drekinci

Öyle görünüyor ki sevgili evrenselin yazılan her iletiye bir yanıtı var. Ancak verilen yanıtların konu ile ilgili olup olmadığına bakmıyor. Dolayısıyla evrensel ile yapılan diyaloglar hiç bitmez. Lafı döndürüp dolaştırıp kendi savunduklarını çaktırmadan ben savunsam, onlara da itiraz edecek. Bu yaklaşımını daha siteye üye olduğunda farkettiğim için diyaloğu kesmiştim. Hatta, ben senin iletilerini okumuyorum. Sen de benimkileri okuma ve yanıt verme diye rica etmiştim. Alışmış kudurmuştan beterdir. İletime yanıt vermeden duramadı. Ben de hele biraz diyaloğu sürdüreyim dedim ama hata etmişim. Ney

1-Bilimsel bilgilere inanmayacaksın, metafizik bilgilere inanmayacaksın. Sende inanç yok demeyeceğim ama. En azından kendi söylediklerinin doğruluğuna da mı inanmıyorsun? Bir bilginin yanlışlanana kadar geçerli olduğunu kabullenmek, zaten yanlışlanana kadar doğruluğuna inanmak demektir. 2-Hiçbir kimse, hiçbir şekilde kendisine verilen şeyi olduğu gibi kabullenmez. Doğruluğuna inansa bile bu olduğu gibi kabullendi demek değildir. Doğruluğuna inanç bile kendiliğinden akıl süzgeçinden geçer. İnsan aklı teyp bandı veya papağan aklı değil ki. Kendine gelen her bilgiyi olduğu gibi kaydetsin, değ

Sevgili evrensel, Sana daha önce de demiştim ki, seni anlamak zor. Bu nedenle senin yazılarını okumuyorum. Kendi kafa karışıklığını sürekli yansıtıyorsun. Bir önceki cümlende, "bilgi insanoğlunun bildirdiği herşeydir" diye bilgiyi tanımlıyorsun. Sonraki cümlende de "bilimin metodolojisi ile elde edilen bilgi değildir" diyorsun. Bilimin metodolojisi ile elde edilenleri insanlar birbirlerine bildirmiyorlar mı? Bilimsel bilginin kaynağına ulaşmak her insan için mümkün mü? CERN de yapılan deneylerin sonucunda ortaya çıkan ve çıkacak bilgileri oradaki bilim insanları tüm dünyaya bildirecekler, bu

Sevgili evrensel, iletilerimde, sorularının yanıtlarının olduğunu göremiyor musun? Kafanı bir takım şablonlar ile şartlandırmışsın, ne anlattığımı anlamadan hoop aklına gelen sorular ile yanıt verdiğini zannediyorsun. O kadar hızlı davranmışsın ki, imla hatalarını düzeltmeme fırsat vermeden yanıt yazmışsın. İlk iletimden itibaren iletilerimi bir daha, bir daha anlayarak okumaya çalış. taa Anlayıncaya kadar. Anladıktan sonra böyle gereksiz sorular sorulmayacağını, laf ola beri gele düzeltmeler yapılmayacağını da anlamaya çalış. Bütün bilimsel bilgilerini, bilirim dediklerini nasıl elde

Sorularının yanıtı, zaten alıntıladığın iletimde var. Bilim; gözlem, deney, pratik, eylem vs yapar. Bu gözlem, deney, pratik, eylem vs ler bilimsel bilgiye dönüşür. Bilimsel bilgiler, bilimden kopuk değillerdir. Bilim ile bilimsel bilgiyi birbirinden koparmakla hata ediyorsun zaten. Birikenler ve bilimi ilerletenler (iletimde de belirttiğim gibi) bilimsel bilgilerin birikimleri ile olur. Aksi halde her bilimsel bilgiyi, her insan test etmeye kalkışırsa boşuna zaman öldürmüş olur. Niçin bir sürü bilimsel kitap var? Niçin internet var? Bir bilimsel bilgiye ihtiyaç duyduğumuz zaman niçin bunla

oldurtmamak, bulamak, yanasim, bunlar türkçe kelimeler mi? ne anlatmak istediğini anlayamadım. inancın özünde eksik bilgi, ikinci elden bilgi, olduğunu söyledim. İnsanlar masallara da inanabilir, bilimin kazandırdıklarına da. Bir bilgisayarın, televizyonun nasıl çalıştığını bilmese de, bilim ve teknoloji marifetiyle üretildiğine ve yaratıldığına, inanır. Bütün bilim insanları ve bilime inananlar da, bilimsel bir yayında, bilimsel bir makaleyi okuduğunda, yapıldığı söylenen gözlem ve deneyleri bizzat kendisi yapmamış olsa da inanır. Aktarılan bilgiler, ikinci eldendir, ama inandırıcıdır.

Özgürlük; zorunlulukların bilincine varmaktır. Başkalarını baskı altında tutan, özgürlüklerini kısıtlayanların, kendileri de özgür değildir. Bireylerin özgürlüklerinin sınırı, diğer bireylerin sınırına kadardır. Çorbada benim de tuzum olsun. Sevgiler.

İnanç, ispatlanmamış, ispatlanmaya muhtaç bilgidir. Kendi hayal dünyanız ile hayaller kurabilir, masallar üretebilir sonra bunlar gerçekmiş gibi inanabilirsiniz. Veya ikinci elden edinilmiş bilgidir. Başkaları tarafından size iletilir. O başkası veya başkalarının sizdeki konumu ve değerine göre, söylenenlere inanır, şüphe ile yaklaşır veya hiç inanmazsınız. İnanç kapsamı içinde edinilen bilgiler ispatlandığında inanç olmaktan çıkar. Bilgi olur. Bilim olur. Sevgiler.

Püf noktası, "yaratılmak" kavramında. Geçmiş zamanda yokken, zaman içinde ortaya çıkan şeydir yaratılan. Tüm yaratılanların ham maddesi, madde ve enerjidir. Bir başka deyişle, somut ve bilimsel yaratılma, okus pokus ile değil, madde ve enerjiden yaratılmış olanlardır. Yaratılanları ikiye ayırmak mümkündür. 1-İnsan bilinci tarafından tasarlanarak yaratılanlar. 2-Madde ve enerjinin, fiziksel ve kimyasal özellikleri uyarınca kendiliğinden ortaya çıkanlar. Canlık ve insan bilinci de kendiliğinden ortaya çıkanlar kategorisine dahil edilirse, madde ve enerjinin tüm var oluş biçimleri kendiliğ

Katibini senin aklın almış mı? Katibini aklı almış biri bu nakli yapsaydı adam ölmez miydi? Kol naklini yapan doktorun ateist olduğunu nereden çıkardın? Kol naklinin başarılı olup olmayacağının, allah inancı ile ilgisi yoktur. Yapılan her işte hatalar olur. Hatalar azaltılarak daha başarılı sonuçlar elde edilir. Hatalar olacak diye çok yararlı eylem ve girişimlerden kaçınmak, hiçbirşey yapmamak doğru değildir. Sen bilimin acizliği üzerinden puan toplayacağına, bilimin kazanımlarına bak. Bu kazanımlar allah inancı, kuran vs ile olmadı. Bilimin kazanımları ile burada karşı karşıya gel

Makineleşmeyi kapitalistler herkesten iyi beceriyor. Makineleri seyretmiyor, başka şeylerle ilgileniyorlar, golf, tenis, opera, bale vs vs. Nazımın, Makineleşmek istiyorum şiirini, Kapitalistleşmek istiyorum şeklinde okusan daha yerinde olur. Şaka bir yana, İster makine olsun, ister makine yapan makine olsun hepsini işçi, aydın ve emekçiler yapacak ve yapmaya devam edecekler. Makineler üretimi, üretim verimliliğini artırır, yaşam standartlarını artırır. Ama sömürüye çare değildir. Öyle olsa idi sanayileşmiş ülkeler en başta sosyalizme geçip sömürüye son verilirdi. Ama görülüyor ki. tam ter

Sen yazarı hakkında ne söyleyebiliyorsun? Yazarı hakkında ne öğrendin? İte bakıyorsun, ey allahım sen ne büyüksün, neler de yaratmışsın! ota bakıyorsun, ey allahım sen ne büyüksün, neler de yaratmışsın! ite bakıyorsun, allahın kerameti, ota bakıyorsun, allahın kerameti, Allahın yaratmadığı, keramet göstermediği bir şey var mı? ki onlara bakarak hakkında fikir edinelim. Bu tür yaklaşımlar, boş yaklaşımlardır. İnsanı, aklı ve bilimi bir milim ileri götürmez. Ancak sizin gibi inanırları allah adına yönetirler. Siz de allah adına yönetiliyoruz, allah bizi cenneti ile ödüllendirecek diye her

MAKİNELER'İ DE MAKİNELER YAPMAYA BAŞLAYINCA. İnsanlar yan gelip yatarak olayı seyredecekler. Sevgiler.

Sevgili uludağ, Son iletinden anlışılan o ki. Bütün bütün kavrayamazsak ta, bütün bütün akıl ve bilimi terketmiyoruz. Diyorsun. Akıl ve bilimi terketmeden bulduğun sonuç ise; Evrenin ne menem bir şey olduğu değil de. Evrenin bir yaratanı olduğu. Evrenin bir yaratanın olması evren hakkında hiçbir şey ifade etmiyor ki. Evren hakkında hiçbir fikir içermiyor. Boş bir mantık ve yaklaşım. Bu nedenle, Bilim ve akıl, evreni tanımaya çalışırken, onun yaratanı hakkında hiçbir etken aramıyor, arasa da bulamıyor. Siz aramaya devam edin. Arayan bulur mevlasını. Sevgiler.

Marksist literatürde denir ki. Komünist toplumda insanın insan ile kavgası bittikten sonra, hiç bitmeyecek olan şey, insanın doğa ile mücadelesi olacaktır. Gerek insan ilişkilerini düzene sokmak ve gerekse insanın doğa ile mücadelesinde her zaman plan yapıcı, karar verici ve kararları uygulayıcı mekanizmalara ihtiyaç olacaktır. Bu mekanizmalar elbette. Bir otomobilin şöför tarafından yönetilmesi gibi, toplum tarafından, toplum yararına yönetilen mekanizmalar olacaktır. Toplumun tümünü ilgilendiren sorunlar. Bireylerin özgür inisiyatifleri ile çözülmez. Daha kapsamlı planlara, bunları yaşama g

Değerli uludağ, Bilimin akıl gözü ile kainatı keşfetmeye çalışmasını, kör bir adamın fil tarifine benzetebilirsin. Bu benzetmede, körlüğü öne alıp, körün fili kavrayamayacağını anlatmak istiyorsun. Halbuki, kör de olsa, diğer duyularını kullanarak filin neye benzediğini kavrayabilir ve doğruya yakın tanımlayabilir. İnsanın, akıl ve bilimden başka bir keşif aracı yok. Elbette akıl ve bilimi kullanarak evreni, aklımız ve bilimin gösterdiği kadarıyla tanımaya çalışacağız. Bu tanıma eyleminden bir dakika dahi geri durmayacağız. Her geçen gün evreni daha gerçeğe yakın bir şekilde anlayabileceği

Devletsiz bir toplumda. Üretim ve paylaşım organizasyonları, İş yapma, görev ve sorumluluklar, Toplumsal yasalar, insan hakları, Davranış biçimleri, suç ve cezalar hakkında, birkaç öngörüde bulunur musunuz? Sevgiler.

Beynin ve sinir sisteminin yapısı, çalışması ve hastalıkları ile Tıp ve Biyoloji bilimlerine bağlı birkaç anabilimdalı uğraşır. Nöroloji, nöroşirürji, psikiatri, psikoloji vs. her biri için en az 4 yıl yüksek tahsil okumak gerekir. Çalışan bir motorun çalışma mekanizması veya yaşayan bir canlının canlılık özelliği, pek çok faktörün bir araya gelmesi ile mümkündür. Bu faktörlerin herhangi birini somut olarak göstermek mümkün değildir. Aklını göster veya akıl görünür mü? Sorusu aklın mahiyetini bilmemek ile mümkündür. Akli melekeler pekçok tetkik ve muayeneler ile test edilebilir. Kişilik tes

Sevgili merakeden. Anlamakta zorlandığın şey şu. Bilim, elektrik, elektromanyetik, yerçekimi, atom, quark vb. gibi sonradan keşfedilen şeyleri, keşfedilmeden önce inkar etmiyordu. Bilim bugün keşfetmediğimiz, yarın keşfedebileceğimiz pek çok şeyi de inkar etmiyor. Ancak yarın keşfedebileceğimiz pek çok şeyin mahiyetleri hakkında hiçbir veri yokken, ne keşfedebileceğimizi de bilemeyiz. Sen, bugün hiçbir verisi olmayan, ancak yarın olabileceği mantığından ve ihtimalinden hareketle, adına allah veya yaratan dediğin, ancak mahiyeti hakkında hiçbir verisi olmayan bir varlığı, kesinmiş gibi kabu

Bilimin, insan aklına ve kısıtlı teknik imkanlara dayanması, bilimin her gün yanlışlanarak kendini yenilemesi, bilimin güçsüzlüğü değil, gittikçe güçlendiğini gösterir. İnsan aklına ve teknik imkanlara dayanmadan tek bir gerçek olduğunu neye dayanarak iddia ediyorsunuz? Tek gerçeğe ulaşmada aklı ve bilimi dışlarsan, geriye akılsızlık ve cahillik kalır. Tek gerçek gözümüzün önünde duran evren midir? Yoksa onu birilerinin yarattığını iddia ederek, ilahi bir varlığa mı tek gerçek diyorsunuz? Bu iddiaya göre evren yaratılmadan önce sihirli güçleri olan biri var. Ve bu güç evreni yaratıyor. So

Bilim hiçbir konuyu dışlamaz. Teizmi de, metafiziği de kendi metodolojisi içerisinde ele alıp inceler, değerlendirir. Teizm veya metafizik insanların hayal ürünlerinin tezahürüdür. Reel maddeleri, oluşumları kendi davranış biçimleri uyarınca bir araya getirip, kendi amaçlarımız uyarınca yeni oluşumlar oluştururken, her düşündüğünüzü gerçekleştiremeyeceğinizi, gerçekleştirmediğimizi de görürüz. Madde özellikleri ve davranışlarının dışına çıkamayacağınızı farkederiz. Ancak madde ve oluşumları değil de onların simgeleri, sembolleri ile bir hayali dünya oluşturursanız. (ki düşünme yetimiz buna iz

Senin yaklaşımının en doğru ve bilimsel cevabı, hacının 59. iletisidir. Sen bilim forumu kurallarını hatırlatan son iletisini cevap gibi gösterip, yasak ve katı kurallara sığınmaya çalışıyorsun. Tüm madde özelliklerinin ve davranışlarının arkasında ilahi bir etken bulunduğunu iddia etmek, boş bir iddiadır. Bilim boş şeylerin peşinden gitmez. Zaten sizler de bin yıllardır bu boş şeyi arayıp duruyorsunuz. Sonunda elinizde kalan yine boş oluyor. Bu boş yaklaşımı kabul etmemek insafsızlık değil, kabul etmek akılsızlıktır. Sevgiler.

Devlet kapitalist toplum ile ortaya çıkmadı. Bunu iddia eden yok. Ondan önce de vardı. Devlet sınıflı toplumlarda hakim ve sömürücü sınıfların, emekçi ve üretken sınıflar üzerindeki baskı aracıdır. Kapitalist toplumda kapitalistlerin, Feodal toplumda feodallerin, kralların, senyörlerin, toprak ağalarının, köleci toplumda ,"köle sahibi özgür yurttaşların" çıkarlarını, hakimiyetini koruyan örgütlü güçtür. Üretgen ve sömürülen sınıfların iktidarında da sömüren sınıfların yeniden iktidar olmaması için baskı aracı olma özelliğini koruyacaktır. Ancak bu baskı, asma kesme şiddet kullanma şekli

Devlet zaten kapitalistlerin devamı için var. Devletin niteliği de kendiliğinden değişmez. Bir devrim gerekir. Ancak bu devrimin nasıl olacağını (kanlı mı? kansızmı? vs ) şimdiden kestirmek zor. Sevgiler.

Değişimin mantıklı açıklamasını yaptım da. Temel fizik sabitlerinin değişmediğine ilişkin yapacağım örnekleme, sınırlı ömrümüz karsışında yetersiz kalır. Değişmezlik madde davranışlarındaki benzerlikten türetilebilir. Fizik yasaları gibi. Bilindik maddeler, aynı ortam şartlarında aynı tepkileri verir. Bu aynı tepkilere değişmezlik diyorsak değişmezlik söz konusu edilebilir. Benzer ortam ve şartlar oluşturulabilir, ancak aynı ortam ve şartların oluşturulması mümkün değildir. Çünkü işin içine zaman girer ve zamanın tersinmezliği aynılığı dışlar. Sıradaki benzer hareket, kendinden öncekinin