Jump to content

untermensch

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    833
  • Katılım

  • Son ziyaret

untermensch kullanıcısının paylaşımları

  1. untermensch

    Lozan Antlaşması ve Laiklik

    Kendi başlığımda ne diyeceğimi de belirlemek mi istiyorsunuz Belki de, amacım sadece verilen tepkileri açığa çıkarmaktır Belki, resmi tarih tarafından anlatılmayanı ortaya atmaktır. Belki, sadece tarihe başka bir perspektifle yaklaşmaya çabalamaktır. Ne dersiniz.. Aslında keşke tüm milliyetçi/yurtseverler/Atatürkçüler yazsa da, tepkilerini görsek Örneğin Pante şimdiden kişiliğim ve emellerim hakkında yazmaya bayıldığını yeterince göstermiş Kürtlerin azınlık olmadığı dillendirildi bile yahu Hadi diyelim, eskiden azınlık tanımına müslüman-azınlıklar girmiyordu(!). Şimdi ise bakın, 1990'
  2. untermensch

    Lozan Antlaşması ve Laiklik

    Madde39'ün 4. satırını ısrarla görmezden geliyorsunuz .. Dünyada geçerli azınlık kavramı sosyolojiktir demiştim. Bunu kabul ediyorsanız, Türkçeden ayrı bir dili konuşan Türkiye vatandaşlarını azınlık olarak belirlememeniz, Türkçe konuşanlarla 'aynı' yapının parçası olarak kabulünüz nasıl, ne sebepten ötürü mümkün olabiliyor, açıklayın. Azınlık kavramı 'kurumsal dinlere bağlılık' esasıyla belirlenmeli ise, neden Süryaniler, Bektaşiler (veya diyelim ki, biz ateistler ) azınlık statüsüne sahip değil bu ülkede? İslam şeriati kalkmamış mıydı? Yok eğer sosyolojik azınlık kavramı kabul edilecekse
  3. untermensch

    Lozan Antlaşması ve Laiklik

    Pante ya gözünden kaçmış, ya da şahane kıvırmışsın Madde 'gayri müslümler'den değil, 'Türk uyrukları'ndan bahsediyor. Bu da, bir kişi Türkiye vatandaşlığına sahip ise, Lozan'ın ona dilediği dili konuşabilme hakkı tanıması demek. Tekrar soruyorum biz bu maddeyi ne zaman uyguladık : No restrictions shall be imposed on the free use by any Turkish national of any language in private intercourse, in commerce, religion, in the press, or in publications of any kind or at public meetings. O halde görülen şu; azınlık statüsünün sadece gayri müslümanlar üzerine konumlanışı, Türkçenin Türk alt-ki
  4. untermensch

    Lozan Antlaşması ve Laiklik

    Söylemimi manipüle edip önüme getirmeyin. Hiçbir zaman Avrupanın gayesi hakkında bir kanaat belirtmedim, Lozan'ın "kazanım" olup olmadığıyla da ilgilenmediğimi zaten yazdım. Derken "Lozan düşmanı-Tanzimat dostu" ilan edildik, bir yaşıma daha girdim Şimdi şahsınıza ilişkin olarak algılamayın bunu lütfen: önyargılarınızdan kurtulun 2 soru sorayım, hala anlamayanlar için: Lozan'ı bir 'modernleşme' sözleşmesi olarak görenler ve savunanlar, neden madde 39'un Türkiye tarihi boyunca delinmesine sessiz kaldılar/kalıyorlar? Madde 39'un uygulanmamasını, uygulanması halinde 'Sevr'a dönüleceğini' sav
  5. untermensch

    Lozan Antlaşması ve Laiklik

    Gene anlaşılan boşa umut beslemişim Lozan'ın laiklik ile olan bağlantısı konusunda da çok zorlamayın derim; özellikle madde 38 ve 39'u tam manada uygulayan bir şeriat anayasasının, laik anayasadan ne farkı olacağını bir düşünün bakalım Öyle birşey mi diyorum ben yahu Dediğim, daha çok bir soru olarak düşünülmeli; Lozan antlaşması, daimi geçerliliği olan maddeleriyle Türkiye'nin laik bir anayasaya sahip oluşunun sebebi ise, resmi ideoloji tarafından yıllardır anlatılan "benim adım kemalizm, geldim ve sizi kurtarıp laikliğe erdirdim- ben olmasam adam olamazdınız oğlum" hikayelerinin gör
  6. untermensch

    Lozan Antlaşması ve Laiklik

    Lozan'ı bir yenilgi veya kazanım olarak nitelendirmekle ilgim yok, o bambaşka bir konu. Gene de "devletler arası rekabet" açısından illa incelenmesi gerekecekse, işe önce devletin -özellikle kendine tam bağımsız diyen bir devletin- iç hukukunun neden başlangıçtan itibaren ve daimi olarak dış antlaşmalarla belirlendiğinin sorulmasıyla başlanmalı gibime geliyor Burada ortaya çıkarmaya çalıştığımız ise; Lozan ile gelen değişimin gerçekte ne olduğu, resmi tarih anlatımı içinde nasıl konumlandığı ve nihayetinde bitmek bilmeyen Sevr/şeriat/bölünme paranoyaları ile olan ilişkisi.
  7. untermensch

    Lozan Antlaşması ve Laiklik

    Belki bu sefer sakince bir tartışma yürütülebilir diyerek, güncelliyorum. Özellikle yıllardır Türk/müslüman kesimin dışından talep edilen her türlü hak istemi karşısında omurilikten tepki veren, parçalanma paranoyası geçiren, hatta bu parayonayaya ortak olmayanları da hainlikle suçlayanların sakinlik içinde verecekleri reaksiyonu merak ediyorum
  8. Konuyu açmamın gerekçesi, Türk milliyetçiliğinin övünmekle bitiremediği Lozan metninin çözümlenişine ihtiyaç olduğunu görmemdir. Çoğunlukla batılı müttefik devletlerin dayattığı maddelerden oluşmasına rağmen ısrarla ve bilinçsizce övülmesi, hatta okunma gereği görülmeden antlaşmayı övmenin "vatan borcu" haline getirilişi ortada sağlıksız bir durum olduğunun ipucusunu ifade etmekteydi. Bu ayrıca benim bininci postum oluyormuş, Türk varlığına armağan olsun diyelim Lozan antlaşması, okundukça neden maddelerinin saklı tutulmaya çalışıldığını açıklamaya başlıyor. Türkiye'nin tarihi boyunca sür
  9. untermensch

    TKP 89 yaşında !

    Bu saatten sonra Lenin'in Kemalist olmasıyla hiç alakası yok,neden olsun ki, partinin ne kadar Leninist olabildiği de hayli şaibeli. Kendilerini biraz takip etmek, ulusal solun neden komünist isminin kullanımına rağmen kendilerini hiç eleştirmediğini görmek için yeterli
  10. untermensch

    TKP 89 yaşında !

    TKP'nin tabanını yakından tanıyorum, Türkiye'nin bütün sorunlarının AKP-ABD-AB'nin şeytanca planları yüzünden varolduğunu düşünme eğilimlerine yeterince şahit oldum, yetti artık Sadece şu yeterli olmalı: Baskasinin yurduna goz dikenlerin sonu husrandir
  11. untermensch

    TKP 89 yaşında !

    Eheahaha * Ne yazık ki TKP'nin bugünki siyasi çizgisi gittikçe solun geri kalanından kendisini her eleştirene liboş-soroscu damgası yapıştırmak, Türkiye'deki Nato ordusunun, Kemalist militarizmin, darbe geleneğinin bekçiliğini yapmak haline geliyor. "Sosyalizm" sözcüğünün yoğun kullanımı dışında CHP'den farkları varsa da bulması hayli zor. En azından nasyonel sosyalistler gibi şiddet eğilimi göstermiyorlar, bak bu iyi
  12. untermensch

    Eşitlik mantığa ters gelmiyor mu?

    Baklayı çıkar A$tur, insanın sosyal varlığını inkar ediyorum de. Psikolojiyi, sosyolojiyi, biyolojiyi, iktisadı, tarihi, politikayı çöpe gönder. Toplum dışında tek başına yaşayıp üreyebilen sadece bir insan gösterebilirsen de örnekle desteklemiş olursun. İnsan değil de prokaryotik hücre sanki
  13. untermensch

    Eşitlik mantığa ters gelmiyor mu?

    Bugün eşitlik yok deniyorsa, herkeze olanak sağlanmadığı içindir. Bilim adamının pazarın ihtiyaçlarınca geri çevrilip tuhafiye açmasıdır. Yeteneğine göre yapması geresen işi yapmayan toplum, daha az verim demektir. Yanlış işi yapmak zorunda kaldığı için "yatan" değildir kimse. Serbest pazarın ikiyüzlülüğü, toplumun bir bölümünün "daha haklı" gösterilmesidir. Eşitlik "toplam geliri nüfusa bölüp eşit dağıtalım" olamaz; ihtiyaçlar her zaman farklılık gösterecektir. Üretimin koşulları iyileştirildikçe, emeğin karşılığı kişiye geri dönecektir. Kişi kendi ihtiyacını belirleyip alamıyorsa, özgürleş
  14. untermensch

    Araplara haksızlık mı ediyoruz?

    Şekilciliği kendi yorumunuzla yaparsanız, türbanı dikta eden müslümandan ne farkınız kalıyor ki? Gerçekten de giyilen kıyafetin, taşıyıcının zihni kadar önemi var mı? Başkasının taşıdığı kumaşı yargılayana kadar, birbirinize tahammül göstermeyi öğretseydiniz türban gibi bir "sorun"unuz olmazdı. Konu açılmışken, bizim "arap"larımızın ne denli burjuva alışkanlıkları kazandığını farketmeyeniniz var mı? 4 sene öncesine kadar gördüğümüz tablo hızla değişiyor. Artık sokakta öyle türbanlılar görüyorum ki, bir erkek olarak "başı açık"ları unutabiliyorum mesela :pardon:
  15. untermensch

    Hümanizm ve Atatürk

    Hümanist olmamak çok kötü birşeydir diyen yok ortada. Ki ben de hümanist değilim Anlaşılan size göre de hiç önemi yokmuş; bağımsız vatan ideali, insana dair olandan önce geliyormuş. Öyleyse ne bu heyecan, desenize hümanizmden önemli şeyler vardır, biri de askerliktir diye konu ilerlemiş olurdu, fena mı. Ayrıca, alıntıladığım sözlerde savaş olgusuyla doğrudan bir alaka yok ki yahu, dikkat edin anlatılmaya çalışılana. Çoğu savaş sonrası dönemde dile getirilmiş zaten
  16. untermensch

    Hümanizm ve Atatürk

    Müttefiklere şirin görünmek için olabilir mi acaba? Yani, bir yandan da şunları söylerken, hümanist tarafını unutuvermiş gibi : -Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır -Millet sevgisi kadar büyük mükâfat yoktur -Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan milletler arasında demokrat doğan yegâne millet Türklerdir -Türk milleti kahramanlıkta olduğu kadar, istidat ve liyakatte de bütün milletlerden üstündür -Bir Türk dünyaya bedeldir -Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmiyeceğini onun ebedi olduğunu göstermelidir -Milletleri yükselten bu özelliklere bir etken daha
  17. Kemalist devrimin toplumsal "formatlama" inkilaplarını inkar mı ediyorsunuz Madem ortada kopuşma gayesi yok, neden tarihin -baştan- yazımı, alfebe değişimi ve kelime varlığının yeni kelimelerle yenilenmesi yoluyla Türkçeleştirilmesi, tüm bağımsız yayınların-muhalefetin kapatılması, mitolojik Türk etnisitesinin ve dilinin orta asyada doğuş teorileri, tarih-takvim-ölçü birimlerinden sivil kıyafetlere kadar bir yığın değişiklik neden yapılsın? İnkilaplardan önce bu işler halledilemiyor muydu
  18. untermensch

    Atatürk'ün olmadığını düşünün

    "Atatürk olmasa İngiliz mandası olurduk" demek, Atatürk dışında herkezi ya "beceriksiz" ya da "mandacı" ilan etmek değil midir? Üstelik aynı kişiler 1950'den beri gelen hemen her hükümete "bunları ABD kontrol ediyor" diyorlarsa ne demeli Türklüğü yüceltenlere bakın İşin ilginci henüz Atatürk önderliğinde kazanılan o "bağımsızlığın" nasıl gerçekleştiğini açıklayabilen yok. Ancak mitolojik hikayeler, "cephede Atatürk'e kurşun geldi de göğsündeki titanyum saat sayesinde kurtuldu"lar.. Kimse kalkıp da neden İngiliz askerlerinin çatışmaya girmediğini sormuyor, ağız birliği kurulalı çok oluy
  19. Kötü hatıralar eğer seçilmiş travmaya dönüşürse, yaşanılan travmatik olayın detayları unutulurken(ve önemsizleşirken), tehdidin duygusal anlamdaki varlığı sürekli hatırlanmaya devam eder. Bu duygusal hal kuşaktan kuşağa aktarılabildiği için çok uzun süre varolabilme özelliği taşır. Travmatik olayın üzerinden asırlar geçebilir, gene de sürekli devam ediyormuş gibi hissedilecektir. Bizim halkın sizin deyiminizle erdemsizliği, eski travmalarını aşamamasının sonucu olarak sürekli duygusal, irrasyonel tepkiler göstermesidir. Dikkatinizi çekmiştir ; toplumsal konular gündem olduğunda, Türkiye'
  20. O deney bu konuyla paralel sayılır. Orada birey kendi akıl ve vicdanını grup liderine teslim eder, bir bakıma kendisini elemiş, yerini lidere bırakmış olur. Grup liderinin boyunduruğu altında, hayatta kalma güdüsüyle itaat içinde yaşamını sürdürür. Kendisine uygulanan iktidarı içselleştirdikçe bu başlıkta bahsettiğim gibi işlediği kabahatleri "unutacaktır". Kendisini liderle özleştirdiği, liderden bağımsız olan varlığını inkar ettiği için, davranışlarının sorumluluğu da liderin sorumluluğu ile özleşir. Artık lider otoritesi ile yüzleşmesi için önce kendi kabahatlerini kabullenmesi gerekecektir
  21. Halkın bu durumu kesinlikle yabana atılacak birşey değil. Güncel siyasete doğrudan etki ediyor: Hani Kemalist kesimin sürekli Akp hükümetine yönelttiği "suni gündem yaratarak halkı oyalama" suçlaması(aynı zamanda komplo teorisi) var ya.. Dünün gündeminin kolayca geçistirilebilmesi aslında halkın çok uzun süreden beri balık hafızalı olmasından kaynaklanıyor, yani bir nevi kabahat bizzat halkı bu hale getiren önceki iktidarlara ait diyebiliriz. Muhtemelen Akp hükümeti kasten gündem yaratmak için özellikle uğraşmıyor, uğraşıyor olsalar bile halkın unutkanlığının asıl sorumlularının onlar olmadı
  22. Konuyla sadece ben mi ilgileniyormuşum, ilginç
  23. Bugün Türkiye halkının içinde olduğu politik psikolojiyi anlamak için Mustafa Kemal ihtilali öncesine dek uzanan kapsamlı bir bakış gerekir. Halk 1920'ler öncesi dönemiyle ne kadar kopmuşsa, bu dönemin sosyolojik yapısını ve yaşanılan olayların anılarını ne kadar unutmuşsa da, içten içe hissetmektedir. Osmanlı Devleti'nin son iki asırı boyunca topraklarıyla beraber popülasyonu, zenginlikleri ve gücü yitirilmiştir. Batıda ortaya çıkan sanayi devrimi anlaşılmamış, bunun da sonuçları hem iktidar hem de halk için yıkıcı olmuştur. Cumhuriyet rejimi bu dönemle yüzleşilmesini sağlayamadığı gibi, kü
  24. untermensch

    ALEVİLER BİRLİĞİNDEN ATILMAMIN NEDENİ

    Evrensel sol ifadesini seçiyorum ki, özellikle stalinist geleneğin sosyalizmi ülkelerin sınırlarına hapsedici, sınıf mücadelesini ulus mücadelesine çeviren anlayışının reddini vurgulamak istiyorum. 80 öncesi sol örgütlerin pek çoğu bu geleneğin temsilcisiydi. Bugün de durum çok farklı değil ne yazık ki. Bir ülkede sol denildiğinde akla ulusalcılık geliyorsa orada solun enternasyonel yanı sorgulanmalıdır.
  25. untermensch

    ALEVİLER BİRLİĞİNDEN ATILMAMIN NEDENİ

    Kemalizmin pek çok yorumu var artık, mesela ordu geleneğinin yorumu, 80 sonrası CHP'nin yorumu, 80 öncesi örgütlerin çeşitlilik gösteren yorumları, bugunki TKP'nin yorumu vs. farklı. Hangisinden bahsettiğiniz evrensel solculuk karşısında ise fark yaratmıyor. Demek istediğim bu. Bunun dışında sol içi bir tartışma açacaksanız da yeri bu başlık değil Bir de, Türkiye'nin resmi ideolojisi nedir
×
×
  • Yeni Oluştur...