Jump to content

GDP

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    201
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne GDP kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 14.Ya siz mısırda doğmuşsunuz müslümansınız Amerikada doğsaydınız ne olacaktı :)

    Siz dileyin görürsünüz neler olacağını :) Bu iş matematik hesabına bakmaz sizin dileminize bakar.Bir şekilde dini islam sizi bulur. Örnek Veysel karani,Örnek yusuf İslam.Örnek Ömrünün 40 senesini ateist olarak geçirmiş John Taylor

    ortadoğuda doğanların cennete girme ihtimali öteki dünyada doğanlardan daha yüksektir. sen Meksika'da doğysaydın kafir olacaktın, tebliğ için gelenleri de geri çevirecek ya da durumuna göre onlarla savaşacaktın..

  2. Toparlarsak, doğal süreçler sözkonusuyken "neden" hileli bir sorudur, amaç olduğunu varsayar.

    "Nasıl" gerekli ve her zaman işe yarar bir sorudur.

    karşılaştığımız olayın doğal süreçlerle belirlenememe ihtimaline karşı nasıl sorusu yeterli olacak mı? misal, evini kayaların rahatça ezebileceği vadiye inşa ettin. kayaları kontrol ettiğinde kendiliklerinden düşemeyeceğine ikna oldun. bir gün kaya evine düştü ve sen öldün. araştırma aşamasında kayanın doğal süreçlerle mi yoksa kasıtla mı düşürüldüğü henüz bilinmiyor, araştırmaya gelenler "nasıl" diye sorarak kesin sonuca ulaşabilecekler mi?

    "nasıl düştü" sorusu esasen sürecin doğal açıklamasını sorgulamıyor. "kaya kendiliğinden düştü" hükmüne varabilmek için "nasıl oldu da düştü" diye soranlar aslında örtük olarak "kim düşürdü" sorusunu da sormuş olurlar. çünkü "nasıl düştü" sorusu özneyi dışlamıyor. el sürmeden kütükle bir kaç kişi kayayı ittiyse sonuçtan sebebe giden araştırmacılar öznenin bilinçli veya bilinçsiz olduğunu anlayamayacaklar. eğer varsayımları sadece doğal sebepler ise katili bulamayacaklar.

    doğayı açıklarken neden sonuç zinricine bir öznenin etki etmediği varsayımıyla açıklama yaparsanız elde ettiğiniz bilgiler başlangıçtaki varsayımınızı doğrulamaktan öteye geçmez.

  3. Şaka bir yana her şeyin değişimde olduğu bir sisteme hangi akıllı düzen diyebilir?

    bu güzel ifade ilgimi çekti ama basit örneklerle bile düzeneklerdeki değişimi anlayabiliriz.

    bie adam hergün (periyodik olarak) boşalan varili suyla doldurur, suyun varile akıtılması kaotiktir, düzensizdir ama adamın kümülatif işi içindeki kaotik öğelere rağmen düzendir. dünyanın dönüp gece gündüzü meydana getirmesi sürekli değişen evrende bir düzenektir.

    bahsettiğiniz türden (özellikle anibal'in tarifindeki) düzen evrende vardır ama homojen değildir, heterojendir. bu sebeple düzen ve değişim birbirini dışlayan iki faktör değil.

    şimdi gelelim canlılardaki düzen sanılan şeye. canlılarda anladığınız türden düzen yoktur, çünkü canlılar düzenin aksine karmaşık ve örgütlü birimlerin birbiri ile olan fiziksel iletişiminden ibarettir. canlılar düzensiz yani karmaşık ama aynı zamanda organizasyon içerir..

  4. Kehanetlere bak sen :D. Sen büyük şehirdeki köylülerden mi bıktın? Vay kıyamam canım benim :D.

    şehirde yaşayan şehirliler için de geçerli dediklerim. acilen köy hayatına alışmaları, AVM kültürünü terk etmeleri, hazırcılıktan vazgeçip eken-biçen insan türüne dönüşmeliler zira aksi halde sonları sefillik olacak. yakın gelecekte "benim şöyle gayrimenkulüm var, böyle arabam var, yatım katım var" diyenlerin ve o varlıkları birşey sananların aslında hiçbirşeye sahip olmadıkları anlaşılacak. en büyük kazığı şehir hayatına alışmış insanlar yiyecek, çünkü onlar hayata hazır şeylerle başladılar.

    O çapta bir savaşı kimse göze alamaz. Göze alabilecek olsalardı, çoktan çıkardı o dediğin savaş.

    aksine bolca kullanılacaktır, mantar bulutlarının görkemli yükselişlerini izleyeceksiniz, tabi izleyebilirseniz. ABD ve Rusya silah arkadaşıdır ve bu büyük operasyonu yönetecek çekirdek ülkelerdir. düzeltici savaş sonunda ABD kendi yarıküresine şutlanacak, Rusya eski dünyanın hamisi olacak, Almanya, Fransa ve Polonya ile birlikte tabi.

    Amerika, Irak'a girdiğinde veya Rusya, Gürcistan'a girdiğinde, ikiside geri adım atmak zorunda kaldılar, çünkü göze alamadılar.

    zannedildiği gibi Gürcistan'da ABD-Rusya çekişmesi olmamış, aksine dayanışması olmuştur. operasyon küresel sermayeye yani Soros'a karşı yapılmıştır, küresel sermayenin tüm çabaları boşa gitmiştir. artık küreselleşme yerini lokalizasyona, demokrasi soft-faşizme, liberalizm ve kapitalizm ise proteksiyonizme bırakacaktır.

    dikkat ederseniz avrupada ırkçılık hortluyor, Fransa'da çingenelerin başına gelenler iki yıl içinde diğer göçmenlerin, Almanya'da da türklerin başına gelecektir. Rusya hızla faşizme doğru gidiyor, ABD'de islam karşıtlığı körükleniyor, yanına beyaz olmayanları da ekleyecekler yakında.

    hazırlanan planları bir anlayabilseniz köye değil mağaralara saklanırsınız ama bunları görebilmek için resme uzaktan bakmak gerekir. bakamayan ve bu sebeple inanmayanlar için formül basit, bekleyip şahit olacaklar ama tavsiyelere kulak asmadıkları için büyük sürpriz yaşayacak ve yağmura yakalanacaklar.

  5. Petrol bitince Araplar aç kalacak. Belki hepsi açlıktan ölür. O topraklar da yüzyıllar önce olduğu gibi çöl olarak kalır. Hindistan ve Çin de büyüyorlar. Oralardan da bir istila gelebilir.

    bana göre en doğru yorum bu olmuş. dünyanın ayrışacak olmasının sebebi din olmayacak, enerji güvenliği olacak. bu ABD ve Rusya'nın birlikte yürüteceği bir operasyon olacak.

    enerji kıtlığı kesin olarak düzeltici savaşa gebedir, bu savaş NBC denen silahların bolca kullanılacağı savaş olacaktır. deyim yerindeyse ABD ve Rusya birlikte bu silahları 2015 veya 2018'de Çin (ve gerekirse Hindistan'a) bolca sallayacaklar.

    Türkiye bu savaş öncesinde ekonomik olarak çökmüş olacaktır enerji kısıtlamasından ötürü. o yüzden bizim gibi sadece izlemekten gayri yapacak şeyi olmayanlara tavsiyem köylerine dönmeleridir. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi yerlerde kargaşa çıkacak, kargaşayı yok etmek üzere gelecek olan sıkıyönetim şehirlerde çok can yakacak. şehri ne kadar erken terk ederseniz megapollerdeki yıkımdan sıyrılma şansınız o kadar artar.

    köyünüze dönün ve 2050-60'a kadar orada nesil vermeye, yaşamaya bakın. ama fazla çoğalmayın, savaşın sebebi bu zaten..

  6. Ne yapıyor, ne yapıyor? Adam bilime çağ atlacak bir başarı ile yapay kromozom sentezledi ve sen buna

    diyorsun.

    Aferin. :D Senle bir arpa boyu yol alamayacaz yemin ediyorum.

    pişkin cahil:) o adam tasarım yapıyor, Küpper'in deneylerini incele, daha ilginç şeyler bulacaksın..

    sen yeni yetmesin, evrim teorisi öyle 3-5 ayda öğrenilmez, 10 yılını ver öyle tartışalım.

    anibal bu konuda en yetkin kişi sayılır, ama o bile patlar bir yerden sonra..

    şimdi akranlarınla oyna bakiim:)

  7. Yaşam gereksinmelerimiz ne kadar yetersizlik gösterirse göstersin. Bu yetersizlik birbirimizi boğazlamamız için gerekçe olamaz.

    evet olamaz, olmamalı ama bunu Pentagon ve Kremlin'dekilere anlat bana değil.

    Hikaye anlatma. Yaşam gereksinmelerimiz yetersizlik gösterirse biz de bu yetersizliklere ayak uydurmaya çalışırız. Birbirimizi boğazlamamız çıkış yolu olmaz.

    zaten iki seçenek sunulacak, ya ilkel yaşayacaksın ya da öleceksin. Çin gibi bir devin ilkel yaşama dönmesini beklemek saflık olacağından savaş kaçınılmazdır.

    Petrolden yalnız enerje elde etmiyoruz. Petrol türevleri olan plastik, nafta, asfalt vs geri dönüşümlü ürünlerdir. bunları zayi olmayacak hep kullanacağız

    tamam işte meraklı meraklı soruyordun, petrole ne kadar bağımlı olduğumuzu anlamışsındır. yollar bile petrolden yapılıyor..

    Birbirimizi boğazladığımız birinci ve ikinci dünya savaşlarındaki neden arz fazlalığı ve pazar darlığı idi. Bugün ve bundan sonraki günler de aynı neden gerçerli. Yine arz fazlalığı olacak ve pazar darlığı, talep darlığı kapitalizmi krize sürükleyecektir.

    hasbünallah, adam hala arz fazlalığı olacak diyor. biz diyoruz ki arzda kısıtlama olacak, çünkü günlük dünya petrol tüketimi 87 mbpd oldu, üretimi ise 85 mbpd ve bu makas giderek açılıyor, dünya ekonomisi bir büyümeye başlasın resesyondan çıkılsın, üretim tüketime yetişemeyecek ve ülkeler alarma geçecek ve o saatten sonra ne olacaksa olacak. bunu anlamak zor mu?

    Sen Arz-talep ilişkilerinin dışında, enerji yetersizliği arz yetersizliğini doğuracak diye yeni bir bakış açısı getiriyorsun. Bu bakış açısında yanlışlık var. Arz yetersiz ise insanlar, (yani pazar) bu arz yetersizliğine ayak uydurmak zorundadırlar. Örneğin; kimse ben televizyon alamiyorum diye diğerlerini boğazlamaz. Televizyon arzı yetersiz ise, televizyon pahalanır. Ekonomik gücü olan alır, olmayan bakakalır.

    kimse tv alamıyorum diye karşısındaki ülkeyi boğazlamaz. ama açlık yüzünden değil karşıdaki ülkeyi, kendi vatandaşını bile boğazlarsın. bu açlık, ölüm kalım savaşı olacak diyorum sen hala tv gibi önemsiz ürüne indirgiyorsun..

    Hala düzeltici savaş gibi saçmasapan bir katliama çanak tutuyorsun.

    Hassstiiiirrr diyeceğim ama terbiyem müsaade etmiyor.

    yaşlı bir bunaksın herhalde, otuz kez söylesem gene anlamayacaksın. ben burada olmasını istediğim şeyleri değil, olacak olanları yazıyorum.

    Darwin'e bazı ırkları geri gördüğü için küfretsem ne tepki verirdin?

    Pek çok meczup kıyamet için tarih verdi. Bu tarihlerin pek çoğu gelip geçti. Tarih verenler meczup olduğu için kimse önemsemedi. Sen de bu tür meczuplardan birisin. Verdiğin tarih en fazla 8-10 yılı içeriyor. Ölmez de kalırsak. Bir tür meczup olduğun ortaya çıkarsa. Biz yine burada olacağız. Ama sen kayıplara karışacaksın. Diğer meczuplar gibi.

    verdiğim tarih o kadar uzak değil, doğrulamak için burada olmamıza gerek yok. zaten ikimizde olmayacağız zira internetin olup olmayacağı şüpheli.

    kronolojik sıra şöyle:

    1. dünyada ekonomi ortalama % 7-8 oranında büyüyecek

    2. büyüme sonuıcu enerji talep ve arz arasındaki makas açılacak ve enerji sıkıntısı baş gösterecek

    3. dünya tekrar anormal biçimde küçülecek

    4. Suudi Arabistan doğu/batı diye ikiye bölünecek (zaten şu anda Ghawar havzası ABD/SOCOM'un kontrolündedir, bir tane Arap askeri sokmazlar oraya)

    5. ABD'de iki olasılık var: ya muhtemelen Obama son başkan olacak ve etnik temelli kontrollü iç savaş olacak (debrownizasyon), ya da neocon'lar tekrar başa geçecek darbe veya seçimle..

    6. Türkiye'nin önünde iki seçenek var, ya Afganistan/Pakistan bölgesine muharip güç olarak gideceğiz 2018'e kadar, ya da Ermenistan merkezli bir konfederasyonun parçası olacağız enerji güvenliği adı altında..

    bundan sonra olacaklar düzeltici savaş olacak ve bizi kapsayıp kapsamadığını ABD'deki çay partisini yönetenler belirleyecek..

  8. Özetle diyorsun ki. Yakın zamanda petrol ve doğalgaz bitecek. Birbirimizi öldüreceğiz.

    Varlığımızın nedeni doğal enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklar bitince biz de öldük demektir.

    varlığımızın nedeninin doğal kaynaklar olduğunu evrimci Jared Diamond da söylüyor Malthus da Moslow da. evrime inanan biri olduğuna göre bir ekosistemin nasıl çalıştığını biliyor olman gerekir. bir maymunun yaşamını devam ettirecek kadar enerji sağlaması için günde 1 kg elma gerekir, eğer 1 kg elma yarım kg olur ve bu miktar günden güne azalırsa maymun ölür, maymunun bağlı olduğu populasyonda nüfus azalır. enerji girişi azaldığı oranda nüfus yıkımı olur.

    avcı toplayıcı yaşayan insanlar bugün hala vardır ve ilkel yaşarlar. avlanmak çok enerji gerektirdiğinden avladıkları ancak karınlarını doyurmaya hayatlarını karın tokluğuna idame ettirmelerine yarar. bu yüzden gelişmeye vakit ayıramazlar. tarıma ve hayvancılığa geçen toplumlarda ise populasyonun karını doyurmak bir yana besin bile depolanabilir. bu sayede populasyondaki bazı elemanlar gelişme için farklı koşulları izleyebilir, icat yapabilirler.

    bu iki anlayıştan tarım ve hayvancılık yapanlar gelişmiş uygarlıkları kurmuştur. avcı toplayıcılar olduğu yerde sayıklamış, çoğu da elimine olmuştur.

    Bu yaklaşım yanlıştır. insanlar gün geçtikce daha çok enerji tüketiyor. Ama enerji yetersizliği nedeni ile birbirimizi boğazlayacak kadar aklımızı yitirmedik.

    ekonomi temelli bir savaş olan ikinci dünya savaşını marslılar kendi aralarında yapmadılar dünyalılar yaptılar. önümüzde bekleyen hayat memat savaşını yine marslılar değil dünyalılar kendi aralarında yapacaklardır ve bu hareketleri akıl yitirmekle izah etmek yanlıştır. aksine son derece rasyonel hareket etmektir.

    Enerjinin önemini artık sıradan insanlar bile biliyor. Ama enerji gıda gibi, tarım ürünleri gibi, mesken gibi zorunlu ihtiyaç maddesi değildir.

    koyulaştırdığım yer duyduğum en komik cümlelerden biri. growth yani ekonomik büyümenin en önemli şartı bol ve ucuz enerjidir. enerji olmadan ısınamazsın, markete ürün getiremezsin, klozet kapağını imal edemezsin, iphon üretemezsin, elektriğin olmaz. enerjisiz hayat olmaz.

    bu kadar da cahil olma bunları anlatarak vakit kaybettirme bana..

    Enerji bitmeye yüz tuttuğunda, (ki yakın zamanda bitecek diye kimse senin gibi bir kehanette bulunmuyor. Mevcut bilinen rezervler bile en az 200 yıl yeter. Yeni bulunacak olanlar da cabası) bir yandan yeni enerji kaynaklarına yöneliriz (bor madeni önemli bir enerji kaynağıdır.) diğer yandan da mevcut enerjiyi daha itiyatlı kullanır, israftan çekiniriz.

    insanoğlunun enerji sıkıntısı yoktur diyoruz sürekli, bol ve ucuz yani yoğuşmuş enerji sıkıntısı vardır. güneşte sınırsız enerji vardır ama enerji yoğuşmuş değildir, fosiller güneş enerjisinin milyonlarca yılda toprak altında yoğuşmuş halidir. bor primer enerji kaynağı değildir, enerji depolayıcı ve taşıyıcısıdır, bor ham hayaldir ve öyle kalacaktır.

    enerjiyi tasarruflu kullanmak işe yaramayacaktır çünkü dünyanın buna ayıracak ne vakti ne de enerjisi vardır.

    Petrol ve doğalgaz enerjisini kullanma geçmişimiz yüzyıl bile olmadı. Bunların olmadığı bir dünyada insanlar bugünkü gibi yüksek standartta olmasa bile yaşamlarını sürdürebiliyorlardı. Bundan sonra da sürdüreceklerdir. .

    fosil yakıtlar dünya nüfusunu hiç olmadığı düzeyde artırmıştır. 100 yıl önce nüfus 900 milyondu, 100 yılda 7 milyar oldu ve bu nüfusu nüfus planlaması gibi boş yöntemlerle azaltamazsın. bu nüfusu besleyecek yoğuşmuş enerji yok dünyada.

    sorunun bam teli yüksek enerji seviyesinde yaşayan dünyanın beklenmedik şekilde düşük enerji seviyesine geçmesidir. bu geçiş benzersiz travma ve felaketlerle olacaktır. buna düzeltici savaş diyoruz. bu savaşın amacı nüfus azaltımı olacaktır, başka bilinen bir çaresi olmadığı için insan kıyımı yapılacaktır aksi takdirde dünyadaki enerji kimseye yetmeyecektir. ABD ve Rusya gibi güç merkezleri attan inip eşeğe binmek yerine nüfus azaltımını tercih etmişlerdir.

    Yaşamlarımızı tümü ile fosil yakıtlarına bağlayacak katar aptal değiliz

    etrafına bak, 100.000 in üzerinde ürün petrolden yapılıyor. telefonun, bilgisayarın, elektrik üretimin, elektrik geçirdiğin kabloların, ekmek için ekilen buğdayın, aspirinin, ilaçların, kapsüllerin, araban, arabanın enerjisi, lastikleri, domates, mısır, cep telefonu, metal ve ahşap olmayan kaplar ve daha sayılamayacak kadar eşyalar tamamen petrolden yapılır.

    evine gelen tüm hizmetler petrol sayesinde yapılır bunu unutma. petrol yatağına koynuna kadar girmiştir ama senin haberin yok.

    esele biraz da insanların içindeki canavarlıktır. Birbirimizi öldürmekten zevk alan insanlar var içimizde. Bu canavarlığa kılıf hazırlamanın bahanelerinden biri de işte böyle enerji krizi meselesidir. Diğer bahaneler de ulusal, ırksal, dinsel ve mülkiyet gibi değerlerdir. Böyle saçma değerler uğruna da birbirimizi çooook boğazladık.

    din gibi toplumlar için pek de lazım olmadığını düşündüğün uyduruk saydığın şeyler için birbirini boğazlayan insanın birincil ihtiyacı olan enerji için birbirini boğazlamasına inanmaya başlasan iyi olur. zira bu bir inanç değil, gözümüzün önünde örnekleri yaşanmış gerçeklerdir.

  9. İlginç bir çelişki var. Kapitalizm ayakta durabilmesi için üretim ile tüketimin doğru orantılı olması gerekir. Ne kadar çok üretirsen o kadar çok tüketmelisin. Üretime herhangi bir kısıtlama getirmeden tüketimi kısıtlamaya kalkarsanız, kendi bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz. Zaten kalabalık nüfuslu uluslardaki pazar da o denli geniştir ve bu nedenle bu ülkeler hızla gelişmektedirler. Gelişirken hem kendi nüfuslarını, kendi pazarlarını doyuracak genişlikte üretim yapmaktadırlar, hem de diğer ulusların pazarlarına ucuz emek ve ucuz mal ile girmektedirler. Gelişmiş ülkelerde ise, emek ucuz olmadığı için. Emekçiler emeğinin karşılığını daha gerçekci hesap edip talep ettikleri için, bu ülkelerin kapitalistleri ucuz emek olan ülkelere yönelmektedirler. Peki bu durumda talebi niçin kısmak ihtiyacı duysunlar. Talep olmadan arz olur mu? Talebi kısarsan arz da iflas eder. Arz iflas ederse kapitalistler de iflas eder. Çünkü kapitalist üretim ilişkilerinde arzın inisiyatifi kapitalistlerin elindedir. Talebi kısmak arzı kısmak anlamına gelir. Arzı kısmak kapitalist üretimi kısmak demektir. Üretim ve arz boşluk tanımaz. Kapitalistler üretimden uzaklaştığı an yerini yeni üretici güçlere bırakır. Ki bunlar gerçek üreticiler, işçi ve emekçiler olur.

    Sonuç itibariyle iç tüketimi kısmak, kimsenin yarasına merhem olmaz. Sen iç tüketimi kısarsan, başkaları senin iç tüketimini kısmana razı olmaz ve senin eksikliğini başkaları doldurur. Senin dış tüketimin, ihracatın o ülkenin iç tüketimi demektir. Sen kendi iç tüketimini kısmaya kalkarsan başkaları doldurur. İç tüketimi kısmaktan kendi ülke insanlarını imha etmeği kastediyorsan, kendi ülke insanın senden önce seni imha eder.

    Bu türden hastalıklı stratejiler üretmek, görüldüğü gibi kimsenin işine yaramaz.

    Kimse bu türden hastalıklı düşüncelere itibar etmez.

    Sevgiler.

    diyoruz ki arzın sınırlı olduğu bir dünyaya koşar adım gidiyoruz. arzın sınırlı olduğu durumda talebin artması beladan başka birşey getirmez. 1940'lar talebin sınırlı arzın güçlü olduğu yıllardı. üretim kapasitesi talebin yetersizliğinden dolayı artırılamıyordu. 1970'lere gelindiğinde petro-dolar döngüsü sayesinde tüketimin artırılması için gelişmemiş ve gelişmekte olan pazarlara girildi. arz bolluğu talep bolluğu ile uyum sağladı ve dünya son 30 yılda hiç olmadığı kadar büyüdü. küreselleşme dediğimiz şey 1975 yılında başlatılan finansal destekli ekonomi projesidir.

    şimdiki durumun 40'lı yıllardan farkı arz kısıtlılığıdır, arzın talebe yetiştirilemeyecek olmasının sebebi arzın fabrikada üretilemeyecek olmasındandır. petrol, gaz ve kömür fabrikada üretilnezi hazır olarak doğadan çıkarılır. tüketilmediğinde çöküşün kaçınılmaz olacağı, üretimi hızla azalan bu doğal kaynaklar için yapılacak mücadele dünya tarihinin görmediği ölçüde kanlı olacaktır.

    Çin ve Hindistan'ın talep kısması yeterli görülmemektedir. tek başına düşünüldüğünde Türkiye gibi günlük tüketimi devede pire gibi gözüken ülkelerde de tüketim zorla kısılacaktır. çünkü Türkiye gibi en az 20 ülke var ve bu ülkelerin tüketim toplamı günlük 17 milyon varil.

    yenilenebilir kaynaklar en az 20 yıl boyunca fosillerin yerine ikame olamayacağı için enerji darboğazı yaşanacak. bol ve ucuz enerji olmadığında ulaşım, taşımacılık gibi ekonominin iki büyük can damarı stop edecek ve ekonomiler çökecek, bu çökme ekonomik olmaktan çıkıp toplumsal çöküşe dönüşecek. zira şehir merkezlerine gıda taşınamayacak, elektrik, su gibi hizmetler sağlanamayacak. böyle durumlarda anayasanın demokratik oluşunun önemi kalmaz onun yerine sıkıyönetim kanunları devreye girer.

    Sonuç itibariyle iç tüketimi kısmak, kimsenin yarasına merhem olmaz. Sen iç tüketimi kısarsan, başkaları senin iç tüketimini kısmana razı olmaz ve senin eksikliğini başkaları doldurur. Senin dış tüketimin, ihracatın o ülkenin iç tüketimi demektir. Sen kendi iç tüketimini kısmaya kalkarsan başkaları doldurur. İç tüketimi kısmaktan kendi ülke insanlarını imha etmeği kastediyorsan, kendi ülke insanın senden önce seni imha eder.

    merak etme o gün geldiğinde Türkiye gibi ülkelerin tüketimini kıstıracaklar, kısmassan seve seve kıstıracaklar. adamların mal satayım da kapitalizmime zarar gelmesin diye bir derdi yok, adamların öncelikli derdi araçlarının stop etmemesi, gıda ve ihtiyaç malzemesi taşıyan gemilerin durmaması, bu sayede kıta Amerikasında yaşayanlar açlığı az hissedecek, ekonomik çöküşe dereceli olarak geçiş yapacak.

    yapılmak istenen bellidir ve 30 yıldır çaktırmadan uygulanmaktadır bu plan ama hükümetler bunu başka türlü okudukları için gafil avlanmışlardır. bu saatten sonra yapılacak enerji yatırımları yaklaşan büyük fırtınanın önünde ancak bir şemsiye kadar etkili olacaktır.

    tekraren özetlemem gerekirse, bu olay ekonomik değil jeolojik bir olaydır ve bundan kaçış yoktur. BOP mop, yeni Osmanlıcılık, ılımlı İslam imparatorluğu gibi demode olmuş oluşumlarla kafanızı bulandırmak yerine avrasya ve ortadoğuda dönen dolapları enerji merkezli algılamaya çalışırsanız yaklaşan tehlikenin ne olduğunu iyi anlarsınız.

    GDP iyi güzel yazıyorsun. Yalnız şu ingilizce terimlerin türkçelerini yaz. Yazılarının ciddiyetini bozuyor. Yeni okuldan mezun olmuş bir şey biliyorum havalarındaki çocuklara benzetiyor tarzını. Hoş durmuyor, o şekilde bir insan olmasan dahi.

    ingilizce yazdığım kavramlar tek tek sözcük tercümesi değildir, batıda algılanan deyim ya da kavramlara karşılık gelmektedir çoğunlukla. mesela ikamet de Arapça bir sözcüktür ama nedense onlar dikkat çekmiyor.

  10. Halbuki eğer dünyanın hakimleri, KafirHoca gibi düşünüyor ve insanların bir kısmını ortadan kaldıracaklar ise.

    En başta KafirHoca konumundakiler temizlenecektir. Çünkü temizleyenler, temizlenmesi gerekenleri tespit ederken, kendi düşüncelerine uygun kimseleri değil, ulusal, sınıfsal ve ekonomik konumlarına bakarak liste hazırlayacaklardır. KafirHocanın temizlenecekler listesinde yer almamasını gerektirecek durumu olduğunu zannetmiyorum. Yalakalıkla kurtulacağını zannediyor.

    Sevgiler.

    nüfus azaltımında izlenecek yol haritası bellidir, din, milliyet, kültür veya ırk baz alınarak kıyım yapılmayacak, çözüm son derece basite indirgenmiş. iç tüketimini kısmayan ülkelerde demand destruction yapılacak. yapanlar ellerinde nükleer gücü olanlar.. sadece nükleer güç yetmez, stratejik olmalı..

  11. GDP senin kaçıncı üyeliğin?

    Daha öncekiler ne idi?

    Çünkü iddiaların giderek, Akineton, Neferkamun ailesine benzemeye başladı.

    Sevgiler.

    o dangalakla ve iddialarıyla uzaktan yakından alakam yok, 5-10 mesaj geriye git profilden onunla da kavga ettiğimi görürsün. o her haltı kripto yahudilerine bağlayan bir paçoz. oysa ben küresel sermayenin venetianlardan geldiğini, aralarında yahudilerin de olduğunu, 300 yıl boyunca İngiltere'de ikamet ettiklerini, günümüzde El Maktum'un da küresel sermaye yöneticisi olduğunu söylemekteyim. küresel sermayenin belli bir ulusu yoktur, doğrudur yahudiler fazlaca olabilir ama İsrail devleti bugün iki fraksiyonu da içinde barındırır. yani küreselci yahudiler olduğu gibi küreselleşme karşıtı devletçi yahudiler de vardır.

  12. Ulusal ordular, ulusal sermayelerin çıkarlarını savunur. Bu sermaye de kendilerine verilen silah ve şiddet kullanma ile koruyuculuk karşılığında orduları besler, silah üretir vs.

    Şimdi söyler misin? hiç bir ulusu olmadığını iddia ettiğin Soros, Rockefeller ve Rothschild'ler, ulusal sınırları aşarak faaliyet gösterdiği dünya coğrafyasında, çıkarları hilafına bir gelişme olduğunda bunları kim koruyup kollayacak?

    çok güzel sordun. transnational şirketlerin paralarını kim koruyacak? küresel sermayenin merkezi New York veya Paris değil Londra'dır. İngiltere'nin ordusu küçüktür, küresel sermayeye el koyacak gücü yoktur. ama ABD ve Rusya orduları çok büyüktür, küresel sermaye son 30 yılda bu iki güç merkezinin kaba gücünden ustaca faydalanmıştır. ama günün birinde namlunun kendisine doğrululacağını adı gibi bildiğinden bu iki güç odağını küreselleşme ve liberal söylemlerle zayıflatmaya çalışmış ama başarılı olamamıştır.

    kjüreselleşmeye son iki darbe Putin'in iktidara gelişi ve 11 Eylül saldırıları ile nokta konulmuştur. transnational şirketlere ait sermayenin yani küresel sermayenin vatanı yoktur demiştik, vatanı yoktur ama ikâmetgahı vardır ve orası 200 yıldır İngiltere'dir.

    İngiltere krallığı 1600'lerden sonra papalık baskısıyla Venedik'ten kaçan dönme yahudilerin denetimine girmiş, zamanla kraliyet ailesine sızmıştır. Papa faize düşman olduğu için yahudi orijinli hıristiyan Venedik sülalesi İngiltere ve Hollanda'ya kaçmak zorunda kalmıştır. Almanya, Fransa veya Rusya'ya kaçmayışlarının sebebi oraların güç merkezi oluşları ve daha önemlisi seküler olmayışlarıdır. küresel sermaye seküler topraklarda yaşayabilir.

    dinin, otokrasinin, faşizmin etkisi altındaki topraklarda hayat bulamaz. özgür ortam ister..

    peki Türkiye'de ne işi var ve nasıl hayat buluyor? lüksün, tüketimin teşvik edilmesi otomatikmen dinin sulandırılmasına neden olmuş, bu da kendileri için iyi bir ortam sağlamıştır. İMKB İslamın ruhuna aykırıdır..

    Ulusal devletler ile, çok uluslu şirketler arasında çelişki yok. Çok uluslu her şirketin bağlı olduğu temel bir ulus var? Ve bu ulusun ordusu onların çıkarlarını koruyor. Eğer uluslararası sermaye kendi temel ulusunu da inkar etmeye, kendi temel ulusunu da reddetmeye başladığı an aynı zamanda kendi hamilerine de dirsek çevirmiş olacaktır. Uluslararası sermaye ordulara ihtiyaç duymuyor değil ki. Ordulara ihtiyaç duyar ama artık silahlar üzerinde kurulmuş dehşet dengesi nedeni ile hiçbir ulus, hiçbir topyekün savaştan galip çıkamayacağı gerçeği ortada durmaktadır.

    bakın ulus devletler ile küresel sermaye arasındaki ilişki şu şekildedir.

    küresel sermayenin vatanı olmaz, ikametgahı İngiltere'dir o ayrı. dünyada en fazla parasal işlem gören mekan Londra'dır. İngiltere 1970'lerden itibaren CIA'yı ele geçirmiş ve CIA eliyle tüm dünyada liberalleşme operasyonları başlatmıştır. sayısı 62 olan bu operasyon bölgelerine 1,3 milyarlık tüketime aç müslüman alemi de dahildir. müslümanlar faizle tanıştırılmıştır.

    sadece büyüyen ekonomilerde hayat bulan transnational sermaye için gerekli büyüme oranı yaklaşık yüzde 4'tür. bu oranın altındaki pazarlarda işsizlik artacak, halkın ödeme gücü düşecek ve krediler geri ödenemeyecek. doymuş pazarlar olan batı ve Japonya küresel sermayenin yarırımdan şiddetle kaçtığı yerler haline gelmiş, aksine Çin ve diğer gelişmekte olan pazarlar küresel sermayenin hayat bulduğu yerler olmuştur.

    bu sebeple küresel sermaye ile ulus devletler arasındaki mücadele son aşamaya gelmiş, Rockefeller ABD vatandaşlarının gas tax ve yakıt karnesine bağlanmasını talep etmiştir hükümetten. Pentagon'Un kontrolündeki hükümetler bunu kabul etmemiştir.

    fakat dediğimiz gibi önümüzde bir enerj krizi var ve bu kriz ekonomileri adeta direğe bağlamıştır. global ekonomi yüzde 5'in üstünde büyürse direkle ekonomi arasındaki ip enerji yokluğundan dolayı gerilecek ve ekonomi direğe geri çekilecek, yani ikinci kez çökecek. çöküş-çıkış yapan bu salınım düzeltici savaşa kadar bir kaç yıl devam edecek..

    küresel sermaye düzeltici savaş olmaması için gelinden geleni yapmıştır ama yeterli olmamıştır. çünkü mevcut durum insan kudretini aşan jeolojik bir olaydır.

    ekonomi jeolojiye yani fizik kanunlarına uydurulacak.. fizik kanunları küçülmeyi emrediyor, ekonomiler çökecek. peşinden ne geldiğini tekrar söylememe gerek yok..

    Konvansiyonel silahlarla yürütülecek yerel savaşlar ise öngördüğünüz kitle imhalarını gerçekleştirerek "düzenleme" dediğiniz hiçbir şey gerçekleştiremez.

    konvansiyonel silahlar kullanılmayacak, biyolojik, kimyasal ve nihai yıkım için nükleer gibi anti populasyon silahlar gırla kullanılacak.

  13. Ben de atomlar arası mesafenin çok olmasına bir türlü inanamıyorum. Taş nasıl sert olabiliyor o zaman?

    Öyle cahilce akıl yürüterek "deden gibi gözlemleyerek" bir yere varamazsın. Ha bilim dinine uymuyorsa bu dininin suçu, bilimin değil.

    bilim modelleme yapar, Dalton'un modeli bazı gözlemleri açıklayamadığı için geçersizdir. aynı şey evrim teorisi için geçerli değli, çünkü gözlenmesi gereken süreçler gözlenemiyor. aradaki farkı anlamaya çalış.

    Sağlar. Retrovirüsler, telomerlerin yeri, haplogruplar, fosiller, hepsi evrim için kanıt sağlar. Hepsi mutasyon ve doğal seçilime de kanıt sağlar.

    sen daha konuyu anlamamışsın ki:)

    doğal seçilim ve mutasyon evrim için kanıt sağlamaz diyorum sen doğal seçilim ve mutasyonu evrime kanıt olarak gösteriyorsun. amele misin nesin:)

    doğal seçilim ve mutasyonun varlığı zaten ortada, bu iki olgunun kanıta ihtiyacı yok, kanıta ihtiyacı olan şey bu iki olgunun evrim teorisinin iddialarını gerçekleştirip gerçekleştirmediği.

    Mendelin çalışması evrimin bir parçası olan mutasyonun mercimek darısı üzerinde incelenmesi ile ilgiliydi. Bilim adamları söz konusu olduğunda evrimci ya da evrim karşıtı gibi ifadeler bilim dışıdır, çok ayıp.

    yani demek ki evrim teorisi ortaya konmasa bile taksonomi, mutasyon, doğal seçilim, fosil bilim, genetik gibi uğraşlar yine varolacaklardı. kafanı biraz çalıştırsan anlarsın ne demek istediğimi. bir denesene?:)

    Havada kalmış bir cümle. Neden uzaklar? Az önce ne dedin ki doğal seçilim mutasyon ve kalıtımın varlığı evrim için yetersiz olsun?

    evrim teorisinin alternatif görüşleri elimine etmesi ve tek açıklayıcı teori olması için türlerin birbirine dönüştüğünü gözlemlemesi gerekir. modelleme yetersizdir, çünkü modelleme tekrarlanan süreçler için geçerli olabilir. tekil olaylar modelleme gerektirmez, tarihsel bilim olduğundan evrim bir kez emsalsiz olarak gerçekleşmiştir. yarasa bir kez evrilmiştir o yüzden modellenemez, modellenmesi de gereksizdir.

    doğal seçilim ve mutasyonun varlığını göstermek türlerin birbirinden türediğini gösterse amenna, dediğin doğru olur. ama bu iki olgu türlerin cinslerin birbirinden türediğini göstermiyor..

    homoloji ile yapısal ve genetik benzeşim yapmak kanıt sağlamaz, çünkü benzeşim kanıt değildir, benzeşim modeli önceler, bulmak istediğini buldurur.

    bir kanıt veya doğrulama rakip veya alternatif görüşleri etkisiz kılmalıdır. doğal seçilim nedir? uyum sağlayanın neslini devam ettirmesi, mutasyon? genlerdeki üreme, şans ve fizik kanunlarının etkisiyle olşan değişimlerdir. bunlar toplandığında ortaya neden evrim çıksın? istersek çıkıyor, ama sonuç zorunlu değil. yani evrim teorisini zorunlu kılamıyor bu olgular.

  14. GDP

    Doğal seçilim olmadan ne yeni virüsler oluşur, ne bakteriler çevreye uyum sağlar, ne de vücudumuzdaki antikorlar gelen hastalığa uyum sağlar. Doğal seçilim evrimin bir mekanizması. Evrim de dolayısıyla imünolojiyle doğrudan alakalı ve hepimizi ilgilendiriyor.

    doğal seçilim demek evrim demek değil ki? ben doğal seçilimi tıpkı dedelerim gibi gözlemekteyim. gözümün önünde olan birşey. önemli olan doğal seçilimin evrim teorisinde öngörülenleri yapıp yapamayacağı. ben yapamayacağını düşünenlerdenim.

    Bütün filojeni araştırmaları evrimi baz alıyor. Bütün tür ağaçları evrim baz alınarak çıkartılıyor. Bunlar tıpta ve kalıtımsal hastalıkların gelişimini incelemede pratik yardımcılar. Kalıtım da evrimin bir çarkıdır. Bu da doğrudan bizi ilgilendiriyor.

    ne kalıtım ne de taksonomi evrim için kanıt sağlamaz. ilk bilimsel taksonomiyi evrimci olmayan Linnaeus yapmıştır. bugün hala o temelde sınıflama yapılır. canlıları sınıflamak için onların birbirinden türediğini kabul etmeye gerek yok..

    alır şekline, cinsine göre dizersin, Linnaeus da öyle yapmıştır.

    kalıtımı ise yine evrimci olmayan Mendel bulmuştur. evrim teorisi sonraları kalıtımı, mutasyonu ve taksonomiyi kendi açıklamalarında kullanmıştır.

    Kendini kopyalama da bizi doğrudan ilgilendiriyor. Bu da evrim sürecinin bir parçası.

    kendini kopyalama bir canlı faaliyeti (kristalleri saymazsak), bu evrim için açıklama olarak kullanılabilir ama evrim teorisinin olurluğu buna dayandırılamaz..

    Evrim bizi ilgilendirmiyor olsa akademik yayın veritabanlarında evrimle ilgili yayınlar fizik hakkında yapılan yayınlardan fazla olmazdı.

    üst düzey bir bilim olduğu ve pratik hayata etkisi olmadığ için ilgilendirmiyor dedim. akademik camiayı tabiki ilgilendirir. onların işi o..

    sonuca gelirsek, evrim teorisinin olurluğu için doğal seçilim + mutasyon + taksonomi + homoloji + genetik gibi olgular "yeter şart" olmaktan uzaklar..

  15. drekinci,

    kardeşim bunlar benim fikrim değil, batılı güçlerin planları.

    neden böyle davrandıklarını yazmaktayım ama sen beyni iğdiş edilmiş gibi benim bunları savunduğumu düşünüyorsun..

    akıllı olana bir kez söylenir.

    hani nerede doğayı bilimle açıklama sevdası? marksizm bu değil miydi?

    işte ben de adamların bu yola başvurarak çok yakın gelecekte neler yapacaklarını anlatmaktayım.

    aman insanlık birbirini incitmesin demekle hallolsa işler tamam haklısın derim..

    merak etme bunları öğrendiğinde morali bozulan tek sen değilsin, herkes senin gibi güçlü bir inkâr sürecinden geçmişti. karakterin güçlüyse bunun karşısında ne yapabilirim dersin, değilse inkârdan sonra kendini rahatlatacak bahaneler bulup koyvermeye başlarsın, sakın ola ki kendini salıverme, kurtulmanın bireysel çaresi var..

    35 yıla yayılan küreselleşme..

    altına endeksli Bretton Woods'un yerini petro-dolara bırakmasından sonra başladı herşey. herkes it gibi çalışarak ABD doları satın aldı. herkes elindeki bu dolarları petrole harcadı. dünya piyasasına karşılıksız dolar basann ABD bir hiç karşılığında olağanüstü düzeyde ithalat yapıp zenginleşti. ekonomisi sürekli dış ticaret açığı verdi ama dolar bedava nasıl olsa, bilişim devrinden sonra kağıt dolar da ortadan kalktı, bilgisayarda boya kağıt harcanmadan dolar basıldı..

    dolar karşılığı para bastıkça zenginleşen ABD sadece silah üretti. ABD'nin ürettiği bu silahları biz yani dünyadaki halklar sabah akşam çalışacak finanse ettik.

    ABD'yi bu hale sokan şey aslında küresel sermayedir. bu güç geçici olarak ABD'ye aktarılmış, çünkü küresel sermaye ABD'nin kaba gücünden faydalanmayı bilmiştir. bu sermayenin amacı dünyayı şirket imparatorluğuna döndürmekti, bu sadece ulus devletleri ve en önemlisi devletler içindeki güç odaklarının çökertilmesiyle mümkündü. küresel sermayenin ABD ve SSCB'nin çökertilmesi operasyonunu 1972'de başlattığını söyleyebiliriz. bu iki ülke dünyadaki en büyük güç merkeziydi.

    80'lerin başında SSCB perestroika ve glastnost hareketleri ile yumuşatıldı, küresel sermaye referanslı Gorbaçov ülkeyi serbest piyasaya açmayı başardı. onun devamı Yeltsin işi devam ettirdi, fakat Rusya'daki güç merkezinden gelme olan Putin serbest piyasayı kurnazca kullanıp mahkum etti. Rusya şu anda tıpkı ABD gibi küreselcilerin elinden kurtuldu ve pozisyonunu aldı.

    Gürcistan savaşı küreselcilerin baş aktörlerinden biri olan SOros'a indirilmiş bir darbedir. garip gelecek ama ABD bu savaşta aslında Rusya'dan yana olmuştur. çünkü ABD'nin Çin'e karşı kaçınılmaz silah arkadaşı Rusya'dır.

    80'lerde benzer operasyonlar Özal'la birlikte Türkiye'de de yapılmıştır. önce darbe ortamı hazırlanmış (destabilizasyon), sonra ortam darbe bile dikensiz gül bahçesine döndürülmüş. ardından toplumdaki sağ sol gibi sivirilikler piyasa ile törpülenmiş, ideolojik bakış yerini ekonomik bakışa bırakmıştır.

    ABD 11 eylülde bu operasyonlara kendi ülkesinden başlayarak son vermiştir. Rusya tarafındaki benzer olay Putin'in iktidara gelişidir.

    küresel sermaye ve ABD, Putin ve zengin oligarklar bir arada çelişki gibi gözükebilir, bu iki olgunun nasıl olup da birbirinin düşmanı olduğunu yüzeysel bakınca anlamak kolay olmuyor..

    ama kamp aynen böyle.

    ABD ve Rusya <--> küreselci oligarkların karşısındadır..

    ABD'deki küresel sermayenin patronları olan Soros, Rockefeller ve Rothschild'ler sahip oldukları bankalar aracılığıyla yatırımları ABD'ye değil gelişmekte olan ülkelere yaparlar, çünkü ABD halkı para kazandırmıyor. ekonomi kredilerin ödeneceği ölçüde büyümüyor, Türkiye bile ABD'den daha kârlı..

    bu ABD bankaları ABD halkı için gas tax çıksın istiyor, yani Çin ve diğer toplumlar enerjiye sınırsızca ulaşabilsin ama ABD'liler karneye bağlansın istiyorlar. Pentagon'un böyle bir şeyi kabul edeceğini düşünmek saflık olur.

    zaten start verilmiş yönetim kademesi tamamen ele geçirilmiştir, başkanlık vitrininde kimin olduğunun pek bir önemi yoki Obama gibi küreselci bir adamın olması Pentagon'un işine bile gelmektedir. çünkü debrownizasyon için düşünülen iç harekât için Obama biçilmiş kaftan..

    ABD ve Rusya arasında bir çekişme sezerseniz bilinki bu bir şakadır, Rusya ve Çin arasında bir boru hattı inşası olursa bilinki bu bir yem atma operasyonudur. Çin tuzağa düşürülecektir. Çin batıdan gelen bu baskının farkındadır ama vakit artık çok geçtir, bu gidişle büyümesini durdurması 30 yıl alacaktır.

  16. Türkiye'de bir Kürdistan kurulmayacak, Türkiye herhangi bir sebepten fiili işgale uğrayacak, işgalin gerekçesi enerji güvenliği olacak.

    buna kılıf olarak

    1. NATO'nun PKK ile ortak mücadelesi adı altında doğuya yerleşmesi..

    2. Irak'tan çekilme senaryosu gereği 3 yıl denilip hiç çıkılmaması..

    ilk akla gelenler..

    Türkiye'nin en büyük sorunu enerji krizine hiç hazırlıklı olmamasıdır. Nükleer Central ve HES'ler yapılıyor ama onlar 25 yıl önce inşa edilmeliydi geç kalındı. Demiryolu ağımız yetersiz, otobanlar boş kalacak, duble yol ve köprüler hayalete dönecek.. büyük şehirlerin gıda ve enerji iaşesi sıkıntıya gireceğinden konjonktür gereği sıkıyönetim uygulanacak..

    aç insanları demokrasi ve liberalizmle dizginleyemezsiniz..

  17. Olmuş, olmuş..

    Yüzlerce yıldır biliniyor ve kullanılıyor...

    Meret pahalı yalnız.

    http://en.wikipedia.org/wiki/Shale_oil_extraction

    zaten sorun orada, pahalı olduğu için ekonomiler batacak...

    petrol-gazın ikâmesi mümkün değil..

    hacı,

    Arabistan'ın başına gelecek olanlar pişmiş tavuğu aratmayacak..

    havzaların olduğu doğu kesimi zaten ABD ordusunun denetiminde

    ABD Arabistan'ı yavaş yavaş kotaya bağlamakta..

    henüz 3-5 yıl zaman varken demiryolu ve güneş paneline zorluyor..

    Abdullah halkının iç tüketimini dindirmezse ABD Arabistan'ı gerekirse nükleer silahla cezalandıracak..

    İran'da bugün benzin karne ile veriliyor.. parası olan istediği kadar alamıyor..

    İslam'ın bu yaşanacak olan olaylara etkisi Arap halkı için daha kötü sonuçlar doğuracak..

    sonu hızlandıracak..

    Ayrıca sanki onunla ABD arasında bir ilişki kurmaya çalışıyorsun.

    ABD'de iç savaş neden çıksın? Ben bir sorunun farkında değilim. Beni de mi uyutuyorlar yoksa?

    Sen ülkemizdeki iç savaştan kork. ABD'yi kurt yesin. Biz parçalanmak üzereyiz.

    G-8'i dikkatli inceleyin, yabancı düşmanlığı moda, hızla faşizme doğru gidiyorlar..

    ABD krize homojen girmek istiyor, işe yaramaz 150 milyon insan yaşıyor, sadece tüketen..

    ABD 1960'lardaki (Çin'in şimdiki hali) gibi olmak istiyor..

    yani tüketen değil üreten rüyalar ülkesi...

  18. ABD ve Kanada shale oil var. Dünyanın 100 yıllık petrol gereksinimini sağlayacak kapasitede.Belki daha da çok.

    Yüzeyde hem de.. Ama ekstrakt etmek biraz zahmetli ve pahalı. Petrolün varili 150 doların üstüne çıkabilir. Ki hiç fena değil aslında...

    Ayrıca dünyada daha tonla petrol var.. Belki 100 yıl yetebilir.

    Bu ülkelerdeki kömür reservleri ise en azından 500 yıllık geleceği kapsıyor.

    Anibal haklı..

    Dünyanın enerji sorunu yok.

    Ucuz enerji sorunu var..

    O da henüz başlamadı...

    shale oil olmamış petrol demek, onlardan faydalanılamaz. Kanada'da petrol kumu var ve petrol kumu üretim açısından bir faicadır, devir daim makinesine benzer.. petrol kumundan petrol üretmek için başka bir primer kaynak tüketilir, doğalgaz.. o yüzden Kanada kum yatırımlarını durdurma noktasına gelmiştir..

  19. >>> fosil yakıtların yerine konacak enerji rezervi kalmamıştır, alternatif ve yenilenebilir kaynaklar fosillerin yerine ikâme olamıyorlar.

    Yahu bunlar problem değil. Bunları aşmak kolay. Pahalı ve ucuz göreceli kavramlardır. Şu anda petrol, kömür vs. ucuz yöntemler. Ama bunlar bitince, pahalı olanlar devreye girecek. Peki ne değişecek? Hiç bir şey. Bugün beş ekmek bir lite benzinse, o günde beş ekmek 3 kW elektrik olacak ki aynı şeye çıkar.

    Kısaca, bugün iddia edilen enerji kaynaklarının tükenmesi durumu, enerji açısından bir krize yol açmaz. Ha, umulmadık anda birden yok olursa, o zaman başka elbette. Şu an herkese yetecek kadar alternatif enerji var. Ama pahalı, çok pahalı. Daha ucuzu da şuradayken, öbürlerinin hiç şansı yok elbette.

    enerji yani özel anlamda petrol ve doğalgaz hemen bitmeyecek, petrol zaten dünya batana kadar bitmez, doğalgaz biter. sorun bitmeleri değil tüm bilinen yatakların pik yapması ve ardından decline olmasıdır. dünya petrol rezervleri 2005 yılında zirveye ulaşmıştır.

    zirveden sonra düşüşe geçmiştir.

    2008 finans krizinin arkasında yatan sebep budur..

    http://www.haberx.com/uea_bas_ekonomisti_fatih_biroldan_karamsar_tablo_enerji_felaketine_dogru_ilerliyoruz%2817,n,10264576,556%29.aspx

    UEA BAŞ EKONOMİSTİ FATİH BİROL’DAN KARAMSAR TABLO: "ENERJİ FELAKETİNE DOĞRU İLERLİYORUZ"

    Dünyanın en başlıca enerji ekonomisti" olarak nitelendirilen, Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) Başekonomisti Dr. Fatih Birol, petrol kaynaklarının hızla tükendiğini belirterek dünyanın, önümüzdeki beş yılda enerji alanında küresel ekonomideki canlamayı felç edebilecek felaket bir sıkışmaya doğru ilerlediği uyarısını yaptı.

    bu arkadaş gerçekleri hafifleterek panik olmasın diye örtbas etmektedir ama minare kılıfa sığmamakta, kriz gittikçe yaklaşmaktadır. dünyada dönen dolapların çıkarılan savaşların G-8 ile Çin arasındaki gizli hesaplaşma olduğunu anlamanız gerekir.

    Pakistan ve Afganistan işgali Çin'in enerji havzalarına karadan ulaşmasını engellemek için yapılmıştır.. Irak ise 19 yıl boyunca kullanılmayan rezerv olarak yedekte tutulmuş, anlaşılmasın diye de yer yer küçük çapta ihracat yapılmıştır. bütün hesaplar Çin üzerinedir.

    KÜRESEL ISINMA bir vakıa olmasına rağmen enerji krizini perdelemek için öne sürülen bir senaryodur. ısınmadan daha tehlikeli olan şey enerji krizidir. bu kriz açıktan konuşulmaya başlandığında dünyada hesap dışı gelişmeler olur.

    eğer dünya ekonomisi geçtiğimiz 10 yılda olduğu gibi büyürse petrole olan talep artacak, arz talebi karşılayamayacağı için Arabistan stoklardan imdada yetişecek, ama stoklar 2008'de kullanıldı ve dünyaya "hala petrol üretimi yapabiliyoruz" diye yalan söylendi.

    şimdi stoklar ciddi büyüme oranlarını karşılayamayacak düzeydedir, o yüzden 1960'larda buldukları ekonomik olmayan küçük havzaları işletmeye açmışlardır..

    dünyadaki 9 tane dev yatak çöküşe geçtiğinden 10 yıl içinde petrolün yerine konacak ucuz enerji bulunamayacak..

    petrolün bitmesi değil azalmasıdır sorun. her yıl 33 milyar varil harcanıyor, kesin rezervler 600 milyar.. 2016'da standart büyüme oranlar talebi günlük 87'den 95'e çıkaracak, üretim ise 68'lere düşecek.. bu makas açılması ekonomik armageddon etkisi yapacak..

    sonucu düzeltici savaş..

  20. FEMA'yı bir araştır istersen, yetkilerini falan. yapılan hapishaneleri.. bunları araştırıver...

    dünya ekonomisi total olarak büyümeye başladığında enerji çıpası ekonomik krize yol açacak. ekonomiler ayak bileğinden bağlıdır bu jeolojik olaya.

    1. kral Abdullah kaçacak

    2. ülke bölünecek

    3. ABD iç savaşı, debrownizasyon..

    gerisi apaçık konuşulacak zaten..

  21. Birileri ölümlü olduğumuzu sürekli tekrarlayarak ve ölümsüzlük vadederek insanları yönetmek istiyorlarsa. Sevgili GDP de milyarlarca insanın boğazlanabileceğini, bu boğazlama işlemine de düzeltici savaş diyerek sanki kötü giden bir şeyleri düzeltecekmiş gibi isim vererek, insanları etkilemek ve yönlendirmek istiyor.

    Sanki söyledikleri harfi harfine gerçekleşecek de, bizleri önceden uyarıyor.

    3-5 sene içinde derin kriz. 7-8 sene içinde de büyük katliam başlayacakmış.

    Asıl nedeni de enerji kaynaklarının tükenecek olması.

    Neye göre? hangi kriterlere ve verilere göre böyle uçuk tahliller yapıyorsun?

    Yeryüzündeki fosil yatakların miktarı konusunda yeterli bilgin var mı? Yeryüzündeki alternatif enerjilerin miktarı hakkında bilgin hangi oranda? Bor madeninin uranyuma alternatif olduğunu biliyor musun? Bor madeninin rezervleri konusunda ne düşünüyorsun?

    Güneş enerjisinden uzay panelleri vasıtasıyla hangi oranda yararlanabileceğimiz konusunda ne düşünüyorsun? Rüzgar enerjisi, küresel ısınmanın sağlayacağı enerjiler vs vs.

    Senin maksadın enerji krizi değil. Enerji krizini bahane edip, birbirimizi boğazlamayı makul ve kaçınılmaz kılmak.

    Her nasılsa, nüfusu en kalabalık ülkeler (Çin ve Hindistan) dünya ekonomisinin dizginlerini eline geçireceğinden dem vuruyorsun. Sonra da bu ülkeleri düzeltici savaşın hedefi haline getiriyorsun.

    Adamlar nüfus fazlalığı sayesinde dünya ekonomisinde söz sahibi oluyor, olacak. GDP nüfus fazlalığını temizlenmesi gereken bir unsur olarak ortaya koymaya çalışıyor. Adamlar dünya ekonomisini ellerine geçirecek. Ama içinde bulunduğumuz dönemde gelişmiş olan ülkeler (G8) Bu ülkelere savaş açacak, savaşta galip gelecek ve bu ülkelerin nüfuslarını "düzeltecek". Bu ülkeler de yapılacak saldırıya seyirci kalacak.

    Şu andaki kitle imha silahları dünyayı defalarca yerlebir edecek düzeyde. Ancak bu silahları kullanmaya kim cesaret edebilir? Bu silahları kullanma çılgınlığına kapılmış bir ülke kendi imhasını da ilan etmiş olur. Bu işler, öyle kovboylarınki gibi, kim önce silahını çekerse kazanacağı bir duello değildir.

    Sosyal ve ekonomik gelişmeleri doğru tahlil edebilmek için, Sosyal sınıflara, bu sınıflar arasındaki çelişkilere ve kapitalist düzenin temel özelliklerine bakmak gerek.

    Öyle, yıldız falı bakar gibi, kendi önemsediğin (silah ve savaş) kriterleri üzerinden tahliller yaparsan kimse inanmaz ve kimseyi de etkileyemezsin. Neyse ki. Öngördüğün tufan öyle uzak bir geçmişte değil. 7-8 yıl içinde ölmezsek. Tahlilerinin ne oranda doğru çıktığına şahit oluruz.

    Sevgiler.

    başlık konusu değil ama şunları yazmama izin verin..

    bunlar kehanet değil, sen süreyi uzun tutmuşsun. ben sana bazı alâmetleri yazayım da kendin kontrol edersin..

    Suudi Arabistan kralı Abdullah kaçacak, ülke batı ve doğu diye ikiye bölünecek, ABD fiilen işgal edecek, zaten doğuyu etmiş durumda..

    2012 sonunda ABD'de Federal Ordu'nun kontrolünde bir iç savaş çıkarılacak. bunun için gerekli ortam tıkır tıkır yaratılıyor, kule dibine cami, 1 milyon kişilik devasa hapishaneler, artan meksikalı sayısı, başkan Obama, tea party vs..bu toprak bölünmesi gibi algılanmasın, iç savaşın konusu debrownizasyon.. yani ABD'de hacı gibi göçmenleri öldürecek ya da kovacaklar. Fransa'da şimdiden göçmenler gönderilmeye başlandı, yakında müslümanlara gelecek sıra. G-8 enerji krizine homojen girmek istiyor, heterojen demografiye sahip ülkeler ağır hasar alacak.

    FEMA'yı araştırın, Pentagon president'in tüm yetkilerini istediği anda eline alabilir..

    Türkiye karneye bağlandığında zaten yukarıdaki üç alametin tesadüf olmadığını bununla bağlantılı olduğunu anlayacaksınız..

  22. inevitablen,

    üst basamağa falan çıkmadın, hala diptesin ve acı mı desem komik mi desem hala bunun farkında değilsin:) DNA'nın ne olduğunu biliyorum, okudum hepsini, senin okuduğundan fazlasını okudum. literatürü de yakından izlerim. 10 tur geriden gelmektesin.

    Madem DNA mucizevi bir tasarım, Craig Venter ekibine nasıl kimyasal yapay Kromozom sentezletiyor? Bundan haberin vardır.

    olayı bilmiyorsun sen, o herif hazırdan alıyor, sıfırdan yapmıyor:)

    sana kolaylıklar..

  23. Enerjiyi savaştan daha ucuz yollarla elde etmeniz mümkün. Bu enerji için öyle bir savaş çıkmayacağı anlamına geliyor kısaca. Hiç savaş çıkmaz değil, ama bunlar öyle büyük, geniş kapsamlı savaşlar olmaz.

    fosil yakıtların yerine konacak enerji rezervi kalmamıştır, alternatif ve yenilenebilir kaynaklar fosillerin yerine ikâme olamıyorlar. mısır ve şeker kamışı ekmek de çare değil, çünkü 1 birim enerji üretmek için 1,2 birim enerji harcanmakta verimli olamamaktadır. yan etki olarak da gıda kıtlığına sebep olmakta. oysa bir varil petrolden 15 varil petrol çıkarılmakta ama bu sayı hızla azalıyor. hidrojen keza öyle, bunlar devri daim makinelerinden farksızdır, işe yaramaz..

    savaşı kaçınılmaz kılan faktör enerjinin üretim maliyeti değil, bulunamayacak olmasıdır. yani krizin sebebi yatırımsızlık veya insan hatası değil jeolojikyit. o yüzden büyük tüketici ejderha Çin'in durdurulması, yani ortaçağa gönderilmesi gerekmekte. Çin'in imhası dünyaya bir 20 yıl kadar kazandıracaktır..

    ekonomiler önümüzdeki 3-4 sene sonra büyük çöküşe geçecektir, 2008 finans krizi büyümenin enerji üretimine oranlanması sonucu olmuştur. yani ölçüsüz büyüme olmuş, ama o büyümeyi karşılayacak enerji üretilememiştir. enerji üretilememesinin sebebi yeni rezervlerin olmayışı ve mevcut rezervlerin 2005'te pik yapmış olmasıdır.

    bundan sonra kriz salıncak misali sallanacak, bu yıl dünyada gelişmekte olan ülkelerde bölgesel büyümeler olacak, doymuş pazarlarda küçülme veya resesyon..

    büyüme enerji talebini tetikleyecek, arz talebe cevap veremeyeceğinden daha büyük krize girilecek. krizin dalga boyu 2015-16'lara doğru şiddetlenecek ve 2018 gibi düzeltici savaşla sona erecek..

    savaş sonrası dünya yine enerjisizlikten küçülmeye devam edecek, fakirleşecek ve faşizan rejimler hakim olacak..

    olur da CERN'dekiler birşeyler bulursa ya da dünya UAE başekonomisti Fatih Birol'un dediği gibi 2013'e kadar en az bir Suudi Arabistan keşfedebilirse bu dediklerim hemen yani 3-5 sene içinde olmaz..

  24. Sen de bu dönüştürülmenin ideolojisinin, (kaçınılmaz gelişmeler) kapsamında propagandasını yapıyorsun.

    ben iyilik yapıyor uyarıyorum, sen kalkmış propaganda diyorsun. önümüzdeki yıllarda talebin imhası gündeme gelecektir, çok değil 3-5 sene sonra. talep imhası ülkesine göre bir kaç yoldan yapılabilir.

    bizim gibi ülkeler için 80 öncesindeki gibi destabilizasyon programı uygulanır, bu programın uygulanma amacı toplumsal sivrilikleri belirginleştirerek iç karışıklık çıkarmak, peşinden askeri müdahale ile yönetimi devralmaktır. yeni gelen bu rejim ABD ile birlikte topraklarımızdan geçen boru hatlarının güvenliğini sağlamakla görevli olacaktır. rejimin ikincil görevi ise halkını karneye bağlamak olacak. ABD'nin belirlediği kota miktarınca enerji verilecektir. enerji kotası gereği hayati alanlar öncelikli olacak, özel mülkiyet için enerji sevkiyatı yapılamayacaktır, özel araba, tarifeli uçak ve vapur seferleri olmayacak. yani duble yollar ve üçüncü köprü boşuna yapılmış olacaktır, çünkü benzin olmadan araba gitmez, arabasız yol işe yaramaz..

    Kimse ekonomilerin çökmesinden bahsetmiyor. ekonomiler niçin çöksün

    gözünüzü açın artık, herşey meydanda cereyan ediyor, ekonomiler tarihte görülmemiş ölçüde çökecektir. ekonomilerin neden çökeceği belli, bilincinin oluşmaya başladığı günden beri büyüme sözcüğünü duydun, büyümenin olamayacağı bir durumu inkâr etmen doğal. çünkü örneğini görmedin bu zamana kadar, 500 yıldır kesintisiz büyüyor dünya ekonomisi.

    bilirsin küreselleşme trendine göre ekonomiler büyümek zorundadır, büyümek için gerekli şey enerjidir. enerji olmazsa küçülme olur..

    Bilimsel ve teknolojik imkanlar ile dünyayı doyurabilecek her türlü üretim yapılabilir.

    petrol ve doğalgaz fabrikada üretilmez, topraktan çıkarılır. hadi baba fosil yakıt üretelim deyince üretim yapılmaz. insan enerji üretmez, üretemez sadece tüketir. fosil yakıtlar azalıyor ve onların yerini ikâme edecek primer bir enerji türü hala bulunamadı. 2060'lara kadar da bulunamayacak. hidrojen, kömür gazı, nükleer güç ve yenilenebilir kaynaklar fosil yakıtların yerini dolduramıyor. doğalgaz şimdilk boldur ama petrol decline olduğundan ulaşım ve taşımacılıkta kullanılırsa petrolden önce bitecektir, aynı olay uranyum için de geçerlidir. çünkü ulaşım enerji yutan bir blackhole'dür. ulaşımı bırak,

    Ekonominin çökmesinden ne anlıyor ne kasdediyorsun. Kapitalist karını marjinal düzeyde tutmayınca üretimi durdurursa elbette çöker. Ama böyle kapitalistin kıçına tekme vurulur. Yeri çabucak doldurulur.

    kapitalizmin sonu geldi demek doğru olur. çöküşün ardından lokal güçler peydahlanacak, bu ülkeler bellidir.. ekonomik model ise finansal büyümeye değil, faizsiz reel büyümeye dayalı olacak. büyüme rakamları da ortaçağdakinden farklı olmayacak eşyanın tabiatı gereği.

    finansal bankacılık reel ekonomiyi hortumlayamayacak..

    Kapitalistler, sosyalizm ve komünizm alternatif olmayınca, pazar çelişkilerinden dolayı birbirlerine düşman olabilir. Ancak iki dünya savaşında görüldü ki birbirlerine düşmanlıktan kimse karlı çıkmıyor. Artık her ulusun kapitalistlerinin örgütleri, dernekleri, partileri vardır. Artık kapitalistler sınıfsal çıkarlarının nerede yattığını bilmektedirler. Artık A sermayesinin B sermayesine düşman olma lüksü yoktur. Üretimde işbölümü ve pazar paylaşımlarını masabaşında halletmektedirler.

    kapitalist var kapitalist var. küresel kapitalin sahipleri ile ulusal kapitalistler birbirinden farklıdır. küresel kapitalin ülkesi yoktur, havada uçar, kendini büyütecek, servetini katlayacak

    Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkeler gibi olgunlaşmamış pazarlara yağar.

    Çin diğer kapitalist ülkeleri iflas ettirecekse bunu kapitalizmin kendi kuralları ile başaracaktır. Kapitalizm, kendi kurallarını ihlal edecek olursa zaten kendi düzeninin iflasını da ilan etmiş olacaktır. Protectionist modeller ile ne anlatmak istiyorsun bilmiyorum ama, kapitalizm iflas ettiği noktada yerini sosyalizm ve giderek komünizm dolduracaktır. Eğer senin protectionist modellerden kastın bunlar ise amenna. Ama; ne sosyalizmde ne de komünizmde, düzenleyici savaş gibi, soykırımların yeri yoktur.

    Çin zaten herkesi yalayıp yutmuş durumda, Çin'e karşı koyabilecek bir tek ekonomi bile yok. Hindistan belki çok ileride bir şeyler yapabilir.

    ama sorun şu ki Çin halkı bir ABD'li gibi yaşayacaksa dünyadan 6 milyar insanın mezara gönderilmesi gerekecektir. Çin ekonomik olarak büyüdükçe diğer ülkeler ona köle olacaktır..

    bu sebepledir ki Çin'de talebin imhası düşünülmektedir. Çin kendi haline bırakılırsa tarihte görülmemiş büyüklüğe ulaşacak.. buna izin vermeyeceklerdir, çünkü sorun ekonomik değil hayatidir.

    ben bunları deyince hala ideolojiden dem vuruyorsun, durum ideolojiler üstüdür, tabii bir hal almıştır. Çin değil de Danimarka o kadar kalabalık ve aynı zamanda devasa enerji tüketen bir güç olsaydı Danimarka'nın imhası düşünülecekti. yani sorun kişisel değil..

    protectionist politikalardan kastım sosyal olmayan baskıcı komünizm gibi birşey. daha doğrusu karne dönemi için hangi ideoloji uygunsa o. ama mutlaka baskıcı ve otoriter olacak.. 50-60 sene sonra yeni enerji kaynağı bulunursa insanlar bu kadar badireden sonra herhalde saf, paylaşımcı, doğaya değer veren, tüketim çılgını olmayan ve insancıl bir komünist sistemde anlaşacaklardır diye tahmin ediyorum..

×
×
  • Yeni Oluştur...