thecrow

Elbette ben de yapıcı olmaktan yanayım. Ama 30-40 kişiyi geçmeyen bir katılımla namaz kılınan bir cami bence işlevini yitirmiştir zaten. Aksine farklı bir işlev kazanma yönünde ilerlemektedir. Hemen 2 dakika mesafedeki bir başka camide de namazını kılabilir müslüman vatandaş. Boş yere arazi işgal etmesine lüzum yok. Ben burada yıkıcı bir yaklaşım göremiyorum.

Sayın hallaç, "ihtiyaç fazlası" dediğim yeri görmediniz sanırım. İstanbul bir metropol olmasına rağmen ihtiyacından çok daha fazla cami barındırıyor. Diğer yandan Rize gibi cami rekortmeni şehirlerimizde hemen hemen sokak başına bir cami düşüyor. İhtiyaç fazlası camilerin belirlenip, yıkılıp, yerine kütüphane ya da sosyal etkinliklerin organize edildiği kültür evleri, sanat atölyeleri açılmasını daha doğru buluyorum. Böylece üretim döngüsüne hiç bir katkısı bulunmayan fazladan imamların maaşından kesinti yaparak muazzam bir tasarruf da sağlanacağını düşünüyorum.

Klasik müzik sevmeyen var mı ki? Bir defasında bir köy kahvehanesinde, kahvehaneyi işleten adam tv kanallarını zaplarken TRT yi açtığında, masalardan birinde oturan bir adamın "Yahu Yavuz değiştirme de biraz kafa dinleyelim" dediğini duymuştum. Klasik eserler bence beğeni sınırlarını aşıp hemen hemen tüm insanlara hitap edebildiği için klasik olabilmiştir.

Bir bakterinin 3.5 milyar yıldır değişip değişmediği neye dayanılarak söyleniyor tam anlayamadım. Bakterinin fosilini mi bulmuşlar?

Hadi ya başkaları da mı ata biniyormuş?

Eleme mantığı çeşitlilikle neden çelişsin? Şunu düşün. A özelliğini x geni taşısın. B özelliğini y geni taşısın. Bir hayvan popülasyonu x ve y genlerini karışık bir biçimde taşıyorlar. Bu iki popülasyonun arasına bir engel koyuyorsun. Ya da bunlar birbirinden uzak iki bölgeye göç ediyorlar. Yeni yerleşim merkezlerindeki şartlar farklı özellikler gerektiriyor. Z bölgesine yerleşen hayvanların A özelliklerini etkin bir biçimde kullanabilmesi lazım. X geninin baskın olduğu bireyler A özelliğini etkin bir biçimde kullanacaklardır. Geri kalanlar yavaş yavaş yok olacaklardır. Sürünün geri kalan kısm

Aslında belirsiz değildir. Sanatla ya da programlama ile yakından ya da uzaktan alakası yoktur. Sonuçlardan çıkardığımız gözlemlere göre amaçlar uyduramayız. O tohum nereye kadar yayılırsa bitkinin yaşam alanı o kadardır. Yayılmazsa da yok olur gider. O bitkiden milyonlarca yıl sonra yaşayan ve o bitkinin varlığından dahi haberi olmayan bir insan da hayatını sürdürebilmiş olanlara bakarak senaryolar yazar çizer.

Atın sırtında Türk'üm, ateşin başında Çingene... Öküzün boynuzları ucunda İspanyol, bir kadının kucağında Fransız... Çay içerken İngiliz'im, iş başında Alman. Ucuza çalışırken Çinli, işgale direnirken Arap, açlıktan ölürken Afrikalıyım. İnsan olmak güzeldir.

Arkadaşım avlanılan hayvan kendini koruma mekanizmasını geliştiriyor elbette. Bir milyon yıl öncesinden de kesinlikle farklı. Hala yem olmasının sebebi gelişecek biçimde evrimleşememesi değil. Avcı da eğer avladığı hayvan kadar hızlı koşmazsa elenir. Geyik (sembolik anlamda söylemiş olayım kimse müdahale etmesin) hızlandıkça çıtayı yükseltiyor aslanı da daha iyi bir avcı olmak zorunda bırakıyor. Anlayabildin mi?

Şu komandoları biraz daha açsak?

Komünizm dünyayı ne hale getirdi sayın osiris?

Osiris arkadaşım ikisi arasındaki farkı silahlı mücadeleye başvurma sebeplerini gözden geçirerek ölçebilirsin.

Ben yine anlamadım. Hem dikenli hale gelip hem nasıl yüzeyini genişletiyor bu bitkiler? Belki de ben sormak istediğimi doğru düzgün soramıyorum. Şöyle anlatmaya çalışayım: Her iki bitki de 10 kg ağırlığında olsun. Elimizde de bir sürü 10x10 cm lik bantlar olsun. Ben birinci bitkiyi bunlarla kaplamaya başlasam, siz de ikinci bitkiyi. Her ikimiz de birim zamanda en fazla bir bant yapıştırıyorsak hangi bitkinin bant ile kaplanması önce biter?

1. Başörtüsü Türkiye için dönemsel bir sorundur. Eğer gerilim unsuru olarak rol oynuyorsa koşullara bağlı olarak bir takım kısıtlama ya da özgürlükler masaya yatırılabilir. 2. İbadethaneleri ibadethanelere dönüştürürdüm. Örgütevleri, beyin yıkama enstitüleri olmaktan çıkarır, ibadet ihtiyacını karşılayacak biçime sokardım. Ama açıkçası bir cami fazlalığı görüyorum ülkede. İhtiyaç fazlası camileri gözümü kırpmadan yıktırırdım. Tarihi nitelikte olanları ise ibadete kapatır, restore eder müze haline getirirdim. 3. Zorunlu din derslerini kaldırırdım. Ortaokulları 4 senelik yapardım. Birinci sı

Hacı söylediğini tam olarak anlamadım. Çöl bitkileri sulak coğrafyalardaki bitkilere göre yüzey/hacim kıyaslamasında ne durumdadır tam olarak? Hayvanlarda tam tersini düşünmek mümkün. Ama hayvanlar bitkilere göre daha fazla miktarda ısı üretirler ve yüzey/hacim oranının artması ısı transferini kolaylaştırır. Bitkilerde ise böyle bir sorun yok. Amaç tamamen su kaybını minimuma indirmek. Bitkilerde su kaybı sadece yapraklardan mı gerçekleşir bilmiyorum ama gözlemlediğim kadarıyla çöl bitkilerinde yüzey artırmaya dönük bir evrimsel eğilim yok. Tam tersine kaktüslere bakacak olursak sosis gibi g

Ben de tek geçtim zaten.

Di

İnsanların inançlarına, inançları için kendilerine yaptıkları her türlü acımasızlığa saygı gösterebilirim. Ama Zerem nickli kullanıcının sarfettiği sözlerin ortaya koyduğu üzere, kişinin sınırlarını aşıp toplumsallaşmış bir inanç insaniyete dair ne varsa yok ediyor. Burada düşüncelerimi açıklamaya çalışmayacağım ama sayın Zerem bilmelisiniz ki sizin kafa yapınızdaki insanlardan tiksiniyorum. Ölümüne hiç üzülmeyeceğim türden canlılarsınız. Varlığınızdan dahi rahatsız oluyorum. Bu konuda yalnız olmadığımı da çok iyi biliyorum. Peki insanlar tarafından böyle tanınmak ve bilinmek sizi hiç rahats

Power sadece o siteye girmene gerek yok. Linkini verdiğim site primatoloji konusunda güncel haberlere ulaşabileceğin bir blog esasen. Bunun dışında internette primatoloji ile ilgili sayısız kaynak bulabilirsin.

Sorun olmaması lazım. Ben şu an girebiliyorum. evet bu bir şaka değil gerçektende bunlara inanan birisi bunları söylüyor. Ve bunları söyleten dinin ismi islam... Sadece islam değil bütün dinler böyle malesef. Türkiye'deki yaratılışçılar argümanlarının tamamına yakınını ICR gibi hıristiyan kuruluşlarından almaktadır. Ve sizi temin ederim türban, çarşaf, sarık, cübbe gibi parametreleri yok saydığınızda israil haklı dünyanın en muhafazakar halklarından biridir. Ben bir dinin bir diğerinden iyi ya da kötü tarafı olduğunu düşünmüyorum.

Bunları ayın ikiye bölündüğüne, denizin yarıldığına, yeryüzünün sularla kaplandığına ve insan soyunun kardeşler arası cinsel münasebet ile meydana geldiğine inanan biri mi söylüyor? HAHHHAHAHHHHHAHHHAHHAHAHAAAAAAAAAAA...

antiyobaz arkadaşım kusura bakma gözümden kaçmış. Ben cevabımı yazmaya başladığım sırada senin iletin orada yoktu. Sanırım ben yazımı bitirene kadar yazmışsın. Üzerine alınman gereken bir şey yok. Aksine benim söylemek istediklerimi benden evvel söylemişsin. Teşekkür ederim.

http://primatology.net/ İlgilenen arkadaşlar için bir blog sayfası buldum. Biyoloji bilmi sadece insanın evrimini incelemez. Bütün canlıların evrimini gerekli konu başlıkları altında inceler. Forumda insan evrimine ağırlık verilmesinin sebebi dinlerin aksi bir iddiada bulunuyor olması zannediyorum. Başlığı açan arkadaş da böyle bir refleks göstererek konuyu bilim forumuna değil ateizm ve dinler forumuna açmış. Merak etmeyin maymunların da evrimi bir yerlerde birileri tarafından inceleniyor ve ufkumuzu açacak pek çok gelişme kaydediliyor.

Araştırmaya gerek yoktu oysa ki. Dikenler bitkinin başka uzuvlarından evrimleşmiştir. Daha çok sıcak iklimde ve kurak bölgelerde yaşayan bitkilerde görülür. Amaç su kaybını minimuma indirecek biçimde terleme yüzeyini daraltmaktır. Şimdi klasik bir yaratılışçı bakış açısı olarak "yaprağın yüzeyini daraltmak bitkinin aklına nerden geldi?" sorusu gelecektir. Ona da cevap vereyim peşin peşin. Bitkinin aklına gelen bir şey yok. Yaprak hacmi geniş olan bitkiler su kaybından kuruyup yok oluyor, yaprak hacmini daraltıp dikene benzemiş olanlar ise hayatta kalıp özelliklerini sonraki nesle aktarıyor

Sayın Calinos sizin gayretleriniz gayet iyi sonuç veriyor anlaşılan. Sizin ağaca çıkmanıza gerek yok bence...