ludwig

Yukardaki örneklerime ek olarak şunu söylüyorum. Drekinci özellikle sana. Bu kibritleri yapıştırıp sandalye yapıp satma fikrimi hayata geçirirken, bu işin amelelik kısmını bir adamla anlaşıp, ona bir ücret karşılığında bunu yaptırarak da yapabilirim. Adama derim ki "sana bu kadar para verim, sen de bu işi bana yap". Bunun da aklına yattı, işi yaptı, sandalyeyi yaptı kibrit çöplerinden, parasını aldı gitti. Ben de şimdi süper zekamla bunu malettiğimden fazla paraya satıp kar edeceğimi düşünerek müşteri arıyorum. Ve görüyorum ki kimse bunu istemiyor!! Sonnuçta bu elimde kaldı. İşçi ücretin

Niye nesi var ki örneklerimin? Sen demagoji deyip duracağına yanlış olan nedir söylesene? Sen okumuşsun o kitabı. Çürüt bakalım beni. Biz de görelim.

İnsanlar kendi tüketmeyecekleri şeyi üretiyorlar ki, onu verip karşılığında kendi tüketeceği şeyi alabilsin. Bu sebeple herkes piyasaya mal ve hizmet arzediyor. Sunduğu mal ve hizmetin piyasadaki değer kadar da mal ve hizmet almaya hak kazanıyor. Şimdi sen kalkıp desne ki, "abi aklıma süper bir fikir geldi, onbin tane kağıt ataşını uçuça takacam ve bunu insanlar çok güzel görüneceği için isteyecekler." Buna baya emek verirsin, ama bunu kimseye on paraya satamazsın. Keza desen ki, "kibrit çöplerini uhuyla yapıştırıp bir sandalye yapacam, herkes bayılacak!" Ama insanlar bakacak ki oturunca h

Bak kardeşim. Senin kafan karışık. Sen "böyle oluyor" ile "böyle olsun/olmalı" arasındaki farkı daha ayırt edemiyorsun. Ekonomik analiz olayı yani insanların ekonomik aktivitesini tasvir etmeye çalışır. Bize kalkıp "böyle böyle oluyor" der. Bilimin amacı budur. "Böyle olsun/olmalı" demek ise ahlaki yargılamalar yapmaktır. Bu bilim değildir. Bu senin kendi arzu ve isteklerin olabilir sadece. Ya da eğer ki ezeli bir iyilik ya da adalet ideasına inanarak kendince ona daha uygun/yakın olanı söylemeye çalışıyor olabilirsin. Ama bilim yapacaksan gelip incelemek istediğin gerçeklik parçasına bak

Kardeşim, sen anlayamıyorsun. Bak bir şey kendi halinde bir değere sahip değildir. Bir insanın buna kendi öznel amaçları açısından değer vermesi gerekir. Sen tutturmuşsun "o şeye ne kadar emek harcandıysa onda o kadar değer vardır" diye eski tekerlemeden kopamıyorsun. Anlamıyor musun? O şeye harcanmış emekle bir alakası yok olayın. Sen istediğin kadar emek harca birşeye, o benim bir işime yaramıyorsa, bende ona sahip olma hissi uyandıracak bir durum yoksa, onun benim açımdan değeri yoktur veya senin sandığından çok azdır. Ve herşeyin de sadece bana, sana, ona göre değerinden bahsedebiliriz.

Koskoca ekonomi bilimi 130 senedir marjinal fayda teorisini kabul ediyor ve öğretiyor. Git bir iktisat ders kitabı al da bak. Formül de var istemediğin kadar hem de. Ne adamlar var ya. Ekonominin HY'sisiniz siz komunistler. Aklınızca koca bilimi yıkacaksınız. Hadi bakalım. Kolay gelsin.

Dikkatli olalım arkadaşlar, bir de bakmışız tartıştığımız kişi adminlik güçlerini tartışmada koz olarak kullanır olmuş. Bence bulaşmamakta fayda var.

AKP'nin oyunun yarıdan fazlası merkez sağ oyudur. Merkez sağcılarla şeriatçıları ayırt edemiyor bazıları. "Şeriat" diye özellikle bu kelimeyi kullanıyor. Ortada şeriat isteyen falan yok halbuki. Amaç sadece halkın iktidarının meşruiyetini aşındırmak.

Sen bir şeye değer veriyorsan o senin bir işine yarayacağı için. Fayda denen budur. Ve insanların şeylere değer vermesi bir çeşit şeyin tüm türüne komple verilen bir değer değildir. Kimse "benim için bilgisayarlar arabalardan daha değerlidir" ya da "koyunlar tavuklardan daha değerlidir" ya da "su elmastan daha değerlidir" şeklinde düşünmez. Herkes kendi envanterinde bulunan o şeyin son (marjinal) birimi açısından olaya bakar. Diyelim ki elinde 10 tane ekmek var. Bunlardan bir tanesinin değeri elinde bir ekmek olacağı durumdan daha değersiz olacaktır. Ve isterken de ilk aldığı, ikinci alacağı

Drekinci Sen bana bunu açıkla: İki adam arasında şöyle bir değiş-tokuş olsun: 1 koyun veriyor ve 12 tavuk alıyor. Şimdi dikkat et... Normal aklın başında bir insan daha fazla değer verdiği şeyle daha az değer verdiği bir şeyi değiştirir mi? Mesela sen bilgisayarına değer veriyorsun diyelim. Birisi de sana bilgisayarın karşılığında bir kilo domates teklif ediyor. Burda bilgisayarını verip bir kilo domatesi alır mısın? Almazsın. Niçin? Çünkü bilgisayarının değeri 1 kilo domatesten daha fazla sana göre. Ya peki birisi sana bilgisayarın karşılığında bir araba teklif etse? O zaman bilgisayarı

Sağol arkadaşım.

Aynen öyle... Çok güzel söyledin. Dediklerinin hepsine katılıyorum. Bu başlıkta asıl can sıkıcı olan bu sansür olayının dinciler üzerine yıkılmak istenmesi. Sanki Telekom kafasına göre RD sitesini kapatmış gibi. Halbuki HY, RD sitesini mahkeme kararıyla kapattırdı. O mahkeme laiklerin yaptığı anayasaya ve kanunlara göre HY'yi haklı buldu. Youtube sitesini de Pakistan'da olduğu gibi Muhammed'e olan hakaret videolarından dolayı değil (çünkü Pakistan o yüzden kapatmıştı), Atatürk'e olan hakaret videolarından kapattılar. Bizim ülkede Atatürk, Pakistan'ın Muhammed'i gibi aynı. Aynı yobazlık ve

Koca Youtube Atatürk'e hakaret eden videolar yüzünden kapatıldı. Bunu da unutmayalım.

Ben bir kere bu haberin ne kadar doğru olduğunu bilemem. İftira olabilir. Madem Ergenekon mevzunda o kadar "şüpheci" olabiliyorsun, AKP karşıtı haberlerde ne diye herşeye inanıyorsun? İkincisi, eğer doğruysa bile bu Zapsu kendi aklınca Amerika'nın Türkiye politikası üzerinde büyük bir etkinliği olduğunu falan sanıyor olabilir. Ve aklınca böyle bir lafla Amerika'ya "aman darbe yaptırmayın, Tayyip'i yoketmeyin" falan demiş olabilir. Ben şahsen Amerika'nın öyle güçleri olduğunu sanmıyorum. Yani bu herif öyle dediyse bile karşı taraf bakıp "ya bu ne diyor" demiş olabilir. Bu ülke eğer adam gibi

Islak imza da mı hezeyan? Ya da "kamuoyu yönlendirme planı" mı hezeyan? Her taraftan fışkıran mühimmat da mı hezeyan? Koç Müzesinden çıkan patlayıcı da mı hezeyan? Ve bunlar ilk defa mı oluyor? 28 şubat da mı, Ali Kalkancılar, karargahtan atılan manşetler, gazeteci andıçlamalar da mı hezeyan? Darbe Günlükleri de mi hezeyan? 27 nisan muhtırası da mı hezeyan? 367 ve Şemdinli rezaletleri de mi hezeyan? Artık mızrak çuvala sığmaz oldu. Bu millet artık akıllanıyor. "Karnını kaşıyan adam" artık bu ülkeyi yönetecek. Buna alışın.

Ahmet Altan'a hayranım. Mehmety Altan'a daha da hayranım Memleketimizin en aydın iki insanı. Helal olsun bu gibi insanlara. Çetin Altan ne akıllı bilgili entelektüel demokrat VE CESUR iki evlat yetiştirmiş. Taraf Gazetesi'nden Yasemin Çongar'la Ahmet Altan TV'de bir programa çıkmışlardı. Çengiz Çandar ve Hasan Cemal'in. Orda program biterken Yasemin Çongar okurlardan gelen destekten bahsediyordu. En son birşey söyledi ki gözlerim doldu. Diyor ki bu kızcağız vardıya hani dağın başında üstünü havan topu mu düştü nolduysa parçalanmıştıya. Köyün muhtarı polisi onu bunu değil, ilk iş Taraf'ı ara

Solcu olup da Ergenekoncu takılan bir de sen vardın. Unutmayalım.

Taraf'ı eleştirmiyorsun. Sen Taraf'ı açıkça hain ve düşman görüyorsun. Ulusalcı olduğun için tabiki. Çünkü başka kimsenin Taraf'la derdi yok. Taraf'a "paçavra" diyenlere bir bak bu forumda. Hepsi ulusalcı. Solcuların çoğu bu Ergenekon mevzunda doğru taraf tutup o kadar da beyinsiz olmadıklarını gösteriyorlar. Ama sen hem komunist hem Ergenekoncu olarak iki dalda da kaybetmeyi başarıyorsun.

Ergenekoncunun önde gidenisin Ergenekon davası iftira, laikçilere komplo, gömülü muhimmatı polis gömdü, bütün belgeler sahte, TSK melek, Ergenekoncular iftiraya uğramış mağdurlar falan.. İnandığın bunlar. Ulusalcılarla aynı ağızdan Taraf'a Ahmet Altan'a bok atmalar falan...

Yakupcuğum. Sana inat AKP'ye oy atacam. In your face!! DURMAK YOK YOLA DEVAM!!!!

Faithnomore'yi ben daha çözemedim. Hem Ergenekoncu hem komunist. Nasıl bir tiptir. Heralde İP'li falan. %0.5 oy alan partinin adamınla ne atışacan boşver bırak oynasın kendine Ütopyacı marjinal şapşallar bunlar

Hain mevzusu ayrı... Burda bir üslup bozukluğu var. Düşmanca bir tavır var. Halbuki bu "hain" lafına maruz kalanlar olarak biz saldırganca birşey yapmadık bu şahıslara karşı. Bunlar büyük ihtimalle kutsallarına küfredildiği için böyle heyecanlandılar... Müslümanlar gibi tepki veriyorlar. Kızıp, bağırıyorlar. Bir de aynı Müslümanlar gibi kendi salihliklerinden %100 eminler. Ahlaken bir üstünlük duygusuyla bize "ahlaksız", "sapıklar", "hainler" diye bağırıyorlar. Müslümanların "kafirler" deyip, saldırıp, kendisinin Allah tarafından daha sevildiğini hissetmesi gibi bir duyguyla yaptıklarına in

Ne kadar küçük bir dünyan var...

Atatürk'ü sever mi bilmem ama anketlere göre yuzde 70 türban yasağına karşı... Tarhan Erdem'in sitesine bakmak lazım.... Hem hatırladığıma göre Atatürk'ü sevmekten değil Atatürkçü olmaktan bahsediyorduk... İkisi her zaman aynı şey olmayabilir.