Jump to content

drekinci

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    4.828
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne drekinci kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Sevgili anibal.

    Mesele algılarımızın yanılması değil ki. ister matematikle ister ölçüm aygıtlarıyla olsun mesele ölçüp biçerek akıl ve mantık kullanarak gerçeğe daha çok yaklaşmaktır. Yanılgılarımızı esas alarak bir yere varamayız. Her türlü ölçüm son çözümlemede insan için, insan bilinci içindir. Zaten yanılgılardan kurtulmak için ölçümler yapar, matematik ve mantık kullanırız.

    Kişiden bağımsız ölçüm ne demektir? Böyle bir şey mümkün mü? Algıdan anladığın yalnızca 5 duyu mu? Aklı, mantığı ve bilinci nereye koymak gerek. Kişiden bağımsız duyular, akıl, mantık ve matematik mümkün mü?

    En iyisi sen ayık kafa ile bu konuyu biraz daha düşün!

  2. Sevgili anibal.

    Ayık kafa ile sarhoş kafa arasındaki farkı çok iyi biliyorum. Beni en çok sarhoş kafam  yanıltmıştır.

    Sarhoş kafa ile yaptığın iletiyi daha çok sevdim.

    "Basit, bilinen algısal olgular realite değil ise. ya algılarımız yanılıyor veya bilim yanılıyor demektir. 

    Algılarımıza hitap etmeyen şeyler hakkında ne söylersek palavradan öte gitmez. Evet algılarımızın da bir sınırı vardır ama. sahip olduğumuz .bilimsel ve teknolojik imkanlar ile bunları algı sınırlarımıza sokmak zorunluluğu vardır. Olgıları bu sınırlar dahiline aldığımız oranda gerçeğe daha çok yaklaşırız.  Algı sınırlarımıza sokmadan, deney, gözlem ve ölçüm yapamadan ileri süreceğimiz her şey hayal mahsulü, palavra veya en hafif deyimi ile teoriden öte gitmez. Teori ilerde deney ,gözlem ve ölçüm kapsamına alınabildikca bilimsel bir sonuca ulaşılır. Teori ya yanlışlanır. ya eksik bulunur veya doğrulanır.,

    Asimo ile canlı davranışlarına büyük oranda yaklaşabiliriz. Ancak Asimo veya ondan daha ileri bir yazılıma sahip robota canlık dersek en azından kendimizi aldatırız.

    Bırak Asimoyu eski yunan dönemine televizyon ile gidebilseydik. Tanrı Zeus'un papucu dama atılırdı.

     

  3. Taksonominin en temel konusu ben ve benim dışımdakilerdir. Ben neyim? Benim dışımdakiler. dünya ve evren nedir? vs.

    Sevgili hacı. Ben hala bıraktığın yerde otluyorum. Otladığım çayırın hepsine ot demiyorum. Hepsi de bitkidir demiyorum.

    Binbir çeşit bitki, binbir çeşit ot var. sarımsak var, soğan var, prasa var enginar var, biber var patlıcan var vs. Bunların ayrımını yapmazsam, bilincim körelir. Hangi otu daha fazla sevdiğimi, hangi otun hangi özellikleri olduğunu sana nasıl anlatabilirim. 

    Üstelik bu ayrımları, bu sınıflandırmaları biz yapmamışız. Doğada evrimsel süreçlerde oluşmuş. Bize de tanımlamak ve isimlendirmek kalmış.

    Bu tanımlamalar ve isimlendirmeler de farklılıklar göstermektedir. Nasıl ki izolasyonlar farklı türlerin ortaya çıkışlarında etkenlerden biri ise, aynı şekilde tanımlamalar ve isimlendirmeler de izole topluluklarda farlılıklar gösterir. Obje aynı olmasına karşın her dilde farklı isimlendirmeler ve tanımlamalar vardır.

    Canlılığın başlangıç moleküllerinden başlayarak canlı cansız ayrımını yapmaya çalışırsak. Molekülün organik veya inorganik olduğunu tanımlamakta zorlukla karşılaşabiliriz. Örneğin proteinler, yağlar, aminoasitler kovalent bağları olan her element  canlı maddeler midir?

    Bunlar canlı değil fakat canlılığın temel yapı taşlarıdır. Tek başlarına cansız maddelerdir. 

    Şimdi ben kalkıp yağlara canlı dersem. Suya canlı dersem. DNA ya RNA ya canlı dersem canlı/cansız ayrımında açmaza düşerim. Her şey canlıdır, hidrojen canlıdır. karbon canlıdır. azot canlıdır kimyasal tepkimelere giren her element, fizik yasaları uyarınca davranan her her madde canlıdır, evren canlıdır. ve hatta evren bilinçli canlıdır demeye kadar işi götürürsem. Canlılığın da içine ederim cansızlığın da.

  4. Evrene canlı. insana evren diyebilirsiniz.

    Ben (canlı / cansız) sınıflandırılmasına da karşıyım da diyebilirsiniz.

    Her madde  fizik yasaları uyarınca davranıyor o halde her madde canlıdır. da diyebilirsiniz.

    Canlıların davranışlarını belirleyen, biyolojik ve veya psikolojik yasalar da sonuçta fizik yasalarına uymak zorundadır da diyebilirsiniz.

    o zaman at izi ile it izi birbirine karışmaz mı?

  5. Evren madde ve enerjiden ibarettir.  Madde sürekli devinim halindedir. 

    Her oluşum; son değerlendirmede bu iki şeye indirgenebilir.

    Bilinç bir bakıma farklılıkların farkına varmaktır. Farklılıkları sınıflandırabilmek, isimlendirebilmek, anlamlandırabilmektir. Her şeyi madde ve hareketine ve de enerjiye bağlarsanız. Bu iki olguya indirgerseniz.

    O zaman da bütün kavramlar birbirine karışır. Bir bilinç, diğerine hiçbir şekilde meramını anlatamaz. Hatta bilinç denilen şey bile ortaya çıkamaz.

    Canlı cansız kavramları birbirine karışır. Elementlerin özgün davranışlarını canlılık kategorisine sokabilir. bilinçli davranıyor diyebilirsiniz.

    İlkellik ve gelişkinlik kavramları birbirine karışır. İlerilik ve gerilik kavramları birbirine karışır.

    Parça ve bütün birbirine karışır.

    Evren ve insan birbirine karışır.

    Evren canlıdır. 

    Biz evreniz.

    gibi sonuçlara ulaşabilirsiniz. Bu sonuç çok akıllı ve bilinçli çıkarsama mıdır? Bilimsel bir çıkarsama mıdır?

  6. evrimin yönü yoktur arkadaşım. evrimde değişim, tesadüfi mutasyonların doğal seleksiyon yolu ile seçilmesiyle olur. bunun dışında birşeyler iddia etmek bilimsellik değil saçmalamak olur.

    Al bir şablocu daha.

    Evrim mekanizmalarına itiraz eden kim?

    Evrim mekanizmalarındaki doğal seçilim, ondan beklediğimiz ve sadece onun yerine getirebileceği açıklayıcı rolü yerine getirebilecekse ilerlemeci olması temelden gereklidir. Evrim sadece şans eseri ilerlemeci değil, derin, tutucu ve gerekli bir şekilde ilerlemecidir.

  7. Yorumlarımı aptal bulanların kendisi aptaldır. Bu güne kadar birinden bir şey öğrendiğini ifade ettiğine rastlamadım.

    Evrimin yönü başlığını Prof Dr Ali Demirsoy'un makalesini dayanak yaparak açmıştım. Açık seçik evrimin yönünü belirttiği halde öğrenmeye niyetin olmadığı için, tavanarasına postaladın. 10 sayfa dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım. Ama nerdeeee.

    Sendeki kafa şablocu. Bilimsel bir tartışmayı sürdürecek düzeyde değil. Doğru zannettiğin her bilgine karşı çıkanları kolaylıkla suçlayıp hakaret ediyorsun.

    Hemen alelacele bir yanıt yetiştireceğine, Richard Dawkins'in bahsettiğim başlıklarını okusaydın. İstersen Ali hocanın makalesi gibi, onu da buraya taşıyayım. Ama burada tartışmayacağımı söyledim.

  8. Yorumlarımı aptal bulanların kendisi aptaldır. Bu güne kadar birinden bir şey öğrendiğini ifade ettiğine rastlamadım.

    Evrimin yönü başlığını Prof Dr Ali Demirsoy'un makalesini dayanak yaparak açmıştım. Açık seçik evrimin yönünü belirttiği halde öğrenmeye niyetin olmadığı için, tavanarasına postaladın. 10 sayfa dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım. Ama nerdeeee.

    Sendeki kafa şablocu. Bilimsel bir tartışmayı sürdürecek düzeyde değil. Doğru zannettiğin her bilgine karşı çıkanları kolaylıkla suçlayıp hakaret ediyorsun.

    Hemen alelacele bir yanıt yetiştireceğine, Richard Dawkins'in bahsettiğim başlıklarını okusaydın. İstersen Ali hocanın makalesi gibi, onu da buraya taşıyayım. Ama burada tartışmayacağımı söyledim.

  9. Evrimin yönü başlığını, tavanarasına değil de ateistcafeye taşısaydın, tartışmaya devam ederdim.

    Eskiden beri bunu hep yaparsın. Sıkıştığın zaman tartıştığın başlığı terk edip aynı konuda bir başka başlık açarsın. Veya kaynak istersin. Buna sıklıkla şahidim. Biliminsanlarının genel olarak bilgi birikimleri mevcuttur. Her öğrendiği bilginin kaynağını bulmak zorunluluğu yoktur.

    Evrimin yönü tartışmasını bilimsel bulmuyorsan. Bu başlığı da bilimforumunda açmaman gerekirdi. Tabi hatanı anlayıp hemen ateistcafeye taşımışsın. Yine hata yapmışsın. Ya bu başlığı da tavanarasına postalaman gerekir veya Bilimforumunda bulunmasının bilime aykırı bir tarafı yoktur.

    Evrimin yönü 19. yüzyıldan beri biyologlar arasında sürekli tartışılmıştır. Halen günümüzde Evrimin ilerlemeci olmasını savunan (Ali Demirsoy, Richard Dawkins gibi) çok saygın biyologlar olduğu gibi. Evrimin kaotik ve rastgele olduğunu savunanlar da vardır. Richard Dawkins Bir Şeytanın Papazı kitabında "Bilgi meydan okuması" ve "insan şovenizmi ve Evrimsel ilerleme" başlıklarında konuyu güzelce ele almıştır.

    Bilmemek ayıp değil. Öğrenmemek veya bildiğini zannetmek ayıptır.

  10. Evrimde organ kaybetme diye bir şey yok. Genomda gözü oluşturacak genler muhafaza edilir, ancak bu fenotipe geçmez. Çünkü yeni ortamda göze ihtiyaç yoktur. Göze ihtiyaç duyacağı bir ortama geçerse, kısa zamanda gözlerine yine kavuşabilir veya kavuşamaz. Gözü olma, gözü olmamaktan daha ileridir. Gözün oluşumu, gözün oluşmadığı dönemlerden sonra gelir. Önce göz diye bir şey yoktur. Sonra göz evrilir. Türün bir organı olur. Oluşmuş gözü kaybetmeye evrim değil, atrofi denir. Fenotipte kullanılmayan organ körelir. Bu nun adı, atrofi veya türkçesi körelmedir. Asıl sen organ kaybetmenin de evrim olduğunu zannediyorsun. Gözünü, ayakların, kanatlarını vs kaybetmiş canlıların genotipine bakalım. Bu organlara ait genler var mı? yok mu? Varsa, kaybetme diye bir şey olmadığını anlarsınız.

    Sevgiler.

  11. Bu evrimin yönü değil.

    Bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyorsun.

    Pes artık.

    Bir türün başka türün yerini almasına vertikal evrim denir. Ama böyle bir evrim yoktur.

    Senin anladığın evrim bu türdür aslında. Çünkü sen evrimin ne olduğunu bilmiyorsun.

    Lateral evrimde bir türden başka türler çıkar.

    Evrimin yönü yoktur.

    Bir türün başka bir türün yerini alması diye bir şey olmaz. Mantıksız, anlamsız bir iddia.

    Lateral evrimde bir türden başka türlerin çıkması işlemindedir asıl gelişme ve ilerleme, ilkellik ve komplekslik.

    Bir tür, yeni ve gelişkin özellikler kazanarak, adım adım bir başka türe dönüşür. Dönüşen tür, dönüştüğü türden daha iyi ortama uyum sağlamakta, daha yararlı organ ve sistemler kazanmaktadır. Daha ilerdedir. Daha gelişmiş bir türden, daha geri bir türe doğru evrim olmaz. Evrim geriye gitmez.

    Sevgiler.

  12. Evrm vertikal değil, lateral bir süreç.

    Evrimin yönü yoktur diyenlerden. İbretlik bir itiraf.

    Dikine değil de, yanlamasına ilerliyormuş.

    Bilim, bilim diye tutturanların, nasıl takım tutar gibi tuttuklarına güzel bir örnek.

    Bilim adına savunduğunuz şeyleri, özümsemezseniz, sindiremezseniz. Her iletinizde gaf yapmanız kaçınılmaz olur.

    Sevgiler.

  13. Sıcak savaşların galibi olmaz. Galiplik kağıt üzerindedir. Fatura savaşan tarafların halklarına kesilir. Binlerce ölü, milyar dolarlarca ekonomik zarar ortaya çıkar. Savaşlarda, akıl, mantık, izan, vicdan, sevgi ne kadar insani değer varsa ortadan kalkar.

    İnsanlığınızı kaybetmek istemiyorsanız. Savaşlara ve savaşları savunanlara, karşı çıkmanız gerekir.

    Sevgiler.

  14. İyi de konuyu dağıtan ve komünizm denen zırvalığıa çeken sensin.

    Konu hakkında görüşlerimi ifade ettim. Konuyu tartışmaya açan sensin. Bahsettiğin kitap ta belirtilenlerin dışında yorum yapılmasını istemiyor musun?

    Benimki komünizm zırvasıysa, seninkini görelim diyorum. İşi yokuşa sürüp, kitap reklamından başka bir şey yaptığın yok.

    Getir bakalım nobel ödülü almaya aday kitabın neler söylüyormuş.

    Sevgiler.

  15. Bu komünist görüş çok palavra.. Ona da değiniyor Acemoğlu.. Bekleyin.. Olay sandığınızdan farklı.

    Bravo hacı,

    Görüşün komünist görüş olduğunu şakkadanak anladın.

    Palavra olduğunu da Acemoğlu anlatmış.

    Reklam palavralarını kısa kes de.

    Konuya dönelim.

    Sevgiler.

  16. 12 gram karbon içinde 600 000 000 000 000 000 000 000 atom bulunduğundan, gerekli hafıza miktarı kabaca 600 000 000 000 000 000 gigabyte kadardır. Saniyede 1 000 000 000 byte bilgi kaydeden bir bilgisayar 12 gramlık karbon atomları için gerekli bilgiyi kaydetmek için 19 025 875 190 sene uğraşır.

    2..

    Bu bilgiyi çok çok hızlı bir sistemle karşı tarafa aktarmamız gerek. Saniyede 1 000 000 000 baud aktarma hızı ile bilgi karşı tarafa yine 19 025 875 190 sene sonra aktarır.

    3.

    Karşı tarafta gönderilen bilgiyi yorumlayan ve teker teker atomları alıp belli koordinatlara yerleştirebilen bir aygıt gerekir.

    ...

    Sevgiler

    Sevgili DreiMalAli, 12 gram karbonun bilgisini, bir başka yere transfer etmek için her bir karbonun konumunun bilgisini iletmek gerekmez. Çünkü 12 gram karbondaki her bir atomun diğerlerinden farkı yoktur. yalnız biçim bilgisini transfer etmek yeterli olur. Ancak her bir atomun diğerinden farklı olarak öz ve biçimi sözkonusu ise (her bir atom diğerlerinden farklı nitelenebiliyorsa) o zaman bu tür transferlerde bahsettiğin ihtimaller hesabı ve gerekli bilgi (jigabite açısından) transferi açısından doğru olur.

    Madde kopyalamak ile madde transferi tamamen ayrı bir konudur. Madde transferinde; madde yapısını ve konumunu muhafaza ederek bir başka yere iletilmesi kastediliyorsa, ki; tamamen seyahat ile eşdeğerdir.

    Uzaya çeşitli uydular gönderiyoruz. Bu uyduların hızı saniyede kilometrelerce mesafeye, ulaşmaktadır.

    sevgiler

  17. Kapitalist ekonomide, sermayenin büyümesi ve merkezileşmesi yasa gücündedir. Elbette Dünya sermayesi giderek birkaç elde toplanacaktır. Görünen o ki bu gidişat ABD odaklı çok uluslu şirketlerin büyümesi şeklindedir. Ordular, bu şirketlerin koruyuculuğunu ve yayılmacılığını sağlamaktadır. Merkezi kapitalist ülkeler (G8) Birbirleriyle savaşmak yerine sermayenin global ölçekte yayılmacılığını ve pazar paylaşımını rekabet kurallarına sadık kalarak gerçekleştirmektedirler. Ancak bu durum da geçicidir. Giderek ABD şirketleri tüm diğer ülkelerin şirketlerini ya pazardan silecek veya ortaklıklarla yutacaktır. Bir süre sonra ortaklıklara da son verip tek başlarına dünya tekelleri haline gelecektir.

    Dünya pazarı da son çözümlemede sınırlıdır. Sermaye büyümesi bu sınıra dayandıktan (tüm dünya pazarları ele geçirildikten) sonra çöküş başlayacaktır. Bu çöküş ya büyük dünya savaşlarına neden olacak veya sermaye tabana yayılarak, emek ve sermaye çelişkisi, zengin fakir farkı, azalacaktır.

    Tüm aklı başında insanlar savaş karşıtı, barışçı bir ortamı talep ederek, silahsızlanmayı savunarak, bu olumlu gelişmeye destek vermelidirler. Aksi halde emperyalist şirketlerin yayılmacılığı, dünya savaşlarına neden olarak, dünya halklarına büyük acılar çektirecektir.

    Sevgiler.

  18. Canlıların üreme mekanizmaları kopyalama hariç yapaylaştırılabilir mi? Yani canlı bedenin dışında tamamen insan yapımı teknolojisi ile yapımı mümkün mü?

    Sevgili highone, insanların mal üretimleri (ister fabrikasyon olsun ister el ile) bir tür ürün (madde) kopyalama işlemidir. Milyonlarca aynı marka araba, tv, beyaz eşya vs hepsi bir tür kopyalamadır.

    Ancak senin kastettiğin bilimkurgularda ki ışınlama ile madde transferidir. O da kopyalama değil. kes yapıştır (copy-paste) gibi bir şeydir. Maddeden enerji elde ediyor ve bu enerjiyi başka maddeleri hareketlendirmek, form ve yapı değişiklikleri yapmak şeklinde kullanabiliyoruz. Ancak enerjinin maddeye dönüşümünü başarmak şimdiki teknolojimiz ile mümkün görünmüyor. çünkü maddeden bağımsız (saf) enerji elde edemiyoruz ki bu saf enerjiyi istediğimiz formda ve istediğimiz yerde bir maddeye dönüştürelim.

    Sevgiler.

  19. Canlıların üreme mekanizmaları, bir tür madde kopyalamadır. Germ hücreleri ile başlayan kopyalama işlemi. Kendinden önceki nesillerin benzerlerini yeniden oluşturmaktadır.

    Saf elementlerin kopyalanmaya ihtiyacı yoktur. Bütün moleküller birbirinin aynıdır.

    A yerindeki bir maddeyi B yerinde kopyalamak istiyorsanız. Bu maddeyi oluşturan elementleri sentez etmek ve A yerindekine benzetmek mümkün.

    Ancak A yerindeki maddenin bilgilerinin B yerine ulaştırılması ve burada bu bilgileri değerlendirecek bir erk'in bulunması gerek.

    Sevgiler.

  20. Sevgili DreiMalAli doğrusu kafamı karıştırdın. Kuvvetleri ben vektöryel olarak biliyorum. Her kuvvetin bir yönü vardır. Bu yön her taraf olabilir. Bir cismi A noktasından B noktasına götüren kuvvetin yönü nasıl tanımlanır? Okun ucu A noktasını mı? yoksa B noktasını mı? gösterir.

    B noktasına doğru hareketlenen cismin yönünü değiştirmek için kullanılan kuvvet AB yönündeki kuvvetin bir kısmıdır. Bu bir kısım kuvvetin yönü AB doğrultusuna ters (BA) yönde midir? Eğer öyle kabul ediliyorsa elbette haklısın.

    Ancak bence yönlendirmenin açısı önemlidir. Dairesel bir yönlendirme varsa, (Rulet masasındaki top veya ipe bağlı bir top) Açı her an 90 derecedir. Yani yön merkezi değil cembere teğet 90 derecelik bir doğrultuyu gösterir.

    Sevgiler.

  21. Sevgili b@lder

    Birinci yanıtındaki hatayı fark edip ikincide düzeltmeye çalışmışsın.

    ilk saniyeler 100 metreden az olmasına karşın, bu azlık geçen zamana göre daha da azalmakta, sonsuza doğru giderek saniyede 100 metreye yaklaşmaktadır.

    Sevgiler.

  22. Sevgili yakup'un yaklaşımları gayet güzel.

    Ancak emperyalizmin manevra alanları da gayet geniştir.

    Emperyalizm kendi çıkarlarına aykırı olmayan çatışmaları dışarıdan izler. Kendilerine yakın olanları açıktan destekler, ancak bu destek yaterli olmayınca israr etmez, saf değiştirir. Güçlü ve galip gelenleri uzun vadede yeniden inisiyatifi altına almak için yeni stratejiler uygular.

    Demem o ki, emperyalizme karşı olabilmek için engin bir bilgiye sahip olmak ve kararlı bir mücadele sürdürmek gerek. Bu engin bilginin kaynağı, ne milliyetçiliktir, ne dincilik, ne de ulusalcılıktır.

    Sosyalizmdir.

    Emperyalizmi yenecek kuvvet sosyalizmdedir.

    Emperyalizmi altetmek isyorsanız, sosyalizmi öğrenmeye gayret etmelisiniz.

    Sevgiler.

×
×
  • Yeni Oluştur...