Jump to content

@stur

Üyeliği Sonlandırılmış Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    589
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne @stur kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 1929 krizi o dönem türkiye'ye ne kadar etkileyebilir ki? doğru dürüst ekonomi bile yok. bence 6 ok denilen karma prensipler o dönem türkiye'sinde liberal ekonomi ve toplumsal düzenin kurulma sürecine yönelik bazı basit reformlar. muhaliflerinizin, eşyanın doğası gereği başarılı olmaları sıfır ihtimal, akp'nin liberal dönüşümü de garanti.

    Ama o dönem çerçevesinde aykırı bir durum olduğunu sanmıyorum. Yani senin açından gayet savunulabilir türden bir durum. Ben eskiden kemalist diktatörlüğü faşist olarak görürdüm. ama faşizmin ardında mali-sermaye olması gerektiğini anlayınca, o dönemde türkiye ekonomisinde böyle mali-sermaye kuruluşlarının olmaması, ülkenin işgalden çıktığı felan gözönüne alınınca kemalist hükümetin aslında devlet eliyle oluşturulmuş burokratik-burjuvazinin tepeden inme diktatoryası olduğunu anladım. bu diktatorya biçimsel olarak faşist gibi görünmesine rağmen, özde liberalizmin frank usulü olan aşağıdan yukarıda tarzının aksine yukarıdan aşağıya yapılmış türüdür. bu nedenle totaliter, devletçi, milliyetçi ve faşizan gibi görünmektedir.

    Günümüz kemalistleri, artık mali-sermaye'ye dayandığından savundukları atatürkçülük ideolojisi faşisttir. o ayrı bir mesele.

    1929 krizi Türkiye'yi ekonomik anlamda ne kadar etkilemiştir tam olarak bilmiyorum, çok etkilediğini ben de sanmıyorum. Ama ülke yöneten insanlar diğer ülkelerdeki, büyük ekonomilerdeki gelişmeleri takip ediyorlar, bazı modelleri görüp beğeniyorlar ve benimsiyorlar. Buhrandan sonra devletçilik moda oldu, o benimsendi. Bunda da bir sorun yok, devletçilikten fayda gören ülkeler var, dönem dönem oldukça devletçi ekonomi politikaları izleyen gelişmiş ülkeler var, sorun olan sistemin esneklikten yoksun olması, bir ekonomi politikasının "ok" hâline gelmesi. İngiltere Attlee dönemini de, Thatcher dönemini de yaşadı mesela, zira sistem o dinamizme ve esnekliğe izin veriyordu.

    Atatürk Türkiyesi otoriterdi ama totaliter değildi, faşist örneklerle örtüştüğü noktalar da var ayrıştığı noktalar da var. Sınıflandırmalarda çok yüzeysel olmamak lazım.

  2. e yani naziler kellemi daha rahat uçururlardı herhalde :)

    Burjuvaziymiş, proleteryaymış büyük oranda hede hödö bunlar Suicide kardeşim. :D Bakacaksın işte, dünyanın hangi ülkesi yaşamak için daha iyi, ve ne sebepten ötürü diye bakacaksın. Mahkemeleri adil mi, fikrini ifade ettin diye başına iş açılıyor mu, iyi bir yaşam standardına ulaşman zor mu, suç oranı nasıl, sosyal güvenlik nasıl, sağlık hizmeti nasıl, ulaşımı nasıl, kültürü nasıl vs. vs. Dünyada nerelerin yaşanılası yerler olduğu az çok belli, mesele gelişmekte olan ülkeler için nasıl o doğrultuda ilerlenir, zaten ileride olanlar için de başka hangi iyiletirmeler yapılabilir.

  3. iyi de astur. mustafa kemal zaten devletçiliği, yeni kurulan cumhuriyette cılız olan kapitalizmi güçlendirmek amacıyla geçici bir politika olarak uyguladı. yani önce devlet elinde bir devlet kapitalizmi yaratılacak, sonra bunlar özel kuruluşlara yavaş yavaş devredilecek, hisselerine vs. katılacaktı. yani atatürk bu politikayı zaten o dönemin koşullarına geçici olarak uygulattı. amaç türkiye kapitalizmini canlandırmaktı.

    kendi esas görüşü ise izmir iktisat kongresinde "serbest teşebbüs ve piyasa" olarak tanımlamıştır. ülke tamamen onun bahsettiği çizgide gelişti ve belki de AKP hükümetinin politikalarını yaşasa bizzat alkışlayacak kişiydi.

    şimdi senin, kemalizmle görüşlerin arasında bir tezat yok zaten, niye eleştiriyorsun(uz) ki? onların sizi eleştirmesini dini anlamda anlayabilirim. sebebi laiklik gidecek, şeriat gelecek, kellemiz uçacak korkusu. ama güya aklı başında olan sizlere ne demeli?

    1929 buhranından sonra değişiyor onlar, zaten 6 ok olayı da 30'larda ilan ediliyor, daha sonra anayasaya giriyor falan.

    Kemalizmle görüşlerim arasında tezatlar var, ben ülkemin gelişmiş, çoğulcu bir liberal demokrasi olmasını istiyorum, o da Kemalizmle olmaz.

  4. mühim olmak, kemalizmi ya da liberalizmi eleştirmek değil. kapitalizmi eleştirmektir. :) bunu yapmayan herkes zaten burjuvazinin egemenliğini kabul ediyor demektir. aralarındaki ayrım çokta manidar sayılmaz yani :) ister nazi diktatoryası kurun, ister hollanda'dan da uçta liberal demokrasi. benim için bir şey farketmiyor. her ikisinde de egemen sınıf burjuvazi.

    Hangisinde yaşamak isterdin Suicide, onu bir de hele. :)

  5. Olumsuz bulmuyorum elbette, aksine destekliyorum.Ama bir liberal bunlardan başka hiç birşey yazmassa,söylemesse o işte bir bit yeniği ararım.Ahmet Altan'ı fazlasıyla takip ettiğini biliyorum.Ahmet Altan bu saydığım konular dışında , askeri ve kemalistleri yerden yere vurmaktan başka ne yapıyor? Dokunulmazlıkların kaldırılmasını, %10 barajının düşürlmesini,asgari ücret ve yoksulluk sınırı arasında ki uçurumu, işsizliği kaç yazısında yazmıştır?Sanki bu 3 sorun çözülse Türkiye olcak dünyanın en ileri demokrasisine sahip ülke.Sürekli öyle yazılar yazıyor.

    Ahmet Altan ekonomi konusunda çok yazmıyor, zaten bahsettiğin konuya değinen ekonomi yazarları var Taraf'ta, ama yeri geldiğinde hükümeti eleştiriyor, ve Taraf gazetesi seçim barajını falan da sık sık eleştiriyor.

    http://www.taraf.com.tr/haber/secim-baraji-indirilmeli.htm

    http://www.taraf.com.tr/ahmet-altan/makale-erdogan-in-anlamadigi.htm

    http://www.taraf.com.tr/ahmet-altan/makale-basbakan-ve-cifte-standart.htm

    vs.

    Adamın anlatmak istediği Türkiye'nin sorunlarının saydığın 3 sorundan ibaret olduğu değil, bunların bu sorunları çözecek bir zihniyet değişimi ile çözülebileceği. Bu 3 sorun sadece simge, bunları çözecek irade ortaya çıkarsa diğer sorunları çözme işine de girilecektir.

    Mesela neden Atatürkçü düşünce ile yönetilemez?Merak ediyorum bunları?Ne gibi zararlar verir bu ülkeye Atatürkçü düşünce?

    Atatürk'ün eleştirilmemesi gerektiğini söylemiyorum.Elbette eleştirilr.Ama liberaller maksat eleştirmek olsun diye eleştiriyor.Dişe dokunur bir eleştri oldu mu ki bugüne kadar?

    Dişe dokunur çok sayıda eleştiri var bence, hatta Atatürk dönemini konu alan pek çok akademik yayında hiç duymadığın pek çok şeye rastlayabilirsin.

    Atatürkçü düşünce ile Türkiye neden yönetilemez demişsin, kısaca anlatayım. Türkiye'de etnik, dini, kültürel azınlıklar konusunda ciddi sıkıntılar var. Atatürk dönemi örnek alınarak bu sorunların çözülemeyeceği benim için son derece açık. Ülkedeki çeşitliliği yok sayarak bu sorunlar çözülemez. Ekonomi desen devletçilik ile 21. yüzyılda ekonomi yürümez. Demokrasi desen, basın özgürlüğü desen, üniversite özgürlüğü desen, sivil toplum desen vs. bunların hiçbiri de Atatürk döneminde olan şeyler değil. Hangi alanda yol gösterecek bize Atatürk, Atatürkçülük? Nasıl rehber olacak?

    Geçmiş hakkında konuşurken bugünün değerleri ile yargılama yapmak çok da doğru değil, Atatürk'ün yönetiminin de dönemi için normal sayılabileceğini düşünüyorum, o dönemin dünyasındaki siyasi atmosfer, baskın olan düşünceler vs. belli neticede. Ama 2010 yılında 1920'lere 30'lara dönmenin anlamı yok.

  6. Türk liberallerinin ekseriyetle şeriatçılarla aynı isteklerde bulunması, Türkiye'de liberalizmin ne kadar "ilerici" olduğunun ufak bir göstergesi olabilir.Daha da kötüsü Türk liberalleri iktidar yalakalığını çokça zaman yapmaktadır.Bugün kü liberal abilerimiz ise kendilerini 3-4 ana maddede birleştiriyor.Nedir bunlar? Kürt meselesi,türban,alevililer ibadetlerini serbestçe yapabilsin bi kaç tane daha.Bunları söyleyebiliyorsan liberaller tarafından müthiş destek alırsın.

    Şeriatçılarla türban yasağı konusunda uyuşuyor liberaller evet, başka?

    Kürtlerin, türbanlıların, Alevilerin haklarının verilmesi gibi şeylerde olumsuz bulduğun nedir?

    Ha birde Kemalist olmaman lazım tabii ki.Atatürk'ü her zaman eleştirebilmelisin.Ne konu olursa olsun farketmez yeter ki eleştir.

    Kemalizm ile 21. yüzyıl Türkiye'si yönetilemez, o oldukça bariz. Atatürk'ün neden eleştirilmemesi gerektiğini ise anlayamıyorum.

  7. bu dediklerin kısmen doğru..sen negatif ele alıp yorumladın ama...sonuçta fener patrikliğinin siyasi kimliğinin olmadığını iddia etmek,onların da yunan milliyetçiliği yapmadığını iddia etmek tuhaf.yani senin türk patrikliğini böyle suçlaman, bu demek oluyor..

    Fener Patrikhanesi'nin istediği kadar siyasi kimliği olsun, istediği kadar da Yunan milliyetçiliği yapsın; korumasız bir azınlığın mallarını yağmalayan bir aile şirketi görüntüsü veren Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi gibi bir durumu var mı Fener Patrikhanesi'nin? Hem olsa da bu "bizim" patrikhaneyi aklar mı?

  8. aslında hiç bir şeyin tadı kalmadı astur. bende beynimin eski arşivlerinden bir şeyler alıp buraya yazıyorum, o anki aklımda cereyan eden fikirleri değil. fikir diye bir şey kalmadı çünkü, fikirleri geliştiriyorsunuz sonra pratik geliyor kapınıza dayanıyor. siz eyleme geçemeyince bu fikirlerde beyninizdeki canlılığını yitiriyorlar. eskiden büyük hararetle okuduğum marksist ve leninist klasikler şimdi bana sıradan birer piyasa kitabı gibi görünüyor nedense.

    Demek ki okuduğun kaynakları biraz yenilemen, çeşitlendirmen lazım Suicide. Pratik ile uyuşmayan fikir de yanlıştır, gerçekliğin sınavından geçememiştir; bırakacaksın. Bazıları fikir değiştirmeye içkin olumsuz bir şey olduğunu düşünüyorlar, fikir değiştirenleri de akıllarınca aşağılıyorlar ama bence asıl sorunlu olan yanlış olduğu görülen düşüncelerde ısrar etmektir. Ben savunduğum düşünceleri sınama adına gerek burada, gerek de günlük yaşantımda insanlarla pek çok konuyu tartışıyorum, ve olabildiğince fazla kaynağı takip etmeye çalışıyorum. Zaman zaman da bir dönem savunduğum düşünceleri revize veya terk etmem gerekebiliyor.

  9. Al işte bir beyinsiz liboş..

    1/ Deicide bir otoritemidir ki onun yazdıklarına tapıyor, durup durup getiriyorsun? Bizim de deicide'nin yazılarına taptığımız şeklinde bir salaklığa ne zaman kapıldın?

    2/ Yukarıda Topgepi'nin de dediği gibi, Deicide'ye sorsan orada ne yazdığını kendisi de açıklayamaz. Peki o cümleden sen nasıl bir anlam çıkardın?

    Deicide bu forumun en kaliteli, en bilgili üyelerinden biridir; forumda onu tanıyacak kadar eski olan herkes de bunu bilir. Hem yönetici hem de yazar olarak sen ve senin gibilerin olamadığı ve asla olamayacağı her şeydir Deicide.

    Senden Deicide'ın yazılarına tapmanı falan beklemiyorum elbette, ilgi alanına giren konulara ilişkin yazdığı yazıları anlayabileceğini bile düşünmüyorum. Yazılarını anlayabilen adamdan zaten ne Allah'a, ne Ulu Manitu'ya, ne de başkasına tapmasını beklerim zaten.

    Deicide'ın ne yazdığını da Suicide anlamış:

    faşist diktatörlük rejimlerinde devletçilik göze çarpar. bu devletçilik ekonomik anlamda devletçilik değildir, siyasi anlamda devletçilik ve milliyetçiliktir. Deicide'ın orada bahsettiği de tamamen budur. Kısacası demek istiyor ki, "liberalizme liboş diye saldıranların hepsi faşisttir."

    Deicide'ın daha zarif bir biçimde ifade ettiği şey yaklaşık olarak budur.

  10. ama deicide orada liberalizmi savunmuyor. siyasi alanda liberalizmi eleştirip, ekonomik anlamda liberalizmi eleştirmeyenleri eleştiriyor. yani marksist açıdan yaklaşıyor.

    -----

    bir de ünlü bir söz var; "bir liberal gölgesinden faydalanamadığı ağacı keser" diye. bunu da eklemek lazım aslında.

    Mesele Deicide'ın liberalizmi savunması değil; Türkiye'de kendini liberalizmin karşısında konumlandıranların daha neyi eleştirdiklerini, kendilerini neye karşı konumlandırdıklarını bilmemeleri konusundaki tespiti mesele.

  11. Liberalizmin iki yönü var: özel teşebbüs özgürlüğü ve bireysel ve siyasi özgürlük. Biraz didiklendiğinde, liberalizm karşıtlarının, liberalleri liboş diye küçücük akıllarıyla aşağılamaya kalkışanların bunlardan birincisine değil, ikincisine karşı oldukları gün gibi ortaya çıkar. Bu da falanjizm denen gericiliktir. Türkiye'de bunun adı ise, devletçilik..

  12. neden paşam??türkün ortodox olmaya hakkı yok mu??

    Mesele Türklerin Ortodoks olma hakları yok meselesi değil queen, bahsi geçen patrikhanenin tarihsel gelişimi konusunda biraz bilgi verirsem neyi sorun olarak gördüğümü anlayacağını sanıyorum.

    Anadolu'da senin büyük ihtimalle Papa-Eftim olarak tanıdığın Pavlos Karahisaridis diye bir Ortodoks papaz var, ve bu adam Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunanlılara karşı Türk tarafını destekliyor. Bu adamın görevi Anadolu'da yaşayan Karamanlıların, yani Türkçe konuşan Ortodoks nüfusun Türklere sadık kalmasını ve Türklerin Ortodoks bir kolu olmalarını sağlamak. Yunanlılar 1922'de yenildikten sonra "Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi"ni kuruyor ve çabalarını yoğunlaştırıyor, ama mübadele adamın planlarını altüst ediyor. Mübadeledeki kriter din olduğu için destekçisi yapmayı planladığı Anadolu Ortodoksları Yunanistan'a yollanıyor. Papa-Eftim ise Bakanlar Kurulu kararıyla mübadeleden muaf tutuluyor. Adam daha sonra İstanbul'a yerleşiyor ve Ekümenik Patrik olup Patrikhane'yi ele geçirmeye ve Türkleştirmeye çalışıyor. İstanbul'da kalan mübadeleden muaf tutulan Karamanlıların desteğini almaya falan da çalışıyor ama bunlarda da başarılı olmuyor. Yani tüm amacı olan Türkçe konuşan Ortodoksları Türk milliyetçiğine katma projesi hüsranla sonuçlanıyor.

    Ama devlet desteği arkasında olduğu için bugün İstanbul Karaköy'de bulunan dört Ortodoks kilisesini zengin vakıfları ile birlikte ele geçiriyor, Zeki Erenerol diye de bir Türk adı ediniyor. Ailesi dışında neredeyse hiç kimsenin katılmadığı ve sadece Türk devletinin tanıdığı cemaati bu sayede epeyce zenginleşiyor. Sorun olan da işte bu; uydurma, cemaati olmayan bir Patrikhane kurup devlet desteği ile azınlıkların mallarına, ibadethanelerine el koymuş adam. Bu adama bir de İstiklâl Madalyası veriyorlar... 1968'de ölüyor, aşırı sağ akımlarla ilişkisini ve fason patrikhanesini de çocuk ve torunları devam ettiriyor.

  13. yahu jadı ben zaten gittim kiliselere falan..ama tam olarak kimseye güvenemezsin.ben belgelere göre konuştum linki bulamıyorum getiririm bulursam.benim şeyimde dğeil yahu isteyen istediğini yaysın ben liberalim diyenlerden daah liberelim bu konularda.beni ilgilendiren kısmı ajanlık faaliyetleri yapıyorlar mı.hatırlarsanız türk ortodox patrikliği sözcüsü sevgi erenerol bunların .iipliğini pazara çıkarmıştı sonuçta din kardeşleri o insanlar durduk yerde nedne iftira atsın kadın bizzat içlerinde yaşayan biri

    Bu Türk Ortodoks Patrikliği olayı da Türkiye için bir utanç kaynağı olması gereken bir şey aslında. Büyük rezalet gerçekten. Erenerol'un Ergenekoncunun ağababası olması da tarihi perspektiften bakıldığında şaşılacak bir şey değil.

  14. http://www.solyayinlari.com/solkit/s/ikft.html

    hollanda ile ilgili içindekiler bölümünde var (en sonda). ama kitabın hepsi yayınlanmış değil.

    Hani bahsi geçen bölümü okumadan bir şey diyemem de bana uçuk bir iddia gibi geldi, Hollanda'da kapitalizm lâfı 17. yüzyılda bir geçiyor diye biliyorum ama "16. yüzyılda Hollanda'da kapitalizm vardı" deenmesi benim alarmı çaldırdı.

  15. Bildiğin ağaç yahu.Erak ağacıydı galiba.Bizim de din öğretmenimiz sınıfa getirip gösterirdi hep ve bizi teşvik ederdi yahudi malı diş macunları yerine ata yadigarı bu ağacı kullanın diye :D

    Müslüman ağaç dişler, dişçi kazanır, dişçi eve giderken sebze meyve alır, manav kazanır. Ürünü yetiştiren köylü kazanır, ülke kazanır! Isırın, dişleyin, ekonomiye can verin.:D

  16. İnançsızlık, insan fıtratına uygun değildir. Buna binaen, gerçek anlamda ateist yoktur. Bunun olduğuna, kimse beni inandıramaz.

    Olay, inanmamak değil, kabüllenmemektir. Reddetmektir.

    Bu da bambaşka bir zırvadır. İnsan fıtratı diye bir şey yoktur, ateist diye bir şey de vardır.

  17. Ben çocukken din hocası özendirmişti. Misvak mıydı neydi. Gördüğümde çok istemiştim ama hatırlamıyorum aldım mı almadım mı..

    Colgate'in misvaklı bir diş macunu var, bir arkadaş kullanıyordu, görünce kafa bulmuştum ama denedim tadı baya güzeldi. Misvak olayının kendi nasıl bilmiyorum ama denemedim.

  18. Herkesin cumhuriyet bayramı kutlu olsun. Hayırlara vesile olmasını dilerim :D.

    +1

    Keşke hava güzel olsaydı da güzel lazer, havai fişek şovu falan yapılsaydı yine bir de. Geçen seneki güzeldi.

×
×
  • Yeni Oluştur...