sonus

:-))

Maalesef ben de Arapların ırkçılık konusunda farklı kategoride değerlendirildiğini düşünenlerdenim. Bunda dinin etkisinin önemli olduğu ortada; bu sebeple İslam dinine karşı olumsuz kanaate sahip ateistlerin doğrudan Arap ırkını hedef alan iletiler asmalarını anormal bulmuyorum, zira bence bunu yaparken ne yaptıklarının farkında değiller:-) Gerçekten de ateistlerin Araplara karşı nefret duyduğunu düşünmüyorum, 'Arabın dini İslam'dır' gibi bir algı var ortada ki, din-ırk ilişkisinin bu kadar iç içe geçmesi karışıklığa neden oluyor. Bu içgüdüsel tepkilerin sonuçlarını sık sık görüyoruz. Din-ır

Geçmiş olsun sevgili Bilgehan.

Özellikle Cidade de Deus filmi mutlaka izlenmeli, çok değişik bir film.

Aslında işgal ve fetih aynı değil iki farklı kavramdır. İşgal; diplomasinin bittiği noktada siyasi taleplerin zorla dayatılması amacıyla bir ülkenin başka ülkenin topraklarını silahlı birliklerle geçici olarak eline geçirmesi (ABD'nin Irak ve Afganistan işgali), fetih ise bir ülkenin başka ülkenin topraklarını fiilen kendi toprağına katmasıdır (İstanbul'un ve Mısır'ın fethi). İngilere ve Fransa İstanbul'u işgal etmişlerdi.

Yani sebepsiz yere doğrudan masum kafirleri öldürün mü diyor? Yoksa savaş halindeki kafirleri mi kastediyor?

Anibal, bir türlü anlamak istemiyorsun:-) Termodinamiğin ikinci yasası başka veriler olmaksızın döngünün olanaksız olduğunu 'birinci yasa' ile çelişmeksizin göstermiştir zaten. Enerji bir yere gitti, gidecek demiyorum. İşe yarayacak enerji kalmayacak. Döngü yapan evreni çekim kuvveti durduracaktır, artı evren sürekli soğuyacak ve işe yarar enerji sıfırlanacak, bu da evrenin döngü yapmasına engel olacak. Bir yığın kabule dayalı hayali senaryolar, tanrı daha basit ve fazla varsayım gerektirmeyen bir açıklama sunuyor, sonuçta bunların hepsi deneyüstü ifadeler, işin içinde tanrı veya madde

Güzel açıklama:-) Peki, hep şunu merak etmişimdir. Enerjiden enerjiye fark yok mudur? Meselâ, binayı yıkan enerji ile binayı inşaa eden enerji nitelik olarak aynı mıdır? Fotosentez sırasında bitkinin yaptığı enerji alışı ile yerdeki taşın aldığı enerji farksız mıdır? Kavram kargaşası olmaması için şöyle sorayım: Evet, enerhji aynı enerjidir, güneş. Peki, enerji alışı aynı mıdır? Taşla bitki yaprağının alışı aynı mıdır? Bitkiye dışarıdan verilen güneş enerjisi bitkide önceden belirlenmemiş fotosentez mekanizması olmaksızın işe yarar mı? İlkesiz, plansız, zorunlu (güneş enerjisi) tek başına en

Big Bang'e dayanarak 'madde hep vardı' diye iddiada bulunulamaz. Zaten 'hep' kelimesi sürekliliği ifade ettiğinden akan bir zamana gönderme yapar. Madde ile birlikte zamanı da ortaya çıkardığı düşünüldüğünde, Big Bang'ın zamanla ilgili bir olay olmadığı açıktır. Deicide'nın dediği gibi Big Bang öncesinden bahsetmek 'kuzeyin kuzeyinde ne var' demek gibidir. Şu halde Big Bang kabul edildiğinde maddenin sonsuzdan beri geldiğini savlamak çelişki doğurur. Big Bang olmuşsa madde ve zaman sonsuza ıraksamaz. Bazı arkadaşlar Big Bang'ın sonsuz Big Bang'ten biri olduğunu, patlama veya şişmelerin bir

Yeterince araştırmışsın ve gırtlağına kadar batmışsın zaten:-) Diyalektik materyalizm. Bir şeyin yoktan var olamayacağı vardan yok olamayacağı iddiası senin sandığın gibi kesinlik içermez. Evrensel bir iddia değildir, tümevarımdır. Yani önündeki kapta ölçtüğün şeyi "evren de böyle, evet evet, kesinlikle evren de böyledir" diyemezsin. Fanatikliğin bu kadarına da pes:-)

Anibal'in kimyanın zorunlu yasalarıyla açıkladıkları doğrudur. Şartlar uygunsa taş yere düşer, kristaller içerdikleri itme çekme kuvveti ile geometrik olarak dizilir, acıkınca yeriz, susayınca su içeriz vs. Tüm bunlar zorunlulukla açıklanabilir. Fakat canlı yapılarla cansızlar arasındaki en keskin ayrım organizasyondur. İnformasyona sahip olsa bile taş ve kristalin içinde organizasyon yoktur. Özelleşmiş karmaşıklık sadece canlılarda vardır. Canlı yapılardaki organizasyonu "zorunlulukla" açıklayamayız. Zorunluluk, olması gereken olaylardır. Tesadüf, olması gerekmeyen olaylardır. Olması g

'Madde sonsuzdan beri hep vardı' iddiasını nasıl temellendirmeyi düşünüyorsun? Bu iddianı deney ve gözleme tabi tutabilecek misin? Transendantal ve deneyüstü iddialar metafiziktir, materyalizm de bu yüzden metafiziktir, bilimdışıdır. Kızmak yerine metafiziği araştır, daha faydalı olacaktır.

Bu ihtimal Dawkins'in dediği gibi neredeyse sıfırdır, bu yüzden söz konusu ihtimali savunmaz; ama Dawkins o imkansız denecek denli küçük ihtimalle boğuşmamak için bir yöntem sunar: Doğal Seçilim! Halbuki doğal seçilim canlı oluştuktan sonra işe yarar:-)

Materyalizm yanlışlanamazdır, bu yüzden metafizik ve bilimdışıdır.

Diyalektik materyalizmin bilimle alakası Aborijinlerle Hubble teleskobunun alakası kadardır:-)

Madde hep vardı demek metafiziktir, bilimdışıdır:-).

Bunu devlet yaparsa sorun yok ama ebeveyn yaparsa sorun oluyor gibi anlam çıkardım dediklerinden, doğru mu? Öyleyse neden komünist baba çocuğunu komünizme göre yetiştirmesin? Komünist olma koşullarından biri de çocuğuna ideolojik baskı yapmamak oluyor heralde:-)

Doğru, başörtüsü sorununda olduğu gibi.

Komünist babanın komünist çocuğu özgür seçim yapmış mıdır? Küçüklükten beri büyüklerinde ne görüyorsa onu örnek almıştır. Anne baba çocuğunu zarar verecek şiddet içermediği sürece dilediği dünya görüşüne göre yetiştirir.

Bu arkadaşın hukukla ilgilendiğini zannetmiyorum, dediğim dedik çaldığım düdük diyor:-) Kim güçlüyse onun sözü geçer diyor, hak hukuk arayışı yok. O da bir yöntem tabi.

Onlar başka çağda yaşamıyorlar ki, IPod ve IPhone kullanıyorlar:-) Düşünce olarak da çağdaşsınız; aynı matematiği, sosyal bilimleri, biyoloji ve fiziği okuyorsunuz. Onlar El-Kindi siz Einstein okuyor olsanız çağdaşlık ayrımınız haklı olurdu. Modernlik eskiye göre daha iyidir diye bir kural yok, modern olan kötü de olabilir. Hatta post modernlik moderniteyi aşağılar, modernlik yeni olma özelliğini yitirmiş. Kimsenin kimseye inançlarını dayatmadığı bir toplumdan bahsetmeniz için savunduğunuz fikirlerden vazgeçmeniz gerekiyor. Madem çağdaş takılıyorsunuz, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni t

IFeelGood, Şu halde siz de özgürlüğün ne olduğunu kavrayamamış beyne sahip olduğunuzu itiraf etmiş oluyorsunuz. Yani güç savaşı var ve bunun sonunda kazanan kaybedene tahakküm uygulayacak; 'şu anda muktedir olan biziz, kim muktedir olursa onun borusu öter' demek istiyorsunuz:-) Herhalde şunu demek istediniz: Türbana özgürlük istemek, hükümranlığımızı yoketme özgürlüğü istemektir.

Şunu da eklemek isterim; madem olay devleti ele geçirmeye kadar geldi, o halde ergenekon adı altında yapılan operasyonlara karşı 'nedir bu adaletsizlik, resmen gizli hükümet/şeriat darbesi yapılıyor' diye sızlanmanın anlamı yok. Şeriatçılar ülkeyi ele geçiriyor, laikliği kaldıracak ve sizin gibi düşünenlere baskı uygulayacaklar. Türbanlıların düştüğü duruma düşeceksiniz, türbanlılara bu kadar karışmasaydınız belkide bu günlere gelinmeyecekti:-)

Roquentin, SirOrphaned ve Macc tarafından savunulan argümanlara karşı psikoloji eğitimi aldığını söyleyen ve aklı selim bilinen birinin bu derece sığ yorumlar getirmesi şaşırtıcı.

Evet bu soru karşısında türban karşıtlarının ne cevap vereceğini merak etmekteyim:-) Hakim paradigmayı arkaya alarak baskı yapmak meşru ise ortada demokrasi ve haklardan değil, güç dengeleri var demektir. Öyleyse Türkiye demokrasi ve haklar ülkesi değil, beğenmediğiniz şeriat rejiminden farksız.