IFeelGood

Biz evrildik de, bencillik yapmayalım, size de yardımcı olalım, herşeyi doğadan beklemeyelim dedik. Benim hala ümidim var sizin de "insan" olacağınıza dair.

Siz gerçekten öğretmen misiniz?

İyi duygularınız için çok teşekkür ederim, çok incesiniz. Haklısınız, Allah'ın muhattabı yetişkin erkekler. Dindarların büyük çoğunluğu, çocukluğunda sistemli bir biçimde korkuya dayalı dini eğitimden geçmiş. Kur'an'da (yukarıda belirttiğim gibi) çocukları servet ve para ile bir tutacak kadar değer biçmiş bir tanrı için çocukları korkutmaya değer mi? Tabii ki hiçbirşey için korkutmaya değmez. Öncelikle kadınlar bundan kurtulmalı. Çocuklar soru sorduğunda karşılaştıkları ilk yanıt "günah, Allah cehenneme atar" olmamalı. Doğru ve yanlışları bu biçimde öğretmek ancak gelişmemiş

Çocuk eğitiminin öneminin altını bir kez daha çizmek ne kadar gerekli bilemiyorum. Bilmediğimiz birşey değil elbette. Bunun ilk şartının sınırsız ve koşulsuz sevgi olduğunun bilinciyle, aynı vurguyu Kur'an'da aramak fazlaca iyimserlik mi olur? Kur'an'da çocuğun yeri genel olarak "mal" ile aynı cümlelerde, yan yana kullanılmakta. Hadîd Suresi 57/20 "Bilin ki, şu iğreti dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve çocuklarda çoğalma yarışından başka birşey değildir..." Teğabun Suresi 64/15 "Şu da bir gerçek ki, mallarınız ve çocuklarını

"şu koskaca kainat elbette akıllı bir yaratıcı tarafından yaratılmıştır.. ama siz,gözünüzü,kulağınızı ,kalbinizi mühürlediğinizden gerçekleri göremiyorsunuz?.." Bu mühür işi nasıl olmaktadır? Kalp gözü, gönül gözü, atomda bile tanrıyı görmek, görmek isteyene baktığı herşeyde görmek vs. Göremeyen neden göremiyor peki? Çok istiyorum ama olmuyor. Sizin ayrıcalığınız ne? Tanrı bunu da mı tasarlamış? Kalp gözümü (ne demekse) zaten kapatmışsa, kendisi de gizemli-cool adamı oynuyorsa, bu hiç de adil olmayan sınav olmaz mı? Kalbim mühürlü ve hiç açılmayacak. Sonuç belli, ne sınavı? Siz

Nefret, kızgınlığın daha ileri boyutu. Kızgınlık halledilmediğinde nefrete dönüşüyor. Öfkenizi biriktirir, sorunu çözemezseniz nefret kaçınılmaz oluyor. O nedenle özellikle ikili ilişkilerde kavga etmek iyi birşeydir. Hayvanlar nefret etmezler çünkü öfkelendiklerinde direkt saldırıya geçerler. Savunmaları da kabullenmeleri de çok güçlüdür. Sosyal olmadıklarından, kompleksleri de olmadığından, saldırdıkları diğer hayvan tarafından yenilgiye uğratılırsa, döner arkasını gider. İnsan biriktirir ve nefret eder. Kötü, ilkel ve zararlı bir duygudur genel olarak. Ancak kimi durumlarda

Bu çocuk 17 yaşında ve korkunç bir eyleme imza atmış. Ateist, deist ya da satanist olmasından da daha önemli olanı nasıl bu hale geldiği... Suçlu çocuk yoktur, suçlu ebeveyn vardır. Buradan anne bunu haketti sonucu çıkarmayacağız elbette. Uyuşturucu kullanan (bu kesin), şiddete eğilimli, sürekli int. cafede vakit geçiren, garip arkadaşlar edinmiş olan biri bu çocuk; henüz 17 yaşında. En kolayı çocukları suçlamak, psikopat ilan etmek. Uzaydan pat diye inmiyor bu çocuklar. 17 yıldır onun eğitiminden direkt sorumlu bir anne-babası var. Ancak o sorumluluk yerine getirilememiş bell

Bay 2kere2, Her bir cümleniz yanlış. Hepsine tek tek yanıt vermek ya da eleştirmek çok anlamlı değil. Ama size şu kadarını söylemeliyim: Allah diye birşey yok, hiç olmadı, olmayacak. Yaşamın "sonlu" olduğu gerçeğiyle yüzleşip, bunu kabullenip, sindirip yaşamayı artık öğrenmelisiniz. Yok olmak gerçeğinden korkmayın. Doğmadan önce de yoktunuz ve dünya hiçbirşey kaybetmedi. İnsanları dine bağlayan belki de birinci sebep bu. Kendinizi fazla önemsiyorsunuz. Yok olacağınız, toprak altında diğer canlılar için besin kaynağı olacağınız fikri nedense size ağır geliyor. Doğal olarak da İsla

Sex işçiliğini, fahişeliği ayrı tuttuğumu belirttim. Orada netlik olduğunu da ekleyerek üstelik. Netlikten kasıt da şu: Bu profesyonel bir iştir, ve kimse kimseyi kandırmıyordur. Elbette ki çok daha onurludur. Daha nasıl anlatayım bilmiyorum ki.

Sevgili stN, Benim anlamadığım şu; tamamen katıldığım ve savunduğum düşüncelerin aynını bana, karşıt fikirdeymişim gibi neden savunuyorsunuz? İlk yorumumda " Kadının örtünmesi "ben sex aracıyım, tahrik ederim, tehlikeliyim" demekten başka birşey değildir" diyorum. Anibal'sa başka bir detaya takıldı; üstelik onu da yanlış anlayarak. Bir kadın olarak hemcinslerimin bu onursuz dayatmaya gönüllü olmaları, beni asıl şaşırtan noktadır. Ama daha da şaşırtıcı olanıysa, hem Nihil'in, hem Anibal'ın, hem de sizin türbanla ilgili düşüncelerinizi tümüyle paylaşıp ifade etmeme rağmen anlaşı

Alakasız olan sizin yanıt ve sorularınız. Bu soruları bana değil, müslüman kadınlara yönelteceksiniz. Bu soruların muhatabı ben değilim.

Nihil ve Anibal; Bedenini herhangi bir çıkar için kullanan kadını kastettim. Beyninden değil bedeninden yararlanan, et yığını kadından sözettim. Bir kadının sevgilisini, ya da kocasını tahrik etmek istemesiyle ilgili değil. Sex işçileri tüm bunların dışında elbette. Orada netlik var. O bambaşka bir konu. Ayrıca Nihil, sanırım siz iletimi okumamış, Anibal'ın iletisi üzerine yorum yapmışsınız. Zira yazdıklarınız karşılığını bulmuyor.

Allah'ın kimseye rızk verdiği falan yok. Hiçbir şeyi karşılıksız yapmaz o. İnsan hata yaptı, yağmur yağmıyor bak. Hadi versin bakalım Allah. Vermez. O, aynada kendini sevmekle meşgul. Umurunda falan değilsin Berker. Tabi tüm bunları Allah diye birinin var olduğunu "farzederek" söylüyorum. Allah diye birşey yok çünkü. Yalnızız.

Kadının örtünmesi "ben sex aracıyım, tahrik ederim, tehlikeliyim" demekten başka birşey değildir. Erkeği tahrik için giyinen (aslında giyinmeyen) ucuz kadından bir farkı yok. Bunu kabul eden kadın örtünsün.

Haklısın Berker. Tüm canlı yaşamını evrimle açıklayan biyologlar, fizikçiler, jeologlar, zoologlar, antropologlar vb. bilimciler tüm dünyadan özür dilediler zaten yanıldıkları ve bizi de yanılttıkları için. Artık hepsi "Yaşasın Yaradılış ya da Akıllı Tasarım" diyorlar. Bu nedenle bu bilim dalları tümden kaldırlılmalı. Çok da ekonomik olur. Şakacı Berker...

Atatürk bunların hiçbiri değil. Her söylediği şey, bir durum tespiti ardından, günlük politikalar gereği, çıkar için söylenmiş sözler. Atatürk işte budur. Bedevi geleneğini, şeriatı yıkıp, çağdaş, bilimle düşünen ışıl ışıl bir toplum yaratmak için inanmasa da söylemesi gerekenleri söyleyebilen, buna inandırabilen, ardından da gerçek Atatürk'ü gerçekleştiren adam. Hem düşünce hem de eylem adamı. Hem de Osmanlı gibi bir gelenekte yetişmesine rağmen.. Atatürk, o saydıklarınızın hiçbiri değil.

En iyi müslüman Taliban. Tüm emirlere uyuyor. Çok istikararlı ve tavizsiz. Sonra Suudi Arabistan.

Şizofreni her zaman söylediğiniz gibi seyretmez. Hastanın beyninin açık olduğu, dış dünyayla gayet sağlıklı ilişki kurabildiği anlar, hatta günler vardır. Örn. uzun yıllardır esrar kullanan hastalarda da şizofrenik belirtiler başlar. Biz, toplum içinde bu insanları ağır başlı, oturaklı diye tarif ederiz. Hatta filozof gibidirler. Sizin tarif ettiğiniz şizofreni, genel bir tanı. Ancak bu hastalık çok geniş bir yelpazeye sahip. Muhammed'in şizofreni olması pek çok kişiye mantıklı gelmiyor anladığım kadarıyla. Çok basit bir tanı bu; ve basit olması nedeniyle de yanlışmış gibi. B

Ben hala Muhammed'in şizofren olduğunu düşünüyorum. Hatalığın kendini göstermeye başladığı dönemde, bunu lehte kullanmayı başaran müthiş biri var yanında; karısı Hatice. Kadınların yok sayıldığı dönemde bu kadın bir Hanım Ağa. Zengin, nüfuslu, akıllı bir kadın. Muhammed halüse oluyor, karısı "sen peygambersin" diyor. Bir şizofrenin arayıp da bulamayacağı birşeydir "onay". Onaylandığı gibi besleniyor da hastalık. Zaten dış görünüşü ve davranışlarıyla çok da sıradan olmayan, çobanlık yaptığı yıllarda karşılaştığı farklı aşiretlerden öğrenip kaydettiği türlü efsaneleri de kend

Size tamamen katılıyorum. Ben, ne idüğü belirsiz bir tanrı yerine, kan naklini bulan, ensülini bulan, aşıyı bulan adamlara tapardım beş öğün. Madem ille de birşeye tapmak istiyorlar! Bu insanlar hiç değilse hakediyor.

Ben de aynın söyledim zaten; cehenneme gideceğimi yani. Fakat siz cehennem fetişistleri de düşündürmüyor değil beni bazen. Cehenneme girmeden hemen önce tanrıdan senin için özel bir ricada bulunacağım. Zebani yapsın seni. Söz; iki odun da sen atarsın bana. Bırakın bu fukara kandırmacalarını artık! Bak, kızdığın insanlar için cehennem azabı isteyecek kadar çıkmışsın insanlığından.

Müslüman Türklerin, tefsirine çok güvenip ciddiye aldığı, saygı duyduğu otorite Süleyman Ateş de cennetteki hurilerle ilgili bölümlere "sembol" diyor. Ve Bakara 25'i açıklıyor: "...Aynı zamanda orada inananlara tertemiz eşler vardır. O güzel kızlarda, dünyadaki kadınlarda olduğu gibi adet görme ve lohusalık yoktur. Onlar gerek maddeten, gerek manen tertemiz eşlerdir. İşte mü'minler bu zevk ve nimet içinde birkaç gün değil, sürekli kalacaklardır." Bu nasıl pis bir fantezidir? Adet görme ve lohusalık neyi sembolize ediyor acaba sapıklıktan başka? Bu iki biyolojik olay birşey

Muhammed'e izin verilmiş olması yeter zaten. "Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma" gibi birşey midir bu? Kuran izin verse ne olur, vermese ne olur? Peygamber yapmış mı ona bak! Madem peygambersin, önce iyi ve doğru örnek olacaksın değil mi? Tıpkı anne babalık gibi. İstediğin kadar anlat, nasihat et. Söylediklerinin karşılığını sende bulamazsa çocuk, hem söyleneni yapmaz, hem de senin yaptığının aynısını yapar. E din de, o dinin peygamberi de fantezi dünyası oldukça gelişmiş (o döneme göre) ahlak yoksunu bir adamsa; üstüne bir de cinsel fonksiyon bozukluğu eklenirse ortaya pe

Bence de Muhammed oldukça zeki biri, aynı zamanda çok da akıllı. Kurnaz denecek kadar akıllı. Ayrıca belli ki etkileyici ve karizmatik bir tarafı da var. Çünkü sadece korkutarak bu kadar büyük bir zırvalığı kabul ettiremezsiniz insanlara. İnsanların zaten tabi olduğu 2 din var ve bu adam 3.sünü yaratıp (daha ziyade ordan burdan derleyip) insanlara kabul ettirmiş. Kimi zaman inandırarak, kimi zaman savaşarak, kimi zaman da korkutup tehdit ederek vb. Sonuca baktığımızda başarmış. Bu, herkesin başarabileceği birşey değil. Farkettiği çelişkileri, daha sonra hoşlanmadığı ayetleri, öz

Bergüzar Hanım; Sizin İslam'a bakış açınız ve onu yaşayış biçiminiz, İslam'dan, onun öğreti, emir ve ayetlerinden tamamen farklı anladığım kadarıyla. Çünkü benim okuduğum Kuran hiç sizin sözettiğiniz gibi hoşgörülü, sevgi dolu, evrensel ahlaki doğruları olan bir din değil. Sizin algıladığınız ve gerçek olduğunu iddia ettiğiniz din ise oldukça romantik. Hem de gerçek olamayacak kadar. Sözettiğiniz gibi olsa idi eğer, bu dine mensup milyonlarca kadının sosyal yaşamdan uzak örtülere hapsedildiği, erkeklerce (aslında dince) belirlenmiş kurallara uymayanların kafasının taşla ezildiğ