osho
-
İçerik sayısı
1.665 -
Katılım
-
Son ziyaret
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
İletiler bölümüne osho kullanıcısının eklediği dosyalar
-
-
http://en.wikipedia.org/wiki/Zero-point_energy
(yukarıdaki alıntının çevirisi; yanlışlar varsa bilenlerce düzeltilir; diğer arkadaşlara da yararlı olur diye):
SIFIR NOKTASI ENERJİSİ
Fizikte, sıfır noktası
enerjisi, kuantum mekanik fiziksel sistemin olabileceği en düşük bir enerjidir ve zemin durumu enerjisidir.
Bu enerji kapsülleri olan kuantum mekanik sistem, sıfır noktası alanıdır.
Bu kavram ilk kez 1913 de Albert Einstein ve Otto Stern tarafından önerilmiştir.
“Sıfır noktası enerjisi" terimi,
Almanca Nullpunktenergie’ nin bir çevirimidir.
Tüm kuantum mekanik sistemlerde, bir sıfır noktası enerjisi vardır.
Bu terim genel olarak quantum armonik osilatörün zemin durumuna referansta ortaya çıkmaktadır ve boş salınımlardır.
Sıfır noktası enerjisi bazen, boş uzayın vakumu ile ilişkili bir enerji miktarı ile eşanlamlı bir vakum enerjisi
olarak kullanılır.
Terim bu şekilde kullanıldığı zaman, bazen de o kuantum vakumu sıfır noktası enerjisi olarak adlandırılır.
Kozmolojide, vakum enerjisi kozmolojik değişmez için olası bir açıklamadır.
Vakum hareketinin bir bölgesinin sınırları olarak sıfır noktası enerjisi değişimi nano ölçekli aygıtlarda gözlemlenebilir Casimir etkisine yol açar.
Bir alanın en düşük enerji durumu olan sıfır noktası alanı ile ilgili bir terimdir; yani o, sıfır olmayan zemin durumudur.
-
Fotonun da kütlesi yok, sanal parçacık gibi onunda mı boyutu yok diyecektim ama onu bile yanıtladınız;artık söyleyecek bir şey kalmadı. Yalnız bir şey kaldı:
Anlatma yeteneğiniz de güzel; yalın ve net
Çok teşekkür ederim ve tebrik ederim
-
Bu açıklama güzel oldu gerçekten, teşekkür ederim; sorun kalmadı; ancak şunu da sormadan edemiycem: 10 üzeri -21 sn içinde var olup yok olan sanal parçacıkların da boyutu yok mu? Yoksa parçacık demek simgesel(mecazi)bir anlam mı taşıyor.
-
O zaman şöyle sorayım:
a-Boyutsuz enerji
b-Planck uzunluğunda sanal parçacık mümkün müdür
değilse neden mümkün değildir.
(boyutsuz enerjiyle tanrıyı kasdetmiyorum; çünkü enerji tanımına bilinç yüklemiyorum(atfetmiyorum)
-
“False vacuum'ın çıktığı virtual particles için boyutsuz diyebilirsiniz.”
Bunu biraz açamaz mısınız? Şöyleki:
Hawking de “universe can spontaneously create itself out of nothing” diyerek, hiçbirşey yani hiçlik kavramını kullanıyor. Ve bunu ilk durum olarak nitelendiriyor. Ayrıca diyor ki:”Under extreme conditions, general relativity and quantum theory allow time to behave like another dimension of space. This removes the distinction between time and space and means the laws of evolution can also determine the initial state.”En uç koşullarda genel görecelilik ve kuantum teorisi zamanın, mekanın bir başka boyutu gibi davranmasına izin veriyor. Bu da zaman ile mekan arasındaki farkı ortadan kaldırıyor ve evrim kanunlarının, ilk durumu da belirleyebilecek bir araç olduğu anlamına geliyor.
Bu ilk durumu son derece yüksek ve son derece küçük boyutlarda ( olabilir ki 10 üzeri -35 m, planck boyutunda) kendi içinde karşıtlarını barındıran kuantum dalgalanmalarına açık bir enerji düzeyi olarak düşünmenin sakıncası varmıdır?
Eğer ilk durum boyutsuz bir enerji düzeyi ise (Hawking'in sözleri ile) bunun belirlenmesinden ne anlamalıyız. Boyutsuz enerji ile herşeyden soyutlanmış tanrı kavramına kapı açılmıyor mu; boyutsuz bir enerji demek yok bir enerji demek gibi anlıyorum; daha doğrusu çelişkili geliyor anlıyamıyorum.
Hawking!den alıntılar: Stephen Hawking asks big questions about the universe.TED.com
-
Ben de teşekkür ederim hacı kardeşim,bazı sorularım yanıtlanmış oldu.Ancak şunu da anlamak istiyorum:Hiçlik denilen her ne ise,yani falce vacumun ondan oluştuğu şey, tamamen boyutsuz mudur (Planck zamanı ve uzunluğu kadar da bir boyutu olmadığı kanıtsal bir bilgi midır)? Eğer öyle ise boyutu olmayan böyle bir anlamdaki hiçliğin yokluktan ne farkı kalır ki. Oysa yokluk varlığa dönüşemez bilimin kabul ettiği bir bilgi değil midir? Bu hiçliği, karşıt sanal parçacıkların dengelenmiş ortamı olarak düşünebilmemiz için, bunların da bilimin henüz gözlemleyemediği boyutlarda temel düzeyde var olmaları zorunlu değil midir? Yoksa "yoktan var olmaz" ilkesini sanal parçacıklar düzeyinde ve karşıt olarak "yoktan var olabilir" diyerek yeni bir düzenleme mi yapmak geekir? Bu konuda da biraz aydınlatırsanız sevinirim.
-
İlgilenenlerin katıkısı olabilir diye düşüncelerimi açıklamak istiyorum: Günümüzdeki bilimsel verilere göre beyin dalgalarının erimi 4-5 cm yi geçmiyor. Yanımda bulunan(benden 4-5 cm den daha uzakta) (şizofren, epilepsi vb psikiyatrik hasta olan) insanların gözlerine baktığımda,onların rahatsızlığı beni de etkiliyor.Yani gözler aracılığı ile benim beynim onun beyninden bir şeyler alıyor.Her ne kadar kanıtlanmamış olsada psi enerjisinin, bu ve benzeri parapsikolojik fenomenlere aracılık eden ve beynin yaydığı çok küçük (10 üzeri -33 civarlarında) bir enerji parçacığı olma olasılığı nedir?
Bu durumda beyin gözler aracılığı ile bir duyu organı gibi davrnmış oluyor; beynin kendisi bir duyu organı gibi davranamaz mı?
-
İlgilenenlerin katıkısı olabilir diye düşüncelerimi açıklamak istiyorum: Günümüzdeki bilimsel verilere göre beyin dalgalarının erimi 4-5 cm yi geçmiyor. Yanımda bulunan(benden 4-5 cm den daha uzakta) (şizofren, epilepsi vb psikiyatrik hasta olan) insanların gözlerine baktığımda,onların rahatsızlığı beni de etkiliyor.Yani gözlerin aracılığı ile benim beynim onun beyninden bir şeyler alıyor.Her ne kadar kanıtlanmamış olsada psi enerjisinin, bu ve benzeri parapsikolojik fenomenlere aracılık eden beynin yaydığı çok küçük (10 üzeri -33 civarlarında)enerji parçacığı olma olasılığı nedir?
-
Alev alev yanan güneş ve pırıl pırıl parıldayan yıldızlardan evrenin belirli bir noktada başladığı sonucunu nasıl çıkartabilmiş acaba çok merak ettim.
yanıtı da veriyor zaten:
Evren sonradan meydana gelmiş bulunmaktadır. Eğer maddenin başlangıcı olmasaydı (madde ezeli olsaydı) termodinamik kıyametin çoktan kopmuş olması lazımdı.
Prof. Dr. Frank Allen
yani başlangıcı olmasaydı sonsuz zaman geçmiş olacagından ısı ölümü çoktaan gerçekleşmiş olacaktı demek istiyor.
Ama ben bundan big bang la başlayan ve Hawking'in evrenin birinci kısmı dediği Maxwell denklemleri ve genel görecelilik gibi yasalarla evrimi belirlenebilen evreni anlıyorum. İkinci kısım ise evrenin ilk durumu olup, bilinen evrenin bu ilk durumdan kendiliğinden yaratıldığını söyleyen Hawking şu açıklamayı da yapıyor: En uç koşullarda genel görecelilik ve kuantum teorisi zamanın, mekanın bir başka boyutu gibi davranmasına izin veriyor. Bu da zaman ile mekan arasındaki farkı ortadan kaldırıyor ve evrim kanunlarının, ilk durumu da belirleyebilecek bir araç olduğu anlamına geliyor.Ayrıca, biz evrenin farklı durumlarda yaratılma olasılıklarını da hesaplıyabiliyoruz. Bu kestirimler WMAP uydusu ile yapılan gözlemlerle, evrenin çok erken izlenimi olan kozmik mikrodalga arkaplanı ile çok iyi örtüşüyor...
Demekki ilkdurum baçlangıçsız ve sonsuz evren kavramına uyum sağlıyor.
-
Tek başına mantık bir şeyin olmadığının ispatını yapabilir mi?
Benim yanıtım: İsbat, sabit kılma yani varlama,bir şeyin varlığını akıl ile kanıtlamadır (varlığını nesnel olarak kanıtlamada isbata gerek yoktur);isbat, yoklama yani yokluğunu akıl ile kanıtlama değildir.Mantıkta bir şeyin yokluğunu kanıtlama diye bir şey yoktur; demek ki bir şeyin yokluğu isbatlanamaz; bununla uğraşmak mantık dışı bir eylemdir. Bir şey derken,bir nesne olma hakkına sahip,var olması olası, mümkün yani mantıksal çelişkilerden ve tutarsızlıklardan arımmış bir şeyi kastediyorum. Diğerlerine şey yada nesne denilemez; bunların zihinde bile varlığından söz edilemez.Yokluğu ispatlanamayan mantıksal olarak olası olan şeyler, nesneler ve olgular ise sonsuzdur.Bunların zihinde var olması gerçekten var olmasını gerekli kılmaz.
-
Ben de kudret, zat ve enerji işe ilgili bir şeyler sorayım. Kudret enerji ise zat nedir? İlmi kelamda taşıyıcı demektir.Sıfatların taşıyıcısı. Enerjinin taşıyıcısı varmıdır? Varsa nedir? Enerjinin taşınmaya ihtiyacı varmıdır? Enerjinin kaynağı, yada kökeni mi desem, yokluk olamıyacağına göre enerjiden başka ne olabilir.Evet çok orjinal, çok ince,zamansız ve mekansız, tekillik kavramına çok benziyor; tam simetrik ve birbiçimli ama bir değil.Nerede ise tanrıyı tanımlıyoruz; bir de bilinç eklesek.. Enerjideki bilgiye bilinç diyebilir miyiz. Bilgi enerjiden bağımsız mıdır? Yoksa bilgi enerjinin tanımı mıdır? Hangisi önceliklidir.Enerji olmaksızın bilginin bir anlamı olur mu? İlim maluma tabidir kuralına göre enerji esatır. Bilgi ondan elde edilendir. Kurallardır, yasalardır.Kuralsız, yasasız bir enerji düşünülemez. Yalnızca kurallar ve yasalar da bizi bilinç kavramına götüremez. Neyse daha ilerleyemiyorum; siz devam edin lütfen.
-
730 km yi 60 nanosaniyede aldığına göre 1 ns de730/60=12,166 km
1 saniyede ise 12,166 x 1000000000=12 166 666 666 km eder.
Bu da 12 166 666 666/299 792,458 yaklaşık olarak ışık hızının
40 000 katını aşıyor.Çok değil mi ben mi yanlış yapıyorum.Yoksa 40 000 katı aşmak önemli sayılmıyor mu?
-
Bence bütün sorun evrenin yoktan var olması sorunudur.Tanrının yokluğu varlığa çevirmesi; yokluğun,aynı zamanda karşıtı olan varlığa dönüşme imkanına sahip olduğu anlamına gelir. Bu ise iki karşıtın bir arada bulunması demektir ki, kelam alimleri de (cem i zıddeyn muhaldir)diyerek bunun imkansız olduğuna hükmetmişlerdir. Ve yine (kudret i ilahiye muhale taalluk etmez) diyerek,imkansız, mantıksal çelişki içeren şeylerin yaratılamaz olduğunu belirtmişlerdir.Yani İslami açıdan da yoktan var etme imkansız görülmektedir. Demekki yaratma ister tanrı tarafından olsun, ister kendiliğinden olsun dönüştürme anlamında düşünülebilir(enerjinin maddeye dönüşmesi) gibi. Şimdilik bu kadar.
-
Evrenin varlığını tamamen doğal yollara bağlayan zihin, yaratıcının tamamen doğal yollarla yaratamayacağı kanısına nerden varıyor?
Yanıt:Doğal yolla yaratılma demek,yoktan yaratılma demek değildir.Varlığı kendisiyle açıklanabilen ve doğanın özü olan; şu an için bilemediğimiz temel enerji düzeyinin doğal olarak başka bir enerji düzeyine dönüşümüdür.Yani doğanın özü, temeli,yoktan var edilmemiş ve varoluş nedeni de kendisi olunca, ( bu özellik bakımından tanrı gibi) dışarıdan bir müdahaleye gerek kalmıyor.Yoksa kalıyor mu, neden?
-
İslamda;" kötülüğün yaratılması kötülük değildir"ilkesi benimsenir. Bunun gerekçeleri ise, özet olarak: Kötülüğün az iyiliğin çok olması; kötülüklerin sonucunda çok iyiliklerin ortaya çıkması ve bu nedenle de yaratılan o az kötülüklerin iyilik yerine geçeceği şeklindedir. Bu da zorunluluğun kabul edilmesi demektir.İslamda, Allah her şeye kadirdir demek; olanaklı , mümkün her şeye kadirdir demektir; yoksa olanaksız, çelişkili şeyleri yapar demek değildir. Öyle ise buradaki zorunluluktan da; aksi, karşıtı olanaksız olmak anlamı anlaşılmalıdır. Bu ise, doğa yasalarının temel kabul edilmesiyle mümkündür.Bunlar yaratılmamışlardır; zaten dağaya ilişkin bilgi yaratılmaz; nasılsa öyle bilinir. "Bilgi bilinene tabidir" İslamda da kabul edilen bir ilkedir. Değişen bir şeye bilgi demek çelişkidir; bilgide değişmezlik vardır. Kötülük problemi Tanrının doğa yasalarına göre iş görmesiyle açıklanabilir. Bu açıklama başka açıklamaları da gerektirebilir; arkadaşların katkılarını bekliyorum.
BİG BANG'İN FİZİĞİ
in BİLİM FORUMU
gönderildi
Hacı kardeşim hazır boyuttan söz açılmışken biraz daha kurcalıyayım:
Matematiksel boyutları bir kenara bırakıyorum; çünkü değindiğiniz gibi onların somut gerçekliğe karşılık gelmesi zorunlu değil, n sayıda olabilirler. Benim sorunum fiziksel (yada doğal) boyutlarla. Zaman da, boyut mu değil mi bilemem ama, değilmi ki Einstein uzayzamanı 4 boyut olarak kabul etmiş; bununla da sorunum yok. Şimdi sorunlarıma geliyorum:
Big bang den önce doğal olarak boş uzay varmıydı (vakumu dışlayamıyoruz, bu yüzden vakumlu boş uzay da diyebilirim); yoksa boş uzay (mekan) madde ile ortaya çıkan zihinsel bir kavram mıdır?
4 boyutun dışında başka doğal boyutlar olabilir mi? Algılayamadıktan sonra ne anlamı var diye sorulabilir ama, bunu şunun için soruyorum: Sanal parçacıkları saptayabiliyoruz, fakat bu parçacıkların çıktığı kaynağı, zemini hiçbir şekilde saptayamıyoruz, aygıtlarla algılayamıyoruz. Oysaki doğanın kökeni de diyebileceğimiz, hiçlik denilen bu kaynak var ve gerçektir. Yürürlükte olan fiziğe göre boyutsuz denilebilir; ama mutlak olarak boyutsuz denilebilir mi? O zaman boyutsuzluk ile (zihinsel ve matematiksel boyutları kasdetmiyorum) yokluk arasındaki ayırım nedir?
Big bang fiziğine biraz daha açıklık getirmek üzere yeri gelmişken şunları da anlamak isterim:
Özetleyerek alıntı: (doğru anlamış mıyım?)
Evrenin başlangıcında Heisenbergin belirsizlik ilkesine göre false vacuum niteliğine sahip bir yalancı parçacık karşıtı ile birlikte ortaya çıkmıştır. Evrenin başlangıcında ortaya çıkan bu false vacuum herhangi bir vakum değildir ve enerjisi çok yüksektir (öyleki bundan evren oluşmuştur) Bu nedenle çok büyük bir negatif basıncı vardır. Bu basıncın etkisiyle bu sanal parçacıklardan biri 10 üzeri-21 saniyeden daha kısa bir zamanda (yani yok olmadan) genişlemiştir; sonra 10 üzeri-21 saniye dolunca bu false vacuum yok olurken, genişlemiş olduğu ve enerjisini, borçlanmış olduğu doğaya hızla boşaltamadığı için (big bangı başlatarak) maddeye dönüşmüş ve evren oluşmaya başlamıştır.
Peki 13,7 milyar yıldan beri neden böyle yüksek enerjili false vacuum olmamıştır? Olmaması yine belirsizlik ilkesine göre rastlantısal mıdır? Yoksa evrenimiz mi engel oluyor; oluyorsa nasıl? Bizim evrenimizin dışında yüksek enerjili false vacuumlar ve onlarla ilgili başka evrenler oluşabilir mi?