Allaha inandığım zamanlarda onu, orta yaşlı bir erkeğe benzetirdim. Uzun, dalgalı, koyu kahverengi saçları vardı; kafasında da yukarı doğru genişleyen, yeşil, püskülsüz bir fes. Gözleri ve kaşları siyahtı. Cildi esmer ve karizmatikti. Üzerinde yeşil renkte bir cübbesi vardı. Bel altı, arka plandaki karanlık uzaya karışırdı. Görüntüyü oluşturan renklerin tümü ise koyu tonda idi. Allahı epey ürkünç bulurdum... E naparsın, doğduğumuzdan beri o günah, bu günah; tanımadığım etmediğim allahı, "en çok sevdiğim" olarak kabullenmek zorundaydım. Kendimi kandıramazdım da, haliyle başına geleceklerden, ce