    Bu cümlelerden açıkça anlaşılacağı gibi, Kur'an'a göre Meryem, İmran'ın karısından doğmuştur; yani İmran'ın babalığını sırf Kur'an'ı eleştirenlerin savlarını çürütebilmek için harfiyen değil de mecazi olarak yorumlamak Kur'an'a aykırıdır.
    ................
    Başvurulan bu yeni yorumların da tarihsel hata suçlamasıyla karşı karşıya bulunan Kur'an'ı aklamakta yetersiz kaldığını gören bazı çevreler ise son bir çaba ile yeni bir teori geliştirmişlerdir. Diğer tüm teorilerden daha etkileyici olduğu görülen bu yeni teoriye göre Kur'an'ın üçüncü suresinde açıkça belirtildiği için İmran'ın fiziksel babalığı gerçektir ve bu yüzden sembolik olarak yorumlanamaz; ancak bu İmran ile Musa peygamberin babası İmran farklı kişilerdir. Hata eleştirilerine yanıt vermek için yeniden yorumlanması gereken ayet ise Meryem'i Harun'un kız kardeşi olarak tanımlayan 19. Sure'nin 28. ayetidir. Bu yeni teori doğrultusunda bu ayet harfiyen değil de sembolik olarak yorumlanmakta ve "kız kardeş" kelimesiyle aslında Meryem'in Harun soyundan geldiğinin anlatılmaya çalışıldığı ileri sürülmektedir. Daha detaylı olarak incelenirse, İsa'nın annesi Meryem, Harun'un soyundan gelen ve Kur'an'da peygamber olarak nitelenen Zekeriya'nın ve Onun karısının akrabasıdır. Bu sayede Meryem'in Harun'un soyundan geldiği anlaşılmaktadır ve işte akrabalık ifade eden "kız kardeş" kelimesi esasında Harun'un atalığına gönderme yapmaktadır.

    Tanrı'nın vahiylerinin, buyruklarının mahiyeti meselesini fazla sıkıntıya sokuyorsunuz. "Vahiy" kavramını bir hiptetez olarak düşünürsek; vahiyler, malzeme olarak o kişinin beynindeki tortuları ve kalıpları kullanmak zorundadır. Ve bunları bambaşka bir şekle sokacaktır.

    Muhammed muhtemelen çevresindeki yahudi ve hristiyanlardan, Eski Ahitte geçen bu olayları ve kişileri duymuş. Ve muhtemelen bu iki Meryem'i karıştırmış olmalı. Vahiy esnasında da bu karışıklığın izi var gibi gözüküyor. Ama vahyi gönderen Tanrı'nın aynı kitapta da sık sık belirttiği gibi, Kuran bu malzemeyi doğrultmuş, düzeltmiş ve kendi mesajını anlatacak şekle sokuştur. Ve sonuçta bir çelişki yoktur: Kuran'a göre Meryem, çok özel, seçilmiş genlere sahip bir soy olan İmran soyundan gelir. İmran Meryem'in atasıdır. Harun da bu soyun uzun zaman aralıklarında nadiren ortaya çıkan üyelerinden biridir ve genetik olarak onun ağabeyi olmaya denktir. Kuran, belki de bir yandan Muhammed'in zihnindeki karışıklığı giderirken; bunu fırsata çevirerek bambaşka bir sırrı bize açıklıyor olabilir. 

    Bir kaç gün önce buraya astığım "Takyonik Din" hipotezime göz atmanızı tavsiye ederim. Demek istediğimi belki bu şekilde daha iyi anlatmış olurum. http://www.ateistforum.org/index.php?/topic/65231-takyonik-anti-entropik-din-hipotezi/

  4. On 18.02.2017 at 15:50, democrossian said:

    Ben tanrıyı ne edeceğim söyler misiniz?  Tanrı olup da bana ne halt ediverecek? Tanrı varsa benden çekeceği var, ben ondan değil, o benden çekinsin. Sen manyak mısın psikopat mısın sadist misin ulan, ne demeye bu doğayı canlıların birbirini yemek zorunda olduğu biçimde yarattın derim. Aklına daha iyi bir fikir gelmedi mi geri zekalı embesil diye ağzıma geleni sayarım.

    Tanrı'nın, insanların akılla bilimle ulaşabildiği doğru fikirlerden farklı bir yolla yarattığını sanmıyorum. Hatta Tanrı'nın bu düşüncelerden ayrı bir varlık olduğunu da sanmıyorum. Canlıların birbirini yediği bir dünya muhtemelen bizden bilim insanlarının de düşünüp en doğrusu olacağına karar verdiği bir dünya olurdu.

  5. On 18.02.2017 at 17:30, democrossian said:

    Olur mu yahu, Leyla ile Mecnun efsanesi, islam öncesi Arap edebiyatının klasiklerinden. Keza Sinbad masalları olasılıkla taa Fenikeliler zamanından kalma denizcilik efsaneleridir. İslam öncesi bir Arap edebiyatı elbette vardı.

    Bilmiyorum ama bu dediklerin tahminen resmi yazı dilinin Aramice olduğu zamana dayanıyor. Asurilerin, Nebatilerin olduğu zamanlar. Hatta bunlar Yunanlılardan da etkilendiler. Mesela Kuran'da geçen İncil, belde kelimeleri Yunanca asıllı (Euangelion, polis). Fenikeliler de Arap sayılacaksa tamam işte ben de onu kastediyorum. Kuran filolojisi yapmak için Arap dili ve edebiyatı çok yetersiz kalır ve yanıltıcı olur. Kuran'ı anlamak için Arami dilini de Fenike dilini de bilmek lazım diyorum ben de zaten.

    Quote

    Kuran çok fazla değişmemiştir evet ama bunda takyonik makyonik bir durum yok. Kuran önceki kutsal metinlerden farklı olarak doğrudan Allah adlı İslam tanrısının ağzından formatında oluşturulmuştur. Öncekiler kutsal hadis denen formatta olduğu gibi "rab buyurdu ki" biçiminde idi.

    Bu taktik işe yaramıştır. Der Spiegel dergisi Kuran'ı dünyada en korkulan kitap olarak tanımlamış ve kapak yapmıştı. İnananlar Kuran'dan ciddi şekilde tırsıyorlar. Korkunun boyutları inanılmaz düzeydedir. Fobi noktasına varan korkular gözlemlenmektedir. Kuran görüldüğü anda korku içgüdüleri tetikleyen bir korku objesi durumundadır. kapak deseni, korkuyu tetiklemeye yetmektedir.

    Bir sefer sayfaları açık bırakılmış Kuran'dan insanların renkleri benizleri solma ve sesleri titreme derecesinde korktuklarını gözlerimle görmüştüm. Bu korku alabildiğine de sömürülüyor tabii. Bunları niye anlatıyorum, bu korku Kuran'a değiştirme amacıyla yaklaşılmasını etkili şekilde önlemiştir.

    Taktik, maktik, her nasılsa içindeki bilgiyi yitirmeden en çok yayılan kitap bu olmuş. İnsanın evriminde nice taktik, hinlik, abukluk, anlamsız gibi gözüken faktörlere rastlayabiliriz değil mi? Ama sonuçta insan ortaya çıkmış işte..

    Kuran'daki yayılmanın taktikler, hinlikler neticesinde mi olduğu; yoksa gerçekten iyi ve doğru bir takım şeylere mi dayandığı ateistler ile Kurancıların çatıştığı nokta olsun. Ben sonuca baktığımda bu şekilde Tanrıca bir amaca ulaşıldığını düşünüyorum.

  6. On 18.02.2017 at 16:56, leonardo18 said:

    - Bunlar çok saçma laflar. Yaratıcı bile değil. "Arap zırvası, Arap zırvası" diye diye ömür tüketiyorsunuz. Takım mı tutuyorsunuz, Ateizmi mi savunuyorsunuz belli değil. Cidden çok sıkıcı. Ben gidiyorum.

    Bunun benimle ne alakası var anlamadım. Hedef şaşırdı galiba.

  7. 7 minutes ago, sağduyu said:

    Ben sana hadisle ayet arasındaki farkı söyleyeyim: Araplar Muhammed'in bu Allah adında bir tanrının sözleridir dediklerine ayet, bunun haricindeki söz ve davranışlarına hadis demişler. Yani hadisle ayet arasında hiç bir fark yok.

    Sizlerin en büyük aptallığı arapların Allah adında bir tanrı bizden birini elçi seçti, ona inanmayan herkesi sonsuza kadar yakacak demesine inanmanız.

    Kendinize sormanız gereken soru şu: Biz neden araplara sorgusuz sualsiz körü körüne inanıyoruz?

    Dediğin gibi bazılarımız korktuğu için, bazılarımız sürüye kapıldığı için. Ama bazılarımız (bunlar kesişim kümeleri olabilir) Kuran'da direkt Tanrı'dan geldiğine inanılan ölüm ötesini anlatan veriler olmasından; ölümün onları yok etmeyeceğine inanıp rahatlamasından. "Kuran gerçekse ibadet edip İslam'ın tarif ettiği insan olursak öldükten sonra iyi bir şekilde var olmaya devam edebiliriz." İşin temelinde korkudan ziyade bu var. İnsanlar ezelden beri ölümden sonrasına inandı. Kuran'da bununla ilgili kesin ifadeler olunca iş buna inanmaya kaldı.

  8. 4 hours ago, sağduyu said:

    Yani arapça bilmiyorsun, arap dili, edebiyatı ve tarihi hakkında bilgin yok.

    Turistlere rehberlik yapacak kadar değil ama üzerinde araştırma yapacak kadar Arapça cümleleri anlayabiliyorum.

    Quote

    Neden hadis gibi kaynaklara başvurulması yanlış? Arap tarihi bilmeden Kuran'ın yazıldığı zamanki anlayışı, kelimelerin o zamanki kullanışlarını, nasıl deyimler kullanıldığını nasıl anlayacaksın?

    Arap dili ve edebiyatına gelince. Kuran hakkında en çok yanılgıya düşülen husus da bu zaten. İnsanlar Arap dili ve tarihi öğreniyorum diye en fazla eski klasik Emevi devrinin Arapçasını öğrenmiş oluyor. Kuran devrinin Arap edebiyatını kültürünü biliyorum demek, Göktürk devrinin Türk edebiyatını kültürünü biliyorum demekle eşdeğer. Araplar da Türkler gibi ciddi bir imparatoruluk kurmadan önce yazı dilini standartlaştırmamış. Arap yazısı, Muhammed öldükten 80 yıl sonra standartlaşıyor ve edebiyat start alıyor, daha ortada birşey yok. Edebiyatın oluşması yüzyıllar sonra... Kuran devrinde ise yazı dili, eski Mezopotamya ve Pers imparatorlarının resmi yazı dili olan Aramice. Kuran'ı anlamak için o devrin Araplarının kültürünü öğreniyorum diyen yalan söyler. En azından bir kaç yüz sonrasının Emevi emperyal kültürünü öğrenmiştir o. 

    Quote

    Hadisle Kuran arasında ne fark var? İkisi de arapların ağzından çıkan sözler değil mi?

    Hadisler emperyal yazı dilinin oluştuğu yüzyıllarda kaydedilmiş. Bu bir yana; ikisi arasındaki fark filolojik olmaktan ziyade teolojik. Konu başlığında da anlattım: Kuran'ın vahiy olduğu, Allah'dan bir insanın zihnine indiği iddia ediliyor. Hadis ise en iyi ihtimalle o insanın düşünceleri, yorumları. Kuran'ın iddiasının bilimce kanıtlaması elbette mümkün değil. Şimdiye kadar bir kabul meselesi idi. "Bu bilgileri Allah'dan başkası göndermiş olamaz" kabulüydü. Hadislerden farkı, Kuran'ın Allah tarafından gönderilmiş olduğu ve değişmediğinin kabul edilmesiydi. İşte benim "Takyonik Din" hipotezim burada devreye giriyor. Vahiyle Allah'ın göndermiş olduğu ve değişmediği kabul edilen bir metin; günümüze kadar ulaşıp milyarı aşkın insanın erişimine açıldığı için, işte o "sebeple" ilahi metindir. Takyonik, anti entropik varlık olan Tanrı;  insan kitlelerine dil formatında erişmek için böyle bir yol seçmiş olsa gerek. Çünkü başka türlü nasıl eriştiğini bilmiyoruz. Başka herhangi bir dinin değişmemiş bir metni varsa o da olabilir, hipotezin kabulüdür. Hadisler Kuran veya başka bir ilahi metinle aynı olamaz, çünkü onların Tanrı sözü olmadığı zaten kabul ediliyor. Peygamberin sözü olup olmadığı bile belli değil.

  9. 44 minutes ago, sağduyu said:

    Hangi engin(!) bilgine dayanarak meal düzeltiyorsun? Arap dili, edebiyatı ve tarihi konusunda uzman mısın? Ne gibi bir yeterliliğin var?

    Amatör etimoloğum. Çevirilerimde kaynak gösteriyorum. Kuran'ın filolojisinini yapmak için özellikle "sebebi nüzul" ve bunun için de "hadis" gibi bir kaynaya başvurulmasını nasıl yanlış buluyorsam; Kuran'ın Arap dili ve Edebiyatından ibaret olduğu görüşünü de yanlış buluyorum.

  10. On 14.02.2017 at 20:39, democrossian said:

    Burda senin kişiliğini kimse hedef almaz. Burada kişilikler konuşmaz, fikirler konuşur. Açıkça ortaya konulan konuları anlamazdan gelip aynı temelsiz iddiaları tekrarlar, Kuran' da yazanları göre göre yok yazmıyor, bunları şeriatçılar uyduruyor diye diretirsen elbette sorun çıkar.

    Kuranda ne yazdığı sır değildir. Açıp okuyan herkes görür. Biz sana hadis göstermiyoruz. Sen ise sürekli Kuranı koruyup hedefe hadisleri koymaya çalışıyorsun. Bunu maaş karşılığı mı, müslümler aferin desinler diye mi yapıyorsun onu bilemeyiz. Burada islam misyonerliği yap da biz de alkış mı tutalım, beklentin ne bizden?

    Ben bu başlıkta ortaya koyduğum teolojik fikrin okunmasını, düşünülmesini, tartışılmasını istiyorum. Araya bazı başka konudaki fikirlerim kaçmış olabilir; bunu istemezdim ama siz başlattınız. Bu başlık altında olmadan hadis karşıtı Kurancı fikirleri yazıyorsam da, misyonerlikten ziyade, bir yerlerde epey yanlış bir meal filan görmüşümdür, onu düzeltiyorumdur. Görünce dayanamıyorum. Reformist misyonerlikle uğracak vaktim yok. Buraya onun için gelmiyorum. Ha, bu başlıktaki iddiam evet, biraz misyonerlik gibi duruyor Amma, kurallara uygun, hiçbir şey dayatmadan sadece düşünceye hitap ettiğimi teslim edin. Üstelik çok yeni bir fikir, daha önce hiç kimseden duymadım. Böyle şeyler olmazsa forumdaki teolojik tartışmalar kısır döngülere takılıp kalır. Öbür yandan zaten kimsenin takyon filan tartıştığı da pek yok.

  11. 19 hours ago, democrossian said:

    Şimdi bu kendilerini şeriat karşıtı diye tanıtan kişiler, Müslümlere alet oluyorlar.

    Müslümlerin bir taktiksel manevrası biraz revaç yaptı, diyanetin hadis ayıklama diye bir şey ortaya atması ile... Gerçi unutuldu gitti ama, bir imaj yarattı. Müslümler hadisleri feda edip geri çekilir gibi yaparak biraz sempati, zaman ve taraftar kazanma derdine düştüler.

    Bunlar da bu taktiksel manevraya katılıp destek veriyorlar, ne o şeriat tehlikesi önlenir, Müslümler ehlileşir, uysallaşır, demokrasiyi yıkıp şeriat getirmekten vazgeçerler!

    Müslümler gibi basit fikirli kişilerin oyununa gelecek kadar saftır bunlar. Müslümlerden bir aferin almak için söylemeyecekleri yalan yoktur. "Aman elverir ki allah korusun şeriat filan getirmesinler, uslu dursunlar da varsın allaha kurana muhammede inansınlar canım, noolacak yaaav!" :D

    Yalnız bu Müslümler hadisten filan vazgeçmezler. Fetönün hoşgörü dinler arası diyalog şeker kaplı içi zehir  sahte şekerlemelerini yeyip de karın sancısından nasıl kıvrandığınızı unutmazsanız iyi edersiniz. Bunların her dedikleri yalan, bunu asla unutmazsanız çok akıllılık yapmış olursunuz. Bunlar bu taktiksel manevraları yaparlar, yeterince çok kerizi keklediklerini düşündüklerinde teokrasiyi hemen ilan etmeye kalkışırlar.

    Özellikle bu kalınlaştırdığım yerleri ve geri kalan ithamları aynen iade ediyorum. Reformist müslümanları hiç tanımamışsın. Tanıdığım bütün reformistler, ezelden beri klasik ılımlı müslümanların da radikal dincilerin zorlu düşmanlarıdırlar. Onlar tarafından dışlanmışlar, hain, mürted ilan edilmişler, hatta bu uğurda kan bile dökülmüştür: Gonca Kuriş'i hatırlatırım. Işid zihniyetli caniler bunları yaparken diğer taraftan müslümanların önüne konan model ılımlı FETÖ idi. Müslüman yumuşakçaları Fettullah cemaatine övgüler düzerken reformist veya öze-dönüşçülerin istisnasız hepsi karşı durmuş, sansürlenmiştir. Sudan sepeplerle tutuklanıp hapis yatanı biliyorum. Bu zümrenin önde gelenlerinin geçmiş  yazılarında, videolarında bu tavrı açık seçik görebilirsin. Bu yazıda kimi itham ediyorsun bilmem ama reformistlerle taban tabana zıt bir tipi tarif ediyorsun. Yanıltıcı ama bazı ateistlerin yanlış intibasının ortaya çıkması yönünden faydalı olmuş.

  12. Genel kabul görmüş görüşlerin yanında başka bir görüşe dayalı bir yazı bu sitede olağanın üstünde, linç ve hakaret seviyesinde reaksiyon görüyor. Diyelim araştırma metodları zayıf, dayanaksız komplo teorilerin dayanıyor filan. Ama sanki forumda bunları en ağır hakaretlerle linç etmek üzere hazır kıta bekleyen görevliler varmış gibi bir his uyandırıyorsunuz. Ben de iki gün önce, genel görüşün dışında bir hipotezle başlık açtım. Şimdi bakıyorum da bana verilen tepkiler yumuşakmış.

  13. 13 hours ago, NotFound said:

    Diger dinlerin kitaplarinin tahrif edildigini rahatca soyleyebiliyorsun fakat ayni durustlugu kuran icin gosteremiyorsun. Kuranin orjinali yok, kiyas yapamadigin icin tahrif edilmedigini soyleyemezsin. Ayrica tahrif edildigi ile ilgili birkac hadis var asagida;

    Diğer dinlerin tahrif edilmemiş bir kitap "iddiası" bile yok. İslamda en azınan bu var. Başından beri anlatmaya çalıştığım şey bu. Daha da önemlisi ben bu hipotezde özel olaral İslam'ı savunmuyorum. X, Y dini olabilir. İslam tahrif edilmişse ne biliyim; hipotez bağlamında hayali bir din için konuşuyorum. Bunlara takılmayın. Acaba konuyu bilim forumunda mı açsaydım. (o zaman da "bunun neresi bilim" derdiniz)

    2 hours ago, democrossian said:

    Dayatma amacını aşan bir kelime olmuş, geri alıyorum. Diretme demek istemiştim, başta da öyle demiştim zaten, sonra dilim sürçmüş. Bayağı bir direttin ama bu Kuran'ı cahil çöl yağmacıları düzmedi, Allah gönderdi diye. Allah gönderdiğini kanıtlamaya çalıştığın argümanlar ise tamamen geçersiz yani, onları kabul etmemiz söz konusu olamaz. Daha ötesi var biliyorsun, Kuran kendisine karşı savaşanların ellerinin ayaklarının çaprazlama kesilmesini değil sadece, haça asılmalarını da önerir. Yani bunları nasıl çöl yağmacıları düzmedi de allah gönderdi yahu! Allah şimdi bu vahşi emirleri mi gönderdi? Bunları bir takım cahil yağmacı heriflerin düzdüğü çok açık.

    Kuranın nasıl oluştuğu hakkında akla yatan iki teori var. Biri demin senin dediğin gibi hristiyan bir takım elitlerin toplanarak yeni bir din oluşturması, İznik konsülü gibi. Aramice Kuran prototipler sanki bunu destekliyor. Biri de temporal lob epilepsi hastası birinin gördüğü halüsinasyonlar yüzünden ortaya çıkması. İkisi bir arada olabilir. İki sebep birbirini destekleyebilir. Daha sonra peygamber olduğunu iddia eden kişi menfaatini devam ettirmek için üstüne yazmış da olabilir. Ben bir mümin olarak bu kadarına inanmıyorum. ama olayın özünde bu tip şeyler olabilir. Başlıkta öne sürdüğüm iddia, (sahtekarlık dışında) çoğu ortaya çıkış teorisine uyumsuz değil.

    33 minutes ago, leonardo18 said:

    Ben o kadar karmaşık bir şey olabileceğine inanmıyorum. Tüm bunların daha basit bir açıklaması da olabilir. Hele tamamen teorik fiziğe girmişseniz.

    Bu o kadar karmaşık bir şey değil. Tek anlaşılması gereken, 3 boyut ötesi geometri; ortaokul çocuğu bile en azından anayabilir, müfredatta var mı, yoksa niye yok anlayamıyorum. Karmaşık sayıların karmaşık olduğunu kabul ediyorum. Ve Minkowski diagramı çok önemli, ufuk açıcı bir şey. Paralel evrenler böyle anlaşılır. En önemlisi de, ortaokuldan itibaren termodinamik ve entropi çocukların zihnine kazınmalı.

  14. 2 hours ago, democrossian said:

    Tıpkı yeni bir mezhep arayışında olan Yahudi din adamlarının Hristiyanlığın doğmasına neden oldukları gibi, yeni bir mezhep arayışında olan Hristiyan din adamlarının da düzenlediği bir takım proto, öncül Kuran diyebileceğimiz metinler illa ki vardı. Bunlar Kuran'ın oluşturulmasında illa ki kullanıldı. Bakın günümüzde ne kadar Hristiyanlık Avrupa dini olarak algılansa da tabii ki öyle değil. Hristiyanlık bir Arap dinidir. Ne zaman Araplar Yahudilere saldırmak istediler, yeni savaşçı bir din yaratma ihtiyacı duydular. Yoksa Hristiyandılar yani... Çok tanrıcılık öyle çok da yaygın değildi. Araplar hiç hristiyan olmamışlar gibi anlatılıyor, değil. Öyle olsa bugünkü Hristiyan Araplar olmazdı. Arapları atlayıp Hristiyanlık Habeşistan'a nasıl varacak? Bu pek olası bir şey değil.

    Yahudiliğin içinden hristiyanlığın çıkması; hristiyanlığın içinden İslam'ın çıkması çok mantıklı. Evrimi andırıyor. Bunu duymuştum. Daha çok araştırma yapacağım. Baştaki hipotezimle uyuşan uyuşmayan taraflarını şimdilik söyleyemiyorum.

  15. 1 hour ago, democrossian said:

    Yani biz ateistler tanrıya zaten inanmıyoruz, allaha inanmamız söz konusu olamaz. Kuran'ın Allahtan geldiğine inanmamız söz konusu olamaz. Ya bunu bir doğal karşılayacaksınız, bunların görüşü de bu diyeceksiniz, şaşırmayacak, üzülmeyecek, kızmayacak, öfkelenmeyeceksiniz. Herkesin bir görüşü olur, bizim allahın olmadığı şeklinde bir görüşümüz neden olmasın? Bizim görüşümüz bu! Bunu artık bir doğal karşılayın, korkmayın allaha inanmıyoruz diye gök çökmez, başınıza taş yağmaz! Bu hurafeleri bırakmanın zamanı geldi de geçti artık!

    Yahu ben de aynen bunları söylüyorum başından beri. Benim dayattığımı filan nereden çıkardınız. Otomatiğe bağlamış gidiyorsunuz. Başından beri dediğim aynen "bak şurası şöyle değil de böyle olsa nasıl olur?". Saldırgan ve dayatmacı olan sizsiniz. Geçmişten gelen bir refleksle. Ateistlerin başımın üstünde yeri var. Hatta ben de biraz ateist sayılırım, yani evrenin bir yerinde var olan veya maddi olarak müdahale eden bir Tanrı'nın varlığına inanmam. Ateistlerin varlığını değerli buluyorum. Aramızdaki hakaret dilini çok gereksiz buluyorum. Durup dururken saldırınca bazen art niyet arıyorum ama, bazen de toplumda azınlık olmanızdan doğan bir refleks olarak addediyorum.

  16. 8 minutes ago, democrossian said:

    Girme o zaman Kuran topuna arkadaş! Topa giriyorsun, yanlış giriyorsun ondan sonra faul yapıldı diye bağırıyorsun. Sen şimdi ateist forumda Kuran'ı savunacaksın, seni alkışlarla karşılayacağız! Bunu mu bekliyorsun!

    Ben de bu aşamalardan geçtiğim için biliyorum, hadisi kötüleyerek Kuranı övmekle islam kurtulur zannına ben de müslümken kapılmıştım. Ama bunları Müslümlere anlatabilirsin, bırakın bu hadisleri, Kurana sarılın diyebilirsin. Bize bu numaralar sökmez. Bunu anlaman lazım. Biz ateistiz. Bize ateistsiniz ama, şu nasıl oluyor bu nasıl olacak ateist olunca diye gelmiyorsunuz ki! Kuran bize sökmez. Kuranınızı bizim beş paraya saydığımız yok, bunu anlamıyor musunuz?

    Başlıktaki konuyla her nasılsa alakasız sorulara cevap vermeye tenezzül ederek hatayı ben yaptım. Başlıktaki ileri sürdüğüm fikir belli. Bunun Kuran'ın hak kitap, İslam'ın hak din olmasıyla elbette alakası var fakat asıl konu bambaşka. Bu hipotezde özellikle Kuran ve İslam ele alınmıyor. Onun yerine başka bir din de olabilirdi. Hipotezde belirtilen kalıplara uyduğu için ister istemez Kuran'dan bahsettim. Hipotezle ilgili konuşmak isterdim ve bu X kitabı, X dini olabilirdi. Evet, bundan sonra bu şekilde hipoteze teknik bir şekilde itiraz etmeyen eleştirileri dikkate almayacağım.

  17. 4 minutes ago, democrossian said:

    Benim aklıma tek bir şey geliyor, bunlar umutlarını kaybetmek istemiyorlar. Bir ateist çıkar da "Müslüm doğru söylüyor ama yahu!" der mi ki diye böyle ağızları açık bekliyorlar! Tek umutları bu!

    Bir ateist imana gelirse beleşten, cihat edip keyfimizim gıcırını bozmadan, oturduğumuz yerden yüz şehit sevabı alırız! Şimdi kim gidip işite mişite katılacak, post pahalı! Şurda çayımızı yudumlayarak bir ateisti imana bir getirebilirsek...

    Bunca soytarılığa ben başka bir açıklama getiremiyorum. Bir insan bu kadar gülünç olup gelip arabın zırvasını savunacağım diye türlü türlü gülünç şaklabanlıklar yapmaz yoksa!

    Benim amacım burada teolojik ve felsefi bir tartışma yapmaktı. Bence hipotezim epey güçlü olduğu için okuyucu gözünde itibarımı zedelemeye çalışıyorsun. Yok cihada katılmak için pabuç pahalıymış, buradan yüz şehit sevabıymış. yahu bunlar benim için düpedüz saçma sapan iftiralar. Başkası hakkında nasıl böyle kolay hüküm veriyorsun. Neysem neyim, deliyim, kaçığım tamam ama bu ne şimdi

  18. 5 minutes ago, democrossian said:

    Hayır benim aklım artık duruyor, bir cahil çöl yağmacısı cahil arapların düzdükleri saçma sapan bir dogma zırvasını savunacağım diye bu kadar şaklabanlık, soytarılık, palyaçoluk, hokkabazlık yapılır mı yahu! Akıl almaz bir şey, kal geliyor böyle yani, bu kadar salak insanlar da var mı diye...

    Elbette dört yılı aşkındır Ateistforuma ara ara giren biri olarak, bu ithamlara alışkınım. Konu üzerinden değil, ucuz bir şekilde kalıplara sığdırarak, itibarı hedef alarak yapılan eleştirilere bağışıkım.

  19. 5 minutes ago, Buzul said:

    İyi de benim bu çıkarımlarım hep,Kuran kaynaklı.Bu yargıları,kuralları,düzenlemeleri,yasakları Kurana dayandırıyorum,bunları Kurandan çıkarıyorum.Yemişim hadisini.Sizin gibi Kurancılar sanıyor ki,biz hadisleri,mezhepleri kabul etmezsek,elimizde yalnızca Kuran kalırsa İslam çok güzel bir dine dönüşür.Öyle birşey yok,çıkar onu aklından.Bir örnek vereyim.Buhari hadisinde dinden dönenleri öldürün yazar ya hani.Siz hadisleri kabul etmeyenler için,bundan daha beter bir yargı,islamın kitabı Kurandan çıkar.

    İslam devletinde,islamı,kuranı eleştirenler,fitne yaymak,hak düzeni bozmaya çalışmak,bozgunculuk yapmak gibi nedenlerle öldürülürler,elleri ayakları çaprazlama kesilir,çarmıha gerilir,maide 33 e göre.Yine aynı şekilde,dinden dönenlerin öldürülme nedeni de budur.Dinden dönenlerin çoğalarak,yandaşlar toplayarak islami düzeni yıkmasından korkulur çünkü.İslam devleti yöneticileri,bu olmasın diye olaya el atar ve fitneyi,bozgunculuğu ortadan kaldırırlar.

     Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azab vardır.Maide 33

    Bu arada maide 33 te geçen yusallebu sözcüğünün,çarmıha germek olduğunu biliyor muydun,ben bilmiyordum democrossiandan öğrendim.Bizim Türk Kuran anlamcıları asmak olarak çevirdiği bu sözcük,aslında çarmıha germekmiş,diğer dillere çarmıha germek olarak çevrilmiştir.Örnek azerice;

    Allaha və Peyğəmbərinə qarşı vuruşanların, yer üzündə fitnə-fəsad salmağa çalışanların cəzası ancaq öldürülmək, çarmıxa çəkilmək, ya da əl-ayaqlarının çarpazvari (sağ əllərilə sol ayaqlarını) kəsilməsi, yaxud da yaşadıqları yerdən sürgün olunmalıdırlar. Bu (cəza) onlar üçün dünyada bir rüsvayçılıqdır. Axirətdə isə onları böyük bir əzab gözləyir.Maide 33

    Ehli salib derler ya, "haç halkı, haçlı" demek. yusallibu da denildiği gibi haça germek olsa gerek, doğrudur, en azından ilk anlamı bu. Peki, ayetin başındaki "Allah ve peygambere karşı vuruşanlar" ibaresinin neresini anlamıyorsunuz. Elbette sonra gelen insanlar kendilerini Allah ve peygamberi temsil ettiği hezeyanına kapılacak (özellikle ayetlerle değil hadislerle hükmeden tiran devletleri) ve karşı koyan, eleştirenlere, işlerine gelen bu ayeti uygulayacaklardır. Dediğim gibi, Kuran, kendi içinde tutarlı ele alındığında ne kadar düzenli ve kompleks bir yapı da olsa, sıradan insanların elinde dışarı entropi yayıyor. Bunun çaresi, Allah'ı Peygamberi temsil ettiğini söyleyen hezeyanlıların aslında kafir olduğuna insanları ikna etmek; akıl yoluyla, kanıtlayarak.

  20. 14 minutes ago, Buzul said:

    Yahu arkadaşım siz bu yüzeysellikle,sığlıkla nasıl yaşıyorsunuz bilmem ki.Zina yapan sopalanır da,zinaya neden olan eylemler,uygulamalar ortadan kaldırılmaz mı,önlemler alınmaz mı sanıyorsunuz, islamın egemen olduğu bir devlette,düzende,toplumda.Zina yapan sopalanır,ama ben sinemaya giderim,amerikalıların kadınlı,erkekli rol yaptıkları filmlere bakarım,kız ve erkek arkadaşlarımla,bir kafede oturur,çay,kahve içerim,konuşurum,sevdiğim kadın sanatçının konserine giderim,akşam da gelir eve,kadınlı erkekli rol yapılan en sevdiğim diziyi izlerim.İşte islam buna izin vermez.İslam zina yapanı sopalatır,ama zinaya,günaha neden olan eylemleri de,ortadan kaldırır.İşte islam böyle bir düzen kurmak ister.Dediğim gibi bunu anlamak için,kutsal uyuşturucu bağımlılığından kurtulup,beyni özgür bırakmak gerekir,islam devletini kafanda kurup,derinlemesine düşünmek gerekir.Kutsal uyuşturucu bağımlısı,gerçek islam bu değilci,ne yardan,ne serden geçerimci,sığ,yüzeysel kişilikler bunu anlayamazlar.

    Kuran'da zinaya bilmemneye giden yolları tıkamak, yasaklamak gibi şeyler yok. Tam tersine Kuran'da Allahın helal kıldığı güzel ve temiz şeyleri yasak (haram) etmenin suç olduğu bildiriliyor. "onlar ziyana uğramışlardır; sınırı aşanlardır". buna benzer çok ayet var.

  21. 2 minutes ago, Buzul said:

    Bir örnek daha vereyim.Ölümsüzler,Titanların savaşı,Herkül,Thor gibi mitolojik ögeler içeren filmleri hepiniz bilirsiniz.Bu tür filmleri islamın egemen olduğu bir düzende çekebilir misiniz.Nah çekersiniz,öyle bir ortam bulamazsınız da,hadi çekmeye başladınız diyelim.Bunun bilgisini alan,islam devleti yöneticileri,hemen kafanıza çökülmesi yönünde bir buyruk verir.Sizleri de Allaha şirk koşmaktan,hak düzeni bozmaya çalışmaktan,fitne çıkarmaktan,müslümanların aklını bulandırmaya çalışmaktan dolayı bir güzel çarmıha gererler,ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keserler,ibret olsun diye.Diğer insanlara da,bu tür işlere kalkışmayın,yoksa sonunuz böyle olur diye sizin kıyımınız üzerinden gözdağı,korku verilir.

    Tamamen farklı bir düzlemde tartışıyoruz,  uzaktan birbirimize bağırıyoruz. Bu bahsettiğin İslam devleti denen şey zulüm ve küfür devletidir. Tiranlıktır. Daha ne diyim..

  22. Quote

    İslam devletini kafasında kurmayanlar,kafalarındaki islam devletinde yaşamayanlar,o devleti yönetmeyenler,bize gelip burda islamı anlatıyor.İslamı anlamanın yolu budur.İslamın egemen olduğu düzeni,beyninde kuracaksın,derinlemesine düşüneceksin,islam bir yere egemen olursa orda ne gibi değişimler olur diye kendine soracaksın,gerçek islam bu değil diyip işin içinden çıkmayacaksın.

    İslam devleti diye bir şey yok. Varsa islam (barış) devleti var. Bu Kuran'da Tanrı'nın bizim için onayladığı bir ideal. Kurandaki hükümlerle hükmetmeyenler kafirdir ibaresi; en çok Kurandaki ayetler yerine üzerine bindirdikleri yüzlerce hadisle hükmedenler için söylenmiş olsa geerek. Ayette tevratı bozan veya onun özüyle hükmetmeyen yahudilerden bahsediyor. Aynı şekilde Kuran'ın aslı bozulmamış olsa da, hükmedilen şey Allah'ın indirdikleri değil, başka bir şey. Şeriat diye gördüğümüz şey. Şimdi, şeriatçılar seküler bir hukukla hükmetmek üzerine bu ayeti hatırlatırlar. Fakat asıl kendileri indirilenle hükmetmiyor. Sekülerler en azından Allah'ın indirdiği akılla hükmediyor; doğru ve yanlış tarafları olsa da... Şeriatçılar, indirilenler üzerine tiran devletlerin ısmarladığı hadislerle inşa edilmiş, Allah'la ve Muhammed'le korkutulan,  uydurma, baskıcı bir hukukla hükmediyorlar. Aynı ayette bahseden o zamanın yahudileri gibi.

×
×
  • Yeni Oluştur...