Jump to content

GDP

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    201
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne GDP kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Benist kardeşim,

    AK Parti'ye oy verenler bizim camianın insanları değiller, kimse ergenekonu düdüklüyor diye AK Parti'ye oy vermiyor.

    AK Parti milleti kredi borç sarmalına dolamıştır, bu sarmal doğası gereği ekonomik büyüme ister, ekonomik büyüme ise istikrar ister. Bu kısır döngüyü iyi tutturan AK Parti milleti ekonomik anlamda rehin almıştır.

    TÜİK rakamlarına göre 41 milyon kredi borçlusu insan var ülkemizde. bu 41 milyon kişinin iktidarı paşa paşa sevmesi demektir.

    Kimse borçlu iken siyasal ve peşinden ekonomik çalkantı yaşamak istemez.

    Yani sandığın gibi AK Parti'yi dinden, özgürlüklerden, anayasadan, şundan bundan oy vermiyor kimse. Sebebi ekonomik. Haklısın halk akıllıdır ama cebini düşünmek konusunda akıllıdır. Yoksa anayasa ve özgürlükler bizim halk için fazla alengirli ve gereksiz konular.

    Saadet Partisi'nin bu ülkedeki tabanı yani dindar beş vakit namaz kılan insanların oranı % 10 dur, üç aşağı beş yukarı fiks gibidir değişmez.

    AK Parti'ye oy veren % 47 lik kesimin 10'u dindardır. Kalanı sıradan, fasafiso tiplerdir. Ekonomik çalkantıda anında terk edecek olanlardır.

  2. Enerji krizinin savaş çıkarıp çıkarmayacağı konusunda hala fikirleri değişen yoksa önümüzdeki süreci iyi takip etsinler.

    Enerji krizinin çıkaracağı savaş eski savaşlara benzemeyecek, eski savaşlar iktisat savaşıydı, en çok ben kazanayım savaşıydı,

    çıkacak büyük savaş 7 milyarın büyük bölümünün imhası ile sonuçlanacaktır.

    petrol fiyatları salıncak gibi arz-talep yasaları gereği sallana sallana 2014 ortasında serbest piyasada yasaklanacak,

    petrol fiyatı diye birşey kalmayacaktır.

    yani parası olanın değil silahı güçlü olanın piyasası işleyecektir.

    yahudi-ingiliz bankacılığı dünyada 40 yıl boyunca balon ekonomisi geliştirdiler..

    sürekli bir balon şişirip patlattılar, patlayan balondan daha büyük balon bulmak gerekti daima.

    en sonunda emlağı patlattılar ve artık patlatacak bişey kalmadı.

    sonunda en büyük nihai balona yani askeri balona sıra geldi, askeri balondan sonra balon yoktur.

    ve patlayacak olan bu balon ikinci dünya savaşına rahmet okutacaktır.

    yahudi-ingiliz menşeili özgürlükler dünyası kaynak krizi dolayısıyla yerini alman-rus usülü faşizme bırakacaktır.

    bunları komplo diye değerlendirenler nikimden arama yaparak Kral Abdullah'ın kaçışını uzun zaman önce haber verdiğimi bulacaklardır.

    kralın kardeşi şimdiden yerini ayırttı sedef adasında. kendisini misafir etmemize az kaldı.

    bundan sonra lüks yaşama petrolle birlikte veda ediyoruz.

    21. yüzılın yarısına kadar gıda ve enerji krizi yaşanacaktır. nüfus hem yapay hem doğal yokoluşa gidecektir.

    doğal yokoluşla nüfus azaltımı az olacağından insan müdahalesi kaçınılmaz olacak..

    daha önce yazdığımız emareleri takip edemeyenler için....

    A- 2013 ocak ABD iç savaşı

    B- 2014 mayıs serbst piyasada petrol satışının yasaklanması, fakir ve gelişmekte olan ülkelerde isyan ve büyük can kayıpları

    C- TSK geçici süreyle Afganistan, Pakistan ve Belucistan'da muharip güç olarak savaşacak, paralı askerler yetmeyince Kore'deki gibi normal askerler gidecek.. amaç Çin'in konvansiyonel olarak 2 yıl boyunca oyalandırılması, uğraştırılması..

    D- 2017 eğer hayatta kalırsa ABD Çin ile savaşacak, ABD kontrollü iç savaşında kontrolü kaybederse bayraktar ülke Almanya ve Rusya (Fransa ve Japonya'yı da sayın) Çin'e hücum edecekler..

    bunların sırası aşağı yukarı böyle, anahatlarda değişiklik olmayacaktır. fakat ülkemizin durumunda baş hegemon devletin (kim olduğunu yazmaya gerek yok) enerji güvenliği postuyla ülkemizi fiilen işgal etmesi gibi abuk durum oluşacaktır. ABD-Almanya devletleri BTC boru hattıı güvenlik kordonuna dönüştürmek için Anadolu yu ikiye böleceklerdir. ortadoğuda hem işleyen kuyular işgal edilecek hem de enerji köprüsü vazifesi gören ülkeler..

    yani güçsüz olup da enerji rezervi ve köprüsü olmanın bedelini ağır biçimde ödeyeceğiz.

    200 yıldır bu ülke bu durumdan kurtarılamadı. bana göre Erbakan'ın (İsrail düşmanlığı törpülenerek) 70'lerde iktidara getirilip daimi olarak başta tutulması gerekirdi. Başbakan RTE çok geç kalmıştır ve yapacak birşeyi yoktur. Ben Allah yardımcısı olsun derim. Zira kendi halkı açlıktan kırılırken toprağından gürül gürül akan enerjiye el süremeyecek bir ülkenin başkanı olmak zor iş olacaktır.

  3. Bu çok komik bir iddia.

    Beş kuruşluk değeri olmayanları da muhalefet diye dile getirip durmayın. Gerçekleri de böyle görüyorsanız eğer bir durup bir daha düşünün o gördüğünüzü söylediğiniz gerçekler üzerine ki burada her şey olduğu gibi ortada ve apaçık.

    Ne zaman bilinemeyecek kadar geride ne de olaylar.

    Her şey önümüzde.

    Foruma eklenen videoyu da izleyemedim, saçmalıklarla geçirecek zamanım yok ama konu sözde içki yasağı sanırım, bu da sözde o yasak ve kısıtlama için konuşanların gerizekalılığını gösterir ancak. Çünkü öyle bir yasak yok.

    Ciddi manada gerizekalılık, başka hiçbir şey değil.

    Herkes dilediği kadar zıkkımlanabilir.

    Sevgiler.

    Alkol yönetmeliğinin malum maddesi şu:

    4/b'de 15 ile 24 yaş arası dönem içinde bulunan kişi genç olarak tanımlanır..

    24/d'de ise Gençlerin ilgi alanına giren etkinliklerin yer aldığı mekânlarda alkollü içki ikram edilemez, satılamaz..

    Konu itibariyle eksik mi değil mi bilmem ama okuduklarımı özetlersem mevzuatta tek başına "içki yasağı" diye bir şey yok. Yasak dolaylı yoldan halledilmiş ama aslında halledilememiş, ele yüze bulaştırılmış bir kaç embesil sayesinde.

    Mesela 24 yaşındasınız ve bir konsere, festivale, kokteyle, müsabakaya gideceksiniz veya üniversitenizin yıl sonu veda partisine davetlisiniz.

    Yaşınız 24 veya 24'ten küçükse o etkinlikte alkol kullanamayacaksınız. Ya içeri alınmayacaksınız ya da mekanda içki tüketilemeyecek. Burasını tam anlayamadım tabi..

    İşte sözkonusu yasak burada devreye giriyormuş.

    Fakat bence içki içenlere dışarıda, parkta, serbest topluluk içinde kadar yasak konsa yeridir. Desteklerim. Zıkkımlanıp ortalıkta kontrolsüzce böğüren tiplere uyuz olurum.

    Halkın hür iradesi ile seçtiği bir parti ile karşı karşıyasınız ve bunu diktatörlük olarak nitelendiriyorsunuz. Hem de tek parti diktatörlüğü. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllar için bunu söyleyebilirsiniz ancak Akp hükümeti için asla.

    Bu sizin için büyük bir ayıp.

    Utanmazlık.

    Bunlar yanlış, aklen malül ve saçma beyanlar. Benim bildiğim Hitler Alman halkının başına tüfek dayayıp beni seçin demedi, Alman milleti Führer'ini özgür iradesi ile seçti, seçimle başa getirdi.

    Erdoğanın gözle görünür diktatör olma eğilimi var ne meleazım benim hoşuma gidiyor. Zaten süreç bunu gerektiriyor. Başka türlüsü olmaz. İşin güzel yanı yeni diktatörümüz müslüman kökenli olacak, kazaya kudret CHP kafalı biri gelseydi halk daha berbat duruma düşecekti, diktatörün ya da president'in maharetlisi makbuldür. Erdoğan eğer totaliterleşmezse onu Silivri'ye gönderirler.

    Totaliterleşmesi gerektiğini çok iyi biliyor. Zaten enerji kaosu çıktığında açlıktan kırılacak olan halkımızı liberal-demokrasi ile yönetemezsiniz. Radikal tedbirler gerekecek. Erdoğan'ın ikna gücü iyidir. İkna edemezse sopasını kullanmasını da bilir. Erdoğan'ın yapması gerekenler bellidir, muhalifleri usulünce susturmak, azınlıkları kontrol etmek ve halkın çıkıntılıklarına karşı polis sayısını artırmak. Bu arada ordu ile de iyi geçinmek altın kuraldır.

  4. Cevaplara göre böceklerin suda batmaması yüzey geriliminden.

    O halde bir su bardağı bekletilmiş suyun üzerinde yüzey gerilimi vardır. Yeni doldurulmuş suda olmaması gerekir?

    İzlediğim belgeselde beklemiş suyun deri bağladığı gösteriliyordu.

    Deneyde sinek beklemiş suya batmıyordu, bardağa köşesinden küçük damla çamaşırsuyu damlatıldığında sinek aniden bardağın kenarına gitmişti, suyun yüzey geriliminden oluşan derisi varmış..

    Çamaşırsuyu burada damlayınca yüzey gerilimi kayboluyor sanırsam?

  5. GDP'ye kalsa 2012'de Marduk kesin gelir çarpar dünyaya. Her başlıkta ayrı bi komplo teorisi,nerden okuyo bunları merak ediyorum.

    Marduk'u nerede demişim? Hiç bir yerde. O halde neden uyduruyorsun? Çünkü konuları bulamaç edip itibarsızlaştırma niyetindesin. Astur bilir, ne deniyordu Astur bu tür safsatalara?

    Dünyada olan biten siyasi ve ekonomik gelişmelerin arka planında enerji krizi vardır. Konvansiyonel petrol üretimi 2006'da zirve yapmıştır. 2006-2010'a kadar arz-talep açığı konvansiyonel olmayan üretimle pahalıya kapatılmıştır. 2010 talep açığı yaklaşık 1,5 milyon varildir. Konvansiyonel üretim-tüketim açılma hızı konvansiyonel olmayan (Tar Sands, Shale Oil vb)üretimle beslenmekte ama yetişememektedir.

    Büyüyen ekonominin enerji talebi de büyür. Enerjisiz kalan ekonomi çöker. Enerji bol ve ucuz (petrol) olmalı ki ekonomi sürekli büyüsün, eneri sabit kalırsa ekonomiler eninde sonunda resesyona girer. 2006'dan sonra enerji üretimi sabitlendi ve şimdi platoda seyretmekte. 2011'de ekonomiler büyüme gösterecek ve enerji talebi artacak, artan talep arzı tetikleyecek ama arz buna cevap veremeyecek, ekonomiler tekrar krize girecek. Bu şekilde ekonomiler sallana sallana decline olacak. Kuyuların decline olma hızı ile ekonomilerin çöküş hızı tıpa tıp aynı olmayacak, ekonomiler daha hızlı çökecek.

    Enerji krizi gelişmiş devletlerde bir dizi iç ve dış önlem alma ihtiyacı hissettirmiştir, bunlardan ilki göçmenlik yasalarıyla, ikincisi EMASYA tipi örgütlenmelerle ilgilidir. Avrupa bu yasalarını gözden geçirmektedir, durum kötüleşeceği için son derece gaddar ve radikal tedbirler alınacak, heterojen nüfuslu Avrupa ülkeler hızla homojenleştirilecektir. Avrupa için homojenleştirme görece kolay olacak ama ABD için durum vahimin de ötesinde.

    Çünkü ABD büyük çapta heterojen nüfusa sahip. Şu anda iç tehditlere karşı devletin silahlı birlikleri EMASYA tarzı (FEMA) düzenlemelere gitmiştir. Kaçınılmaz biçimde ABD kendi içinde kanlı bir iç savaş yaşayacaktır. Federal ordu bu savaşta beyaz-zenci milisleri meksika kökenli ABD vatandaşlarına karşı destekleyecektir. İkinci debrownisation dönemi..

    Rusya'da bunun işaret fişeklerini görüyoruz, neo-nazi gençler Moskova'da yabancı düşmanlığına başladılar. Ortada fol yok yumurta yok, Rusya zengin bir ülke ve halkın standardı hızla yükseliyor ama ne bu şiddet? İngiltere'de ülkenin yabancılardan temizlenmesi için çalışan ırkçı gençlik örgütlerini tv'lerden izliyoruz. Fransa'da romanlar sınırdışı ediliyor, diğer yabancılara da sıra gelecek.

    Sanıldığı gibi ırkçılık ve yabancı düşmanlığı marjinal grupların münferit atraksiyonlarından ibaret olmayacak, bizzat devletlerin politikası olacaktır. Bu olaylar alttan gelen baskının üst yapıyı etkilemesi şeklinde olmayacak, devletler bilerek kasten alt yapıyı, gençliği bu yöne kanalize edecek. Öyle radikal tedbirler alınacak ki, demokratik liberalizmi büyüteçle aranacak. Okuma, çalışma, turizm, vize, mülk edinme gibi şeyler hayal olacak. Almanya'daki Türkler buraya şutlanacak, kalanlar başlarına geleceklere katlanacaklar.

    Gelişmiş devletler çok iyi biliyor ki ekonomik büyümenin sonuna gelindi. Bol ve ucuz enerji dönemi bitti. Eski lüksü ve tüketimi bulamayan zengin ülke halklarının eski demokratik liberalizmle yönetilemeyeceğini iyi bilmekteler. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin durumu daha da vahim.

    Durum bu iken yeni demokratik anayasa hazırlıyoruz, polis alımı hızlandırılıyor bir yandan. Bu bir tezattır. Türkiye tezatlıklar ülkesi. Demokratik anayasa konjonktüre ters, polis alımları uygun.

  6. Bir liberal için Amerikan liberalliğini örnek almak büyük hatadır. Amerika'da şu anda liberalizm görüntülü faşizm hakimdir ve faşizanlığını açıkça göstermesine 2 yıl kaldı. Roosevelt yasaları daha şiddetli olarak geri geliyor.

    Türkiye'de kaldırılan EMASYA, ABD'de şu anda yürürlüktedir (FEMA). FEMA'nın asli görevi "yiyecek isteyen masumlara dokunma, çıkıntılık yapanları vur" şeklinde özetlenebilir. Ancak debrownisation aşamasında yiyecek isteyen masumlar ikinci planda kalacaktır zira öncelik Meksika kökenli ABD vatandaşlarıdır. AB biraz daha şanslıdır, yer yer kanlı olarak ama görece sakin atlatacaktır krizi.

    Liberal arkadaşlar, bunlar olduğunda kendinize örnek alacak bir liberalizm bulamaycaksınız.

  7. Ekonominin değişmez kuralıdır;

    Büyüyemeyen devletler yok olmaya mahkumdur.

    Doğru. Fakat ekonomik büyümenin kendisi artık uzunca bir süre, en azından fosil yakıtları ikame edecek kadar güçlü yakıt bulunana kadar iptal olmuştur. Gelişmiş ülkeler büyüyemeyecek, gelişmekte olan ülkeler büyümeye devam edecek bir süre. Fakat gelişmiş ülkelerde gelişmekte olan ülkelere dur diyeceklerdir.

    Gelişmiş ülkelerde gelişmemiş ülkeleri 5-10 kez yok edecek silah vardır ve bu silahları yakın zamanda (2015-18) kullanacakları kesindir, bütün plan bunun üzerine yapılıyor. Çin'le ekonomik olarak başa çıkamayacaklarını iyi biliyorlar. Gelişmiş ülkeler, Çin'in gözlerinin içine baka baka dünyayı ekonomik anlamda yutmasını izlemeyeceklerdir.

  8. Bu arada areseniğin materyalizmin ezberini bozduğunu söylemek harbiden gülünç olmuş. Ben materyalist değilim, ben bile güldüm. Arseniğin DNA'da yapıtaşı olarak yer bulması materyalizmi destekler bile. Bu sayede evrende farklı türde canlıların materyalist iddialarca öne sürülen şekilde gerçekleşme olasılığı deneysel-gözlemsel veriyle desteklenmiş oluyor.

  9. Ekonomistleri okuyorsan eğer ortada anormal bir durum olduğunu ama buna neyin sebep olduğunun anlaşılamadığına dair beyanatlar verdiklerini görürsün. Bunun sebebi 2006'daki enerji zirvesidir. Enerji üretimi eskisi gibi olamayacağı için endüstriyel çıktı her yıl bir önceki yıla oranla daha az olacaktır.

    Şu anda dünyada lokal büyümeler olmakta ama bu önemsizdir, önemli olan gelişmiş ekonomilerin büyümesidir, büyüme başladığında enerji sorunu ile karşılaşacaklardır. Gelişmiş ülkeler enerji hatlarını işgal edecektir, Türkiye de bu noktalardan biridir.

  10. Dostum, Kemalistler tarafından bana yapılan hakaretler, saldırgan tavırlar; Müslümanların yaptıklarından çok daha fazla.. Ben her kesime özgürlük isteyince, öncelikle buna Kemalistler karşı çıkıyorlar.. Müslümanların tavrı ise çok daha hoşgörülü oluyor.

    Bu yüzden aklını ipotek ettiren kesim diyince, benim aklıma senin söylediğin kesim gelmiyor artık.

    İyi araştırmadan bol kepçeden özgürlük dağıttığın hissi uyanıyor millette, o yüzden tepki çekmektesin. Kişisel özgürlükleri rasyonel zemine oturtmak kolay değildir, örnek olarak başlangıç koşulları sünni ve alevi için aynı değildir, bunu aynı kabul ederek özgürlük dağıtılamaz.

    Sünniler Alman öğretmenlerden İslam dersi aldıklarında isyan etmişlerdi, diyanete bağlı ve bağımsız akademisyenler bu durumu yıllarca şikayet ettiler de Almanya geri adım attı. Ama aynı şikayet eden insanlar alevilere neye inandıklarını kendileri öğretmek istediler, hala da isteyen var. Alevi ve sünni örnektir.

    Bol kepçe özgürlük dağıtırken başka yerde gedik açılır..

  11. Kabile toplumundan çıkıp bir ulus olmak zorundayız.

    Bunu herkes böyle bilmelidir.

    Doğru tespit. Adem-i Merkeziyet desantralizasyon modern kabileciliktir. Dış tehditlere karşı kırılgan yapar. Küreselleşme bittiği için tek çare ulus devleti güçlendirmektir. Yaklaşmakta olan krize dayanabilmenin birinci şartı sağlam ulus devlet olmaktır. ABD ulus devlet olmadığı için işi avrupaya nazaran daha zordur. ABD 2012'den sonra hızlıca faşizme geçecek ve Roosevelt kanunlarını kanlandırarak uygulayacaktır. Heterojen bir ABD'de devlet otoritesi kaybolur. WMHO bunu çok iyi bilmektedir ve hazılıklarını ona göre yapmaktadır.

    Türkiye'nin de bu süreçte hangi iktidar olursa olsun derhal homojenize politikalara geçmesi gereklidir. Aksi durumda bölünmüş Türkiye'de dahi yaşamak güç olacak. Bölünme çizgileri enerji hatlarınca belirlenmiştir ve kaçınılmazdır.

  12. Ülkenin dincileştiği, laikliğin tehlikede olduğu, din tehlikesinin var olduğu vs. senin paranoyak komplo teorilerin.. CHP gibi 2 kelimesinden biri 'laiklik' olan bir parti bile kabul etti böyle bir tehditin olmadığını.. Sizin gibi türünün son örneği olan insanları kimse ciddiye almıyor bu tür konularda.

    Doğru tespit. Ülkede ister şeriat isterse laiklik tercih edilecek olsun, bu iki rejim de mutlak faşizmle harmanlanacaktır. Eğitim de bundan ne pay alır bilemem. Eğer AKP faşizan eğilimlere girmez de demokrasiyi devam ettirmeye, Çin ile işbirliğine, boru hatlarında transit ülke olmakla yetinmeyip borudan geçen gaz-petrolden pay alarak tüketici ülke olmaya kalkarsa silivriyi boylar.

    Faşizm şu ya da bu şekilde gelecek, demokrasi ortadan kalkacak. Avrupa faşistleşirken Türkiye'nin demokrasi abidesi olması imkansız. Ama bu faşizan rejimi şeriatçıların mı yoksa laiklerin mi idare edeceği AKP'nin yukarıda zikredilen tutumuna bağlıdır. AKP demokratikleşme ve özgürleşmeden derhal vazgeçmeli, ülkeler yokuş aşağıya inecekken demokrasi işe yaramaz, ülkeyi kırılgan yapar.

  13. Avrupada olan tüm dünyada olanla aynıdır. Gelişmiş ekonomiler enerji çıpası tarafından frenlenmiştir. Eğer gelişmiş ekonomiler eskisi gibi yine büyük oranlarda büyümeye devam ederlerse enerji üretim/tüketim dengesi alt üst olacak, yine sallana sallana küçülüp büyüyecekler. Bunun nihai noktası savaş davullarının çalınması olacak.

    Daha önce de çok kereler yazdık, avrupaya gidecekler oralarda artık liberal eğilimlerin faşizan eğilimlerce bastırılacağını bilmelidirler. Avrupa eski avrupa değil, avrupa ulusları çok kritik dönemden geçiyor. Faşizm Rusya dahil tüm avrupaya dalga dalga yayılacak.

    Küreselleşme ve liberal ekonomi modellerinin fiziken 2005, resmi olarak 2006 tarihinde bitiş düdüğü çalınmıştır. Küreselleşme sert lokalizasyonla sonuçlanacak, ülkeler, şehirler, insanlar arası iletişim kaybolacak. Bundan sonra paradan para kazanma ve rant devri bitecek. Bildiğimiz anlamda bankacılık olmayacak, yine bildiğimiz anlamda gayrimenkul sermaye iradı olmayacak zira bunlar değersiz olacak. Değerli olan iki meta olacak, biri enerji diğeri gıda. Bunun dışındakiler çöpten farksız olacak.

    Avrupa dahil tüm dünyad deflasyon ve enflasyon aynı anda yaşanacak, enerji ve gıdada enflasyon, diğer sektörlerde deflasyon yaşanacak.

    Fakirleşen zengin uluslar bolluk zamanındaki hoşgörülerini kaybedecekler, yabancı düşmanlığı artacak.

    Sadede gelirsek, avrupaya gidecekler imkanları varsa gitmesinler, hatta orada bulunanlar dönsün.

    Amerika için durum daha kötü, ABD'de kalmak isteyenler derhal sağlam silahlar edinmeli, zira Amerika federal ordunun kontrolünde çok kanlı bir iç savaşa gidecek. Hedef kim mi? Tabi ki sizsiniz..

  14. liberalizmin ne olduğuyla alakalı düşüncelerim;

    ansiklopedik bilgilerden öte uygulamada liberalizm zannedildiği gibi stabil bir özgürlük ve ekonomik düzen sağlamıyor. bireyin haklarından yola çıkıp ekonominin temellerine kadar inen bu akım nihai aşamada bir devlet karşıtı ortam yaratmıştır. küreselleşme devletler dahil olmak üzere tüm güç odaklarını tesirsiz hale getirme çabasıdır. bu finansal aktörlerce belirli oranda kotarılmıştır. buraya daha sonra döneceğiz.

    forumda liberallere olan bu nefretin kökeninde (yine kendi iddiaları olan) liberallerin mecvut iktidarın gerçek emelini göremeyişleri ve bu yüzden iktidara şuursuzca destek vermeleri, etrafa pembe gözlüklerle bakmayı tercih etmeleri yatıyor.

    muhafazakârlıkla liberalizm temel olarak çelişik olduğundan yanyana duramaz. özelde İslam olmak üzere genel olarak dinler, yazılı kuralları esas alındığında tam bir liberalizm karşıtıdırlar. liberalizmde her türden fikre, zikre, inanca teoride sınırsız saygı ve tahammül vardır, aşağılama ve horlama uygulamada ülkeye göre değişir. oysa dinlerde bazı esaslar vardır ki kesin surette liberalizmin sınırlarını deler, onunla çatışır.

    çok fazla dile getirilmese de liberalizmin en belirgin özelliği savunucularındaki psikolojik rahatlıktır. liberalizmi savunanlar her açıdan diğerlerinden üstündürler, çünkü ortamlarda savunmaları gereken şeyler çok fazla temel gerektirmez. özetle "bireysel özgürlük, insan hakları ve hukuk" gibi sihirli ve mukni sözcükleri fısıldayarak her münazaradan üstün çıkabilirler. bu kavramların ikna edemeyeceği kimseler çok azdır kitlesel bazda ise neredeyse yoktur çünkü doğrudan kişi nefsine hitap eder. bu sebeple çok fazla şey bilmeden de bir manken, bir çoban liberalizmi ateşli savunabilir. liberalizmin bu kendine güven üslubu her türden liberalizme sirayet etmiştir ve rakip görüşleri alt etmede çok maharetlidir.

    ekonomik liberalizm de öteki liberalizmler gibi görünürde üstün olsa da o çok özel şartlarda var olabilen bir rejimdir.

    örneğin dünyada açlıktan kırılan bir ülkenin liberalizmle yönetilmesi düşünülemez. (adı: Liberya olan ülke incelenebilir)

    zenginlikle liberalizm kucak kucağadır, hangisi hangisinin nedenidir dendiğinde buna verilecek sağlam cevap bulunamaz. meselâ finans kapital ülkeleri olan İngiltere ve Fransa'nın zenginliğinin sebebi liberalizmdir dendiğinde coğrafi keşiflerdeki yağmacılıklarını ve buradan kazandıkları tarihsel misyonlarını insan hakları, evrensel hukuk ve özgürlüklerin bir yerine koyamazsınız. bu ülkeler dışa karşı yağmacı, içe karşı halkının refahını artırıcı politikalar üretmişlerdir.

    liberal ekonomilerin korumacı ekonomilere göre bazı avantajları olduğu inkâr edilemez. enerji girişi sorunu olmayan bir pazarı kendi haline bıraktığınızda pazar kendiliğinden büyümeye ve gelişmeye başlar. olağandışı koşullar olmadığı sürece piyasadaki fiyatları kontrol edecek mekanizma pazarın kendisidir. korumacılık ve tepeden belirleyici sistemler liberal piyasa ile baş edemez.

    liberalizmin sosyal ayağı ekonomik ayağıyla ikiz kardeş gibidir. liberal bir toplumda ideal olarak herkes mutludur, rahattır, özgürdür, kimse kimsenin hakkına tecavüz etmez, çünkü insanların arasında bir bağ vardır ve bu bağ ortadan kalkmadıkça sistem güzel işler. bu bağ paranın getirdiği refahtır.

    refah ortadan kalkarsa liberalizmin de her türlüsü ortadan kalkar. o anda ne özgürlük, ne insan hakları ne de hukuk kalır. Liberya ve Sudan'da ne oluyorsa İngiltere ve Fransa'da da o olur.

    özetleyecek olursak liberalizm refah toplumlarında uygulanabilen, fakir (powerdown) toplumlarda olması imkansız bir rejmdir. liberalizm görünürde win-win gibi takdim edilse de gerçek tam tersidir. aslında o bir zero sum game'dir yani birileri kazanırken diğerleri kaybeder. o yüzden liberal dünyanın bir kısmı doymuş, bir kısmı gelişmekte bir kısmı da aç piyasadan oluşur. doymuşlar daima kazanır, gelişmekte olanlar doymaya devam eder, aç olan diğerlerinin servetleri ötekilere akar.

    liberalizm ideal (olanların en iyisi) bir düzen midir? eğer dünyanın bir kısmı aç ve düşük enerji seviyesinde kalacaksa ideal düzendir, çünkü liberalizm paylaşmayı değil ekonomik büyümeyi temel alır. servet doğası gereği tepede durur ve tabana tam yayılamaz.. servet heterojen yayılır ve tepede toplanır. liberalizm ve neo-liberalizm aşağıdaki gibi bir servet piramididir..

    69619066.jpg

    50627013.jpg

    herkesin kazanabileceği sistem yoktur, ya herkes serveti homojen olarak bölüşecek ya da servet öbekleşecektir. liberalizm servetin öbekleşmesine neden olur, neo-liberalizm ise servetin tepede birikmesine neden olur. görüleceği üzere herkesin kazanabildiği win win durumu yoktur, servet transferi sıfır toplamlı bir oyundur..

    neo-liberalizmin ana hedefiyse sermayenin küresel bazda serbest akışıdır. bu sayede paraya hükmeden finansal aktörler nüfusu hızla artan aç pazarları serbest piyasa ekonomisine geçirip kredilendirir ve onların tasarrufları ile kendilerini beslerler.

    fakat liberalizm bu haliyle devam edemez, edemeyecek de. çünkü finansal sistem dünyadaki belli başlı güç odakları tarafından mecburen çökertildi, balon üreten finansal sistem yerini boring banking'e bırakacak.

    olması gereken finansçılığın reel ekonomileri taşımasıdır, bugün dünyada olan tam tersidir, reel ekonomiler finansı sırtlarında taşımakta ve bu da büyük çöküşe sebep olmaktadır. son finans krizinden sonra ekonomik liberalizm çöküşe geçmiştir, defaatle yazdığımız üzere dünyanın heryerinde faşizm gelecek, avrupayı yakından izleyin, Fransa'da çingenelere, İngiltere'de göçmen şutlama yasalarına bakın. Almanya'da Türklerin başına geleceklerden sonra artık bu işin şakasının olmadığı anlaşılacak..

    ekonomik liberalizmin çöküşe geçmesinin sebebi enerji kısıtlılığıdır, enerji olmadan büyüme olmaz, büyüme olmadan krediler geri ödenemez, kredilerin ödenemediği dünyada küresel finans kapital YAŞAYAMAZ:. bugün olan budur ama müthiş bir algı yönetimi ile insanlar uyutulmakta, yaklaşan felaket örtbas edilmektedir. 3-4 yıl sonra enerjinin serbest (liberal) piyasada satışı yasaklandığında alarm zilleri, peşinden de savaş davulları çalmaya başlayacaktır.

    daha önce de söylediğimiz gibi ekonomik liberalizm tamamen çöktüğünde liberalizmin sosyal ve hukuksal yönü de çöker. refahın bir arada tuttuğu toplumlar hızla faşizme doğru sürüklenecek, liberalizm çimentosu çatlakları onarmamış sadece sıvamıştır, yani liberalizm insanlar arasındaki ayrışmaları yaldızlı harçla kapamış, böylece uyutmayı başarmıştır.

    Türkiye'de ve dünyada olacak olan budur, herşey sırasıyla olacak, liberalizm ekonomik koldan çökmüştür (2008-09), sırada sosyal ve hukuksal çöküşü başlayacaktır. o zaman liberalizm yeni bol ve ucuz enerji kaynağı bulunana kadar tarih sahnesinden çekilecektir. bu da aşağı yukarı 2050-60'a kadar korumacı (liberal olmayan) ekonomi modeliyle haşır neşir olacaksınız demek oluyor..

    tabi o yıllarda dünya başına gelenlerden sonra tekrardan liberalizm gibi müsrif bir ekonomik modelin alternatifini zorunlu olarak bulacaktır..

    ve artık o saatten liberalizmi kimse ağzına almayacak

  15. Sen de iki dünya savaşı kazan, ekonomin 14 trilyon dolar olsun, soğuk savaştan itibaren diğer ülkelerin iç işlerine karış, paran rezerv parası olsun vs. sen de dünyanın hemen her yerinde güç sahibi olursun.

    tabi 50'li yıllardaki gibi üretmeyen buna mukabil tüketen 14 trilyon dolar. ayrıca borç 13 trilyon dolar. 2012 default deklare edilecek, peşinden coup d'etat. sadece Amerika değil, dünyadaki tüm silahlı borçlular alacaklılarına çok ciddi şaka yapacaktır. silah her şeyden üstündür..

  16. şu an hatırlamadığım bir ayette de "çocuklarınızın nasıl yaratıldığını görmüyor musunuz" diyordu. başlığı açan ve ona destek çıkan (IFeelGood) gibi o zamanki aklı evveller de o ayeti aynen böyle yorumlamışlardı. sığ zekâ olunca böyle oluyor, ya da art niyetli bakınca..

  17. http://www.bugun.com.tr/haber-detay/113244-kpss-birincisi-hayalini-acikladi-haberi.aspx

    http://cepkpss.blogcu.com/2010-kpss-birincisi-fem-akademi-den/8661301

    Benim evladım o puanı hakkıyla almıştır.

    Matematikçilerin, hkukçuların fulleyemediği soruları benim gıda mühendisi evladım biiznillah fullemiştir.

    http://www.medyatekzip.com/news_detail.php?id=1057

    Dava devam etmektedir. Polislik sınavı sorularını çalmakla suçlanan bu güzide eğitim kurumumuzun bu davadan alnının aklıyla çıkacağına şeksiz, tereddütsüz inanmaktayım.

    Ziver evladımız maalesef hem yargıya güvenmiyor hem de zanla konuşuyor.

    Trollün notu: Bu skandal Türkiye tarihinde görülmüş en büyük skandallardan biridir ama medya eliyle insanların bu gerçeğin farkına varması engelleniyor. Tüm bu abuk subuk haberler de hedef saptırmaya, olayı olduğundan küçük göstermeye, asıl failleri gizlemeye yönelik. Emin olun çeteler, çobanlar bahane. Bunlar Ergenekon ayağına suçlu suçsuz bir ton insanı içeri tıkan aynı savcı ve hakimler. Ergenekon'dan pay biçin olayı değerlendirirken.

    Bu işi eğer Akp yandaşlarının işi değilse neden iki aya yakın süredir olayı örtbas etmek için yırtındılar?

    Şimdi ise sadece Eğitim Bilimleri sınavını tekrar etmeyi planlıyorlar. Oysa genel kültür ve yetenek sınavının da iptal olması gerekir. Zira eğitim bilimlerinde fulleyen ve fule yakın yapanlar aynı zamanda bu sınavda da aynı performansı göstermişler. En salak adam dahi anlar tüm sorularuın bunların eline geçtiğini. Ama hırsız bu onun bunun çocuklarının hırsızı olduğu için ne kadar hırsızı devlete soksak kar diye uğraşıyorlar.

    http://www.skyturk.net/mutsuz-insanlar-soruyor/

    Bu bir ay önceki açıklama, geldikleri noktaya bakın.

    Dünyanın en gerizekalı insanı dahi daha sonuçlar hesaplanırken bu kadar yüksek puanların alınmasının mümkün olmadığını, bu sınavda binlerce insanın bir şekilde hileyle bu puanı aldıklarını anlar.

    .

  18. C=Alır diyen aklını peynir ekmekle yemiştir..

    C=Alır diyen hadımdır

    C=Alır diyen yalancıdır

    C=Şehvetie düşkün insan 13lük kızdan başını kaldırırmaz ki

    C=Şehvetine düşkün insan 13lük kızdan 25likle bile evlenmez

    C=Şehvetine düşkün bir insan dul 35lik kadınla 13lük kızını yatağa atmak için evlenir

    C=55 yaşında şehvetine düşkün olgun kadınl

    ardan bıkmıştır usanmıştır..

    bu arkadaşı neden attınız anlamadım, arkadaş sapıklığı savunmuyor ki. arkadaş gerizekalı tamam ama onun atılması da pek akıllıca bir iş değil. adamın yaptığı şey ortada, sapıklık falan değil. onun savunduğu şey bir kıyastan ibaret, ama yanlış yapıyor başka.

    şimdi RenaultFerrari kardeşim, atıldın ama gene de geriye yaslan dinle..

    senin nasıl bir tür embesil olduğunu anladım; ben o dönemde yaşasaydım ve elimde peygamberlik tarzı bir yetki olsaydı bana sunulan 13'lükleri de 45'likleri de alırdım. hatta meşru kabul eilen en küçük yaştan en büyük yaşa kadar alırdım. nasıl olsa işim var, yetkim var, kral gibi adamım.

    sen kalkıp "sen hadımsın, yalancısın, aklını peynir ekmekle yemişin çünkü 13'lük dururken 35'lik alıyorsun" gibi standardize edici laflar söylersen cümle alem sana aptal der. ya 16-18 yaşlarında heyecanlı bir çocuksun ya da dişlini sıyırmışsın.

    keyif benim değil mi? sen zevk meselesi bir şeyi "13'lük dururken 35'liği alan .....dır" diye nasıl standardize etmeye kalkarsın. hem tartışmayı bilmiyorsun hem de garip bir aptallık çökmüş üstüne.

    bak sana en iyi cevabı baban verir, git ona sor de ki; baba elinde yetki var, saygıdeğer birisin, 13 yaşında karın var, ayrıca sana sunulan güzelliği dillere destan olan 13'lük kızlardan daha çekici 35'lik manken gibi fit seksi kadınlar var. hepsini alabiliyorsun. seçimin ne olur?

    baban şöyle der: niye seçim yapayım ki? hepsini kullanırım..

    sen gene anlamayacaksın, muhtemelen İslâm'ı karalamak isteyen gerizekalı bir ateistsin..

  19. -Allahın kullarına 100.000 de bir rastlanacak bir vakada yanlış bir şey olmadığını göstermek için vahiy gönderip bir evliliği yıkıyor ve Zeynebi Muhammetle evlendiriyor. Senin savunmana göre ortada şehevi bir durum olmadığı için iyi kötü kocasıyla geçinip giden bir kadını hayatının geri kalanı boyunca kadınlığını yaşamaktan mahrum bırakıyor biz sapık oluyoruz.

    bold olamayn yerde şehevi bir durum olmadını itiraf ediyorsun

    nice angutlar geçti buradan ama böyle bir anguta, öküze ilk kez rastladım:)

    bak küçük angut, adam bold olmayan yerde senin anlayışını yazmış, bir şey itiraf etmemiş, sen nasıl bir tür öküzsün böyle? hayır insan anlık öküz olabilir ama bunda diretmenin anlamı yok ki?

    highona

    sen buraya kadar yazılanları okusaydın

    şu anda dinsizlerin çırpındığı gibi çırpınırdım

    yazıdğın yazılara cevap verenler

    peygamberin cinsel hayatın olmadığını farkına vardılar bunun için çırpınıyorlar

    bak zeka yaşın gittikçe düşüyor, Peygamberin cinsel hayatı yoktur demek süpersonik öküzlüktür:)

    başlıkta devrilen çamların haddi hesabı yok, bu başlık iğnelenmeli:)

    bak yavrum bir yerde 13 diyorsun bir yerde 13 varken 35 aldı diyorsun

    peygamber sehvetine düşkündü diyorsun OLMAZ OLMAZ

    çok yerde sıçmış ama ben gözüme çarpanları hızlı hızlı ayıklıyorum: şimdi bu öküz arkadaşa birileri 6-9 nikah-zifaf aralığının, sonra 13 veya 18'lik yaşların İslami kaynaklardan çıkarıldığını hatırlatsın. kaynaklar bu konularda çelişkilidir ve Buhari gibi sağlam bilinen kaynaklardır..

    bu öküzün müslüman olduğunu sanmıyorum, ters etki vererek reklam yapıyor olabilir..

    ZİVAR !

    30'a yakın olmayan---- 20'li yaşlarda ilgi duyar diyorsan ona diycek yok !

    40'ından sonra ilgi duyar diyorsan !!! Gülerim .)))))))))))))))))))))))))))

    55'inden sonra ilgi duyar diyorsan !! Arkadaşım ellerini yakamda çekermisin

    söz yokki sana anlatayım-- lugatta kelimesini bulamıyorum bırak beni ne olur..

    Kaçarım senden

    saygılar Renaultferrari

    biraz porno sitelerine gir, 18'lik iştahlı bebelerin 60'lık karılarla neler yaptığını izle de aklın başına gelsin..

    bu başlıkta komik ve üzücü olan şey Renault ve Ferrari gibi F1'in iki güzide klübünün adını taşıman:)

  20. Reno, yavrum benim,

    Geçen sen ne kullanıyorsan ben de istiyorum demiştim. Hala söylemedin ne kullandığını. Özelden yaz yalnız, IFG'yi daha da kızdırma.

    Andavallı, birincisi ortalama bir erkek 13 yaşındaki kızlara sahiden ilgi duymaz. Sallıyorsun ya da herkesi kendin gibi sanıyorsun.

    İkincisi de bir süre boyunca birlikte olduğun Angelina Jolie de olsa cinsel açıdan bir süre sonra vasat bir kadın sana daha cazip gelecektir. Bu durum hep aynı yemeği yemekten farksız.

    Durum buyken adam, daha iyisi elinin altında iken kötüsünü tercih etmez demen tam saçmalık. Bir kere adam daha kötüsünü seçip iyisini bırakmıyor ki. Eğer tek bir tercih hakkın olsa sana göre daha cazip olan sübyanı (sen bir sapıksın) seçersin. Ama burada adam elindekini yitirmor ki, değişiklik olsun bir tane daha alıyor ve o ilkinden daha kötü de olsa yeni.

    Senin minik beynine göre güzel kadınların nispeten çirkin kadınlarla aldatılmalarının mümkün olmaması gerek. Ama bakıyorsun ki Türkiye'nin en güzel kadınlarından falancanın kocası kendisinden daha çirkin biriyle bu falancayı aldatıyor. Neden? Çünkü elindeki daha güzel de olsa belli bir süre sonra sıkılır, o kadar güzel olmasa bile farklı olduğu için çirkin daha cazip gelir. Hem güzel zaten elinin altında.

    Şuncacık şeyi akıl edemiyorsan yazma hemşerim. Bzim adımıza da konuşma.

    aklı başında biri çıkıp yazmış. tebrik ederim.. bu arada başlığı açan arkadaşın yaşının küçük olduğu kanısına vardım yazdıklarından. 25 yaşındaki bir adam böyle bir şeyin illa da tercih sebebi olmayacağını anlar. bu arkadaş angut olduğu için "make your choice" diyor sanki mecburiyet varmış gibi. sanki 13'lük dururken 35'lik almak yasakmış, değiş tokuş etmek enayilikmiş gibi. üstelik olayda değiş tokuş da yok, her ikisi de alınıyor.

    üstelik bu ameleye Zeynep Binti Cahş'ın çok güzel bir kadın olduğunu hatırlatmak gerek.

    böyle dedik diye bu amele gene "13'lük varken 35'lik güzeli alır mısın" diye sorarsa kafasına sopayla vuralım ve şöyle diyelim; evet o dönem normlarına göre konuşursak 13'lüğün yanında 35'lik, 45'lik, 22'lik falan da alırdık. fazla mal göz mü çıkarır..

  21. Siz hepiniz yanlış anlamışsınız Bu davayı açan sizsiniz

    ben diyorum ki : 55 yaşında bir insan sizsin dediğinize göre 13 yaşıda bir kız ile evliyse..

    35 yaşındaki bir kadını almak istemez..

    Alır ! diyen

    bu sapık davayı açan sizlersiniz.. ben buna inanamıyorum diyorum ' bana bunu ispat edemezsiniz diyorum !

    Ama ben size ispat ederim İşte : suicide ve diğer erkekler özelliklede BAAL

    13 yaşında olgun bir kız mı istersin yoksa angelina jolie'yu mu ?

    C= ?

    işte görüdünüz mü...

    hepiminiz ben....

    bir kaç kişi daha önce IQ'dan bahsetmiş, ben direk gerizekalı diyeceğim bu arkadaşa. RenaultFerrari, hasta mısın birader? bu zevk meselesidir, bunun ispatı mı olurmuş embesil misin sen? kendin almıyorsan enayisin. kendi uçkun standardını evrensel mi kabul edeceğiz? sokaktan adam çevir, 40 yaşında taş gibi kadını 18'lik çıtıra bile tercih eden çıkar.

    ha aynı adama ikisini de verelim mi abi desen, yok olmaz, biri varken biri olmaz der mi? nasıl bir angutsun sen?

    nasıl bir beyin yapın var, hem 13 hem de 35'lik iki güzel kadını niye istemesin bir erkek?*

    *.13 yaşında evliliğin norm sayıldığı kabulüne (1400 sene öncesine) göre değerlendirin..

  22. ilk sayfayı okudum sadece, RenaultFerrari'nin çapsızlığına birileri bir şey demiş mi bilmiyorum. 13'lük kız varken 35'lik kadın alır mıymış? iyi de bunda şaşılacak ne var? enayi olmayan kişi tabii ki alır.

    niye alsın ki? gibi gerizekalıca soru sorulur mu? sorulmaz..

×
×
  • Yeni Oluştur...