nane
-
İçerik sayısı
124 -
Katılım
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
İletiler bölümüne nane kullanıcısının eklediği dosyalar
-
-
Tevbe 29-Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Peygamber'inin haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyun büküp kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşınız.
Tevbe 53-Yine de ki: "İster gönüllü, ister gönülsüz olarak harcayın, sizden asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz fasık bir topluluksunuz."
Tevbe 54- Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah'ı ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve ancak gönülsüzce harcamaları engel olmuştur.Tevbe 58- İçlerinden sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da var. Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar; eğer kendilerine ondan bir pay verilmezse, hemen kızarlar.
59- Eğer onlar Allah ve Resûlünün kendilerine verdiğine razı olup, "Bize Allah yeter. Lütuf ve ihsanıyla Allah ve Resûlü ileride bize yine verir. Biz yalnız Allah'a rağbet eder (O'nun ihsanını ister)iz" deselerdi, kendileri için daha hayırlı olurdu.
Kafirlerin verdiği para kabul edilmiyor ama Kitap ehli cizye verinceye kadar savaşılıyor! Burada bir mantıksızlık yok mu?
Tevbe 58 da Kendilerine sadaka verilmediği için razı olmayan yani hoşnut olmayan kafirlerle ilgili söz söyleniyor. Tevbe 59 da ‘’kendilerine ne verdiyse ‘ ‘ diye bir şey yok. Tevbe 58 de vermek derken kullanılan kelime kökü -ayın, Tı, ye- . Tevbe 59 da ‘’-onlara-vermek’’ derken kullanılan kelime kökü elif, te, ye . Yani farklı kelimeler ve farklı anlamlar sözkonusu. Fakat ikisini de vermek olarak çeviriyorlar.
Tevbe 58 de fakir olan kafirlere sadaka veriliyor. Fakir olmayan kafirlere sadaka verilmiyor.
Peki öyleyse tevbe 59 da fakir olmayan kafirlere ne veriliyor? Aslında orada el ile uzatarak vermek diye bir şey yok. Kafirlere bir şey getiriliyor. Yani kafirlere gelen veya getirilen bir şey var. Kafirlere namaz kılsınlar diye –bu bildiğiniz namaz değil- bir şey getiriliyor.
Tevbe 11- de kafirlikten vazgeçmek diye bir şey yok. Tevbe veya tövbe uzlaşmak demektir. Yani karşılıklı el sıkışıp ahidleşiyorlar.
Tevbe 29 da namaz kılmayan kitap ehli ile cizye verinceye kadar savaşın diyor. Yani hak dini kabul etmeleri namaz kılmaları demek oluyor.
Yani ilk Müslümanlar ile beraber yaşayan kafirler var. Ve bu kafirlerin namaz( –bildiğiniz namaz değil-) kılmaları gerekiyor. Onlara namaz kılmaları için bir şey getiriliyor, karşılığında onlar da size bir şey getiriyor.( yani zekat.) Bir şey getirmesem de yerine para versem infak etsem derse kabul edilmiyor.
Çok karışık bir iş. Günümüzde kendilerinin Müslüman olduğunu zannedenlerin bunları anlayabileceklerine hiç ihtimal dahi vermem. Anlasalar bile kabul edebileceklerini hiç sanmam.
Ey Türk milleti siz hiçbir zaman Müslüman olmadınız. Siz dinle minle uğraşmayı bırakın ilk önce adam olun. Sizin işid kafalı manyaklarla varacağınız yer cehennem.
-
Sebe 15- Andolsun ki sebeliler için meskenlerinde ayet vardı: Sağdan ve soldan iki cennet. Rabbinizin rızkından yiyiniz ve ona şükrediniz.
Mesken: İnsanların hareketsiz kaldığı yer demektir. İnsanların en çok hareketsiz kaldığı yer yatak odasıdır. Yani en çok hareketsiz kaldıkları yer, uyudukları yerdir.
Mesken: yatak odasıdır. Yurt olarak çevirenler yanlış. Konuya ilişkin deliller: Şura33- İn yeşa’e yüskinu rriyha… Furkan 45- ….ve lev şae le cealehü sakina….
Yatak odalarında biri sağdan (gelen) diğeri soldan (gelen) iki cennet varmış.
Allah onlara demiş ki: Rabbinizin rızkından yiyin ve ona şükredin. Temiz bir belde –yani iki cennet- ve günahları bağışlayan bir Rab.
Sebe 16- Fakat yüzçeviriyorlar veya önlerine konulan rızıkı ileri doğru ittirip aralarındaki mesafeyi açıyorlar. Yani Allahın rızkını yemeyi reddediyorlar.
Bunun üzerine Allah onlara ceza olarak arim selini gönderiyor ve cennetlerini buruk yemişli ılgın ve sedir ağacı ile değiştiriyor. Yani yemeye elverişli olmayan bitkilerle değiştiriyor.
Sebe 17- Bunu hakikati gizlemelerinin cezası olarak yapıyor
Keferu kelimesini Nankörlük olarak çeviriyorlar ama Görmezden gelmek unutarak bir şeyleri kendinden ve başkalarından gizlemek daha uygun ( Bakara 6- inne lleziyne keferu…..)
Yani hakikati gizlemelerinin cezası olarak cennet yemeye elverişli olmayan bitkilerle değiştiriliyor.
Bu sebelilerin önlerine konulan rızkı yememeleri kafirlik olarak tanımlanıyor sebe 17’ de
Kafir; hakkı gizleyen veya Allahı gizleyen demek Kuran dilinde.
1- Evlerinin içinde, yatak odalarında iki cennet var.
2- Rablerinin yiyin dediği rızkı –cennet meyvelerini- yemiyorlar.
3- Bunun üzerine bir sel gönderilip iki cennet yenmeyecek bitkilerle değiştiriliyor.
4- Rablerinin rızkını yememeleri kafirlik olarak tanımlanıyor.
Kafirin ahirette gideceği yer neresi? Cehennem.
Müddesir 42- Sizi yakıcı ateşe sürükleyen nedir? 43- Derler ki; namaz kılanlardan değildik veya musalli değildik. 44- Fakirleri de doyurmazdık.
Yani şimdi bu ne demek oluyor? Rabbinizin rızkını yememeniz namaz kılmamakla aynı şey oluyor.
Namaz derken camide kılınan namazdan bahsetmiyorum. Camide kılınan namaz işin pandomim kısmı.
Sizin önünüze birisi üzüm getirse hurma getirse yermisiniz yemez misiniz? Eğer mideniz çok doluysa sonra yerim dersiniz. Bu sebeliler hiç yemeyiz demişler.
Araf 31- Ya beniy ademe huzuu ziyneteküm inde külli mescidin
EY beni adem size güzel görünen şeylerinizi alın Her mescidin karşısında
(Şimdi inde kelimesini fiy –de, da- olarak çeviriyorlar bu yanlış. Anid karşı çıkan demek olduğuna göre inde kelimesi de bir şeyin karşısı olur.)
Ve külü ve şrabu ve la tüsrifu
Ve yiyin ve için ve yemeyi bitirmeyin
Her mescidin karşısına geçip ziynetlerinizi alıyorsunuz sonra yiyip içiyorsunuz.
Bu durumda Araf 19 da yaklaşmayın denen ağaç; yenecek meyvesi olmayan ağaç oluyor. Ağaç aslında ağaç değil teşbih var orada. Yani Adem ve zevcesi oral seksi bırakıp sadece çocuk yapacak şekilde birlikte olmuşlar.
Üzerlerini örttükleri cennet yaprakları ise çocukların sayısının çokluğu oluyor.
Sev’atiküm: ayıp yer değil. Sev’atiküm ün anlamı oral seks yapılmayan cinsel organlar demek.
Adem ve zevcesinden şeytanın çekip aldığı libas; libasüttakvadır.
Allah onlara cennette meyvesi olan ağaçlardan yiyin diyor. Yani oral seks yapın diyor. Oral seks yapan eşler birbirleri için libasüttakva oluyor.
-
Lokman 10- Haleka ssemavati bi gayri amedin teravne ha….
Yarattı gökleri direksiz onları gördünüz
Gördüğünüz gökleri direksiz yarattı.
7 tane gökyüzü gören var mı? Görmüş olmanız gerek.
Teravne ha: 7 adet gökyüzünü gördünüz veya gökleri gördünüz demektir.
Nuh 15- E lem terav keyfe haleka llahü seb’a semavatin tıbakan
Görmediler mi nasil yarattı Allah 7 gökleri üst üste koyarak.
Allah’ın 7 göğü üst üste koyarak nasıl yarattığını görmediler mi?
Lokman 10_ Gökleri direksiz yarattığını gördünüz. diye de anlaşılabilir.
Kuran anlaşılması zor bir kitap çünkü anladığınız şeyi kabullenmeniz ve başkalarına anlatmanız kolay değil. Tabi ki normal bir Müslüman Türk vatandaşının Kuranın anlatılmasının çok zor hatta imkansız olduğunu anlayabilmesi mümkün değil. Yani Kuran sadece İsveçlilerin veya Danimarkalıların kitabı olsa anlatılması mümkün olabilirdi.
Nuh 16- 7 göğün içinde Ay’ı bir nur yaptı ve güneşi de ışık saçan bir kandil.
Nuh 17- vallahu enbeteküm min el ardı nebaten
Ve Allah sizi bitirdi yerden bir bitki olarak veya bitki gibi.
Allah sizi yerden bir bitki olarak bitirdi. Biz yerden bitmişiz bitki olarak. Şimdi burada bir teşbih olduğunu analamıyorsanız Kur’an okumayı ve dini konularda konuşmayı bırakıp başka işlerle meşgul olmalısınız.
Zümer 23- Allahü nezzele ahsene l hadisi kitaben müteşabihan mesaniye
Allah indirdi en güzel sözü kitap olarak benzetilen ikişerlilere
Allah en güzel sözü ikişerlilere benzetilen kitap olarak indirdi.
İkişerliler kim veya ne?
Ra’d 3- ve hüve elleziy medde l arda ve ceale fiha ravasiye ve enharan
Ve o Allah şunları yapan kimsedir; uzattı yeryüzünü ve yaptı orada - onu sabit- ve nehirler
- Tutan ağırlık-
ve min külli ssemerati ceale fiha zevceyni esneyni
ve her türlü meyveden yaptı orada iki zevce iki şeyden
Ve o Allah yeryüzünü uzatıp onu sabit tutan ağılıklar ve nehirler yaptı. Ve her iki meyveden yaptı orada iki zevce.
Zeytinin zevcesi zeytin olamaz. Zeytinin zevcesi nar olur. En’am 99.
Üzümün zevcesi üzüm olamaz. Üzümün zevcesi hurma olur. Bunlar müteşabihtir yani insanlara benzetilmiştir= Nuh 17. İnsanlar ise bu meyvelere benzetilmemiştir.
Arz= Dişi organ
Sema= Erkek organ
Yeryüzünü sabit tutan ağırlık= Dişi organla birleşmiş penisler
Nehirler= Cinsel organ sıvıları
7 gök= 7 farklı penis boyu
Ra’d 2- rafea ssemavati bi gayri amedin= Penisleri yükseltti veya uzattı yere (–dişi organa-) dikilmiş direk olmadan(- önce)-.
Sümme esteva ala l arşi= -Arş evin çatısı- sonra gökleri direk haline geldikten sonra vajinanın sonuna eşitledi.
Ve sehhara şşemse vel kamera= ve güneş ve ayı –birbirlerinin- emrine verip boyun edirmiş. Yani birbirlerine oral seks yaptırtmış.
Güneş ve ay Bunların secde etmeleri mümkün değildir. Secde ettiklerine göre güneş, güneş değil ay da ay değil başka bir şey. Güneş ve ay karı kocadır.
Güneş ışık saçan kandil; yani cinsel yönden uyarılan erkeğin karısına olan ilgisi ışığa benzetiliyor.
Ay yani kadın ise güneşin ışıklarıyla aydınlatılmış oluyor.
Fil suresinde de görmedin mi diyor. Yani gözünün önünde canlandırmadın mı diyor veya zihninde canlandır diyor. İnsan hiç görmediği bir şeyleri zihninde canlandıramaz. Taş gördünüz, Kuş gördünüz, yukardan bir şeyler bırakan atan kuşlar da gördünüz.
Yani siz 7 göğü de gördünüz. Görmemiş olsanız, gördünüz demez. ‘’Görmedim’’ diyen -Allah yalan söylüyor- demiş olur.
Nuh 17 de sizi yerden bitki olarak bitirdim diyor. Siz bitki olmadığınıza göre yeryüzü de yeryüzü değil.
Müteşabihleri Allah bilir. Allah bilir yani Kuran bilir. Güneşi Ayı gördüğünüz gibi 7 göğü de gördünüz.=Nuh 16.
Araf 54-… yugşiy leyle nnehara yatlubuhü hasisen…
Kaplar gece gündüzü onu arzu eder tahrik ederek
Gündüzün üstünü kaplayan gece arzu eder onu tahrik ederek
Talep etmek insanlara veya canlı varlıklara özgüdür. Gece bir canlı değildir, talep edemez. Gece varken gündüz yoktur. Gündüz varken gece yoktur. Birlikte olamayan iki şeyden birinin diğerinnin üstünü kaplaması mümkün değildir.
Gündüz erkek, gece kadın. Tabi bu ayetler Müslümanlara göre değil. Çünkü onlar kadınlar tahrik etmesin diye ne gerekiyorsa yapmışlar. Hatta geçmişte yaşamış bazı manyaklar kadın sünneti diye bir şey icat edip gelenekleştirmiş. Erkek sünneti de ayrı bir saçmalık.
Bu Kuran Müslümanlar üzerinde çok ters etki yapmış. Kuran ne dediyse tersini yapmışlar. Bunce bu Kuran gelmeseydi daha normal insanlar olabilirlerdi.
-
Cünüb olmak ne demektir.
Maide 6- …..Cünub iseniz yıkanın veya temizlenin…..
Cünup olmak cenabet olmak demektir.
Cünüb olmak; başkalarının sizi görmesinden uzak olmak demektir. Yani gözlerden sakınmak, kaçınmak, görünmez olmak demek.
Cenabı Allah demek, Gözlerin görmesinden uzak olan Allah demektir.
Bir insan neden gözlerden uzak olur?
Hasta olabilir, yolculuğa çıkmış olabilir, tuvalete gitmiş olabilir ya da kadınlarla cinsi münasebete bulunmuş olabilir. Bunların hepsi gözlerden uzak, yani cünüb olmayı gerektiren hallerdir.
Hacc 36-………fe iza vecebet cünubi ha……….
Onların gözlerden uzak olması vacip olduğu, yani zorunlu bir görev olduğu zaman.
Deve neden gözlerden uzak yani cünüp olsun?
Vecebet cünubiha; yanları yere düşmek değildir. Böyle diyenlere sakın inanmayın. Onlar ya cahildir, ya da bir şeyleri gizliyordur.
Bana saygılı olduğu ve beni kandırmaya çalışmadığı sürece herkesin inancına veya inançsızlığına saygı duyarım. Beni ilgilendirmez kişisel bir meseledir der geçerim.
Ben inançlı bir Müslüman idim.
Şu anda neyim bilmiyorum.
Bu Kur’an’ da anlatılan din cünub olmuş, cenabet olmuş, gözlerden uzak olup kaybolmuş.
Ben bunları alay etmek, kınamak için yazmıyorum. Her türlü inanca saygı duyabilirim, yeter ki beni kandırmaya çalışmasın.
-
Hud 78-………Ey kavmim işte bunlar kızlarım, Onlar sizin için daha temizdir. Öyleyse –yani size daha temiz bir şey verdiğime göre- Allahtan sakının. Beni konuklarımın içinde utandırmayın. Veya rezil etmeyin. İçinizde aklı başında –reşid yani rüşd sahibi- bir adam yok mudur?
Şimdi Kızlarını teklif edince rezil olmuyor mu? Teklif edilen kızları kabul etmek rüşd sahibi olmak, yani aklı başında olmak olarak tarif ediliyor. Bu ifadelere –ey Lut sen yanlış şeyler söylüyorsun- diye Allahın bir itirazı var mı? Yok, demek ki onaylıyor.
Bakara 256- ……Rüşd gayy’dan ayrılıp açıkça belli oldu………..
Rüşd gayy ile karışık bir halde imiş. Gayy; insanın gayesine, yani varmak istediği hedefe -düşüncesizce kendisine ve başkalarına zarar verip vermediğine bakmaksızın- gitmesidir. Rüşd ise gayesine; yani varmak istediği hedefe kendine ve başkalarına zarar vermeden akıllıca gitmesidir.
Hud 74- Hz İbrahim Lut kavmi hakkında mücadeleye girişiyor. …
Yani onları kurtarmaya çalışıyor. Hz. Lut da onları kurtarmaya çalışıyor. Fakat karısı onun bu çabasına iştirak etmediği için geride kalanlardan oluyor.
Yani Hz. Lut kızlarını teklif ederken kendisini değil, lut kavmini kurtarmaya çalışıyor. Kollarını uzatarak elçileri ittirip (Hud 79 ..zaka bihim zer’an) sıkıştırıyor. Yani onlara gidin diyor.
Kurandaki ahlak anlayışı bizim toplumun ahlak anlayışına uygun olmadığı için insanlar okudukları şeyi anlamakta zorluk çekiyor. Neymiş efendim, Lut demişki;’’ gelin kızlarımı sizinle evlendireyim.’’
Sizin kameranız dünyayı sadece siyah beyaz çekiyorsa bir çok ayrıntıyı kaçırabilirsiniz. Maviyi alırsınız siyaha koyarsınız, sarıyı alırsınız beyaza koyarsınız. Mesela ma’rufu iyilik olarak çeviriyorlar. Sanki iyilik diyecek başka arapça kelime yok.
Kurandaki ahlak anlayışı size uygun olmayabilir. Benim için de uygun değil, ben Lut’un yerinde olsaydım kanımın son damlasına kadar savaşırdım. Bu durumda yapılması gereken, ya yeni bir din oluşturmak ya da İnanmıyorum demek. İnanmadığı bir kitabı gizleyerek veya çarpıtarak farklı bir ahlak ve toplum düzeni kurmaya çalışmak, insanlar üzerinde baskı kurmak, başkalarına düşman olan, kin tutan insanlar yaratmak hiç kimsenin vazifesi ve hakkı olamaz. Herkesin kendi aklı var, fikri var.
Bir kavim kadınlarıyla beraber helak ediliyor. Adamlar böyle bir çirkin işin içindeyse kadınların ne suçu var?
Hud 79- Senin kızlarında bir hakkımız olmadığını çok iyi biliyorsun..
Hz. Lut onlara akla uygun olan rüşd yolunu göstermeye çalıyor fakat onlar kendilerine gösterilen bu yolu doğru bulmuyorlar. Kendi doğru buldukları yolu Hz. Lut’a dikte ediyorlar.
Senin kızlarında bir hakkımız yok diyorlar. Hakk batılın tersidir.
Mesela putlara tapmak batıldır. Yerden bir avuç toprak alıp yemek batıldır. Batıl; uygun olmayan, faydası olmayan, gerekli veya lüzumlu olmayan şeylerdir.
Hakk ise bunun tam tersi, yani uygun olan, faydası olan, gerekli olan her şeydir.
Mesela markete gittiniz, parasını vermediğiniz bir ekmek size gereklidir ama uygun değildir.
Yani bu durumda senin kızların bize uygun ve gerekli olan şeyler değildir diyorlar.
Niçin uygun değil? Kızlar onlarla evlenecekse niçin uygun değil? O kadar çok adam var ki kızlar hangi biriyle evlenecek?
İslam dininin kurucusu kim? Bence bu dinin kurucusu Hz. İbrahimdir. Öyleyse hiç kimse Hz. İbrahim’den daha iyi bu dini bilemez.
Hacc 36- ve l budne cealna ha leküm min şeairi –a-llahe…
Bedenleri yaptık sizin için Allahın şiarları.
Bedenleri sizin için Allahın varlığını hissettiren şiarlar yaptık.
Hacc33-
Deveye bakarken Allahın varlığını hissediyor musunuz? Efendim duyamadım, hissediyoruz mu dediniz?
Elimden gelse, gücüm yetse büyük bir tımarhane yaptırır hepinizi oraya doldururum.
Belki siz yapamazsınız ben tercümesini yapayım.
Hac33- Leküm fiha menafiu ila ecelin müsemma sümme mehilluha ile l beytil atik
Sizin için o bedenlerde veya kapalı örtülü enam da faydalar vardır eceli müsemma ya kadar. Sonra o bedenlerin örtülerinin düğümlerinin çözüleceği yer beyti atiğe yani eski eve, kabeye varınca dır.
Hacc34- Bütün ümmetler için (Yahudi hıristiyan Mecusi….) –o bedenleri- mensek yani ibadet yeri yaptık. Kendilerine rızık olarak verilen örtülü bedenler üzerine Allahın adını anmaları için.
Üstüne bir de Araf 31 – 32 yi okuyun tabii anlayabilirseniz.
-
Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz diye bir şey yok. Tekvir 29.
Allahın dilemesi dışında dileyemezsiniz.
Yani Allah sizin dilemenizi dilemiş .
Allah neyi dilemiş?
Dilemek istemek değildir.
Dilenci dilenir. Dilenci istemez. Dilenciye para verip vermemek size kalmış bir karardır.
Yani demek istiyor ki Allah sizin doğru olmanızı dilemiş. Doğru olmak veya olmamak size kalmış bir karardır.
Nahl 93- Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı fakat o dileyeni doğru yola iletir dileyeni de saptırır.
Bir insanın bir şeyi istemesi o şeyi elde edeceği anlamına gelmez. O şeyi elde etmesi başkalarının izin verip vermemesine bağlıdır.
Allah sizleri tek bir ümmet yapmayı dileyemez çünkü bu sizlerin dilemesine bağlıdır. Yani sizler tek ümmet olmayı dilerseniz Allah da diler.
Bakara 152- beni hatırlayın ben de sizi hatırlayayım……
Tekvir 27- Bu olsa olsa sadece alemler için bir hatırlatmadır yani zikirdir.
Bunu öğüt olarak çeviriyorlar. Çok yanlış.
Alah Kuranda kendini hatırlatıyor. Bir şeyi hatırlayabilmeniz için sizin o şeyi bilmeniz lazım. Yani hiç kurandan haberi olmayan biri bile Allahı hatırlayabilir. Allah bilen bir kavime ayetlerini açıklayabilir, bilmeyenlere açıklayamaz. Kuranda yazan her şey insanların bildiği şeylerdir.
Bilmediğiniz bir şeyi hatırlayamazsınız. Yüzlerce binlerce kitap yazılmış dini konularda, aslında hiç gerek yok, Kuran sadece bir zikirdir. Kuran sadece Allahı hatırlatmaktır. Kurana göre her şey bu kadar basit. Zorlaştıran insanların anlayışsızlığı.
-
Bunlar benim anlayışım değil biraz aklı olup aklını kullanarak kuranı okuyan herkesin görebileceği şeyler. Ben böyle bir din olsun demiyorum. Böyle bir şey var ve birileri çok fena bir şekilde yalan söylemiş ve birileri de devraldıkları bu mirası devam ettiriyor diyorum.
-
Zümer 42- Allah ruhları -yani nefisleri- ölüm anında ve ölmeyenlerin ruhlarını da uyurlarken alıp ait oldukları yere koyar. Uykudayken alınan ruhlardan hakkında ölüm gerçekleşenleri tutar diğerlerini eceli müsemmaya kadar gönderir.
Eceli müsemma nedir?
Enam 98- O –Allah- Sizi Tek bir nefisten erkeğin menisi bir yerde durdurulurken ve artık tutulamaz noktada ana rahmine tevdi edilirken yani bırakılırken neşet ettirmiştir. ( yani ruhlarınızı tek bir kaynaktan çıkarmış)
Erkeklerin orgazm anında, boşalması esnasında bütün insanların ruhları tek bir nefisten ayrılıyorlar.
Bu tek nefis Allahın kendi nefsidir. Enam 12 ketebe ala nefsihi rahmete.
Bu nefis tek bir can veya Adem değildir. Eğer anlatılmak istenen Adem olsa Ademin ismi geçerdi.
İnsan ruhları veya nefisleri Kurana göre sonsuz bir okyanustan ayrılan su damlası gibidir.
Boşalma anında veya orgazm anında insan ruhları bulundukları kaynaktan ayrılıyorlar. Yani erkeğin nefsi o tek kaynaktan ayrılan ruhlar için bir geçiş kapısı oluyor. Tam bu sırada erkeğin nefsi ile Allahın nefsi birleşmiş oluyor buna eceli müsemma denir. Yani Yüceltilmiş ecel. Orgazm olmasa bile orgazm öncesi de yüceltilmiş ecel sayılabilir.
Zümer 6- Ekeklerin cinsel uyarılma anında Yani yüceltilmiş ecel anında zevcesine ilgi göstermesi zevcesinin de eceli müsemmaya ulaşmasını sağlıyor. Yani iki nefis tek bir nefiste Allahın nefsinde birleşiyorlar. Ve Erkeğin vücudundaki yaratılıştan sonra anaların karnında üç karanlık içinde yaratılan insanlar daha sonra anne karnından, Beden ölçüleri farklı sekiz eş veya zevce olarak bedenlerden nimetler olarak indiriliyor.
En’am 143 te sekiz zevce yemek konusunda haram mıdır değilmidir diye soruluyor.
Böyle sorulduğunu da sonraki ayetten anlıyoruz.
İki erkeğin karşısına iki dişi konuluyor ve soruluyor iki erkek mi yemek konusunda dişilere haramdır? Yoksa iki dişi mi yemek konusunda iki erkeğe haramdır?
Burada koyun keçi sığır deve teşbihtir. Çünkü iki dişinin iki erkeğe karşı durarak rahimlerinin içine aldıkları şeyin de haram olup olmadığı sorgulanıyor.
Enam 144 te sadece yemek yani taam yönünden bir yasaklamanın olmadığı belirtiliyor yani iki dişinin rahimleri içine aldıkları penisler için haramlık durumu olabilir.
Yani hayvanların rahimleri içine alınan penislerin haram mı yoksa helal mi olduğunu sorgulamak üstelik bir bir dişi koyunun bir erkek keçi ile çiftleşebileceğini düşünmek çok absürd bir durum olur.
Enam 143- ….Emma eştemelet aleyhi erhamü l ünseyeyni………. Yani iki dişinin tek bir erkeğe karşı durarak rahimleri içine aldıkları şey mi haram diye soruluyor.
Bir dişi keçi bir erkek koyunla çiftleşir mi? Herhalde olmaz böyle bir şey olsa bile Kuranın konusu olamaz. Böyle absürd bir şeyi kendine dert edinen bir kitabın takipçilerinin olabilmiş olması imkansızdır.
Koyun keçi sığır deve teşbihtir. Enam 143 ve 144 ün konusu hayvanlar değil sadece insanlardır.
Yenmesi yani oral seks yapılması yasak olan şeyler: Ölü denmiş. Bu iki türlü anlaşılabilir gerçekten ölmüş bir insan veya yemek yemediği için ölüye veya cesede benzetilmiş kafir.
Deman mesfuhan denmiş bunu akıtılmış kan olarak çeviriyorlar. Bence bu adet kanı çünkü sifah zina anlamına da gelebiliyor yani kadının cinsel organıyla ilgili bir durum. Musafihat muhsanatın tam tersi oluyor. Nisa 25.
Domuz ise pis bir insanı veya hastalığı olan bir insanı sembolize ediyor.
Bu kadar imam hatip bu kadar ilahiyat var ama insanlara bu kitapta yazan şeyleri doğru bir şekilde anlatmaktan acizler. Bence diyanet, imam hatipler ve ilahiyat fakülteleri kapatılmalı ama kim yapacak. Yani imkansıza yakın derecede çok zor.
Yani bir kitap var ve bu kitapla hiçbir ilgileri bulunmayan birileri bu kitabın üstünde oturuyor.
Böyle bir saçmalık nasıl oluyor?
Benim yanlış anladığım şeyler az da olsa olabilir. Yazdığım her şey kusursuz doğru çeviridir demiyorum.
-
Enbiya 8- Biz onları -yani resulleri- yemek yemeyen birer ceset yapmadık, ve onlar ölümsüz de değillerdi.
Buradaki ceset kelimesi orijinal arapça metindeki kelimenin aynısı. Bu cesed kelimesini iki türlü anlıyorlar.
1- Cansız beden.
2- Canlı beden. Yani insan vücudu.
Cansız bedenlerin yemek yemediğini herkes bilir. Canlı bedenlerin de yemek yediğini herkes bilir.
Ayete bakacak olursak, Cesed yemek yemez. Biz onları cesed yapmadık diyor. Demek ki resuller cesed değilmiş.
Cesed –bence- bizim bildiğimiz ceset. Yani cansız insan vücudu.
Furkan 7- Dediler ki: Niçin bu resul yemek yiyor ve sokaklarda dolaşıyor.
Yemek yemesi ve sokaklarda dolaşması çok acayip gelmiş onlara.
Bütün insanlar yemek yer ve sokaklarda da dolaşabilir, ne var bunda?
Hac 72- Ayetlerimiz onlara açıklamalı olarak okunduğu zaman…
Kuran anlaşılması zor bir sistem ile yazılmış bir kitap. Fussilet 3- Ayetlerin, işaretlerin arası açılmıştır. Açıklaması yapılmadığı sürece başkalarının anlaması zordur. Aslında çok da zor değildir. Yani yaşamadığınız bir şeyi anlamakta zorluk çekersiniz. Diyelim ki siz renk körüsünüz. Size görmediğiniz renkler nasıl anlatılabilir?
Maide 75-…. İkisi de yemek yerlerdi…….
Ali imran 93- ….Bütün yiyecekler -Yakubun kendi nefsine haram etikleri hariç- İsrail oğullarına helal idi ……
Yahudiler bütün yiyecekler bize helal değil diyorlar.
Yani şu yiyecekleri yemek helaldir veya haramdır diye bir tartışma var.
Enbiya 8- Biz onları -yani resulleri- yemek yemeyen birer ceset yapmadık……..
Yani- Biz resulleri ölü yapmadık- diyor.
Ya-sin 70 – li yünzira men kane hayyen… Yaşayan kimseyi uyarsın diye…..
Fatır 22- …Sen kabirde olanlara sesini duyuramazsın…
Yani ölülere sesini duyuramazsın.
Kafirler ölüye veya cesede benzetilmiş, inananlar da canlı yaşayan insana benzetilmiş.
Furkan 7- Dediler ki: Niçin bu resul yemek yiyor ve sokaklarda dolaşıyor?
Kuranın dilini kurandan öğrenmek bence mümkün.
Nahl 70- Allah size ruhlarınızdan zevceler yaratıp, o zevcelerden çocuklar ve torunlar var etmiş ve temiz kadınlardan-bir şeyle- sizleri rızıklandırmıştır. Bu böyle olduğu halde sizler Allahın nimetini gizleyip batıla mı inanıyorsunuz?
Yani burada kadınlar rızık oluyor. Kuru fasulye pilav söz konusu olsa gizlemeleri gereken bir şey olmazdı. Bakara 223- çok açık -nisaüküm harsün leküm- Kadınlarınız sizin için meyve sebze gibi şeylerdir diyor. Ama bu kadar açık bir şeyi bile kabullenemiyorlar veya toplumun ahlak anlayışına ters olduğu için tarla diyorlar. Hars kelimesine kuranın hiçbir yerinde tarla diyemezken burada tarla demek zorunda kalıyorlar. Bence Kuran uygulanabilirliği olan bir kitap değil.
Allahın nimetini gizlememek Şükür etmektir. Gizlemek ise küfür dür. Bakara 152.
Allahın nimetini gizlemediğiniz zaman ne oluyor? İnsanlar Allahın adını hatırlıyor.
Allahın adı esma ül hüsnadır.
Necm 31- İyilik yapanların karşılığını iyilik yapan(-hüsna-) kadınlarla verir
Araf 180- Yani Allahın ismi iyilikler yapan kadınların(esma ül hüsna) isimleridir.
Burada iyilik güzellik yapan kadınlar Allahtır diye bir şey yok.
İsim bize tanıdığımız insanları veya varlıkları gösteren işaretlerdir. Mesela sizin isminiz hasan olabilir. Hasan ismi sizi gösteren bir işarettir. İyilik yapan kadınların isimleri de Allahı gösteren işarettir.
Zuhruf 17- Onlardan biri Rahmana misal olarak otaya koyduğu (kız çocuğu) ile müjdelendiği zaman.
Zuhruf 19 Rahmanın kulları olan melekleri –tapınılması gereken- dişiler yaptılar.
NiSA 116- Allah –hükümranlıkta- ona ortak yapılmasını bağışlamaz…..
Nisa 117- Allahın berisindekilerden çağırdıkları ( taptıkları) sadece dişilerdir. Onlar sadece şeytana kulluk ederler.
Yani eski arapların taptığı bütün ilahlar dişiymiş.
En’am 117- Hiç şüphesiz senin rabin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir, doğru yolda olanları veya doğru yolu görenleri de en iyi o bilir.
En’am 118- En iyi ben bildiğime göre, öyleyse üzerine Allahın adı anılmış olan şeyden yiyin.
Esmaül hüsna Allahın isimleridir dediğine göre, iyilik güzellik yapan(size ihsan yapan) kadınları yemeniz gerekiyor. Yani oral seks yapmanız gerekiyor.
Kabul etmesi zor olabilir ama kitapta yazan şey bu.
Diyelim ki ben yanlış anladım. Üzerine Allahın adı anılmış şeyden yiyin derken anlatılmak istenen kesilen bir koyun olsun.
Koyunu kestiniz ne yapmanız gerekiyor? Zilzal 7-8 Zerre kadar iyilik yapan onu görür, zerre kadar kötülük yapan da onu görür. Yani Kurana göre konuşacak olursak Allahın yolu iyilik yapma yoludur.
Veya -amilussalihat - yani yanlış olanı, bozuk olanı düzelten ameller.
İnanıyorsanız iyilik yapmanız gerekiyor. Koyunun etini dağıttınız fakirlere , yani iyilik yaptınız. Acaba iyilik yaptınız mı? Doyuramazsınız; yüzlerce koyun kesseniz de doyuramazsınız. Bedava verdiğiniz sürece fakirleri tembelliğe alıştırırsınız. Çalışmazlar hep bedava beklerler. Sizin milyonlarınız olabilir ama koyun çobanlığı yapan yoksa herkes bedava et bekliyorsa sizin milyonlarınız koyun eti fiyatını yükseltmekten başka bir işe yaramaz.
Nisa 29- Karşılıklı rıza ile yapılan ticaret dışında batıl yollarla mallarınızı yemeyin.
Çok zor durumda olan bir insana –mahrum kalmışa- karşılık beklemeden yardım yapmak gerekir ama bu çok istisnai bir durumdur. İyilik her kese yapılır. Fatır 15- Ey insanlar Allaha ilave oluncaya kadar hepiniz fakirsiniz. Milyar dolarları bile olsa insan Kurana göre fakirdir. Yani Allaha kavuşamayan insan Kurana göre fakirdir.
En’am 117-ve 118’ e göre Üzerine Allahın adı anılmış olan şeyleri yemek Allahın yoludur.
Allahın yolu dediğiniz zaman bunun içine namaz girer, zekat girer, Ameli salih girer. Kısacası başkalarına ve kendine iyilik yapmak girer.
Siz iyilik yapmayı karın doyurmaya indirgerseniz. Hiç kimsenin karnını doyuramazsınız.
Enam 120- (Üzerine Allahın adı anılmış şeyleri yediniz yani Allahın yoluna girdiniz.) ve açık ve gizli bütün günahları bırakın.
Aslında bence burada bırakın diye bir şey yok. Havada bir şeyleri saçıp dağıtın diyor. Ama neyse.
Fazla derine girmeyelim.
Yani kısaca oral seks yaparak bütün günahlardan kurtulun diyor. İster inanın ister inanmayın bu kitapta yazan şey bu.
Kalem 42- O gün bacağın üstündeki örtü yukarı kaldırılır ve secdeye davet edilirler.
Bacağın üstündeki eteğin yukarı kaldırılması ile secdeye davet etmenin ne ilgisi var.
Yükşefu derken bacak dendiği için eteğin kaldırıldığını sizin anlamanız gerekiyor.
Harace ala kavmihi dediği zaman evinden dışarı çıktığını anlamanız gerekiyor yani bizim Türkçe gibi değil. Yusuf 88- fe lema dehalu aleyhi .. Bir binaya girdiklerini sizin anlamanız gerekiyor
İnanmak zor biliyorum ama gerçekten bu kitapta oral seks yapın yazıyor.
Daha yazarım keyfim olursa. Ateist forum da beni kovmazsa.
-
Nisa 6-…..zengin olan iffetli olmaya çalışsın fakir olan da uygun bir şekilde yesin…..
Şimdii bu ne demek? Düşünmeyenlere veya düşünemeyenlere yardımcı olmak gerekir. Düşünmek bence biraz cesaret gerektiren bir iştir.
Nisa 3- Eğer yetimler konusunda adaletli davranamamaktan korkarsanız hoşunuza giden kadınları ikişer, üçer, dörder nikahlayın.
Nikahlayın derken bunun içine zengin olan adam da giriyor fakir olan da giriyor. Nerde bu bolluk? Siz nerde yaşıyorsunuz. Hiçbir yerde yok böyle bir bolluk. Nikah akdi yapmak için yetkili kişinin önüne gittiniz, yanınızda da iki kadın var. Nikahınızı kıdırdınız ,yetmedi ertesi gün bi daha gittiniz bu sefer yanınızda üç kadın.
Nerde bu bolluk? Siz ikişer üçer alacaksınız başkaları neyapacak? Livata mı yapacak? Yok yapmasın.
Ne yapsın? 31 mi çeksin? Yok onu da yapmasın. Oruç tutsun. Sonra volkanlar patlasın her tarafı yakıp kül etsin
Siz var ya hastasınız. Sizi ben tedavi edemezsem hiç kimse edemez.
Yetimlere adaletli davranmak derken kullanılan kelime kıst. Yani bir ekmeğin fiyatı bir lira ise bir lira verip bir ekmek almanız gerekiyor. Siz bir lira verip karşılığında ekmek karpuz kabak alırsanız bu yetime karşı yapılan bir haksızlık oluyor.
Şimdii. yetim ile aranızda cinsel bir mesele var. Bu meseleyi çözemediğiniz için yaşı büyük kadınları ikişer üçer nikahlayıp şehvetinizi söndürüyorsunuz. Aslında böyle bir şeyi konuşmak bence doğru değil. Ama Kuranda var olduğu için konuşmayalım deyince problem ortadan kaybolmuyor.
Hiçbir şeyden anlamayan akıl fukaraları konuşuyorsa ben de yazarım.
Yetim ile aranızda adaletli bir ilişki olmak zorunda. Diyelim ki, mesela siz yetime bir tane karpuz verdiniz karşılığında 50 tane kavun aldınız. Bu adaletli değil.
Enam 152- Yetim malına ihsan yapmanız haricinde ergenliğe erişinceye kadar yaklaşmayın. (Ergenliğe erişince yaklaşabilirsiniz yani nikahlayabilirsiniz.)
Nisa 127-Kadınlar hakkında çok zor, sıkıntılı bir meseleyi çözmeni istiyorlar yani fetva istiyorlar. (fetva ve feta aynı kökten yakın anlamlara sahip. Feta; çok zor işleri çözen veya çözüm getiren kişidir. Bu kişi genç kuvvetli biri olabileceği gibi bir köle de olabilir. Parayla çalışan bir işçi de olabilir.)
Allah o kadınlar hakkında sizin sıkıntınızı giderecek çözüm getiriyor:(( bu fetva) kendileriyle evlenmeyi çok istediğiniz için henüz kendilerine mallarını vermediğiniz yetim ( ergenliğe ulaşmış) kadınlar, zavallı kimsesiz çocuklar hakkında ; Yetimler için adaleti doğru bir şekilde uygulayın diye size kitapta okunan şeylerdir. (ikişer üçer dörder kadın nikahlayın yetimlere haksızlık yapmamak için.)
Yani ortam o kadar serbest ki, (yani bizim aklımızın alamayacağı kadar serbest bir ortam var); Adamlar görmüşler daracık bakire şeyini akılları fikirleri orada. Yani diyorki; ben yetime malını veya özgürlüğünü vermiyeyim nasıl olsa ergenliğe ulaştı artık kendi mallarımın (karılarımın) arasına katayım.
Sizin arabanız bir mal olabildiği gibi insan bedenleri de Kurana göre bir maldır. Yani alınabilen, satılabilen, kiralanabilen , bir değer biçilebilen bir maldır. Ve hatta mallarınızla insanlara gösteri yaparak para kazanabilmeniz bile mümkündür. Nisa38. Bir rızık olabilen mal vardır, Bir de rızık olmayan mal vardır. Altın gümüş araba bunlar rızık olmayan mallardır. Rızık olmayan mallar rızık olan mallar ile takas edilebilir.
Nisa 3- Eğer yetimler konusunda adaletli davranamamaktan korkarsanız hoşunuza giden kadınları ikişer, üçer, dörder nikahlayın.
Burada nikah akdi yapın demiyor.
Ne diyor öyleyse?
Nur 33- Nikahlayacak kadın bulamayan Allah onu lütfu ile zengin yapıncaya kadar iffetli olsun.
(Yani adam yeterli parası olmadığı için evlenemiyor. Öyleyse az ye, çok çalış, para biriktir diyor.)
Eymanlarınıza yani ahidleşmelerinize sahip olan kimselerden yani dostlarınızdan kitap isteyen -yani yazılı nikah akdi yapmak isteyenlere- onlarda bir iyilik görürseniz yazılı nikah akdi yapın. Allahın size verdiği maldan ( kızınızı veya cariyenizi veya…) onlara verin.
Zor ve sıkıntılı durumlara çözüm bulabilen kadınlarınızı eğer rahimlerini (gebelikten) korumak istiyorlarsa normalin dışına çıkan bir arzuyu yapmaya onları zorlamayın.
Burada –bigai- kelimesini fuhuş olarak çeviriyorlar. Çok yanlış bir çeviri. (Nahl 90 - ..Allah fuhuşu yasaklar…) Normalin dışına çıkan ama fuhuş da sayılamayan bir durum söz konusu.
Yani burada anlatılmak istenen şey kadın istiyorsa normalin dışına çıkan arzuyu yerine getirmekte serbesttir. Fakat bu yerine getirilen arzu fuhuş değildir çünkü Allah fuhuşu yasaklamıştır.
Burada bigaai kelimesi ile anlatılmak istenen şey evli olmayan bir adamla kadının cinsel organları birleştirmeleri fakat erkeğin kadının cinsel organına boşalmamasıdır. Bu bir nikahtır. Yani bu riskli bir iştir ve kurana göre günahtır. Fakat yasak değildir. YasaK OLAN ŞEY FUHUŞtur. Ve bu iş gizli yapılmamalıdır, en az 4 şahit olmalıdır, yani maruf.
Nisa 3-te ikişer üçer nikahlayın derken anlatılmak istenen şey budur.
Bizim Müslümanların inanamayacakları kadar, akıllarına sığdıramayacakları kadar serbest bir ortam!
-
Rahman 60- İyiliğin karşılığı yalnız iyiliktir.
Daha önceki ayetlerde bakire hurilerden bahsediliyor. Yani cennettekilere verilen bakire huriler dünyada yapılan iyiliklerin karşılığı oluyor. Buradaki iyilik ayette ihsan olarak geçiyor.
Sizin yaptığınız ihsana karşılık biz de size ihsan yaptık deniyor.
Bir misafire ikram edilen çay ihsan değildir. Çayın ihsan olabilmesi için size çok hoş, güzel görünmesi gerekir.
Fakirlere makarna bulgur falan vererek cennetteki bakire hurilere hak kazanmak, bu kitabı ilk okuduğumdan beri bana çok mantıksız gelmiştir. Ayette ihsana karşılık ihsan denmiş. Yani burada bir eşitlik, denklik var. ( Mantıksız geldiyse neden okumaya devam ettim? Ben eskiden çok bulmaca çözerdim, çözmeden bırakmazdım. Bir tür hastalık diyelim. Ben hiç kimseyi bir şeye ikna etmeye çalışmıyorum. Benim derdim bu kitap ve bu inanç üzerinden menfaat sağlayıp insanları korku içinde yaşatıp başkalarına düşman edenlerle.)
Diyorlar ki; namaz kılarak cennete hak kazanıyoruz. Tamam ama sen namaz kılarken ihsanı kime yapıyorsun? Allaha ihsan yapabilir misin? Sizi doyuran benim, sizden rızık istemem diyor.
Sizin vereceğiniz bir şeye ihtiyacım yok diyor.
Sad 38- Bize ne oluyorki kötülük yapanlardan saydığımız adamları (cehennemde) göremiyoruz.
Yani Allahın iyilik, ihsan dediği şeye cehenneme girenler dünyada iken kötülük veya fitne diyormuş.
İyilik veya ihsan yapan adamlar kafirlere göre çok şerli, kötü adamlarmış. Hud 27-….sana içimizdeki en rezil kimselerden başka kimsenin uyduğunu görmüyoruz…..
-(Rezil; ahlaksız, utanmaz, aşağılık, şerefsiz.)-
Hiç kimse ikram edilen çayın, böreğin tartışmasını yapmayacağına göre bu iyidir veya kötüdür diye neyin tartışması yapılıyor? Bu konuda Bakara 11 ve 12. Ayetler de biraz aydınlatıcı. Bir taraf diyorki; -fesad çıkarma-, öbür taraf da diyor ki; fesad çıkarmıyorum, ıslah ediyorum. Yani o kadar ıslah etmişler ki müslümanların üstünden silindir geçmiş.
Kasas 77-…..Allahın sana yaptığı iyilik (ihsan) gibi sen de iyilik yap…..
Yani bu ayette Karuna, ‘’Allah sana iyilik yaptı sen de Allaha iyilik yap’’ denmiyor. Allaha iyilik yapamazsınız, iyilik insanlara yapılır. Allahın hiçbir şeye ihtiyacı yok ki nasıl iyilik yapacaksınız.
Her şeyi yaratan bir varlığa iyilik yapamazsınız.
Bir tarafta makarna bulgur cinsinden bir iyilik öbür tarafta bakire huri… yani burada GİBİ diyebileceğiniz bir durum var mı? Allahın sana yaptığı iyilik gibi iyilik yap.
Sonra diyorlar ki bizim Allaha ihtiyacımız olduğu için namaz kılıyoruz. Tamam ama sen namaz kılarken kendine ihsan mı yapıyorsun? Karuna,- ey karun kendine iyilik yap- denmiyor ki. Aslında benim Kurandan anladığım namaz hem insanın kendine iyilik yapar hem de başkasına. Ama camide namaz kılan adam ne yaptığını bilmiyor ki. Bir kuşun iki kanadı var. Kendisi tek kanatlı bir kuşun üstüne binmiş uçmaya çalışıyor. Çalışsın uçmaya çalışsın ve sakın benim yazdığım şeyleri okumasın. Benim yazdıklarımı hazmedebilecek insan okusun.
Karun kendi milletinin haklarına tecavüz ederek çok zengin olmuş. Allah ona servetler veya hazineler vermiş. Bu hazineler o kadar çok büyükmüş ki anahtarlarını kuvvetli adamlar bile zor taşıyormuş. Yani çok ağır bir sorumluluk altında eziliyorlarmış.
Karuna diyorlar ki; Allahın sana yaptığı iyilik gibi sen de iyilik yap.
Karun da bunun üzerine diyorki ; Bu servet bende olan bir ilimden ötürü bana verilmiştir, Allahın bu işte bir müdahalesi yoktur.
Karun ziynetinin içinde kavminin karşısına çıkıyor.
Karun ziynet içinde kavminin karşısına çıkınca keşke bize de böyle ziynet verilseydi diyorlar. Yani ah keşke bizim de olsa dedirtecek kadar çekici güzel görünen bir ziynet. Demek ki bu ziynetlerle ihsan – iyilik- yapılabilir. Karun altınlarını gümüşlerini yani hazinesini saklamış kilitlemiş. Yani hazinesi ile birlikte kavminin içine çıkamaz.
Yunus 88- Musa dedi ki; rabbimiz sen firavun ve ileri gelen adamlarına ziynet ve mallar verdin, senin yolundan saptırmak için…
Kehf 46- …El malu ve l benune ziynetü l hayati ddünya
Mal ve oğullar dünya hayatının ziynetidir.
Ali imran 14- te insanlara güzel görünen şeyler yani ziynetler sıralanıyor.
1- Kadınlar
2- Oğullar
3- Altın ve gümüş
4- Cins atlar
5- Enam
6- Ekinler
Karun atlarla davarlarla ekinlerle ve bütün altın ve gümüşleri ile birlikte evinden veya sarayından kavminin içine çıkamaz. Yani atların ekinlerin davarların evde ne işi var?
Aslında bu sıraladığım altı madde kuranın kendi mantığı içersinde tek bir anlama gelebilir: İnsan
Yani Karun eşleri çocukları hizmetçileri ve korumaları ile birlikte dışarı çıkıyor.
Bu kitaba gerçekten anlayıp ta inanan var mı? Bilmiyorum. Gerçekten anlayıp ta inanan biri varsa işi çok zor. Birincisi kitabı insanlardan gizlememeniz gerekiyor. İkincisi yolda giderken hiç hoşlaşmadığınız bir tip size sağ elini uzatıp hadi Allahın ahdini yerine getirelim diyebilir. Tabii ki olmaz diyeceksiniz. Dönüp gideceksiniz. O da size -seni gidi kafir senii- diyecek. Yani ZOR.
Kehf 18- Sabah akşam rablerinin yüzünü isteyerek rablerini çağıranlarla beraber nefsine sabret.
(Bunun açıklamasını yapacak gücü kendimde bulamıyorum. Siz anlayın artık.)
Dünya hayatının ziynetini isteyerek gözlerini onlardan ayırma. Kalbi bizi anmaktan gafil olan kişiye itaat etme, o kişi hevasına uymuştur, o kişinin işinde eksiklik olur.
Heva kelimesi gönlü boş derken de kullanılıyor. Boş işler diye anlayabiliriz. Yani bir insanın kalbi Allahı anmıyorsa boş işlerle uğraşıyor demektir.
Hicr 88- Zevceleri ile zevklendirdiğimiz kimselere gözlerini dikme (yani onlardan bir yardım bekleme) Onlar için üzülme veya onlara üzülerek bakma. Müminlere kolunu kanadını indir.
Ta- ha 131 Fitneye (sıkıntıya) düşürmek için Dünya hayatının süsü, çiçeği, parlaklığı olarak onlardan (yani kafirlerden) zevceler ile zevklendirdiğimiz kişilere gözlerini dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
Rabinin rızkı kafirlerin zevceleriyle zevklenmesinden daha hayırlıdır daha kalıcı süreklidir diyor.
Yani oral seks daha iyidir , daha kalıcı, daha süreklidir diyor.
Çok karışmış olabilir özet yapalım.
Rahman 60- İyiliğin karşılığı iyilik
Yani sen iyilik yaptığın için sana bakire huri verdim diyor.
Kasas 77 – Allahın sana yaptığı iyilik gibi iyilik yap.
Karun ziynetinin içinde kavminin içine çıkıyor –evinden-
Karunun ziyneti; eşleri çocukları hizmetçileri.
Karunu eşleri çocukları hizmetçileri ile görenler keşke bizimde böyle eşlerimiz çocuklarımız olsa diyorlar.
Kasas 82- …Allah dilediğine rızkı bollaştırıp sonra da dur bakalım diyormuş.
Burada rızık Karunun eşleri çocukları hizmetçileri oluyor. Karun yamyam değil. Yani ruhların yemek yemesi anlamında rızık.
-
Sad 23- Bu erkek kardeşimin 99 dişi koyunu var (Neden hiç erkek koyunu yok?) benim ise tek bir dişi koyunum var olduğu halde beni ona kefil (doyuran, bakan, geçimini sağlayan kişi) yap dedi. Ve hitabet konusunda ( cinsellikle ilgili konulardaki söz ve davranışları ile) benden daha muteber, daha saygın oldu.
99 koyunu olan kardeşinin kendisinden daha saygın olmasını kabullenmediği için aralarında kavga çıkmış ve mahkemeye şikayet için gelmiş. Kardeşinin daha muteber, daha değerli, aziz olmasını kabullenmediğine göre 99 koyunu olan adamı daha muteber kabul eden kim?
Sonra hitap kelimesi sadece cinsel konulardaki söz ve davranışları anlatır. Yani burada dişi koyun derken bir teşbih veya benzetme yapıldığı apaçık ortada bana göre. 99 koyunu olan bir adam tek bir koyun için başka bir adamla hasım olacak derecede kavga eder mi? Adam aşık olmuş işte.
Dişi koyun adamın karısı.
Peki Kuran adamın karısına niçin dişi koyun diyor?
Şura 11- size nefislerinizden -(nefis bir bedene sahip olan ruh)- ve ‘’hayvanlardan’’ eşler yaratmıştır.
Aslında burada hayvanlar demiyor. Enam; en iyi ve en güzel şeyler demek veya (size) verilen en güzel şeyler demek. Yani en iyi ve en güzel şeyler derken ruhun sahip olduğu vücut anlatılıyor. İbrahim suresi 6. Ayette oğullarının öldürülmekten kadınlarının ise tecavüzden kurtarılması nimet (enam ile aynı kökten bir kelimedir) olarak tanımlanıyor. Yani size bundan daha büyük bir iyilik güzellik yapılamaz deniyor. Sonra vakıa 12 de cennatinnaim deniyor yani daha güzelinin olamayacağı cennetler. Peki öyleyse bu enamı neden hep hayvanlar diye çeviriyorlar?
Birinci neden, –size- verilen güzel şeyler veya insan bedeni diye çevirseler ortalık karışır.
İkinci neden bence insan bedenlerinin büyüklüğünü veya küçüklüğünü anlatmak için böyle koyun keçi sığır deve gibi benzetmeler yapılmış . Yani S small , M medium, L large gibi. Yani koyun, keçi, sığır ve deveye enam denir diyorlar. Aslında doğru. Koyun keçi sığır ve deve hayvan olduğuna göre hayvan diyelim diyorlar.
Fakat sığır derken teşbih var. Enam derken teşbih yok.
Neyse Sad 23 teki konuya dönelim. Yani bir adamın 99 karısı olabilir mi? Bir kadın 98 gün kendisiyle ilgilenecek bir koca beklerse iyi bir şey olur mu? Bir adam 99 karısını nasıl doyurur?
Yani her neyse fazla mantık aramayın yazmış veya yazmışlar işte. Böyle mantıksız şeyleri okuyan ve korktuğu için sorgusuz kabullenen insanlar da mantıksız olur. Namazımı kılayım , şehit olayım bir an önce cennetime kavuşayım diye düşünür.
Enam 139 Ve dediler ki: Şu bedenlerin (enam) karınlarındaki yavrular sadece erkeklerimize bağlanır. Eşlerimize veya zevcelerimize o çocuklar haramdır.
Yani kadın doğurduğu çocuk üzerinde hak sahibi değil. Bazı kötü şeyleri düzeltmek için yola çıkıldığı belli oluyor.
Bu ayette gerçekten bir dana veya kuzu söz konusu olamaz. Halis; her şeyden ayrılıp tek bir şeye bağlanan bilinçli bir varlıktır. Sonra yani bu adamlar karılarının kuzu eti yemesini neden haram kılsın?
Enam 142- Bu bedenler (enam)den bir kısmı yük taşımak içinmiş ve bir kısmı da yere yatırmak içinmiş.
Niçin yere yatırdınız? Boğazına bıçak dayayıp kesmeniz için.
Şimdi burada tevil yapmanız gerekiyor. Çünkü Enam; daha iyi, daha güzel bir şey olamaz diyebileceğiniz şeylerdir. Bir koyundan daha güzel bir şey olamaz mı sizce?
Bu benim yazdıklarım meallerde yok. Ama benim yazdıklarım bence doğru diyorum. Ve araplar kuranı bildikleri için karılarını kızlarını bu kadar koruma altına alıyorlar. Yani herkesin bildiği bir sır var!
Enam 142- (yani yere yatırdınız hayvanı kestiniz öyleyse ) Allahın verdiği yiyecekleri yiyin (Yani yatırdığınız bedenlerle oral seks yapın ) şeytanın adımlarına uymayın diyor. Yani evli olmadığınız bir kadınla cinsel organlarınızı birleştirip günaha girmeyin diyor.( Bu şeytanın adımları ; yerde yürüyen ayaklar. Ayak, adam kelimesi ile aynı kökten arapçada. Yer ise dişi organ simgesi. Nuh 17 Allah sizi yerden bir bitki olarak bitirdi.)
Yani o kadar serbest bir ortam varki oral seksi günahı ortadan kaldırmak için bir çözüm olarak getiriyor.
E yani kırk yıllık kani olur mu yahni. Ateşle barut bir arada durursa her şey olabilir . Sonra herkes oral yapmaktan hoşlanır diye bir şey de yok. Yani bence bakması falan iyi güzel ama yani tadı ve kokusu için aynı şeyi söyliyemem.
Kurana göre bir enam gibi yemek vardır. Bir de sizin, yani nefislerin, yani ruhsal varlıklarınızın yemek yemesi vardır.
Enam gibi yemek; yediğiniz şeyi mideye indirmek oluyor. Enfüs’ün yani ruhsal varlıklarınızın yemesi ise oral seks oluyor.
Tevil yaparken bir tarafa anlamı muhkem olanlar yazılır, öbür tarafa da anlamı şüpheli olanlar yazılır. Anlamı şüpheli olanları anlamı muhkem olan tarafa geçirmek için çalışmanız gerekiyor.
Kamer 27- Semud kavmine bir fitne olarak dişi bir deve gönderiliyor. Dişi deve deyince artık anlıyorsunuzdur herhalde, bu kadar şey yazdım. Anlayın artık yani.
Dişi deve bu semud kavmini ateşe düşürüp eritmiş. Yani çok güzel, çok afet, fettan bir kadın yani.
Şuara 155- Salih dediki; işte şu dişi deve, onun su içme hakkı ve sizin su içme hakkınız malum bir gündür.
Semud kavminin ve dişi devenin su içme hakkı= Malum gün. Yani yevm.
Bir gün neden oluşur? Gece ve gündüzden oluşur.
Nur 44- Allah gece ve gündüzü zıt yönlere veya ters yüz çevirmiştir. Veya çeviriyor. Doğrusu bunda kesinlikle bir ibret vardır görenler için.
Görenler için bir taraftan öbür tarafa geçiş var. Görenler muhkem. Yani şüpheli olan gece ve gündüz karşı tarafa geçtiğinde gören insanlar oluyor.
Gece kadın, gündüz erkek. Gündüzün başı gecenin sonu ile birleşiyor. Gündüzün sonu gecenin başı ile birleşiyor.
Bakara 58- …Kapıya secde ederek girin… bu, gündüzün başının gecenin sonu ile birleşmesi ile aynı şey.
Şimdi yolda giden bir hacı abiye, abicim bak sen Müslüman değilsin, bu millet hiçbir zaman Müslüman olmadı, sen hiçbir şey bilmiyorsun desem , bana ne der? Herhalde -hadi ordan deli- derse şanslı sayılırım. Şimdi bu millet bunları öğrenirse daha iyi mi olur veya bu millette bunları anlayabilecek kapasite var mı? Eğer öğrenemezlerse daha iyiye gitmeyecekler bence.
Şimdi ben bunları neden yazdım? Bir şey yapmış olmak için yazdım. Bir şey yapmak hiçbir şey yapmamaktan daha iyi.
-
Kim neye inanırsa inansın veya inanmasın kendisi gibi düşünmüyor diye başkalarına zarar vermeyi düşünmediği sürece beni ilgilendirmez.
Bir de inandığı şeyi doğru anlatsın. Doğru anlatamıyorsa ya bilmiyordur ya da yalan söylüyordur.
Bir yerde çokça yalan varSA oraya her türlü müsibet gelir. Yalancı yalanının ortaya çıkmasını istemez.
Nahl 91- Allahın ahdini yerine getirmek için ahidleştiğiniz zaman Allahın ahdini yerine getirin.
Sağ ellerinizi sıkıca bağladıktan sonra (ahdi) bozmayın.
Ahidleşme sağ eller sıkıca sıkılarak yapıldığı için sağ eller ile ahidleşme aynı şey oluyor.
Eyman=Ahidleşme
Şimdi burada ne anladık. İki kişi sağ ellerini sıkıca sıkarak Allahın ahdini yerine getirmek için birbirlerine söz veriyorlar.
Mesela ben yarın size 100 lira vereceğim dediğiniz zaman yerine getirmeniz gereken bir söz yani ahid vermiş olursunuz.
Ahid: Yerine getirilmesi gereken söz.
Allahın ahdi nedir?
Bakara 125- …..evimi dolaşanlar bağlanlar rüku ve secde edenler için temizle diyerek İbrahim ve İsmaile yerine getirilmesi gereken bir söz verdik.
Bu evimi şu kişiler için temizle sözü Allahın ahdi oluyor.
Ve iki kişi, iki Müslüman rüku ve secde edenler için Allahın evini temizlemek için birbirlerine söz veriyorlar.
Şimdi diyebilirsiniz; iki Müslümanın kabeyi temizlemek için Mekkeye mi gitmesi gerekiyor?
Hayır.
‘’Müslümanlar’’ Kuranın ruhundan o kadar çok uzaklaşmışlarki yani ortadaki enkaz nasıl kalkar bilemiyorum.
Yunus 87- ….evlerinizi kıble yapın….
Yani Alinin evi velinin kıblesi, velinin evi de Alinin kıblesi; Yani namaz kılmak için yöneldiği yön.
Bu ayeti gizlemek için nasıl taklalar atıyorlar tam bir komedi.
Bence Kurandaki en önemli kelime eymandır. yani kuranı anlama açısından diyorum.
Eyman sağ ellerin sıkışarak yaptığı ahidleşmeyi gösterir. Yemin ise sadece sağ eldir.
Nahl 94- Eymanı ‘’bozmak’’ yani Allahın ahdini yerine getirmek için iki kişinin birbirlerine vermiş oldukları sözü bozmaları Allahın yolundan alıkoymak oluyormuş.
Yani ne anladık? Allahın evini tavaf etmek ona bağlanmak rüku ve secde etmek Allahın yoluymuş.
(Bilsemki bunları yazacak veya yazmış başka biri var hiç uğraşmazdım. Bunları anlamak için bir ömür çok kısa olabiliyor.başkaları zaman harcamasın bunları öğrenmek için ilahiyat okuyorlar ama hiçbir şey öğrenemiyorlar.)
Eymanlarınızı ,yani Allahın ahdini, yani rüku ve secde edilmesi için temizlenen evleri içeri girmelik bir yer olarak ele almayın.
Yani Allahın evi haramdır. Yani Mescidilharamdır içine girilmez.
Girerseniz ne olur? Allahın yolundan alıkoymuş olursunuz.
Bakara 224- Allahı Allahın ahdinin yerine getirilmesine engel yapmayın….
Yani iki kişi el sıkıştılar anlaştılar fakat birisi dediki benim Allahla aramda bir randevu var sana olan sözümü yerine getiremeyeceğim.
Allahın evi nedir?
Lafı fazla uzatmadan söyliyeyim. Allah meleklere ne demişti?
Ademe secde edin demişti değil mi? Sallu aleyhi ve sellimu
Müslümanlık zor. Ortada Kuran diye bir kitap var ama bu kurana inandıklarını söyleyenlerin kuranla hiçbir ilgileri yok. Çok tuhaf.
Demekki bu kitabın uygulanabilirliği yok.
-
Ahzab 49. Ey inananlar, mümin kadınları nikahladığınız ve sonra da dokunmadan onları serbest bıraktığınız zaman, onların üzerine iddet saymak size gerekmez.
Bir kadını beğeniyorsunuz sonra anlaşıp evleniyorsunuz sonra da o kadına hiç dokunmadan boşuyorsunuz. Böyle bir salak dünyanın neresinde var? Böyle bir salak yok ama böyle bir salağın bu dünyada var olabileceğine inanan salaklar bence bir tek arapça bilmeyen Müslüman ülkelerde var.
Üç ihtimal var;
1- bu araplar bu Arapçayı size eksik veya sansürlü öğretmişler
2- öğretmişler ama siz anlayamamışsınız.
3- Öğretenler kendileri de anlamamışlar. Bu en zayıf ihtimal.
Her neyse konumuza geri dönelim. Bir kadınla nikah dairesinde veya yetkili bir büyüğün önünde nikah kıyıyorsunuz sonra da o nikah kıydığınız kadına hiç dokunmadan boşuyorsunuz. Ve daha sonra da bu kadına acaba gebe kaldı mı kalmadı mı diye idet saymanız gerektiğini düşünüyorsunuz.
Hiç dokunmadığı bir kadına iddet sayması gerektiğini düşünen bir salak bu dünyada yaşamış olabilir mi? Sizi suya götürürler sonra da susuz getirirler. Sayın Müslümanlar çok dikkatli olun size acımazlar. Ben acıdığım için yazıyorum ama benim gibisi binde bir çıkar geri kalan 999 nasıl domaltırım diye düşünür. Ben salaklığı bulaşıcı bir hastalık olarak görüyorum. Yani aynı bilgisayara aptalca işler yaptıran bir virüs gibi..
Bakara 229- Talak iki geçişlidir. boşamak veya kadını serbest, hür bırakmak iki türlü olurmuş.
Ya serbest bıraktığınız kadını bir tanışma yerinde tutarmışsınız. Ya da o kadına iyilik yaparak salıverirmişsiniz. Yani nereye isterse oraya gidermiş. Babasının evine, abisinin evine veya bir arkadaşının evine nereye isterse gidebilirmiş.
Aslında Kuranda dokunmadan boşamak diye bir şey yok. Temas veya mess maddi olmayan yani elle tutulamayan şeylerin dokunmasıdır. Mesela ateşin dokunması. Ateşin alevini veya sıcaklığını elle veya bir maşa ile tutamazsınız. Ateşe dokunmasanız bile o ateşin veya alevin sıcaklığını hissedersiniz, işte bu temastır.
Maddesi olmayan(maddi olmayan) ruhsal varlıkların dokunmasına mess veya temas denir.
Hicr 29- Ve nefehtü fihi min ruhiy. Ruh üflenen bir varlıktır. Üflediğiniz zaman ağzınızdan ne çıkar? Hava çıkar. Zaten ruh kelimesi bence rüzgar, (hava esintisi)kelimesinden türetilmiş.
Rüzgarı veya ruhu veya sıcaklığı veya ışığı tutamazsınız ama dokunabilirsiniz.
Bir kadının gebe kalmasıyla ruhun ne ilgisi var?. Eğer 600 lü yıllarda yaşayan bir arap gibi düşünürseniz çok ilgisi var.
Meryem 20- Bir insan bana ruhu ile veya nefsi ile dokunmamışken nasıl bir oğlum olabilir?
Yani bir erkeğin vücudundan çıkan bir parça nefs veya ruh kadını gebe bırakıyor. Erkeğin ruhundan bir parça taşıyan şey dölsuyu oluyor.
Yusuf- 51 …ma hatbukünne iz ravedtunne yusufe an nefsihi…
Yusufun nefsinden bir parça (yani dölsuyunu, yani menisini) istediğinizde size verilen cinsel içerikli söz veya davranış ne idi?
Şimdi dölsuyunun erkeğin nefsinden –ruhundan- bir parça taşıdığını nerden çıkarıyorum?
Bakara 237- Eğer kadınlara temas etmeden önce onları boşarsanız ve onlara bir mehir(boşanma tazminatı) kararlaştırmışsanız o mehrin yarısını verin. Sizin veya nikah akdini –anlaşmasını- elinde bulunduran kişinin mehrin diğer yarısını da bağışlaması hali müstesnadır.
Nikah anlaşması nedir?
Erkek ile kadının birbirlerine dokunmadan aynı evde yaşamaları mıdır? Çok soft oldu yani çocuklara masallar. ( Nur 31-kadın dışta kalan zahir olan, kendiliğinden görünen ziynetleri açabilir. Kendiliğinden görünmeyen batıni ziynetlerini yani fercini bazı kişilere gösterebilir ki bunların arasında kocasının oğulları da var.)
Nisa 22- Babalarınızın nikahladığı kadınları nikahlamayın.
Nikah hiç dokunmadan aynı evde yaşamak ise bir delikanlı babasının nikahladığı bir kadın ile aynı evde yaşayamaz.
Nikah bir erkek ve kadının cinsel organlarını birleştirmesidir.
Cinsel organlar birleştiği halde temas -yani erkeğin nefsinin bir parçasının kadına dokunması- olmuyorsa; erkek dölsuyunu kadının vajinasına akıtmıyor demektir. Yani başka bir yere akıtıyor. Artık daha fazlası sizin hayal gücünüze kalmış.
-
Körlere fil tarifi yaptırmışlar hepsi de filin değişik bir özelliğini söylemiş. Kuran çok karışık bir kitap. Anlaşılması zor bir kitap.
Müzemmil 5- Biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız.
Yani kaldırması, taşıması zor bir söz. Kim derse ki;- Kuran kolaydır-, yalan söyler.
Yani Kurana muhatap olan veya olmayan insanların karşısında zor bir problem var.
Kuran neden taşıması zor bir sözdür? Bir kaç örnek vereyim çıkabiliyorsanız çıkın işin içinden.
Müzemmil iniş sırasına göre 3. Sure. Ve 20. Ayet –…ve Allah yolunda savaşacak olanları bilir.-
Her şey yeni başlamış, üçüncü surede 10. Ayet -söylediklerine sabret yanlarından güzellikle ayrıl- derken 20. Ayette Allah yolunda ölümcül silahlı çarpışmadan bahsediyor. Bu yüzden 20 ayet medinede geldi diye bir rivayet var. 20. Ayeti göndermek için yıllarca bekleyen düşünen bir Allah, çok ilginç.
Bence bu Müzemmilin bütün ayetleri mekkede geldi.
Böyle karmaşık saçma sapan seylerle neden ilgilenelim?
Siz ilgilenmezseniz başkaları ilgilenir, ve Allah yolunda sizinle savaşır. Al başına belayı.
Haşr 21 Eğer biz bu kuranı bir dağa indirseydik Allah korkusula başını yere eğip çatlayıp patlayıp paramparça olduğunu görürdün.
Yani çok ağır bir söz.
Diyelim ki Allahın kuranda indirmiş olduğu ağır söz bir fil olsun. Öyle bir şey yok ama misal vermek için fil diyorum.
Allah size demiş olsun ki mesela fili kaldırıp taşımanız gerek. Size bunu diyene -yahu sen deli misin?- demez misiniz?
İbrahim 4- Biz her peygamberi onlara iyice açıklaması için kendi milletinin diliyle gönderdik .
Yunus 47- Her ümmetin veya bir lideri olan her topluluğun bir resulü veya peygamberi vardır.
Japonların peygamberi var mı? Yeni gine ormanlarında yaşayan yamyam ların peygamberi var mı?
Türkler göktürk devleti sınırları içinde yaşarken Türklere peygamber gelmiş mi?
Öyle bir şey yok, bize peygamber gelmedi. Türklere peygamber gelmedi.
6. Yüzyılda ufacık ücra bir kasabada sıkışıp kalmış arap ne bilsin başka topluluklara peygamber geldi mi gelmedi mi?
Bize geldiğine göre başka topluluklara da binlerce peygamber gelmiş olmalıdır diye düşünür doğal olarak. Boş bulunup fazla ilerisini düşünmeden her ümmetin bir resulü vardır derseniz bir sürü yalancı peygamber çıkar sonradan nimetleri paylaşmak için.
Türklere peygamber gelmiş olsa Araplar Türklerle savaşmazdı. Aynı Allaha inanıyormuşuz ne güzel ,ne hoş derlerdi.
Allah niçin her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderiyor? Onlara iyice açıklayabilmesi için. Türklere peygamber gelmediğine göre bu iyice açıklama işini kim yapacak?
Yahu arabın biri yapar. Yapar mı, yapabilir mi?
Dağın bile taşıyamadığı o çok ağır sözü o arabın taşıyabilmiş olması gerekir. Sonra alay edilmeyi, deli olduğunun söylenmesini göze almış olması gerekir.( Enbiya 41- Senden önceki peygamberlerle de alay edildi…) Neden böyle bir sıkıntıya girsin? Arap peygamber değil ki.
Ahzab 37-… evlatlıkları eşleriyle boşandığı zaman müminlere evlatlıklarının eşleri hakkında bir darlık; bir sıkıntı; bir sınırlama veya bir yasaklama olmasın
Burada harac kelimesi sınırlama, darlık yapma, hareket alanını daraltma ve yasaklama anlamında kullanılıyor. Aynı haracün kelimesi Nur 61 de de kullanılıyor.
Nur 61 ….. kendi evlerinizden yemenizde size bir sınırlama, yasaklama yoktur…..
-Kendi evlerinizde yemek yemenizde- diyen de var ama doğru çeviri değil.
Kendi evini yiyen bir insan bu dünyada var mı? Yok.
Şimdi sen bunu yanlış anlıyon diyen olabilir. Yanlış anlamıyorum.
Dünya tarihinde bir insana kendi evinde yemek yiyemezsin diyen veya şu kadar yemek yiyebilirsin diyen bir gelenek görenek, bir kanun var mı?
Dünya tarihinde ayrı ayrı yemek yemenizde size bir günah( Cünah; ceza vermek için açılarak vuran kol) yoktur diyen bir din, bir kanun, bir gelenek var mı? Böyle saçma sapan düşünceler olabilir mi? Kim düşünür böyle şeyleri? Hiç kimse düşünmez.
Kendi evini yiyen bir insan var mı bu dünyada?
Allah size böylece ayetlerini açıklıyor, akletmeyi anlamayı ümit ediniz. Diye bitiyor ayet.
-
Araf 178 İnsanlar ve cinlerin çoğunu veya büyük kısmını cehennem için yarattık.
-Aslında bence doğrusu yarattık değil toprağa ektik olmalı yani toprağa tohum ekmeyi ,elle tohumları saçmayı spermlerin ana rahmine düşmesine benzetiyor. Tabi el neye benzemiş oluyor o da ayrı bir mesele.-
Onların kalpleri vardır anlamazlar…. Onlar enam gibidir diyor. Yani ruhsuz ceset gibidir, hayvan gibidir diyor. Kurana göre ilahi hakikatleri düşünen anlayan varlık nefistir ruhtur.(Enbiya64- Fe raceu ila enfüsihim ..) Fakat her nefis ilahi gerçekleri anlamaya elverişli değildir. Allah bazı nefisleri veya insanları cehennemi doldurmak için yaratmıştır. Bu cehennemlik insanların başına 50 tane peygamber de gelse ilahi hakikatleri anlamaları mümkün değildir.
Enam 111- Eğer biz onlara melekleri indirsek, ölüler kendileri ile konuşsa ve her şeyi biraraya getirip karşılarına koysaydık, Allah dilemedikçe yine inanmazlardı. Fakat çoğu bunu bilmez.
İsra 33- Haklı bir gerekçe olmaksızın Allahın haram kıldığı, dokunulmaz kıldığı kişiyi öldürmeyin.
Allahın haram kıldığı nefis kimdir?
Allahın haram kıldığı dokunulmaz kıldığı nefis ilahi hakikatleri anlamaya elverişli olan nefistir.
Kehf 74… E katelte nefsen zekiyyeten bi gayri nefsin
masum bir canı bir can karşılığında olmaksızın mı öldürdün?
Şimdi burada Musa nın bilmediği şey; çocuğun cehennemi doldurmak için yaratılmış olduğu.
Yani bu çocuğun nefsi ilahi hakikatleri anlamaya elverişli, Allahın haram kıldığı dokunulmaz kıldığı bir nefis değil.
Kehf 80- Oğlan çocuğa gelince: Onun anası babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkara sürüklemesinden korktuk.
Yani cehennemi doldurmak için yaratılan çocuk ana babasını cehennemlik yapabiliyor, kafir yapabiliyor fakat ana ve baba çocuğu iyi bir insan olarak yetiştirebilme gücünden yoksun bulunuyorlar. Bu sebepten Allah adamını gönderip çocuğu öldürtüyor.
Ben bu Kehf 74 ü okurken bu adam Allah adına iş yaptığını iddia eden bir şeytan derdim ama öyle değil.
Kehf 74 ü anlayabilmek için Araf 178 i bilmek gerek. Kuranda konu bütünlüğü olmadığı için bazı şeyleri anlamak zor oluyor.
-
Secde 12. …Rabbimiz gördük, işittik bizi dünyaya geri döndür salih ameller yapalım. Çünkü biz gerçeği kesin olarak biliyoruz artık.
Secde 13. Biz dileseydik herkese hidayet verirdik. Fakat benden çıkan söz hak olur; yani yerini bulur, gerçek olur, geri dönüşü olmaz. Kesinlikle Cehennemi insanlar ve cinlerle dolduracağım.
Yani daha önce -cehennemi dolduracağım- dediği için -kesinlikle dolduracağım- diyor.
Le emleenne; kesinlikle dolduracağım demek. Eğer ben daha önce cehennemi dolduracağım dememiş olsaydım sizi dünyaya geri gönderirdim ama demiş bulundum, benden çıkan söz hak –gerçek- olduğu için sizi cehenneme sokmak zorundayım diyor.
Enbiya 99. Eğer onlar -yani putlar- gerçekten tanrı olsalardı oraya yani cehenneme girmezlerdi.
Ahkaf 5- ….O putlar onların duasından veya ibadetinden habersizdirler.
Yani cehenneme sokulan putların insanların duasından haberleri yok. Öyleyse yani putların bir suçu yok ise putlar neden cehenneme sokuluyor? Yani putları cehenneme sokarak onların ilah olmadıklarını insanlara kanıtlamış oluyor. İnsanlar –gerçeği kesin olarak biliyoruz artık- deseler de Allah onların sözüne inanmıyor, putların yandığını gözleriyle görmelerini istiyor. Yoksa ateşin orta yerinde ya lat ,ya menat, ya uzza gel bizi kolla, dünyaya yolla diye bağıracak embesiller. Aslında Allah onları akıllı yarattı ama onlar akıllı olmayı kıllı olmak diye anlayıp embesil oldular. OOğlum Allah size akıllı olun kıllı olmayın dedi etek traşınızı neden olmadınız. Allah konuşurken gürültü yaparsanız tabi böyle lafı kıçından anlarsınız.
-
O gün cehenneme --doldun mu?-- deriz , O da --daha var mı?—der. Kaf suresi 30.
Her şeyi bilen Allah cehennem doldu mu dolmadı mı bilmiyor öğrenmek için cehenneme soruyor.
Her şeye gücü yeten Allah bütün kullarını iyi insanlar olarak yaratmak istemiyor cehennemi doldurmak için insanlar yaratıyor.
Hud 119- Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. -Onları bunun için yani ihtilaf etmeleri için yaratmış- Esasen O,
insanları bunun için
yaratmıştır.
Böylece, Rabbinin
“Ben cehennemi insanlar ve cinlerle
dolduracağım” sözü
gerçekleşecektir.
Dileseydim tek bir ümmet yapar herkesi cennete doldururdum diyor.
Ama canım istemediği için cehennemi yarattım, cehennemi doldurmak için de cehennemlik kötü insanlar yarattım diyor. Araf 17 …çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın" dedi
Böyle bir inanç insanı paranoyak yapar. Çevresinde devamlı kötü insanlar arar. İnsanların anlaşmalarını uzlaşmalarını imkansız kılar.
En’am 116 Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar.
Rahman ve rahim olan Allahın canı cehennem yaratmayı istemiş
Enbiya 23- O yaptıklarından sorumlu değildir.
Yaptıklarından sorumlu değil: cehennemi doldurmak için insan yaratıyor ama aynı zamanda rahman ve rahim olduğunu söylüyor. Benim merhamet ettiklerim hariç herkes cehenneme gidecek diyor. Benim canım kime merhamet etmek isterse ona merhamet ederim diyor.
Yahu tamam cehennemi yarattın peki niçin doldurmak zorundasın? Soramazsın çünkü sorumlu değil.
Böyle bir mantıksızlığa inanan insanların olduğu yere hiçbir zaman huzur gelemez.
-
Meryem 77. Ayetlerimizi inkar edip bana elbette mal ve evlat verilecek diyeni gördün mü?
Mal verilecek evlat verilecek ama eş karı zevce verilmeyecek olabilir mi?
Altınlara gümüşlere mi doğurtturuyor evlatları!
Mal veya emval kişinin sahip olduğu her şeydir. Bu her şeyin içine kendi bedeni de dahildir.
Bir erkek islama göre ücretini veye mehir denen şeyi verdiğinde kadının bedenine de sahip olur.
Yani ücretini verip evlendiğinde kadının bedeni erkeğin malı olur.
Bu yapılan doğru mudur? Yani kadının bedeninin erkeğin malı olması doğru mudur?
Bence doğru değil ama devrim yapmak da kolay değil.
Kurana göre erkek Allahın emirlerine uyuyorsa kadının bedeni erkeğin malı olabilir, Çünkü Ey şuayb babalarımızın taptıklarını ve mallarımıza dildiğimiz şeyi yapmamızı terk etmemizi söyleyen senin namazın mıdır? Diyorlar Hud 87. De
Yani Allah diyor ki sizin tek sahibiniz benim ve sizin neye ne yapacağınıza da ben karar veririm diyor.
Kehf 34. Ve onun mahsülleri oldu. Ve mahsüllerinin olması sebebiyle onunla münakaşa eden arkadaşına şöyle dedi; ben mal ve (sefere veya savaşa çıkabilecek) erkek nüfus yönünden senden dana üstünüm.
Mahsüller veya cennetin semeresi ile mal ve erkek nüfusun ne ilgisi var?
Yani cennetin verdiği mahsul mal (–beden-) ve nefer olmuş oluyor.
Bu durumda kendisi, karısı ve cinsel organlar(-meyveler- ) cennet olmuş oluyor.
İki üzüm bağı var. Yani kendisi ve bir de oğlu var.
Semere -yani mahsul veya çocuklar- ise üzüm ve hurma arasındaki ekinler oluyor. Çocuklar büyüyünce hurma ve üzüm olacaklar.
Kehf 35- Kendi nefsine zalim olarak cennetine (– yani kendisine giremeyeceğine göre karısına- )girdi.
Yani yeni mal ve neferler elde etmek için cinsi münasebette bulunuyor. Ve bunun üzerine arkadaşı onunla bu konuda tartışmaya devam ediyor.
Kehf 37- münakaşa ettiği arkadaşı ona şöyle dedi; seni topraktan (bir dişi organdan) sonra bir damla döl suyundan yaratıp sonra da adam olarak seninle birlikte olanı gizliyor musun?
Kehf 38- Lakin o Allah benim rabbimdir ( yani ben ona ibadet kulluk kölelik ederim) ve ben rabbime hiç kimseyi ortak yapmam.
Kehf 39- Cennetine girdiğinde Allah ne diledi, kuvvet ancak Allah ile birliktedir deseydin ama demedin.
Allah ne diledi?
Kehf 33- İkiniz de yemişlerini, meyvelerini veren iki cennetten yiyin. O cennetten gelen bir dileğe veya arzuya zalim olmayın.
Diyorlarki –kilta- ikiside. Cenneteyni derken iki cennet diyor zaten. Bence Kehf 33 ü yanlış çeviriyorlar.
Kadın yeni doğurmuş adam yine kadını doğrtturmak istiyor. Kadında cinselliğe karşı bir istek, kocasına karşı bir ilgi, ilişki için hazırlık isteği kalır mı?
Allah onlara Kehf 33 ‘te (adamla karısına)sevişin diyor, savaşın demiyor.
Kehf 42- cennetin semeresinin etrafı çepeçevre sarılıyor- Yani çocuk doğarken sıkışıp kalıyor- Bu sebepten adam çocuk olsun diye infak ettiği şeye avuçları ters dönmüş bir şekilde sabahlıyor.
Cennet çardaklarının altında bomboş kalıyor, yani kadın ruhunu teslim etmiş.
Buna benzer bir hikaye Kalem suresin de de var. Fakat orada tek cennet yani kadın ve bu kadına sahip olan erkekler var. Yani bir kadınla evlenmiş birden fazla adam var.
Kalem 17- …..Sabahleyin cenneti keseceklerine dair yemin ettiler.
Cennet kadın olduğuna göre kesmek gebe bırakacak şekilde ilişkiye girmek olur. Yani böyle tevil etmek gerekir.
Kalem 18- kesmenin dışında ikinci bir seçenek istemiyorlar. Yani kesin doğurtturacaklar, babası da belli olmayacak. ( Yani Allahı tesbih etmeyi düşünmüyorlar.)
Kalem 28- Kesmek ile tesbih etmek (günaha girmeden, yerde yürümeden, oral seks yapmak) arasında ortada kalan kişi onlara tesbih etmiyorsunuz ama keşke etseniz dememiş miydim dedi.
Demekki tesbih etseydiler (denizde yüzseydiler) cennet veya kadın ölmeyecekti.
Cennet yani kadın onların oturduğu yerden başka bir yerde, belki de babasının evinde.
Yeni doğan kız çocuklarını toprağa gömen adamlar belki de bu sebepten gömüyorlar. Yani kızları babası belli olmayan çocuklar doğurmasın diye.
Kalem 22- Cennetin meyvelerini kesmek istiyorlar yani ağacı kökünden kesmek gibi bir niyetleri yok fakat Kalem 19 da cenetin etrafında gece vakti bir şey dolaşıyor . Yani uyurken kadının etrafında bir şey dolaşıyor. Bu dolaşan ne olabilir ve neden dolaşıyor.. Bence kızın babası dolaşıyor. Çünkü Adam bu durumdan çok rahatsız. Kalem 20- Cennet veya kadın sabaha eriyor kökünden kesilmiş bitki gibi. Yani ölmüş veya etrafında dolaşan kişi tarafından boğulmuş olabilir. Yani İslamiyet öncesi Mekke’de çok acayip işler olmuş.
Kalem 37- Yoksa sizin ders aldığınız bir kitabınız mı var?
Kalem 38-Onda, "Seçip beğendiğiniz her şey mutlaka sizindir" (diye mi yazılı?)
Bence çok acayip işler olmuş.
Ankebut 45 … Namaz veya salat fuhuş ve münkeri sona erdirir veya bitirir.
Yani namaz varsa fuhuş ve münker yok.
Fuhuş kuranda cinsel konularda sınırı aşmak olarak kullanılıyor.
Münker ise gizli işler yapan insan bana göre. Çünkü gizli işler yapan birisini tanıyorum diyemezsiniz.
Salat nedir? Salat fuhuşa nasıl engel oluyor? Veya gizli iş yapan insanlara nasıl engel oluyor?
Hud 81- ..len yesılu ileyke..
Buradaki yesılu daki y harfi lut kavmini gösterir. Yani onlar sana dokunamayacaklar demek oluyor. Bu durumda salat kelimesi, dokunmak, ilişmek, yaslanmak, dayanmak, vücudun herhangi bir yeri ile temas etmek anlamlarını içerebilir.
Bakara 27- …..Yaktaune ma emera llahü bihi en yüsale………
Allahın ilişmesini dokunmasını emrettiği şeyi keserler
Eğer Kuran kesmekten bahsediyorsa orada gebelikle sonuçlanacak bir cinsel ilişkiden bahsedilme ihtimali çok yüksektir. (Kalem suresinde cennetin meyvelerini kesiyorlardı)
Bakara 26- Allah bu ayette sivrisineği insanlara misal olarak veriyor ve bundan çekinmediğini belirtiyor.
Bu sivrisinek misali ile pek çok kimseyi doğru yola ileteceğini belirtiyor.
Sivrisinek ile bakara 27 deki yüsale yani dokunmak arasında bir ilişki var.
Kesmek yani yaktaune; erkeğin cinsel organının kadının cinsel organına girmesi oluyor. Bu istenmeyen şey. Peki istenen şey ne? İstenen şey sivrisinek.
Ne demişler anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
Yani salat gebelikle sonuçlanmayacak şekilde gerçekleşen bir cinsel yakınlaşma oluyor.
Peki öyleyse camilerdeki salat ne oluyor?
Benim anlayabildiğim kadarıyla kuran namazları ikiye ayırıyor. Bakara 238.
1- Salati l vusta
2- Salavat
Bunların hangisi ile bilinen namaz anlatılmak istenmiş bu konuda kararsız kalıyorum.
Bence orta namaz camilerde kılınan namaz olabilir. Çünkü Bakara 143 te orta ümmet resul ile insanlar arasında bağlantı kuruyor.
Orta namaz da islama ve kurana mesafeli duran insanlar ile esas namaz arasında bağlantı kuruyor.
-
Hud 37- vahyimiz ve gözlerimiz-veya su çıkan kaynaklarımız- ile etkileyici bir sanatsal faaliyet olarak gemiyi yap.
Hud 42- Ve gemi onlar ile beraber dağ gibi dalgalar içinde kayarak gidiyordu. Ve Nuh, geminin dışında ayrı bir yerde bulunan oğluna Ey oğlum Bizimle beraber gemiye bin ve kafirler ile beraber olma diye seslendi.
Gemi Dağ gibi dalgaların arasında gidiyor ve Nuh gemiye binmemiş oğluna gemiye bin diye sesleniyor.
Böyle bir şeyin gerçekten olabileceğine inanan insan embesildir.
Bir karış suda dağ gibi dalga olamaz. Dağ gibi dalgaların olabilmesi için çok büyük ve derin bir su olması gerekir. Bu kadar çok büyük dalgaların olduğu bir ortamda gemi akıntıyla giderken Nuhun oğlu gemiye nasıl gidecek. Nitekim gidemiyor dalga geliyor ve boğuluyor.
Kuran tevil edilmeden anlaşılamaz.
Ya-sin 70. yaşayan kimseleri korkutman-Allahın zikrini hatırlatman- için..
Korkutmak gerçek anlamda bir korkutma değil.
Yerde (–TEVİL EDİN-) hareket etmeyen canlı değildir, ölüdür.
Nuh kavminin helak edilmesi; eşleriyle cinsel yönden yakınlaşamaz hale getirilmesidir.
Mü’min 81 Allah size varlığına delalet eden alametleri gösteriyor..
Neymiş o alametler? Hayvanlar mı? Hayvanlar ayet oldu ama bir türlü insanlar olamadı!
Mü’min 79- Alah size (fayda veren şeyler) nimetler (bedenler) yaratmıştır bir kısmına binmeniz ve bir kısmını da yemeniz (–TEVİL EDİN-) için.
Mü’min 80- O ni’metlerde –Bedenlerde- size fayda veren yerler vardır. O fayda veren yerlerin üzerinde gönüllerinizdeki ihtiyaçlara ulaşırsınız. O nimetlerin üzerinde ve gemilerde taşınırsınız.
Demekki gemilerin üzerinde de gönüllerimizdeki ihtiyaçlara (Allaha) ulaşabiliriz.
Gemi nedir?
Kamer 13- onu tahtalar ve çivileri olanın üzerinde taşıdık.
Burada tahtalar ve çiviler insanların cinsel organlarına benzetilmiştir.
Çok sayıda beden olduğunda gemi oluyor.
Herkes çiviyi kendi zevcesine çakıyor ama bunu –gemi denen sanal bir mekanda- yapıyorlar.
Hud 38- Nuh gemiyi bir sanat eseri olarak yapmaya başladı ; kavminin ileri gelenleri yanından geçtikçe onu alaya alıyorlardı. Nuh onlara ,Bizimle alay ediyorsunuz ; bizimle alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay edeceğiz.
Kafirler ölecek olsa alay edemezler.
Yani Nuh ve ona inananlar uluorta insanların gelip geçtiği bir yerde insanları Allaha davet etmek için eşleriyle cinsel ilişkiye giriyorlar. Ve buna gemi deniyor. Bir insan sadece eşiyle beraberken de gemiye binebilir. Çünkü gemi sanal bir yer.
Müslümanlık çok zor bir iş. Belki de dünyanın en zor işi. Yani bir insanın deli olması lazım bunları yapabilmesi için.
İnsanların bunlara inanıp inanmamaları bence çok ta önemli değil. Önemli olan embesillikten kurtulabilmeleri ve toplumun enerjisini tüketen kısır çekişmelerden kurtulabilmeleri.
-
Allah gönderdiği kitabın insanlardan gizlenmesini istemiş olabilir mi?
Ali imran 187- gizlemeyin diyor. Demekki kitapta gizlemeye ihtiyaç duyulan bir şey var.
Ala suresi 1- Rabbinin yüce ismini tesbih et.
Veya Rabinin yüce adını suda yüzdür, veya denizde yüzdür.
İsim suda yüzer mi?
Yüzmez.
Kim yüzer?
İnsan yüzer?
İnsan yüzünce ne olur?
Vücudundaki kirden veya kötü kokulardan arınır temizlenir.
Günah Allaha karşı işlenen bir suçtur.
Yani diyorki; Rabbinin adını kötü işlerden günahlardan temizle. Yani Allahı işlediğin günahlara alet etme.
Fecr suresi 10 - Ve fir'avne zil evtad
Ve (yere, beldeye) çakılmış kazıkların sahibi firavun.
Aslında kuran insanlardan bir şey gizlemiyor fakat anlamak için çalışmak gerek.
Sonra anlatılan şey herkesin işine gelmeyebilir, anlamak istemeyebilir. Veya başkalarına anlatmak zor gelebilir.
Fecr 11- Elleziyne tagav fi l bilad
(Burada kazıklar insanlara dönüşüyor.)
Bunlar beldelerde veya ülkelerde veya yeryüzünde suyu çok taşırdılar.
Nuh 17- sizi yerden bitki olarak bitirdi.
Belde ve yeryüzünün iki anlamı vardır. Birincisi herkesin bildiği anlam, İkincisi gizli anlam. (Zuhruf 11- siz de böyle çıkarılırsınız (yerden)… Biz bitkiye benzetilmişsek bizim yetiştiğimiz çıktığımız yer neresi? Anamızın karnından çıktık yani daha nasıl diyeyim.
Yani firavun ve adamları kadınları çok çok çok doğurtturmuşlar.
Kadınları çok doğurtturmak suç mudur veya günah mıdır?
Evet kurana göre bütün günahların başlangıcıdır..
Yani kurana göre nüfus artışı günahtır veya aşırı nüfus artışı günah diyelim.
Ayrıca kadınlar o kadar çok doğurmak istiyor mu?
Firavun ve adamları kadınlara bu kadar çok doğurmak ister misiniz diye sordu mu?
Ala 1- Rabbinin yüce ismini tesbih et.
Allahın ismi ne veya rabbimizin ismi ne?
Hakka 11- Su taştığı zaman sizi akıp gidende biz taşıdık.
Yani burada gemi devreden çıkarılmış, biz taşıdık diyor.
Ayrıca akıp gidenin gemi olduğuna dair açık bir delil yok.
Hakka 12- Linec'aleha lekum tezkiraten ve teıyeha uzunun vaıyetün.
Biz bu akıp gidende sizi taşımayı tezkirat için ve kabı suyla dolduran kulakların doldurması için yaptık.
Akıp gidende sizi taşımayı bir tezkirat yaptık ne demek?
Hatırlatmaları kim yapıyor ve neyi hatırlatıyor?
Hatırlatmayı Allah yapıyor.
Hatırlatmayı duyan organ neresi kulaklar ama bu kulaklar bildiğimiz kulak değil. Çünkü bu kulaklar kabı bizi taşıyan suyla dolduruyor.
Hatırlatmayı Allah yapıyor ve bize kendini hatırlatıyor.
Taşan suda bizi taşırken bize fasulyeleri nohutları hatırlattığını kimse söyleyemez herhalde. Araf 172.
Veya Nuhun gemisini veya herkesin bildiği gemiyi hatırlamanın kime ne faydası var?
Ala 9- Hatırlatma fayda veriyorsa hatırlat.
Ala 1- Rabbinin yüce ismini denizde yüzdür.
Niçin denizde yüzdür diyor? Neden karada gezdir demiyor.
Karada gezdiğiniz zaman ayaklarınız yere temas eder.
Yani diyor ki ayakların yere temas etmesin. Veya şeytanın adımlarına uymayın diyor.
Denize gir ve günaha girmeden (suyu yere fazla taşırmadan yani meşru nikahlı eşinle) ne yapacaksan yap diyor.
Yanlış anlıyor olabilir miyim? Tabii ki yanlış anlıyor olabilirim.
Daha önce yanlış anladığım çok şey oldu. Fikrim değişebilir mi? Tabii ki değişebilir.
Ama benim yorumum böyle, işinize gelirse.
Kuranın tevil edilmesi gereken bir kitap olduğunu bizzat Allah kendisi söylüyor. (Yunus 39)
Ben mevcut tefsirleri kuranın tevili olarak görmüyorum.
Yani aslında herkes için zor bir kitap.
-
Nisa 3. Ve in hiftüm ella tüksitu fi lyetama….
Eğer yetimler hakkında kendinizi sınırlayamamaktan , tutamamaktan korkarsanız 4 e kadar kadınla nikahlanın yani evlenin.
Nisa 127. Yetim kız ergenlik çağına gelmiş, adam kıza malını vermiyor onunla evlensin diye.
Nisa 2 Ergenlik çağına gelen yetimlere mallarını verin diyor.
Nisa 4 yetimleri nikaha varıncaya kadar deneyin diyor.
Nikah karı koca arasında yaşanan, gebelikle sonuçlanabilecek cinsel ilişkidir.
Nisa 4’te yetimleri nikahlayın demiyor. Nikah sınırına gelince dur diyor. Gebelikle sonuçlanmayacak şekilde onlarla oynaşın diyor.
Burada erkek çocuk, kız çocuk ayrımı yapılmamış.
Herhalde kız çocukla erkekler, erkek çocukla da kadınlar ilgilenecek (Nur 31 de tıfıllara mahrem yerlerinizi gösterebilirsiniz dendiğine göre….)
En’am 6. Yetim malına en güzel şeklin dışında yaklaşmayın , ta ki ergenlik çağına gelinceye kadar diyor. Yani ergenlik çağına gelince evlenmek istiyorsa evlenebilirsiniz diyor.
Bu durumda Yetimin malına en güzel şekilde yaklaşmak nikah ve ters ilişki dışında kalan bir cinsel yakınlaşmadır.
Burada söz konusu olan altın ve para gibi bir şey olsa çocuk büyüyünceye kadar o para güzel güzel yaklaşa yaklaşa biter.
En güzel şekilde yaklaşabilirsiniz denilen şey yetimin vücudu.
Yetimin malı da yetimin kendi vücudu dahil her şeyi. Yani kendisine bir miras kalmışsa o kalan miras dahil her şey.
Benim anlayabildiğim bunlar. Yanlış mı anlıyorum. Belki… ama pek sanmıyorum.
Bence bu kitap şu an Müslüman olduğunu zanneden insanların hiç ummadığı kadar cinsel konularda çok serbest.
-
Mal veya emval nedir?
Mal deyince benim aklıma ev eşyası gelirdi eskiden.
En iyisi malın ne olduğunu kurandan öğrenmek.
Kehf 14 El malü vel benune ziynetil hayatiddünya
Mal veya emval ziynettir yani güzel görünen şeylerdir.
Yani güzel görünen her şey maldır.
Ali imran 10- Kafirlerin malları ve evlatları Allahtan onlara gelecek hiçbir sıkıntıyı –azabı- onlardan gideremeyecek.
Mal bir sıkıntıyı insandan uzaklaştırabilen şeydir
Mesela Allah size bir hastalık verdi paranız yok ve tedavi olamıyorsunuz. Bu durumda mal para olmuş oluyor. Fakat mal, paradan çok daha geniş bir kavram.
Ali imran 14 Kadınlardan, oğullardan, yük yük altın ve gümüşten, salma atlardan, (iyi ve faydalı şeylerden) nimetlerden (İbrahim 6. İnsanı kötü bir durumdan kurtarmak da nimettir fakat burada sadece parasal değeri olan şeyler söz konusu) ve bitkisel ürünlerden yoğun istek duyuma sevgisi insanlara güzel gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah'ın katındadır.
Mal insanın sahip olmaya değer gördüğü, güzel gördüğü her şeydir.
3.92 - Sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça gerçek iyiliğe veya kurtuluşa ulaşamazsınız veya ulaşamayacaksınız veya nail olamayacaksınız.
Ali imran 14 te insanların neleri sevdiğini gördük. Bunların içinde kadınlarda var çocuklarda var.
Muhammed 36----37…………. ve lâ yes'elkum emvâlekum.
(Allah) sizden mallarınızı istemez.
Eğer Allah sizden mallarınızı istesydi sizi çok çok zor bir işe sokmuş olurdu, siz de cimrilik ederdiniz ve o da sizin birbirinize olan kininizi ortaya çıkarırdı.
47.38 - İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz.
Allah yolunda mal veya para harcamak, karşılığında hiçbir şey almadan iyilik olsun diye para vermek değildir.
Nisa 29 - …. Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka..
Yani her yıl malın 40 ta birini yoksullara vermek diye bir şey yok. Eğer bir şey veriyorsanız veya verecekseniz karşılığında bir şey almalısınız yoksa aksi takdirde yaptığınız iş batıldır.
5 parası olmayanlara verilecek şey onları yedirip içirip giydirmekten başka bir şey değildir—Nisa 5—
Muhammed 38 - İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz.
Allah yolu veya Allahın yolu veya Allaha giden yol nedir?
Allah’ı bilmezsen yolu nasıl bileceksin?
Araf 172.Rabbin Adem oğullarının zuhur eden görünüre çıkan organlarından (Kuranda ve islamda sünnet yoktur. Sünnet şeytanın işidir.) Zürriyyetlerini almış ve onları kendi nefislerine şahit tutarak ‘’ben sizin rabbiniz değil miyim?’’ demişti. Onlarda evet rabbimizsin , bizi dene, yorgun bitkin hale getir demişlerdi. (Yani kullar rablerine bizi çok çalıştır diyorlar)
Bu kıyamet günü biz bundan gafildik dersiniz diyedir.
Böylece Allahı tanımış olduk.
Aslında buluğ çağına, ergenliğe ulaşan herkes Rabbini Allahını tanımış oluyor.
Bu ayette olmayan şeyi söyleyen inkarcılar var tabii. Diyorlarki biz zürriyetken şahitlik yaptık. Sen zürriyetken yaptığın şahitliği hatırlayabilir misin? İşine gelmiyorsa --inanmıyorum dersin. Battaniyeden tahrik olan zavallı insanları da rahat bırakısın.
Bir de bu inanma inanmama meselesini idamlık bir suç haline getiriyor dangalaklar.
İnanan öldükten sonra diriltileceğini zanneder. (Hakka 20.) İnanmayan da diriltilmeyeceğini zanneder. Yani kimsenin kesin bir şey bildiği yok.
Aslında tabii ki biz orgazm esnasında Rabbimizle konuşmuyoruz.
Nahl 68 -69. Allah bal arısıyla arapça konuşmuyor, ona vahy ediyor. Vahiy işaret yoluyla veya gizli bir şekilde konuşmaktır. Meryem 11. Yani vahiy konuşmadan bir şeyi hissettirmektir.
Araf 172 de Allah kulları ile gizli bir şekilde konuştuğunu anlatmaya çalışıyor.
Yani sizin konuşma dilinizi kullanmadan bunu yazıya nasıl döksün.?
Bu kitaba göre cinsellik, veya bir kadın ve erkeğin meşru bir şekilde birlikteliği (–En’am 119- 120- ) ibadettir. Ve bu ibadet – Allaha kulluk- ciddi bir iştir. Bir oyun ve eğlence değildir.
47.38 - İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz.
Yani Allah inananları meşru çerçeve içinde (En’am 116 -119) (hud 78) kalarak, yani günaha girmeden cinsellik veya seks yolunda para veya mal harcamaya veya infak etmeye davet ediyor.
(Yani bu infak da çok ilginç bir kelime aslında)
Hucurat 13 …sizi tanışmanız için yarattım…. diyor.
Bu yazdıklarımı ben kendi kafamdan uydurmuyorum. Normal bir aklı olan ve aklına müslümanlık perdesi inmemiş herkesin bu kitabı dikkatli bir şekilde okuduğu zaman görebileceği şeyler bunlar.
Ama o kadar çok dinle ilgili kafa karıştıran kitap var ki…ve bu kitap o kadar çok sahipsiz kalmış ki ….yani insanların bu kitaba ulaşmaları imkansız hale gelmiş.
Peygamberin torunlarının bile öldürüldüğü bir ortamda bu kitabın bu güne kadar gelebilmesinin nedenleri bana göre:
1- Bu kitabı bilenleri öldürmüşler.
2- Bu kitabın o zamanki Mekke ve medinede yaşamamış insanlara çok yabancı bir dile kültüre sahip oluşu. Yani nasıl olsa kimse anlamaz diye dokunmamışlar.
‘’müslüman’’ oldukları için her şeyi kendilerine hakk gören, Hatta kafir olduğunu düşündükleri insanların kadınlarını kendilerine cariye yapıp tecavüz etmeyi bile kendilerine hakk gören bir cahil sürüsü var. Ve insanlar bu cahil sürüsüne tahammül etmek zorunda kalıyorlar.
Aslında bu cahil sürüsünün yapması gereken şey, kendi kitaplarını öğrenmek ve başklarına tebliğ etmek. Zor geliyorsa kendilerine başka bir din bulsunlar. Kimse din adına, Allah adına insan öldürme hakkına sahip değil. (Hacc 39- 40) Hiç kimse bir başkasına sen kafirsin kafir olduğun için seni öldüreceğim deme hakkına sahip değil.
Bu kadar ilahiyat fakültesi bu kadar imam hatip var ama cahillik bitmiyor bir türlü.
Çok özür dilerim, benim kendi fikrim değil, kadınlar ve çocuklar da mal, yani alış veriş konusu bu kitaba göre.
-
Zümer 42- Allah nefisleri (ruhları) ölümleri esnasında ve ölmemiş olanları da uykularında ait oldukları yere getirir. Uykusundayken aleyhinde iş bitirilmiş olanları yani ölmesine karar verilenleri tutar diğerlerini ise eceli müsemma ya kadar salıverir veya gönderir.
Eceli müsemma; ecel değildir. Bir insanın bir uykudan diğer bir uykuya kadar ölümle karşılaşması 50 60 yılda bir kere olacak bir şeydir. Bir uykudan diğer uykuya gidene kadar arada eceli müsemma var. Eceli müsemma şu an konumuz değil: En’am 2. – A’raf 172
Nefis ve çoğul olarak enfüs yani nefisler gözle görülemeyen nefes gibi insan vücuduna girip çıkabilen ruhsal varlıklardır.
Canlı ve cansız bütün varlıkların nefisleri yani ruhları vardır. Yani putların da nefisleri vardır.
Araf 195. Allahın emrinde olup önemsiz olan varlıklardan yani putlardan çağırdıkları kimseler veya dua ettikleri kimseler onların yardım isteklerine itaat edemezler. O putlar kendi nefislerine bile yardım edemezler.
En’am 93- …nefislerinizi çıkarın … Ahricu enfüseküm….
Bu ayette nefs, can olarak tercüme edilemez, çünkü uykudayken insanın canı çıkmaz.
Yani nefs veya ruh varolmak için canlı bir bedene ihtiyaç duymayan, gözle görülemeyen bir varlıktır.
(Secde 9- ona ruhundan üfledi---İsra 85 ruh hakkında çok az bilgi verilmiş.. En’am 12- ketebe ala nefsihi rahmete…)
(Ruh var mıdır yok mudur? Şu an konumuz bu değil. Ben şimdi bu kitabın ne anlattığını anlamaya çalışıyorum.)
Eğer bir bulmacayı çözmek istiyorsanız ilk önce bilinmesi kolay olanları yerlerine oturtmalısınız.
Arap saçına dönmüş yani çözümlenemeyecek kadar karışık bir hal almış bir kitabı anlamak istiyorsanız yapacağınız ilk iş bilinmesi kolay olanları yerlerine oturtmak olmalıdır.
Şimdi ne biliyoruz?
Nefs; gözle görülemeyen, duyan, hisseden, düşünebilen bir varlıktır.
A’raf 193- ………….Çağırın- davet edin- o putları size icabet etsinler veya çağrınıza gelsinler , eğer doğru söz söyleyenler iseniz.
A’raf 194- O putların yürüyecek ayakları mı var? Yoksa tutacak elleri mi var?..............çağırın ortaklarınızı sonra da bana tuzak kurun…
Putlar nasıl ortakları oluyor? Putlar onların sahip oldukları bazı şeylere ortak, onlar da putlarına verdikleri şeylere ortak.
Sahip oldukları şeylerden putlarına hisse ayırıyorlar. Neden putlara hisse ayırıyorlar? Onları Allaha yakınlaştırsın diye: Zümer 3.
Peki Allaha verdikleri ne? En’am 136….137.
Putlara verdikleri ne?
Nahl 57…58…59.
Kızları Allaha veriyorlar Allaha doğru yüzenler olarak , kendileri ise yani oğullar putların ve kendilerinin oluyor. Putlar onların yerine Allaha yakınlaşıyor(hani putların nefisleri var ya), onlar da canları ne isterse, nefisleri, şehvetleri ne emrederse onu yapıyor.
Allahın yürüyecek ayakları, tutacak elleri, görecek gözleri mi var? Evet var.
Enfal 17- …attığın zaman sen atmadın Allah attı….
Allah diridir, canlıdır. Bu beden bu vücut bizim değil, Allahın. Biz Allaha ait olan canlı bedende yaşıyoruz veya utanıyoruz. Yani beden vücut aslında bizim değil, bize emanet: Ahzab73. biz emaneti yerlere göklere dağlara teklif ettik, emaneti yüklenmemek için direndiler….. Bedenler bize emanet ve bizim sahip olmamıza izin verilmiş.
Ya-sin 71. Ellerimizle amel ettiğimiz bedenlerden onlar için (bedenler) yarattığımızı ve o bedenlere sahip olduklarını görmüyorlar mı?
Görmüyorlar!
Nuh 7- … onları her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine gömüldüler…
İslam dünyasının çok büyük çoğunluğu ya cahil, ya da kafir. Bir insan inanmayabilir( –Kehf 29- Hucurat 14.) veya cahil olabilir ama Allah adına yalan konuşmaya hakkı yok. Hakkı yok ama Allah ona izin veriyor konuşması için…cehennemde verecem cezasını diyor.. Bakara 204- 205…
Bakara 146. Kitap verdiklerimiz o kitabı oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar.
İslam dünyası kafirlerin hükümran olduğu çok büyük bir tarihsel mirasa sahip. Ve bu tarihsel miras bu kitabın görünmesine engel oluyor.
Nuh 7- … onları her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine gömüldüler…
Casiye 6. …Allah'tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar?..
Allah diyor ki; benden başka inanılacak varlık ve benim ayetlerimden başka inanılacak söz yok.
Eğer bir insan din adına söylediği her söze kuran ayetlerini delil olarak getirmiyorsa ve ayetleri doğru anlamıyorsa insanlar onu dikkate almamalıdır.
Ben demiyorum kitap diyor.
Yani bir insan ilk önce kendisi kuranı okuyup anlamalıdır veya din adına konuşanı dinledikten sonra kontrol için kurana başvurmalıdır.
Kontrol edecek kapasitesi yoksa kendi halinde kula kul olmadan yaşamalıdır.
Yani bir insan bir işe girip çalışabilir ama birisi ona gelip Allah rızası için bana para ver diyorsa ve karşılığında ona duadan başka hiçbir şey vermiyorsa uzak dursun. Öyle bir şey yok. ( Leyl suresi17…18…19…20---R’ad 14.) Susuzluktan ağzı kurumuş bir insana bir bardak su vermeyin demiyorum, yanlış anlamayın –Nisa 53- . Bir insana ne lazım olabilir yaşaması için? Bir lokma bir de hırka abicim. Daha fazlasını vermeyin. Fazlasını isteyen çalışsın.
Nefs veya enfüs gözle görülemeyen ruhsal bir varlıktır.
Nahl 7….illa bi şıkkı l enfüsi… şıkk veya şıkak için mesela nisa 35 e bakılabilir.
Nefs, veya nefis insan vücudundan ayrılıp gezebilir.
Nefs; insan bedenlerinden uykuda veya ölüm anında ayrılabilen, gözle görülemeyen, nefes gibi insan vücuduna girebilen ve çıkabilen, Düşünen ve hisseden ruhsal bir varlıktır.
Şura 11- Göklerin ve yerin ‘’yaratanı’’ size nefislerinizden (ruhlarınızdan) eşler (zevceler) ve bedenlerinizden eşler (zevceler) yaratmıştır. O bedenlerde sizi saçıp savurur, eker, veya yaratır. Bu bedenlerde sizi (zürriyyetleri)saçıp savuruşunun veya yaratışının eşi benzeri dengi yoktur.
En’am kelimesini hayvanlar olarak tercüme ediyorlar. Bu yanlış.
Bu en’am kelimesi müteşabih değildir. Keçi veya deve dediğiniz zaman müteşabih olabilir duruma göre ama en’am kelimesi müteşabih değildir.
Nisa 69. ….en’ame Allahü….
Burada niye hayvan olarak tercüme etmiyorsunuz?
En’am; iyi, güzel, hoş, faydalı şeylerdir. Ve bu kitaba göre insan bedenleri de iyi, güzel, hoş ve faydalıdır.
Aslında bunları yazmak bana düşmez. Çok aradım anlatan yazan yok. Hayatımın çoğunu yaşadım.
Öldüğüm zaman bir sürprizle karşılaşmak istemem. Bu yazdıklarım kime ulaşır, bir faydası olur mu bilmiyorum. Elimden gelen bu kadar.
Yunus 92. Felyevme nuneccike bi bedenike litekune limen halfeke ayeten……..
Bu gün senin bedenini kurtaracağız ardından gelene ayet olması için.
Eğer bu ayet olmasaydı bu beden kelimesinin ne olduğunu sonsuza dek unuturlardı, inek derlerdi, deve derlerdi.
Yahu tamam inanmayabilirsiniz, o zaman dürüstçe inanmıyoruz deyin. Ne lazım size din, ne lazım size kitap.
Hacc 36. Ve bedenler; biz o bedenleri size Allahın varlığını hissettiren şiarlar yaptık…
Sizin ineğe tapan Hindulardan ne farkınız var?
Onlar canlısına tapıyor siz ölüsüne tapıyorsunuz.
Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla
in ATEİSTFORUM
gönderildi
Kehf 79’ da – ben o geminin kusurlu olmasını istedim- diyor.
Kehf 81’de- biz istedik- diyor.
Kehf 82 de -senin rabbin istedi- diyor.
Yani-ben rabbinin isteklerini biz olarak yaptım- diyor.
Baştan yazayım ben ‘’hızır’’ın çocuğu öldürmesini doğru bulmuyorum.
Devam eden ayetlerde Zülkarneyn güneşi balçıklı bir su kaynağında batar buluyor.
Yani güneş burada karısı olan bir adam oluyor. Balçıklı su kaynağı ise güneşin yani adamın karısının cinsel organı oluyor.
Bu güneşin balçıklı su kaynağında batması sonucunda Alaha secde etmeyen fasık bir kavim oluşmuş. Yani bir kavim olacak kadar çok sayıda çocuk olmuş.
Allah zülkarneyne demiş ki: Onlara, yani bu aileye doğru yolu göstererek iyilik de yapabilirsin göstermeyerek kötülük de yapabilirsin.
Yani tercih senin demiş. Önceki ayetlerde ‘’hızır’’a tercih senin dememiş olabilir mi?
Bence dememiş olamaz.
Kehf 87- Zülkarneyn şöyle dedi: Kim zulmederse biz ona azab edeceğiz.
Yani Zülkarneyn de ‘’biz’’ derken Allah adına konuşuyor.
İnsanlar ne tür bir amel yaparlarsa yapsınlar Allahın onlara vermiş olduğu imkanları kullanarak yaparlar.
Amel: İnsanın kendisine fayda sağlayan bir iş yapmasıdır. Tavla oynamak veya futbol maçı seyretmek amel değildir. Musanın adamı öldürmesi de kendi ameli değidir; çünkü ona bir faydası yoktur bu işin. Kasas 15 ….haza min ameli şşeytani…. Şuara 19- ve fealte fe’aleteke……..
İyi amelleri Allah onaylıyor, kötü amelleri ise onaylamıyor ama engel de olmuyor.
Yani iyi veya kötü her şeyi yapan Allah oluyor.
Hud 9- İnsana bizden bir rahmet tattırsak….
Burada Allah biz derken İnsanları da işin içine katıyor. Yani bir insan size iyilik yaptığı zaman aslında Allah iyilik yapmış oluyor.
Nasıl olur demeyin? Kuranda ki din anlayışı bütün insanları Allahın varlığının içinde görüyor.
Ben nasıl görüyorum diye sorarsanız. Ben hiçbir şey bilmiyorum. Bilmiyorsam nasıl yazıyorum? Onu da bilmiyorum.
Kehf 90- Zülkarneyn güneşin doğduğu yere varmış. Güneş her yerde doğabilir.Yani sabah vaktine ulaşmış veya gecenin sonunun gündüzün başı ile birleştiği yere varmış. Yani zülkarneyn bu cahil aileye oral seks yapmayı öğretmiş.
Yasin 71- Ellerimizle bir fayda sağlamak için işleme tabi tuttuğumuz bedenlerden –(bazılarını)- onlar için yarattığımızı görmüyor lar mı? Bu sayede onlara sahip oluyorlar.
Herkes davar (koyun keçi deve sığır) sahibi olamaz.= Tevbe 92.
İçinde deve olmayan sürüye En’am denmez.
Sonra o devirde hiç kimse ben Allahın deve yarattığını görmüyorum diyemez.= Ankebut 61.
Yasin 71’ de ‘’Görmüyorlar mı’’ derken bu fikre sahip değiller mi demek istiyor=Mü’min 29- …kale firavnü ma üriyküm illa ma era
Hepsi bu fikre sahip fakat şükretmek; yani Allahın nimetini başkaları ile de paylaşmak işlerine gelmediği için bazıları görmezden gelebiliyor.
Yani burada bazı insanların görmek istemeyeceği bir şey ortaya konuyor. Cahiliye döneminde müşriklerin hepsi Allahın varlığını kabul ediyordu. Yasin 71. Ayette görmek istenmeyebilecek veya görmezden gelinebilecek şey insan bedenleridir.
En’am davar anlamına gelebilir ama insan bedeni anlamına da gelir.
İnsan bedeni anlamı gerçek anlamdır. Sığır koyun keçi deve müteşabihtir.
Ben En’am kelimesinin Kuranla ilk muhatab olan insanlar tarafından öncelikle insan bedeni olarak anlaşıldığını düşünüyorum. Yani onlar koyun veya deve derken teşbih yapıldığını anlıyorlardı.
Yasin 71 de ki ‘’eller’’; cinsel organlardır.
Yasin 72- Biz o bedenleri kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kımının üstüne binerler -yani evlenirler- bir kısmını da sadece yerler -yani oral seks yaparlar-.
Yani mesela; devenin üstüne binerler, koyunun üstüne binmezler.
Şimdi beni kimse yanlış anlamasın. Ben herkes oral yapsın, kurana göre bu iş serbesttir demiyorum.
Böyle bir şey hastalıkların hızla yayılmasına sebep olur. Sonra insanların özel hayatlarına karışmak hiç doğru olmaz. Ben sadece Kuranı doğru olarak anlatmaya çalışıyorum. Çünki bıktım; her tarafta işid kafalı bir salak görmekten bıktım. Benim yazdıklarımı burada kaç kişi okur, yani bir işe yarar mı? Bir işe yaradığını ben görmem.
Ama ben bir kıvılcım çakıyorum. Eninde sonunda eğer bu yazdıklarım burada duracaksa bir işe yarayabilir diye düşünüyorum. Cinsellik bir tabu. Ama insanlar yazılı olarak bunlara ulaşabilirlerse işid kafalı salakların etkisinden kurtulabilirler belki. Cinsellik bir tabu olmaktan çıkarsa kurulu düzen bozulur. Yani kurulu düzenin savunucuları cinselliğin bir tabu olmaktan çıkmaması için ne gerekiyorsa yapmak zorundalar. Bu şu demek oluyor ya karanlık taraftasınız ya da aydınlık tarafta. Bunun ortası yok. İslamın ılımlısı olmaz.
Kehf 57- İki eliyle yaptıklarını unutarak kendisine hatırlatılan rabbinin ayetlerindan yüzçevirip uzaklaşandan daha zalim kim olabilir?
İki eliyle yaptıklarını unutarak yani bir tabu haline getirerek aslında mescidleri yasaklamış oluyor.=Bakara 114
Güneş, ay, gece gündüz, yeryüzü, gökyüzü, gemiler, ağaçlar, meyveler yani Allahı işaret eden bütün kuran ayetleri insanların iki elleri ile yani cinsel organları ile yaptıkları şeyleri anlatır.
Hud 5- İyi bilin ki, onlar rablerinden gizlenmek için göğüslerini birleştirerek çiftleşirler, elbiselerine de iyice gömülürler.
Hac 65-…….. gökyüzünü izni olmaksızın yere düşüp çarpmasın diye tutar….
Burada gökyüzü penisler oluyor. Yeryüzüde dişi organlar.
Bakara 257- Allah inananları yönlendiren yöneticidir onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kafirleri yönlendiren ise taguttur. (Yani putlar adına konuşan insanlar.)
Haşr 19- Alahı unuttukları için Allahın da onlara kendi ruhlarını unutturduğu kişiler gibi olmayın.
İnsanın kendi nefsini unutması demek Allahı unutması demek.
Bakara 286- Allah bir insanın nefsine onun rahatlığı haricinde başka bir şey yani sıkıntı zorluk yüklemez.
Kazandığı kendi lehinedir zorla kazandığı ise aleyhinedir.
Sayın Freudyen cennet cehennem var mı yok mu bilemem ama siz bu kuranı gerçekten anlamıyorsunuz.