Rexino

Evet, bir üçüncü konu da imla. Ben yabancıyım ama türkçeyi doğru-düzgün kullanmak için elimden geleni yapıyorum. Hatamız çoktur muhtemelen ama en azından "nokta-büyük harf" konusunu esgeçmiyoruz. - Yeni cümleye başlarken büyük harfle başlayın. - Cümle bittiğinde nokta ile bitirin. - Nokta ile başlayacağınız bir sonraki cümle arasında bir "space" boşluk bırakın. - "Sen de" ile "sende" arasında fark vardır. Evet, çok basit aslında, sadece şunları uygulayarak bile başlıklarımızı temiz tutabiliriz. Gelelim ırkçılara... Evet, başlık altında adamın birisi "kürtleri yok etmek gerek" bi

Güzelim, sana bir ara dokunmuştuk, oradan yara kapmışsın herhalde... Hatırlıyorum lay-lay-laylı "aptes" alma girişiminin AteistCafe'ye yansıdığı iletini... Ama şahsi alma sen de, eleştiri olarak al ve hazmetmeyi dene. Ne alakası "ağa babalık"la? Şurda öneri yapıyoruz, yani senin deyiminle "konumuzu açıp iletimizi yazıyoruz". Çelişkili yazma bari. Her kesin özgürce konuşması da ne? Diyorum ki, seviyenin olmadığı yerde özgürlük o-la-maz! Şunu sindirmeye çalış önce. İkinci forumdan atacağım şahıs da sensin, tekrar söylüyorum şahsi alma. Ama öyle bir yetkim yok zaten, rahat ol. :-)

Kosovalı, Sana karşı şahsi bir kinimin olduğunu düşünüyorsun ama yanılıyorsun. Bunu böyle bil. Birincisi, şahsi görüşümü sorarsan - sormaya da bilirsin -, TavanArası diye bir yer gereksiz. Fakat adminler daha en baştan "hiç bir başlığı silmeyeceğiz" diye misyon edinmişler, kendi tercihleridir, "görünen çöplük" oluşturmuşlar. Bunun için chat penceresi açarsın AteistCafede, bunu iğnelersin oraya sabit kalır, kim ne kusacaksa gider oraya kusar. Adamın teki, "ateistler aptaldır" demek için başlık açıyor, sen akıl sağlığımı koru yarabbim. :-) Pragmatik olun lan biraz. İkincisi, eğitim şart ta

Oğuz, Mantik ile konuşmuştuk bunu, daha doğrusu ona sormuştum, bilgilendirmişti. Görev paylaşımı bu tür bir formatta mümkün değil. Mod sayısını arttırmakla ile bir şey yapılamaz.

Selam, Burada küçük bir hata var; "haydi siz de benim gibi yazın bakalım on sure" demiyor, "haydi sizde benim yazdığım on sure gibi bir şeyler yazın" diyor. Dikkat edersen "o" zamiri Kurandaki ayetlere yönelmiş. Bunun bir şey gösterip göstermeyeceğine aşağıda değineceğim. Dikkat edersen böyle değil. 2/24- Yok yapamadıysanız ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. Zaten yapılamayacağı çok açık ki, zaten Allah da bunu biliyor. Ludwig bu konuda güzel bir analiz yaptı başlık altında, onu da yanıtlayaca

Altermann, Ben aslında pek çakmıyorum bu devlet-toplum-birey ilişkisi konularından... Toplum felsefesi üzerine de pek fazla okumam yok. Velev ki, türban kadının erkekten daha değersiz olduğunun bir göstergesi olsun. Aslında böyle değil, bu bir değer yargısıdır ve doğruluğunun tayini bence mümkün değil. Diyelim ki öyle. Şimdi sana soruyorum, bir insanın - örneğimizde kadının - kendi hayatını mahvetme özgürlüğünü, - madem bu kadar özgürlükçüyüz, devlet elinden niye alıyor? Yani bu müdahaleyi nasıl haklı çıkarabiliriz? Bence her insanın hayatını istediği şekilde mahvetme özgürlüğü olmalı, o

Zecal, Sen benim dediğimi anlamadın; her ayet için nesnel - her okurun kabul etmek zorunda olduğu, aksi takdirde bizi okurun yanlış anladığı sonucuna varmaya zorlayan - "anlam" sözkonusu mu? Ahmetin anladığı mı doğru, Mehmetin anladığı mı? Buna nasıl kararverebiliriz?

Counter maçı yapalım, team olarak, frag değil... Dindar - dinsizler olarak... Tabii terörist tarafın kim olacağı gibi sembolik bir tartışma çıkacak ama bunu burada halledin. :-) Hadi birisi kursun, IP versin... :-)

Zecal, "Ayetlerin anlamı" dediğin şey ne? Bunun nesnel bir ölçümü var mı? "Her kesin anlaması gereken anlam" biraz totolojik oldu ama böyle bir şey var mı? Varsa, bir ayeti örnek olarak kullanıp gösterirsen, memnun olurum.

İtirazlardan birisi şu: başlık bulandıran, seviyesiz üyeler nasıl belirlenecek? İlk önce şunu belirterek başlayalım: seviyesiz üyeler diyorum, seviyesiz insanlar demiyorum. Saniyen burada bahis konusu olan seviye ile günlük hayatta kullandığımız seviye aynı değil. Salisen seviyesiz üyelerin belirlenmesi için çok da öyle oybirliğine ya da objektiflik arayışına gerek yok; biliyoruz zaten başlık bulandıran, kişisel tartışma peşinde koşanların kimler olduğunu... Dolayısıyla bu mesele çok deşilmeden admin arkadaşlara havale edilebilir. İkinci bir şey küfür konusu. Küfür nedir, ne değildir?

Gereksiz iletiler silinmeli efendim. Hazır konu açılmışken, bir iletinin silinmesi için gerekli ve yeterli koşullar yeniden incelemeye alınmalı. Küfür ve de konu ile ilgisizlik gerekli koşullardır, kabul. Yani bir ileti küfür içerdiği ya da konu ile ilgisiz olduğu takdirde silinebilir. Fakat bunlar yeterli koşullar mıdır, işte bu şüpheli. Çünkü bir şeyi biliyoruz ki, - ya da bazılarımız biliyor, seviyenin olmadığı yerde özgür düşünceden bahsetmek "özgürlük" kavramının ne anlama gelmediğini bilmek ile aynı şeydir. Bir çok başlık altında şakalar yapılıyor, şahsi atışmalar sözkonusu, başlıkla ilg

Birisi eğer "görmediğime inanmam" diyorsa, buradaki "görmek" ile günlük dilde kullandığımız "görmek" fiilinden farklı şeyler kastedildiğini anlamak zor olmasa gerek; ilk kullanımdaki "görmek" ile, minimal seviyede sübjektif sınama edimine göndermede bulunuluyor, tam tersine ikincisinde ise tek bir algı ve bilavasıta o algıdan edinilen veri sözkonusu. Saniyen, "görmek" fiili felsefi anlamda başka bir çok anlama gelebilir, daha doğrusu daha bir çok anlamda kullanılabilir. Şimdi dediğim şu ki, birisi eğer "görmediğime inanmam" diyorsa, ona "senin aklın gözüne" inmiş demek, olsa olsa edebi ince

Evet ya, o bünye bu kadar hezeyana, zırvaya nasıl dayanıyor anlamış değilim doğrusu... Can sağlığı dileyelim en iyisi. Şunu da ekleyelim, tam olsun:

Öyle yapılıyor zaten kodoman, elektroşok uygulanıyor genelde.

Şu soykırımcılık başlığından daha çok malzeme çıkacak, takip edin... Aklıevvelin teki öneri yapıyor: Daha sonra bunu matah bir şey sanan akıllı da aynen şunu savuruyor: Tabi olayı ciddiye alan, daha akılcı bir çözüm getiren de var: Kusura bakma ama nikin de .ok gibi...

"Bilim ve Şarlatanlık", Hüseyin Batuhan Bu kitapta bunun gibi bir çok iddianın yanıtını okuyabilirsiniz. Bir alıntı yapalım: "... size "inanılmaz" matematiksel buluşlarından bir örnek verebilirim: Piramidin yüksekliğini 10 üzeri 9 ile çarptığınızda yerle güneş arasındaki mesafe elde ediyormuşsunuz! Demek piramidi inşa eden Nuh Peygamber mi, her kimse, yerle güneş arasındaki mesafeyi biliyormuş ki, piramidin yüksekliğini ona göre hesaplamış!..." "Smyth'in bu bu matematiksel "el çabukluklarını" nasıl becerdiğini mi merak ediyorsunuz? Piramidin yüksekliği ile Dünya-Güneş mesafesi arasındaki

Hahaha... Saatlerce güldüm. :-)))

O dediğin şeyi ayırt etmediğimi de nereden çıkarıyorsun ki?! "Anlamış değilim" ifadesi ona vurgu yapıyor. Gelelim, araştırmaya... Evet, bir çok dinleyen, seven ile karşılaştım, kendim de dinlemeye çalıştım. Dinleyen çoğunluğa sordum; "anlıyormusun söylenileni, ne diyor böğürürken bu insan evladı" diye, ya önceden lyricleri ezberleyip öyle cevap vermesi ile, ya da "bu müzikte ruh var abi" diye kaytarması ile karşılaştım. Zaten lyricleri ezberlediğin zaman bile o böğürtüden fazla bir şey anlayamıyorsun. Tabii ki, lafım Evanscence ve saire gibi böğürmeyenler sınıfına değil, böğürenler sınıfına

Sonuçta gençlik çağında özeniyorsunuz bunlara... :-) Onu vurguladım. :-)

Bu arada insanoğlunun o ve ona benzer şarkıları nasıl dinlediğini anlamış değilim. Özenti gençlik... :-))) Kulak zarlarım dağılıyor benim, "dan-dan-dan-böööö!"... :-) İngilizce filmleri altyazısız anlıyorum ama bunun sözlerinden de bir şey anlamıyorum. Zaten millet anlamak için de dinlemiyor, "ruh var, zart var, zurt var", hadi oradan. :-)

Victoria Harrison - In the same year, she sang alongside Dani Filth in Cradle of Filth's recording of "Temptation" (a cover of Heaven 17) for the album Thornography. She was also in the music video for the song alongside the band. Deniyor ki, aynı yılda, kendisi Dani Filth ile Cradle of Filth'in Thornography albümünün içerdiği Temptation şarkısı için çalışma yapmış. Ayrıca şarkının klibinde de grup ile birlikte oynamış.

drys, Bunlar zaten benim Berkeley değerlendirmelerim, başkası farklı tür yorumalayabilir. Ama bu, Berkeleyci olduğum anlamına gelmiyor. Senin itirazların yetersiz, felsefi açıdan değersizler. Berkeley uslamlamalarının bir çok problemi var. Fakat ben uzatmak istemiyorum. Bye-bye

Maddi ortamın değil! Okuduğunu anlamıyormusun?! "Varlık alanında süreklilik, ideaların insanlar dışında yüce bir varlığın zihninde var olduğunu öne sürmekle sağlanabilir." Bu sürekliliği sağlamak için gerekli bir müdahale, bir sonuç... Şöyle: Demek ki, böyledir. Peki o zaman nasıl olacak? Hah, buldum işte, böyle olmalı ki, şöyle olsun. Yani zorunlu bir varsayım. Bu noktaya ise Berkeleyci uslamlamalar ile gelinir. Yetersizlikleri de var. Not: Hayır, bunlar benim fikirlerim değil. Her dile getirdiğimin benim fikrim olması gerekmez.

İdeaların sürekliliğini nasıl ayarlıyorsun o zaman? "Benim deneyimleme yetim elimden alındığında, her şey yok olur" mu diyorsun? Benim yaptığım Berkeleyci savunmaydı, sana yönelik de değildi, genel olarak ontolojik (varlıksal) sürekliliğin sağlanması yollarından biri idi. Feynman'ın itirazına bak bir daha...