nane
-
İçerik sayısı
124 -
Katılım
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
İletiler bölümüne nane kullanıcısının eklediği dosyalar
-
-
Eğer ortada kötü bir din varsa ki bence var ve onu yok edemiyorsanız onu ıslah etmek için uğraşmalısınız. Bir şeylere inanmaya ihtiyaç duyan insanlar vardır. Bu ihtiyacı hemen yok etmek de mümkün değildir.
Tevbe suresi 4. ayeti okuyan ne olursa olsun sonuna kadar müşriklerle savaşıp onları yok edin hepsini öldürün diye bir şeyin kuranda olmadığını anlar. Hızırın masum bir çocuğu öldürmesi bence de kuranın en büyük fiyaskolarından biri. Ama bu fiyaskolar insanların inanmalarına engel olamıyor. Öyleyse inananları ıslah etme yolunu seçmek en mantıklı yol.
Hitler de öldürdü, Stalin de öldürdü, Cengiz han da öldürdü, Kuteybe de öldürdü, Haccac da öldürdü.
-
Halbuki Adem ve Havva, o zamana kadar avret yerlerinin varlığından habersizdiler; bunu görmüyorlar hatta bilmiyorlardı. Allah başlangıçta bu yerleri bir şekilde örtmüş ve gizlemişti. İşte İblis bu gizli avret yerlerinin ortaya çıkmasını sağlayacak, bu hususta Adem ve Havva’yı dürtüp harekete geçirecek türden bir vesvese verdi.
Bu tefsir.
Ben bu tefsirin yanlış olduğunu düşünüyorum. Önceki ceset işi yanlış oldu.
Araf 23- Adem ve eşi –Ademler ve eşleri- kendimize zulmettik dediler.
Bu kendimize zulmettik sözü her devirde tekrarlanan bir söz
Ademler ve havvalar yasak ağaca (yasak çocuğa) yaklaşıyorlar, Allah da bunun üzerine
Araf 24- Birbirinize düşman olarak inin…..diyor
Burada en az 3 kişi olması gerekiyor üçün üstünde bir sayı sınırı yok.
1- Nereden iniyorlar? Ana ve babalarının ayıp yerlerinden iniyorlar.
2- Neden düşman olarak iniyorlar? Düşmanlar ; çünkü bir ana, babanın sıra sıra, boy boy 4 veya 5 veya 6 çocuğun yiyeceğini, giyeceğini, barınma ihtiyaçlarını, eşit bir şekilde karşılaması hepsine aynı sevgiyi, aynı ilgiyi göstermesi mümkün değil. (Yusuf 8-9) Küçük olan daha zayıftır daha korunmaya muhtaçtır.
3- Yusufun 11 kardeşi var. 11 kardeşin 10 çocuğu olsa 110 çocuk yapar. 110 kişinin de 10 çocuğu olsa 1100 yapar. Ve en sonunda bunların bir kısmının yaşamak için yeni diyarlar araması ve o diyarlardaki başka çocuklarla çatışması kaçınılmaz olur.
Araf 25-Ey beni Adem , size kötülüğe alet olan yerlerinizi- (ayıp yerlerinizi)- gizleyecek elbise ve süslenecek elbise indirdik. Ve takva elbisesi hayırlı olandır.
Elbise nereden iniyor?
Hiç kimsenin elbisesi gökten inmiyor.
Kurandaki gök erkek, yer dişidir.
Gökten inen su yerdeki bitkileri (insanları) bitirir.
Elbise; beni Ademin zevceleri, eşleri, karılarıdır. Ve bu zevceler ana ve babaların ayıp yerlerinden inmiştir.
Bu zevceler Beni ademin kötülük için kullanılan ayıp yerlerini gizlemiştir.
Nasıl gizlemiştir?
Ayıp yerinde gizlemiştir ve 5 çocuk, 6 çocuk…..10 çocuk yapmıştır.
Bir de süslenmek –hayatı güzelleştirmek- için kullanılan elbiseler (kadınlar) var.
Ve takva elbisesi hayırlı olanmış.
Araf 27- ……. Şeytan kötülüğe alet olan yerlerini Göstermek için elbiselerini onlardan çekip alarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi sizi de fitneye düşürmesin.
Şeytanın Adem ile havvadan çekip aldığı elbise hangi elbiseydi?
Şeytanın çekip aldığı elbise takva elbisesiydi. Allah şu ağaca (çocuğa) yaklaşmayın dediğinde onlara takva elbisesini göstermişti. (Şems 8- Fücuru yani yeri (dişi organı) yarıp su çıkarmayı ve bundan korunmayı yani takvayı Allah ilham eder)
Yani Adem ile havva İki çocuktan fazlasını yapmamak için birlikte oluyorlarsa birbirleri için takva elbisesi oluyorlar.
İki çocuktan fazlasını yapmak için birlikte oluyorlarsa kötülüğe alet olan, kötü iş için kullanılan cinsel organları görmüş oluyorlar.
Bir bıçak ekmek kesmek için kullanılırsa iyi bir iş için kullanılan iyi bir şey olur. Adam öldürmek için kullanılırsa kötü bir iş için kullanılan kötü şey olur.
Araf 20- Şeytan (takva elbisesi ile) onlardan gizlenmiş olan kötülük için kullanılan ayıp yerlerini onlara göstermek için fısıldadı.
İçtihat, tefsir yapamıyorlar. Bari ben yapayım da belki doğruyu bulurlar.
-
Araf 11- And olsun ki, sizi yarattık sonra size şekil verdik sonra da meleklere (tabiat kuvvetlerine) ‘’Ademe secde edin’’ dedik…..
1-Adem; gelmiş, geçmiş ve gelecek bütün insanlardır.
2-Adem; insanların dış yüzeyi, derisi veya bedenleridir.
Secde eden kulluk etmiştir ve Allahtan başkasına kulluk –secde- edilmez. ( Fussilet 37) (Yusuf 4.)
Yani Ademe veya insanlara secde edilmez, onları yaratana secde edilir.
Bedenler Allahın evidir. (Yusuf 23) Bedenlere secde eden melekler Allaha secde etmiş olmaktadır.
İblis Allaha secde edeceğini anlayamamıştır.
Araf 19- Ey Adem ( ey insanlar) sen (siz) ve eşin (eşleriniz) cennette sükuna kavuşun ve dilediğiniz yerden yiyin….
Araf 28- Ey adem oğulları (veya ey insan oğulları) Şeytan ana ve babanıza birbirlerinin cesedini ( Maide 31 sev’ete aHihi) göstermek için elbiselerini çekip alarak ( Bakara 187 ..hünne libasün leküm…) yani onları birbirlerinden ayırarak cennetten çıkardığı gibi sizi de fitneye düşürmesin veya kargaşaya geçimsizliğe, kavgaya ve huzursuzluğa düşürmesin.
Karı koca arasında elbisenin çıkarılmasında ne sakınca olabilir?
Ademin elbisesi Havva, Havvanın elbisesi Ademdir.
Yani Adem eşinden ayrıldığı zaman cennetten çıkmış (cehenneme gitmiş) oluyor. Eşiyle birleştiği zaman ise cennette oluyor.
Sev’eh; ayıp yer yani cinsel organ olarak tercüme ediliyor. Bence bu yanlış. Çünkü bana göre Yusuf 28 de ayıp yere bakılıyor. Yusuf 28 ayet olarak kitaba konduğuna göre ayıp yere bakmak yasak olamaz.
Ayrıca Nur 31. Ayete göre de ayıp yere bakmak yasak olamaz. Bu ayetin konusu ayıp yeri korumaktır veya örtmektir. Kadınlar vücutlarının, ziynetlerinin veya güzel görünen şeylerinin (- Yusuf 23 … innehü rabbi ahsene mesvaye; hiç şüphesiz rabbim konakladığım yeri yani züleyhanın (evini) vücudunu güzel yaptı.)-- zahir olan, dışarda olan kısımları hariç içerde olan yani örtülen kısımlarını göstermemelidir. Ve bu örtülen kısımların bilinmesi için de ayaklarını hareket ettirmemelidir. Yani kadınlar bel kısımlarını peştamal gibi bir şeyle örtmüşler ve örtülü kısımları belli etmek için ayaklarını fazla ayırmamalıdırlar. Ve yine bu ayette kadınların kocalarına ziynetlerini (vücutlarını) istisnasız gösterebilecekleri yazılıdır. Hatta kocalarından başka birilerine de gösterebilecekleri yazılıdır. Kuran ile ilk muhatap olan toplumun ahlak anlayışı çok farklı. Bu ayet bu güne kadar kazasız belasız nasıl gelmiş hayret edilecek bir durum.
Ceset olarak çevirmek de sıkıntılı çünkü bu durumda her ikisi de birbirlerinin cesedini görmüş gibi bir durum ortaya çıkıyor. Yani burada karışık şüpheli bir durum var. Bence en doğrusu Adem ile Havva birbirlerini ceset gibi görüyorlar yani birbirlerine karşı hiç cinsel istek duymuyorlar.
Araf 28- Onlar –cinsellikle ilgili-fuhuş yaptıkları zaman yani haddi, sınırı aştıkları zaman , babalarımızı fuhuş üzere bulduk ve Allah da bize bunu emretti derler. ( Bu ayette onlar Adem oğulları oluyor ve yine bu ayete göre Adem ile Hava fuhuş yapmış oluyor.)
De ki; Allah fahşayı (fuhuşu) emretmez…………
Araf 29De ki; Allah kıst emretti veya Allah bir hisse, bir pay emretti. Veya kişi başı bir çocuk emreti.
Yani karı ve koca iki çocuğu geçip üç çocuk yaptıklarında fuhuş yapmış oluyorlar.
Şu ağaca yaklaşmayın dendiği vakit anlatılmak istenen şey üçüncü çocuk.
Üç dört beş.. çocuk olduğu vakit ne oluyor? Birbirlerine olan ilgilerini kaybediyorlar.
Üçüncü çocuğu yapmamaları için ne yapmaları lazım ?
Yanlış konumda bulunan yüzlerini doğru yere, secde edilen yere getirmeleri lazım.
Cenetteki bütün ağaçlar bitkiler ve meyveleri insanları anlatır.
İnsanlar meyveleri sağ elle yerler. Ma meleket eymanüküm. Ahzab 55.
Karı ve koca olmayanlar arasında karşılıklı rıza olduktan sonra sadece oral seks bu kitaba göre serbest. Ve bu kitap bunu ibadet olarak görüyor.
Kimse kusura bakmasın benim bu kitaptan anladığım bu.
Ma meleket eymanüküm cariye olamaz çünkü cariye demek için bir kelime var , Nur 32. Böyle şifreli şeylerle cariye demek çok saçma olur.
-
Yusuf 23. ………ve gallekati l ebvab…………
Ve kadın kapıları kapadı.
Bu evin kaç kapısı var?
Bir tane değil, iki tane de değil, en az üç tane kapı kapamış olması gerekiyor.
İki kapı kapamış olsa – babeyn- denmiş olması gerekir.
Hangi kapıları kapamış olabilir?
Evin dış kapısını, arka kapısını, bir de odanın kapısını kapamış olsun diyelim.
Kadın bu kapıları niye kapatıyor?
İzinsiz habersiz kimse gelmesin diye kapatıyor.
Bu eve kim gelebilir? Herhalde sarı çizmeli Mehmet ağa gelemez.
Ama o da ne? Kadının kocası birden odanın kapısında beliriveriyor, nereden çıktığı belli olmayan şahit konuşmaya başlıyor.
Bu kadın kapıları niye kapatmıştı?
Kadın kapıları kapatıyor sonra da –heyte leke- diyor. Bunu –gel- diye çeviriyorlar. Ama –ne hoş sana- da olabilir.
Siz kadının yerinde olsanız Yusufu nefsinden istedikten sonra, yani zina, fuhuş teklif ettikten sonra mı kapıları kapatırsınız, yoksa teklif etmeden önce mi kapıları kapatırsınız?
Madem Yusuf kaçacaktı kadın kapıları kapatırken neden kaçmadı? Kadın kapıları kapatırken kendisine fuhuş teklif edildiğini biliyordu.
Arka kapıdan kaçıverseydi.
Bu kitaba inanırsın veya inanmazsın, Bu kitap doğrudur veya yanlıştır, ben bunları tartışmıyorum.
Bu kitap ne anlatıyor kardeşim? Tanrı var mı, yok mu? Ne bileyim ben kardeşim.
Benim bunları bilebilecek kadar çok büyük bir aklım yok ki.
Birileri benim önüme bir kitap koymuş.
Önüme bir kitap konmuşsa, eh demekki sen bunu anlayabilirsin denmiş.
Kadın –heyte leke- senin için ne güzel, ne hoş dedikten sonra.
Yusuf –meaazallahi- diyor. Euzübillahi demiyor. Eğer bir fiilin önüne –m- harfi gelirse, mesela mescid gibi, o zaman fiil bir cisme veya bir mekana dönüşür.
Yani mescid dediğin zaman secde anlaşılmaz secde ettiğin yer anlaşılır. Veya memleket dediğin zaman malik olmak, sahip olmak anlaşılmaz sahip olunan yer anlaşılır. Menzil dediğin zaman inmek anlaşılmaz, bir şeyin indiği, vardığı yer anlaşılır.
Meaazallahi; Allaha sığınılacak yer veya Allahın sığınılacak yeri.
İnnehü rabbi ahsene mesvaye; Doğrusu hiç şüphesiz rabbim benim oturduğum konakladığım yeri güzel yaptı veya güzelleştirdi.
Konu yer veya mekan. Bu yer neresi? Bu yer veya mekan Allaha ait olan bir yer.
Eğer inanan bir Müslüman bunları okuyorsa ben onun inkar etmesi için bunları yazmıyorum.
Kimsenin inanması inanmaması beni ilgilendirmez. Uyanın gözünüzü açın diyorum. Bu millet bence dünyanın en saf milleti, en savunmasız, en sahipsiz, en acıyanı olmayan bir millet. Eğer bu milletin bir sahibi acıyanı olsaydı saidi nursi gibi bir delinin zırvalarıyla zihinlerin bulandırılmasına izin verilmezdi.
Yusufu nefsinden istedi sonra kapıları kapadı. Eğer Yusuf kaçacak olsaydı kadın kapıları kaparken kaçardı. Kaçmadığına göre bu kapı başka kapı.
Daha önce ne demiştim.
Kapıdaki veya kapılardaki gizli bilgi nedir?
Yakubun oğullarının her birisi ayrı ayrı farklı kapılardan mısıra girmelidir.
Yakubun bu isteği onlardan hiçbir sıkıntıyı gidermiyor veya onlara hiçbir fayda sağlamıyor. Öyleyse bu işi neden yapıyorlar. Çünkü Yakup nefsindeki bir haceti ortaya koymak istiyor. Yani yakubun nefsinde Bir gereksinim var, ihtiyaç duyulan bir şey var ve bunu ortaya koyuyor. Peki ortaya koyulan bu hacetin kapılarla ve oğullarla ne ilgisi var? Aslıda bilmecenin cevabı basit.
Kapı veya kapılar yakup ve oğullarının ihtiyaç duyduğu bir şeydir. Fakat herkes ayrı ayrı farklı kapılardan girmelidir. Yakup insanların büyük çoğunluğunun bilmediği bir bilgiye sahiptir ve bu gizli bilgi kapıyla ilgilidir.
Kapıdaki gizli bilgi; dişi cinsel organdır.
Uyumayın, uyanın gözünüzü açın, salak sulak hocalara kul köle olmayın.
Kadın kapıları yani cinsel organını neyle kapatıyor? Kapıyla kapatıyor. Kapı yusufun neyi olur bu durumda? Yusufun cinsel organı olur.
Kapı kadının cinsel organı ise kadının bedeni ne olur? Kadının evi olur.
Ne demişti Yusuf; meaazallahi. Allaha sığınılacak yer. Kadının vücudu (evi) Allaha sığınılacak yer oluyor.
Lev la en raa bürhane rabbihi.
Bürhan; bir şeyle ilgili kesin kanıt demek.
Hikayemizdeki kesin kanıt neydi? Gömleğin arkadan mı yoksa önden mi yırtıldığıydı.
Eğer Yusuf rabbinin bürhanını, kesin kanıtını yani gömleğin arkadan ‘’yırtılmasını’’ (kocası) gördü diye (düşünmeseydi) olmasaydı
Kezalike li nasrife anhü ssue ve l fahşae.
İşte bu (düşünce) Yusuftan kadının kötü arzusunu ve fuhuşu uzaklaştırmamız içindi.
Kapıya doğru yarışıyorlar. Yani ilişkideki hareketler çok hızlanmış.
Ve kaddet kamisahü min dübür
Gömlek yusufun üzerindeyse Yusuf gömleğin içindedir.
Yusuf kadınla ilişki halinde olduğuna göre ve gömlek Yusufun suçlu veya suçsuz olduğunu belirleyen kesin delil olduğuna göre, gömlek giyilmiş kirletilmiş mahrem yerdir.
Yani Yusuf son anda ters ilişkiye geçerek zinadan ve fuhuştan kurtulmuş oluyor.
Ve bütün bunlar olurken de ne kadının kocasından ne de şahitten gizlenmeye gerek görmüyorlar.
Buna da zenb veya zünub diyorlar. Küçük günah veya kuyruk demek oluyor.
Kabul etmesi ve inanması çok zor. Allah inananlara kolaylık versin.
-
Ne demek istediğimi anlayamadıysanız sizin için yapabileceğim bir şey yok.
Ben alay ettiğimi sanmıyorum. Alay etmek bana göre değil.
-
Yusuf ve Züleyha arasında yaşanan olay müslümanların hiç görmedikleri bir olay.
Hiç kar görmemiş, hiç buz görmemiş birine karı buzu nasıl anlatabilirsin.
Kar desen anlamaz buz desen anlamaz.
-
Kapıya doğru yarışıyorlar.
Sonra gömlek yırtılıyor.
Daha sonra da kapıda kadının kocası ile karşılaşıyorlar.
Ayrıca ‘’elfeya’’ kelimesi karşılaşmak anlamında olmayabilir.
Kapıdan dışarı çıktıklarına dair bir ifade yok.
Yarış yapacak derecede hızlı koşabilmeleri için evin veya odanın içinin çok büyük olması gerekir.
Şahit konuştuktan sonra kadının kocası bakıp görüyor gömleğin ‘’yırtıldığını’’
-
Yusuf 67. Ey Oğullarım tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin
Babalarının bu isteği oğullarına Allah katından hiçbir fayda sağlamıyor.
Yakup oğullarının Mısıra veya şehre ayrı ayrı kapılardan girmesini istemekle sadece içindeki bir haceti ortaya koymuş oluyor.
Neden ortaya koymuş oluyor? Çünkü o Allahın ona öğrettiği ve insanların çoğunun bilmediği bir ilim sahibidir.
Yakup gizli bir ilme sahip ve bu sahip olduğu gizli ilim onu, oğullarından onlara hiçbir fayda sağlamayacak bir iş yapmalarını istetiyor. Yani Yakup gizli ilmi açığa vurmak istiyor.
Ayrı ayrı, farklı kapılardan girmek yakubun oğullarına bir fayda sağlamıyorsa ve bu eylem sadece gizli bir bilgiyi açığa çıkarıyorsa kapı gizli bir bilgiye sahiptir. Yani kapı oğullarla ilgili gizli bir bilgiye sahiptir.
Kapılar oğullarla ilgilidir.
Her oğul farklı bir kapıdan girmelidir.
Bir oğulun girdiği kapıya başka bir kardeşi girmemelidir.
Kapıdaki veya kapılardaki gizli bilgi nedir?
-
On 02.08.2019 at 19:31, HATEM said:
Şâhitlik, Tanıklıktır.
Tanık olmak sâdece Görmek anlamına gelmez.
Duymak, hissetmek, tadmak, koklamak ve görmek yoluyla elde edilen bir bilgiyle tanıklık yapılabilir.Duyarak mı anladı gömleğin yırtıldığını?
Çarşaf yırtılmış olamaz mı?
-
Bir kedi dünyayı nasıl görür? Mesela benim gördüğüm yeşil yaprakları kedi de görür mü veya kedi başka bir renk mi görür?Eğer kedi dünyayı nasıl gördüğünü anlatabilseydi, biz onun nasıl gördüğünü anlayabilir miydik?
Biz kuranı yazanın dünyayı nasıl gördüğünü anlayabilir miyiz? Acaba kuranı yazan dünyayı nasıl gördüğünü anlatabildi mi ve biz onun anlatmak istediğini anlayabildik mi?
Bir bilim adamı kanser hastalığı ile mücadele etmek istiyorsa kanseri her yönüyle tanımalıdır.
Kanser kötüdür diyerek kanserle mücadele edilmez.
Yusuf 53- Ben nefsimi temize çıkarmam. Hiç şüphesiz rabbimin merhamet ettiğinin dışında kalan nefis kötülüğü emreder. Doğrusu rabbim günahları bağışlar merhamet eder.
Günahları niçin bağışlar?
Merhamet ettiği için bağışlar.
Merhamet nedir?
Bir insanın kötü bir duruma düşmesinden dolayı üzülmeye ve ona yardım isteği duymaya merhamet denir.
Günahlar sizi kötü bir duruma düşürür, ben de size acırım, yardım ederim ve geçmiş günahlarınızı bağışlarım diyor.
Yani günaha girmezseniz Allah size merhamet edemez. Bu kitaba göre günahsız insan yoktur. Benim günahım yok diyen en büyük günahkardır ve Allahın gazabını hak eder.
‘’Ben 5 vakit namaz kılıyorum, zina yapmıyorum, hiç günahım yok; cennete gideceğim.’’ Öyle bir şey yok. Sen bir kere şeytanla karşılaşmadan Sıratı müstakim de yürüyemezsin. A'RAF-16.
Sen zaten şeytanla hiç karşılaşmamışsan sıratı müstakimde değilsin, ters yönde giden şeytanın ta kendisisin.
Yusuf 23. Evinde bulunduğu kadın onu (–yusufu- ) istedi, onun (–yusufun-) nefsinden.
Yusufu istemesi yetmiyor, Yusufu nefsinden istiyor. Ne demişti Yusuf – Ben nefsimi temize çıkarmam-
Yusuf 29. Yusuf sen bundan veya bu işten vazgeç. Yusuf sen bundan yüzçevir. Yusuf sen bundan uzaklaş.
Yusuf hiçbir şey yapmadı diyorsanız bunu anlamanız mümkün değil. Yusuf sen bundan hiç kimseye bahsetme diye saçmalayıp durursunuz.
-
Yusuf suresi 26. ………….Kadının ailesinden bir şahit şahitlik etti……………………
Veya ………. Kadının ailesinden olayı gören birisi gördüğü şey hakkında konuştu……………….
……..Eğer yusufun gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söyledi…………
Sen nasıl bir şahitsin? Gömleğin yırtıldığını biliyorsun ama önden mi yırtıldı yoksa arkadan mı yırtıldı bilmiyorsun.
Şahit misin değil misin? Olayı gördün mü görmedin mi?
Vallahi gördüm hakim bey ama önden mi yırtıldı yoksa arkadan mı göremedim.
Lan koskoca gömleğin önden mi yoksa arkadan mı yırtıldığını nasıl göremezsin?
Şimdi burada iş karıştı, burada şüpheli bir durum var.
Yusuf 28. Kadının kocası yusufun gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce…….
Kadının kocası kapının yanında Yusuf ve kadınla karşılaşıyor ama daha gömleğin yırtılıp yırtılmadığının farkında değil. Şahitlik eden yırtıldı ama önden mi arkadan mı bilmiyorum deyince bakıyor ve görüyor!
Kadının kocası yakını göremiyor herhalde, koskoca gömleği göremiyor. Gözlükle yoksa büyüteçle veya dürbünle falan mı bakıyor koskoca gömleği görmek için anlamadım ki ben bu işten bir şey.
Yusufcum sen gömleğin içine girdin, ay pardon yani giydin. Senin gömleğin dilim dilim ekmek gibi, pastırma gibi doğranırken senin elin armut mu topluyordu, neden hiçbir şey yapmadın?
-
Hacc 65.Ve yümsiku ssemae en tekae ale l ardı illa bi iznihi
(Allah) onun izni olmadan yere düşüp çarpar diye göğü tutar.
Kime izin verilebiliyormuş? Göğe izin verilebiliyormuş yere düşmesi için.
Gök neden yere düşüp çarpmak istesin?
Enbiya 30. E ve lem yera elleziyne keferu enne ssemavati ve l arda Keaneta ratken ve fetaknahüma
Kafirler gökler ve yer yapışık iken onları ayırdığımızı görmezler mi?
Gök yere düşmüş kafirler de onu görmüş!
Lokman 10. Haleka ssemavati bi gayri amedin teravneha
Gökleri (yere dikilmiş bir) direk olmadan yarattığını görürsünüz.
Biz kaç tane gök görüyoruz?
Tabii ki bir tane görüyoruz.
Göğe bakıpta 7 tane gök sayabilecek bir insan var mı?
Tabii ki yok. Öyleyse yanlış yere bakıyorsunuz.
Lokman 10. Ve yeryüzüne yüksek yüksek dağlar koydu size sofra hazırlasın diye… ve yaydı yeryüzünde yerde yürüyen bütün canlıları. Ve (sonra da) indirdi gökten suyu ve bu indirilen su ile (bitki gibi) bitirdi her kerim olan,( ikramda bulunan ,cömert) zevci.
Zevc: Eş, karı koca.
Bu kitabın anlaşılmayacak bir tarafı yoktur. Fakat bu kitapta anlatılan şeyin mutaassıp – Müslüman- bir toplumda uygulanabilirliği yoktur.
Allah tarafından bir kitap gönderildiği iddia ediliyor ve bu kitapta insanlardan istenen ne varsa insanlar tam tersini yapıyor! Allah insanları kendi halinde rahat bırakmalıdır.
Diyanet kapatılmalıdır. ilahiyat kapatılmalıdır. İmam hatipler kapatılmalıdır. Dini öğrenmek isteyen insan öğrenir. Allah dilediğini doru yola iletir (– Bakara 272-) bir kuran ayeti ise ne diyanete, ne ilahiyata ne de imam hatiplere gerek yoktur. ( Bakınız Ya-sin 21)Yoksa bu millet iflah olmaz kendi başına ve dünyanın başına bela olur. Bir arap kuranı okur ve çok büyük bir ihtimalle anlar ve inanıyormuş gibi yapar. Ama bir Türk bir İranlı bir Pakistanlı kuranı anlayamaz işte tehlike de burada.
Arapçada erkek veya adam kelimesi ayak kelimesi ile aynı köktendir. Ne alaka değil mi?
Ayak yere basar, yerde yürür.
-
Arz (yeryüzü) neye benzer?
Maide 66- Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru durust
uygulasalardı, suphesiz hem ustlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi
Ayakların altında ne var? Yeryüzü –Arz- var.
Nuh 17 Vallahü enbeteküm min el ardı nebaten. Allah sizi yerden bir nebat –bitki- olarak bitirdi veya yetiştirdi.
Biz bitki miyiz? Tabii ki değiliz. Eğer biz bitkiye benzetilmiş isek bu durumda yer –Arz- neye benzer?
Sebe 46- (Resulum! Onlara) de ki: Size bir tek oğut vereceğim: Allah icin ikiser ikiser ve
teker teker ayağa kalkın, sonra da dusunun! Arkadasınızda (peygamberde) hicbir
delilik yoktur!
Allah için ikişer ikişer ve teker teker ayağa kalkmakla test edilen nedir?
İbrahim 9-Onlara peygamberleri belgelerle geldiler fakat onlar ellerini ağızlarına götürüp, "Biz sizinle gönderileni inkâr ediyoruz. Bizi çağırdığınız şeyden de derin bir şüphe içindeyiz" dediler.
Neden ellerini ağızlarına götürüp inkar ediyoruz diyorlar?
-
Hars kelimesine zamanla daha fazla anlamlar yüklenmiş olabilir. Önemli olan hars kelimesinin Kuranda kültür veya tarla anlamında kullanıldığı bir yerin olmayışıdır.
-
10 hours ago, sağduyu said:
Kehf 74, 80. Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi. “Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”
Bak, şimdi nasıl bir çocuğun katledilmesini savunacaksın, gör. Bu iğrençliği, bu pisliği, bu rezilliği savunmak zorundasın, savunmazsan inandığın Allah adında bir tanrının sonsuza kadar seni kebap yapacağını sanıyorsun. Beyninde bu korkuyla yaşayan birisi nasıl düzgün ve mantıklı düşünsün?
Çocuktan korkuyorsun ama şeytanı serbest bırakıyorsun sonra da Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz diyorsun. İslam ilk zamanlarda sihir gibi bir şey ile sonraki zamanlarda ise baskı ve zorlama ile yayılmış akıl ve mantık dışı insanlığa zararlı bir şeydir.
-
Kalem suresinde ''ashab elcennet'' denir. Yani cennet veya bahçe sahipleri denir. Cennet yani bahçe tarla değildir. cennetde buğday da olabilir hurma da olabilir üzüm de olabilir nar da olabilir muz da olabilir. Cennet dediğiniz yerde insanların yiyebildiği bütün bitkisel ürünler olabilir.
Kalem 22- Ürünlerinize yani harsınıza doğru erken yola çıkın, eğer (ürünlerinizi) devşirecekseniz veya toplayacaksanız.
Hars kelimesi kuran'da yenecek bitkisel ürünlerdir yani sebze meyve gibi şeylerdir. Başka da bir anlamı yoktur.
-
11 hours ago, KuranMumini2698 said:
Ayette TARLA olarak Türkçeye çevrilen “hars” kelimesinin klasik sözlüklerdeki ( Müfredat ve Lisan-ül Arab gibi ) öncelikli anlamı "KÜLTÜR" dür. Kadınlarınız SİZİN tarlanızdır” mealinde çevrilen Bakara 223.ayette geçen “siz” vurgusu “erkeklere işaret etmez. SİZ’den kasıt bütün toplumdur. Erkek merkezli anlamlandırmalarda bu şekilde düşünülmediğinden , bu ayet cinsellik içeren bir gözle açıklanmaya çalışılmış ve vahim bir hataya imza atılmıştır. Oysa her toplumda , o toplumun genel seviyesini ve gelişmişlik ve uygarlık seviyesini en basit haliyle gözlemlemenin yolu o toplumda yaşayan kadınların durumuna bakmaktır. Kuran’da güzel bir bitkiye benzetilen kadınlar, sosyal hayatta da gerçekten o toplumun hem kültürüne maddi olarak katkı verirler ve hem de ayette "HARS"kelimesinin diğer bir anlamı olarak da bir TARLA gibi gelecek nesillerin yetişmesi adına çok büyük vazifeler alırlar. Toplumun dışına itilmiş, iş ve sosyal hayatta yeri olmayan kadının bu görevi yeterince yapamayacağı açıktır. Ayrıca yeterince eğitim ve kültürden nasibini alamamış kadının kendi çocukları için ilk ve en önemli kültür ve ahlak öğretmeni olması işini de yapamayacağı da çok açıktır. Özetle KADIN gelecek nesilleri yetiştiren bir TARLA ve toplumun kültürüdür.
“hars” kelimesi Kuran'da başka nerelerde geçer ve o geçtiği yerlerde kültür ve tarla anlamları var mıdır? Harsın Kuranda tek bir anlamı vardır ve o anlam kendini müslüman sanan salakları dinden çıkarır. Bakınız En'am 138.
-
18 hours ago, malta erigi said:
inanmamak serbest ama kuranın başından sonuna kadar inanmayanlardan "zalim" diye bahsediliyor. kime ne zulmümüz dokunmuşsa artık...
Şaka bir yana, kuran ayetlerinin üslubu muhammedin sosyal statüsüne göre değişmiş. Muhammet güçlenene kadar yazılan ayetler nispeten ılımlı ve uzlaşmacıyken, mekkeye dönüp iktidarı güçlendikçe sertleşmiş.
Aslında Muhammedin serbest bıraktığı şey münafıklıktır.
Yani inanıp inanmamaları onun için çokta önemli değilmiş, görünüşte Müslüman oldukları sürece ve düşmanlarına karşı onunla savaştıkları sürece.
-
BAKARA 26-27 İnnallâhe lâ yestahyî en yadribe meselen mâ beûdaten fe mâ fevkahâ fe emmellezîne âmenû fe ya’lemûne ennehul hakku min rabbihim, ve emmellezîne keferû fe yekûlûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), yudıllu bihî kesîran ve yehdî bihî kesîrâ(kesîran) ve mâ yudıllu bihî illel fâsıkîn(fâsıkîne).
Allah sivrisinekle ilgili neyi ve sivrisineğe üstün gelenle ilgili neyi misal olarak vermekten çekinmez?
İnananlar ele alınacak olursa; onlar bu misalin (yani örnek almaları gereken şeyin) rablerinden gelen bir hakk (yani meşru ve lüzumlu (gerekli) bir iş) olduğunu bilirler.
Kafirler ele alınacak olursa; onlar bu misalle ilgili Şöyle derler: Allah bu misalle (bizden) ne istedi?
Bu ayette her şey açıkça yazılmış olsaydı, kafirler, Allah bu misalle bizden ne istedi? diyemezlerdi.
Yani inkar etmek Kuran’da serbest bırakılmıştır. Zaten kendisi de bu misalle dilediğimi yanlış yola saptırırım diyor.
Yani yanlış yola sapmak yasak olsa sapıttırırım demez.
-
AKP'yi bilmem ama Tayyip'in politikasının amacı Türkiye'yi kutuplaştırarak bir çatışma, bir iç savaş ortamı hazırlayarak dış güçlerin türkiye'ye müdahalesini meşrulaştırmak olabilir
-
Allah cennete istediğini alabilecek yetki ve güce sahip değil. Yemin etmiş cehennemi dolduracağım diye. (Ne diye böyle bir yemin ettiğini kuran açıklamıyor) Yani kendi ettiği yemine karşı gelemiyor ve cehennemi doldurmak için kafir olacak karakterde insan yaratıyor. Kafir olacak karakterde yarattığı insanı cennete sokma gücü yok çünkü yemin etmiş cehennemi dolduracağım diye.
Cennete girsin diye yarattığı insanı önce kafir yapıp sonra mümin yapabilir ama cehenneme girsin diye yarattığı insanı önce mümin sonra kafir yapamaz. Çünkü cehenneme girecekler kalpleri ile kavrayamaz anlayamaz. Anlayamadığı kavrayamadığı için de inanamazlar ama sahte Müslüman yani münafık olabilirler.
-
TEKVİR 81/27-28. Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür.
TEKVİR 81/29. Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe sizler bir şey dileyemezsiniz.
Bizim doğru yola girmeyi dilememiz için önce allahın bunu dilemesi gerekiyor.
HÛD 11/118-119. Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Fakat, Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala ayrılıktadırlar, esasen onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin "And olsun ki cehennemi hep insan ve cin ile dolduracağım" sözü yerine gelmiştir.
A'RAF 179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
Kuran'a göre Allah insanların bir kısmını cehennemi kazanacak fıtratta, karakterde yaratmaktadır. Sonradan bu fikrini değiştiremez çünkü ''cehennemi dolduracağım'' demiştir.
KEHF 18/74. Yine gittiler; sonunda bir erkek çocuğa rastladılar, o hemen onu öldürdü. Musa: "Bir cana karşılık olmaksızın masum bir cana mı kıydın? Doğrusu pek kötü bir şey yaptın" dedi.
Kehf 80. Oğlana gelince ; onun ana babası inanmış kimselerdi, çocuğun onları küfür ve tuğyan ile çok sarsmasından yani çok üzmesinden korkmuştuk.
81. rablerinin onlara o çocuktan daha temiz ve onlara daha çok merhamet eden bir çocuk meydana getirmesini istedik.
Hızırın öldürdüğü çocuğun cehennemlik olacağı önceden bellidir. Öldürülen çocuğun yerine verilecek olan çocuğun da cennetlik olacağı önceden bellidir.
İnsanların inanmalarının, fazla sorgulamaktan kaçınmalarının tek nedeni ölüm korkusudur. Bu saçma sapan fikirlerin inanılacak bir tarafı yoktur aslında.
-
Bir yaratıcı olsaydı insanlarla iletişim kurardı. Onları niçin yarattığını insanlara anlatırdı.
-
YÛNUS 10/44. Allah insanlara hiç zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.
A'RAF 7/179. And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.
Cehennem için insan yaratıyorum diyor, yani cehennemi hakk edecek karakterde insan yaratıyorum diyor, sonra da allah insanlara hiç zulüm etmez diyor. Mesela hitleri yaratırken hitler olsun diye yaratıyor sonra da ben zulm etmem diyor!
Bu kitap ve bu din insanlığa yapılmış en büyük zulümlerden biridir. Bu kitap ve bu din İnsanların aklını ve zamanını gereksiz yere meşgul etmektedir, insanların beynine yanlış bir program veya yazılım yüklemektedir.
YUSUF
in ERKEN İSLAM, MUHAMMED ve KUR'AN
gönderildi
Sayın yaratıcı, ben sadece çok karışık olan bir kitabı anlamaya çalışıyorum. Kimsenin hayatına ve inanışına ve inanmayışına karışmıyorum