
osho
Normal Üye-
İçerik sayısı
1.665 -
Katılım
-
Son ziyaret
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
osho kullanıcısının paylaşımları
-
Suevari:evrenin başalngıç enerrjisinin sıfır oluşuna gelince:bu teist yaklaşımı doğrulamaya müsaittir. çünkü sıfırsa hareketi veren harici bir güç var demektir. mutal sıfır ne kendisinin farkına varır nede harekete geçer. Zaten mutlak sıfır değil + - 0 a yakın belirsizlik ilkesi buna izin verir, üstel şişme durumunda da bu küçük dalgalanma galaksilerin vb. oluşumunu sağlar.
-
Dinin evrimsel nedeni vardır; bu yüzden din çağlar boyunca devam etmektedir; insanların hayatta kalmasına katkısı olmuştur. İlkel insan bilinmeyen karşısındaki sorularını ve korkularını dinle çözümlemiştir; bilim gelişmediği için beyin yani kollektif beyin (gerçeğe uygun değil ama) hayatta kalmasını sağlayacak şekilde cevaplar üretmiştir. Çünkü beyin de hayatta kalma dürtüsüne uygun biçimde evrimleşmiştir, gerçeği arama dürtüsü neokorteksin ortaya çıkmasıyla gelişmeye başlayan ve henüz evrimsel sürecini tamamlamamış bir dürtüdür. Çünkü birçok insanlar hala avcı toplayıcı zihniyetiyle yaşamakta
-
Merakeden:358 Benim temel amacım gerçeği anlamak ve bunun için bilimden başka bir yol bilmiyorum, başka yollar ancak öngörü olabilir; bu öngörüleri de ancak bilimin verilerini temel alıyorsa kabul edilebilir bulurum, diğerleri hakkında da bilgi sahibi olmaya çalışırım ama önemsemem. Ölümden sonrası beni endişelendirmiyor çünkü gerçek ve anlayış beni özgürleştiriyor. Artı, adalet ilkesi inancı yargılamayı dışlar; çünkü inanç iradeye tabi olamaz, öyle olsa sahte bir inanç olur ki bu dürüstlüğe yakışmaz. Tabii ölümsüz olmayı kim istemez ki, ama bir şeyin gerçek olması istemekten bağımsızdır. Ge
-
Merakeden: 321 "Her ne kadar din ve bilim dünyaları birbirlerinden açıkça farklı iseler de, aralarında güçlü karşılılkı ilişkiler ve bağımlılıklar vardır. Her ne kadar din hedefin ne olduğunu saptarsa da, hedefine nasıl ulaşılacağını bilimden öğrenmiştir. Ama bilim yalnız, gerçeği ve anlamayı kendine ilke edinenler tarafından yaratılabilir. Bu hissin kaynağı ancak dinin alanından fışkıran menbalardır. Bu, dünyanın varoluşu için gerekli olan düzenlemelerin, mantıklı ve akıl ile anlaşılır olduğu ile ilgili inanç olasılığıdır. Ben bu bağlamda inancı güçlü olmayan gerçek bir bilim adamı düş
-
Merakeden:Ama yarını görebileceğimiz meçhul. Bilimin bizi aydınlatmasını beklersek daha çok bekleriz gibime geliyor. Çünkü bilim geliştikçe, aslında ne kadar çok şey bilmediğimizi öğreniyoruz. Soru işaretleri azalacağı yerde daha çok artıyor. Bilim önce bulduğunu iptal ederek gitmiyor, eskinin daha doğrusunu bularak ilerliyor, evet bilinmeyenler yüzeysel olarak (küre alanı) artıyor ama, bilinenler de hacimsel (küre hacmi) olarak artıyor, yani daima gerçeğe yaklaşma sözkonusu. Böyle gizemle dolu bir evrende, kısa zamanda bütün gerçeği çöz gibi bir sınav adil olamaz. Bu yüzden" Geleceğimizin
-
Merakeden: Yokluktan geliyoruz, şu an varız (hayvan ve taş da olabilirdik ama şans eseri insanız) ve yokluğa gidiyoruz cevabı insanı tatmin etmiyor. Akla ve mantığa uymuyor. Feynmann ve onun gibi düşünen başkaları böyle düşünmüyor. Bir yanılgıya kapılmaktansa bilinmeyenle başbaşa kalmayı tercih ederim diyorlar.
-
Merakeden: Ama öldükten sonra başımıza ne geleceğine dair bir bilgiyi yazınızda bulamadım. Sizce başımıza ne gelecek? Ne yapmamız gerekiyor? Benim kişisel görüşlerim önemli değil; önemli olan bilim bu konuda ne diyor. Bilimin ne dediği malum."Sizce başımıza ne gelecek? Ne yapmamız gerekiyor?" bir korku ifadesidir. Korkuyla hareket eden bir akıl gerçeği bulamaz. Korku akıl tutulmasına sebep olur. Hiç olmazsa düşünürken insan korkusuz düşünebilir; çünkü iman ve küfür bir tasdik meselesidir; düşünce tasdik olmadığı için nötrdür.
-
Merakeden:Aslında İnanç tartışılabilir mi diye kendimize tekrarsorduğumuzda evet tartışılabilir cevabını verebiliriz. İnanç tartışılamaz derken, inancın nesneleri tartışılamaz, ama inançla ilgili diğer konular tartışılabilir. İnanç kanıt olmadığı yerde başlar, inancın nenelerine ilişkin kanıtlar bulunsaydı zaten inanç ortadan kalkardı, dolayısıyla kanıtın arandığı yerde tartışma anlamsızdır. Bütün mesele seçim meselesidir kanıtsallık ya da inanç, akıl kanıtsallığı emreder; ama bu paradigmaya geçmek bir kuantum sıçramasını gerektirir. Bunun da ön şartı aklın tamamen özgür ve sorgulayıcı
-
Merakeden: Akıl yürütme geçerli bir bilimsel düşünce değildir deyip, elimizdeki bu en önemli aracı çöpe atamayız. Aklın etkinliği kanıt aramaktır; kanıt aramayı bırakmak, aklın bu en temel etkinliğini devre dışı barakmaktır; asıl bu durumda akıl çöpe atılmış olur. Kanıtsız akıl yürütmede akıl benimsenen düşünceyi kabul etmek zorunda bırakılır; çünkü kanıta set çekmek aklın sorgulamasına engel olur; yani kanıtsız akıl yürütme akla uydurma haline gelir. Öyle ise şu hüküm doğru olmaz: "Akıl yürütme aracını kullanarak bir yaratıcının bu kainatı yarattığına ulaşmamız mümkündür." Çünkü kanıt iç
-
Biz bilgiyi tartışıyorduk, yani bilimsel verilerin inancın nesnesini kanıtladığını; böyle bir kanıt yok; bilimsel veriler değil inanç nesnelerini, doğaüstü bir etkeni bile ortaya koysa dünyada sansasyon olurdu. Bazı bilim insanlarının inançlı olması, kişisel inanç meselesidir; inancını bilimsel olarak kanıtladığı anlamına gelmez. İNANÇ ZATEN TARTIŞILAMAZ Buna itiraz yok. Önemli olan teist olsun ateist olsun özgürce düşüncelerini ortaya koyabilmesi ve bu ortamın sağlanması.
-
Merakeden: Bilgiyi insan gözüne göre tarif etmişssin ve sana katılıyorum. İnsanın ilmiyle Allah'ın ilmi arasındaki fark buradan kaynaklanıyor. Başka türlü tarifler bilimdışı kalır. Bilimdışına çıkılamaz; çünkü dışarısı için elmizde hiçbir veri yok. İnançsal veriler inananları bağlayabilir, ama bilimsel veriler her kesi bağlar; bunun içindir ki hemen hemen bütün dinler bilimsellik iddiasındadır. Ama bilimselliğin olmazsa olmaz kriteri kanıtsallıktır; kanıtsallık akıl yürütme değildir; akıl yürütmeyle ortaya kanıt konulamaz; kanıtsallığın yolu deneyselliktir. İnançsal veriler deneye tabi
-
Merakeden: Endüstride bu teknikle üretilen bir çok ürün vardır. Bunların hepsi bilinçli bir tasarımdır. Bu bahsettiklerin bizim bilinçli tasarladığımız dediğimiz şeylerle ilgili öngörü yetersizliğinden kaynaklanmaktadır; yani bizim bilinçli tasarımımız bile (bu eksikliğimizden dolayı) evrimseldir; ilk uçaklarla şimdi ki uçaklar bir mi, tam bir bilgiye sahip olsak baştan en iyisini yaparız. Heykeli yontmadan yapabilsek hiç yontmaya gerek duymayız, aptalmıyız ki yontup duralım. "Allah doğa kanunlarını bizzat kendisi koyduğu için bu kurallara bağımlı değildir. İstediği zaman bu kuralı iptal ed
-
Merakeden:Hiçbir şey yokken o vardı. Hiçbir şey yokken malum da olmaz ilim de olmaz. Yani Allah hiçbir şey yaratmamışken hangi ilimden bahsedebilirsin? Bilinecek bir şey yok ki bilinsin ve ilim olsun. Hepsi Allah'ın zatında saklıydı. Bilinmiyordu. Tabi ki Allah'ın ilmi hariç. O yaratmadan önce de her şeyi bilir.Yer yoksa nasıl yerçekimi kanunu olabilir. Big bangden önce Allah'tan başka bir şey yoktu ki. Bu yüzden ne yer çekimi kanunu vardı, ne genel görelilik, ne suyun kaldırma kuvveti. Big bangin kronolojisini biliyorsan (ki bildiğin anlaşılıyor) temel kanunların maddenin oluşmasıyla birlikte
-
Tabii ki "kudreti ilimle birlikte hareket eder" ilme göre hareket eder anlamındadır.
-
Bizler nasılki bir robot yaratırken bilimsel yasalara bağlı isek, tanrı da öyledir; öyle olduğu içindir ki kudreti ilimle birlikte hareket eder denilmiştir (Kelam İlminde). Yani sihir gibi öyle rap diye bir şey olmaz.
-
Tanrının ilminde yaratıcı bir özellik olamaz; çünkü o zaman ilim olmaz; ilim değişmezlerin yani malumun bilgisidir; malum yani değişmez şeyler nasıl ise ilim öylece bilir müdahalede bulunamaz.
-
Merakeden: Hiç bebeğin anne karnında oluşumunu belgeselde izledin mi? Eller ve ayaklar oluştuktan sonra parmakların aralarındaki dokular ölerek parmaklar oluşuyor. Direk parmaklar da oluşabilirdi ama öyle oluşmadı. Allah'ın big bang üzerindeki etkisini yok farzetmek için bu argüman çok zayıf kalıyor. Allah nasıl ki bazı hücreleri yok ederek mükemmel olan eli ve ayağı yarattı, yine aynı şekilde karşıt maddeyi önce yaratıp daha sonra maddeyle etkileşime sokup yok ederek mevcut evreni yaratmış olamaz mı? İzledim. "bazı hücreleri yok ederek mükemmel olan eli ve ayağı yarattı" Bu bilinçli t
-
Merakeden: Maddeyle karşıtmadde arasında bir simetri varsa eğer, evrene baktığımızda neden hep madde görüyoruz da, hemen hiç karşıtmadde göremiyoruz? Haklısın simetri madde lehinde kırılmıştır. Bunun nedeni henüz çözülememiştir. Ama nedeni doğal olmalıdır; çünkü doğa üstü bir bilinç işe karışsa baştan doğrudan maddeyi oluştururdu, niye karşıt maddeyi yaratıp ta yok etsin ki. Kanımca madde ve karşıt maddenin bazı özellikleri birbirinden farklıdır, bu yüzden madde 1-0 galibiyetle maçı almıştır. Karşıt maddenin özellikleri tam olarak bilinmemektedir, bunlar öğrenilince bu sorun da çözülür. Zat
-
Merakeden: Bana sıfır nokta enerjisiyle big bangin oluşturulabileceğine dair bir kaynak gösterebilir misiniz? (Ateistforum haricinde, bir fizikçinin kitabı vs olabilir) Sıfır nokta enerjisi adı üzerinde sıfır nokta enerjisi, en düşük enerji düzeyidir; onunla Bigbang oluşturulamaz. Bigbangın kaynağı vacuum enerjisidir ama gerçek vacuum enerjisi. Evrenimizin içinde gerçek vacuum yani boşluk oluşturulamaz; oluşturulan boşluk bu evrenin boşluğudur, o da ancak sıfır nokta enerjisi üretir. Gerçek vacuuma ulaşmak için ya bu evrenin dışına çıkmak, ya da bu evrenin dokusunda gerçek vacuuma ulaşacak
-
Yani Bigbangler kaynağın kaynamasıdır; zaten kaynağın doğası da budur; öyle değil mi?
-
Merakeden: Peki niye big bangin durup dururken oldu? Bunu kuantum dalgalanmasıyla açıklamak imkansızdır. Big bangin kuantum dalgalanmasıyla oluştuğuna dair bir kaynak gösterebilir misiniz? Kaynak Bigbang teorisi; zaten kuantum dalgalanmasını temel alır. Bilim formunda Bigbangın fiziği başlığı altında ayrıntılar açıklanmıştır; Bigbang teorisinden yararlanılarak. Peki niye bigbang durup dururken oldu?Çok çok kısa olarak mantığı şöyle: Belirsizlik ilkesine göre boşlukta kuantum dalgalanmaları olur, yani yarımşar karşıt fotonlar çok çok kısa zaman aralığında var olup yok olurlar; bu Casimir
-
Merakeden Peki pozitif basınç negatif basınca eşitse niye evren genişliyor? Sabit kalması gerekmez miydi? Evet şu anda da öyledir; korunum yasaları ihlal edilmemektedir. a- Bigbangdeki pozitif basıncın başlattığı şişme fazı henüz tamamlanmamıştır. b-Pozitif basınç birikimli olduğu için mesafe arttıkça etkisini daha çok göstermektedir (Brian Greene'nin yorumu) c-Son söz belirsizlik ilkesinin; pozitif basınç negatif basınçtan biraz az veya çok olabilir; bu durumlarda büyük çökme ve büyük dağılma spekülasyonları vardır.
-
zaten geceleyin gökyüzüne bakıldığında da bu durum görülür; yüzde yarımlık bölüm parlayan yıldızlar şeklinde, geri kalanı boşluk olarak.
-
Merakden % yarım düzenden kastettiğin nedir? Geri kalan %99,5 nedir? Bizler evrende küçük bir düzeni; yıldızları ve galaksileri vb görüyoruz; evrenin bu görünür maddesi evrendeki tüm madde ve ışımanın % 0,5 i, yani yüzde yarımıdır; geri kalan % 99,5 düzensizdir. İşte evrenin bütçesi: ışıma % 0,005 sıradan görünür madde % 0,5 sıradan görünmeyen (aydınlık olmayan madde) % 3,5 karanlık madde % 26 karanlık enerji
-
Daha önce açıkladığım gibi, % yarımı düzenli bir yapıyasahip olan bir evrene nasıl düzenli diyebilirsin; bu, ancak yarım m2 lik düzenli bölgesini görebilengerisi düzensiz olan 100 m2 likbir dairede yaşayan bir karıncanın bakış açısıdır. Ayrıca bu yarım m2 lik düzenlibölge de bir arada değil dağınık haldedir ve aralarındaki mesafe çok uzaktır ve düzensizliğe doğru gitmektedirler.