Jump to content

@stur

Üyeliği Sonlandırılmış Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    589
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne @stur kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Laik demokratik sistemin nasil olmasi gerektigini bilmeden sallayip üfürme!Yurt disina cik bak bakalim laik demokratik sistemler nasil calisiyormus? Hem bilmez, hemde desteksiz sallar.

    Mertce yazin...Nasil bir sistemde yasamak istiyorsunuz? Aga babalariniz gibi kivirip calkalamaktan baska bir halt bilmiyorsunuz.

    Yasamak istediginiz sistemi, yani oyanamak istenilen oyunun kurallarini hele bir koyalim...

    Kurali olmayan oyun oynanir mi?

    Ne kadar cok seviyorsunuz, görmediginiz bilmediginiz konularda üfürüp sallamayi...

    Not:BAAL kardesim bir ileti önceki yazi icin yazilmisti...

    Laik demokratik sistemlerin nasıl çalıştığını gayet iyi biliyorum, merak etme cigi. Hem bu konularda eğitim aldım, hem de gelişmiş liberal demokrasiler olarak sınıflandırılan pek çok ülkeyi ziyaret etme imkânım oldu.

    Yaşamak istediğim sistemde ne midir? Fikir ve ifade özgürlüğünün güçlü biçimde korunduğu(şiddete çağrı, hedef gösterme vb. istisnalar dışında elbette), Kürtlerin dillerini öğrenebildikleri, Alevilerin cemevlerinin tanındığı, zorunlu din dersi diye bir şeyin olmadığı, devletin yetişkin insanların kılık kıyafetine karışmadığı, hem dinlerin hem de Atatürk'ün eleştirilebildiği falan bir sistem istiyorum.

  2. Buradaki bazı arkadaşlar sanıyorlar ki bu türban yasağı ellerindeki bir koz, pazarlık aracı olarak kullanılabilecek bir şey; alakası yok. "Asıl bizim özgürlüklerimiz kısıtlanıyor, pis dincilerin hakkına mı bakacağız" gibi bir yaklaşım görüyorum. Bunu söyleyen insanların temsilcileri sayabileceğimiz kesimler artık devleti kontrol etmiyorlar, yani kime ne hak verilebilir gibi konularda karar artık onların değil. Çoğunluk desen değiller, çoğunluk desteğini de bu kafa yapısıyla kazanmaları zor gibi gözüküyor. Güçlü değil haklı olabilirsin, ama onun için de tutarlı olman gerekir. Kendi hayat tarzına, giyimine vesairesine özgürlük isteyen bir topluluk aynı şekilde diğer insanların hayat tarzlarına da saygılı olmalıdır. Tutarlı olacaksın ki haklı olabileceksin, kendini savunabileceksin. Üniversite eğitimi alan genç yetişkinlerin giyimine kuşamına karışan, bildiğim kadarıyla üniversitelerde dünyada emsali bulunmayan, halk nezdinde destek görmeyen, 90'ların ikinci yarısından itibaren yaygın biçimde uygulanmaya başlayan bu yasağı laikliğin vazgeçilmezi olarak göstermek ve savunmak bana son derece anlamsız gözüküyor.

  3. Söylediklerinde hiçbir mantığın izi okunmuyor. Kılık kıyafet devriminin, Atatürk'ün en önemli atılımı olduğunu da bilmiyor veya anlayamıyorsun. Ayrıca, bu devrimin zor ile kabul ettirilmediğini bilmeden konuşmakla da hiç olmayacak gafların altına imza atıyorsun. Dincilerin ağzından konuşmaktır seninki.

    Atatürk'ün en önemli atılımı kılık kıyafet inkılabı mıymış? Yok artık. Bence en gereksizi. Fes yerine şapka giyince bir anda çağdaş mı olunuyormuş? Vay be.

    Türbanın siyasi simge olmasını sakınca olarak görmeyenler, yarın türbanlı bir hakim karşısında onun tarafsızlığına nasıl güvenecek.Velev ki siyasi bir suçtan tutuklandı ve karşısında türbanlı hakim.Al sana siyasi simge.

    Türbanlı bir kadın başı açık bir hâkimin karşısına çıkınca aynısı olmuyor mu? O nasıl güvenecek tarafsızlığına?

    Bu argümanların iki tarafı da keskin, benden söylemesi.

  4. M. Ali Erbil denilen şımarık pislik çok ucuz kurtuldu aslında.

    O lafı ettikten sonra yargılanıp hapse atılması gerekirdi.

    Türbana özgürlük diye tutturan aydınlarımız bu konuda nedense tek kelime etmiyorlar.

    Bunlar gibi aydın olmaz olsun!

    Köküne kibrit suyu!

    Adamın yaptığı bence de ayıp, zaten işine son da verdiler, ama hapse atılmasını gerektirecek bir durum olduğunu sanmıyorum.

  5. Astur, üniversiteler kıyafetlere yasak getirilecek yerler değildir, bu konuda bende yasağa karşıyım. Ama Türkiye'nin şu anki gidişi hiç iyi değil, bunu nasıl göremiyorsunuz anlamıyorum

    Ben şahsen birkaç önemli alanda oldukça olumlu gelişmeler görüyorum. Ekonomi eskisine göre çok daha sağlam ve stabil, gelecekte epeyce ekonomik büyüme bekleniyor; Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olan Kürt sorununun çözülme ihtimâli şu anda belki de hiç olmadığı kadar yüksek, askeri vesayet çok büyük oranda kırılmış durumda vs.

    Basın ve ifade özgürlüğü gibi birkaç alanda ise olumsuz şeyler yaşanıyor, bunlardan elbette rahatsızım, ama Türkiye bu konularda hiçbir zaman iyi olmadı, ülkenin insan hakları sicili falan malum. Karakolda işkence gibi rezaletlerin önünün alınması falan iyi, ama Ergenekon gibi davalardaki hukuk rezaletleri kötü.

    Ülkenin iyiye gittiği, yerinde saydığı, ve de gerilediği alanlar var. "Overall"da iyiye gidiliyor gibime geliyor ama.

  6. Belkide rakip et firmasını destekliyorlardır. Çünkü Ahmet Altan o yazısında Maret diye marka ismi veriyor.

    Mesele sadece Maret meselesi değil, birçok firma hakkındaydı o haber, ilgili bakanlığın araştırmasında da haberin doğru olduğu ortaya çıktı. Numuneler alındı, bakteriler bulundu, halk olan bitenden haberdar oldu.

    Hangi rakip firmayı destekliyor olabilir ki Altan? Öyle de olabilir, böyle de olabilir diye yüz çeşit komplo teorisi yazılabilir elbette de var mı bu iddianıza işaret eden bir şey?

    Büyük şirketleri tam olarak karşılarına aldıklarını nereden biliyorsun? Amaç gerçekten o mu yoksa başka bir şey mi bunu zaman gösterecek. Örneğin istenilen gıda ile ilgili bazı yasaların değişmesi ve aslında tam büyük şirketlerin istediği türden düzenlemesinin yapılmasını savunmakta olabilir. Yani sağ gösterip sol vurmak diyoruz buna.

    Bu iddialarının herhangi bir dayanak noktası var mı acaba? Mantıksal olarak imkânlı olan her şeyi ciddiye alacak hâlimiz yok neticede.

    Büyük şirket falan diyorsun ama Taraf TÜSİAD'a da geçiriyor habire, onu hangi komplo teorisi ile açıklayacaksın?

    Bu arada bugün okulda 3 tane falan türbanlı gördüm; laiklik elden gitti, şeriat da geldi galiba :D

  7. Valla Asimov senin yazında da, verdiğin linkteki yazıda da savunulan düşünceler liberal ya da liboş diye adlandırdığınız adamların küresel kapitalizmin oyunları için kullandığı maaşlı elemanları olduğu, ve "market fundamentalism" gibisinden bir şeyleri savundukları falan yönünde düşünceler. Adamları seversin sevmezsin, görüşlerini benimsersin benimsemezsin falan ayrı konu, ama bu adamları az çok tanıyan, biraz Taraf gazetesi okumuş bir insan bunun aslının olmadığını görür. Basit bir örnek vermek gerekirse kapitalizmin hizmetinde falan dediğiniz adamlar niye virüslü et skandalının üstüne gidip büyük şirketleri karşılarına alıyorlar, AB'deki gibi daha sıkı devlet regülasyonunu falan talep ediyorlar? Desteksiz sallayanın kim olduğu açık bence.

  8. liberalliği antimilitarizme eşitledikten sonra sosyalizmi de ona eşitlemişsiniz ya ben de artık bir şey demiyorum. bu sosyalistlere de kömüş mü diyeceğimiz (aralarında ''ütopyacı sosyalistler'' varsa ben bilmem )? Dinin ılımısı afyon olmuyor mu mesela? Dozunda olunca bünyeye iyi mi geliyor? Ya şu sizin liberal ve sosyalistlerin bir gün de dincilerin kadrolaşmaları hakkında kalem oynattıklarını görsek nasıl olur?

    Liberalliği ne antimilitarizme ne de sosyalizme eşitledim, yanlışın var chill pill, yazılanları bir tur daha oku istersen. Sadece genel olarak "liboş" diye adlandırdıkları, ve de tüm dertlerinin serbest piyasanın engelsiz işlemesi olduğu iddia edilen insanların önemli bir kısmının ekonomik konularda klasik liberal çizgide olmaığının falan altını çiziyorum.

    Bu sosyalistlere nasıl bir ad vereceğin sana kalmış. Bu adamlar ortodoks Marksistler gibi dini hayatın her alanından devlet eliyle silme taraftarı değiller mesela, evet.

    Her gün o konuları yazan bir sürü adam var zaten, dinciler şöyle yaptı dinciler böyle yaptı gibisinden, bırakın diğerleri de onların elleşemediği askeri vesayet, Kürt sorunu gibi konulara el atsınlar.

    Nickin süpermiş bir de. :D

  9. Liberaller için 'şeriat' gelse de farketmez, gelmese de farketmez; adamlar için çok da 'tın' değil yani. Yeter ki 'piyasa ekonomisi' olsun, cepler dolsun, babalar gibi satış olsun. Olay budur, özgürlük lafı filan bu işin makyaj ve süs kısmıdır ve bunun içinde 'türban' dan daha iyi şey bulunulamaz. Yani ABD'nin Irak'ta 'demokrasiyi' savunması gibi bir şeydir burada özgürlük sözü. Yani masaldır, süstür, aksesuardır, gösteridir. Tabii yerseniz, kime yönelik bir oyun bu, çaylaklara, cahil halka vb. onu da anlayın artık.

    Şu yazı biraz daha konuyu açabilir:

    http://www.birgun.net/politics_index.php?news_code=1286784763&day=11&month=10&year=2010

    Göbeğini karşıyan cahil adamları falan kandırabiliyoruz ama sizleri kandıramıyorsunuz, hemencecik yakalıyorsunuz bizleri...

    Şaka bir yana, liberal dediğiniz adamların önemli bir kısmı ekonomik konularda sol eğilimli adamlar, Avrupa'daki sosyal demokratlara ya da ABD'deki liberallere benziyorlar(Altan, Mahçupyan vs.); Taraf yazarlarının arasında da falan epey sosyalist var mesela.

    Komplo teorisi yazma, niyet okuma vb. alışkanlıklarınızdan bir gün vazgeçebileceğinizi ummak dışında yapacak bir şey yok ne diyelim.

    Bunlar çok 'idealistçe' sözler, gerçek hayatta da ne yazık ki çok defa uygulaması olmayabiliyor. Evet insanlara bazı şeyleri 'zorla' yaptırmak yanlış görünebilir. Ama zorunlu eğitimi alalım. Zorunlu eğitim olmasa birçok çocuğun aile baskısı sonucu cahil, bilgisiz, sömürüye açık vb. hale gelme ihtimali de var. Kızlar okusa ne olacak, bilgi edinse ne olacak, evlensin kocasına hizmet etsin diyen bir kültürde bunun kız çocuklarının birçoğu için ne büyük bir yıkım olduğunu düşünebiliyor musun? Diyeceksin ki ailelerin gönlünü kazanmak gerekir. Öyle belki ama adamın gönlü razı olmazsa ne yapacaksın. Çocuk onun ister alır ister satar mı diyeceksin, yoksa o adamın dini bana ne deyip seyirci mi olacaksın?

    "İnsanlara bazı şeyleri zorla yaptırmak yanlış görünebilir, ama aslında değildir. Çocuklarını okula yollamak istemeyen ebeveynleri zorlayabiliyorsak yetişkin üniversite öğrencilerinin giyim kuşamına da zorla karışabilmeliyiz."

    Benim yazından çıkardığım anlam bu. Yanlış anladıysam lütfen düzelt, ne anlatmak istediğini açıkça yaz.

  10. Bu konuda geri adım atılması laik Türkiye'nin sonunu getirir, Uyan CHP...

    Bu tarz konularda geri(!) adım atılmaması da CHP'nin sonunu getiriyor. Çık işin içinden. :)

    Laik Türkiye türban yasağı ile laik oluyorsa komik bir resim çıkıyor karşımıza. Bu ülke 90'ların ikinci yarısına kadar laik değilmiş, türban yasağı çıkmış, laik olmuş, kalkınca da laiklik elden gidecekmiş.

    (İletimin bundan sonraki bölümü Terzaghi arkadaşa cevap niteliğinde değildir, onun iletisini alıntıladığım için yanlış anlama olmasın diye belirtiyorum.)

    Bir de şunu söyleyeyim, "aslında dinde türban yok", "türban başka başörtüsü başka" falan diyenler de bana komik geliyor. Aynı "eskiden ne güzel Türkçe ezan okunuyordu" dşyen tipler gibi. Birincisi, bu tarz inanç konularında sınanabilir, tek bir doğru olmaz. Olsa her dinin bir sürü yorumu olmazdı. Zaten neyin dinde yer aldığına karar verecek merci de siz değilsiniz. Ben inançlı bir insan değilim, ama biri gelip bana "namazı şöyle değil böyle kılacaksın", "saçını şöyle bağlama böyle bağla" falan dese kıl olurum, kıl olmakta da haklı olurum. Daha komik olan da bu tarz şeyleri daha çok inançsız insanlardan duymamız. "Ezan Türkçe olsun" diyen adamların çoğu hayatında camiye gitmemiş, ezan Türkçe olsa da gitmeyecek adamlar. Başörtüsünün nasıl bağlanacağı konusunda ahkam kesenler de başı açık insanlar. Komik geliyor bana.

    düzenleme: BAAL'in son iletisi de çok güzel, altına imzamı atarım. Kendisine sabırlar diliyorum tabii, "çocukcağızı kandırmışlar" "hidayete ermiş" falan tarzı süper psikanalizler başlamış hemen. :)

  11. Astur kusura bakma şimdi gördüm mesajını.Tabii ki,sosyal değişimleri açıklamada edebiyata başvuramayız.

    Batı ilk servet birikimini önce yatay sonra dikey işbölümünü geliştirerek verimli üretim teknolojilerinin realizasyonu yönünde kullanıp sanayi devrimine doğru yol almış.Galile'nin dürbününden itibaren bütün bilimsel buluşlar ve bilim adamları motor güç burjuvazinin desteğini almışlar.Laik düşünce ve hayata rasyonel bakabilmek ta o zamanlarda mümkün olabilmiş batıda.

    Edebiyat ise değişen hayatın aynasıdır,göstergesidir.Floransa katedrali bile insan merkezli olmuş,tanrıyı merkez almamış.

    Osmanlı Barok'u ise Baki'de başlayıp,Baki'de bitmiş mesela..:)

    Sorun değil zensen, başlık ziyadesiyle aktif, mesajlar da hâliyle kolayca gözden kaçabiliyor. :)

    Osmanlı'da sermaye birikiminin önünde ciddi yapısal sorunlar vardı gerçekten, geçenlerde Şerif Mardin'in konuştuğumuz döneme ilişkin güzel bir makalesini okudum, o da "Doğu neden geride kaldı?" sorusunu cevaplarken bu sermaye/servet birikimi olayının eksikliğine değiniyordu.

    Sanat ise toplumsal değişimleri güzel bir biçimde yansıtıyor, haklısın. Sanatın kimin desteğiyle, kimin için yapıldığı falan çok şey söylüyor. :)

  12. Yani Avrupa da yaşayıp oradaki insanları gözlemledikten sonra bizim gibi toplumların neden demokratik olmayacağını anlamak da diyebiliriz. Geleneksel olarak insanlar demokratik olmadığı gibi bilakis bunu ahlaksızlık olarak tanımlama eğiliminde. Yani sen birey olarak aile üyelerine dempkratik haklar verirsen senin ahlaksız ve biraz keriz olduğunu düşünürler. Böyle bir talep yok, olmasıda mümkün değil. Demokratikleşiyoruz diye bizi kekleye kekleye yakında islam cumhuriyetini ilan edecekler zaten

    Sen Avrupa'nın bugünkü hâline bakıyorsun, ama Avrupa hep bugünkü Avrupa değildi. 65 sene önce aynı Avrupa'da fırınlarda adam yakmıyorlar mıydı? Benim dedem seksen küsür yaşında, bak gör bir insan ömründe neler değişebiliyor.

    Sen bir de siyasetteki demokrasi ile aile yapılarını falan karıştırıyorsun, üstüne de toplumu hem homojen hem de statik olarak görme eğilimi gösteriyorsun. Üçü de hatalı.

    Bu şeriat geyikleri de baydı artık. Ben kendimi bildim bileli şeriat gelecek, gelse de rahatlasak; ne gelmez şeriatmış yahu!

  13. Öneri yapmıyorum bu bir tespit sadece, oruç tutmayanı işten atar, kız arkadaş getirdi diye kiracısını evden atar, kadın erkek ayrımcılığı hat safhadadır, her aile babsı kendi çapında diktatördür, (o derse o olmalıdır falan filan). Bu insanların teokratik monarşiyi özlemesi bana tuhaf gelmiyor. Herşey için mevcut rejimi suçluyorsunuz ama bu doğru değil, objektif değilsiniz, halkın anti demokratik eğilimlerini görmezden geliyorsunuz

    Kimsenin teokratik monarşiyi özlediği falan yok, iyice uçtun. Bahsettiğin tarz sorunlar Japonya'da falan da var, biraz kültür meselesi ve bunların değişmesi zaman alıyor, çoğu zaman ezilen grupların mücadele etmesi falan gerekiyor; ama bunlar demokrasi olmaya engel değil. Demokrasi arttıkça bu tarz talepler de daha rahat dile getirilebiliyor ve de destek bulabiliyor. Demokratik yolların tıkanması da bu yolların yerini şiddetin alması ile falan sonuçlanabiliyor, ki ülkemizde olan bir şeydir.

    Her şey için mevcut rejimi suçladığımız yok, ama mevcut rejimin pek çok sorun yarattığı ve de pek çok sorunun çözümünün önünde engel olduğu açık. Kürt sorununu askerin ve Kemalistlerin istediği biçimde çözebilir misin? Çözemesin.

  14. Atatürkçü düşünce siyasi bir eğilim değildir; sadece kurucu felsefenin ifadesidir. Soyso-kültürel etkinlikler elbette olmalıdır üniversiterlerde ve bu kapsamda Atatürkçü Düşünce Dernekleri siyasi oluşumlar biçiminde değerlendirilmez. Siyaset yapılacak yer üniversite değil, siyasi partilerdir.

    Nasıl siyasi bir eğilim değildir yahu? Devlet/ülke yönetimine ilişkin değil mi "6 ok" diye adlandırılan ilkeler? Olabildiğince siyasi. Daha siyasi olamaz.

    Haydi oradan soytarı sen de!

    Atatürk cumhurbaşkanı sıfatıyla partiler üstü ve dolayısıyla da siyaset üstüdür. CHP'nin temsilcisi İsmet İnönü'dür yavrucuğum. Atatürk CHP'nin siyasetçisi olsaydı Serbest Fırka girişiminin mimarı olabilir miydi? Sen ne kadar bön ve manyak bir tipsin? Dalga mı geçiyorsun burada bizimle!

    Partiler üstü dediğin adam CHP Genel Başkanı da değil miydi? Onu bir de hele.

    30'ların ikinci yarısındaki parti-devlet olayına ise hiç değinmeyeyim istersen.

    Serbest Fırka olayı da güdümlü muhalefet denemesiydi, Atatürk'ün siyasetçi olmadığını değil otoriter bir lider olduğunu gösterir bu olay.

    Ayrıca Kemalizm bir ideoloji ya da doktrin değildir. İzlediği ilkelerin asla bir doktrin olmadığını, Altı Ok'un bir ideolojisinin olmadığını ve olmaması gerektiğini bizzat dile getiren ve doktrinin donup kalmak anlamına geleceğini öğreten de yine kendisidir üstelik.

    Buna yorum bile yapmıyorum. İngilizcede "it speaks for itself" derler ya, hakikaten de öyle.

  15. Çalışanların işten kovulmamak için oruçlu taklidi yaptığı bir ülke mevzu bahis olan, bu insanlar demokrasiyle yönetilemezler, kendileri gibi olmayanlara baskı yapacak bir yönetimi kısa sürede seçip demokrasiyi lağvetmek isteyeceklerdir

    Kendileri gibi olmayanlara baskı yapma olayı oruç tutmayan çalışanlarını kovan dindar işverenlere falan özgü değil sadece, bu ülkede aynısını "çağdaşlar" da yapıyor.

    Sen insanları, toplumları çok statik sanıyorsun herhalde ama değişim son derece mümkün bir şey; bugün çağdaş, demokratik olan ülkelerin yakın geçmişinde de bugün bizleri şoke edecek çok sayıda olumsuzluk var ama bunlar zamanla aşılmış. Yaşadığın ülkede 50'lerde meydana gelen bir olayı örnek vereyim sana mesela, Alan Turing kimmiş bir araştır.

    1945 yılındaki Japon İmparatorluğu da demokratiklik açısından çok iç açıcı bir yer olmasa gerek, ama orası da düzgün bir liberal demokrasiye evrilebilmiş.

    Senin önerin ne bu arada? Diyelim bu halk gerçekten demokrasi ile doku uyuşmazlığı yaşıyor, hamuru bozuk falan; ne yapalım?

  16. Bir de halktaki yansımasına baktığımızda artık Almanya cazip gelmiyor.

    Türkiye'ye göre Almanya'da yaşam koşullarının daha sertleştiği söyleniyor.

    Ayrıca şöyle bir gerçek var: Gelişmiş ülkeler aşırı büyüdüğü için gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranı onlara göre bu yüzden fazla.

    (Türkiyenin GSYMsi 50 yıl öncesine göre yüzlerce kat artmış ama hallen okulları öğretmenler boyuyor, bu da ayrı bir komedi.)

    Almanya Türkiye'ye göre hâlâ hemen sanıyorum her alanda üstün, Alman ekonomisi de Avrupa'nın belki de en güçlü ekonomisi, kriz sonrası dönemde en iyi toparlananlar da Almanlar oldu zaten.

    Gelişmiş ülkelerde bizde son birkaç yılda görülen yüksek büyüme hızları geçtiğimiz on yıllarda görüldü zaten, ama bir noktadan sonra ekonomi bir anlamda "doyuyor", büyüme hızı da düşüyor. Kişi başına düşen milli geliri 40 bin dolar seviyesinde bir ülkenin yüzde 7-10 civarı bir hızda büyümesi bildiğim kadarıyla görülmemiş bir şey.

    Türkiye Kürt sorunu gibi kronikleşmiş sorunlarını çözer ve stabiliteye kavuşursa bir 20 sene sonra Türkiye de gelişmiş ülkeler seviyesine çıkabilir, ekonomik potansiyel mevcut.

  17. Bir ateist olarak, bizim için aleviyle ,sünni arasında ,hristiyan ile müslüman arasında bir fark olmamalı..

    Biz bir tarafı tutuyor gözükürsek kendi felsefemize yakışmaz.

    Cemevinede özgürlük istemeliyiz, türbanada,

    Zaten felsefe olarak dıyanet tarzı bir kamu kurumunu savunmamız hiç doğru olmaz.

    Aynı BAAL gibi düşünüyorum. Cigi başkalarını kısıtlamak bizi özgürleştirecek sanıyor, hatta bunu pazarlık yapmak için kullanma gibi ilginç bir fikri bile var gibime geliyor, ama öyle olmaz. Ateistlerin, Alevilerin, Hristiyanların vs. bu ülkede sorunları var elbette ama türban yasağı falan bunların hiçbirini çözmüyor; üstüne üstlük bu tarz yasaklar ve bunlarda diretmek de İslâmcıların siyaset arenasında elini güçlendiriyor. Bu ülkedeki kadınların çoğunun başı kapalı, yasak da halk nezdinde destek görmüyor; bence yasağı savunmak hiç de akılcı değil. CHP yönetimi de sonunda görmeye başladı bunu zaten.

  18. google a gdp diye yazarsan ülkelerin kıyaslamalarını görebilirsin. Ben mobil olduğum için desteklemiyor. Avrupa ülkelerinin büyüme grafiklerinin tanjantları daha büyük. Fark açılıyor ama ülkenin büyüklük oranları azalıyor olabilir. Bizim buyuklugumuz 10 ise ve biz 7 buyursek, büyüklüğü 50 olan biri de 35 buyurse büyüme oranlarımız aynı olur. Ama önceden 40 olan fark şimdi 67 ye çıkar. Farkın azalması için onların da 7 kadar büyümesi gerekiyordu. Doğu avrupa ülkeleri daha yavaş büyürken, batıdakiler ülkelerini 7 8 senede neredeyse 2 tane ülkeye çıkardılar. Ama tabi ki tc nin gelişmesini de yabana atmamak gerek. Onlardan daha yavaş büyüyor olsak da bizim ülkenin tesisleri de gümbür gümbür çalışıyor.

    Oranlara bakman gerek, oranlar daha isabetli bir fikir verir; ve oranlara bakarsan farkın kapandığını net bir biçimde görürsün. Tabii hangi döneme baktığımıza göre de değişir bu, Türkiye son senelerde ekonomik anlamda iyi büyüdü, ama daha önceki dönemlerde büyük oranda yerimizde saydık. Son 8 senede fark azaldı, Avrupa ülkeleri eskisi gibi hızlı büyümüyor zira. 70'lere 80'lere baksan haklısın tabii, ama son 7-8 senede büyüme hızımız daha büyüktü, gelecekte de farkın daha hızlı kapanacağını öngörüyorum.

    Başka alanlarda da fark kapanıyor:

    Aynı adamın şu konuşması da güzel:

  19. Ne demek ne farkeder!

    Üniversiteler siyaset üstü devlet kurumlarıdır evladım. Üniversiteye siyasi amaçlı kılıkla, hele ki kıyafet devrimlerine açıkça cephe alan bir siyasi oluşumun temsilcisi olarak giremezsin; bu yönde faaliyet gösteremezsin; herhangi politik bir hizbin propagandasını yapamazsın! Orada ya adam gibi okur işine bakarsın ya da ille de siyaset yapacağım diyorsan gider bir siyasi partiye üye olursun.

    Bildiğim kadarıyla fark etmek de bitişik yazılmıyor.

    Daha önce de bahsettim, üniversitelerde Atatürkçü düşünce toplulukları, milliyetçi düşünce toplulukları, sosyalist düşünce toplulukları vs. var; olmalı da. Üniversitelerde siyaset bilimi de okutuluyor, gazeteciler, siyasi parti yetkilileri falan da üniversitelere gidip konuşuyor; dediğin gibi bir durum yok. Dediğin gibi üniversiteye siyaset giremez gibi bir durum yok.

    Demek şapka ya da Atatürk rozeti bir siyasi simge öyle mi?

    Bunu da Nişanyan'dan mı öğrendin yoksa?

    Bu kadar aptal ve bilgisiz olunmaz ki!

    Şu çok kullandığın wikipedinin Atatürk maddesini aç bir oku bakalım Atatürk bir siyasi simgemiymiş yoksa kurucu felsefenin ve kurtuluşun siyaset üstü bir temsilcisimiymiş.

    Sırf karşılık vermek için geçme şu klavyenin karşısına.

    Rezil durumlara düşüy Bunuorsun.

    Öyle tabii. Atatürk siyasetçiydi, bir siyasi partinin başındaydı, ve de belli ilkeleri olan bir ideolojiye sahipti. Onun yolundan gittiği iddiasındaki siyasi topluluklar da elbette siyasidir, adıyla anılan Kemalizm/Atatürkçülük de bir siyasi ideolojidir. Bu kadar bariz bir şeyi dahi açıklamak durumunda kalmam üzücü gerçekten.

    Şapka olayını ise biraz şakayla karışık dile getirdim aslında, ama vermek istediğim bir mesaj da vardı. Günümüzde çoğu insan şapka takarken siyasi bir simge olduğunu düşünerek takmıyordur diye düşünüyorum, ama şapkanın bu ülkeye girişinin nasıl olduğuna bakılırsa şapkanın da siyasi bir projenin parçası olduğu görülür. Türbanı yasağının meşruiyet kaynağı siyasi simge olması ise şapka da aynı gerekçe ile yasaklanabilir. Türban/başörtüsü takanların arasında bunu siyasi bir simge olarak kullananlar elbette olabilir, ama çoğunluğun bunu inanç/gelenek nedeniyle taktığı kanaatindeyim, bunu da ekleyeyim.

  20. Tc ye yabancı yatırımcılar geliyorlar. Ülkemizi geliştiriyorlar. Son 7 8 yılda türkiye tepelere tırmanıyor. Ama avrupa bu seneler içinde dağlara tırmandı. Ilerdeydiler. Farkı daha da açtılar. 8 sene önceki türkiye nin ekonomik büyüklüyle avrupa nin büyüklüğünün oranı şimdiye göre daha az gibi görünüyor. Götü kurtarın önce de sonra mümkünse ülkenize yatırım yapın.

    Fark açılmıyor, kapanıyor.

  21. Benim bildiğim şu an 2 üniversite komple kaldırdı yasağı.Yanlış biliyor da olabilirim.Ama o kaldıran üniversitelerde şuan yasal olarak suç işliyorlar.Oda ayrı bir mesele.

    http://www.sabah.com.tr/Gundem/2010/10/04/yokten_turban_karari

    Benim anlatmak istediğim, üniversiteleri türbanlıların mekanları yapacaklarıdır..Zaten küçük yerlerde üniversite okumak kızlar için acaip zordur.Çevre baskısı vs. O zaman çok daha zor olucaktır.Ben şahsen kız olsam öyle bir ortamda üniversite okumam,çekinirim.Büyük şehirlerde bu belki böyle olmaz ama bir Sütçü İmam'ı düşün.Üniversitedeki kızların %80 i türbanlı olmuş, zaten o bölge halkı tutucu.İzmir veya İstanbul'dan oraya gitmiş biri mikerim üniversitesini der kaçar.Yani diyeceğim burada cemaatler, üniversiteleri eğitim kurumu olmaktan çıkarıp ibadethaneye dönüştürmek için ellerinden geleni yapıcaklardır.

    Türkiye'deki kadınların çoğunluğunun zaten başı kapalı, üniversiteler şu anda Türkiye'yi yansıtmıyor. Büyük şehirlerdeki duruma bakıp aksini düşünmek yanlış olur.

    Bahsettiğin üniversitelerde bulunmadığımdan durumlarını iyi biliyorum diyemem ama zaman zaman çeşitli baskılar kulağıma geliyor, bazı üniversitelerde kadro ve öğrenciler arasında ülkücüler oluyor vs. bunlar insanlara baskı yapıyor falan da bu sorunların çözümü ayrıdır, türban yasağı bunları engellemiyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...