AlpApaUrungu

Konunun özüne ilişebilecek bir alıntı; Aliimran 185. ayetini oluşturan küllü nefs-in zâikat-ül mevt tercümesindeki nefs kelimesini «canlı» olarak tercüme etmeye imkan yoktur, zira bu kelime Yunanca pneuma kelimesinin karşılığı olup, nefes, ruh anlamlarında kullanılır ve aslında tüm dinlerdeki ruh fikrinin temeli olan nefes alıp verme işlemini yapan bireyin, fiziksel bünyesinin dışında olduğu farzedilen ve yaşamı mümkün kılan hayali bir şeyi belirtir. Bu hayali şey ruhtur. Zincirlikuyu’daki tercümeyi doğru kabul etse, Kuran’daki ayetin yanlış olduğunu kabul etmek zorunda kalacak ve bir Müslüm

Muhammedin ne okuduğunu Psikiyatr yanıtlayabilir. Okuyacak metnin elinde bulunmaması ve kimi iddialara göre okuma bilmemesi, Muhammedin hira öyküsünü ülevli çıkarmaya yetmez.

Alak 1 ayetinde iqra, okumanın emir kipindeki halidir. "Emrediyorum oku" demektir... (قْرَأْ) fiil kipinde ; "değerlendir, dikkatle oku" demektir. Emir kipi, mastar, fiil kipli tümceleri ayırmak, zor olmasa gerek.

Tanrı, Allah ile eş anlamlı mı, değil mi bir karar verin artık. Ahmet Hulusi ne diyor, siz ne diyorsunuz? Allah bir Tanrı değildir : Tıkla. Tanrıdan Allaha : Tıkla. Allah, Tanrı ile eş anlımlı değil, İlah ile eş anlamlıdır. Allah, yalnızca arapları ilgilendiren yöresel bir tanrıdır. Zeus, Huitzilopochtli, Coniraya gibi... "Tanrı" kavramı, geleneğin oluşturması olamaz. Ama özel adlı Tanrılar, geleneğin barındırdığı oluşumlardır. Bu yüzden Allah, Tanrı değildir, Arap tanrısıdır. Arap gelenekleriyle bir bütün olduğu için yöresel bir Tanrıdır.

Okuma ile vahiy arasını ilişkilendirmek ve bunu her insanın yüzleştiği gerçekmiş gibi göstermek, islamı, eski püskü Arap ideolojisi yığınından kurtarmaktan başka ne amacı olabilir? Arapça'da "okuma" sözcüğü vahiy değil, (قِرَاءَة ) Qıraat'tir. Vahiy (وَحْي) esin ve ilhamdır. Vahyin anlamını, insanların genelini kapsayacak şekilde genişletmek yeni moda oldu. İnsan türüne gelen vahiy, sadece peygamberlere isabet eder. Arının aldığı vahiy örnek gösterilerek vahiy, insanlığın geneline yayılamaz.

Nahl 90 ayetinde allah adaleti insanlara emreder, kendisi yapmaz. Ne ki Yunus 109 ayetinde allah, hüküm verenlerin en hayırlısı (hüve hayrul hakimin) oluverir. Bu iki ayet arası betim(tarif), allahın adil olamayacağı sonucuna varıyor. El Hükmü Lillah - Hüküm Allahındır iddiasında bulunan o, bunu yerine getiremiyor kuşkusunu yüreklere salan da o...

İyilik yapmak için ritüel alışkanlıkları sürdürmek gerekmez. Tanrıya kurban adamak, tanrı adıyla hayvanı boğazlamak başka şey, iyilik etmek için kurs veya burs vermek başka şeylerdir. Dini inançlar ve ritüeller, toplumların birbirinden ayrışma gerekçeleridir. Kurs veya burs vermek ise kaynaşma gerekçeleridir.

Gabriel ne ise Cebrail غابرييل veya Cibril جبريل de o dur. Vahyi imgelemek için kullanılan psişik mit figürüdür.

Üçüncüsü Necati Doğru olacaktı. "Necati Doğru'nun yazısı dün akşam saat 21.00'da Zafer Mutlu'nun talimatıyla gazeteden çıkarıldı. Necati Doğru bu olay üzerine gazeteden istifa ettiğini açıkladı. İşte Vatan'ın sansürlediği o yazı: İstanbul'da kaç Aytaç Durak bulunuyor"... Kendinizi iyi hissetmekten bu kadar kolay vazgeçmeyin bence.Yılmaz Özdil görevinin başındadır şimdilik. Mine Kırıkkanata'a gelinece. Kendisi akıllı kadındır ama kanaltürkten anımsadığım kadarıyla Tuncay Özkan ile başlayan siyasi harareti vardır. Bu hararet bende de var ama ben çığırmıyorum. Kendisinin yazılarına gereksinen ok

Müslümanların bundan ötürü sıkıntıları var. İnandığınız tanrının herşeye gücü yetiyor ama dualarınıza yanıt olabilen bir olguya neden olamıyor! İçten yanmalı motorlar icat edileli beri bütün sahalarda müslümanlar yeniliyorlar. Elde yapacak birşey de yok. Meleklerin yardımı yok, muhammetin uyku sıkıntısına, kadınlarının çekişmesindan bunaltısına yetişen allah, filistine, çeçenyaya, afganistana, pakistana kılını kıpırdatmıyor. Müsslümanlar bu noktada sıkıntılanmasında kim sıkıntılansın...

hem hadisler ile hem ayetler ile eleştirilir. Sonuçta allah, muhammette alınması gereken örnek vardır diyor. Bu örnek onun uğraştığı olaylara dönük davranışları ve sözleridir. Muhammetin taklitini yapanlar salak mı 1450 yıl önce ölenin yaşantısı gibi yaşasınlar! Elbette muhammeti taklit etmelerinden ötürü allahtan alacakları ödülü-eciri umarak 1450 yıl öncesinin olanaklarında depreşiyorlar. O ödülü umanlar elbette hadis eleştirisini de dikkate alacaklardır, buna mecburdurlar.

Haklı ve ayrıntılı yanıt gerektiren bir soru sormuşsunuz ama bunun yanıtının büyük oranını "biat kültürü" kaplamaktadır. Gerisi ganimetlere giden yolda amacı gerçekleştirebilmek için formalite icabı duygu yoklamaktır. Ortada kur'an üzerinden allaha çağıran muhammed değil, biat etmeyenin malını gasp ederek ganimete konan muhammet var çünkü.

Kirec bey, sizden alıntıladığım kısım hariç, sizin alıntıladığınız iletinin yazarının Arapça dilbilgisinde sorun var. Çünkü Arapçada sözcük sonundaki "ye-(ي)" harfleri, Türkçede olan sözcük sonu "me" harfleri gibi iyelik ekidirler. Ayakkabım, tarağım, arabam gibi sözcük sonu "me" harfleri Türkçede ne ise, Arapçanın sözcük sonu "ye-(ي)" harfi de o dur. Arapça size kalacak olsa, Taha 18 ayetinde Musanın asasını soranlara verdiği yanıttaki "hiye asaye etevekkeu aleyha" - "o değneğimdir yaslanırım ona" ve Hac 26 ayetinde Allahın evini İbrahime temizlettirmesindeki "tahhir beytiye li et taifin

Bu dedikleriniz yanlış. Mukayese yapılarak, Daha büyük = Ekberu Daha küçük = Esğaru Daha büyükler = Ekabiru Daha küçükler = Esağiru anlamlarına geliyor.